Merkez sağ tartışmalarının sonu ve AKP’nin konumu...

5 Haziran 2007

Gerçekten de Türk siyasetinde bugünden yarına, akşamdan sabaha çok şeylerin değiştiği, değişebileceği bir kez daha yaşandı ve görüldü. Bundan sonra da hiç kuşku yok ki önemli değişimler gözleyebiliriz. Fakat bu seçim dönemine damgasını vuran en önemli gelişme hiç kuşku yok ki “merkez sağ kim?” sorusunun yanıt bulması oldu.
Artık merkez sağın gerçek sahibi kim, merkez sağda birleşme nasıl olmalı, bu boşluk nasıl dolacak tartışmaları biti. Bugün itibariyle AKP merkez sağın tek partisi, tek adresi. Gerisi teferruat...
Bu noktaya gelme konusunda AKP kurulduğu günden beri çaba harcıyordu. Kurulduğu günden beri kendisini bu noktaya konumlandırma gayreti içindeydi. Ancak hem kendisiyle, hem kendi dışındaki gelişmelerle ilgili beklentiler ve soru işaretleri bunun gerçekleşmesine daha doğrusu zihinlerde yer etmesine izin vermiyordu. Fakat son birkaç günde yaşanan gelişmeler kafa karışıklığını önemli ölçüde giderdi.
Bu bakımdan AKP ve Tayyip Erdoğan’ın orta sağdaki partilerin vizyonsuz, ufku dar, küçük hesaplar peşinde koşan liderciklerine çok şey borçlu olduğu da bir gerçek. Çünkü onlar küçük hesapları yüzünden önlerine gelen fırsatı değerlendiremediler ve AKP’yi alternatifsiz bıraktılar.
Üç beş gün öncesine kadar ANAP ile DYP’nin DP çatısı altında birleşme projesi AKP açısından ciddi bir tehdit oluşturuyordu. Klasik merkez sağın tek çatı altında güçlü bir parti yapılanması oluşturabilmeleri ve seçimlerde yüzde 13-15 oy almaları, merkez sağın gerçek adresi tartışmalarını bir süre daha devam ettirebilirdi. Ve AKP’nin yapacağı hatalar, uğrayabileceği olası seçim başarısızlıkları, DP oluşumunu merkez sağın gerçek adresi konumuna da taşıyabilirdi. Ama olmadı. Bu birleşme sağlanamadığı gibi ANAP ve DP kendi bütünlüklerini dahi koruyup koruyamayacakları tartışmalı bir noktaya geldiler.
AKP’nin merkez sağın tek adresi olması yönünde attığı çok önemli bir adım da önceki gün açıklanan milletvekili aday listeleri oldu.
AKP aday listesiyle de topluma çok önemli bir mesaj veriyor. Evet bu partinin başta Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Bülent Arınç olmak üzere önderlerinin, kurucularının büyük bölümü “Milli Görüş” kökeninden gelen isimler. Mevcut milletvekillerinin çoğunluğu da öyle.

Devamını Oku

Devlet krizi mi?

1 Haziran 2007

Ankara’da özellikle son bir iki aydan beri yaşananları anlayabilmek hayli güç. Türkiye son derece önemli dış sorunlarla karşı karşıya, sınır ötesi askeri harekat gibi tarihsel kararlar tartışılıyor. Ama tartışma kamuoyunda yapılıyor, devletin zirvesinde değil. Çünkü zirvede uyumsuzluk hakim.
Aslında uyumsuzluk sözü hafif kaçıyor. Bugün devletin zirvesinde ciddi bir çatışma ve kavga havası hakim. Başbakan, Cumhurbaşkanı ile dün de görüşmedi. “Genelkurmay Başkanı ile görüş ayrılığımız var” diyor. Anayasa Mahkemesi ile kavgalı olmanın ötesinde mahkemelik olma yolunda. Diğer yüksek yargı organları ile de Başbakan’ın ve hükümetin yıldızının barışık olduğunu söyleyebilmek güç. Üniversitelerle ve YÖK’le zaten öteden beri kavgalı, çatışmalı bir ilişkisizlik durumu var.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan uzun süredir haftalık görüşmelerini yapamıyorlar, askeri tatbikat sırasında yanyana geliyorlar ama birbirlerinin yüzüne bakmıyorlar. Çünkü küsler...
Başbakan, “bana bağlı” dediği Genelkurmay Başkanı ile “sınır ötesi askeri harekat” gibi çok önemli, çok kritik bir konuyu gazete ve televizyonlar aracılığıyla konuşuyor.
Başbakan Erdoğan, basın aracılığıyla Genelkurmay’ın talebi olması durumunda gereken siyasi kararı alacaklarını, Meclis’ten sınırötesi operasyon kararı çıkaracaklarını söylüyor.
Dün gazeteciler Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a soruyor:
- Kuzey Irak’a girme konusunda hükümetten bir talebiniz oldu mu?

Devamını Oku