Devlet krizi mi?

Haberin Devamı

Ankara’da özellikle son bir iki aydan beri yaşananları anlayabilmek hayli güç. Türkiye son derece önemli dış sorunlarla karşı karşıya, sınır ötesi askeri harekat gibi tarihsel kararlar tartışılıyor. Ama tartışma kamuoyunda yapılıyor, devletin zirvesinde değil. Çünkü zirvede uyumsuzluk hakim.
Aslında uyumsuzluk sözü hafif kaçıyor. Bugün devletin zirvesinde ciddi bir çatışma ve kavga havası hakim. Başbakan, Cumhurbaşkanı ile dün de görüşmedi. “Genelkurmay Başkanı ile görüş ayrılığımız var” diyor. Anayasa Mahkemesi ile kavgalı olmanın ötesinde mahkemelik olma yolunda. Diğer yüksek yargı organları ile de Başbakan’ın ve hükümetin yıldızının barışık olduğunu söyleyebilmek güç. Üniversitelerle ve YÖK’le zaten öteden beri kavgalı, çatışmalı bir ilişkisizlik durumu var.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan uzun süredir haftalık görüşmelerini yapamıyorlar, askeri tatbikat sırasında yanyana geliyorlar ama birbirlerinin yüzüne bakmıyorlar. Çünkü küsler...
Başbakan, “bana bağlı” dediği Genelkurmay Başkanı ile “sınır ötesi askeri harekat” gibi çok önemli, çok kritik bir konuyu gazete ve televizyonlar aracılığıyla konuşuyor.
Başbakan Erdoğan, basın aracılığıyla Genelkurmay’ın talebi olması durumunda gereken siyasi kararı alacaklarını, Meclis’ten sınırötesi operasyon kararı çıkaracaklarını söylüyor.
Dün gazeteciler Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a soruyor:
- Kuzey Irak’a girme konusunda hükümetten bir talebiniz oldu mu?
Yanıt veriyor Orgeneral Büyükanıt:
“Bunun için talebe gerek yok. Biz 12 Nisan’da ihtiyaç olduğunu söyledik.
Yazılı talep vermeye mi gerek var? Biz söyleyeceğimizi söyledik. İçeri girip sadece PKK ile mi uğraşacağız yoksa Barzani ile birşeyler olacak mı? Orada PKK var, Barzani var, bir de ortada ABD var. Benim önüme sözlü değil yazılı talimat gelmesi lazım...”
Şimdi bu tablonun, bu görüntünün adına ne denecek?
19 Şubat 2001’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Sezer’in anayasa fırlatma hadisesinden sonra dönemin Başbakanı rahmetli Bülend Ecevit durumu özetlemek için yaptığı kısa açıklamada “Bu bir devlet krizidir” demişti. Gerçi o olay, devlet krizine dönüştürülmedi, zirvede bir süre gerilim yaşandı ama hafif bir sarsıntı ile atlatıldı. O olay sadece Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizinin fitilini ateşledi.
Bugünkü tablo, devletin zirvesindeki görünüm, 2001 Şubat’ına göre çok çok ağır, çok çok olağan dışı bir durum. Bunun adı ne? Zirvede uyumsuzluk mu, zirvede çatışma mı? Yoksa Ecevit’in sözünü ettiği “devlet krizi” gerçek anlamda bugün mü yaşanıyor?
Evet bugünkü olay gerçek anlamda bir yönetim krizi, bir devlet krizi...

DİĞER YENİ YAZILAR