Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iki haftadan beri yaptığı keskin açıklamalara bakılacak olursa sanki uzun uğraşlarla, ince siyasi hesaplarla ve en önemlisi de Avrupa Birliği ideali ile hukukumuzdan çıkarılan idam cesası geri gelecek gibi.
Görünüşte öyle ama gerçekte Başbakan Erdoğan’ın da idam cezasını geri getirme yanlısı olacağına ihtimal vermek güç.
Bu geri dönüşü olmayan, bu en ağır, en ilkel cezanın kaldırılmasında son noktayı koyan Tayyip Erdoğan’ın şimdi PKK’ya ve BDP’ye sinirlenip aynı cezayı geri getireceğine inanmak güç.
Ancak partisinin Kızılcahamam toplantısında yaptığı konuşma ile başlattığı idam tartışmasını sıcak tutuyor Başbakan. “Acaba?” dedirtiyor.
Cezaevlerindeki açlık grevlerinin kamuoyunda yarattığı etkiyi düşürmek, ilgiyi farklı bir noktaya çekmek için şok tesirli bir silah gösteriyor.
Evet, Erdoğan idam silahını gösteriyor ama tetiğe basması mümkün değil.
Çünkü bu tartışmayı, eyleme dönüştürmek, teklif veya tasarı olarak Meclis gündemine getirmek demek, Avrupa Birliği ile zaten pamuk ipliğine bağlı duran ilişkileri tümden koparmak anlamına geliyor. Ki bunu da en iyi görebilen siyasetçi Erdoğan.
Büyük emek ve enerji harcayarak belirli bir noktaya getirilen AB ilişkilerini, bugün her ne kadar durumdan memnun olmasa da kendi eliyle dinamitlemesi sözkonusu olamaz Erdoğan’ın.
Zaten tartışmanın bugün geldiği nokta bile son derece tehlikeli. MHP, adeta ellerini ovuşturarak bekliyor. “Haydi getirin teklif veya tasarıyı, biz tam destek veririz, üç günde idam yasalaşmış olur” diyerek bir anlamda Erdoğan’a hodri meydan diyor Devlet Bahçeli. Kendi siyaset anlayışı çerçevesinde Erdoğan’ı tuzağa çekmeye çalışıyor.
Ki, böyle bir teklif Meclis’in gündemine geldiği anda Türkiye geri dönüşü olmayan bir yola hızla girebilir. MHP ve AKP’nin büyük çoğunluğu, idam lehinde oy kullanmaya dünden hazır. Çok kolay yasalaşır idam.
Ama ülkeye ne kazandırır?
Kazandırmak bir yana bugünden tahmin edilmesi güç tahribatlar yaratacağına hiç kuşku yok. Hem içerde hem de dışarda çok büyük reaksiyonlar doğuracağına hiç kuşku yok.
Erdoğan bunu görmüyor mu?
Elbette görüyor.
Ama PKK’ya, BDP’ye ve açlık grevlerine yönelik olarak çok büyük tepkisi, kızgınlığı var Erdoğan’ın.
Açlık grevleri dayatması ile taviz veriyormuş izlenimi doğmasından müthiş rahatsız oluyor. Anadilde savunma hakkını içeren yasa değişikliğini Meclis’e gönderiyor ama öte yandan bunun bir geri adım atma, açlık grevi yürütenlerin taleplerinden birini yerine getiriyor olma izlenimini de perdelemeye özen gösteriyor.
O nedenle bir yandan Meclis’e mahkemelerde anadilde savunma yapabilme hakkı veren yasa değişikliği tasarısı sunuluyor. Diğer yandan da idam tartışması devam ettiriliyor.
Bu tartışma belki açlık grevleri sona erdirilinceye kadar veya daha uzun bir süre gündemde kalabilir. Fakat, tartışma noktasından çıkıp gerçekleşme yoluna sokulması yani tarihsel akışı tersine çevirecek bir yola girilmesi ihtimali yok denecek kadar düşük.
İdam cezası geri mi geliyor?
Haberin Devamı