Son günlerde siyasetçisinden, gazetecisine, işadamına, sıradan vatandaşına kadar herkesin birbirine sorduğu soru bu: Ankara’da ne oluyor?
Yanıtı kolay değil bu sorunun. Olup bitenleri tüm yönleriyle kavrayabilmek, görünenin gerisinde neler yaşandığını çözebilmek en azından şimdilik çok güç.
Ankara’da son on günde yaşananlar değme macera romanlarını, uluslararası şöhrete sahip romancıların hayal güçlerini dahi aşan gelişmeler.
Olay, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast hazırlığı yapıldığı iddiasıyla başladı.
Türkiye adeta büyük bir alt üst oluş yaşıyor. Yaşananlardan, olup bitenlerden mantıklı sonuç çıkarabilmek hayli güç.
Ülke aylardan beri darbe iddiaları ile darbe soruşturmaları ile yatıp kalkıyor. Vahim suikast iddiaları birbirini izliyor. Bazı subayların kuvvet komutanlarına karşı suikast hazırlığı içindeyken yakalandığı iddia ediliyor, soruşturmalar açılıyor.
Askeri personel arasında esrarengiz intihar olayları yaşanıyor. Ve son bomba hafta sonunda patlatılıyor; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast hazırlığı iddiasıyla iki subayın gözaltına alınıp serbest bırakılması...
İnsanın kanını donduran vahim olaylar, vahim iddialar birbirini kovalıyor.
Devlet kurumları arasındaki ilişkinin durumu, Kuveyt yolculuğu sırasında Cumhurbaşkanı Gül’e soruluyor:
“Kurumlararası çatışma mı var?”
Tabii ki, “gelişmeler hoş değil, çatışma ihtimali var” diyecek değil Cumhurbaşkanı.
Çünkü Anayasa’nın 104. maddesinde sayılan Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasındaki en önemli görev hükmü, “Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir” diyor.
Hükümet, açılımın Türkiye’yi rahatlatacağına, ulusal bütünlüğü pekiştireceğine, anaların gözyaşını dindireceğine inanıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise tam tersine.
Dün konuştuğumuz Deniz Baykal, hükümeti çok ağır ifadelerle suçluyor. Terörle pazarlık masasına oturulduğunu, Öcalan’ın siyasi şahsiyet haline dönüştürülmekte olduğunu iddia ediyor.
“Girdiği açılım yolunun nereye varacağını hükümetin kendisinin de bilmediğini” söyleyen Baykal ekliyor:
“Girdikleri yolun yanlış olduğunu defalarca söyledik. Şimdi bu yanlışın içinde savruluyorlar. Türkiye’ye büyük zarar veriyorlar.
Türkiye 6-7 aydan beri açılımla yatıp açılımla kalkıyor. Konu üzerinde siyasetin zirvesinde büyük kavgalar yaşanıyor. Tartışmalar sokağa taşıyor. Fakat gelinen noktada henüz bu alanda somut bir gelişme sağlanabilmiş değil.
Başbakan Erdoğan bu konuda gelinen noktayı dün önce MİT Müsteşarı Emre Taner ile görüştü. Ardından da MGK üyesi bakanlarla bir açılım toplantısı yaptı.
Toplantının gündeminin “açılım” olacağı kamuoyuna duyurulmuştu. Ancak içerdeki asıl gündem ne yazık ki açılım değil, asayiş oldu.
Ki, öyle olması da son derece normal. Çünkü Türkiye günlerden beri sokak terörünü tartışıyor. İstanbul’da belediye otobüsleri yakılıyor, sokaktaki araçlar tahrip ediliyor, Mersin’de karakol baskınları düzenleniyor. Güneydoğu illerinde ise durum daha da vahim...
Her ne kadar itiraz ediliyor, Anayasa Mahkemesi’nin kararı eleştiriliyor olsa da DTP’nin kapatılması kimse için sürpriz olmadı.
Bu son, dava açıldığı günden itibaren DTP’liler tarafından da İmralı (Abdullah Öcalan) ve PKK tarafından da bekleniyordu.
O nedenle aylar öncesinden hazırlıklar yapılmış, yedek parti oluşturulmuş, adı, amblemi belirlenmiş, öyle bekleniyordu.
Önceki gün itibariyle de kiralık parti binalarından DTP’nin tabelaları indirilip yerine BDP (Barış ve Demokrasi Partisi)’nin tabelaları asıldı.
Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve toplumsal açıdan zorlu bir süreçten geçmekte olduğunu hemen herkes kabul ediyor. İktidar da muhalefet de farklı tonlarda da olsa bu gerçeği kabul ediyor.
Ve bu süreçten siyasal gerilimi arttırarak değil aksine düşürerek çıkılabileceği de ortada.
Nitekim Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçen hafta Tiran’dan siyasi liderlere mesaj gönderdi. “Ağzınızdan çıkanı kulağınız dinlesin” dedi. Hatta tansiyonu düşürmek için liderler zirvesi yapmayı düşündüğünü, bunun için bir ön çalışma yapacağını da söyledi.
Ancak Cumhurbaşkanı’nın demecinin mürekkebi bile kurumadan Başbakan Tayyip Erdoğan’dan da muhalefet liderlerinden de ret yanıtı geldi.
Cumhurbaşkanı Gül, siyasetteki yüksek gerilimi düşürmek için harekete geçiyor. Cumhurbaşkanı liderler zirvesi için ön çalışma yaptığını da söyledi
Resmi görüşmelerde bulunmak için dün Arnavutluk’un başkenti Tiran’a gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gazetecilerin son siyasi gelişmeler, terör olayları ve açılım süreci konusunda sorularını yanıtladı.
Reşadiye’de 7 askerin şehit olduğu terör saldırısının provokasyon olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Ancak bu olay kesinlikle faili meçhul kalmayacaktır” dedi.