Baykal’dan ağır suçlama: Öcalan, siyasi şahsiyet haline dönüştürülüyor...

Haberin Devamı

Hükümet, açılımın Türkiye’yi rahatlatacağına, ulusal bütünlüğü pekiştireceğine, anaların gözyaşını dindireceğine inanıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise tam tersine.

Dün konuştuğumuz Deniz Baykal, hükümeti çok ağır ifadelerle suçluyor. Terörle pazarlık masasına oturulduğunu, Öcalan’ın siyasi şahsiyet haline dönüştürülmekte olduğunu iddia ediyor.

“Girdiği açılım yolunun nereye varacağını hükümetin kendisinin de bilmediğini” söyleyen Baykal ekliyor:

“Girdikleri yolun yanlış olduğunu defalarca söyledik. Şimdi bu yanlışın içinde savruluyorlar. Türkiye’ye büyük zarar veriyorlar.

Açılım adına birilerini muhatap alıyorlar, onlarla iş tutuyorlar. Demokratikleşmeye, demokratik doğal hakların verilmesine kimsenin itirazı yok. Ama hükümetin muhatap aldığı tarafların anlayışı o değil. Onlar ulusal ayrışma istiyorlar. Bunu görmeyen var mı? Bunu görerek bu projeye destek olmak demek, ulusal ayrışmaya destek olmaktır. Bunların açılımdan anladıkları Türkiye’nin içinden ayrı bir millet yaratma çabasıdır. Şimdi ‘demokratik özerklik’ istiyorlar. Yarın başka bir şey derler. Bunun anlamı çok açık; bu Türkiye’yi etnik temelde ayrıştırmaktır. Şunu iyi görmek lazım bugünkü talep, demokratikleşme talebi değil, milli ayrışma talebidir.

Milli ayrışmayı kabul ederseniz devleti parçalamış olursunuz. Buna da müsaade etmezler.”

Bu noktada şunu soruyoruz Baykal’a:

- Devletin en üst güvenlik organı olan MGK’da bu projenin konuşulup kabul edildiği söylendi. MGK milli ayrışmayı, devletin parçalanmasını kabul edebilir mi?

Yanıt veriyor Baykal:

“Ben MGK’da o meselenin öyle konuşulduğunu zannetmiyorum. Nasıl ve nelerin konuşulduğunu bilmiyorum ama en azından Genelkurmay Başkanı’nın 30 Ağustos’ta yaptığı açıklama ortada. O Kurul’un en azından bir kanadı hükümetle aynı çizgide olmadığını ortaya koydu...”

Baykal son gelişmelerin hükümetin açılım konusunda Öcalan’la doğrudan veya dolaylı bir müzakere süreci içinde olduğu açıkça ortaya koyduğunu söylüyor.

DTP’lilerin sine-i millet kararından vazgeçmesi örneğini veriyor ve şöyle devam ediyor:

“Sine-i milletten Öcalan’ın kararıyla vazgeçtiklerini söylediler. Hükümet bunu hazmetti, hazmetmek zorunda kaldı. Yarın başka şeyler olacak, onları da hazmedecekler, hazmettirmeye çalışacaklar. Bütün bu olup bitenler Öcalan’ı siyasi şahsiyet haline dönüştürme çabasıdır.

Ellerinde çok kötü bir kurgu var. Hükümet daha çok taviz verecek...”

Baykal, hükümetin artık bu işin içinden çıkamayacağını, çabaladıkça siyaseten batacağını savunuyor. Nedenini de şu sözlerle açıklıyor:

“Silah ve terör bırakılmadan masaya oturursanız bunlar olur. Bu, vahim bir hatadır, biçareliktir, perişanlıktır. Hükümet kendi kararı ile bu tuzağın içine girdi.

Bunların yaptıkları, yapmaya çalıştıkları dünyada bir ilktir. Terörle, silahı bırakmamış, teslim olmamış bir terör örgütüyle pazarlığa oturdular. Bu, teröre teslim olmaktır. Yenilmiş, çaresiz kalmış, teslim olmuş taraf haline düşme durumudur bu...

Bu durum, Türkiye’de maalesef çok büyük siyasi gerilimler yaratacaktır. Bu hükümet bunun altından kalkamaz, halk bunları ilk fırsatta iktidardan uzaklaştırır. Ama ne yazık ki Türkiye de ağır bedel ödeyecek. ‘Anaların gözyaşını durduracağım’ diyen bu hükümet, daha çok gözyaşı akmasına neden olacak yeni sorunlar yarattı. Türkiye’yi çok zor günler bekliyor...”

Evet, Başbakan Erdoğan açılımla “umut” vaat ediyor. Baykal’ın tespitleri ise vahim bir gelecek tablosu ortaya koyuyor...

DİĞER YENİ YAZILAR