Ankara’da ne oluyor?

Haberin Devamı

Son günlerde siyasetçisinden, gazetecisine, işadamına, sıradan vatandaşına kadar herkesin birbirine sorduğu soru bu: Ankara’da ne oluyor?

Yanıtı kolay değil bu sorunun. Olup bitenleri tüm yönleriyle kavrayabilmek, görünenin gerisinde neler yaşandığını çözebilmek en azından şimdilik çok güç.

Ankara’da son on günde yaşananlar değme macera romanlarını, uluslararası şöhrete sahip romancıların hayal güçlerini dahi aşan gelişmeler.

Olay, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast hazırlığı yapıldığı iddiasıyla başladı.

Gelişmeler öyle bir boyuta geldi ki, soruşturmayı yürüten savcılar, Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli 30 kadar polisle Genelkurmay’ın en kritik birimlerinden biri sayılan Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığı’nın kapısına dayandı.

Tatsız bazı gelişmeler yaşandı. Bu dairede devlet sırrı niteliğinde çok gizli bilgi ve belgelerin tutulduğu belirtilerek polisin içeri girmesine izin verilmedi. Yasa gereği bu bilgi ve belgeleri ancak soruşturma hakimi inceleyebiliyor.

Ve Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi, dört günden beri, “Derin Devlet”, “Kontrgerilla Merkezi” diye adlandırılan birimin kozmik bürolarında arşiv incelemesi yapıyor.

Soru şu: Hakim ve savcılar, Seferberlik Dairesi’nin kozmik bürolarında neyi arıyor? Suikast iddiası ile ilgili bilgi ve belge mi? Yaksa kuşkulanılan darbe hazırlığı iddialarına ilişkin kanıt mı? Veya Ergenekon belgelerini, geçmiş dönemlerdeki karanlık olayların ipuçlarını mı? Türk Gladyosu, derin devlet çeteleri bu operasyonla mı çökertilecek?

Bilemiyoruz...

İktidar kanadında yapılan yorum ve değerlendirmelerin özeti şu: TSK (Türk Silahlı Kuvvetleri) için kimse suç örgütü yakıştırması yapamaz. TSK Türkiye’nin en güzide kurumudur ve hepimizin gözbebeğidir. Ama her kurumda olduğu gibi orada da bazı yozlaşmalar olduğu bir gerçek. Bazı unsurların kendilerine anayasa ve yasalarca verilmemiş yetkileri kullanmaya kalkıştıkları biliniyor. Kurum olarak TSK’nın bu unsurlardan temizlenmesi, arınması gerekiyor. Bu da siyasi bir kararla değil, adil yargının vereceği hükümler doğrultusunda olacak...

TSK da “hukuka saygılıyız, gerçeği yargı aydınlatacak” diyor. Ancak gelişmelerle ilgili değerlendirme hükümetten çok farklı. Bütün bu olaylar, TSK’ya karşı bir süreden beri yürütülmekte olan asimetrik psikolojik harekatın, TSK’yı itibarsızlaştırma operasyonlarının parçası olarak görülüyor.

Emekli Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Ergenekon soruşturmasının başladığı ilk aylarda yapılan bazı yorum ve değerlendirmeler üzerine, “Kimse Türk Silahlı Kuvvetleri’ni suç örgüttü gibi gösteremez” diye sert bir çıkış yapmıştı.

Ancak bugün yaşananlar, Arınç’a suikast iddiası, eski ve yeni Deniz Kuvvetleri komutanlarına suikast iddiası ile gözaltına alınan onlarca subay, gömülü silahlarla ilgili iddialar...

Bu tabloya bakıldığında durum çok daha vahim. Ortaya atılan iddialarda en küçük gerçeklik payı varsa bu neyi gösteriyor?

Ülkenin en önemli, en saygın kurumunda en azından bazı suç çetelerinin oluşmuş durumda olduğunu...

Yok eğer bu iddiaların aslı astarı yok ve gerçekten de psikolojik harekatın bir ürünü ise işte o zaman durum çok daha vahim demektir...

DİĞER YENİ YAZILAR