Her ne kadar itiraz ediliyor, Anayasa Mahkemesi’nin kararı eleştiriliyor olsa da DTP’nin kapatılması kimse için sürpriz olmadı.
Bu son, dava açıldığı günden itibaren DTP’liler tarafından da İmralı (Abdullah Öcalan) ve PKK tarafından da bekleniyordu.
O nedenle aylar öncesinden hazırlıklar yapılmış, yedek parti oluşturulmuş, adı, amblemi belirlenmiş, öyle bekleniyordu.
Önceki gün itibariyle de kiralık parti binalarından DTP’nin tabelaları indirilip yerine BDP (Barış ve Demokrasi Partisi)’nin tabelaları asıldı.
Bunda anormal bir durum yok. Yeter ki kapatılan partinin devamı yönünde güçlü deliller bırakılmasın. Eğer öyle olursa yine kapanma tehlikesi var.
Meclis’e istifa dilekçelerini gönderen kapatılan DTP’nin milletvekilleri de muhtemelen bu yeni partinin çatısı altında siyasi faaliyetlerini sürdürecekler.
Sürdürecekler ama nasıl?
Acaba sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapabilecekler mi?
Yoksa yine bugüne kadarki kısır döngü mü yaşanacak?
Yani kusuru kendilerinde aramak, “Biz nerede hata yapıyoruz?” sorusunu düşünmek yerine, “Sistem bizim legal alanda siyaset yapmamıza tahammül edemiyor. Ama biz mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek eski yöntemle mi yola devam edecekler?
Bu nokta önemli.
Çünkü eğer bunca tecrübeden sonra Kürt siyasetçiler sağlıklı bir durum değerlendirmesi yapıp, “Evet biz de hata yaptık. Terör ve terör örgütü ile aramıza mesafe koyabilmeliydik” noktasına gelirlerse Türkiye’de bambaşka bir açılım atmosferi oluşabilir.
Ama acaba bunu yapabilecekler mi?
Çok zor. Çünkü bunu kapatılan DTP’nin önde gelen bazı sağduyulu isimleri yapmak istedi fakat başarılı olamadılar. Parti içindeki şahin kanat ve PKK buna müsaade etmedi.
Bir kaç hafta önce, henüz DTP’nin akıbeti belli olmadan bu konuyu bu partinin önemli isimlerinden biriyle konuşmuştuk. Yani terör ve terör örgütü ile araya mesaf e koyma meselesini...
Açıkça sormuştuk: “Sizin PKK ve Öcalan’a rağmen siyaset yapma imkanınız yok mu?”
Açıkça “var” ya da “yok” demedi. “Bölgenin realitesi, PKK gerçeği, kitlelerin talep ve özlemleri” ni uzun uzun anlattı.
Yani “hayır bu mümkün değil” demeye getirdi.
Kurulan yeni parti acaba bu imkanı bulabilir mi?
O da büyük ölçüde Öcalan ve PKK’nın tutumuna bağlı. Sızan haberlere bakılırsa yeni parti DTP’nin çıkamadığı “bölge partisi” çizgisinin dışına çıkacak, Türkiye partisi olacakmış. Siyasetini sadece Kürt sorunu ile sınırlı tutmayacak, Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin tüm sorunlarına eğilip, tüm yörelerde güçlü olmaya çalışacakmış. Teröre ve şiddete karşı duracakmış...
Bunları elbette zaman gösterecek. Ancak eğer bunu yapabilirse yeni parti, bugüne kadar hep Anayasa Mahkemesi duvarına çarpan eski ekseni değiştirip, terör ve terör örgütü ile araya mesafe koyabilirse gerçekten de bugün yaşanan gerilimin dozu önemli ölçüde düşer.
En önemlisi de haftalardır devam eden sokak gösterileri konusunda bu partinin alacağı tavır.
Giderek tırmanan, can alan bu eylemlerin durulması konusunda yeni parti çok önemli bir rol oynayabilir...
BDP ile ana eksen değişecek mi?
Haberin Devamı