Bonfile yanaklar

19 Şubat 2010

Radyo N 101’de (www.radion101.com) hafta içi her sabah 07.00-10.00 saatleri arasında yayınlanan “BACK UP MORNING SHOW”da bonfile yanaklı ünlülerimiz kim diye sorduk. İşte gelen yanıtlar ve ünlü bonfile yanaklılar...KARTAL BONFİLE YANAK: YILDIRIM DEMİRÖREN (Ligdeki sıralamaları her an değişebilir ama Beşiktaş başkanı bonfile yanaklıkta her zaman lider konumda.)MÜZİSYEN BONFİLE YANAK: FERDA ANIL YARKIN (Şarkılarını, sesini ve bonfile yanaklarını unutmak mümkün değil.)ASSOLİST BONFİLE YANAK: SİBEL CAN (En tatlı bonfile yanaklılardan. Şeker gibi kadın. Yanakların pembeliği ve bonfileliği de cabası.)TİYATROCU BONFİLE YANAK: NEDİM SABAN (Tatlıcı Tombak’ın o kadar etkileyici bonfile yanakları var ki her gördüğünüzde duble makas almak istiyorsunuz.)FENERLİ BONFİLE YANAK: ALİ ŞEN (Fenerbahçe’nin efsane başkanı Bodrum’da kendini unutturmuş olabilir ama bonfile yanakları hâlâ hafızalarımızda.)OPERACI BONFİLE YANAK: HAKAN AYSEV (Güçlü sesi ile birlikte gelen bonfile yanakları onu son derece cana yakın, sevecen ve sempatik yapıyor.)SPİKER BONFİLE YANAK: OKAY KARACAN (Maçları naklederken onu ekranda görmesek de bonfile yanakları sürekli gözümüzün önünde.)SUNUCU (FUTBOL) BONFİLE YANAK: FUAT AKDAĞ (“90 Dakika” bitmiş olsa da sporun her dalında iddialı NTV’nin futbol dalında en iddialı bonfile yanaklısı.)SUNUCU (BASKETBOL) BONFİLE YANAK: KAAN KURAL (Anlatımının lezzetine ve bonfile yanaklarının şirin görüntüsüne Kobe Bryant’ın bloku bile engel olamaz.)GİTARİST BONFİLE YANAK: ASIM CAN GÜNDÜZ (Çılgın müzisyen tam bir “Beefsteak Buffalo” cinsi porsiyonu dolgun bir Amerikan bonfilesi.)SOSYETİK BONFİLE YANAK: MONİK BENARDETTE (Tepeden tırnağa şık, bakımlı ve pahalı takıları ve abartılı makyajıyla tam bir high society bonfile.)ALATURKA BONFİLE YANAK: BÜLENT ERSOY (Bülent Abla, nam-ı diğer Babla, bonfile yanaklıların en iştah açıcısı ve kaymak gibi olanı.)GAZETECİ BONFİLE YANAK: MEHMET ALTAN (Sakalları yüzünü ne kadar gizlese de yine esaslı bonfile yanaklılardan olduğu belli oluyor.)OYUNCU BONFİLE YANAK: ZEKİ ALASYA (Gözleri fıldır fıldır yaramaz bir çocuk havasındaki sempatik ve komik sanatçımızın bonfile yanaklı olma özelliği var.)Men dakka dukkaTekel işçilerinin dramına hep birlikte şahit oluyoruz. Başbakan ile zıtlaştılar ve bir yere varamadılar. Açlık grevlerine gittiler sonuç vermedi. Birçok aile bu yüzden perişan oldu. Hiçbir sonuca da varılamadı. Yani sıfıra sıfır elde var sıfır. Benim gördüğüm kadarıyla bizim Başbakan ile zıtlaşmak işe yaramıyor. Bunu deneyenlerin sonu hiç de iç açıcı olmadı. Hükümet ile ilgili bir sorununuz varsa Başbakan’a ılımlı yaklaşmanız gerekiyor. Aksini yaparsanız o daha beterini yapabiliyor. Tekel işçileri sorunlarını Başbakan ile bir an önce uzlaşarak çözmelerinde yarar var. Zaten önemli bir dezavantajları var. Başbakan sigara ve içkiden nefret ediyor. Bu da belki bilinçaltından Tekel işçileriyle olan görüşmelere olumsuz yansıyor. Onun için sevgili Tekel işçilerimize diyeceğim şudur: Davanızda ne kadar haklı olursanız olun, Başbakan’la iyi geçinmeye bakın. Tonunuzu yumuşatın. Muhalefetin gazına gelmeyin. İnfial yaratmaktan kaçının. Bakın durum nasıl lehinize değişecek. Yoksa çalma kapımı çalarlar kapımı misali tatsız durum devam edecek. Men dakka dukka!FACEBOOK: Benden ben olmadıkları halde o kadar çok vardı ki dayanamadım ben de sonunda Facebook üyesi oldum. Taklitlerimden sakının. Fan kulübündeki fotoğrafımla cem.ceminay@ntv.com.tr adresinde gerçek beni bulabilirsiniz.Mehmet Öz özentileriBeşiktaş Teknik Direktör’ü Mustafa Denizli’nin yüzünü ekranda görüp rahatsızlığına teşhis koyan doktora önce helal olsun dedim. Sonra aynı şeyi Fatih Terim için tekrarlayınca tereddüte düştüm. Denizli’nin durumu farklıydı. Doktor, Denizli’nin bir samimi dostuna görüşünü iletmiş o da bir check-up yaptırması için hocayı ikna etmişti. Şimdi basın aracılığıyla Fatih Terim’e böyle bir çağrı yapması beni bozdu. Görüşlerinde haklı bile olsa bunu medya aracılığıyla yapması doğru değil. Fatih Hoca’nın özeline saygısızlık. Ailesine ve onu sevenlere haksızlık. Hastalarıyla gizlilik kodunu uygulaması beklenen doktorlar açısından etik değil. Söz konusu doktor, Fatih Hoca’nın yüzünden değil genel halinden endişelenmiş. Aşırı terleme, gergin beden dili ve kalıcı sinirlilik halinden şüphelenmiş. Herhalde bu doktor Fatih Hoca’yı iyi tanımıyor. Terlemesi, gerginliği, siniri ezelden beri vardı. Biz onu öyle tanıdık öyle sevdik. Fatih Hoca’yı uyarmak bu doktorun aklına şimdi mi geldi? Üstelik Fatih Hoca ortalıkta yokken ve televizyonlarda boy göstermezken. Amerikalı doktor Mehmet Öz’ün televizyonda şov yapması tıp için iyi olmadı. Şimdi bütün doktorlar Mehmet Öz’e özenmeye başladı.

Devamını Oku

Mahalle jargonu

19 Şubat 2010

Gazeteci ve televizyoncu Ahmet Hakan’ın yazılarını son zamanlarda ilgiyle takip ediyorum. Okurken insanı yormuyor, kafasını karıştırmıyor. Kısa, net ve herkes tarafından anlaşılır bir tarzda yazıyor. Bazı köşe yazarlarının uzun yazı yazma gibi bir takıntısı var. Onlar bana göre değil. Konsantrasyonum dağılıyor.Köşe yazısı mı okuyorum yoksa destan mı anlamıyorum. Ahmet Hakan’ın olaylara yaklaşımını ve saptamalarını beğeniyorum. Samimi üslubu da ayrıca hoşuma gidiyor. Ancak geçen pazartesi “Kıyası kabil değil” başlıklı yazısındaki kadar samimi(!) üslubu değil. Ahmet Hakan, medyadakilerin her fırsatta Şahan Gökbakar ile Cem Yılmaz’ı karşılaştırmaları hakkında “Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar’a hiç düşünmeden anında 12 adet laf sokar, Şahan Gökbakar bir tanesini bile çıkaramaz” diyor. Dediklerinde haklı olabilir ama onun gibi kendini ve kalitesini geliştirmiş bir yazarda ’mahalle jargonu’ sırıtıyor. İnsan ister istemez, “Adamı mahalleden çıkartmışlar ama mahalleyi adamın içinden çıkartamamışlar” diye düşünmeye başlıyor. Bilmem anlatabiliyor muyum?Sosyetik selamsız sabahsızlar İlişkileri bittikten sonra aynı yerlere gitmeye devam eden ve karşılaştıklarında birbirlerini tanımamazlıktan ya da görmezlikten gelen sosyetik çiftlere hayranım.İnsan bu kadar vurdumduymaz olabilir! Keşke hepimiz böyle olabilsek. O zaman ne stres kalır ne gerginlik. Düşünsenize... Aylarca veya yıllarca aynı yastığa başkoymuşsunuz. Coşkulu bir aşk yaşamışsınız. Sonra bir şekilde yollarınız ayrılmış ve siz artık birbirinizin yüzüne bakamayacak bir hale gelmişsiniz. Bütün bunları anlarım da bile bile lades gibi bile bile aynı mekana gitmek bana garip geliyor. Selam veremeyecek durumdalarsa karşılaşmak için neden kaşınırlar anlamak mümkün değil. Eda Taşpınar ile Nurettin Hasman başta olmak üzere sosyetik selamsız sabahsız takımı keyiflerinden fedakârlık etmektense vurdumduymazlığı tercih ediyor.Seda Sayan evlilik programı yapsın ’Sabahların Sultanı’ Seda Sayan’a televizyona döndüğünde programının formatı evlilik programı olmalı. Deneyim önemlidir. 6 kez evlenen Seda Sayan’dan daha iyi bu işi kim yapabilir? En uzun evliliği 5 yıl olan Seda Sayan diğerlerinden 5, 6 ve 7 ay içinde boşanmış. Beşinci evliliği 2 yıl sürmüş. 2 yıl süren altıncı evliliğinin bitmek üzere olduğu iddia ediliyor. Sevgililer Günü’nü ayrı geçiren çiftin boşanmak üzere olduğu haberini Seda Sayan faks ve e-mail’le medyaya göndermiş. Hatta eşi Onur Şan da haberi medyadan öğrenmiş. Aradaki iletişim kopukluğuna bakar mısınız? Seda Sayan, eşinin ilgisizliğinden ve kendisine yeterince vakit ayıramamasından yakınıyormuş. Etrafında “Hâlâ okula giden bir çocukla evlenirsen olacağı buydu” diyen kimse yok herhalde. Sözüm ona kaynana devreye girmiş tarafları bir araya getirmek için. Seda Sayan, Kadırgalıdır. Dobradır. Yüreklidir. Eli maşalıdır. İstediği kadar zırıldasın kaynana maynana dinlemez. Kararını verdiyse de asla caymaz. Hele ilgisizliğin yanında genç bir kızla yakınlaşması söz konusuysa o zaman Onur Şan, Seda Sayan’ın hiç gözüne gözükmesin. “Bu altıncı evliliğiniz. Artık yorulmadınız mu?” diye münasebetsiz bir soruyu Seda Sayan “Benim Onur Şan’dan öncem yok” diye yanıtlamıştı. Bence Onur Şan’dan sonrası olmasın ve Seda Sayan evliliklerine artık bir nokta koysun. Gezsin, tozsun, gönlünce eğlensin ama nikah masasına oturmasın. Belli ki evlilik ona yaramıyor. Ama ekranda bir evlilik programı yapmak yarayabilir. Ne Esra Erol ne Zuhal Topal, Seda Sayan bu işi hepsinden iyi yapar. Hem sevdiği hem de çok iyi bildiği bir konu. İnsanlara yardım etmesiyle de tanınıyor. Çiflerin yuva kurmalarında yardımcı olur ve onların dualarını alır. Sansasyon yaratmak için düzmece telefon bağlantılarına da ihtiyacı yok. Seda Sayan’ın havası yeter. Seda Sayan ve evlilik programı! Bundan daha ideal bir eşleşme olamaz. Ne dersiniz?Hooray for Hollywood!14 Şubat için özel çevrilmiş “Sevgililer Günü” filminin görkemli galası geçtiğimiz hafta sonu Los Angeles’da yapıldı. Ünlü yönetmen Gary Marshall’ın filminde birbirinden ünlü ve güzel bir dolu Hollywood yıldızı rol alıyordu. Bunların arasında Julia Roberts, Jessica Alba, Jamie Fox, Jennifer Garner, Ashton Kutcher, Patrick Dempsey, Jessica Biel, Bradley Cooper, Taylor Lautner, Taylor Swift, Anne Hathaway, Eric Dane gibi son derece popüler isimler vardı. Bu Hollywood yıldızlarının her biri mazeret beyan etmeden galaya geldi. Kırmızı halıda hep birlikte röportajlar verdiler, fotoğraflar çektirdiler. Hiç kapris yapmadılar.Hiç kendilerini kasmadılar. Filmdeki rollerinin önemi veya önemsizliğine bakıp hiç komplekse girmediler. Filmin başarısı için ellerinden geleni yaptılar. En sempatik hallerini takınıp gözle görülür bir çaba gösterdiler. Neden? Çünkü onlar gerçek profesyonel. Filmin çekimi bittiğinde işlerinin bitmediğini aksine yeni başladığını biliyorlar. Tanıtımlara katılmanın işlerinin önemli bir gereği olduğunun farkındalar. Çünkü film gişede iş yapmazsa kabak onların başına patlayacak. Piyasaları düşecek. Film teklifleri gelmeyecek. Başarısız olmuş bir filmle adlarının anılmasını hiçbiri istemez. Çekimlerden sonrasını angarya olarak gören bizdeki meslekdaşlarına keşke örnek olabilseler. “Ben nasılsa paramı peşin aldım” diyen ya da filmin promosyonu için kıllarını kıpırdatmayan, burunlarından kıl aldırtmayan alaturka kafalı meslekdaşlarına. Boşuna dememişler... Hooray for Hollywood! Yaşasın Hollywood!

Devamını Oku

Sevgili çeşitleri

12 Şubat 2010

Evli sevgililer: İbrahim-Demet KutluayNazar değmesin, birbirlerine çok yakışıyorlar. İkisi de güzel, başarılı ve popüler. Dünya tatlısı çocuklarıyla mutlu bir aile tablosu çiziyorlar. Kıskananlar çatlasın dedirten bu imrenilecek çift evlendikten sonra ideal bir aile olarak da bütünleşti.Medyatik sevgililer: Arda Turan-Sinem KobalGençlerin idolü haline gelmiş yıldız bir futbolcu ile havalı, hoş bir oyuncunun saf ve masum aşkı medya tarafından büyük ilgi gördü. Sürekli bir fotoğrafçı ordusu eşliğinde sinemaya, yemeğe, eğlenmeye gidiyorlar, tatile çıkıyorlar. Sempatik bir çift. Medya rahat bırakırsa çok daha rahat edecekler. Tabii onlar bunu istiyorsa!Hayalet Sevgililer: Hülya Avşar-Sadettin SaranBu ikiliyi arada sırada, orada burada birlikte görünce insan hayalet görmüş gibi oluyor. Gerçi Hülya Hanım sürekli ortalıkta da Sadettin Bey, sadece mecbur kaldığı acil durumlarda kendini gösteriyor. Hayal meyal devam ediyorlar.Gezgin sevgililer: Demet Akalın-Önder BekensirBunlar gezici sevgililerden. Bir gün bakıyorsunuz bir barda ertesi gün dağda birlikteler. Demet Hanım hep enerjik ve animatik pozlar veriyor. Kocasının ise genelde yorgun ve bıkkın bir hali var. Gezmekten yorgun düşmüş olabilir.Sessiz sevgililer: Arzum Onan-Mehmet AslantuğBırakın etraftakileri aralarında bile çok sık birbirleriyle konuşmuyorlarmış gibi bir halleri var. Tip olarak sessiz bir görüntü çiziyorlar. Sanki şöminenin başına geçip kitap okumayı, konuşmaya tercih ederlermiş havası veriyorlar. Suskunlar!Entel sevgililer: Ferhat Göçer-Ömür Gedikİkisi de kültürlü ve kaliteli. Sanatı seviyorlar. Müzik, sinema ortak konuları çok. Seviyeli bir birliktelik yaşarken hayattan zevk almasını biliyorlar. Entelektüel ve çok yönlü bir çift izlenimini veriyorlar. Sevgili olarak uyumlu görünüyorlar.Sevgili sevgililer: Ayşe Arman-Ömer DormenAyşe Arman eşine boşuna ’sevgilim’ demiyor. Kadın sevdiği erkekle hep sevgili kalmak istiyor. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Çocuk olmuş, arada hava milleri oluşmuş çok da önemli değil. Yeter ki siz eşinizi sevgiliniz gibi hissedin.Meslektaş sevgililer: Bergüzar Korel-Halit ErgençAynı dizide oynadıkları sevgili rolleriyle hem tanındılar hem de gerçek hayatta sevgili oldular. Meslektaşlığın ötesinde ortak noktaları olduğu kesin. Ayakları yere basan, düzgün ve yeni ebeveyn olmuş mutlu bir çift. Allah onları ayırmasın.Anlayışlı sevgililer: Serdar-Rana TurgutSevgililerin birbirlerinin huyunu, suyuna, alışkanlıklarına karşı anlayışlı olmaları çok güzel. Serdar ve Rana Turgut’ta bu anlayış fazlasıyla var. Serdar hem sever hem korkar. Rana hem sever hem sabreder. Bundan güzel bir anlayış da olamaz.Twittercı sevgililer: Mazhar Alanson-Biricik SudenTwitter aleminde çift olarak dolaşıyorsan bu dünyada kendine ait bir hayatın yok demektir. Mazhar, twitter alemine eşi Biricik’ten ders alarak hızlı bir giriş yaptı. Artık birbirlerine sms çekmelerine gerek kalmadı. Twitter’dan mesajlaşabilirler. Zoraki sevgililer: Deniz Akkaya-Efe ÖnbilginKadın ayrıldıktan sonra hamile olduğunu müjdesini (!) adama verdi. Adam önce kızdı, şaşırdı “Ben karışmam. Ne halin varsa gör” diyecek gibi oldu.Sonra baba olma duygusunu benimsedi, kadına eskisinden çok bağlandı. Zor oldu ama sonuç iki taraf için de iyi oldu. Havalı sevgililer: Eda Taşpınar-Bora Kozanoğluİkoncan olmak kolay değil. Ne giyersen giy yakıştıracaksın ve en önemlisi havalı olacaksın. Sörf şampiyonu olmak için zaten havalarda uçman gerek. Durum böyle olunca İkoncan Eda ile Sörfcan Bora acayip bir havalandılar.Sevgililer Günü önerileri BalıkçıEftelya Balıkçısı, Beylerbeyi: Romantik bir manzara. Boğaz’ın güzelliği. Temiz ve ferah bir mekan. Harika meze ve balık çeşitleri.Kebapçı Tike, Şaşkınbakkal: Kebaçılar arasında en romantiği. Sahilde bir yürüyüş eşliğinde kebap keyfi için ideal.ÇinDragon, Harbiye: Hilton’un bitişiğinde en esaslı Çin lokantası.İtalyanMia Mensa, Suadiye: Hem romantik bir yer hem de lezzetli yemekleri var.FransızCafe du Levant, Rahmi Koç Müzesi: Tipikten ziyade butik bir brasserie. Özenle hazırlanmış yemekler ve şahane bir atmosfer. Dünya mutfağı Marca Exclusive, Nişantaşı: Özel gecede aşkın heyecanlı çoşkusu, şımartan lezzetler ve exclusive love party mönüsü.MeyhaneBebek Meyhanesi, Küçük Bebek: Keman eşliğinde bir karşılama, ud ve kanunlu en güzel aşk şarkıları ve gül yapraklı bir masada tam anlamıyla meyhane keyfi. Türk, Yunan ve Ermeni mutfağının unutulmuş tatları.KonserNil Burak, Ece Bar: Sevgililer Günü’ne özel nostaljik şarkılar.OtelFour Seasons, Beşiktaş: İstanbul’un en güzel oteli. Tertemiz ve çok özel. Işıldıyor. Tekrar aşık olmak için bir kahve içmeye uğramanız bile yeter.AVMİstinye Park, İstinye: Canım Türkiyem’in en havalı alışveriş merkezi. Gidin, gezin ve etrafı inceleyin. Ünlü görmekten gözleriniz kamaşır. Sevgililer için alışverişli, yemekli, eğlenceli bir mekan ve renkli manzaralar. Film “Sevgililer Günü”: “Özel Bir Kadın” filminin yönetmeni ve tasarımcılarından yıldızlarla dolu, günümüzün romantizmini yansıtan bir komedi. Tüm dünya ile aynı anda bizim sinemalarda. El ele tutuşup patlamış mısır yiyin.Tiyatro“İyi Günde, Kötü Günde”, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu: Ali Poyrazoğlu ve Nilgün Belgün enerjik performanslarıyla sizi matinede öyle keyifli bir havaya sokarlar ki suare sonrasına kadar coşkunuzu kaybetmezsiniz.Açık mekanPolonezköy: “Havalar nasıl olursa olsun yeter ki bizim havamız güzel olsun” diyorsanız, kendinizi Polenezköy taraflarına atabilirsiniz.NasihatÇocuksuz kutlayın: Sevgililer Günü’nü 23 Nisan sananlar sevgilileriyle başbaşa kalmaktan zevk almayanlardır. Çocukla da, çocuklu olan bir yere gitmeyi de tavsiye etmem. Yılın bir gününü birbirinize ayırın ve gün boyunca da çocuk muhabbeti yapmayın.

Devamını Oku

Super Bowl’un süper reklamları

12 Şubat 2010

Amerika’da geçen Pazar akşamı oynanan “Super Bowl” futbol karşılaşması her yıl olduğu gibi Amerikan futbolunu seven milyonlarca izleyiciyi yine ekrana bağladı. Durum böyle olunca sadece sahada oynayan takımlar arasında değil, yayınlanan reklamlar arasında da kıyasıya bir mücadele gerçekleşti.“Super Bowl”a reklam veren büyük firmalar ürün ve hizmetlerini hedef tüketici kitlelerine en çarpıcı ve hatırlanır şekilde göstermek için birbirleriyle yarıştı.Muhteşem gecenin renkli gösterileri kadar ilginç reklamları da konuşuluyor. İşte, New Orleans Saints takımının tarihinde ilk kez katıldığı ve Indianapolis Colts’u 31-17 yenerek kupayı kazandığı “Super Bowl” gecesinin en çok dikkat çeken 5 reklamı...Snickers reklamı: “Altın Kızlar” dizisinin “nine” yıldızlarından dünya tatlısı Betty White, Amerikan futbolu oynarken kendini çamurların içinde buluyor. Reklamda verilen mesaj “Nine gibi top oynamak istemiyorsanız snickers yiyin.”Doritos reklamı: Eşinden ayrılmış genç kadın ilk kez evine davet ettiği erkek arkadaşını ilkokul çağındaki afacan oğluyla başbaşa bırakıyor. Adamın annesine çapkın bakışlarını gören çocuk haşin bir surat ifadesiyle “Ellerini annemden de Doritos’larımdan da uzak tut!” diye dayılanıyor.Career builders.com: Kariyer planları yapan bu internet sitesinin reklamı Amerika’da Cuma günleri bazı iş yerlerinde uygulanan “serbest giyim kuralı”nı iyice abartıp, iç çamaşırlarıyla ofisin içinde dolaşanların arasında işe yeni girmiş bir adamın şaşkın ve komik halini gösteriyor.Dodge Charger reklamı: Kameraya sabit bakan değişken erkek görüntüleri üzerine konuşan Dexter’ı canlandıran Michael C. Hall, toplumda kendisinden beklenen kurallara uyacağına dair söz veriyor ve bunun karşılığında ödül olarak Charger marka araba kullanacağını kararlı bir şekilde vurguluyor.Boost Mobile cep telefonu reklamı: 1985 yılının Super Bowl şampiyonları efsanevi Chicago Bears takımı koçları Mike Ditka ile “Super Bowl Shuffle” ismini verdikleri meşhur rap türü şarkıyı cep telefonu markasına uygulamışlar. Bears’in oyun kurucusu Jim Mc Mahon tekerlekli iskemlede oynayarak dalgasını geçiyor.Bizim reklamcıların “Super Bowl” reklamlarından öğreneceği ya da esinleneceği çok şey var. Bayatlamadan izlemeleri yaratıcılıklarına yararlı olur kanısındayım. O zaman biz de orijinal bir reklam filmi izlemek için Kadir İnanır’a benzeyen Yaban gibi yeni bir karakterin peydahlanmasını beklemek zorunda kalmayız.Öldüren ŞarkIHaberi okuduğumda gözlerime inanamadım. Ünlü Amerikalı şarkıcı ve aktör Frank Sinatra’nın ölümsüzleştirdiği, Paul Anka’nın bestelediği “My Way” isimli şarkı Filipinler’deki “Karaoke” barlarda yasaklanmış. Gerekçe olarak şarkının cinayetlere neden olduğunu göstermişler. Şarkının sözleri herkes tarafından bilindiğinden, söyleyen hata yaptığında dalga geçiyorlarmış. Çıkan kavgalar sonucu son yıllarda en az 6 kişi hayatını kaybetmiş. “Hayatı dolu dolu yaşadım” anlamına gelen şarkı sözlerinin insanların egolarını güçlendirdiği ve kavgaların bu yüzden çıktığı iddia ediliyor. “My Way” kadar nostaljik ve romantik bir şarkı insanlar arasında gerçekten şiddete yol açmaya başladıysa bu dünyada artık her şeyden korkmak gerek. Millet çıldırmış vaziyette. Kelle koltukta geziyoruz.Trafikte terör estiren magandalardan kulüplerde söylediğin şarkıyı beğenmeyen magandalara kadar her çeşit kent magandasıyla kuşatılmış durumdayız.Kavga çıkarmak için fırsat kolluyorlar. Arabamızla yolda giderken kimseyle dadaşmamayı daha yeni yeni öğreniyoruz. Şimdi bir de şarkı söylerken ya da ıslık çalarken dikkat etmemiz mi gerekiyor? Kolbastı yaparken ya hatalı bir hareket yaparsak? Filipinliler Amerikan budalası olmuş. Allahtan bizde “My Way” şarkısı ordaki gibi yaygın değil. Söyleseniz zaten anlayan çıkmaz ama “Samanyolu” şarkısına niyetlenirseniz sakın ha sözlerini unutmayın. Sonra ne olacağı belli olmaz.Malumunuz buluttan nem kapan psikopatlar arasında yaşıyoruz.Kıllı out kılsız in Yeni bir araştırmaya göre günümüzün kadını göğsü kıllı erkekten çok kılsız olanı beğeniyormuş. Kılsız bir sarışın erkek olarak bu sonuçtan memnunum ama yine de bu gereksiz araştırmaya yapanların kimliğini ve amacını merak ediyorum. Güzellik salonları olabilir mi acaba? Onların bu işten ticari çıkarları olabilir. Kıllarından arınmak isteyen erkekler epilasyon olmaya koşabilir ve hepsi birer İzzet Yıldızhan olabilir. Yoksa tanımadığın bir grup kadına gidip erkeğin kıllısını mı kılsızını mı tercih edersin diye sormak her babayiğidin harcı değildir.En kötü giyinenler listesiModa yazarı, “Son ütücü”, Huban Ayşem, Radyo N 101’de hafta içi her sabah 07.00-10.00 arası yayınlanan “Back Up Morning Show” programıma konuk oldu ve canım Türkiyem’in en kötü giyinenlerini seçti. Listenin tamamı için www.cemceminay.com’u tıklayabilirsiniz. İşte top beşler...En kötü giyinen erkekler 1. Hıncal Uluç: Tarzı var derler ama yok. Ne giyerse giysin yakıştıramıyor. 2. Kenan İmirzalioğlu: Takım elbise giymekle iyi giyinilmiyor. Giydiği takım elbiseyi de zaten iyi taşıyamıyor.3. Tarkan: Kişisel tarzı eksik. Kendine yakışan tarzı belirlemesi gerekiyor.4. Kıvanç Tatlıtuğ: Dizideki gibi giyinmeye niyetleniyor ama giydikleri üstünde hep kostüm gibi duruyor.5. Kenan Doğulu: Özenti bir tarzı var. Amerikalı popçulara özeniyor. Justin Timberlake’a benzemeye çalışıyor ama beceremiyorEn kötü giyinen kadınlar1. Demet Akalın/ Hande Yener: İki eski düşman ve iki yeni kanki listedeki bir numarayı sonuna dek hak ederek paylaşıyor, birbirleriyle rüküşlükte yarışıyorlar.2. Müjde Ar: Yazık çok kötü giyiniyor. Türk kadınları arasında balık etli profili olan Müjde Ar’ın giyim zevki son derece demode. 3. Seren Serengil: İnanılmaz rüküş giyiniyor. Arapların abartılı tarzını seviyor.4. Meltem Cumbul: İddialı olmaya çalışıyor ama üstüne uyum sağlayamıyor.5. Hülya Avşar: Yanlış modacılarla çalışıyor. Giyimi konusunda her şeyi bilir iddialı bir tavrı var ama kendisine yakışanı seçmesini bilmiyor. Bu arada Huban Ayşem, en iyi giyinenler arasında erkeklerden Sezai Taşkent’i kadınlardan ise Mermercileri, Elif Dürüst ve Şirin Yalçın kardeşleri gösterdi. Zevkler ve renkler tartışılmaz derler ama ben “Son Ütücü”nün seçtiklerinin altına imzamı atıyorum.

Devamını Oku

Meg Ryan modacı mı?

6 Şubat 2010

İstanbul Moda Haftası’nın konukları arasında ünlü Hollywood yıldızı Meg Ryan vardı. Meg Ryan’ın moda ile ne ilişkisi olduğunu çıkartamadım. Kadın sempatik ve şeker olmaktan öteye özelliği olmayan biri. Ama dünyaca tanınmış bir ünlü olunca bizde hemen üzerine atlıyorlar. Meg Ryan son zamanlarda pek popüler filmlerde rol almadı. Onu en çok Billy Crystal ile oynadığı “When Harry Meets Sally” isimli komedideki bir kafe sahnesinde yaptığı orgazm taklidiyle tanıyoruz.Romantik komedi filmlerinde başarılı olan Meg Ryan, beyazperdede Tom Hanks ile uyumlu bir ikili olmuştu. “You’ve Got Mail” ve “Sleepless in Seattle” filmleri ile 90’lı yılların ortalarında sinamaseverlerin gönüllerinde taht kurmuşlardı.“Temel İçgüdü” filminde Sharon Stone’nun rolü ilk ona teklif edilmişti. Meg Ryan 2001’de 10 yıllık aktör eşi Dennis Quad’i bir başka aktör Russel Crowe uğruna terk etti. Daha sonraki yıllarda oynadığı filmler pek ses getirmedi.Manken değil, model değil, stilist değil, modacı hiç değil.Peki bu Meg Ryan’ın moda günlerinde ne işi var bana söyler misiniz?Tabii Kevin Costner’ın da THY reklamında ne işi vardı diye sormakta yerden göğe kadar haklısınız. Moda Haftası’nın diğer ünlü (!) konuklarının Almanya’daki ne idüğü belirsiz eyaletlerden birinin ekonomi bakanı, Paris Belediyesinin Başkan Yardımcısı, Rusya’nın Paris Hilton’u olarak anılan bir kadın ve adı sanı duyulmamış Rus aktör Igor ve Rus rapçi Timati olduğu göz önüne alındığında Meg Ryan’a hiç söylenecek laf kalmıyor!TACİZ EDİLEMEYECEK KADINLARGeçtiğimiz hafta Roma Büyükelçimiz Ali Yakıtal hakkında iki kadına taciz etmekten dolayı soruşturma açıldığında, Ali Bey’in yakın arkadaşlarından sanatçı Müjde Ar “Ben onun evinde iki gün yalnız kaldım. Tacizci bir insan olsaydı önce bana yapardı” demiş. Bu konuda herkes bir fikir yürütüyor ama gerçekleri göz ardı ediyorlar. Taciz edilecek kadın var edilmeyecek kadın var.Bazı kadınları taciz edemezsiniz. Gücünüz yetmez. Müjde Ar, tüm güzelliği, dişiliği ve çekiciliğine rağmen taciz edilecek kadın değil. Nur içinde yatsın Deli Aysel’in kızı o! Ayakları yere basan, lafını esirgemeyen, hayatı bilen bir kadın Müjde Hanım. O izin vermedikten sonra kimse ona yaklaşamaz. Eski Türk filmlerinden biri değil bu!’Erkek Fato’ olarak tanınan meslektaşı Fatma Girik gibi cesur, gözü pek bir kadın Müjde Hanım. Fatma Girik’i taciz edebilir misiniz? Suratınızın ortasına önce yumruğu sonra tükürüğü yersiniz. Ne tacizi?Müjde Ar bu yahu...Büyükelçi yatsın kalksın Müjde Hanım onu taciz etmedi diye dua etsin!İDEAL SEVGİLİ TİPLERİCanım Türkiyem’in 14 Şubat “Sevgililer Günü”nü kutlamasına bir hafta kaldı. Sevgilisi olmayanların 7 gün içinde gönüllerine göre birlerini bulmaları zor. Ancak çıkmayan candan olduğu gibi olmayan sevgiliden de umut kesilmez.İşte size ünlülerden derlenmiş ideal sevgili tipleri...KEYİFLİ SEVGİLİ: HALUK BİLGİNER İşinde başarılı, son derece yetenekli, evine bağlı, sevecen ve komik bir adam. Aşık olduğu kadın için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacak bir duruşu var. Çok keyifli, neşeli ve tatlı bir birliktelik yaşatacağı kuşkusuz. ROMANTİK SEVGİLİ: BEREN SAATAşk-ı Memnu’daki Bihter gibi tutkulu bir aşık olduğu şüphesiz. Romantizmin zirvesine onunla kolayca ulaşılır. Bakışları etkili, doğallığı ve sadeliği cazibeli. Mum ışığında yemek yerken buğulu gözleriyle karşınızda görmek istersiniz.CENTİLMEN SEVGİLİ: TOLGA SAVACIOlgun ve yakışıklı. Tipik bir salon erkeği. Al yanında gezdir sırıtmaz. Her ortama sanki kolayca uyum sağlayabilir. Yazar, şair, ressam Nermin Bezmen ile birliktelik yaşayabildiğine göre kültürlü ve kaliteli kadınlardan hoşlanıyor. Kibar biri olmalı.ATEŞLİ SEVGİLİ: DEMET AKALINAşkı ve aşık olmayı seviyor. İçi kıpır kıpır kaynıyor. 2 hafta önce 2’nci evliliğini yaptı. “Beni bir öptü o günden sonra ayrılmadık” gibi ateşli laflar edebiliyor. Kıskanç olduğu belli. Sevdiğine bağlanıyor ve aşkını doya doya, kavga gürültü yaşıyor.SPORTMEN SEVGİLİ: PHILIP AMRAMHande Ataizi ile olan uzatmalı ilişkisinden tanıdığımız çiklet imparatorluğunun veliahtının hayatı spormuş. Sevgili olarak sağlıklı bir seçim. Düşünsenize sabah uyanır uyanmaz kendinizi koşu bandının üzerinde buluyorsunuz. Enerji gerekir.SABIRLI SEVGİLİ: HÜLYA AVŞARSabırtaşı olduğunu eski eşi ve kızının babası Kaya Çilingiroğlu’nun kaçamaklarına onca yıl tahammül etmekle kanıtladı. İş adamı sevgilisi Sadettin Saran da idaresi kolay olan bir adama benzemiyor. Ama Hülya, sabrederek ilişkilerini yürütüyor.POPÜLER SEVGİLİ: ARDA TURANSon yıllarda yerli ya da yabancı hiçbir futbolcu onun kadar gündeme gelmedi. Her yaptığıyla haber oluyor. 50 yaşında Galatasaray’a başkan olmak istiyormuş. Bu gidişle Başbakan bile olabilir. Sevimli ve popüler bir aşık isteyen genç kızlar için Arda’dan iyisi olamaz.MARJİNAL SEVGİLİ: BERRAK TÜZÜNATAÇHayatı kafasına göre yaşamasını seven çizgi dışı bir tip. Hızlı yaşamasını seviyor. Aşklarının kendi hayat felsefesi gibi sıra dışı olmasına önem veriyor gibi bir hali var. Özenti değil gerçek bir marjinal. Son sevgilisi Nejat İşler’le aradığını buldu.FEDAKÂR SEVGİLİ: ALİ TARANÜnlü reklamcı ve jüri üyesi tedavi gören eşininin yanından ayrılmadı. Hastalığın her aşamasını onunla yaşadı. Sevdiği kadını zor gününde destekleyerek gerçek aşkı hepimize öğretti.ZENGİN KAPRİSİSosyetenin tanınmış isimlerinden Feryal Gülman, Cenevre dönüşü uçakta kapris yapmış ve bir kabin görevlisini zor duruma düşürmüş.Feryal Hanım, Business Class uçarken Business’da yer bulamadığı için eşi Kemal Bey, Ekonomi uçmak zorunda kalmış.Eşinin yanında oturmasını isteyen Feryal Hanım, diretince Kemal Bey’i Business uçanların rahatı için boş bırakılan aradaki koltuğa almak zorunda kalmışlar. Yan koltukta oturan yolcu durumdan rahatsız olmuş ve buna izin veren kabin görevlisini bir mektupla yetkililere şikayet etmiş. Kabin görevlisi de uçak indikten sonra Feryal Hanım’ın yanına gidip “Beni yaktınız” demiş. Şimdi bu olayda bence iki suçlu var.Biri yetkisini aşan ve kuralları çiğneyen kabin görevlisi. Diğeri de eşinin böyle bir münasebetsizlik yapmasına seyirci kalan Kemal Bey.Bu ikisinin hiçbir sığınacak mazereti yok.Feryal Hanım suçsuz.Onun mazereti var. Görgüsüz olmak suç değil!

Devamını Oku

I love you ’Babla’

5 Şubat 2010

Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla ya da kısaca “Babla”nın iştahı dillere destandır. Gece rüyasında gördüğü boyozları İzmir’den sabah ilk uçakla tepsiler dolusu getirttiği iddia edilir. Otel odasında kendisine ziyafet vermek için sipariş ettiği ıstakozlar zamanında gelmeyince öfkelendiği söylenir. Yakın arkadaşı Oya Aydoğan ile oturdukları sofralardaki zengin meze ve yemek çeşitlerinden geçilmez derler. Belki bunlar gerçek değil, sadece Babla’ya yapılan yakıştırmalardır. Kadın maşallah gürbüz ve heybetli diye böyle söylentiler çıkartıyor olabilirler. Çünkü çıkan bazı haberler inanılmaz abartılı. Örneğin, Bablamız geçen hafta sonu sahne aldığı gece kulübünde sahneye çıkmadan önce sözüm ona 17 çift kaşarlı biftekli sandviçi midesine indirmiş. Bu arada bir şişe de viski içmiş. Sonra biraz rötarlı sahneye çıkıp sabaha kadar şarkılar söylemiş. Bu ne yahu? 17 adet etli, peynirli sandviçi bir insan nasıl tek başına yer? Bir şişe viskiyi içip sabaha kadar nasıl şarkılar söyler? Bu asparagas haberleri çıkaranlar Babla’yı her şeyi yutan dev yılan Anaconda mı sanıyor? Anaconda’nın ne olduğunu hatırlarsınız.1997 yılındaki Jennifer Lopez’li filmde etrafa dehşet saçan dehşetengiz yaratık.Yani bu hesaba göre bizim 40 yıllık “Babla” oldu filmdeki canavar “Bablaconda!” Hiç olacak şey mi? Bablamız olsa olsa ekibiyle sandviçleri paylaşmış, rahatlamak için de birkaç duble içki içmiştir. Grup için verilen siparişi toptan kendisine mal etmenin mantığı ne olabilir? Masa başında milletin ilgisini çekecek haber uydurmaktan başka bir şey değil. Bir Bablamız var, ona da sahip çıkalım lütfen. O musikimizin divası ve hayatımızın rengi olmaya devam etsin. I love you Babla!HAFTANIN NEŞESİAdamın biri New York’ta bir otele yerleşmiş. Akşam üzeri otelin barına inmiş. Garson kızların yakalarında yazılı olan isimlerine şöyle bir göz attıktan sonra Nancy adlı garsonu bir köşeye çekmiş. Ardından “Bu akşam benimle yemek yer misiniz?” diye sormuş. Nancy “Bilmem ki...” diye kırıtırken adam: “Merak etme kızım, çekinecek bir şey yok, bu İncil’de yazılı” demiş. Nancy biraz şaşkın bir eda ile “Peki” demiş. Akşam lokantada buluşup yemiş içmişler. Yemek bitince adam kızı odasına davet etmiş. Nancy “Hayır gelemem” deyince de adam: “Merak etme Nancy, çekinecek bir şey yok, bu İncil’de yazılı” demiş. Nancy yine şaşkın şaşkın “Peki” demiş. Adamın odasına çıkmışlar, birkaç kadeh içip biraz müzik dinlemişler. Sonra adam Nancy ile sevişmek istemiş.Nancy “Hayır, katiyen olmaz!” diye itiraz edince adam yine: “Merak etme kızım, çekinecek bir şey yok, bu İncil’de yazılı” demiş. Kızcağız “Hani, İncil’in neresinde yazılı? Göster bakalım” deyince, adam başucundaki otel İncil’ini almış ve kapağın içini göstermiş. Orada bir kalem ile yazılmış şu cümle varmış: “Bardaki garson kız Nancy, muhteşem sevişiyor!” Pıthhhlıyoruz!!!Televizyonda pıthhhlıyarak konuşanlar çoğaldı. Sürekli pıthhhlayanlar var. Örneğin, Esra ve Ceyda kardeşler pıthhhlamadan konuşamıyor. Arada bir pıthhhlayanlar var. Seda Sayan’ın ’Pepthhhi’ demesi gibi. Ne olursa olsun bir pıthhhlamadır aldı başını gidiyor. Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşanlara biliyorsunuz peltek denir. S ve Z gibi sesleri kusurlu olarak söylerler. Bunlar da onlardan olmalı. Ben pıthhhlıyorlar diyorum. Çünkü konuşurken pıthhhlamaya benzeyen bir ses çıkartıyorlar. Ekranda pıthhhlayanlar arasında ünlü isimler var. Üstelik bu ünlüler yaptıkları program itibariyle çok konuşmak zorunda. Biri yılların sabah şekeri son zamanların “Mavi Şeker”i Ece Erken. Kendisi çok şeker ama konuşması pıthhh pıthhh. Heyecanlanınca ve sesini yükseltince pıthhhlamalar daha da belirgin oluyor. Bilmem belki öyle olunca bazılarının kulağına daha şirin geliyordur. Bana göre değil. Ben hâlâ R’sizliğe alışamadım.Modern Temel* Modern Temel, “Fishcard” isimli yeni bir kredi kartı almış... Gitmiş sözlüğe bakmış. Fish’in İngilizce balık anlamına geldiğini öğrenince kokmasın diye kartı buzlukta saklamaya başlamış. * Modern Temel, briç oynamayı öğrenmiş... Bakmış rakipleri habire onu batırmak için “kontur, kontur” deyip duruyor, o da kontörlü kartını çıkartıp masaya koymuş ve “Kontör öyle denmez böyle denir” demiş.* Modern Temel, GSM sektöründeymiş... 3 G tanıtımını “Gemel, Gemel, Gemel” diye avaz avaz bağırarak yapmış.* Modern Temel, okuldan takıntısı varmış... “Dörtgöz” demesinler diye “Avatar” filmini 3D gözlüksüz izlemiş.* Modern Temel, Davos’a gitmiş... “Başbakan ’one minutes’ diyordu ama buraya gelmek bir dakika değil saatler sürdü” diye söylenmiş.* Modern Temel, İtalya turuna çıktığında Pisa kulesini görmüş... “Ben hayatımda bu kadar büyüğünü görmedim bunun nesini yiyorlar?” demiş.* Modern Temel, Google’a girmiş... Kaybolmuş!* Modern Temel, Twitter’a ünlü birininin ismini kullanarak katılmış... Sonra hayranları için imza günü düzenlemiş.* Modern Temel, Oskar gecesine katılmak için kalkıp Hollywood’a gitmiş... Ama Oskar denilen adamı bulana kadar tören bitmiş.* Modern Temel, Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi farklı yenmesini bekliyormuş... Ömrü yetmemiş!HAFTANIN ABSÜRD SORUSUNiran Ünsal’ın sevgilisi İbrahim Gugu, Lady Gaga ile birlikte olsa gaga gugu bir durum mu ortaya çıkardı?

Devamını Oku

Telefon şakaları

29 Ocak 2010

Radyo N 101’deki (İstanbul 101 Fm/ Ankara 91.4 Fm/ Bursa 97.8 Fm /Eskişehir 99.3 Fm) “Back Up Morning Show”da her sabah 08.30’da yeni telefon şakaları yayınlıyoruz. Telefon şakasına kurban vermek isteyenler “www.cemceminay.com” web sitemin iletişim bölümüne girip, şakayı yaptırmak istedikleri kişi ve konu hakkında mesaj yolluyorlar.Ne kadar detaylı bilgi verirseniz kurbanın inanması o kadar daha kolay oluyor.Tabii sesimden tanımazlarsa. Artık istediğimiz gibi şakalaşmak kolay değil. Sesimi ne kadar değiştirsem konuşma tarzımdan tanımaya başladılar.Bazıları şakaya kurban seçtikleri kişinin telefon numarasını vermeyi unutuyor.O zaman ben de mecburen şaka yaptırmak için bize başvuranları işletiyorum. Sizin anlayacağınız telefonda bir işletmedir aldı başını gidiyor.“Alo” dediğinizde dikkatli olun siz de her an tele şakalanabilirsiniz.Geçenlerde Bursa’da bir hanım sesimden anlayıp “Siz Cem Ceminay mısınız?” deyince, kendimi tanıttım ama bu sefer ben olduğuma inanmadı, hemen başka bir isim uydurup işletmeye devam ettim.Telefon şakalarını eşinize, dostunuza yani nazınızın geçtiği yakınlarınıza yapıp radyoda öyle yayınlıyoruz.Amaç kimseyi üzmek, kırmak değil, sadece beraberce eğlenmek.Kızanlar olmuyor mu?Oluyor!Ama onlar da çoğu zaman şakanın sonunda bana teşekkür ediyor.Kibar milletiz vesselam.Bir de şu küfürlerimiz olmasa.Neyse, onlar da hayatımızın tuzu, biberi.Şaka yaparken zaman zaman yeni şeyler öğreniyorum.Örneğin, ’Mangal testi’nin siz de ne olduğunu merak ediyorsanız internetten dinleyebilirsiniz.’’Bir yaşıma daha girdim” dedirten telefon şakalarımızı kaçırmayın.HAFTANIN BEYİN JİMNASTİĞİYapanın işine yaramayan, satın alanın istemediği, kullananın haberi bile olmadığı şey nedir? (Cevap haftaya bu köşede)HAFTANIN ZÜĞÜRT TESSELİSİ Müstakil villanız olsa bu soğuklarda gelecek doğalgaz faturasını hesap edin ve sevinin!EN İYİ YABANCI DİZİLER1) DEXTER: Altın Küre ödüllü Michael C. Hall ve son sezonun seri katili rolünü üstlenen ünlü aktör John Lithgrow gerçekten harikalar yaratıyor. Televizyonun gelmiş, geçmiş en istikrarlı dizisi. Oyuncular müthiş. Senaryo sürprizlerle dolu.2) NIP TUCK: Estetisyen doktorlar rolünde Dylan Walsh ve Julian Mc Mahon, son derece uyumlu bir ikili. Her konuda birbirlerini tamamlıyorlar. Televizyon tarihinin en cesur dizisi. Yaratıcılığın doruğuna varıyorlar. Çekim acayip kaliteli.3) 24: Bir aksiyon- macera dizisi 8 sezon nasıl taze tutulur dersi veriyor. Başrol oyuncusu Keifer Sutherland, ajan Jack Bauer olarak hayatının rolünü oynuyor. Kurgu mükemmel. Heyecan dozu yüksek. Gereksiz konuşma yok. Boş sahne yok.4) THE GOOD WIFE: Yeni bir dizi. Julianna Margulies Altın Küre ödülünü dizide canlandırdığı kocası tarafından aldatılmış, kocası hapse girmiş, iki çocuklu avukat kadın rolüyle kazandı. ’Sex and The City’nin Mr.Big’i Chris Noth, kocası rolünde. 5) CALIFORNICATION: David Duchovny, Los Angeles’da yaşayan seks bağımlısı avare yazarı o kadar iyi canlandırdı ki, sonunda kendisi de seks bağımlısı oldu. Bu dizi Kaliforniya’daki rahat ve yüzeysel yaşam tarzını bilenler için çok cazip.HAFTANIN BRRR ‘IN’LERİŞarkısı: Ice Ice BabyŞarkıcısı: Vanilla IceAktörü: Ice-TFilmi: Ice Man Cometh (1973)Mekanı: Buz BarLezzeti: DondurmaKadın Türü: Frijid Modacısı: Donna KaranRoman Kahramanı: Don KişotÇamaşırı: DonBeyaz Eşyası: Freezer/ DondurucuSistem Koruyucusu: Deep Freeze /Derin DondurucuPaketlemesi: Freeze FrozenSporu: Buz PateniYolu: Buz PistiSuyu: Buzİçkisi: Frozen MargaritaRepliği: Freeze! (Amerikalı polislerin ’eller yukarı’ anlamına gelen lafı) Deyimi: Sona kalan dona kalır. Şanssızlığı: Sömestir tatili için Uludağ’a gidip soğuktan otelden dışarıya çıkamamak.HAFTANIN SORUSU Karlı havalarda ’ana arterler açık’ lafı ne zamandan beri var? Arterler olduğundan beriyse, arterlerin tevellütü kaç?HAFTANIN DONMASIO kadar soğuktu ki, sanal dünyada ’twitter’ bile ”twittefreeze“ oldu!PENTATLON SEKS’Baharat Kızlar’ diye tanıdığımız ’Spice Girls’ grubunun 34 yaşında, iki yıldır evli, iki çocuk sahibi siyahi güzeli Melanie Brown (Mel B), “Kocamla günde en az 5 kez cinsel ilişkiye giriyorum; çünkü buna ihtiyaç duyuyorum” demiş.Haftada değil günde 5 kez.Üstelik en az!Mel B, sevişmeyi bir tür sportif faaliyet olarak görüyormuş.Zavallı kocası nasıl görüyor acaba çok merak ediyorum.Evli çiftlerin bu kadar sık cinsel ilişkiye girmesi görülmüş şey değil.Evlilik uzadıkça taraflar birbirlerinden bıkar ve aralarındaki cinsel çekim azalır. Günde birden haftada bire, haftada birden ayda bire, ayda birden birkaç ayda bire ve sonunda lafın gelişi kırk yılda bire kadar düşer ilişkiye girmelerinin sıklığı.Hele çocuk olursa.Bunlarda iki çocuk varmış.Normalde insanın seks yapmaya değil başını kaşımaya vakti olmaz. 2 yıllık evlilik yeni sayılır ama yine de birbirlerine biraz alışmış olmalılar. Her gün bonfile yenmez yani. Günde 5 kez sevişseniz Angelina Jolie’den, Brad Pitt’den bile bıkarsınız.Zaten onlar da birbirlerinden bıkmış, ayrılıyorlar! Hem günde 5 kez seks yapmak hangi sportif faaliyete benzeyebilir? Pentatlon olmalı.Engelli koşu, yüksek atlama, gülle atma, uzun atlama, 200 metre koşu hepsi birden. Her gün pentatlon yapsan ölürsün herhalde... O zaman Mel B, haklı.Pentatlon yapmaktansa günde 5 kez seks yapmak çok daha zevkli.Hem ölürsen de, en azından öteki tarafa ağzın kulaklarında gidersin.

Devamını Oku

Top ten kendini geliştirenler

29 Ocak 2010

Yerinde sayanlar şöhretlerinin mirasını yerken kendini geliştirenler daha fazla kazanmaya devam ediyor.KENAN İMİRZALIOĞLU: Sırf fiziği sayesinde yaptığı mankenlik ve sunuculuktan sıyrılarak oyuncu olarak kendini geliştirdi. Ciddi yapımlarda rol aldı ve başarılı oldu.KIVANÇ TATLITUĞ: Best Model iken ekranın best jönü oldu. Oyuncu olarak kaliteli işlere imza attı. Fiziğini geliştirdi. Kasıntılık yapmadı vücut yaptı. Havasına hava kattı.AJDA PEKKAN: Çalışkanlığı, profesyonelliği ve iş disipliniyle sürekli kendini taze tuttu ve ’Süperstar’ formundan hiçbir şey kaybetmediği gibi popülaritesini daha da artırdı.TÜLİN ŞAHİN: Belki de kendisini en çok geliştirenlerden. Mankenliğini dünya çapına yaydı. Sivaslı Cindy gitti Tülin Şahin geldi. Cindy Crawford’u bile artık gölgede bıraktı.RUHAT MENGİ: Gazeteciliğinin yanına son derece başarılı bir televizyonculuk ekledi. Her zaman zarif, alımlı, akıllı, güzel ve çekici bir kadın olduğunu tüm kitlelere kanıtladı.TARKAN: Yüzünü eskitmedi. Megastar imajını korudu. Mükemmel bir fizik için çok çalıştı. Sahne performansını geliştirdi. Lüzumsuz televizyon programlarına çıkmadı.ARDA TURAN: Futbolu, sempatik ve samimi davranışlarıyla beğeni kazandı. Genç yaşında sahanın içinde ve dışında takım kaptanlığı yaparak liderlik yetenekleri edindi.ACUN ILICALI: Her yaptığı proje ile televizyonda ses getirdi. Yerinde durmadı. Hem kendisini hem de programlarını izleyiciyi baymadan başarıyla yeniledi.ALİ SABANCI: İş hayatında kendi ayaklarının üzerinde durmak istedi ve ayakları yere basarken yoktan yarattığı Pegasus’uyla yıldızlara uzandı. Onu artık kimse durduramaz.AYŞE ARMAN: Ayşe 40 yaşına girdiğinde hem gazeteci, hem kadın, hem de bir anne olarak formunun zirvesine erişti. Ancak durmak bilmedi ve çıtayı yükseltmeye devam ediyor.Haftanın tıpatıp benzerleri Galatasaraylı futbolcu Mustafa Sarp ile orkestra şefi müzisyen Behzat Gerçeker...Haftanın albüm önerisiFatih Erkoç birbirinden güzel 24 türküyü yorumladığı hareketli bir yol albümü ’Seher Yeli.’İyi mi kötü mü?Mazbut bir aile, 30 yaşına gelmiş oğullarını evlendirmek için bir çöpçatanla anlaşıp ona iyi bir eş bulmasını istemiş. Çöpçatana gelinden beklentileri konusunda uzunca bir liste vermişler. Çöpçatan iki hafta kadar sonra aileye aradıkları gibi çok iyi bir kız bulduğunu müjdelemiş ve “Tam oğlunuza göre... Mutlu bir yuva kurarlar. Arkadaş canlısı, sevecen, harika yemek yapıyor, namazını kılıyor, çocukları seviyor, çocuk sahibi olmak istiyor ve en önemlisi gerçekten bir içim su ve çok güzel kız!” diye gelin adayını övmüş. Bunları duyan aile pek bir memnun olmuş. Hemen bir telaş ve heyecan içinde düğün dernek hazırlığına girişmişler. Bu arada damat adayı bir duraksamış ve çöpçatanın kulağına doğru eğilip sormuş: - Peki yatakta nasıl acaba? - Valla... Kimisi iyi diyooor, kimisi kötü!!!Brangelina ayrılsın!Hollywood’un en gözde çifti Angelina Jolie ile Brad Pitt ikilisinin yine ayrılık haberleri çıkmaya başladı. Brangelina olarak adlandırılan ve birbirlerine çok yakışan ikilinin daha önce de sayısız ayrılık haberi çıkmıştı. Bu kez ciddi diyorlar. Peki bundan öncekiler şaka mıydı? Servetlerini paylaşıyorlar, çocuklar Angelina’da kalacak sızan dedikodular arasında. Zaten çocukların Angelina’da kalması normal. O topladı o baksın! Bütün dünyanın gözü üstünde iken bir ilişkiyi yürütmek zor. Bu kadar kusursuz iki güzel insanın birlikte olması sinir bozucu. Biri defolu ve çirkin olmalı. Onun için bu kez artık ayrılsınlar. Onlar da rahat etsin biz de! Yoksa bu ayrıldılar, ayrılacaklar, ayrılıyorlar haberleri bitmek bilmeyecek.Haftanın sorusuDavid Beckham geçen hafta Ali Sami Yen’de yoğurtlu semizotu salatasına dönmüş karlı zeminde ve buz gibi havada oynasaydı iç çamaşırı reklamındaki imajı küçülüp büzülmez miydi?Haftaın şansızlığıEskiden Rusya’dan uzun boylu, uzun bacaklı güzeller güzeli ateşli hatunlar geliyordu. Şansımız değişti soğuk hava dalgası gelmeye başladı!Son Ütücü ÜtülüyorSon zamanlarda bir dolu moda eleştirmeni türedi. Sosyetiklerimizin belalısı oldular. Üstlerine başlarına servet harcayan sosyetik hatunlarımızı acımasızca eleştiriyorlar. Hatta yerden yere vuruyorlar sonra da tuş edip bırakıyorlar demek daha doğru olur.Amerika’da sivri diliyle tanınan ve iki yıl önce 86 yaşında hayata veda eden Hollywood’un ünlü moda eleştirmeni Mr Blackwell’i bile bizimkilerin yanında demode kalırdı. ’Son Ütücü’ lakaplı Huban Ayşem, bence en başarılı moda editörlerinden. Paris’te moda tasarımı eğitimi ve diploması almış bir gazeteci Huban Ayşem. Görüşleri mükemmel. Kalemini çok iyi kullanıyor. Benzetmeleri harika. Durum böyle olunca bazı hazımsız sosyetik hatunlar eleştirildiklerinde çıldırıyor. Kıyafetlerinin maddi değeriyle övünenler, nefret dolu mesajlar yollayanlar oluyor. Zevkler, renkler tartışılmaz derler ama Huban Ayşem’in gözlemlerine katılmamak mümkün değil. İşin en üzücü tarafı üste bir ton para vererek komik duruma düşmek olsa gerek. Basında fotoğrafın çıkacak diye ortaya çıkıp boy boy poz verirsen buna katlanacaksın. Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin hesabı. Ütülemeye devam Huban Ayşem. Eline, gözüne, ütüne sağlık.Tekzip MetniGazetenizin 03.10.2009 tarihli “Bizim Kahve” isimli ekinin 2. sayfasında yayımlanan “Tarkan is gay!” başlıklı yazı, müvekkilimizin kişilik haklarını zedeleyici boyuttadır. İlgili yazıda yazar; müvekkilimizin Amerika seyahati dönüşünde saçını İngilizlerin demode eşcinsel şarkıcısı Boy George gibi kestirmiş olduğundan bahisle içinde gaylere özgü zevkler bulunduğunu ancak bu durumun her nedense Amerika’ya gidip geldiğinde ortaya çıktığını belirtmiş; diğer yandan yazıda bu hususu özellikle vurguladıktan sonra da müvekkilimizin gay olup olmadığını “Tarkan gay mi?” sorusu ile açıkça sorgulamıştır. Bunu yaparken de kendisinin bildiği kadarıyla ’gay’ kelimesinin sözlük anlamlarının İngilizce’de neşeli, canlı, pasaklı v.s. olduğunu ancak Amerikalıların ’gay’ kelimesini sırf eşcinseller için kullandıklarını söylemiş, bu bağlamda Tarkan’ın neşeli, keyifli, şen v.s. olduğunu fakat hovarda, pasaklı v.s. olmadığını dolayısıyla bu anlamda “Tarkan is gay” cümlesinin rahatlıkla söylenebileceğini ancak “gerisinin bilinemeyeceği”ni imalı bir şekilde belirtmiştir. Yazının bütününü dikkatlice okuduğumuzda yazarın, müvekkilimizin saçını kestirmesi olayından yola çıkarak onun açık bir şekilde cinsel kimliğine vurgu yaptığını ve bu şekilde de müvekkilimize “gay” dediğini anlamaktayız. Keza yazıyı okuyan normal zeka ve kültür seviyesindeki herhangi bir kişi de yazarın müvekkilimizin “gay” olduğunu ima etmiş olduğunu kolayca anlayabilmektedir. Bu sebeple yazının özellikle de Türk toplumu gibi ’cinsel kimlik’ konusunda hassas, örf ve adetlerine son derece düşkün bir toplumun bir ferdi olan müvekkilimiz nezdinde hoşgörülü ile karşılanması beklenmeyecektir. Basın özgürlüğü ile bağdaşmayan ve müvekkilimizin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan bu tutumu kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunarız.

Devamını Oku