Top ten kendini geliştirenler

Bazı ünlüler oldukları yerde sayarken bazıları da kendilerini sürekli yeniliyor ve geliştiriyor.

Haberin Devamı

Yerinde sayanlar şöhretlerinin mirasını yerken kendini geliştirenler daha fazla kazanmaya devam ediyor.

KENAN İMİRZALIOĞLU: Sırf fiziği sayesinde yaptığı mankenlik ve sunuculuktan sıyrılarak oyuncu olarak kendini geliştirdi. Ciddi yapımlarda rol aldı ve başarılı oldu.

KIVANÇ TATLITUĞ: Best Model iken ekranın best jönü oldu. Oyuncu olarak kaliteli işlere imza attı. Fiziğini geliştirdi. Kasıntılık yapmadı vücut yaptı. Havasına hava kattı.

AJDA PEKKAN: Çalışkanlığı, profesyonelliği ve iş disipliniyle sürekli kendini taze tuttu ve ’Süperstar’ formundan hiçbir şey kaybetmediği gibi popülaritesini daha da artırdı.

TÜLİN ŞAHİN: Belki de kendisini en çok geliştirenlerden. Mankenliğini dünya çapına yaydı. Sivaslı Cindy gitti Tülin Şahin geldi. Cindy Crawford’u bile artık gölgede bıraktı.

RUHAT MENGİ: Gazeteciliğinin yanına son derece başarılı bir televizyonculuk ekledi. Her zaman zarif, alımlı, akıllı, güzel ve çekici bir kadın olduğunu tüm kitlelere kanıtladı.

TARKAN: Yüzünü eskitmedi. Megastar imajını korudu. Mükemmel bir fizik için çok çalıştı. Sahne performansını geliştirdi. Lüzumsuz televizyon programlarına çıkmadı.

ARDA TURAN: Futbolu, sempatik ve samimi davranışlarıyla beğeni kazandı. Genç yaşında sahanın içinde ve dışında takım kaptanlığı yaparak liderlik yetenekleri edindi.

ACUN ILICALI: Her yaptığı proje ile televizyonda ses getirdi. Yerinde durmadı. Hem kendisini hem de programlarını izleyiciyi baymadan başarıyla yeniledi.

ALİ SABANCI: İş hayatında kendi ayaklarının üzerinde durmak istedi ve ayakları yere basarken yoktan yarattığı Pegasus’uyla yıldızlara uzandı. Onu artık kimse durduramaz.

AYŞE ARMAN: Ayşe 40 yaşına girdiğinde hem gazeteci, hem kadın, hem de bir anne olarak formunun zirvesine erişti. Ancak durmak bilmedi ve çıtayı yükseltmeye devam ediyor.

Haftanın tıpatıp benzerleri

Galatasaraylı futbolcu Mustafa Sarp ile orkestra şefi müzisyen Behzat Gerçeker...

Haftanın albüm önerisi

Fatih Erkoç birbirinden güzel 24 türküyü yorumladığı hareketli bir yol albümü

’Seher Yeli.’İyi mi kötü mü?

Mazbut bir aile, 30 yaşına gelmiş oğullarını evlendirmek için bir çöpçatanla anlaşıp ona iyi bir eş bulmasını istemiş. Çöpçatana gelinden beklentileri konusunda uzunca bir liste vermişler. Çöpçatan iki hafta kadar sonra aileye aradıkları gibi çok iyi bir kız bulduğunu müjdelemiş ve “Tam oğlunuza göre... Mutlu bir yuva kurarlar. Arkadaş canlısı, sevecen, harika yemek yapıyor, namazını kılıyor, çocukları seviyor, çocuk sahibi olmak istiyor ve en önemlisi gerçekten bir içim su ve çok güzel kız!” diye gelin adayını övmüş. Bunları duyan aile pek bir memnun olmuş. Hemen bir telaş ve heyecan içinde düğün dernek hazırlığına girişmişler. Bu arada damat adayı bir duraksamış ve çöpçatanın kulağına doğru eğilip sormuş:

- Peki yatakta nasıl acaba?

- Valla... Kimisi iyi diyooor, kimisi kötü!!!

Brangelina ayrılsın!

Hollywood’un en gözde çifti Angelina Jolie ile Brad Pitt ikilisinin yine ayrılık haberleri çıkmaya başladı. Brangelina olarak adlandırılan ve birbirlerine çok yakışan ikilinin daha önce de sayısız ayrılık haberi çıkmıştı. Bu kez ciddi diyorlar. Peki bundan öncekiler şaka mıydı? Servetlerini paylaşıyorlar, çocuklar Angelina’da kalacak sızan dedikodular arasında. Zaten çocukların Angelina’da kalması normal. O topladı o baksın! Bütün dünyanın gözü üstünde iken bir ilişkiyi yürütmek zor. Bu kadar kusursuz iki güzel insanın birlikte olması sinir bozucu. Biri defolu ve çirkin olmalı. Onun için bu kez artık ayrılsınlar. Onlar da rahat etsin biz de! Yoksa bu ayrıldılar, ayrılacaklar, ayrılıyorlar haberleri bitmek bilmeyecek.

Haftanın sorusu
David Beckham geçen hafta Ali Sami Yen’de yoğurtlu semizotu salatasına dönmüş karlı zeminde ve buz gibi havada oynasaydı iç çamaşırı reklamındaki imajı küçülüp büzülmez miydi?

Haftaın şansızlığı

Eskiden Rusya’dan uzun boylu, uzun bacaklı güzeller güzeli ateşli hatunlar geliyordu. Şansımız değişti soğuk hava dalgası gelmeye başladı!

Son Ütücü Ütülüyor

Son zamanlarda bir dolu moda eleştirmeni türedi. Sosyetiklerimizin belalısı oldular. Üstlerine başlarına servet harcayan sosyetik hatunlarımızı acımasızca eleştiriyorlar. Hatta yerden yere vuruyorlar sonra da tuş edip bırakıyorlar demek daha doğru olur.

Amerika’da sivri diliyle tanınan ve iki yıl önce 86 yaşında hayata veda eden Hollywood’un ünlü moda eleştirmeni Mr Blackwell’i bile bizimkilerin yanında demode kalırdı. ’Son Ütücü’ lakaplı Huban Ayşem, bence en başarılı moda editörlerinden. Paris’te moda tasarımı eğitimi ve diploması almış bir gazeteci Huban Ayşem. Görüşleri mükemmel. Kalemini çok iyi kullanıyor. Benzetmeleri harika. Durum böyle olunca bazı hazımsız sosyetik hatunlar eleştirildiklerinde çıldırıyor. Kıyafetlerinin maddi değeriyle övünenler, nefret dolu mesajlar yollayanlar oluyor.

Zevkler, renkler tartışılmaz derler ama Huban Ayşem’in gözlemlerine katılmamak mümkün değil. İşin en üzücü tarafı üste bir ton para vererek komik duruma düşmek olsa gerek. Basında fotoğrafın çıkacak diye ortaya çıkıp boy boy poz verirsen buna katlanacaksın. Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin hesabı. Ütülemeye devam Huban Ayşem. Eline, gözüne, ütüne sağlık.

Tekzip Metni

Gazetenizin 03.10.2009 tarihli “Bizim Kahve” isimli ekinin 2. sayfasında yayımlanan “Tarkan is gay!” başlıklı yazı, müvekkilimizin kişilik haklarını zedeleyici boyuttadır. İlgili yazıda yazar; müvekkilimizin Amerika seyahati dönüşünde saçını İngilizlerin demode eşcinsel şarkıcısı Boy George gibi kestirmiş olduğundan bahisle içinde gaylere özgü zevkler bulunduğunu ancak bu durumun her nedense Amerika’ya gidip geldiğinde ortaya çıktığını belirtmiş; diğer yandan yazıda bu hususu özellikle vurguladıktan sonra da müvekkilimizin gay olup olmadığını “Tarkan gay mi?” sorusu ile açıkça sorgulamıştır. Bunu yaparken de kendisinin bildiği kadarıyla ’gay’ kelimesinin sözlük anlamlarının İngilizce’de neşeli, canlı, pasaklı v.s. olduğunu ancak Amerikalıların ’gay’ kelimesini sırf eşcinseller için kullandıklarını söylemiş, bu bağlamda Tarkan’ın neşeli, keyifli, şen v.s. olduğunu fakat hovarda, pasaklı v.s. olmadığını dolayısıyla bu anlamda “Tarkan is gay” cümlesinin rahatlıkla söylenebileceğini ancak “gerisinin bilinemeyeceği”ni imalı bir şekilde belirtmiştir. Yazının bütününü dikkatlice okuduğumuzda yazarın, müvekkilimizin saçını kestirmesi olayından yola çıkarak onun açık bir şekilde cinsel kimliğine vurgu yaptığını ve bu şekilde de müvekkilimize “gay” dediğini anlamaktayız.

Keza yazıyı okuyan normal zeka ve kültür seviyesindeki herhangi bir kişi de yazarın müvekkilimizin “gay” olduğunu ima etmiş olduğunu kolayca anlayabilmektedir. Bu sebeple yazının özellikle de Türk toplumu gibi ’cinsel kimlik’ konusunda hassas, örf ve adetlerine son derece düşkün bir toplumun bir ferdi olan müvekkilimiz nezdinde hoşgörülü ile karşılanması beklenmeyecektir. Basın özgürlüğü ile bağdaşmayan ve müvekkilimizin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan bu tutumu kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunarız.

DİĞER YENİ YAZILAR