İşte canım Türkiyem’in en güzel çiftleri

27 Ağustos 2011

Forbes Dergisi ‘Dünyanın En Çok Kazanan Çiftleri’ni sıralamış. Tom Brady ve süpermodel Gisele Bündchen ilk sırada. Şarkıcı Beyonce ile meslektaş eşi Jay Z ikinci sırada. Onları iki ünlü Hollywood yıldızı Angelina Jolie ve Brad Pitt takip ediyor. Bu sıraladığım Türkiye’nin çiftleri de birbirlerine en çok yakışan ve en güzel ikililer.Oya-Nejat Eczacıbaşı: Kalite, kültür ve mükemmel bir uyum ile listenin en başındalar.Arzum Onan-Mehmet Aslantuğ: İkisi de yetenekli, düzgün,başarılı ve güzel insanlar. Azra Akın-Kıvanç Tatlıtuğ: Bu ikisinin birlikte olup olmadıkları şüpheli ama o kadar güzel insanlar ki insan ister istemez bibirlerine yakıştırıyor.Ebru Şallı-Harun Tan: İkisi de sağlıklı ve bakımlı. Yediklerine, içtiklerine dikkat ediyorlar. Birlikte güzel ve uyumlu bir ikili oluşturuyorlar.Demet Şener-İbrahim Kutluay: Fizik olarak ikisi de kusursuz. Sağlam bir aile düzenleri var. Evliliğin gerçek aşkları sonlandırmadığını dünya tatlısı çocuklarıyla çok güzel kanıtlıyorlar.Sertab Erener-Demir Demirkan: Yıllardır birlikte olan çift çok mutlular. Müzikleri güzel. Kendileri güzel. Özellikle Sertab son zamanlarda çok daha güzel. Daha ne olsun?Sinem Kobal-Arda Turan: Canım Türkiyem’in en popüler ve hiç tartışmasız en havalı çifti. Aşkın Nur Yengi-Haluk Bilginer: Birinin sesi diğerinin oyunculuğu çok güzel. Aralarındaki tutkulu aşk onları daha da güzelleştiriyor.Bergüzar Korel-Halit Ergenç: İki başarılı oyuncu. Adam yakışıklı ve karizmatik. Kadın güzel ve gösterişli. Bu liste onlarsız olamazdı zaten.Twitter rezaletiDr. Erol Köse, dava konusu olan twitlerini atmadığını iddia etmiş. Erol Bey’in söyledikleri doğruysa ortada büyük bir rezalet var demektir. Bir başkasının adıyla twit atmak o insanın kişisel haklarını çiğnemek olur... Sanal ortamda hacklenmek diye bir tehlike her zaman mevcut. Ama twitter için bunu ilk kez duyuyorum. Twitlerin atıldığı kaynağın numaraları twit atınca belli oluyorsa, kimse attığı mesajın kendisine ait olmadığını inkar edemez. Ancak benden habersiz bilgisayarımı veya telefonumu kullanmışlar diye zayıf bir savunma yapabilir. Yoksa aklına geleni salla sonra da yapmadım de. Yemezler!İmam’a eşek şakasıOrdulu imam Muharrem Alsakan’ı Tekirdağ’dan biri arayarak “Hakkı Cep hayatını kaybetti” diye telefon şakası yapmış. İmam da hoparlörden bu acı haberi duyurmuş. O sırada cami yakınında olan Hakkı Cep, ismini duyunca şaşkına dönmüş ve hayatta olduğunu bildirmiş. İmam bir eşek şakasının yapıldığını anladığında iş işten geçmiş. Ölüm haberini alan akrabaları ve dostları Hakkı Cep’in evine taziyeye gitmeye ve cep telefonundan aramaya başlamışlar. Sonunda belediye hoparlöründen “Hakkı Cep ölmemiştir, yaşamaktadır, lütfen taziyeye gitmeyiniz. Cenaze namazı kılınmayacaktır” diye anonslar vermek zorunda kalmışlar. Eşek şakasını yapanın kim olduğunu araştırıyorlarmış. Ben değildim vallahi!

Devamını Oku

Lazvivor

26 Ağustos 2011

Rize’de bir yerel kanal Acun Ilıcalı’nın ‘Survivor’ının ‘Lazvivor’ adında bir benzerini yapmış. Karadeniz’in 18 ilinden 3’er yarışmacının katıldığı ve her hafta bir ilin elendiği yarışma büyük ilgi görüyormuş. Katılımcılar doğayla mücadele, hayvan bakımı ve ihtiyaç temini, kültürel yarışmalar, yöre kültürünü yansıtan çalgılarla yeteneklerini sergileme, sepet örme, balık tutma, sal yapma, hayvan sağımı, değirmende un öğütmek, tahta araba yarışı gibi ilginç dallarda birbirleriyle yarışıyorlarmış. birinciye de 30 bin lira ödül var... Ben, ‘Lazvivor’u sevdim. Keşke ulusal kanallardan birinde yayınlansa da izleyebilsek. Çok matrak bir yarışmaya benziyor. İsmi bile komik. Lazvivor! Ayrıca yarışmalar Survivor’dan daha doğal. Yapmacık bir tarafları yok. İyidere ilçesindeki Pileki mağarasında saklanan broşürleri bulmak için yarışmacılar kıyasıya yarışmışlar. Mağaraya da broşür saklamak herhalde bu dünyada bir tek bizim Lazların aklına gelirdi. Mağara devrinden kalma Çakmaktaş giysileri de giydiler mi acaba? Lazvivor’ın sunucusu kim olabilirdi? İsmail Türüt mü, Yoksa Davut Güloğlu ile nişanlısı Ece Erken mi? Dedim ya, bu yarışma yerel kalmamalıydı!Yıldız’ın çilesi“Hiçbir şeyden çekmedi dilinden çektiği kadar” deyiminin sözlükteki anlamının karşısına şarkıcı Yıldız Tilbe’nin vesikalık fotoğrafını çok rahat koyabilirler. Yıldız Hanım geçtiğimiz hafta önce bir akşam sarhoş olup Uzay Heparı ile beraber olduğunu ve sonra da bunu gidip Sezen Aksu’ya söylediğini açıkladı. Sonra da kendisine İbrahim Tatlıses ile ilgili sorular soran bayan muhabire ‘O...’ dediği için İstanbul Adliyesi’nde bir saat ifade vermek zorunda kaldı. Yıldız Tilbe kendi çilesini kendi yaratıyor. Başkasına ihtiyacı yok. Uzay Heparı konusunda. Madem yaptın ne söylüyorsun? Söyleyeceksen neden yaptın? Sezen’in sana madalya vermesini mi bekliyordun? Hadi dayanamadın gittin söyledin, Sezen de darıldı, konuşmuyor bunca yıl sonra bunu niye anlatıyorsun? Bir saat ifade vermesine gelince. Biraz abartmışlar. Yani ilk dakikada o lafı söyleyip söylemediğini kabul veya inkar edersin. Geri kalan 59 dakikada ne yaparsın? Zaten Yıldız Tilbe lafını esirgeyecek veya söylediğini inkar edecek bir kadın değil. İfadesinde “Muhabire hakaret etmedim. Şaka amaçlı bir söz sarf ettim” demesi de çok komiğime gitti. Sen çok yaşa Yıldız!Bayat erkeklerle taze etlerNeco’nun eski eşi ve Ayşe Özyılmazel’in güzel annesi Oya Germen, katıldığı bir televizyon programında genç kızların peşinde koşan 50-60 yaşına gelmiş beyleri taze et peşinde koşan tiplere benzetmiş. Oya Hanım’a göre kendisinden yaşça bir hayli küçük olan kızlarla birlikte olan bu olgun erkekler, o kızları gösteriş olsun diye yanlarında biblo gibi taşımayı seviyormuş. Oya Hanım’ın bu konuda fazlasıyla hassas ve alıngan olması normal. Kırk yıllık eşi Neco, kendisinden çok genç bir kadın uğruna evini terk etti ve 2 çocuk birden yaptı... İyi de kızı Ayşe Özyılmazel’e ne demeli? O da gitti babası yaşında bir adam olan Ali Taran ile evlendi. Yani Oya Hanım’ın damadı Ali Taran da taze et peşinde koşanlardan mı oluyor? Ayşe Özyılmazel’i yanında biblo niyetine mi taşıyor? Oya Germen herhalde eski eşiyle damadının aynı durumda olduğunu bir an için unuttu. Bayat erkekler ve taze etler.İlişki ve çenelerÖzge Ulusoy, geçen yıl yapımcı Ferruh Taşdemir ile olan ve ailesinin müdahale etmesiyle 24 saat süren evliliği hakkında “Kocamla yatmadım bile. Evlendiğim akşam annemlerde kaldım” şeklinde akılları karıştıran bir demeç vermiş. Bizim magazinciler bunun üzerine fırsat bu fırsat deyip hemen gidip Ferruh Bey’i bulmuşlar. Los Angeles’ta olan Ferruh Bey, 24 saatlik eski eşinin yaptığı açıklamaya bir hayli bozulmuş olmalı ki “Özge, kız oğlan kız olduğu için annesi nikah gecesi onu alıp götürdü. Daha sonra da 3 ay aynı evin içinde evcilik oynadık” diyerek dalgasını geçmiş. Bu durumda kim haklı? Bence ikisi de haksız. Bir ilişki bittikten sonra o ilişki sırasında olup biten özel şeyleri anlatmak doğru değil. Özge Hanım, evliliği veya ondan sonra devam eden ilişkisi sırasında Ferruh Bey ile yatıp yatmadığını kimseyle paylaşmak zorunda değildi. İkisinden başka kimi ilgilendirir ki? Yani şimdi Özge, kocasıyla yatmadı diye daha bir makbul mu oldu? Ferruh Bey’in eşini ti’ye alan cevabı da gereksiz. “Özge Hanım ne diyorsa öyledir’’ deseydi erkeklik gururundan çok şey mi kaybederdi? Bu tür olaylar insanların karakterini açığa vurmak için bire bir. 24 saaatte bitmiş bir evlilik sonrası 3 ay süren bir ilişki ve kadının tartaklandığı iddiasıyla adama karşı açtığı dava. Bu ikisiyle birlikte olacaklar düşünsün. İlişkileri bitiyor ama çeneleri durmuyor!

Devamını Oku

Sinyorita Sinem

19 Ağustos 2011

Arda Turan, İspanya’nın Atletico Madrid takımına transfer olduktan sonra sevgilisi Sinem Kobal’la yine her dakika haber oluyor. Bu ikisi, Madrid’te kimsenin yerini yurdunu bilmediği ücra bir yere yerleşmedikleri sürece gündemde olmayı sürdüreceklerinden hiç şüphe yok... Bu çiftin ülkemizdeki önlenemez magazinselliği İspanyolları da etkilemiş durumda. İspanya’nın en çok satan spor gazetesi Marca, Sinem Kobal’ı ilham perisi olarak tanıtmış. Baksanıza Arda ile birlikte Sinem de daha şimdiden İspanya’da ilgi görmeye başladı. Bunlar nereye gitse paparazilerden ve magazine malzeme olmaktan kurtulamayacak galiba. Arda burada kafasını veremiyor, konsantre olamıyor, morali bozuluyor, futbolunu istediği gibi oynayamıyor diye çekti gitti; ama bir şey değişmedi. Yakında Atatürk Hava Limanı’na sırf Arda ile Sinem’in İstanbul Madrid arası gidiş dönüş trafiğini takip etmesi için fotoğrafçı koyarlarsa şaşmamak gerek. Sinem sevgilisine uçarken yanında lokum götürmüş. Bu lokumların Arda için olduğunu sanmam. Arda’nın takım arkadaşlarına, tatlı yiyelim tatlı konuşalım misali ‘Turkish Delight’ hediye edecekler herhalde... Şu anda göründüğü kadarıyla Sinem’in Madrid uçuş ekibinden pek farkı olmayacak. Onlar bu gidip gelmelerden sıkılmazsa bizim magazinciler hiç sıkılmaz. İspanyollarsa bu ikilinin çok gündeme gelmesinden rahatsız olabilirler. Ama onlar da alışacaktır. Başka şansları yok. Bizim magazincilerin elinden kimse kurtulamaz. Arda, gittim kurtuldum sanmasın. Sinem’le birlikte daha çok çekeceği var.TatişFinancial Times gazetes yazarı Lucy Kellaway İngilizcede iş günü anlamına gelen ‘workday’ ile tatil anlamına gelen ‘holiday’ kelimelerinden ‘worliday’ diye bir kavram ortaya atmış. ‘Worliday’, insanların değişen tatil alışıkanlıklarını ve tatile iş götürmenin avantajlarını simgeliyor. Cep telefonu ve internet sayesinde gün içinde az da olsa işlerini ihmal etmeyenlerin tatilde daha huzurlu vakit geçireceklerini ve strese girmeyeceklerini iddia ediyor. Bu Worliday’ bizde hemen tatil ve iş kelimelerinin birleşimi ‘Tatiş’ olmuş. Peki bu ‘Tatiş’ insana huzur verir mi? Şahsen ben işle tatili birlikte yapmayı beceremem. Bunun yanında deniz kenarında cep telefonu elinde saatlerce iş konuşanlara rastlıyorum. Bilgisayarını veya iPad’ini kucağından düşürmeyenleri görüyorum. Veee... Onlara çok acıyorum.Tatildeyken geride bıraktığın hiçbir şeyi düşünmeyeceksin. Çalıştığın günlerin acısını çıkartacaksın, keyfini süreceksin. Tatiş yapanların çoğu bence güvensiz insanlar. Ya kendilerine ya da iş yerinde birlikte çalıştıklarına güvenmiyorlar. Olanları sürekli kontrol altında tutmak istiyorlar. Belki de tatil dönüşü işsiz kalmaktan korkuyorlar. Tatişçilerle tatil yapmak oldukça sıkıcı olsa gerek.Madonna"yı reddetmek Antonio Banderas, kariyerinin başında Madonna’nın birliktelik teklifini reddettiğini itiraf etmiş. Yıllar sonra neden böyle bir açıklama yapma gereği duyduğunu anlamak mümkün değil. Bu sözlerinin kendisine ne faydası olacak? Sinyor Banderas’ı artık bilen biliyor, seven seviyor. Madonna gibi bir kadını reddetmek her babayiğidin harcı değildir. Herkes Sinyor Banderas gibi şövalyelik yapamaz. Ne var ki Sinyor Banderas, daha sonra uğruna Madonna ile birlikte olmayı reddettiği o ilk eşinden ayrılıp meslektaşı Melanie Griffith ile evlendi. Eşi kendisinden 3 yaş büyük ama 13 yaş büyük gibi duruyor. Madonna da tam aksine taş gibi. Sizce Banderas, Madonna’yı reddettiği için pişman mıdır? Ben çok küçükken Ayşe adında bir arkadaşım vardı. Yanağımdan öpmek istemişti. Ben masaların altına kaçtım. Ayşe fazla kovalamadı. "Bak büyüyünce sen isteyeceksin ama ben öptürmeyeceğim" dedi. Dediği gibi de oldu. Onun için kendisini beğenen ve isteyen kadını reddecek adam ileriyi düşünerek karar vermeli. Tek ve gerçek ikoncanCanım Türkiyem’de tek gerçek ikoncan Deniz Berdan kaldı. İlk ikoncan Eda Taşpınar surf oldu gitti. Kendini sörfcan sevgilisine, Alaçatı’ya verdi. Modacı ikoncan Ivana Sert, eşinden olaylı bir şekilde ayrıldı. Mirascan Süreyya Yalçın kendisine bir sevgili buldu. Onunla mutlu ve huzurlu bir ilişki yaşıyor, gönlüne göre eğleniyor, pek ortalıkta görünmüyor. İkoncan denilince artık akla sadece Deniz Berdan geliyor. Deniz Hanım, güzel, düzgün, iyi bir anne ve eş olarak çizgisini bozmadan yolunda yürümeye devam ediyor. Tanıtım mankenliği yapıyor. Kusursuz vücuduyla tadında dozunda mayolu gayet kaliteli pozlar veriyor. Renki yaşamıyla ikoncanlığını bütünleştirerek dediğim gibi ideal bir anne ve eş imajı çiziyor. Bundan böyle hayatını kendi kontrolünde yaşayacak ve etrafına iyi örnek olacak bir ikoncan çıkana kadar Deniz Berdan tek ve gerçek ikoncandır. Diğerlerinin ikoncanlığı ise şimdilik dondurulmuştur.

Devamını Oku

Reddi miras

12 Ağustos 2011

Manken Ebru Destan zor günler yaşıyor. ‘Survivor’ yarışması sonrası apar topar gizlice dünya evine girdiği adamın ailesi kendisini istemiyor. Ebru’nun oğullarından 6 yaş büyük olduğunu ve ailenin gözüne girebilmek için onu Umre’ye götürdüğünü iddia ediyorlar. Balayı yerine Umre’ye gittiler herhalde. Yoksa ne zaman vakit bulacaklardı? Damadın anne ve babası çok kararlı gözüküyor. Oğullarını evlatlıktan reddetmek üzere dava açıyorlarmış. Türk filmi gibi. Kendilerini tuzağa düşürülmüş sanan zengin bir aile. Genç ve saf ve sırılsıklam aşık çocukları ve istenmeyen bir gelin. Şimdi ne olacak? Zengin aile gelin hanıma oğullarını bıraksın diye para mı teklif edecek yoksa? O zaman ortada bir şike durumu olmaz mı? İki taraf anlaşıp bir tarafı mağdur ediyor. Buna teşvik primi denebilir mi? Boşanmaya teşvik. Ayrıca yasal mı? Ödenen parayı ne olarak gösterecekler. Başlık parası mı? Oğullarının başını kurtarma parası gibi. Peki zavallı Ebru’ya yazık değil mi? Onun ne günahı var? Ne yapmış da eşinin ailesini bu denli karşısına almış. Yoksa onlara yaptıkları değil de oğullarıyla birlikte olmadan önce yaptıkları mı damadın ailesini rahatsız ediyor? Evlatlıktan ve mirasdan reddedilme riski ile karşı karşıya olan genç damat ne yapacak? Beş parasız ortada kalırsa eşi de onu terk eder mi? Bir aşk uğruna ailesiyle olan köprüleri yakmaya değer mi? Aşk geçer, biter. Aile kalıcıdır.Damadın ailesi Ebru Destan’ın şeytani planları sonucunda bu evliliğin gerçekleştiğine kendilerini inandırmışlar. Bu saatten sonra fikirlerini değiştirmek zor. Bu olay Ebru’nun evliliğine müthiş bir zarar vermiştir. Açılan yara bundan sonra kapanır mı ve ailenin duruşu değişir mi hiç sanmam. Ebru Destan güzel, hoş ve tatlı bir kadın. Aşkına güveniyorsa devam etsin, eşinin ailesinin değişmesini umuyorsa bence hiç boşuna vaktini kaybetmesin.Bu arada aklıma geldi. ‘Reddi Miras’ diye bir dizi çekseler çok tutar. Ebru Destan başrolde oynayabilir. Senariste gerek yok. Ebru, yaşadıklarını anlatsa yeter. İkisine de mutluluklar.MamalanmakŞike soruşturması kapsamında Semih Şentürk’ün bir telefon görüşmesi dinlemeye takılmış. Semih, Eskişehirsporlu futbolcuları kastederek ‘’Biraz mamalansalar var ya, yenerler’’ dediği iddia ediliyor. Mamalanmak da ne demek? Ben ‘mamalanmak’ kelimesinin kullanımındaki anlamı bebeklere bağlıyorum. Bebekler karınları acıkınca ağlarlar. Ona mama verilir. Bebek mamalandıktan sonra ağlamayı keser. Hatta "Ağlamayan bebeğe süt vermezler" derler. Süt bebeğin mamasıdır. Peki profesyonel futbolcuların maması nedir? Merak mı ettiniz? Mamalanmanın ne olduğunu size şöyle tarif edeyim. Mamalanan insanın bazen huyu suyu değişir. Eski dostalarını unutur, kendisine yeni çevreler edinir. Kimi zaman ortadan kaybolmalarına bile neden olabilir. Örneğin, Lotodan çıkan büyük ikramiye insanın hiç beklemediği bir anda mamalanmasını sağlar. Sonra o şanslı kişi birazcık aklı varsa sırra kadem basar. Şimdi anladınız mı mamalanmanın ne demek olduğunu? Sanki bilmiyormuşsunuz gibi. Ben de çok safım!Bülent Arınç haklıBaşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, televizyonda yayınlanan izdivaç programlarını izlediğinde kusmak istediğini söyledi. Bundan daha yerinde bir tarif yapamazdı. Bülent Bey haklı. İzdivaç programları artık iğrençliğin ötesinde bir duruma geldi. Bu rezalete son vermenin zamanı geldi ama demek izleyiciler istiyor ki televizyoncular ısrarla yayınlamaya devam ediyor. Bülent Bey, toplumun ahlaki yapısının olumsuz etkilendiğinden söz etmiş. Ben ahlaki yapıdan vazgeçtim izdivaç programları göz zevkimizi de bozuyor. Kalite sıfır. Katılanlar samimiyetsiz. Konuşmalar seviyesiz. Daha ne olsun? Kusturmasa bile mide bulandırıyor!Kurbanlık SırplarSivasspor geçen haftaki sezon açılış maçında Sırbistan’ın FK Rad Belgrad takımını 4 Eylül Stadı’nda ağırlamış. Şike operasyonunda adı geçen ve Başkanları Mecnun Odyakmaz’ın halen tutuklu olması nedeniyle moralleri bozuk olan Sivassporlular sezon kazasız belasız geçsin diye maçtan önce sahanın ortasında kurban kesmişler. Olayı gören Sırplar şok olmuş. Takım kaptanları Kokovic ülkesine döndüğünde basına verdiği demeçte ‘’Tünelden sahaya çıkıyorduk. Önümüze koç sürükleyen 2 adam çıktı. Koçu maskot sandık. Ancak yere yeşil muşamba serip koçu sahanın ortasında kestiler. Korktuk ve soyunma odasına kaçtık. Maç sırasında Sivaslı futbolcuların alnında koçun kanı vardı. Hatta kaptanları tokalaşmaya geldiğinde elleri kan içindeydi‘’ demiş. Sivaslılara helal olsun! Sırplar dünyanın en acımasız milletidir. Tarihte onlardan daha zalimi yoktur. Savaş açmaya bayılırlar. En büyük canavarlar Sırplardan çıkmıştır. Ben ırkçı değilim. İnsanların eşit doğduğuna ve rengi, dili, dini ne olursa olsun eşit olduklarına ve onlara eşit yaklaşılması gerektiğine inanırım. Ama Sırplar vahşetlerini tüm dünyaya kanıtlamışlardır. Bunun inkarı ve tartışması olamaz. İşte Sırpları bu denli korkuttukları için de Sivaslıları yürekten kutluyorum. Üstelik maçı da farklı kazanmışlar. Sırplılar gördüklerinden olumsuz etkilendikleri için gerçek güçlerini sahaya yansıtamamışlar. İsabet olmuş. Çünkü Sırpların gerçek yüzlerini ve güçlerini yansıtmaya başladıklarında neler olabileceğini bütün dünya biliyor. Bir kere de kendilerini kurbanlık gibi görmeleri belki onlara unutamayacakları bir ders olmuştur. Skoru mu merak ettiniz? Sivasspor:4 Kurbanlık Sırplar:1

Devamını Oku

Teyzeme gidiyorum!

11 Ağustos 2011

Demet Akalın’ın eski kocası ve uzatmalı sevgilisi Önder Bekensir, teyzesine gideceğini söyleyip bir başka kadınla Çeşme, Bodrum ve Ankara’ya gitmiş. Bunu öğrenen Demet Hanım da haklı olarak çıldırmış. ‘’Hayatta hiç yanılmadım şu hislerimde. Teyzem diye giderler karı koynundan çıkarlar. Pesss!’’ diyerek bir tweet atarak şikayetini dile getirmiş. Daha sonra da ‘’Karının koynundan zahmet edip çıkma sakın. Eşyaların çöpte’’ diye adama malının mülkünün yerini göstermiş. Demet Akalın’ın her zamanki tarzı olan sokak jargonuyla aldatıldığını sanal ortamdan duyurması basında geniş yer buldu. Haklarında iyi, kötü akla gelen her türlü haber çıktı. Artık bir haber değeri kalmadı. Adamın teyzeme gidiyorum diye evden çıkıp üç ayrı şehirde bir başka kadınla gezip tozması fıkra gibi. Demet Hanım gibi bir kadın bunu yutar mı? Onlar külyutmazgillerden siz ne diyorsunuz. Bu olaydaki en son gelişme Önder Bekensir’in Demet Akalın’ı aldattığı iddia edilen kadının çıkıp ‘’Bu insanlar kendi reklamlarını yapmak için beni kullanıyorlar. Bayanı biliyorsunuz, her hafta biriyle polemik yaratıp ayakta kalıyor’’ demesi oldu. Üstelik Önder’in patronuymuş. Ö.B ve D.A yeniden bir araya gelirse hiç şaşmayın. Zaten Ö.B ‘’Nasıl olsa barışacağız’’ gibilerinden bir laf etmiş. Millete gına getirinceye kadar bu oyuna devam edecekler. Ki çoktan geldi bile!Uzanez ÇiftliğiŞarkıcı Nez’in sözüm ona Cem Uzan tarafından 1.5 ay bir çiftliğe kapatılma haberi gündeme bomba gibi düştü. Sözüm ona diyorum çünkü Nez aslında hiç böyle bir iddiada bulunmadığını açıkladı. Çiftliğe kapatma hikayesini uyduranları kutluyorum. Aslında ne kadar palavra olursa olsun bu haberin medyada yer bulması Nez’e yaradı. Ta ki kaçak iş adamı Cem Uzan kendisine 100 bin TL’lik bir tazminat davası açmaya karar verene kadar. Böyle küçük işlerle nasıl oluyor da uğraşıyor acaba? Can sıkıntısından olabilir. Paris’te yapacak başka işi kalmadı burada kendi hakkında çıkan mürür-ü zamana uğramış asparagas haberlerle uğraşıyor. Yoksa Nez’den gelecek tazminat parası Cem Uzan’ın haftalık bahşiş masrafını karşılamaz. Benim anlamadığım şey yurt dışına kaçmış ve dönse tutuklanacak olan bir iş adamı nasıl oluyor da topraklarına giremediği memleketinde ‘Rencide oldum’ davası açabiliyor, o da ayrı mesele. Cem Uzan, sevgilisi Derin Mermerci kıskanıp, bozulmasın diye böyle bir tavır almak zorunda kalmış olabilir. Yoksa etrafın ‘’Vay be! Ne adammış. Nez gibi kadını çiftliğine kapatmış’’ diye düşünmesinden hangi erkek rahatsız olur? Çiftlik lafı nereden ortaya çıktı bilemiyorum ama belki Nez, Ceyar’ın Dallas’daki ünlü Southfork çiftliğine tamamen turistik bir ziyarete gitti ve gezi sırasında yaşı kemale ermiş Ceyar Ewing tarafından kilit altında tutulan çalışma odasında unutulup orada tutsak bırakıldı. Aradan 45 gün geçtikten sonra kasadan evraklarını almak için odayı açan Ceyar’ın iyi kalpli kardeşi Bobby Ewing tarafından kurtarıldı. Ne olursa olsun ben Nez’in bu çiftlik hikayesini sevdim. Nereden bakarsanız bakın son derece ilginç; Uzan ile Nez. Uzanez Çiftliği desenize. İşin komiği tavuklar, horozlar, kuzular, koyunlar hepsi TMSF’nin!Cumartesi notları3Voleybolcu Nurcan’a şort giymiş diye yumruk atıp dudağını patlatan ve etraftakiler sessiz kalınca ‘’Bakın işte o kendi kendine vurdu’’ diye dalga geçerek otobüsten inen bir de utanmadan el sallayan şehir magandası otobüsün namusunu mu kurtardığını sandı? Eli kırılsın diyeceğim ama yetmez. Kafasını değiştirmedikten sonra işe yaramaz! Otobüste sesini çıkartmayıp Nurcan’a "Uzatma artık" diyen yolculara ve müdahale etmeyen otobüsün şöförüne yuh olsun!3Kıvanç Tatlıtuğ, yeni dizisi Kuzey Güney’in fragmanlarında boks yaparken görüntülenmiş. Dilerim kum torbasıyla çalışıyordur. Yoksa o güzel yüzüne yazık olur. Tanrı boş zamanına rastlamış Kıvanç’ı yaratırken özel bir özen göstermiş. Saçma sapan işler yaparak suratını dağıtırsa hem yazık olur hem de Tanrı gücenir. Rol icabı olsa bile insanın içi fena oluyor.3Amerikalı dev basketbolcu Shaquilla O’Neal ile yeni sevgilisinin birlikte çekilmiş fotoğraflarını gördünüz mü ? 2.16 boyundaki Shaq ile 1.55’lik aşkı Nicole Alexander yan yana park etmiş bir Tır ile Mini Cooper arabaya benziyor. Shaq, beline gelen sevgilisine sarılıp öptüğünde de T.I.R sanki arabayı yutuyor gibi duruyor. Kız akşam Shaq ile aynı yatağı paylaşıyor ve sabah üstünden buldozer geçmiş gibi kendini hissetmiyor ve hâlâ nefes alıyorsa ne âlâ!3Oyuncu Gamze Topuz yolda karşılaştığı bir arkadaşını öperken burnunu kırıp hastanelik olmuş. Kendisine geçmiş olsun diyor acil şifalar diliyorum. Gamze Hanım meğer ne ateşli kadınmış? Arkadaşını bile öperken kendini sakatlıyor. Sevgilisini öptüğünde artık neler olur bilemem ama her ihtimale karşı bir doktor kontrolünde bu işi yapsalar daha iyi olur.3Arda Madrid’e gidiyor. Kariyeri açısından Avrupa piyasasında kendini göstermesi şarttı. Şimdi kafası rahat. Paparaziler peşinde koşmayacak. Özel hayatını gözler önünde yaşamayacak. Yolun açık olsun Arda... Aman sakın Sinem’i de yanında götürmeyi unutma!3Bülent Tulun’u Galatasaray’da başka şike yapıp yapmadıklarını araştırıp ihbar etsin diye mi tutuyorlar? ‘’İçimizdeki İrlandalı’’ lafını Mustafa Denizli yıllar önce Hıncal Uluç için bir milli maç sonrası söylemişti. Haksızdı. Hıncal Hoca gerçekleri yazmıştı. Bu lafın gerçek sahibi Bülent Tulun olmalı. ‘’İçimizdeki Tulun’’ daha isabetli bir laf olur. Aziz Yıldırım bile en az Bülent Tulun kadar Galatasaraylıdır diye düşünüyorum. Bilmem yanılıyor muyum ?3İbrahim Tatlıses Hasta yatağında harıl harıl beste yapıyor, albüm hazırlıklarını tamamlıyor. Maşallah sağlık durumu her gün daha iyiye gidiyor. İnşallah her şey basına yansıtıldığı gibidir ve sevgili ‘İbo’ bir an önce eski sağlığına kavuşur aramıza döner. Mucizenin adı İbrahim Tatlıses. Bu gaddar ve acımasız dünyada insana umut ve moral veriyor. Helal olsun ona !

Devamını Oku

Pazar notları

6 Ağustos 2011

* Acun’un, ‘Yetenek Sizsiniz’ yarışmasının jürisine reklamcı damat Ali Taran’ın yerine emekli futbolcu ve yorumcu Sergen Yalçın’ı alması hata. Ali Taran, deneyimi ve gözlemleriyle süper bir jüriydi. Armağan Çağlayan’dan beri bu işi en iyi yapan adamdı. Ayrıca Sergen biliyorsunuz futbol oynadığı yıllarda kendi yeteneklerinden habersizdi. O yeteneklerinin kıymetini bilse ve kendine baksa dünyanın en büyük kulüplerine en büyük paralara oynardı. Kendi yeteneğini görmekten bihaber biri başkalarının yeteneğini nasıl keşfedecek? * Çavuşbaşı Beldesinde Çiftlik Mahallesi"nde Maria’nın cheesecake"ini keşfetmem rejimim açısından hiç iyi olmadı. Bu kadar lezzetlisine Amerika’da bile rastlamamıştım. Önce frambuazlı sonra vişnelisini denedik şimdi sırada çikolatalısı var. Tadı o kadar güzel ve doyurucu ki sahurda bir tane bile yeseniz sizi iftara kadar idare eder.* Erman Toroğlu’nun Aziz Yıldırım’ı şikayet etmek için emniyete giderken taktığı uzaydan gelme 3D güneş gözlükleri meğer Real Madrid’li ünlü futbolcu Kaka’nın gözlükleriymiş. Yani düşünüyorum da bir ürünü bundan iyi tanımlayan bir isim olamaz. Helal olsun!* Dalyan, Muğla’yı özledim. Ne Çeşme ne Bodrum. Ben tatile gittiğimde kafamı dinlemek ve doğa ile baş başa olmak istiyorum. Harika bir kumsal ve tertemiz masmavi deniz istiyorum. Aynı İztuzu plajı gibi. Deniz kaplumbağalarıyla yüzmek istiyorum. Kral mezarlıklarını görmek ve tarihi güzellikler içindeki muhteşem butik otel Dalyan Resort’da konaklamak istiyorum.* Kanaltürk’te "Şen Şakrak" diye bir sabah programı başladı. Şakrak olmasına şakrak da şen bir tarafı yok. Manken Aysun Kayacı ile Almancı fenomen popçu İsmail YK, uyumsuz ve birbirlerine yakışmayan bir çiftin para için nasıl ekranda zoraki program yaptığını gösteriyor. İsmail YK ‘nın şarkıları ve Aysun Kayacı’nın yerinde sallanarak el çırpıp dans etmesi ve dudak kıvırması daha ne kadar devam eder tahmin etmek mümkün değil. Bir hafta bile sanki 4 gün fazlaydı. Eğlenceli mi diye merak ediyorsanız şöyle söyliyeyim; kazayla ayağınızdaki nasırınıza bassalar daha çok eğlenirsiniz. * Ramazan ayı oruç tutmayanların iftar yemeği verip iftar davetletine oruçlu gibi katıldıkları bir ay olmaya devam ediyor. "Kusura bakmayın, biz oruç tutmuyoruz, ne davet veririz ne davete gideriz" diyecek hali yok kimsenin.* Şike operasyonu biraz daha uzun sürer ve ligler yine birkaç ay ertelenirse futbolu bile unutabiliriz. Bakın kaç haftadır futbol yok. Lig Tv hariç özleyen mi var?* Süperstar Ajda Pekkan aleyhinde bilmeden etmeden onu hiç tanımadan atıp tutanlar, bol keseden sallayanlar ve banal yorumlar yapanlar onun ebedi gençliğini ve yaşam enerjisini kıskananlardır. Ajda’yı boşuna yermeyin. Onu örnek alın. Daha kazançlı çıkarsınız.* Hülya Avşar’ın yeni albümü için verdiği pozda bacaklarının yine aşırı fotoşoplu olduğu iddia ediliyor. Palavra! Hülya Hanım’ın bacaklarını daha birkaç ay önce programına konuk olarak gittiğimde yakından ve tam karşıdan gördüm. Kadının bacakları güzel. Fotoşopsuz daha güzel. Ama tanıtım için stüdyoda fotoğraf çektirmenin bir raconu var. Fotoşop yaptırmayan ünlüyü dövüyorlar. Yoksa Hülya Hanım’ın doğal güzelliği yeter. Ben zevkli adamımdır. Bana güvenin.Kim kimin çocuğu?Erol Köse, popçu Hakan Peker’in, Erol Büyükburç’un oğlu olduğunu müjdeledi. Erol Bey de bunun üzerine Erol Köse’nin de kendisinin büyük oğlu olduğunu; ama annesine benzediğini tatlı bir dille açıkladı.Peki ünlüler arasında başka kim kimin çocuğu? İşte daha önce duyulmamış bombaları teker teker açıklıyorum:Lady Gaga, aslında bizim Yıldız Tilbe’nin kızı. Yıldız Hanım daha çok gençken Bodrum’da bir İngiliz’le kısa süren bir yaz aşkı yaşamış. Daha sonra hamile olduğunu öğrenince Londra’ya gidip doğum yapmış ve "Al, yaptığın gibi bak. Ben uğraşamam. Daha çok gencim" deyip kızı babasına bırakmış.Kızı rahibeler büyütmüş. Daha çok küçük olduğundan adını sorduklarında ‘Gaga Gugu’ diyormuş. Rahibeler de Gugu diye isim olmaz diye adını Lady Gaga koymuşlar. Gel zaman git zaman kız büyümüş ve muhteşem bir sese ve müzik yeteneğine sahip olduğunu keşfetmiş. Sonra kiliseden kaçmış ve baskı altında büyüdüğünden açılıp saçılmaya tuhaf tuhaf giyinmeye başlamış... Sinema yazarı ve hayvan hakları aktivisti Ömür Gedik de Panter Emel’in kızı. Tıpkı annesine benzemiş. Aşırı hayvansever. Galatasaray’ın eski amigolarından Karıncaezmez Şevki’nin de torunu olduğu söyleniyor. Annesi Panter Emel gibi sokaktan topladığı kedi köpekleri besliyor. Hayat arkadaşı şarkıcı Ferhat Göçer alıngan olmadığı için her fırsatta "Arkadaşım Eşek" diyor. Ünlü komedyen Şahan Gökbakar da aslında sinemamızın ünlü şişmanı Necdet Tosun’un torunu oluyor. Babası Erdal Tosun’un hık demiş burnundan düşmüş. Erdal Tosun, Şahan doğduğunda ‘Mine’ filmine başladığı ve çok genç olduğundan Şahan’ı İzmirli bir aileye evlatlık vermiş. Şahan da büyüdüğünde hem dedesi hem de babası gibi kilolu ama onlardan daha ünlü ve zengin olmuş.Ne yani. Olamaz mı? Ortak bir noktaları mı var? Atış serbest o zaman. Bunun sonu yok!Aman dikkat!Gazeteci ve yazar Vivet Kanetti Uluç, demirbaş ekran şekeri Ece Erken’in Karadenizli türkücü nişanlısı Davut Güloğlu’nun kendisine nişan hediyesi olarak bir mermi verdiğini söylemesini eleştirerek Ece Erken’e ‘Mercimek beyinli’ yakıştırması yapmış. Vivet Hanım, "Eksik olsun böyle adam böyle nişan. Böyle rezalet mi olur? Budala budala konuşacağına otur evinde kim bunlar?" demiş. Demirbaş ekran şekeri Ece Erken laf altında kalacağına TIR altında kalmayı tercih ettiğinden Vivet Hanım’a "Asıl mercimek beyinli kendisidir" diyerek acayip yaratıcı bir cevap vermiş. Düşünüyorum da mercimek beyinli olmak nasıl bir şey acaba? Sonuçta baklagillerdensin. Kafanın ortasında içinden damarlar geçen bembeyaz kocaman bir et parçası taşıyorsun ama işe yarar tarafı topu topu bir mercimek büyüklüğünde. Bence mercimek beyinli olmak sanıldığı kadar kötü değil. Fazla düşünmediğin için dünyadaki olaylara kafanı takmazsın. Siyasi, askeri, ekonomik kriz , hava kirlenmesi, küresel ısınmadan sana ne. Anladığın, bildiğin,ilgilendiğin konular değil ki. Zaten olamaz. Çünkü beyinde o kadar yer yok. Her gün lay lay lom hayat geçiyor. Beş, on tweet, yüz- iki yüz, sms mesajı atıyorsun zaman akıp gidiyor. İftarda kavga sahurda barışma Ramazan göz açıp bitene kadar bitecek. Şike operasyonu, Ergenekon, Balyoz senin neyine? Oturup anlatsalar anlamazsın ki. Dinlemez sıkılırsın zaten. Gazetelerin ikinci sayfasını okuyup bırakırsın. Gerisini okumaya kalkarsan beynin yorulur. Hiç de fena bir hayat değil. Etraftaki sorunlar seni ilgilendirmiyor . Çünkü mercimek beyinlisin. Arada bir canın sıkılınca kendi kendine sorun çıkartıp çözüyorsun işte. Genelde sorunlar da basit ve yersiz kıskançlık kavgaları oluyor. Var mı bundan alası? Bütün bunlar iyi güzel de Vivet Kanetti bir konuda fena halde yanılıyor. Bizim memlekette budala, budala konuşanlar evde oturmuyor. Hepsi televizyonda program yapıyor!Keşke ben de mercimek beyinli olsam. Parsayı toplamıştım. Bu arada kim kimin çocuğuna taktık ya bu hafta. Vivet Hanım da sakın Hıncal Uluç’un kızı olmasın? İkisi de gazeteci ve yazar ya!

Devamını Oku

Salla Demet salla

4 Ağustos 2011

Sivri diliyle ünlü başarılı popçu Demet Akalın, Kıbrıs’ta yeni açılan 7 yıldızlı Nuh’un Gemisi isimli otelin açılışında ‘’38 bedenim ama 36 beden kıyafetlere sığıyorum. Podyuma çıksam bütün mankenleri sallarım’’ demiş. Demet Hanım yazının başında yazdığım gibi başarılı bir popçu. Doğru şarkıları seçiyor ve enerjik bir sahne performansı sergiliyor. Özellikle yazları açık havalarda verdiği konserler ile popülaritesini sürdürüyor. Kendini ‘Küçük dağları ben yarattım’ havalarında görmesi normal. Çünkü içinde bulunduğu sektörde o havada olanlar ayakta kalıyor diğerleri teker teker kayboluyor. Demet Akalın’ın 38 beden olup da 36 bedene sığması komik. Demek ki 36 beden ama kendisini 38 sanıyor. Neyse o kendi bileceği iş... Mankenleri sallamasına gelince. Demet Hanım’ın mankenliğini hatırlamıyorum. Manken olarak da övünülecek bir başarısı yok. Sahne kostümlerine ve normal hayattaki giyimine bakılırsa üstündeki elbiseyi podyumdaki mankenler kadar güzel taşıdığını söylemek zor. Hatta bazı kıyafetler üstünde ağlıyor deseler yeridir. Şimdi durum böyle olunca sırf birilerine laf atmış olmak için podyumdaki mankenleri sallarım demesi, söylediklerinin ciddiye alınmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatmış oluyor.5"ten 7"yeBeş yıldızlı otellerden nasıl oluyor da birdenbire yedi yıldızlılara geçtik merak ediyorum. Arada altı yıldızlılara kaynadı mı? Ben daha hiç 6 yıldızlı bir otel duymadım. Bundan sonrakiler de sekizi atlayıp 9 yıldızlı mı olacak dersiniz? Farkındaysanız çift haneli oteller pek tutmuyor. İki ve dört yıldızlı otellere rağbet yok. 5 tuttu. O zaman 6 tutmaz diye atladılar ve yediye geçtiler herhalde.İdeal ramazan sunucuları*Zekeriya Beyaz: Hoca’yı uzun zamandır ekranda göremiyorum. En son duyduğumda evi aranıyordu. Şimdi ne yapıyor bilemiyorum. Ne olursa olsun Beyaz Hoca, ekran karizmasıyla Ramazan ayında ideal bir sunucu olur.*Yaşar Nuri Öztürk: Eski milletvekili Yaşar Nuri Hoca bir ara çok sık ekranda görünüyordu. 2005 yılında parti kurdu. 4 yıl sonra başkanlığını bıraktı. Mizaç olarak biraz asabi ve gergin. İftar zamanına yakın program yapmasıyla oruç başına vurursa sakıncalı olabilir. Sabah kuşağında Ramazan ayı boyunca sunuculuk yapsa çok iyi olur.*Nihat Hatipoğlu: Ramazan ayı boyunca sahur ve iftar programlarıyla ekranda olan Nihat Bey’in temiz, nur gibi bir yüzü var. Birikimi ve sohbetleri onu sadece Ramazan ayının değil, din temalı programları seven inançlı izleyicilerin her zaman karşılarında görmek istedikleri popüler isimlerden biri yapıyor. 3Cübbeli Ahmet Hoca: Hoca, Ramazan ayı süresince değil tüm yıl boyunca her an sohbete hazır bir şekilde bekliyor. Repertuvarı geniş. Dikkatli gözlemleri, komik benzetmeleri ve kendine özgü konuşma tarzıyla her zaman reyting alabilecek kanalın adı gibi ‘flaş’ bir sunucu.*İbrahim Sadri: ‘Adam Gibi’ şiirleri ve doğaçlama konuşmalarıyla tanınan İbrahim Sadri, şu anda ne yapıyor bilmiyorum; ama Ramazan süresince televizyonda olmaması bence bir kayıp. İbrahim Sadri, akıcı konuşan, konuşmalarını şiir haline getiren bir yazar ve tiyatrocu. *Murat Bardakçı: ‘Tarihin Arka Odası’ isimli programın derin sesli başarılı sunucusu aslında Ramazan ayı boyunca ‘Ramazan’ın Tarihçesi’ adında bir belgesel hazırlayıp sunsa çok iyi olur. Kamer TaradağlıAktör Tamer Karadağlı ters bir adam. Yıllarca ‘Taşfırın’ erkeğini oynamaktan etkilenmemiş olması imkansız. Hep aynı sert bakışlar, kontrolsüz gaddar kaşlar ile aksi bir adam imajı veriyor. Programıma konuk olduğunda düzgün, aklı başında, ayakları yere basan biri olduğunu düşünmüştüm. Ta ki geçenlerde katıldığı bir söyleşide gazeteci Ayşe Arman’a gereksiz bir laf attığı ana kadar. Köşesinde yazsın diye sinemayla hiçbir ilgisi olmayan Ayşe Hanım’ı Altın Portakal’a jüri yapmışlar. O da buna bozulmuş. "Müjde Ar ve jürideki tüm arkadaşlar için bir şey diyemem ancak bir isim var ki orada, ne alakası var sinemayla, oyunculukla. Zaten üç yıldır Altın Portakal ciddiyetini kaybetti. Bir de bu insanın kadroda olması hayret verici. Seviyeyi düşürmüşler" diye çıkışta bulunmuş. Haklı bile olsa, Tamer Bey’in sivri lafları kendisini antipatik yapıyor. Bir kere Altın Portakal Film Festivali, sadece üç yıl değil çok daha önceden bütün itibarını yitirmişti. Nedeni de Tamer Bey gibi festivali sahiplenmeyen sinema emekçileri. Ayşe Hanım, yapsa yapsa festivali köşesinde yazar, katılanlarla röportajlar yapar ve bu yılki organizasyonun gündemde olmasını sağlar... Tamer Karadağlı, kendini olduğundan daha sevimsiz göstermeye çalıştığı için ters adam kimliğine bürünüyor. Kamer Taradağlı, gibi yani!Şamaroğlanı Davidİngiltere Başbakanı David Cameron’u kelimenin tam anlamıyla ‘adam yerine koyan yok’. Geçtiğimiz günlerde görevli bir doktor tarafından azarlanmıştı. "Ne işiniz var burada. Derhal çıkın odadan" demişti doktor. Son olarak da bir garsondan zılgıtı yemesiyle beraber, şamar oğlanına döndü. Eşiyle birlikte tatil için gittiği İtalya’da, Frencesca isimli bir garsona iki kahve siparişi veren Mr. Cameron hiç ummadığı bir tepkiyle karşılaşmış. Başbakanı tanımayan garson kız, çok meşgul olduğunu ve kahveyi gidip kendisinin almasını söylemiş. Mr. Cameron da kahvesini alıp içtikten sonra bahşiş bırakmadan mekanı terk etmiş. Olayı sonradan öğrenen garson kız Francesca, "Yaptığım yüzünden gerçekten çok utandım, çok yoğundum. Ama bahşiş bırakmaması ilginç’’ demiş. Asıl ilginç olan kendi yüzsüzlüğü. Hem müşteriye servis yapmayacak hem de bahşiş vermesini bekleyecek! İnsanda biraz utanma, sıkılma olur. Ama böyle bir meziyet İtalyan ve Fransız garsonlarda ne arar? Asık suratlı ve nemrut olmaları en büyük özellikleridir.

Devamını Oku

Tilbele beni

29 Temmuz 2011

Şarkıcı Yıldız Tilbe’yi çok seviyorum. Kendine özgü son derece orijinal bir tarzı var. Özellikle dansına bayılıyorum. Sahnede şarkı söylerken kendinden geçiyor ve tüm vücudu elektrik akımına kapılmış gibi ileri geri sallanarak müthiş figürler yapıyor. Kendisinin içi dışı bir, hem de herkesle inanılmaz samimi. Yıldız Tilbe, geçenlerde bir magazin muhabiri hanımın kendisine ısrar ve inatla, İbrahim Tatlıses hakkında soru sormasından bıkıp aniden ve hiç beklenmedik bir şekilde kadına “O...” demiş. Sonra muhatabı olan kadın ne dediğini iyice anlasın diye söylediği lafı vurgulayarak tekrarlamış. Daha sonra, gelen tepkiler üzerine magazinci hanımdan özür dilemiş. Ancak bu sefer de “Bütün kadınlarda aynı şey vardır bende de var” diyerek yine herkesi şaşırtmış. Yani kadından özür mü diliyor yoksa daha beterini mi söylüyor belli değil. Nedense magazincilerde bu görev aşkı bazen sınırı aşabiliyor. Taksicilerin yolun ortasında müşteri almak için aniden durmaları ve “Ne yapalım ekmek parası” dedikleri gibi magazinciler de ünlülere her soruyu üst üste defalarca sormayı hakları sanıyor. İşte o zaman da Yıldız Tilbe gibi bir çılgın çıkıyor ve onları “Tilbeliyor”. “Tilbelemek” diye bir yöntemle kaşınanları şaşırtmak ve onları kendi silahlarıyla vurmak mümkün. Kaşınıyor muyum? Tilbele beni!Acun’a helal olsunTelevizyon programlarının ustası Acun Ilıcalı, çalıştığı kanaldan milyonlarca lira alacakmış. “Yok Böyle Para” diye başlık atmışlar. Niye yok? Var ki veriyorlar. Acun’a verilen paralar anasının ak sütü gibi helal olsun. Televole’de başladı. Her verilen göreve gitti. Yorgunluktan toplantı salonlarında masaların altında uyudu. ‘Acun Firar’da isimli programla dünyayı gezdi. Elinde mikrofonla Miami plajındaki bikinili kızlara “What is your name?” diye sempatik bir şekilde isimlerini sordu. Yaptığı yarışma programlarıyla canım Türkiyem’in nabzını tuttu. Ekran başında olan herkesi eğlendirdi. Reytinglerde hep zirvedeydi. Sponsorların göz bebeği oldu. Sadakatla çalıştığı kanala çok iyi paralar kazandırdı. Kendi yapım şirketini kurdu ve yanında çalışanları ihya etti. Acun’un başarıları tüm gençlerimize örnek oldu. Çocuklar, “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusuna “Acun gibi” diye cevap vermeye başladılar. Acun terini son damlasına kadar akıttı. Şimdi kaymağını afiyetle yiyecek. Kaliteli yeni projeler üretmekten yoksun ve birbirlerini taklit etmekten başka hiçbir atılımda bulunmasını beceremeyen televizyoncular bu paraları zaten Acun’a vermeyeceklerdi de kime vereceklerdi? Aman dikkat!11 ayın sultanı mübarek Ramazan çok sıcak bir zamana denk geldi. Oruç tutanların, inançları yüzünden sağlıklarından olmalarını Allah Baba istemez. Özellikle kentlerde gününü direksiyon başında trafikte geçirenlerin işi zor. Stresin yanı sıra bu sıcaklarda açlık ve susuzluk dengelerini bozabilir. Güneşin altında fiziksel güç gerektiren işlerde veya havasız yerlerde çalışmak zorunda kalanların aşırı sıcaklarda bütün gün aç ve susuz kalmaları hiç doğru değil. Sağlık sorunları nedeniyle ilaç kullanmak zorunda olanlardan bahsetmiyorum bile. Allah Baba ile aranıza girmek kimsenin haddi değil. Ancak unutmayın ki Allah Baba kendi iyiliğini düşünen kullarını daha çok sever. Bu zor şartlarda oruç tutacak olanlara ‘ kolay gelsin’ diyor hepinize hayırlı Ramazanlar diliyorum.O kadar sıcak ki3Hilal Cebeci’nin panpişleri Twitter’da yapış yapış dolaşmaktan fena halde pişik olmuş3Günde 4 kez kavga edip ayrılıp barışan Davut Güloğlu ile Ece Erken, yorucu oluyor diye aralarında anlaşıp kavgalarında yüzde elli indirim yapmışlar.3Cinsel uyarıcılar aldığı için kalbi teklediği iddia edilen yılın damadı Ali Taran, serinlemek için çiçeği burnundaki eşi Ayşe Özyılmazel’den sıcaklar geçene kadar ‘Frijid’ olmasını istemiş.3Altın bile aşırı neme dayanamayıp erimiş ve rekor seviyeye çıkan fiyatlar düşmeye başlamış.3Şike operasyonundan tutuklananlar tahliye talebinden vazgeçip avukatları aracılığıyla ‘klima’ talebinde bulunmaya başlamış.3Hayvansever aktivist Ömür Gedik, sokak hayvanları için evinin dışına bıraktığı su kabına, saat başı bir kalıp buz ilave etmeye başlamış.3Beren Saat, hal hatır soranlara ‘Bihter’in Suçu Ne?’ isimli bir dizide oynadığını söylüyormuş.3Kıvanç Tatlıtuğ, reklam karşılığı değil bedavadan ‘Vay, vay, vay’ diye yakınıyormuş.3Asmalımescit‘teki restorancılar el konan masaları karşılığında buz kalıpları istiyormuş.3Erman Toroğlu’nun kafası o kadar karışmış ki savcılığa gidip kendisini kovan Lig TV yerine kendisini kovdurduğu iddia edilen Aziz Yıldırım’ı şikayet etmiş.324 saat içinde evlenip boşanan, sonra bir süre tekrar aynı adamla birlikte olduktan sonra kendisine yeni bir sevgili bulan ve Survivor yarışmasına katıldığında gittiği adadan ondan da ayrılmaya karar veren manken Özge Ulusoy, yarışmacı arkadaşı Nihat Doğan gibi konuşmaya başlamış. ‘’Evrene aşk sinyalleri yollayarak ruh eşimi bulacağıma inanıyorum’’ diyormuş!Amy Winehouse hayat kurtarsın27 yaşında hayata veda eden ünlü şarkıcılar kervanına İngilizlerin asi sanatçısı Amy Winehouse da maalesef katıldı. Çok büyük yetenekti. Ancak onun ölümü belki onun yolundan gitmeyi marifet sanan gençlerin hayatını kurtarabilir. Anne ve babaları görev başına çağırıyorum. Çocuğunuzun uyuşturucu kullandığından şüphe ediyorsanız hiç vakit kaybetmeden bir saç teli analizi yaptırın. Tedaviye muhtaç durumda oldukları halde bunu kabul etmeyen gençlere sesleniyorum. Uyuşturucuyu ve ‘Ecstasy’ denilen o berbat hapları bırakın arkadaşlar. Artık bunların zararlarını herkes biliyor. Amy Winehouse göz göre göre gencecik yaşında kül oldu gitti. Onun bir şarkısı vardır ‘You know I’m Not Good’ (Biliyorsun Ben İyi Değilim) Benim de aklıma bir şarkının sözleri geliyor: “Değer mi, Değer mi, Değer mi Hiç?’’ Amy Winehouse zavallı kendini kurtaramadı bari uyuşturucu bağımlısı gençlere örnek olsun onlar bu bataktan bir an önce iş işten geçmeden kendilerini kurtarsınlar.

Devamını Oku