"Men and Health" dergisi okurları arasında yaptığı anketin sonucu olarak Hollywood’un ünlü isimlerinden Amerikalı oyuncu Jennifer Aniston’ı tüm zamanların en seksi kadını ilan etmiş. "Friends" dizisiyle milyonlara kendini sevdiren sempatik yıldız komik olduğu için birinci gelmiş. Derginin okurları komik kadının seksi olduğu kanısında. Gıdıklasınlar da gülelim. Ben aynı fikirde değilim. Komik kadın eğlencelidir, sıcakkanlıdır, sohbeti tatlıdır; ama seksi değildir. Hatta ben komediyle seksi nedense birbirleriyle hiç bağdaştıramam. Güle oynaya kahkahalar içinde seks yapan bir çifti düşünemiyorum. Dünyanın en popüler aktörlerinden Brad Pitt de benimle aynı fikirde olmalı. Ankette birinci gelen Jennifer Aniston’u bırakıp listenin onuncu sırasında olan meslektaşı Angelina Jolie’ye gitmişti. Angelina Jolie gibi her tarafı buram buram seks kokan bir kadının yanında Jennifer Aniston’ı tüm zamanların en seksi kadını olarak görmek bana ters geliyor. Bir kadının seksiliği esprileri veya beden dilinin komikliğiyle değil, feminen davranışları, yatak odası gözleri denilen buğulu gözlerle bakışı ve iç gıdıklayıcı kısık bir sesle konuşmasıyla ölçülür. Hollywood’un efsane güzeli Marilyn Monroe’nun eline bu konuda hiçbir kadın su dökemez. Jennifer Aniston’a gelinceye kadar Catherine Zeta Jones, Charlize Theron, Jennifer Lopez, Selma Hayek, Sharon Stone, Monica Belucci, Eva Mendes, Megan Fox, Sophie Marceu, Carmen Electra, Kate Winslet, Jessica Alba gibi daha adını sayamadığım bir dolu seksi kadın var. Bu kadınların seksapalitesi bana nedense Jennifer Aniston’dan çok daha üstün gibi geliyor. Eskilerden Kim Novak, Jayne Mansfield, Faye Dunaway, Lana Turner, Ruth Roman ve Ann Margaret’i de unutmamak gerek. Jennifer Aniston matrak, şirin ve tatlı bir kadın. Güzel de. Bunun tartışması bile yapılmaz. Ama kimse kusura bakmasın dünyanın gelmiş geçmiş en seksi dişisi filan değil. İnanmıyorsanız Brad Pitt’e sorun!Estetik mucizesiEstetik deyince sevgili Ajda Pekkan gelir aklıma. Ajda estetiğin rakipsiz kraliçesidir. Özellikle bazı sosyetik hanımların defalarca yaptırdıkları estetik operasyonların onları ne hale getirdiğini görünce oyumu belki gerekli küçük düzeltmeler ve çoğunlukla doğallıktan yana kullanmak isterim. Estetik operasyonlarla gençleşip güzelleşmeyi hedefleyen kadınlar genelde kendilerine ünlü hemcinslerini örnek alıyorlarmış. Amerikalı reality şov yıldızı Kim Kardashian’ın göğüsleri, Kate Middleton’un kardeşi Pippa Middleton’un kalçaları kadınların yüzde 62’si tarafından tercih ediliyormuş. Araştırmaya göre "Muhteşem Kadın" modelinin bacakları eski Baharat Kız Victoria Beckham, kolları Pussycat Dolls gurubunun solisti Nicole Scherzinger, dudaklar Hollywood yıldızı Scarlett Joahnsson gibi olmalıymış. Bunların hepsi iyi güzel de olmuyor işte. Allah ne verdiyse onunla idare edeceksiniz. Ben de George Clooney gibi olmak isterdim. Ama insan kendisi olmaktan çıktıktan sonra dışı başkalarının beğendiği gibi olmuş ne fark eder? Hamama giren terlerİngiltere’nin Türk hamamlarıyla ünlü Harrogate kentinde sadece erkeklere özel seanslar yasaklanmış. Bunun nedeni Türk hamamlarındaki erkeklerin kendi başlarına kaldıkları zaman uygunsuz davranışlarda bulunmalarıymış. 114 yıllık bir geçmişe sahip Türk hamamlarında yıl başından itibaren erkek erkeğe yıkanmak yasak. Seanslar kadın erkek karışık olacakmış. Bunu bizde uyguladıklarını düşünebiliyor musunuz? İngiliz erkekleri bizim hamamı nasıl görüyor ve kullanıyorlar bilemem. Turkish Bath dedikleri onlara göre sulu sabunlu, kurnalı maşrapalı bir buhar odası olabilir. Biz Türk erkekleri oraya temizlenmek ve keselenmek için giriyoruz. Niyetimiz başka bir şey değil. Ama kadın erkek karışık olursa bizim niyete ne olur bilemem. Soygun komedisiAydın’da eşinin 500 TL’lik kredi kartı borcunu ödemek için banka önündeki ATM’de sırasını bekleyen 56 yaşındaki saf bir vatandaşımız parası çalınmasın diye elini cebinde tutuyormuş. Bu sırada yanına gelen hiç tanımadığı bir adam "Hayırdır amca elin cebinde ne bekliyorsun?" diye sormuş. Vatandaşımız "Cebimde para var çalınmasın diye elimi cebimde tutuyorum" diye yanıt vermiş. Adam bunun üzerine ‘’Amca cezaevinden yeni çıktım, uzun süredir paraya hiç dokunmadım. Verir misin bir kez dokunayım?’’ diye bir istekte bulunmuş. İyi kalpli olan vatandaşımız cebinden çıkarıp parayı vermiş. Paraya bakarak bir süre oyalanan adam aniden koşarak kaçmaya başlamış. Olaydan bir gün sonra da aynı adam 60 TL için bir lokantanın kasasını soyarken güvenlik kameralarınca tespit edilip yakayı ele vermiş. Tam bir soygun komedisi!Twitter:İpini koparan giriyor. Twitter lağım fareleriyle dolup taşıyor. Hakaret, küfür, suçlama ve bir dolu saçma sapan aşağalamaların bini bir para. Twitter’ın "Ekşi Sözlük"den bir farkı kalmadı. Twitter polisi diye bir kontrol örgütü kurulmalı ve haddini bilmez terbiyesizleri yok etmeli. Yoksa twitter denilen sözüm ona sosyal medya ortamı çok yakında kendini yok edecek!
Antalya’da yaşayan turizmci Mürüvet Çetin isimli bir vatandaşın 1500 liralık borcu başına dert olmuş. Borcunu ödemeyince evine gelen memurlar eşya yerine 4 yaşındaki Fransız Bulldog cinsi köpeği ‘Leon’u haczetmiş. Mürüvet Hanım isyanlarda. ‘’Canımı yakmak için köpeğimi haczettiler’’ diye haykırıyor. Köpeği bir veterinerin gözetimine teslim etmişler. Borçlu Mürüvet Hanım da alacaklı olan taraf da sürekli veterineri arayıp köpeğin durumunu soruyormuş. Zavallı köpeğin olup bitenlerden haberi yok tabii.Dünyada haciz olan belki de ilk ve tek köpek olduğunun farkında değil ‘Leon’cuk. Yarış atı veya değerli bir aygır olsa anlarım.Ödül almış bir inek olsa anlarım.Pahalı bir kuş veya balık olsa yine anlarım. Ama köpeği haczetmeyi anlayamadım. Ben Leon’un yerinde olsam beni yuvamdan rahatımdan eden haciz memurlarını ısırırdım.Hayvan Hakları savunucusu Ömür Gedik’in ‘Haçiko’su işbaşına.Köpeği satın alıp bir an önce sahibine teslim etsinler. Yoksa Mürüvet Hanım’a bir de veteriner borcu çıkacak.Türk erkeğiBir prezervatif markasının Dünya AIDS günü nedeniyle hazırladığı ‘Küresel Seks Raporu’na göre değişik ülkelere mensup erkeklerin hayatları boyunca kaç farklı kadınla birlikte olduğu açıklanmış. Türkler, Yeni Zelenda, İsveç, Portekiz ve Güney Afrika’lılardan sonra en aktif beşinci ulus olmuş. Rapora göre ortalama bir Türk erkeği hayatı boyunca ortalama 31 kadınla birlikte oluyormuş.İlk sırada yer alan Yeni Zelenda’lılarda bu sayı 44’e yükseliyor. Son sırada ise sadece 3 partnerle Malezyalılar var.Ben bu tür anketlere hep şüphe içinde bakarım. İnsanlar anket yanıtlamayı sevmiyor ve çoğu zaman cevap verirken uyduruyorlar.Sonuçların sağlıklı olduğu tartışılır. Aslında cinsellikte önemli olan kaç farklı partnerle ilişkiye girdiğiniz değil aynı partnerle kaç defa ilişkiye girdiğiniz.Bazı ünlü çapkınların iddia ettiği gibi 500 değişik kadınla birlikte olmak marifet değil yani.Marifet aynı kadınla 500 kere birlikte olabilmek. Hadi diyelim ki bu ankette herkes dürüst davranmış ve doğru sayısal yanıtlar vermiş. Bizim Türk erkeğinin 31’de kalması biraz manidar değil mi?Miss popoBrezilya’da düzenlenen ve en güzel kalçanın seçildiği ‘Miss Popo’ yarışması kıran kırana geçmiş. Birbirinden güzel popolu 500 adayın katıldığı yarışmayı Rosana Ferreira adında bir hatun kazanmış. İzleyicilerin ve jürinin önünden bikini ve tangalarla geçen güzeller kendilerine sorulan sorulara ilginç cevaplar vererek rakiplerini geride bırakmaya çalışmışlar. Organizatör katılımcıları elerken çok zorlandığını açıklamış. Ya zavallı jüridekiler? Onlar popo görmekten şaşı olmuştur herhalde. Ben o jüride üste para vererek yer almak isterdim. Acaba poponun nesine göre bir değerlendirme yaptılar? Acaba popo güzeli seçilen poposuyla mı üne kavuşmuş oluyor? Tıpkı Jennifer Lopez ve Kim Kardashian gibi. Latin şarkıcı Shakira’yı da unutmamak gerek. Bizden de süper kalçalarıyla Nez. Popo farkıyla popülerler.Eurovision"a Ajdar gitsinKral TV, ‘’Türkiye’yi 2012 yılında Eurovision şarkı yarışmasında kim temsil etsin?’’ diye bir anket yapmış. Halkın tercihi Atiye olmuş. Murat Boz ve Hande Yener de onu izleyen isimler. Şimdi ben bu Eurovision konusuna bir açıklık getirmek istiyorum. Bu yarışma bir yıl üstünde konuşulacak kadar ciddi bir olay değil. Kim gitsin, kim gitmesin, Türkçe mi söylesin, İngilizce mi diye aylarca boşu boşuna oyalanıyoruz. Eurovision’a bizden kim giderse gitsin elemeleri geçtiği takdirde gurbetçilerimizin desteğiyle nasılsa dereceye girer. İlk 5 garanti hatta ilk 3 bile olabilir. Sertap Erener’in birinci olmasından sonra şansımız açıldı. Hadise, Kenan Doğulu, Sibel Tüzün, Athena, Mor ve Ötesi hep dereceye girmeyi başardı. Bir tek son giden Manga elemelerden geçemedi.Geçseydi ilk onda onun yeri de garantiydi.Bu yıl biz ‘Nane Nane’, ‘Çikita Muz’ gibi efsane olmuş parçalarla ünlenen Hiperstar Ajdar’ı Eurovision’a yollayalım. Ne dersiniz? Bu arada ikinci tercihim de Nihat Doğan.
Oyuncu Şahnaz Çakıralp ile göz doktoru eşi Murat Öncel’in her geçen gün daha da tatsızlaşan boşanma kavgaları insanı resmen evlilikten soğutuyor. Paralar, takılar,maddi anlaşmazlıklar, kocalık görevini yerine getirememe suçlamalarına ilaveten son olarak Murat Bey’in profesör olmadığı iddiaları ortaya atıldı. Şahnaz Hanım’ın avukatı “Müvekkilim, Murat Bey’in genel kültürünün olmadığını anlayarak kendisinden şüphelenmiştir. Beyfendi mesela Yüksek Askeri Şura nedir, şike nedir bilmiyor. Bunun üzerine araştırdık profesörlük belgesi geçersiz, yani kendisi çakma profesörmüş. Meğer sadece doçentmiş’’ şeklinde kafaları iyice karıştıran bir açıklamada bulundu. Bence Şahnaz Hanım ile Murat Bey ikilisi boşanma kavgalarında gelinecek en son noktaya varmış durumda. İnsan ister istemez daha beteri olamaz diye düşünüyor. Derken hiç ummadık anda yeni bir şeyler ortaya çıkıyor. Murat Bey’in aldığını iddia ettiği Retina Oscar’ı diye tıp dünyasında bir ödül olmadığı bile söylendi. İnsanlar evlenirken acele etmemeli. Birbirlerini yeterince tanımak için zaman ayırmalı. Yoksa sonuç iki taraf için de son derece kötü oluyor. Boşanma kavgaları unutulması ve kapanması zor derin yaralar açıyor. Örnekler maalesef meydanda. Şahnaz Hanım da bir garip. Bu devirde, Yüksek Askeri Şura ve şikeden bihaber varlıklı bir koca bulmuş kıymetini bilmiyor.Deli dünyaTemmuz ayında Norveç’i yasa boğan terör saldırısında 77 kişiyi gözünü kırpmadan öldüren yüzyılın canisi Anders Behring Breivik yüzyılın delisi çıkmış. Mahkemenin talebi üzerine bilirkişilerin hazırladığı raporda paranoyak şizofren çıkan katilin cezaevi yerine psikiyatrik tedaviye gönderileceği söyleniyor. Geçen gün Sultanahmet’te Rambo bozuntusu bir delinin etrafa ateş açması çevredekilere korkulu anlar yaşattı. Bu ne biçim bir dünya?Aramızda deliler dolaşıyor. Özellikle trafikte. Sakın ola trafikte kimseyle didişmeyin. Kimin ne olduğu belli değil. Delinin biri çıkar sonra canınız yanar. Futbol maçlarında da öyle. Çünkü oraya maç izlemeye değil deşarj olup kavga etmeye giden deliler var. Norveç’le aramızdaki fark orada 77 kişiyi öldüren adamı canlı olarak yakalıyorlar ve sonra akli dengesi bozukmuş diye salıveriyorlar. Bizde etrafa ateş açanı olduğu yerde mıhlayıp rahmetli yapıyorlar. Siz ne düşünürseniz düşünün ben bizim yöntemimizi onlarınkine bin kere tercih ederim. Kimse kusura bakmasın!Ayvayı yedikBir ay önce anne olan manken Simge Tertemiz, 5 aylık eşinin kendisiyle evlenmeden önce eski eşinden kızı olduğunu öğrenince küplere binmiş.İddiaya göre Simge Hanım’ın hesap sorduğu eşi olayı doğrulamış ve kendisini ölümle tehdit edip bıçak çekmiş. Ardından da yüzüne bir yumruk atmış. Simge Hanım da bunun üzerine boşanma davası açmış. Darp ile suçlanan kocasının yaptığı açıklama ise akıllara durgunluk verecek cinsten. Aynen şöyle demiş: ‘’ Benden para alabilmek için dayak ve bıçak çekme iddiasını ortaya atıyor. Benim ruhsatlı silahım var, bıçak çekmek bana amelece geliyor.’’ Vay be! Savunmaya bak, hizaya gel. Resmen ‘’Bıçağa tenezzül etmem, çeker vururum. Ben amele değilim’’ diyor. Helal olsun. Dobra adammış. En azından kıvırtmıyor. Yapacak olsam bıçakla değil silahımla yapardım diyor. Demek elinde ruhsatlı tabancası olan istediği an çekip birini vurabileceğini düşünebiliyor. Böyle bir mantık varsa en iyisi derhal bütün ruhsatları toplasınlar silahları da geri alsınlar.Yoksa ayvayı yedik!
Sosyeteden bir hanım bir gazetede yer alan iddialara göre televizyonda ‘Bugün Ne Giysem’ yarışmasının jüri üyelerinden ve ‘Yok Böyle Dans’ yarışmasının ünlü yarışmacılarından Ivana Sert için ‘kıro’ demiş. Şayet haber doğruysa twitter’da “Ivana Sert çok kıro” diye yazmış. Hiç değil! Ivana son derece çalışkan, azimli ve başarılı bir kadın. Yaptığı işin hakkını veriyor. Bazı sosyetik güzeller gibi kıçının üstünde oturup yan gelip yatmıyor. Boşta gezip koca parasıyla geçinmektense kendi parasını kazanıyor. Yarışma hazırlıklarında görüyorum. Herkes üç kere prova yapıyorsa Ivana altı kere yapıyor. İşini çok ciddiye alıyor. Yeteneklerini ve cazibesini en üst seviyeye kadar akıllıca kullanıyor. Ivana Sert’i kıskanıyorlar. Çünkü ülkemize yabancı ve konuşması aksanlı bir kadın olmasına rağmen kendini halka sevdirmeyi başardı. Ivana ‘kıro’ mıro değil. Bilakis ne yaptığını çok iyi bilen, planlı, programlı ve hayatta hedefi olan bir kadın. Hatta önlenemez yükselişi ve geldiği yere bakarak ona ‘Harika Ivana’ bile dense yeridir.Korkmakta haklıTelevizyon eleştirmeni ve programcısı sevgili arkadaşımız Mesut Yar, ‘Televizyon Hastası’ isimli köşesinde ‘Yok Böyle Dans’ yarışmasında benim ve Hakan Peker’in yaşımızdan dolayı danstan sonra nefessiz kalıp hık diye tıkanıp kalmamızdan korkuyormuş. Ben de Mesut’cum reklâmını yaptığı ve 10 ayda 40 kilo verdiği biber diyetine devam edip, yok olup gidecek diye bir ara çok korkuyordum. Ama Mesut Yar’ın asıl korkması gereken Hakan Peker ağabeyiyle ilgili olan endişeleri. Jüriye laf yetiştirecek diye hiç nefes almadığını söylediği Hakan ağabeyi kendisi hakkında yapılan olumsuz ve kinayeli yorumlara pek sıcak bakmaz. Hakan Peker, tavrını koydu yarışmadaki jüriyi bile sindirdi. Mesut Yar, korkmakta haklı. Ama asıl nedeni farklı!Kamer’in kanıtıİlginç olaylara damga vuran popüler milletvekili CHP’li Kamer Genç, programında kendisinin sünnetsiz olduğunu iddia eden bir kadını ağırlayan ekranların 4 S’i Sabahların Sultanı Seda Sayan’a (S.S.S.S) “Gelsin sünnetimi ispatlayayım’’ diye bir çağrıda bulunmuş. Yine ucuz kurtulduk. Verilmiş sadakamız varmış. Renkli kişiliğiyle nam salan Kamer Bey’in şarkıcı Doğuş’u örnek alıp twitter’a anadan doğma üstelik önünde saksı olmayan bir fotoğrafını koymak aklına gelseydi ne yapardık? Ayıkla pirincin taşını. Çünkü işin kötüsü twitter’a konan çıplak fotoğrafların sonu gelmiyor. Örneğin Doğuş, ilki yetmiyormuşcasına ikinci çıplak saksılı fotoğrafını twitter’daki takipçileriyle paylaştığında genelde bunalıma giren erkeklerin yaptığı gibi saçını dipten kazıtmış. Bundan sonra bir daha fotoğraf gelirse önünde tuttuğu saksı da gidecek gibi. Doğuş’un eski göz ağrısı twittter’ın göz bebeği şarkıcı Hilal Cebeci’nin eski sevgilisine nazire yaparcasına soyunup önüne yerleştirdiği bir saksı ve elinde cep telefonuyla kendi resmini çeker gibi yaptığı pozu gördükten sonra iflah olmayacağımıza karar verdim. Herkes her an soyunuk bir pozunu twitter’a koyabilir. Bundan kolay bir reklâm, tanıtım ve ilgi simsarlığı olamaz. Ya birilerine paldır küldür belden aşağı saldıracaksın. Ya da çıplak pozunu koyacaksın. Twitter o hale geldi. Onun için Kamer Genç kanıtını çıkarıp gösterse kimse şaşmazdı. Dedim ya ucuz kurtulduk!Rocky müzikaliHollywood’un ünlü aktörlerinde aksiyon filmlerinin bayatlamayan isimlerinden Sylvester Stallone, cesur ve gözü pek amatör bir boksörün dünya şampiyonluğu için dövüştüğü ‘Rocky’ isimli filmlerinin müzikalini yapmaya karar vermiş. Stallone, Rocky’nin fedakâr ve cefakâr karısı Adrian ile olan aşkına odaklanan bu müzikali önümüzdeki yıl ilk olarak Almanya Hamburg’da sahneye koyacakmış. Doğrusu benim kafam bu işe pek yatmadı. Rocky filmleri zaten çok uzamıştı. 1976’da çevrilen ilki gayet iyiydi. 3 yıl sonraki ikincisi de fena değil, idare ederdi diyelim ama ondan sonra gelen 4 tanesi sabırları taşırdı. Yani toplam 6 Rocky filmiyle izleyici zaten ‘overdoz’ olmuş durumda. Bir de müzikali hiç çekilmez. Ayrıca hatırladığım kadarıyla Sylvester Stallone’un kendi yaratıp yazdığı Rocky karakteriyle karısı arasında öyle müzikallik bir aşk yoktu. Kocasına, evine, ailesine bağlı sıradan bir kadın ile azmi sayesinde yükselen sıradan bir adamın ilişkisinin neresine müzik koyacaklar merak ediyorum. “Rocky” deyince Sylvester Stallone’un dilini sürçe sürçe peltek konuşması gelir akla. Ne hizmetse Sylvester Bey’in aklına da müzikalini yapmak gelmiş. Sırada Rambo’nun balesi mi var acaba? Rocky’nin müzikalini yapmak İngilizlerin dünyaca ünlü ve başarılı bilimkurgu, korku müzikali ‘Rocky Horror Picture Show’u yapmaya benzemez. Almanlardan başkası da gidip görmez!
Henüz askerliğini yapmamış şarkıcılar arasında olan popçu Yalın, önümüzdeki hafta çıkması beklenen bedelli askerlik yasası konusunda ‘’Bu konuda bir bilgim yok. Ben zaten Londra’da yaşıyorum, ara sıra geliyorum’’ demiş. Yalın’ı severim. İyi, hoş tatlı çocuktur. Yüzü gibi içinin de temiz olduğundan şüphem yok. Ama bedelli askerlik konusundan haberi olmamasına şaşırdım. Ne kadar yurt dışında yaşarsan yaşa ekmek paranı kendi ülkende kazanıyorsan memlekette olup bitenlerden haberin olacak. Bunun mazereti yok. Hele seni ilgilendiren bir konuysa o zaman hiç mazereti yok. Yurt dışında yaşayan ve para kazananlar kısa dönem askerlik yapıyor. Yalın’ın kendini bu kategoride görüp görmediğini bilemem ama her şeyden bu kadar bihaber olması veya öyle davranması onun kadar düzgün ve akıllı bir gence yakışmıyor. İşte o zaman ‘Bedelsiz Yalın’ gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ne demekse???Horlayanı dürten robotJaponlar yeni bir robot yapmışlar. Kutup ayısı şeklindeymiş. İçindeki mikrofon ve sensörlerle kişinin kanındaki oksijen düzeyini ölçerek ‘pençesiyle’ insanın başını gıdıklıyormuş. Tokyo’nun Waseda Üniversitesi’nde geliştirilen robot birçok insanın hayatını kabusa çeviren horlama sorununu çözmek amacıyla yapılmış. ‘Horlayan kocayı dürten robot’ diye tanımlanan robota ‘Derin Uyku’ ismini vermişler. Sizi bilmem ama ben yanımda bu robotla yatacağıma sabaha kadar horlarım daha iyi. Bir kere kutup ayısını andırıyorsa heyula gibidir. Gece yarısı uyandığında yanında görse insanın ödü kopar. Sonra horlayan kişinin kafasını dürteyim derken ya gözünü çıkartırsa? Bu işin bir garantisi yok. Sonuçta robot programladığını uygular. Ya o programda bir arıza çıkarsa? Gel de kutup ayısına benzeyen robota derdini anlat. Sonra biz Türkler kıskanç erkekleriz. Horlamaya son verecek diye eşimizle yattığımız yatağa ne idüğü belirsiz bir şeyi almayız. Neme lazım. Dürtmesinler bizi. Horul horul uyumak varkenrobot ne yapacak diye düşünüp kabuslar görmek için insanın gerçekten aklından zoru olması gerek. İnşallah maşallah şovAdnan Hoca olarak tanınan dini cemaat lideri araştırmacı yazar Adnan Oktar, kendi adına bir televizyonda program yapıyor. Harun Yahya TV adını verdiği kanalda genelde genç ve güzel, yerli, yabancı bayanlarla sohbet ediyor. Karşılıklı iltifatlardan geçilmiyor. Bu arada söyleşide iki kelimeden biri ya ‘inşallah’ ya ‘maşallah’. Arada bir ‘elhamdüllah’ da diyorlar. ‘Fesupanallah" dedikleri de oluyor. Ama en çok ve devamlı olarak ‘inşallah’ ve ‘maşallah." Sadece Adnan Hoca değil programda ona eşlik eden kızcağız da papağan gibi habire aynı şeyi tekrarlıyor. Hoca ne zaman inşallah veya maşallah derse o da hemen akabinde lafın sonuna eko gibi bir tane yapıştırıyor. Aslında hiç de fena olmuyor. Kavga ve hakaretlerin kol gezdiği, seviyesiz tartışmalar, aşağılayıcı suçlamalarla kirlenen ekrana biraz iyilik ve güzellik geliyor. Her defasında dünya güzeli bir konuk. İnşallahlar, maşallahlar... Hoşuna gidiyorsa ‘eyvallah’ hoşuna gitmiyorsa ‘illalalah’. Tamam mı? Evelallah!Yaşamayan en seksi erkekler top tenPeople dergisi, geleneksel anketinde Amerikalı ünlü oyuncu Bradley Cooper’ı ‘Yaşayan En Seksi Erkek’ seçmiş. Daha önce George Clooney, Brad Pitt, Johnny Depp,Hugh Jackson ve Ryan Reynolds da aynı dergi tarafından ‘Yaşayan En Seksi Erkek’ seçilmişti. Yaşamayan en seksi erkek kim acaba?River Phoenix: Efsanevi yakışıklılardan aktör James Dean’i andıran havasıyla genç kızların yüreklerini hoplatan Amerikalı oyuncu uyuşturucu illetinden kendini kurtaramadığı için daha 29 yaşındayken aramızdan ayrıldı. ‘Stand By Me’ ve ‘My Own Private Idaho’ filmleriyle ismini duyuran River Phoenix, üne kavuşana dek zor günler geçirdi. 6 yaşındayken kız kardeşi Rain ile sokaklarda gitar çalarak para toplamak zorunda kaldı. ’Walk The Line’ filmiyle Altın Küre ödülü kazanan ve 2 yıl önce sinemayı bırakıp hip-hop şarkıcısı olmaya karar veren ünlü aktör Joaquin Phoenix’in abisi olan River, ‘Yaşamayan En Seksi Erkek’ listesinin güçlü adaylarından.Patrick Swayze: Amerikalı ünlü aktör ‘Ghost’ ve ‘Dirty Dancing’ gibi filmlerdeki başarısıyla beyaz perdenin unutulmazları arasına girmeyi başardı. Aynı zamanda bale okulu mezunu iyi bir dansçı olan Patrick Swayze 57 yaşında kansere yenik düştü. Christopher Reeves: Süpermen filmleriyle tanınan Amerikalı aktör 40 yaşında geçirdiği bir kaza sonucu tekerlekli iskemleye ve solunum cihazlarına bağlı olarak yaşamak zorunda kaldı..Tony Curtis: Geçtiğimiz yıl 85 yaşındayken hayata gözlerini yuman Macar asıllı Amerikalı aktör ve ressam ‘Spartacus’ ve ‘Some Like It Hot’ filmleriyle zirveye tırmandı. Son nefesine kadar hep güzel kadınlarla birlikte oldu. Oyuncu Janet Leigh’in eski eşi ve Jamie Lee Curtis’in babasıydı.Paul Newman: 83 yaşında arkasında 300 milyon dolarlık bir servet bırakarak hayata veda eden Oskar ödüllü ünlü aktör etkileyici derin deniz mavisi gözleri ve bakışlarıyla son derece karizmatik bir erkekti.Clark Gable: Oskar ödüllü oyuncu, Vivian Leigh ile başrollerini paylaştığı ‘Rüzgar Gibi Geçti’ filmiyle Hollywood’un efsaneleri arasına giren ünlü aktör maço yakışıklılardandı.Rock Hudson: 59 yaşında AIDS hastalığından ölen romantik filmlerin vazgeçilmez jönü çok yakışıklıydı. Doris Day ile beyazperdede harika bir çift oluşturmuşlardı. Eşcinsel olduğunun ortaya çıkması özellikle kadın hayranlarını şoke etti.Jim Morrison: Genç yaşta uyuşturucu bağımlılığı yüzünden hayatını kaybeden The Doors grubunun uzun boylu ‘cool’ solisti sesi ve fiziğiyle genç kızların sevgilisi haline gelmişti.Heath Ledger: New York’ta bir otel odasında ölü bulunan 29 yaşındaki Avustralyalı genç aktör hayatını kaybettiği yıl, ‘Joker’ karakterini canlandırdığı ‘The Dark Night’ filmiyle ‘En İyi Yardımcı Aktör’ dalında Oskar ödülünü kazanmıştı. Eşcinsel bir kovboyu oynadığı ‘Brokeback Mountain’ filmi de çok ses getirmişti. Kariyerinin doruğunda ve en verimli çağında şanssız bir şekilde hayata veda eden yakışıklı aktör sinema dünyası için büyük bir kayıp oldu. Elvis Presley: Pop müziğin gerçek kralı ölmedi hâlâ yaşıyor. Las Vegas’da her yerde onun bir taklidi var. Kiliselerde nikah kıyılırken gelip şarkı söylüyorlar. Elvis gerçekten çok farklı ve buğulu bakışları, açık renk gözleriyle inanılmaz çekici bir erkekti.
Ünlü organizatör Erkan Özerman’ın 24. Best Model Of Turkey finalinde kraliçe seçilen Tuğba Melis Türk’ün, daha önce bir porno filmde oynadığı iddiası ortalığı karıştırmış. İşin ilginç tarafı iddiayı ortaya atan daha doğrusu oturduğu yerden kalkıp salonda var gücüyle haykıran ve Tuğba’nın birinci seçilmesine itiraz eden kişinin bir başka finalistin annesi olması. Güvenlik görevlilerince ağzı kapatılarak susturulan kadın, geceye damgasını vurmuş. Bu tatsız olaydan sonra yapılan araştırmada birinci seçilen genç mankenin söz konusu filmde erotik sahnelerde rol aldığı ortaya çıkmış. Erkan Bey’in yarışmaya katılan kızların fiziğini Best Model seçilebilmek için yeterli bulmadığı ve Tuğba Hanım’ı sonradan yarışmaya dahil ettiği de söyleniyor. Kadının ağzını zorla kapattıklarına göre neler söylediğini hayal bile edemiyorum. Olay baştan aşağı tuhafıma gitti. Erotik sahne ayrı, porno film ayrı. Sonuçta bu bir Best Model yarışması. ‘El Değmemiş Kız’ yarışması değil. Biraz soyunup öpüştüğünde kraliçeliği gidiyorsa katılanların çoğu özel hayatları deşifre edilse aynı dertten muzdarip olabilir. Rakip bir modelin porno filmde oynadığına dair bir dedikodu nasıl çıktı da bu feveran eden kadının kulağına kadar gitti onu da anlamak mümkün değil. Erkan Özerman, akıllı ve deneyimli bir organizatördür. Kraliçeyi değiştireceğine ödülün adını değiştirir olur biter. Best Porno Model’e de kimsenin diyecek bir şeyi olmaz herhalde...Polat şaşmaz‘Kurtlar Vadisi’ efsanesinin kahramanlarından Polat Alemdar karakterini canlandıran oyuncu Necati Şaşmaz, “Polat Alemdar öldüğü gün çok üzülürüm. Nihayetinde o da ölümü tadacaktır’’ şeklinde bir açıklmada bulunmuş. Bunu düşündüğünde giriş kapısında ‘’Her canlı bir gün ölümü tadacaktır’’ diye yazan Mecidiyeköy’deki Zincirlikuyu mezarlığının önünden mi geçiyordu acaba? Necati Şaşmaz, oyuncu kimliğiyle Polat Alemdar karakteriyle bütünleşti. Dizi biterse Necati Şaşmaz’ın da oyunculuğunun bitme olasılığı yüksek. Polat Alemdar’ı o kadar başarılı canlandırdı ki izleyicinin kafasına yerleşen imajı silmesi zor. Necati Şaşmaz’da gözle görünen fazla bir oyunculuk yeteneği yok. Öyle her kalıba rahatlıkla girecek bir adam değil. Ağır abi Polat Alemdar’dan sonra bir komedi dizisinde oynayacak hali yok. ‘Kurtlar Vadisi’ dizisinin ekrandaki ömrünü kanal değiştirerek uzatabildikleri kadar uzattılar. Beyazperdeye de aktardılar ama umduklarını bulamadılar. Necati Bey dua etsin de ‘Kurtlar Vadisi’ dizisi oyunculuk yapmak istediği sürece devam etsin.
Müzik dünyasında sıra dışı şarkıcı Lady Gaga fırtınası esmeye devam ediyor. Lady Gaga MTV müzik ödüllerinde 4 ödül birden kazandı ve geceye damgasını vuran isim oldu. Geçen yılki törende şarkıcı Britney Spears’ın kalçalarını elleyen Lady Gaga bu kez de 19 yaşındaki oyuncu Hayden Panettier’in kalçalarını sıktı. Ne yapsa olay olan marjinal süperstar Lady Gaga’yı kutlamak gerek.Herkes onu konuşuyor ama o sadece kendinden bahsettirmekle kalmıyor aynı zamanda işini de son derece iyi yapıyor. Lady Gaga, tıpkı dünyaca ünlü süperstar popçu Madonna gibi güzel bir kadın değil. Ama yine tıpkı Madonna gibi cüretkar giysileri ve muhteşem şovuyla fiziki eksikliğini kapatıyor. Sesi ve şarkıları da Madonna’nınkiler gibi gayet başarılı. Lady Gaga, aslında benim gözümde genç ve çok daha çılgın bir Madonna. Ama 50’sine geldiğinde Madonna gibi formda ve dimdik ayakta kalabilecek mi, onu zaman gösterecek.Michael Jackson mezarında bile rahat değilPop müziğin efsane isimlerinden Michael Jackson hayatta iken rahatsız bir yaşam tarzı sürdü. Ağzı, burnu kapalı elinde eldivenler, ten rengini değiştirinceye kadar devam eden ameliyatlar onu ‘yaratık’ durumuna sokmuştu. Çocuklara olan aşırı sevgisi yüzünden başı derde giren Michael, ölümünden sonra da çok konuşuldu. Son olarak ünlü pop ikonun zamansız ve talihsiz ölümünden özel doktoru Conrad Murray, suçlu bulundu. Ancak olay bununla da kapanmadı. Babası Joe Jackson "Adalet henüz yerini bulmadı. Michael’ı Beatles eserlerinin telif haklarını satın aldığından beri mahvetmek istiyorlardı" şeklinde bir açıklama yaptı. Annesinin Michael’ı kendisinden daha çok dövdüğünü itiraf etti. Michael Jackson’un ayrıca uyuşturucu ve alkol bağımlısı olduğuna dair iddialar ortaya atıldı. Ölümünden sonra para basmaya devam eden Michael, bu dünyada rahat edememişti, şimdi mezarında da rahat bırakmıyorlar.İşin özeti bu!GutibyeBeşiktaş’ın büyük ümitlerle transfer ettiği Real Madrid’in yıldızlarından İspanyol futbolcu Guti canım Türkiyem’de büyük hayal kırıklığı yarattıktan sonra ülkesine geri döndü. Guti hiçbir önemli Kara Kartallardan aldığı paranın karşılığını veremedi. Taraftarların ilgi ve sempatine hiçbir zaman layık olamadı. Son zamanlarda kadroya bile giremedi. Belli ki Guti, Madrid’den İstanbul’a tatil yapmaya gelmiş. Kafasında futbol oynamak yokmuş. Ya da bizdeki futbolu küçümsedi. Çalışmak işine gelmeyince de kendini gece alemlerine verdi. Teknik Direktör Carvalhal da Guti’yi takımdan aforoz etti. Kimse Guti’nin, "Hocamla yıldızımız barışmadı" palavrasına kulak vermesin. Hocası deli mi? İşine yarasa Guti gibi bir yeteneği oynatmaz mı? Guti, şovunu sahada değil, gece kulüplerinde yapmayı tercih edince sepet havasını yedi. Gutibye Guti!LagalugaCanım Türkiyem cep telefonuyla konuşmada rekor kırmış. Ceple konuşma süresi 257’den 270 dakikaya yükselmiş. Avrupa’da bu konuda liderliği ele geçirdiğimiz söyleniyor. Doğrudur. Telefonda konuşmaya bayılıyoruz. Karşı karşıyayken iki laf edemeyenler bile telefonda bülbül kesiliyor. Cep telefonunun kulaklığı olmadığında kendini çıplak hissedenler var. Herkes etrafta özel koruma görevlileri gibi dolaşmaya başladı. Araba kullanırken, sokakta yürürken, yemek yerken, alışveriş yaparken hatta tuvalette işini görürken bile cep telefonuyla konuşanlar var. Bu kadar çok anlatacak neyimiz var anlamak mümkün değil. Cep telefonları ve toplantılar... Verimi düşüren iki başlıca unsur. Konuş babam konuş, sonra toplantıda konuşulanlar için tekrar konuş babam konuş. İşin özeti sıfıra sıfır elde var sıfır. Lagaluga deyince üstümüze yok!
4 S’li kadın, S.S.S.S yani Sabahların Sultanı Seda Sayan ile lafını esirgemeyen agresif popçularımızdan Demet Akalın arasında geçtiğimiz günlerde bir polemik yaşandı. Seda Sultan’ın programına konuk ettiği iş adamı Abdullah Gencal canlı yayında Demet Akalın hakkında ileri geri konuştu. Bir takım hoş olmayan iddialar ortaya attı. Ne oldukları önemli değil. Doğru veya yalan söylediklerinden dolayı Demet Hanım haklı olarak rahatsız oldu. Hiçbir zaman laf altında kalmasını sevmediğinden hemen Seda Sultan’a twitterdan bir gönderme yaptı ve takipçilerine ‘’Ben öyle programları izlemiyorum, sizler de izlemeyin’’ tavsiyesinde bulundu. Bunu duyan Seda Sultan’ın içindeki ‘Kadırgalı Aysel’ canlandı ve Demet Hanım’a bu kez kendi verdi veriştirdi. Seda Sultan konuklarıyla programdan önce hiçbir zaman görüşmediğini ve onların söylediklerinden sorumlu olmadığını iddia etti. Ben Seda Sultan’a inanıyorum. Önceden planlanmış bir şekilde herhangi biri hakkında programında kasıtlı olarak kötü bir laf ettireceğine veya bir ithamda bulunmasına zemin hazırlayacağına ihtimal vermiyorum. Seda Sultan samimi ve dobra kişiliğiyle nam salmış biri. Ağzına geleni söylüyor. Kurguya senaryoya ihtiyacı yok. Ancak bu onu bu olayda haklı kılmıyor. Programı yapan kişi konuğundan sorumludur. Haberi olmadığı bir konunun açılmasını önleyemez ve konuğunun ağzını belki kapatamaz ama duruma müdahale edebilir ve istediği an kesebilir. Konuğu, Demet Hanım hakkında konuşmaya başladığı anda lafların nereye gideceği belliydi. 40 yıllık televizyon kurdu Seda Sultan’ın bunu anlamış olması gerekiyordu. O tercihini konuyu devam ettirmekten yana kullandı. Demet Hanım da kendine göre bunun karşılığını programı protesto ederek verdi. Bu olayda kim haklı kim haksız diye bir şey varsa Demet Akalın haklı. Süpermen NihatTürkücü kankası İzzet Yıldızhan ile Ankara’da bir otelde alem yaptığı ortaya çıkan büyük Türk düşünürü, son Survivor adasının cengaveri part time türkücü full time medyatik Nihat Doğan, yine döktürüyor. Sosyal medyada ünü sınırlarımızı aşmış bir efsaneye dönüşen Nihat Doğan, 15 dakika kaldığı odada 4 kadınla birlikte olduğu iddialarına ‘’Ben Süpermen miyim ki bu kadar kısa sürede 4 kadınla birlikte olayım?’’ demiş. Acaba bizim Nihat, Süpermen’in seks hayatını nerden biliyor? Bugüne dek hiçbir Süpermen filminde ya da çizgi romanında Süpermen’in cinsel hayatıyla ilgili bir bilgi verilmedi. Süpermen kılığına giren gazeteci Clark Kent’in meslektaşı Lois Lane’e duygusal bir yakınlığı vardı o kadar. Süpermen dünyanın gözünde o kadar aseksüel bir karakter ki yapımcılar onu filmde bile çok sevdiği Lois ile zar zor öpüştürdüler. 15 dakika içinde uzaya gidip gelebilir, yangınları söndürüp köprüleri yıkılmaktan, uçakları düşmekten, trenleri çarpışmaktan kurtarabilir ama 4 kadınla birlikte olmasına imkan yok. Nihat Doğan hayali kahramanları karıştırmış olmalı. Kendisini Süpermen’e değil Warner Bros. Looney Tunes’un anormal süratiyle ünlü animatik çizgi film karakterlerinden Meksikalı karikatür fare ‘Speedy Gonzales’e benzetecekti. ‘’Arrrrriba arrribba, yepppa yepppa’’ Sinyor Nihat ! Oleyyyyyyyy...Rıdvan’ın yüreğiBaşarılı futbol yorumcusu Rıdvan’ın yüreğini seviyorum. Adam içinden geldiği gibi hareket ediyor. Zorla bir şey yapmıyor. Görevi olsa bile. Almanya ile oynadığımız milli maçtaki hüsran verici oyunumuzdan etkilendi ve karşılaşma bitmeden yorum yapmayı bıraktı. Bu son deprem felaketinden sonra NTV’deki ‘Yüzde Yüz Futbol’ programında ‘’Futbol konuşmaya gücüm yok’’ dedi ve program 5 dakikada son buldu. Rıdvan, bu iki olayda yayıncılıktan sınıfta kaldı ama insanlıktan tam not aldı. İyi bir yayıncı kendisini kontrol eder ve performansını sürdürürdü. Rıdvan bunu yapamadı. Çünkü yüreği dayanamadı. Madem konuşacak gücü yoktu neden o zaman programı iptal etmedi diye bir soru geliyorsa aklınıza hemen söyliyeyeyim. Yapabilirim sandı ama program partneri Güntekin Onay’ın depremle ilgili dokunaklı açılış konuşmasından sonra boğazı düğümlendi ve konuşamayacağını anladı. Sizi bilmem ama ben Rıdvan gibilerini iyi yayıncılara her zaman tercih ederim. Bazen ister istemez Fenerbahçeliliğini belli ettiği için ona kızıyordum. Şimdi anlıyorum ki Rıdvan ağzıyla değil yüreğiyle konuşuyor. Yüreğine sağlık bir tanecik şeytanımız. Seni böyle olduğun gibi seviyoruz!Hep aynı suratKomedyenler oynadıkları reklamlarda hep aynı surat ifadesini takınıyorlar. Cem Yılmaz hariç hepsinin verdiği poz aynı. Yüzlerindeki şaşkın bakış sanki ‘’Benim burada ne işim var ben burada ne arıyorum?’’ diyor. Şahan Gökbakar ve Ata Demirer bu şaşkın bakışa biraz mimiklerle animasyon katıyor. Şafak Sezer ve Kadir Çöpdemir ise sadece öyle bakıyor. Dikkat ettiyseniz çoğu GSM reklamlarında yer alıyor. Markası ne olursa olsun şekil olarak bakış değişmiyor. Hepsinin ortak noktası efsane komedyen Kemal Sunal’ın Şaban tiplemesindeki ‘bön’ bakış. Bunu kendileri mi yapıyor yoksa reklam ajansı mı öyle durmalarını istiyor kestiremedim. Kendileri o havaya bürünüyorlarsa mesele yok. Ama GSM şirketlerinin kullanıcı profiline uyuyor diye ajans istiyorsa o zaman durum vahim. Bir an önce ajanslarını nazarındaki cep telefonu müşterisinin imajını düzeltmek gerekiyor.