Dünyanın en çok izlenen televizyon programlarından Oscar törenini bu yıl, Amerikalı ünlü Latin şarkıcı Jennifer Lopez ve daha önce çeşitli defalar bu görevi üstlenen komedyen Billy Crystal sunacakmış. Genelde bu gibi profili yüksek gecelerde sunucu olarak komedyenler tercih edilir. Altın Küre’deki sivri dilli İngiliz komedyen Rick Gervais gibi. Daha önce Oscar sunuculuğunu üstlenmiş ünlü komedyenler Whoopi Goldberg, Ellen DeGeneres ve Jon Stewart gibi. Geçen yılın Oscar sunucuları Anna Hathaway ve James Franco çok başarısızdı. Ekranda güzel ve ‘cool’ durmak yetmiyor. Biraz etrafa takılıp espri yapmak gerekiyor. 2009 yılının sunucusu Avustralyalı aktör Hugh Jackman ise karizması ve dansıyla belki de Oscar tarihinin komedyen olmayan en başarılı ismiydi. Bu yıl Eddy Murphy’nin sunucu olarak adı geçiyordu. O olmayınca Oscar komitesi en garanti isim olan ve kendisini daha önce kanıtlamış Billy Crystal’ı seçmiş. Billy Crystal eskisi kadar ortalıkta olmadığı ve popülaritesini yitirmiş olabileceğini düşünerek de yanına son derece medyatik bir isim olan Jennifer Lopez’i koymuşlar. Jay-Lo’nun meslekdaşı ve eski eşi Marc Anthony olan boşanması çok konuşuldu. Kadın güzelliğinin ve seksiliğinin doruğunda. Kendisine genç bir dansçı sevgili bulmuş hayatını yaşıyor. Billy Crystal’ın sansasyondan ve gözlerden uzak özel hayatının tam tersi Jay-Lo’da fazlasıyla var. Bence iyi bir ikili oluşturacaklar. Jennifer Lopez ayrıca İspanyol dilinde birkaç laf edip veya bir şarkı söyleyerek seksi sahne performansıyla geceye ekstra bir renk katabilir. 26 Şubatta Hollywood’un kalbi her yıl olduğu gibi yine Oscar törenlerinde atacak. Ancak bu yıl töreni bir komedyen ve bir de ateş gibi yanan çok seksi bir şarkıcı sunacak.Kendini konuşturma sanatıMedya Takip Merkezi’nin Ocak ayı listesinde ünlü oyuncu Hülya Avşar yine ilk sırayı kapmış. Eurovision’da bu yıl ülkemizi temsil edecek genç müzisyen Can Bonomo ikinci, ünlü türkücü İbrahim Tatlıses üçüncü olmuş. Avşar Kızı’nda medyatik olma konusunda müthiş etkili bir tılsım var. Yıllardır kendisine rakip makip tanımıyor. Arada bir, araya başkaları sızıyor ama dizginler hep Hülya’nın elinde. Ne zaman isterse ince ayar veriyor ve kendini ön plana çıkarmayı başarıyor.Örneğin geçen ay hiç yoktan yine kendisinden bahsettirdi. Bir işadamıyla olup olmadığı belli olmayan bir ilişkiyle gündeme oturuverdi. Hülya’nın kendini konuşturma açısından becerisi ve yeteneği, yoktan var yaratabilmek. Bu başlamadan biten ilişki manevrası bunun en son ve en canlı kanıtı. Hülya, herhangi birini değil eski kocasının eski sevgilisinden yeni boşanmakta olan sosyetik birini kendisine hedef seçerek çok doğru bir hamle yaptı. İki laf etti millet bir ay onu konuştu. Can Bonomo’nun ikinciliği Can’dan çok Eurovision’la ilgili. İbrahim Tatlıses’in ise iyileşme sürecinde ilgi odağı olması doğal. Yani diğerleri Hülya gibi değil. Bir şeyler yapmaları gerekiyor. Tıpkı ünlü popçu Demet Akalın’ın gece yarısı pijamayla sokağa çıkıp arabasının içinde sözüm ona fotoğrafçılara yakalanması gibi... Ya da Gülben Ergen’in Sibel Can’a, Ece Erken’in Gülben Ergen’e sırf haber olabilmek için laf atması gibi. Atletico Madrid’li milli futbolcumuz Arda’nın ünlü oyuncu sevgilisi için sinema kapatması gibi... Hülya’nın bunları yapmaya ihtiyacı yok. Ünlü ya da ünsüz bir sevgiliye de ihtiyacı yok. Son sevgilisi başarılı ve yakışıklı işadamı Saadettin Saran, Hülya Hanım’la birlikte olmaya başladıktan sonra popüler bir isim oldu. Sizin anlayacağınız Hülya, medyayı kullanma konusunda bambaşka bir dünyada. Kendini konuşturmayı bir sanat haline getirmiş kimse farkında değil. Helal olsun Hülya’ya!Kütük bacakÜnlü popçu ve ses yarışmasının başarılı jüri üyesi Hadise, kendisine twitter ve televizyon programlarında “Belçika köylüsü, kütük bacaklı, obez, bidon basenli patates’’ diyen bir adamdan davacı olmuş. Gazeteler olayı “Kütük bacak mahkemelik oldu” başlıklarıyla manşet yaptılar. Hadise radyo programıma konuk olmuştu. Kendisinin hiç öyle bir Belçika köylüsü havası yoktu. Belçika köylüsü ne demekse? Belçika köylüleri nasıl birileriyse? Bacaklarına da baktığımı itiraf ediyorum.Gayet biçimli ve güzel bacakları vardı. Obezliğine gelince. Keşke dünyadaki tüm obezler Hadise’nin vücut ölçülerine sahip olsa. Ben o zaman obez bir dünyada yaşamaya razıyım. Bidon basenli patates için söyleyecek laf bulamıyorum. O kadar uçuk bir benzetme ki ne demek olduğunu çözmek mümkün değil. Gündeme gelmek için ünlülere saldıran birinin saçmalamalarını ciddiye almak bile hata. Ama o zaman da meydanı boş bulup sorumsuzca ve haince atıp tutmaya devam ediyorlar. Hadise’nin bacakları kütük, mütük değil ama içinde bulunduğu durum iki ucu kakalı değnek.Capital Radio kapandıHafta içi her gün 07.00-10.00 arasında ‘Back Up Morning Show’ isimli sabah programını yaptığım Capital Radio, geçtiğimiz ay, 13 Ocak Cuma günü kapatıldı.Cuma ayın 13’ününü uğursuzluğuna inanmazdım. Meğer doğruymuş. Buz hokeyi maskeli canavar Jason radyo dünyasında bile kendini gösterebiliyor. Sonuçta ben radyosuz kaldım. Bazılarının radyosu var, dinleyicisi yok, benim dinleyicim var radyom yok. Bundan sonra ne olur ve hangi radyoda ne zaman tekrar programa başlarım henüz belli değil. Olunca bu konuda gereken açıklamayı yapağım. İnternette görevden alındığım ya da görevime son verildiği şeklinde çıkan haberler asılsız. Görevden alınmak veya görevine son verilmesi için o görevin devam etmesi ve bir başka kişi tarafından doldurulması gerekir. Radyo kapandığına göre ortada bir görev kalmadı. Zaten radyo deyince de Cem Ceminay’ın yeri kolay kolay doldurulamaz. Canım Türkiyem inşallah yakında yine bir başka frekansta buluşuruz.
Seksi şarkıcı Ebru Polat, konser için gittiği Konya’da ekibiyle mahsur kalmış. Kötü hava koşulları nedeniyle İstanbul’a uçak bulamayan Ebru Hanım, hayatında ilk kez bir trene binmek zorunda kalmış. Ancak Ebru Hanım’ın bindiği tren de arıza yapınca seksi şarkıcı saatlerce trenin içinde bekledikten sonra İstanbul yerine Ankara’ya gidebilmiş. Bütün işleri de iptal olmuş. Cinselliğiyle ön plana çıkan şarkıcı Ebru Polat’ın tutuculuğuyla bilinen canım Konya’da niçin, nasıl, neden ve nerede konser verdiğini doğrusu çok merak ediyorum. Sonra Konya’da akşam kalacak yer mi yok? 5 yıldızlısı yoksa Ebru Hanım için yok demektir. Hava kötü, uçak iptalse kal bir gece ne olur yani? Yangından mal kaçırır gibi ne bu acele? İstanbul’a bir gün geç gitse iş mi kaçıyor? Hayatında ilk defa trene binmeyi göze aldığına göre kaçıyor herhalde. 5 yıldızlı otellere ve uçaklarda Business Class’a alışık biri için trene binmek inanılmaz büyük bir eziyet olmalı. Taksi bulamayıp tıka basa dolu Halk Otobüsü"ne binmek zorunda kalmak gibi bir şey herhalde. Aksilik bir de bindiği tren bozulmuş. Ebru’cuk da saatlerce vagonun içinde kalmış. Üşümüştür de güzelim. Uçaktaki gibi battaniye de yoktur trende. Kendisini tanıdım ve severim. Onun için ne kadar zor anlar yaşadığını tahmin edebiliyorum. Dalga, malga da geçmiyorum. Büyük geçmiş olsun diyorum. Ebru’nun çuf çufu uf olmuş!Drag Queen EltonGeçtiğimiz hafta yapılan Altın Küre ödül töreninde sivri dilli sunucu Rick Gervais, pop müziğin taçsız kraliçesi Madonna’yı sahneye davet ederken salondaki konuklar arasında olan dünyaca ünlü eşcinsel müzisyen Elton John’a takılmayı ihmal etmedi. İngiltere’nin bir numaralı komedyeni Gervais, memleketinin bir numaralı efsane sanatçısı Mr. Elton John’a "Pop’un kraliçesi derken senden bahsetmiyorum Elton" dedi. Ağır makyajlı ve tüm suratı dolgu iğnelerle şişmiş, saçı da nur içinde yatsın rahmetli sanat güneşimiz Zeki Müren gibi kabartılmış Elton John hakikaten o görüntüsüyle yaşı geçmiş bir İngiliz Kraliçesi"ne benziyordu. Elton John, erkeklerin yaşlandıklarında karşı cinse benzemeye başlamalarının en büyük kanıtı. Bunun eşcinsel olmasıyla bir ilgisi yok. Kadınlar da yaşlandıklarında erkeğe benziyor. Onların bir avantajı estetik müdahalelerin nedense kadınlara daha çok yakışması. Aslında Elton John’a, Pop’un Kraliçesi yani ‘The Queen Of Pop’ yerine ‘Drag Queen’ demek daha doğru olurdu. Drag Queen’ler kabarelerde eğlendirmek amacıyla kadın gibi giyinen ve genelde karikatür bir kadın gibi davranan ve çoğu Elton John gibi eşcinsel olan erkeklere deniyor. Elton John, o gece Queen of Pop’dan çok tipik bir Drag Queen’e benziyordu. Mr Gervais, gibi kıvrak zekalı ve fırlama bir komedyenin de bu benzerliğin farkına varmaması imkansızdı. 2011 Altın Küre ödül töreninde Hollywood’un ünlü aktörü Bruce Willis’i sahneye eski eşi Demi Moore’un o zamanlardaki genç kocası Ashton Kutcher’ın ‘babası’ olarak davet eden Mr. Gervais’ın sunumu zaten bu yıl nispeten olaysız ve çok daha usluydu. Yoksa bu fırsatı kesinlikle kaçırmazdı.Sezen rüküş mü?Sosyetenin bir dönem efsane kuaförü olan Demir Çalarkan’ın tasarımcı kızı Sedef, en şık giyinen sanatçının Ajda Pekkan, en rüküşünün de Sezen Aksu olduğunu söylemiş. Sedef Hanım, kendi zevkine göre düşüncelerinde haklı olabilir. Süperstar Ajda gerçekten her zaman çok güzel ve zevkli giyiniyor. Sezen Hanım ise gösteriş için değil içinde rahat etmek için giyiniyor. İkisini kıyaslamak imkansız. Ajda’nın iyi giyimiyle Sezen’in rüküşlüğünü aynı nefeste söylemek haksızlık. Ajda’nın sahne şovuyla Sezen Hanım’ınki arasında dağlar kadar fark var. Ajda, güzel sesini mükemmel bir görsel şovla tamamlıyor. Ajda’nın sahnesinde görsellik her zaman ön plana çıkıyor. Sezen Hanım ise sahnede duygusallığı ve esprileriyle parlıyor. Bu da çok normal. Ajda ile Sezen’e oldum olasıya insanların bakış açısı farklı olmadı mı? Ajda’yı tepeden tırnağa inceleyenler, Sezen Hanım’ın neresine baktılar? Ben duygusal ve esprili bir Ajda ile harika giyinen bir Sezen istemiyorum. İkisinin de yeri ve değeri ayrı. Canım Türkiyem, Sezen Aksu’yu bağrına basmış bir kere. Minik serçemiz nasıl giyinirse giyinsin, kimsenin umurunda değil. Sağlıklı olsun, sahneye çıkıp şarkılarını söylesin yeter. Bu arada Sedef Hanım’ın kendine özgü giyim tarzıyla ünlüler arasında rüküşlüğün kitabını yazdığı söylenilen biricik ve değerli şarkıcımız Yıldız Tilbe’den haberi yok herhalde.
Ünlü komedyen ve tek bir twitle 1.5 milyon takipçi toplamayı başaran belki de dünyadaki tek ünlü Cem Yılmaz, iddialara göre 5 aylık sevgilisi Ahu Yağtu’nun hamile kaldığını öğrenince evlenmeye karar vermiş. Sevgililer, bir değişiklik olmazsa 3 Mart’ta nikâh masasına oturacaklarmış. Cem Bey, Ahu Hanım’la çiçeği burnunda olan birlikteliğinde korunmayı düşünmediğine göre evlenmeyi zaten göze almış demektir. Daha birbirlerini doğru dürüst tanımaya fırsat olmadan alel acele mercimeği fırına verip çocuk bekliyorlarsa, olay bitmiştir. Kimseye bir şey söylemek düşmez. Onlar eriyorsa muradına bize kereviz yemek düşer. Ama milletin ağzı torba değil ki büzesin. Ahu Hanım’ın daha henüz 19’undayken kendinden 16 yaş büyük bir avukatla nikâh kıydığı ve 5 yıl evli kalıp boşandığı haberi gündem oldu. Cebir problemi gibi. 19, 16 ve 5 eşittir Cem Yılmaz’ın karekök esprisi. Basamakta duranları kapı çarpar böler karekökünü alır hesabı. Burada da Ahu Hanım’ın sanki yıllar önceki evliliğinin hesabı soruluyor. Ahu Hanım, bu konuda "Genç yaşta evlenmekten hiç pişman olmadım. Her şey bir tecrübe. Belki o evliliği yapmasam buralara gelemezdim. Çocuk doğursam daha iyi olurdu" şeklinde bir açıklama yapmış. Çocuk kısmı hariç kendisine katılıyorum. Tecrübe, hayat deneyimi iyi güzel de, biten bir evliliğin hatırasına ne gerek var? Yanlış anlaşılmasın. Çocuk yapılmasına karşı değilim. Çocukları çok severim. Ama çocuklar, ana baba aynı çatı altında birlikteyken daha iyi büyütülüyor. Hatta bir önceki evliliğinden çocuğu olan kadına bavuluyla gelmiş gözüyle bakan erkekler var. Ahu Hanım daha genç. Cem Yılmaz da öyle. Birlikte çocuklarını sonsuza dek mutlulukla büyütürler inşallah. Ahu Hanım, ilk eşinden çocuğu olsa dediği gibi buralara gelmesine gelirdi de Cem Yılmaz onunla evlenir miydi bilemiyorum.Hooray for MeltemOyuncu Meltem Cumbul’un ‘Altın Küre Ödül Töreni’nde sahneye çıkarak kısa bir konuşma yapması bazıları tarafından insafsızca eleştirildi. Ben uzun yıllar Amerika’da kaldım ve Los Angeles’da yaşadım. Oranın havasını az, çok bilirim. Tüm dünyanın Hollywood’un Akademi Ödülleri’nden sonra en çok önem verdiği bir gecede Meltem’in kendini göstermesi büyük bir başarıdır. Meltem’in "Uluslararası bir yıldız" olarak tanıtılması Türk sineması için önemli bir olaydır. Kimse bunu küçümsemesin. Bugüne dek böyle bir törende bırakın sahneyi, davetliler arasında hangi Türk oyuncusunu gördünüz? Meltem’in kendi imkanları, çabası ve ilişkileri sayesinde ‘Altın Küre’ gecesine davet edilmesi ve bonus olarak canlı yayında sahneye çıkartılmasına şapka çıkartmak gerek. Meltem’in 30 saniye süren konuşması sırasında dünyaya barış mesajı vermek için yaptığı "V" işareti bile tepki çekmiş. Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk tarafından terk edildiği iddialarıya gündeme gelen ressam Karolin Fişekçi, twitter’da "Bu işaret her ülkede barış anlamına gelmiyor" diye yazmış. Gelmiyorsa ne yapalım yani? O zaman onlar anlamadılar. Meltem’in ne kabahati var? Kız çıkmış oraya Türkçe bile konuşmuş, ülkemizi tek başına aslanlar gibi temsil etmiş. Meltem’i kutlamak gerek. İlla da eleştireceksen kıyafetini eleştir. Bir Türk modacısının elbisesiyle çıksa daha iyi olurdu deyin. Meltem, dünyaca ünlü markalar giymesini biliyor ama kendine yakışanı seçmekte zorlanıyor deyin. Ama Hollywood’u tek başına fetheten Meltem’in hakkını yemeyin. İlk kez 1937 yapımı ‘Hollywood Hotel’ filminde yer alan ve Oscar törenlerinin vazgeçilmez simgesi haline gelen "Hooray For Hollywood" şarkısını Meltem’e gönderiyorum. Hooray for Meltem!No smoking!Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) ödül töreninde ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın, "Bir Zamanlar Anadolu’da" filmi 6 dalda ödül kazanmış. Ancak Nuri Bey, SİYAD’ın ödül gecesine Kartalkaya’dan şehre yeni gelmiş gibi üstünden akan kazağıyla gitmiş. Aynı Nuri Bey, Cannes’da yapılan Altın Palmiye (Palme d’Or) ödül gecesine smokinle katılmayı tercih etmiş. Bence Nuri Bey hata etmiş. Tam aksini yapması gerekirdi. ‘Altın Portakal’ başta olmak üzere bizde yapılan sinema ödül törenlerine salaş kıyafetlerle gitmek marifet değil. Onu herkes yapıyor. Bırakın ceketi, ayağına deri pabuç giyene ‘resmi giyinmiş’ gözüyle bakılıyor. Biz alışığız. Asıl marifet dünyanın en kendini beğenmiş ve ukala milleti Fransızların ödül törenine hırkayla gitmek. O zaman ben sana ‘bravo’ derim. Nuri Bilge Ceylan’ın SİYAD’ı küçümseyen ‘snob’ davranışını protesto etmek için ödül kazanan filmine biz de don atlet gidelim. Ama belki de bir yanlış anlaşılma vardı. Nuri Bey, ödül töreninde sigara içilmediği ,‘no smoking’ kuralı olduğu için hırkasıyla gitmiş olabilir.
Dünyanın en popüler isimlerinden Ermeni asıllı Amerikalı reality şov yıldızı Kim Kardashian, kendinden bahsettirmek için her türlü numarayı yapıyor.Kim, son olarak şov programında asistanlığını yapan arkadaşı Jonathan Cheban adlı adamın eşcinsel olup olmadığını anlamak için karşısına geçip soyunmuş.Milyonlarca erkeğin yerinde olmak isteyeceği Mr. Cheban ise gözünün ucuyla bile seksi Kim’e bakmamış. Kim de “Jonathan bana bakmadığı için gay olabilir" demiş. Ben aynı fikirde değilim. Bu Kim’in gözler önündeki ilk soyunması değil. Sevgilisiyle çektiği bir porno film sayesinde üne kavuşmuştu. Sonra ‘Playboy’ dergisine poz vermek için çırılçıplak soyundu. İnternette üryan fotoğrafları cirit atıyor. Sizin anlayacağınız Kim’i soyunmuş halde görmek sıradan bir şey oldu. Üstelik Mr. Cheban, büyük bir olasılıkla asistanı olarak onu her gün görüyor. Sizin anlayacağınız şov arsızı Kim’in kafasına göre yaptığı striptiz testi geçerli olmayabilir. Adam dönüp bakmadıysa, daha önce yüzlerce defa gördüğünden ve ne numaracı olduğunu bildiğindendir. Ama sakın ola bu testi hayalinde bile kadınları soyan Türk erkeklerinde denemeye kalkmasın. Benden söylemesi.Babla’nın gazozlarıDiva Bülent Ersoy, nam-ı diğer Bülent Abla veya kısaca ‘Babla’, durup dururken 40 yıl önce idam edilen devrimci olarak bilinen öğrenci lideri Deniz Gezmiş’in ardından çok ağladığını itiraf etmiş. Deniz Gezmiş’in toplantılarında çok bulunduğunu ve ona şarkılar söylediğini iddia etmiş. Deniz Gezmiş bir gün sözüm ona Babla’ya şarkı söylemesi için üç şişe gazoz ısmarlamış. Sözüm ona diyorum çünkü haberin çıktığının ertesi günü Deniz Gezmiş’in dava arkadaşı 68 kuşağının gençlik liderlerinden Bozkurt Nuhoğlu’dan bu konuda bir yalanlama geldi. Bozkurt Bey, en yakın dostu Deniz Gezmiş ile Babla’nın hiç karşılaşmadıklarını ve Deniz Bey’in Babla’dan hiç hazzetmediğini açıkladı. Kim doğru söylüyor bilemeyiz. Babla yıllar sonra böyle bir hikâye düşünüp sanki olmuş gibi anlatabiliyorsa onu kutlamak gerek. Kimsenin aklının ucundan geçmeyecek bir konu yazmış. 3 gazoz da cabası. Çay değil, kahve değil, bira değil ama gazoz. Nereden aklına geldiyse? Hikâye doğruysa Deniz Bey 3 şişeyle yine kendini iyi kurtarmış. Şimdi 3 kasa gazoz ısmarlasa Babla, değil şarkı söylemek ağzını açıp ‘gık’ını çıkartmaz. Hem devir değişti hem de Babla. Hey gidi günler hey!Damat Robbie gay çıktı!İngiliz şarkıcı Robbie Williams 2010 yılında babası Türk olan Amerikalı model Ayda Field ile evlendiğinde milletçe ne kadar sevinmiştik. Sonuçta Mr. Williams, dünyaca ünlü ve genç kızların peşinde koştuğu son derece yakışıklı ve varlıklı bir damattı. Amerika doğumlu da olsa, ülkemizi haritada bulmakta zorluk da çekse, bir Türk kızının onu kapması hepimiz için bir gurur vesilesi olmuştu. Hevesimiz kursağımızda kaldı. Yeni yılın ikinci gününde bizim 37 yaşındaki damat Robbie, kendisine "Kaç paraya bir erkekle yatarsınız?" sorusuna öyle bir cevap verdi ki sanki başımızdan aşağı kaynar sular döküldü. Mr. Williams “Brad Pitt ile bedavaya yatarım, diğerlerinden 2 milyon sterlin isterim” diye bir yanıt verdiğinde, acaba ne derece ciddiydi? Özellikle Brad Pitt için, "Kadınlar gibi ben de ona hastayım" demesi şakayla karışık da olsa bizim damat Robbie’nin içinde zapt edemediği eşcinsel temayülü işaret ediyordu. Vah vah vah... Tüh tüh tüh... Zavallı Ayda kızımız. Ne umdu ne buldu? Ne umutlarla evlendi, başına neler geldi? Kocasından çocuk beklerken adam etrafa gay olabileceğini bas bas haykırıyor. İşin ilginç yanı röportajı yapan muhabirin hangi cesaretle bizim damat Robbie’ye böyle bir soru sorduğu. Herhalde ya bizim damat Robbie’nin halinden, tavrından, şüphelendi ya da İngiliz erkeklerin eşcinsellik konusundan gocunmadıklarını düşündü. Gel de sıkıysa bu soruyu Kadir İnanır’a sor. Sorduğun son soru, aldığın son nefes olur. Bizim damat Robbie ile yatmak için 2 milyon sterlini gözden çıkaracak kadar zengin bir eşcinsel erkek ortaya çıkar mı, bilemem. Bildiğim tek şey sapına kadar erkek diye bağrımıza bastığımız bizim damat Robbie’nin ilk önüne çıkan fırsatta gay olabilmek için fırsat kolluyormuş gibi bir havada olması. Zavallı Ayda kızımız!Azra’nın dansıTescilli güzelimiz Azra Akın geçen yıl ‘Yok Böyle Dans’ yarışmasındaki olağanüstü performansı ile izleyeni büyülemişti. Bu yıl bir kereliğine de olsa yine aynısını yaptı.Geçen seneki yarışma partneriyle yaptığı özel dans gösterisi muhteşemdi. Azra, dans ettiği zaman bambaşka bir kadın oluveriyor. Daha güzel, daha çarpıcı ve çok daha seksi. O masum hali gidiyor ve tam bir dişi oluyor. Popüler bir sevgilisi olduğu için Azra’nın çok üstüne gittiler. Bence bunları hak etmiyor. Ama jüri koltuğunda oturmayı fazlasıyla hak ediyor. Çünkü bu dans işini hiç tartışmasız ve rakipsiz en güzel o yapıyor. Bu arada ‘Yok Böyle Dans’ yarışması bu hafta sona eriyor. Tahminimi merak ediyorsanız. Alp Kırşan birinci, Özge Ulusoy ikinci olur diyorum. Ama halkın SMS oylarıyla her an her şeyin olabileceğini unutmamak gerek. Bakarsınız geçen hafta Aşkın Nur Yengi’yi eleme başarısını gösteren Arnavut güzeli Almeda kazanır. En iyisi Pazartesi akşamı saat 20.00’de Show Tv’de büyük finali canlı izlemek.
Geçtiğimiz yılın en anlamlı ve önemli gözlemi Keşan müftüsü Süleyman Yeniçeri’den geldi. Twitter’da ‘’Noel Baba düzgün biri olsaydı bacadan girmezdi’’ diye yazan müftü Yeniçeri, yerden göğe kadar haklı. Bunca yıl nasıl kimsenin aklına gelmemiş hayret. Bacadan girse girse eve hırsız girer. Noel Baba ya da nam-ı diğer Santa zenginden çalıp fakirlere dağıtan hırsızın biri olmalı. Bir nevi Robin Hood. Oyuncakçı dükkanlarını soyuyor sonra ganimetini bacalardan evlere girip çocuklara dağıtıyor. Derhal bu kendini bilmez beyaz sakallı yaşlı adam için bir tutuklama emri çıkartılmalı. Bence geyikleri de suçlu. Hırsız Santa’ya bunca yıldır taşıyıcılık yapıyorlar. Hele aralarında Rudolph diye bir geyik var ki burnu hep kırmızı. Alkolik midir nedir? Allah bilir sigara da kullanıyordur. O geyik müsveddelerinin tümünü yakalayıp gözaltına almak gerek. Noel Baba’nın baca aralarında ne işi var? Kimsenin evine habersiz girilmez. Onların mahremiyetini ihlal etmek ayıptır. Utanmaz Santa hırsız olduğu kadar da sapık olmasın? Röntgenci olmadığı ne malum? Yılbaşı gecesi giysinler diye kadınlara kırmızı iç çamaşırı filan da bırakıyor hediye paketlerinin içinde yani cinsel sapık olma ihtimali yüksek. Hem Santa’nın gerçek Santa olduğu nerden belli. Kimlik kontrolü yapalım diyeceğim ama adam bacadan herkes uyurken girip tüyüyor. En iyisi o gece şömineyi yakmak. Çocukları mutlu edecek diye bu kadar zamandır göz yumduk ama yeter artık. Santa bundan böyle yılın 51 haftası kaldığı kutuplardaki evinden dışarı çıkmasın. Ayrıca köle gibi kullandığı ve göklerde uçurup ağır yük taşıttığı geyiklerini de salıversin. Yoksa Ben Örümcek Adam’dan da şüphelenmeye başladım. O da adam gibi kapıdan girmiyor ağ kurup binaların çatısına çıkıyor. Herhalde Santa’ya özenip kendine örnek aldı. Hırsız n’olacak!Yerinde benzetmelerTuba Ünsal, güzel olduğu kadar da akıllı bir kadın. Çok doğru ve yerinde benzetmeler yapıyor. Son olarak ‘’En Güzel Gülen Çocuk Yarışması’’ adında gerçekten de son derece lüzumsuz bir yarışmayı eleştirirken yine bombayı patlatmış. Tuba Hanım, çocuk istismarı olarak değerlendirdiği organizasyonu yapanları kınarken yarışmayı sunan oyuncu Vatan Şaşmaz için de ‘’gevrek gevrek sunuyor’’ demiş. Haklı. Sevgili Vatan yakışıklıdır, sempatiktir ama sunumu her zaman "gevrek, gevrek"tir. Tuba Ünsal, bundan önce Twitter’da yurt dışında doğum yapan anneleri bence haklı olarak eleştiren Okan Bayülgen’in eşi Şirin Ediger’le polemiğe girmiş ve ona ‘zilli’ lakabını takmıştı. Şirin Hanım’ı tanımam ama ‘zilli’ lafı cuk oturmuştu. Ünlü gazeteci yazar Perihan Mağden de bu konuda ustadır. Bir ara ben "Akademi Türkiye" isimli yarışmada tüm saflığım ve iyi niyetimle jüricilik yapmaya çalışırken bana jürinin Avarel’i demişti. Yerinde benzetmeler yapmak hiç de kolay değil. Tonla lafı bir, iki kelimeyle ifade etmek zeka işi. Bunu yapanlar Tuba Ünsal ile Perihan Mağden.Kahkaha motoruTelevizyonun başarılı ve kahkahalarıyla ünlü güzel sunucusu Saba Tümer, gazinocular kralı Fahrettin Aslan’ın sivri dilli oğlu Sacit Aslan’ın kendisi hakkında ‘’Kahkaha motoru Saba Tümer kantarın topuzunu fena kaçırdı’’ şeklindeki ifadesinden dolayı 25 bin TL’lik tazminat davası açmış. Neden? Sacit Bey, "motor" kelimesini argoda bildiğimiz anlamda kullanmamış ki? ‘’Kahkahanın motoru’’ dememiş ki! Saba Tümer’in insanın içini ısıtan kendine özgü ve genelde arkası kesilmeden ardarda gelen hoş kahkahaları için "motor gibi" demiş. Kusura bakmayın kimsenin tarafını da tutmuyorum ama ben bu lafı böyle anladım. Aralarında başka bir şey geçmişse veya Sacit Bey’in niyeti farklıysa bilemem. Ama birine "kahkaha motoru" dediği için dava açılıyorsa mahkemeler abesle iştigalden işlerini yapamaz hale geldi demektir. Tevekkeli değil benim yazılı imzalı sözleşmeli tazminat davam 6 yıldır yerinde sayıyor !Demet"e pankartDemet Akalın sonunda aradığı aşkı buldu. Son sevgilisi Okan Kurt ile gayet mutlu gözüküyor. İnşallah sonuna kadar aynı mutlulukta devam ederler. Okan Bey, romantik birine benziyor. Geçen haftalarda Demet’in gittiği bir futbol maçında üzerinde "Demet Son Sözüm Aşk" yazan bir pankart açmayı düşünmüş. Ancak pankartı stada sokmak nasip olmamış. Stadlarda pankartlarla evlilik teklifleri yapmak artık sıradan oldu. Keşke Okan Bey paraya kıyıp bir uçak kiralayıp stadın üstünden gökyüzüne yazdırsaydı. Daha havalı olurdu. Sonuçta Demet Akalın sıradan biri değil. Onu etkilemek için tribünde pankart açmak yerine mesajını göklere yazdıracaksın. Okan Bey, daha bu işleri yeni öğreniyor herhalde. ‘B’ planı olmadan bir daha romantiklik yapmaya kalkmaz herhalde. "Son Sözüm Aşk" diye pankart açmak da fazla iddialı olurdu zaten.Sanki lafın bittiği yere gelmişler konuşacak başka şey kalmamış gibi.
Yeni yıla girerken çok sevdiğim ve hepinizin yakından tanıdığı ünlü arkadaşlarımla Boğaz’daki muhteşem Four Seasons Otel’de öğle yemeğinde buluştuk. Nefis bir manzara eşliğinde ve çok güzel bir ortamda harika bir yemek yedik. Bu arada gazeteden sevgili arkadaşım Banu da ünlülerle teker teker röportajlar yaptı... Yılın son gününde yılbaşı yemeğimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Her şeyden önce bizi mükemmel ağırlayan dünyanın en kaliteli otellerinden Four Seasons Oteli’nin sıcak ve samimi personeline ve davetime katılan değerli ünlülere çok teşekkür ediyorum. Bizim için köşede ayrılan yuvarlak masamıza kurulduğumda krallar sofrasına oturdum sandım. İlk gelenler Bedük ve Behzat Gerçeker oldu. Bedük ile geçen yıl dans yarışmasına katıldığında giydiği sarı ceket yüzünden dalga geçmiş, onu Susam Sokağı’ndaki iri sarı kuş Big Bird’e benzetmiştim. Tahmin edersiniz bu yıl benim dansımı gördükten sonra intikamı acı oldu. Yarışma anılarımızı paylaşıp gülüştük...Metin Arolat Metin Arolat, çok sevdiğim bir müzisyen. Ayrıca başarılı bir klip yönetmeni. Kaliteli adam. İşini iyi yapıyor. En güzel huyu espri kaldırabiliyor ve bulunduğu ortama uyum sağlıyabiliyor. Metin, yemek sırasında meslektaşı Sibel Tüzün ile dertleşti ama hepimize ayrı ilgi gösterdi ve sohbetimize katıldı. İşte Metin’in yemekte söyledikleri: * Yılbaşında sahnede olacağım; Kıbrıs’ta. Ama çok yakın arkadaşlarımın da oraya gelmesini istedim. Sahneden iner inmez onların yanına gideceğim. Ben de yılbaşını yaşamak istiyorum. Çünkü bizim işin zor tarafı bu; sahnede oluyorsun ve sahneden inince de eğleneceğin bir ortam olmuyor; evinin dışındasın çünkü.* Yeni yıla çok fazla şey yüklemiyorum. Çünkü bunun hayal kırıklığını 2000’e girerken tüm dünyayla beraber yaşadık. 2000 yılına çok büyük hayallerle girdik ve baktık ki hiçbir şey değişmiyor. Her yeni yıl benim için sadece, bir yaş daha almak demek.* 2011 tüm dünya için kötü geçti; inşallah yeni yılda böyle şeyler olmaz. Umarım 2012, 2011’den daha iyi olur...* Bu yıl bana en çok mutluluk veren olay; 2 tane köpek almam oldu. Bana hayat arkadaşı oldular. Ne de olsa bekar yaşıyorum. İsimlerini Sophie ve Maya koydum.* Yunancaya ilgi duyuyorum ve bu yıl öğrenmek istiyorum.* En unutamadığım yılbaşı; 1992’deydi. Çünkü o yılbaşı gecesi babamı kaybettim.* Yılbaşında hediye vermem ama hediye almaya bayılırım. Arkadaşlarımı da uyarıyorum; çok küçük hediyeler geliyor; daha büyük hediyeler bekliyorum...* Yeni bir maksi single geliyor 2012’de, bekleyin...* Bir de sinema filmi çekeceğim.Behzat GerçekerBehzat Gerçeker dünyada tanıdığım en efendi ve kibar insan. Onunla birlikte olmak insana huzur veriyor. Ayrıca müthiş yetenekli ve sohbeti de çok keyifli. Behzat, son derece rahat ve kendisiyle barışık bir müzisyen. Kompleksleri, takıntıları yok. Gençleri yetiştirmeye önem veriyor ve özen gösteriyor. Ayrıca çok da iyi tenis oynuyor. * Yılbaşı gecesini her zamanki gibi sahnede geçireceğim. Kıbrıs’ta Savoy Otel’deyim; Sezen Aksu ve Enbe Orkestrası’yla.* Yeni yılda, bir önceki yıl yapamadıklarımızı yapmak için kendimize şans yaratıyoruz. Ben de yapamadığım, vakit ayıramadığım şeyleri yapacağım inşallah. Öncelikle kendime ve aileme, daha çok vakit ayıracağım. * 2012’de yeni bir projemiz var. Biliyorsunuz her yıl yabancı bir sanatçıyla sevenlerin karşısına çıkıyoruz, bu yıl da yine çok büyük bir starla sahne alacağız.* Malum, 2011’in özellikle son zamanları terör ve deprem nedeniyle güzel geçmedi.Yeni yılda herkese sağlık; ardından da barış içinde yaşayabileceğimiz bir yıl diliyorum... Tülin ŞahinTülin Şahin dünya tatlısı bir kadın. Cıvıl cıvıl ve çok neşeli. Benden daha çok konuşan belki de bu dünyadaki tek kadın. Çok iyi bir profesyonel. Yaptığı işin hakkını sonuna kadar verdiği için çok tutuluyor. Çekimleri olduğu halde beni kırmadı ve yemeğimize renk kattı. Tülin’i gören hiç yemek yemiyor sanır. Tam tersi. Özellikle tatlıya bayılıyor.Çikolatalı pastasını yerken adeta kendinden geçmişti. * Yılbaşı gecesi arkadaşlarımızla beraber evde olacağız... Dışarı çıkmayı çok sevmiyoruz.* Yılbaşı benim için bitiş ve başlangıç demek.* Star TV’de yeni bir programa başlıyorum; Melek Baykal ve Osman Müftüoğlu ile birlikte farklı bir sabah programına imza atacağım.* 2011’in en unutamadığım olayı, tatile çıkmamdı. 13 yıldır modellik yapıyorum. Hiçbir ay kesintisiz tatil yapmamıştım. İlk kez bu yaz Ege ve Akdeniz’in doya doya tadına vardım.* En unutamadığım yılbaşı; 12 yaşındayken Danimarka’daydı. Kardeşimle birlikte su çiçeği çıkarmıştık. Havaifişekler bir yandan patlıyor, biz bir yandan su çiçeklerimizi patlatıyoruz. Annem iz kalacak diye çok kızmıştı. Çenemdeki iz o geceden kalmadır...* 13 Aralık benim doğum günüm. Ters çevirince 31 Aralık oluyor ya; canım isterse yılbaşı gecesi tekrar doğum günümü kutluyorum.* Şubat’a yeni kitabım çıkacak.* Eşimle çocuk istiyoruz; belki bu yıl olabilir.Sibel Tüzün Masadaki diğer bir konuğum sanat hayatında 20. yılını kutlayan ama daha 20’lerinde gibi duran Sibel Tüzün’dü. Sibel, ne zaman radyoda konuğum olsa çok eğlenirdik. İlk kez bir yemek davetinde beraberdik ve çok eğlendik. Sibel, başkaları hakkında önyargısı olmayan, kötü düşünmeyen yüreği temiz bir kadın. Ancak hiç de saf değil. Aksine son derece uyanık ve hazır cevap.* Yeni yıla Antakya’da Ottomans Otel’de sahnede gireceğim. Hep sahnede giriyorum zaten.* Biz genelde kızımla partimizi 1 Ocak akşamı kutluyoruz. * Yeni yıl; yeni umutlar demek... Ama yeniyıla çok fazla umut yüklemek de doğru değil, çünkü biz kendimizi yenilemedikçe, bakış açımızı değiştirmedikçe istediği kadar yeni yıl gelsin, bir şey değişmez.* Kişisel olarak çok çalıştığım, yoğun bir yıl oldu 2011... Kötü bir şey ise yaşamadım.* Benim için hayatın en güzel tarafı kızımla geçirebildiğim vakitler. Bu yıl ilkokula başladı; onun telaşları vardı. * En unutamadığım yılbaşı; 2007’ye girerken kızımla zıplaya zıplaya parkeleri kırmıştık, çok eğlenmiştik.* Yeni yılda yeni albüm geliyor.* Yeni bir ofise geçiyorum. Bir de bir ev olsa ne güzel olur.* Şöyle eski bir İstanbul evi istiyorum ve evrene mesaj yolluyorum...* Yeni yıl dileğim; “Hayaller kurup, onları gerçekleştirebileceğimiz bir yıl olsun”...BedükBedük, kendine özgü stiliyle büyük hayran kitlesi olan değerli ve yaratıcı bir müzisyen. O da Behzat gibi evine bağlı ve son derece düzgün hayatı olan biri. Ne kadar iyi kalpli bir insan olduğu tertemiz yüzünden okunuyor. Bedük yemekte çok rahat ve keyifliydi. O da benim gibi iştahlı. Güzel yemekleri görünce dayanamıyor. Yemek sırasında bakın neler söyledi:* Yılbaşı gecesi İzmir Ooze Venue’de sahneye çıkacağım. Her yılbaşı sahnedeyim genelde. * Yeni yıl, sıfırlamayı ve yeni başlangıçları ifade ediyor.* Bu yıl, tüm dünya için çok zor bir yıldı. 2012’de bunların olmamasını diliyorum. Herkesin daha çok birbirini sevdiği, birbirinin fikrine değer verdiği bir yıl diliyorum.* Kişisel olarak ise 2011 çok iyi bir yıldı. Dünyada daha çok duyuldum. 40 ayrı dünya televizyonunda kliplerim gösterilmeye; 98 radyoda şarkılarım çalınmaya başladı.* Yeni yılda 20 kilo vermek istiyorum; daha sağlıklı beslenmek istiyorum. Ayrıca kendi plak şirketimden piyasaya ‘Federaller’ adında yeni bir gurup çıkartacağım.* Kendime yeni albüm yapacağım.* En mutlu olduğum yılbaşı; 2009’a girerkendi. Çalışmamıştım ve evde ailemle geçirmiştim.* En kötü yılbaşım ise Ankara’daydı. Orada okurken eşim henüz sevgilimdi. O gece beraber plansız dışarı çıkmıştık. Gidecek hiçbir yer bulamayıp tırıs tırıs eve dönmüştük.
Ermeni asıllı Amerikalı reality şov güzeli Kim Kardashian, ‘Amerikan Kotilyonlar Birliği’ tarafından ‘Yılın Görgüsüzü’ seçilmiş. Kim’in NBA yıldızı basketbolcu Kris Humprhies ile 72 günde sona eren evliliğini bir kamu meselesi haline getirmesi buna neden olmuş. Evlilik kurumuna gösterdiği saygısızlıktan dolayı görgüsüzlükle suçlanan Kim, gerçekten de her fırsatta kendi reklamını yapmak için çırpınıyor. Şarkı söylemek, rol kesmek başta olmak üzere Kim’in hiçbir yeteneğinin olmadığını canlı yayında yüzüne vuran 84 yaşındaki duayen televizyoncu Barbara Walters, haksız değil. Ancak Kim Kardashian’ın yaptıkları görgüsüzlükten ziyade kendi çıkarları uğruna başkalarını kullanmak. Tıpkı burada tipik saf bir Amerikalı görünümündeki genç basketbolcu eşini ve sansasyona aç magazincileri kullandığı gibi. Kim bu sayede para kazanıyor ve yılbaşı gecesi yanında olmak isteyen hayranlarından 20’şer bin dolar isteyebiliyor. Kazanç sağlamak için yapılan bir şey ne kadar banal ve mahallevari olursa olsun görgüsüzlük sayılmaz. Asıl görgüsüzlüğü kendi kazandığın parayı harcama şeklinle belli edersin. Tıpkı Hollywood’un ünlü çifti Tom Cruise ve Katie Holmes ya da kısaca Tom Kat gibi. İkisi de son derece varlıklı olan Tom Kat ikilisi, 5 yaşındaki kızları Suri’yi inanılmaz şımartıyor. O kadar ki kız bunların kafasına çıkıp etse, gökden nur yağdı diyecekler. Suri, Noel Baba için 100 bin dolarlık bir hediye listesi hazırlamış. Elmas küpeler, prenses eldivenleri, ünlü tasarımcılara ait giysiler istiyormuş. Dünyanın en iyi giyinen kadınları listesine 21"inci sıradan giren Suri zaten 3.2 milyon dolarlık bir gardıroba sahipmiş. Paralarını sokağa atsalar daha iyi olurdu. Geçenlerde bir oyuncakçı mağazasında istediği oyuncak alınmadı diye kendini yerlere atmış ve sinir krizleri geçirmiş. "Görmemişin oğlu olmuş tutmuş çükünü koparmış" diye bir laf vardır. Suri, bir kız çocuğu olmasına rağmen bu laf bunların yaptıklarına cuk oturuyor. 5 yaşındaki kızlarını bu denli şımartan Tom Kat ikilisi de hiç tartışmasız ‘Yılın Görgüsüzleri’ oluyor.Sergen’in elektriklenmesiBeşiktaş’ın ve milli takımımızın efsane futbolcularından Sergen Yalçın, Muhteşem Yüzyıl dizisinde Prenses Isabella’yı canlandıran güzel gözlü oyuncu Melike İpek ile aralarında bir yakınlaşma olduğunu kabul etmiş. "Melike ile şu an beraberiz desem de yalan olur, değiliz desem de. Melike çok güzel ve çok tatlı bir kız. Bir erkek olarak beğeniyorum. Aramızda bir elektriklenme var. Ama ben onun bu camianın dışında olmasını seviyorum" demiş. Hangi camia acaba? Melike Hanım, bir televizyon dizisinde oyuncu, Sergen de artık ekranda yorumcu ve jüri üyesi. Yani ikisinin camiası göründüğü kadarıyla aynı. Ama Sergen dediği gibi erkek gözüyle kızı beğeniyorsa camiaları karıştırması hiç önemli değil. Elektriklenme olsun yeter. Sonsuz mutluluklar ikisine...Kıvanç’ın havyarıBest Model Of Turkey yarışmalarının demirbaş organizatörü Erkan Özerman, 2002 birincisi Kıvanç Tatlıtuğ için "Havyarı zeytin ezmesi sandı" demiş. Önemli değil. Kıvanç yıllar önce toyluğunda ikisini karıştırmış olabilir. Önemli olan Kıvanç’ın artık havyarı zeytin ezmesi niyetine alabilecek kadar para kazanıyor olması. Gerisi boş! Bu arada bizim paparazilere de pes doğrusu. Kıvanç’ın sevgilisi, sessiz sakin Azra Akın’ı çıldırtmayı başarmışlar. Sokakta yürürken kadının yolunu kesip izin almadan fotoğraflarını çekmeye başlamışlar. Azra Hanım da sinirlenip onlara Flamenkçe bağırıp çağırmaya başlamış. Ama ne olursa olsun kendisi o kadar güzel ki, peri kızı Azra’nın sinir içinde haykırışları bile bence insanın kulağına müzik sesi gibi gelir. Maalesef mi?Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman, 1-0’lık Trabzonspor galibiyetinden sonra sarı lacivertli camianın bu yıl yaşadığı zor günleri kastederek "Maalesef geçen sezon aldığımız şampiyonluğu bu sezon tekrar elde etmek zorundayız’’ şeklinde bir açıklamada bulunmuş. Tekrar şampiyon olmayı anladık da neden ‘maalesef’? Bırakın Fenerbahçe’yi ligde ‘maalesef’ şampiyonluğa oynayan bir takım mı var? Bazen verdiği demeçlerde kafalarda soru işaretleri bıraksa da Aykut Hoca iyi niyetli, düzgün ve efendi bir adam. "Böyle bir şeye muhtaç edildik" demesi, daha ligin ilk yarısı bitmeden şampiyonluk baskısını üstünde hissetmesinden kaynaklanıyor olabilir. İyi, güzel de ‘maalesef’i maalesef anlamadık! Mutlu sona ulaşırlarsa sezonun sonunda özür diler gibi ‘Maalesef yine şampiyon olduk’ mu demeyi düşünüyor yoksa?Uzan’ın hakkıParis’te yaşayan kaçak iş adamı Cem Uzan, eski eşini etkileyip çocuklarıyla görüşmesine engel olduğuna inandığı 5 şahsa ihtarname göndermiş. "Çocuklarımla görüşmeme engel olursanız size dava açacağım" diyen Cem Uzan, her türlü yasal hakkını kullanacağını belirtmiş. Peki kaçak birinin yasal hakkı var mı? Vatandaşı olduğu bir ülkeye girdiği anda tutuklanacak birinin o ülkede ne gibi yasal hakkı olabilir? Cem Uzan’ın, çocuklarını görmesi en doğal hakkı. Ama yasa dışı Cem Uzan’ın yasal hakları var mı, o ayrı konu!
Hadise, Belçika’da Flemenkçe yayınlanan bir dergiye verdiği röportajda "Ben Türk değilim, Belçikalıyım, bu yüzden vergimi Belçika’ya veririm" diye bir laf ettiğini reddetmiş ve “Olay bazı şahıslar tarafından bana karşı devam eden karalama kampanyasıdır” demiş. Meyve veren ağaç taşlanır misali başarılı olanı kıskananlar oluyor. Ülkemizde birine iftira atmaktan kolay, rahat ve ucuz bir şey olmadığı için kişileri en zayıf yerlerinden vurmak artık toplumsal bir eğlence haline geldi. Hadise’nin vergisi kendisini ve Maliye’yi ilgilendirir. Olay bu kadar basit. Uzun süredir bu tür eleştirilere hedef olan Hadise, kendini savunmak için çareyi "Ben bir Türk kızıyım" demekte bulmuş. Hadise’nin samimiyetine inanıyorum ama art niyetli düşmanlarını susturmak için "Hadise Askere" diyorum. Hadise askere giden ilk Türk kızı olarak hem bir çığır açar; hem de her konser vermeye gittiği her yeri salladığı gibi bu kez bütün Türkiye’yi sallar. Haydi Hadise! Yarat bir hadise! Marş, marş askere!Bindiğin dalı kesmekReyting sahtekarlığıyla ilgili operasyon AGB ölçüm şirketinin inanırlılığına büyük ölçüde zarar verdi. Ben reklam verenin yerinde olsam bundan sonra önüme konan tüm reyting raporlarına şüphe ile bakarım. Milyarlarca doların döndüğü bir piyasada bazı uyanıkların çıkıp kendilerine avantaj sağlamak istemeleri normal. Normal olmayan ölçümü yapan şirketin resmi kurumlar tarafından denetimsiz bırakılması. Etrafta çok aç gözlü dalavereci var. Kendileri iyi program yapmaktansa, başarılı olan rakibini baltalamaya çalışanlar gırla gidiyor. Sahadan sonra ekranda da şike yapmak bizden başka kimsenin aklına gelmezdi. Evlenip boşanmaya Vegas"a!Yargıtay son zamanlarda tuhaf kararlar vermeye başladı. Son olarak evli çiftler arasında sadakata ilişkin önemli bir karara imza atmışlar. Buna göre boşanma davası bitene kadar eşler birbirlerine sadık kalmak zorunda! Evlerini ayırmış olsalar bile boşanana kadar başka bir partnerle birlikte olamayacaklar. Yüklü tazminatların ve çocukların velayetinin söz konusu olduğu boşanmalar artık tam bir kabusa dönecek. Taraflar durumu kendi lehlerine çevirmek için karşı tarafın falsosunu takip edip pusuda beklemeye başlayacak. Zaten tatsız ve son derece yıpratıcı olan boşanma eziyeti daha beter bir duruma gelecek. Yargıtay böyle bir kararı verirken insan haklarını düşündü mü bilemem. Bildiğim tek şey bundan böyle Las Vegas’ta evlenip Las Vegas’ta boşanmak şart oldu. Ne de olsa "Las Vegas"ta olanlar, Las Vegas"ta kalır" derler. Yoksa durum geberingen!