FHM dergisi internet üzerinden oylama yaparak dünyanın en seksi kadınını seçmiş. Buna göre internete sızan seks kaseti nedeniyle son günlerde popüler olan Yunan asıllı İngiliz şarkıcı Tulisa Contostavios yılın en seksi kadını seçilmiş. Listenin ilk onunda sırasıyla Cheryl Cole, Rihanna, Rosie Jones,Georgia Salpa, Katy Perry, Megan Fox, Keeley Hazell, Mila Kunis ve Emily Atack, Tulisa’yı takip eden isimler. Zevkler, renkler tartışılmaz. Bana güzel ve seksi gelen size gelmeyebilir.Ben de onun için Canım Türkiyem’in en seksi kadını kim diye Radio Ceminay Pop kanalındaki sabah programımda zevkine ve kalitesine çok güvendiğim sevgili dinleyicilerime sordum. İşte herhangi bir sıra söz konusu olmaksızın akla gelen en seksi TOP TEN Türk kadını: 1) Berrak Tüzünataç 2) Ceyda Ateş3) Oylum Talu 4) Sıla5) Ekin Türkmen 6) Sema Öztürk7) Merve Boloğur 8) Seda Önder9) Şevval Sam 10) Azra Ece AkderiSeksi olmak için Kim Kardashian gibi porno kasedinin internete düşmesi gerekmiyor. Çıplaklık, erotik fotoğraflar, kışkırtıcı pozlar vermekle seksi olunmuyor. Asıl seksi olan kadınlar bunu reklamları olarak kullanmayan kadınlar. Kim kime benziyor?Bende benzetme hastalığı var. İnsanları birbirlerine benzetmeden duramıyorum. Örneğin, Gazinocular kralı rahmetli Fahrettin Aslan’ın küçük oğlu Mehmet, Amerikalı yakışıklı tenisçi Andy Roddick’e benziyor. Ünlüler Çiftliği’nden beri pek ortalıkta görünmeyen türkücü Ferhat Güzel’in ünlü Amerikalı aktör Burt Reynolds’a benzediğini kimse inkar edemez. Manken Meral Kaplan, Amerikalı güzel oyuncu Cameron Diaz’a olan benzerliğiyle tanınmıştı. Karadenizli şarkıcı Davut Güloğlu ile Yunan basketçi Theodoros Papaloukas benzerliği de yabana atılacak türden değil. Morgan Freeman, BM liderlerinden Kofi Annan için de aynı şeyi söylemek mümkün. Beşiktaş’ın milli futbolcusu İbrahim Toraman ise efsane Çinli aktör Bruce Lee’nin günümüzdeki versiyonu.
Duayen gazeteci Hıncal Uluç sayesinde başarılı ve sevilen bir köşe yazarı ve aklına estiği için popçu olan Ayşe Özyılmazel ile ünlü reklamcı Ali Taran’ın boşanmasına başta kendileri olmak üzere kimse üzülmedi. Kendisinden yaşça bir hayli büyük olan eşinin evlilikleri süresince saçlarını okşamamasından yakınan Ayşe Özyılmazel aradığı veya hayal ettiği ilgi ve şefkati bulamamışa benziyor. Saçının okşanmasını beklemek evli bir kadının sevilme ve istenme ihtiyacını simgeliyor. Özellikle neredeyse babası yaşında bir adamla evlenmiş bir kadının bunu istemesi normal. Kadın doğal olarak kocasından kendisine ihtimam göstermesini istiyor. Buraya kadar her şey tamam da saç okşayacak adam var, okşamayacak adam var. Ayşe Özyılmazel’in isteklerine diyecek yok da beklentileri pek gerçekçi olmayabilir. Kısa flört döneminden sonra apar topar evlenmeden önce Ali Bey, Ayşe Hanım’ın saçını okşuyordu da nikah kıyıldıktan sonra mı vazgeçti? Bildiğim tek şey ilişki yaşadığın kadını fiziksel ve duygusal anlamda ihmal etmeyeceksin. Onun özgüvenini yitirmesine ve hayattan heyecan duymamasına neden olmayacaksın. O zaman kadın seni hem yüzüstü bırakır gider hem de hayatının sonuna kadar affetmez.Küçük EmrahÜnlü şarkıcı Emrah, ünlü televizyoncu Okan Bayülgen’in kendisinden bahsederken ‘küçük’ demesine ve espriler yapmasına kızmış. Okan B. için ‘’Haftanın 5 günü kral moduyla gezdiği için aklı başında cümle kuramıyor’’ demiş. Emrah ayrıca ‘’Küçük Emrah’ın adını ağzınıza ne kadar alırsanız o kadar büyür’’ demiş. Çiklet gibi. Balon yapıp patlatabilirsin yani. Şaka bir yana da Emrah’ı zaten canım Türkiyem ‘Küçük Emrah’ olarak bilmiyor mu? Emrah dense hangi Emrah, küçük Emrah mı diye sorgulamaz mıyız? Emrah, herhalde ‘küçük’ denmesine değil kendisiyle dalga geçilmesine içerliyor. Okan Bayülgen’e laf yetiştireceğine gitsin bir programına konuk olsun çok daha iyi. Medenice tartışsın, şikayetlerini tatlı bir dille anlatsın, Okan’ın takdirini kazansın. Uzaktan karşılıklı atışmakla kendini haklı veya sempatik göstermek zor. Hele menajerinin aracılığıyla metni yazılmış cevaplar vermek itici oluyor. Küçük Emrah artık büyüdü. Böyle küçük şeylerle uğraşmasına gerek yok. Okan Bayülgen ile ağız dalaşına girerse kendi kaybeder. Hoşgörülü davranır, alınganlık yapmazsa kendi kazanır!Vergi rekortmenleriKoç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç, ‘’Türkiye’nin yarısı vergi ödemiyor, öbür yarısı bütün vergileri ödüyor. Vergiyi maalesef tam toplayamıyoruz.’’ demiş.Rahmi Bey, yerden göğe kadar haklı. Zaten o yüzden dünyadaki en yüksek akaryakıt fiyatları bizde.İthal arabalara fabrika çıkış fiyatının beş mislini filan ödüyoruz. Alkollü içecek, sigara tüketmek cepten intihar haline dönüşüyor. Hangi hükümet olursa olsun aradaki açığı kapatmak için mecburen her şeye zam yapıyor. Biz Türkler, başka şeylere fahiş denecek paralar ödemekten hiç gocunmuyoruz ama vergi ödemesini sevmiyoruz. Durum böyle iken vergi rekortmenleri listesinde her yıl daha fazla isimsiz mükellefler cirit atıyor. Bunlar ödedikleri vergi yüzünden ne kadar varlıklı oldukları göze çarpacak diye mi adlarının açıklanmasını istemiyor? Yoksa ödedikleri rakamın düşüklüğünden utandıkları için mi? Çünkü kimlerin zengin olduğunun aşağı yukarı hepimiz farkındayız. Orada bir sürpriz yok. Asıl sürpriz ödedikleri verginin miktarlarında. Rahmi Bey’in açıkladığı gerçeklere bir ilavede bulunmak gerekiyor. Vergi ödeyen yarımız da vergisini eksiksiz ödese çok daha iyi olacak!Nasıl şişmanlanır?Yaz mevsimi gelmeden her yıl olduğu gibi müthiş bir diyet fırtınası esmeye başladı. Nereye baksak rejim yapanları görüyoruz. Ece Vahapoğlu ile form tutup zayıflayamazsak, Mesut Yar kırmızı biberiyle kapıda bekliyor. Ünlüler ve diyetisyenlerle kilo vermek iyi hoş da şimdi bir de halkın arasından 8 ayda nasıl 65 kilo verdim diye gazete sayfalarında ortaya çıkanlar başladı. Obeziteden normale dönüşlerin hikayelerini okumak ilginç oluyor. Hepsinin irade gücünü takdir ediyorum. Ama ben değişiklik olsun diye arada bir ‘nasıl kilo aldım’ yazıları da görmek istiyorum. Kilo vermeleri artık ezberledik de nasıl şişmanladıklarını bilmek hakkımız diye düşünüyorum. Neleri ne kadar yediler, neleri ne kadar içtiler sonra nasıl yan gelip yatıp kiloları aldılar? Zayıflama öyküleri deneyip de kilo veremeyenlerimiz için bazen moral bozucu olabiliyor. Şişmanlayanların sesini duyarsak en azından tam tersini yapar kilo almaktan kurtuluruz.Ne dersiniz?
Tıpkı 90-60-90 gibi 30-40-50 de bir şeyi temsil ediyor. İdeal vücut ölçülerini değil. Ünlü popçu Demet Akalın’ın son evliliğini. Neden mi? Damat 30, gelin 40 yaşında düğündeki davetli sayısı da 50 ondan."Kimse benden düzgün bir şey beklemesin. Her şeyim terstir benim’’ diyen ünlü popçu Demet Akalın yerden göğe haklı. Son derece açık ve net konuşuyor. Bazıları gibi kıvırtıp gevelemiyor. Kafasına estiği gibi hareket ediyor. Yoksa üçüncü evliliğini yapan bir kadın ne kadar sever ne kadar saygı duyarsa duysun, Seda Sayan gibi 7 kez nikah masasına oturmuş bir dostunu niye nikah şahidi olarak tercih etsin? Kına geceleri benim bildiğim nikah öncesi yapılır. Demet Hanım nikahtan sonra yapmaya karar vermiş. Demet Akalın’ın içinden geldiği gibi davrandığı bu dobra halini seviyorum. Etrafta o kadar yapmacık ve içten pazarlıklı davranan ünlü var ki, samimiyeti hoşuma gidiyor. Başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğünü umursamıyor. Tepesi attığında kızdığına hiç çekinmeden bodoslama dalacak gibi durmasına rağmen kendisiyle barışık bir ünlü. Kendi kazanıyor, kendi harcıyor, aşksız, heyecansız duramıyor ve gününü gün ederek yaşıyor. Allah’ın hakkı üç! İnşallah bu kez hak ettiği mutluluğu bulur!Işıl IşılBeşiktaş’ın emektar milli kalecisi Rüştü Reçber’in eşi Işıl Hanım çok güzel bir kadın. Kendisi de bunun farkında ve her fırsatta ön plana çıkıp kendini göstermekten hoşlanıyor. Giyimine, kuşamına, saçına, başına ve formuna dikkat ediyor. Davetlerde pahalı marka giysiler ve takılarla boy gösteriyor. Göz alıcı renkleri ve düzgün fiziğini ön plana çıkartan dekolte giysileri tercih ediyor. Işıl Hanım fotoğraflarda artist gibi çıkıyor ve ismi gibi ışıldıyor. Ünlü dizi oyuncuları ve sinema yıldızları bile onun yanında gösteriş açısından sönük kalıyor. Cemiyet hayatında özgüveni ve cesaretiyle de takdir topluyor. Örneğin, bir dernek yararına düzenlenecek galada "Öyle Bir Geçer Zaman Ki’’ dizisinin Caroline karakterini oynamaya kötü kadın imajı verir diye kimse yanaşmamış. Bunun üzerine Işıl Hanım, tiyatro sahnesinde ‘Caroline’ olmayı kabul etmiş. Yanılıyor olabilirim ama kocası izin verse bir dizide de oynamayı rahatlıkla kabul edebilir gibime geliyor. İki çocuk annesi Işıl Hanım’ın evliliğini başarıyla devam ettiren çağdaş bir ev kadını olarak kendine özen gösterip zaman ayırması hemcinslerine örnek olacak bir durum. Kolay değil, evde koca, çoluk, çocuk varken onun kadar aktif ve cazibeli kalabilmek. Esas kocası Rüştü’nün işi zor. Işıl Hanım’ın hızına yetişmek için bu gidişle futbolu uzun süre daha bırakamayacak.Carla Bruni artık değiştiFransızlar’ın antipatik Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin eşi Carla Bruni’ye yıllar maalesef nazik davranmıyor. Zerafeti ve çekici güzelliğiyle dünyaca ünlü olan Carla’ya ne oldu? Beyaz perdenin efsanevi Fransız güzellerinden Catherine Denauve gibi güzel yaşlanmıyor. Carla’nın ileri yaşta doğum yaptıktan sonra yüzüyle genç görünmek için fazla oynadığı ve gereksiz yere botoks yaptırdığı iddia ediliyor. Dolgu, botoks, estetik derken Carla Bruni’nin eski güzelliğinden eser kalmadı. Oysa bunların en iyilerini yaptırmak için elinde her türlü imkan mevcut. Ama kadın resmen kurumuş, suyu çekilmiş gibi duruyor. Bence nedenini Carla’nın kendisinde değil kocasında aramak gerek. Nasıl bir kadın erkeğini rezil de eder vezir de ederse, bir erkek de karısını ya güzelleştirir ya da güzelliğini yok edebilir. Carla’nın şansına karşısına Sarkozy çıktı. Yüzü gittikçe inceliyor, burnu uzuyor. Yani Carla Bruni oluyor Carla Buruni!
2002’de Playboy Dergisi’ne kapak güzeli olan ünlü model Adriana Karembeu, bir tanıtım için geldiği İstanbul’dan ayrılmadan önce hamama girip keselenmek istemiş. Uzun bacak boyuyla tanınan ve doğal büyük göğüsleri sayesinde çok para kazanan Adriana’nın Şile’de kaldığı Best Western Resort’u Radio Ceminay’da her sabah 07.00-11.00 arası canlı yayınlanan programım sırasında aradım. Canım Türkiyem’in merakını gidermek için 40’lık fıstık Adriana’yı kimin keseleyeceğini öğrenmek istedim. Ben keseyi İdris diye bir adam yapar diye tahmin ediyordum. Yanılmışım! Kese kahramanı Hatice diye bir kadın çıktı. Meğer Adriana kendisini bir kadının keselemesini tercih etmiş. Yani tellak yerine natır istemiş. Aynı hamamda çalışan ve Tayfun adlı meslektaşının ne kadar büyük bir hayal kırıklığına uğradığını tahmin edebiliyorum. Ben onun yerinde olsam hamamın içinde başımı vurmadığım taş kalmamıştı. Adriana gibi güzel bir kadını keselemek her erkeğin rüyalarını süsleyebilir. Vücudu ideal ölçülerde. Biçimli, güzel ve dolgun. Keselenecek kadınların özellikle dolgun olmalarında yarar var. Örneğin Angelina Jolie gibi bir deri bir kemik olanların nesini keseleyeceksin? İncecik kolları sert bir kesede insanın elinde kalır gibi duruyor.Kim Kardashian, Jennifer Lopez, Scarlett Johansson gibi etli butlu yuvarlak kadınların keselenmek için ideal olduklarını düşünüyorum. Sanki tavuk gibi fırına koyup pişireceğim! Çünkü keselemenin, cinsellikle bir ilgisi yok. Keselediğin dünya güzeli bile olsa bedeninden kirler çıkacak. Bunun nesi seksi? Ama Playboy dergisindekiler fotoğraflasa keselenmeyi bile çekici yaparlar. Hergün spor yaparak formunu koruyan Adriana, Playboy için soyunmanın bir kadın için onur olduğunu söylemiş. 10 yıl sonra Playboy’a keşke Şile’deki otelde anadan doğma keselenirken poz verseydi. Hem onuru tazelenirdi hem de canım Türkiyem’deki kesecilerin acayip reklamı olurdu.Bergüzar ve ÜnzüleRadyoculukta ilklere imza atmaya bayılırım. Sivas’ın Mermerköy’ünden Memduh’u keşfettiğimde bir dükkanda temizlikçi olarak çalışıyordu. Çalıştığı mağazanın patronları dahil kimse onu tanımıyordu. Derken benimle program yapmaya başladı tüm canım Türkiyem onu tanıdı ve sevdi. İnternette bir ilk olan yeni radyomda da bu kez Bergüzar ve Ünzüle kardeşleri keşfettim. İkisi de mutfaktan gelen yetenekler olduğundan her sabah benim programda yemek tarifleri veriyor. Kitap yazmak için mutfağa girmiş ünlülerden ve sosyetiklerden değiller. Mutfağın içinden yetişmiş aşçılar. Yemek tarifleri herkesin yapabileceği türden. Hamsili pilav, kabak ogreten, buğday aşı çorbası, laz böreği ve daha neler neler. Tarifler uzun ve kafa karıştırıcı değil. Bergüzar&Ünzüle de yeni bir ikili olarak her sabah www.radioceminay.com’da sizlerle...Ceminay ve SevilayTürkiye güzellerinden Sevilay Öztürk yeni partnerim oldu. Nette ve cepte dünyanın her yerinden dinlenebilen yeni radyom www.radioceminay.com’da her sabah 07.00-11.00 arası canlı yayınlanan akşamları da 19.00-23.00 saatleri arasında tekrarı yayınlanan Cem Ceminay Show’da Sevilay ile kadın erkek ilişkileri üzerine harika sohbetler gerçekleştiriyoruz. Sevilay, güzel olduğu kadar zeki, aklı başında çok hoş ve akıcı konuşabilen ideal bir partner. Ayrıca yaşadığı deneyimleri en doğru şekilde değerlendirebilecek en güzel yaş olan 35’inde. Kahkahası iç gıdıklayıcı. Sohbeti son derece keyifli. Ceminay&Sevilay ikilisinin eşi benzeri olmayan sohbetlerini kaçırmayın. Yakında görsel olarak da karşınızda olacağız. Farkı yaşayın. Ceminay&Sevilay ikilisini takip edin. Başka yerde görmeye alıştığınız çiftlere benzemiyoruz.
Başarılı televizyoncu Saba Tümer ile assolist Sibel Can’ın Saba Hanım’ın programında dansederken popo popoya çekilmiş hoş bir fotoğrafı var. Sibel Can, Saba Tümer’in canlı yayında poposunu ellemiş. "Çok güzeldi dayanamadım" diyor. Saba Hanım herhalde kendini tuttu, çünkü Sibel Can’ın poposunun da kendisininkinden hacim ve şekil olarak pek bir farkı yok. Şimdi size soruyorum? Dayanamayınca popo ellemek okey midir? Güzel popo görünce ellemeden duramayanlar mı var? Sevgili Hülya Avşar kendi televizyon programında yıllar önce Porto Riko’lu ünlü şarkıcı Ricky Martin’in poposunu canlı yayında ellemişti. Ricky Martin’in kariyerinde zirvede olduğu bir zamandı. Sonradan eşcinsel olduğunu itiraf eden Ricky Martin dahil hepimizin hoşuna gitmişti. Acaba Hülya da Sibel gibi dayanamamış mıydı yoksa ses getirsin diye mi ellemişti? Merak ediyorum, kadınlar güzel popo gördüklerinde illa bir el atmak mı istiyorlar. Çünkü cinsiyet ayırımı yapmıyorlar. Cinsel bir hareket olarak da görmüyorlar. Sanki otomatiğe bağlamışlar. Güzelse elliyorlar... Tevekkeli değil, Megastar Tarkan ekrandaki talk şovlara çıkmıyor. Neme lazım diyordur. Hele Kıvanç Tatlıtuğ’un hiç şansı yok. Bu devirde popoyu sağlama almak gerek. Yoksa bizim memlekette kimin nerde ne zaman popo elleyeceği belli olmuyor. Ne yaparsan yap ama lütfen popoma dokunma!Bond’uma dokunma!Son James Bond filmini İstanbul’da çekiyorlar diye herkes şikayet ediyor. Yok 227 yıllık çatıda kiremitleri ezmişler, yok esnaf işinden gücünden kaybedecekmiş falan filan. Yahu beyler James Bond filmi canım Türkiyem’e parayla satın alamayacağı reklâmı hem de yıllarca bütün dünyada bedavadan yapacak. Eski Bond filmleri yıllar sonra bile aynı tatla izleniyor. Şimdi rahatı kaçtı diye şikâyetçi olan esnaf, içinden sövdüğü Bond sayesinde gelen turistlerle kesesini dolduracak. Gazetenin biri "İstanbul Bond’a Feda Oldu" diye başlık atmış. Dünyanın en ünlü ajanı 007’nin öldürme yetkisi ‘License To Kill’ deyimini alıp yıkma yetkisi anlamına gelen ‘License To Destroy’a çevirmiş. Halkı kışkırtıyorlar. Bırakın yıksınlar. Daha iyisini yaparız. Ama bir daha Bond filmindeki gibi İstanbul’un bedavadan tanıtımını yapamayız. Milano’da aynı şeye izin verirler miydi diyorlar. Verirlerdi tabii. Bond gittiği yeri ihya eder. Dünyanın dört bir yanında merakla izlenen bir Bond filminin çekildiği ülkeye yararı olmaması imkansızdır. Ancak böyle halinden sürekli şikayetçi olursan yararını göremezsin. Filmin çekimlerinin güzel olması için elimizden gelen gayreti göstersek çok daha isabetli bir iş yapmaz mıyız? Dünyanın bir kısmı bizi hâlâ ‘Midnight Express’ denilen kâbus filmden barbar Türkler olarak hatırlıyor. Birçok ABD’li bizi deveye biniyor sanıyor. Güzelim ülkemizi Arap ülkesi sananlar var. Yunanlılar ve bize düşman Ermeni lobileri sürekli anti-propagandamızı yapıyor. Onun için aklınızı başınıza toplayın ve Bond’uma dokunmayın!
Ünlü tiyatrocu Cem Davran, meslektaşı Erkan Can ile birlikte rol aldıkları tiyatro oyunu "Alevli Günler"i sergilemek için İzmir’e gitmiş. 23 yıllık evli iki çocuk babası Cem Davran oyun sonrası geçen Cumartesi gecesi Alsancak’ta bir gece kulübünde esmer bir kadınla sarmaş dolaş eğlenirken görülmüş.İranlı bir eşi olan Erkan Can ise daha temkinli davranmış. Objektifleri fark eden Cem Davran foto muhabirini kulüpten attırmış. Benim bildiğim ve tanıdığım Cem Davran, terbiyeli, efendi ve düzgün bir arkadaştır.İmajını zedeyelecek şeyler yapmayacak kadar da akıllıdır. Çapkınlık yapacak olsa kentin ortasında bir barda hem de bir Cumartesi gecesi yapmaz.Eğlenirken yanlış anlaşılır diye fotoğrafının çekilmesinden rahatsız olması son derece normal. O yüzden etrafında fotoğrafçı istememiştir. Kulüpten atılan fotoğrafçı da ‘’Vay sen misin beni attıran?’’ diye intikam almak için bu haberi çıkartmış olabilir. Cem Davran’a naçizane tavsiyem eğlenmeye gittiğinde bir daha öyle davranmasın magazinci takımından düşman edineceğine kendi çıkıp gitsin ki durduk yerde başı böyle derde girmesin.Lezbiyenlik riskiSevgili Ayşe Arman bazen sabah kalktığında "Ulan lezbiyen olacağım" diyormuş. Ünlü gazeteci "Erkeklerden adama hayır yok. Yapmak istediğim hiçbir şeye vakit kalmıyor. Yeter artık ya! Lezbiyen olacağım’’ diye haykırmak istediğini yazmış. Bazı sabahlar da tam tersine kendisine beklemediği kadar yardımcı olan sevdiği adamın boynuna sarılıp ‘’Ne lezbiyeni ya’’ diye fikrini değiştiriyormuş. "O da aynı adam. Bu da aynı adam. Hayat akıp gidiyor, sadece bizim düşüncelerimiz değişip duruyor’’ diyor. Ayşe, içinden geldiği gibi yazıyor. Dobralığına ve samimiyetine hayranım. Ama bu lezbiyenlik dediği şey öyle canın çektiği zaman olmuyor ki!"Ben erkeklere kızıyorum gidip en iyisi kendime bir kadın bulayım’’ diye yola çıkarak lezbiyen olursa dünyada heteroseksüel kadın kalmazdı. Çünkü biz erkekler ne yaparsak yapalım ne kadar dikkatli davranırsak davranalım mutlaka bir şekilde sonunda karşımızdaki kadını çileden çıkarmayı başarırız. İşin kötüsü çoğu zaman bunun farkında bile olmayız. "Ne oldu ya?’’ diye sorarak onu daha da deli ederiz. Onun için Ayşe Arman bu sevdadan vazgeçsin.Kızgınlıkla bir kere yaparsa Amerikalı ünlü şarkıcı Katy Perry’nin şarkısındaki gibi ‘’I kissed a girl and I liked it’’ şarkısındaki gibi bir durum da olabilir. Yani deneyim hoşuna gidebilir. Dişi kuş yuvadan uçup başka bir dişi kuşun yanına tüneyebilir.Benden söylemesi...Damat dedenin altınlarıTelevizyondaki evlilik programlarından birinde kendisine eş bulan 77 yaşındaki Sakaryalı Halil İbrahim Dede’nin başına neler gelmiş neler. Önce, 48 yaşında olduğunu söyleyen gelin hanımın nikahta 59 yaşında olduğu ortaya çıkmış. Sonra gelin hanım evinde kaldığı süre boyunca damat dedeyle aynı yatakta yatmamış. Bunlar yetmiyormuş gibi ekrandan bulduğu gelin hanım damat dedenin altınlarını, paralarını ve arabasını alıp kayıplara karışmış. İçlerinde altın kaplaması varsa damat dedenin takma dişlerini bile götürmüş olabilir. Dede hangisine yansın? 48 diye aldığı 59 çıkan çıtırla yatamadığına mı yoksa hayat birikiminin gitmesine mi? Kadın çok zalimmiş. Bari pılıyı pırtıyı ve ganimeti toplayıp giderken adamın arabasını bırakıp bir taksi çağırsaydı. Evlilik programlarından kendilerine eş bulmaya çalışan yaşlı dedelerin kulağına küpe olsun diyeceğim ama boşuna. Onlar gözleri dönmüş bir şekilde yataklarını paylaşacak kadın arıyor. Artık ne çıkarsa bahtına!Julio"nun kadınlarıDünyaca ünlü İspanyol şarkıcı Julio İglesias hayatı süresince 20 bin kadınla yattığını iddia etmiş. Kendisine ‘’3 bin kadınla yattığınız söyleniyor, doğru mu?’’ diye soran muhabiri terslemiş. "Ne 3 bini 20 bin!" demiş. Senyor Julio artık yaşını başını aldı ama hakkını yemeyelim bayağı çapkın adamdı. Hatta Real Madrid’de kaleciliği bırakıp daha fazla kadınla birlikte olmak için şarkıcı oldu. Kendine özgü yorumu ve son derece seksi sesiyle romantik aşk şarkılarına damgasını vurdu. Julio’nun güzel, çirkin her gördüğü kadına asılan pis zamparalardan olduğu söylenir. Amerika’nın New Jersey eyaletindeki Atlantic City gazinolarından birinde kumar oynarken masanın altından yanındaki kadına oral seks yaptırdığı iddia edilir. Ne derece doğru bilemem. Bildiğim tek şey erkekler yaşlanınca karşı cinsle bir zamanlar yaptıklarının dillerine vuruyor olması. Yeniden başlasın mı?Süperstar Ajda Pekkan’ın ‘Yeniden Başlasın’ isimli çok sevdiğim bir şarkısı vardır. Sevgili Yeşim Salkım da aynı parçanın remiksini harika seslendirmişti. Yeniden başlayan aşklar kimi zaman çok tatlı kimi zaman da sinir bozucu oluyor. Örneğin Ajda’nın kızkardeşi Semiramis’in bir düzine yıl önce ayrıldığı Hintli eşi Gulu Lalvani ile tekrar birlikte olması çok tatlı. Yetişkin bir çocukları var. Adam varlıklı. Kadın hoş ve kaliteli. Dünya görüşleri, zevkleri muhtemelen aynı. Aradaki 9 yaş fark da olgun bir çift için ideal sayılır. Ama yakışıklı oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ ile dünya güzelimiz Azra Akın’ın yeniden birlikte olmaları için aynı şeyi söylemek mümkün değil. 4 yıllık aşktan sonra 4 yıl önce ayrılan ikili Temmuz 2011’de yeniden bir araya geldiler ve Şubat 2012’de ikinci kez ayrıldılar. Allah hakkı 3 deyip şimdi yine barışmışlar. İnşallah bu kez mutlu olurlar. Ancak ilişkileri yürümüyorsa ısrar etmekte yarar yok. O kadar güzel iki insanın birlikte olması dünyadaki diğer insanlar için kayıp. İkisiyle de birlikte olabilme hayalleri yaşayan binlerce kadın ve erkek var.
Dünyanın en çok kazanan modeli Gisele Bündchen bir Türk terlik firmasının koleksiyonunu tanıtmak için kamera karşısına geçmiş. Brezilya’nın başkenti Sao Paulo’daki çekimlerde objektiflere poz veren ünlü modelin 5 gün içinde 5 bine yakın pozunu çekmişler. Gün başına bin poz yani. On gün olsa on bin poz. Aralarından Allah bilir üç beş tanesini kullanacaklar. Bilemedin bir düzine. Çeken için zevkli iş de fotoğraflar arasından seçenler için işkence olmalı. Gisele güzel kadın. Bacaklar düzgün. Fizik muhteşem ama ayaklar çok büyük. Terlik reklamı deyince 37 veya 38 numara kadın ayağı geliyor akla, 43-44 değil. Terlik markasının ne olduğunu bilmiyorum. Ama modeli belli: Gisele Big Foot! (Gisele Büyük Ayak.)Kimlerle asansöre binilmez?Ünlü rock müzisyeni Hayko Cepkin, "Beni görünce asansöre binmeyenler var" demiş. Sevgili Hayko, radyo programıma konuk olarak katılmıştı. Son derece akıllı, düzgün yaşamı olan, hoşsohbet ve entelektüel bir arkadaştır. Onunla asansöre de binilir, motorsiklete binme fobiniz yoksa her yere de gidilir. Ancak birlikte asansöre binerken iyice düşünmeniz gereken bazı ünlüler var. Bülent Ersoy, yani Bülent Abla bunlardan biri. Hele asansörün içi küçük, çıkacağınız kat da yükseklerdeyse yandınız. Babla’ya havasızlıktan daral gelebilir ve inene kadar sizi Oklohoma’daki hortumlar misali yelpazesiyle asabi bir şekilde yelleyebilir. Nazar değmesin, süratle eski sağlığına kavuşan İbrahim Tatlıses ile asansöre binmeyi göze alanlar asansörün içinde mangal yapılmasına da göz yumarlar. Survivor adasından döndüğünde uzaylı türkücü Mustafa Topaloğlu da asansöre binmek için riskli isimlerden. Adaya gitmeden kafası iyiydi döndükten sonra artık nasıl olur hiç kimse bilemez. Sevgili arkadaşım ünlü şarkıcı Sibel Tüzün için de aynı şeyi söylemek mümkün. Adaya gittiğinde aklı başındaydı ama iki hafta içinde psikolojisi bozuldu. Adada ahtapotlara sarılıp ağlamaya başladı. Asansörün içinde ne yapacağı hiç belli olmaz. Güzel oyuncu Tuba Ünsal da asansör açısından acayip tehlikeli. Hemen aşık olup evlenme teklif edebilirsiniz. Hatta asansörden nişanlı olarak bile çıkma ihtimaliniz yüksek. İnanmıyorsanız Tuba ile son asansöre binen televizyoncu Mirgün Cabas’a sorun. Efsane geçimsiz ikili Metin Akpınar ve Zeki Alasya ile asansöre binerseniz sakın aralarında durma hatasında bulunmayın. Çünkü her an birbirlerine girebilirler. Manken oyuncu Cansu Dere ile aynı asansörde karşılaşır ve kazayla eski aşkı Cem Yılmaz’dan bahsetme gafletine düşerseniz sizin için pek hayırlı olmaz. Kuzey Güney dizisinin güzel oyuncusu Bade İşçil ile aynı asansördeyseniz hemen bir kenara çekilip asansörün içinde yürümesi için yer açın. Kat aralarında yürüme alışkanlığı tutarsa asansörün içinde sıkışıklık olur. Onun için asansöre binme konusunda Hayko Cepkin’in dediklerine bakmayın. Dış görünüm hiç önemli değil. Asansörün içinde olacaklar önemli!
Canım Türkiyem, çok mutluyum çünkü nihayet kendi radyomu kurdum. Bugüne dek farklı radyolarda program yaptım ama sonunda kendi radyoma kavuştum. Şimdi daha özgür ve daha kışkırtıcı bir Cem Ceminay dinleyeceksiniz. Mütevazı ama iddialıyız. Radio Ceminay ile radyoculukta yine ilklere imzamı atmaya sayenizde devam ediyor ve sevenlerimle dijital platformda buluşuyorum.Sayenizde diyorum çünkü bu radyonun en büyük sermayesi ve zenginliği dinleyicileri. Parazit yok ama internetin sunduğu tüm imkanlar ve özgürlük var.Çağdaş radyoculuk anlayışı, FM yayıncılık yerine, sınırsız avantajı olan internet tabanlı yayıncılık ve dijital platform olarak şekillenmeye başladı bile.Radio Ceminay, www.radioceminay.com adresinden test yayınlarına başladı. Radio Ceminay, özellikle sosyal medya takipçileri ile interaktif ve dinamik bir iletişim içerisinde yayınını gerçekleştiriyor.24 saat yayında olan Radio Ceminay’da her sabah 7:00-11:00 ve her akşam 19:00-20:00 saatleri arasında, ünlü konukları, telefon şakaları ve bitmek bilmeyen enerjim ile canlı yayında dinleyicilerimin karşısındayım.No evlilikDerya Tuna, İbrahim Tatlıses ile evlenme hayalleriniz var mıydı sorusuna “İbo bana en az 10 kez evlenme teklif etti. İsteseydim 150 bin kez nikah masasına otururdum’’ demiş.İbrahim Tatlıses, uzun süre aynı kadınla ilişkide olan her akıllı adamın yapması gerektiği gibi gibi davranmış. Kadını bir kere yoklayacaksın.Baktın evlenmeye hiç niyeti yok, arada bir o teklifi yineleyeceksin ama ısrar etmeyeceksin.Nasılsa işini sağlama almışsın.Kadındaki istenme duygusunu yitirtmeyeceksin. No photoshopCanım Türkiyem’in en ünlü 4S’i yani Sabahların Sultanı Seda Sayan’ın Marie Claire dergisi için çektirdiği fotoğrafları gördünüz mü?50’lik Seda’nın yüzü 30, vücudu 20’lik çıkmış.4S photosop yorumu yapanlara çok kızmış ve bu konuya açıklık getirmek için "Kaşık kadar belimin neresine photoshop yaptırayım? Aç yaşıyorum. Fotoğraflarda yüzümde makyaj bile yok. Çok az gölge, çok az ruj var. Çatır çatır çatlasınlar, çok güzelim. Plazma ekranda bile ince görünüyorum" demiş.Seda Sayan’ın son derece formda ve bakımlı olduğu tartışılmaz.Yaşındaki bir kadın için değil her yaştaki kadın için süper duruyor.Tıpkı Süperstar Ajda gibi yıllara meydan okuyor.Ancak söz konusu fotoğraflardaki kadının suratı bildiğimiz Seda Sayan’a benzemiyor.Sanki başka bir kadın.Saçlar, kaşlar, dudaklar, müstehzi ve seksi gülümseme Seda’nın değil gibi.Duruş bile Kadırgalı Aysel olarak bildiğimiz Sabahların Sultanı’nın duruşu olamaz.Tamam, Seda Hanım çok güzel bir kadın ama o fotoğraftaki kadının seksapalitesi ve zerafeti bambaşka.Avrupai bir havası var. Onun için ben Seda Sayan’ın söylediklerine inanıyorum. O fotoğrafta photoshop filan yok. Ama o fotoğrafta Seda Sayan da yok.Başka bir kadın var!Neremi neremi?Afrodit Banu Alkan’ın ‘Neremi Neremi’ adında unutulmaz bir şarkısı vardı. Bir ara çok popülerdi. Şimdi ise ünlü oyucu Hülya Avşar gibi vücuduna reklam alanlar için güzel bir jingle olabilir. Hülya Hanım, tenis oynarken devamlı bacaklarının görüntülenmesinden bıktığı için anlamlı bir protestoda bulunmaya karar vermiş. Bacaklarına reklam alacakmış. 4 ayrı sponsorla görüşüyormuş. Selülit kremi markaları için Hülya’nın bacağından daha iyi reklam verecek bir yer olamaz. Bir ara sözcüsü olduğu Molped de olabilir. Tıpkı Selpak gibi. İki heceli olduktan sonra sorun yok. Yarısı bir bacağa diğer yarısı ötekine. Tenis maçında top bir korttan diğerine giderken izleyicilerin başı nasıl bir sağa bir sola dönmeye alışıksa iki bacaktaki reklamlar göz için sorun olmaz.Hülya akıllı kadın. Belki her bacağa ayrı reklam alır.Öyle olursa acaba sağ bacağa reklam vermek sol bacaktan daha mı pahalıya patlar?Ben de hayatımı çenemle ve dilimle kazandığım için dil ve çeneme sponsor arıyorum.THY mükemmel olur diye düşünüyorum.Bütün dünyayı gezer herkese dilimi çıkartırım.Dilim içerdeyken de çenemde THY yazar...