PKK terör örgütünün dün sabah saatlerinde Dağlıca yöresinde gerçekleştirdiği hain saldırı sonucu 8 askerin şehit olması Türkiye’yi derinden sarstı.
Bu saldırı ve 8 askerin şehit olması elbette toplumu olduğıu kadar siyaseti, hükümeti de etkiledi.
Bazı çevrelerde yine derin yorum ve değerlendirmeler yapılıyor. Şu deniyor özetle:
“İşte tam hükümet bir çözüm üzerinde çalışırken, içeride ve dışarda yürütülen kritik temaslarla plan olgunlaşma aşamasında iken, bu provokasyonla çözüm sabote edilmeye çalışılıyor...”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, terör ve Kürt sorununun çözümü konusunda yaptığı hamle ile ciddi puan topladı.
Bu hamle siyasetteki gergin havayı bir ölçüde yumuşatırken öte yandan da toplumda yeni umutların filizlenmesine neden oldu.
Çünkü öneri yabana atılacak gibi değildi.
Çeyrek asırdan fazla bir süredir devam eden bölücü terörün bitirilmesi ve Kürt meselesine barışçıl çözüm bulunması konusunda bütün siyasi partileri ve toplum kesimlerini ortak paydada buluşmaya davet ediyordu Kılıçdaroğlu.
Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanının görev süresiyle ilgili verdiği karar kimse için pek sürpriz olmadı. Sadece şüphe ve kaygıları gidermiş oldu.
Yürürlükteki anayasa, “Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 5 yıldır, bir kişi en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” diyor. Meclis’ten çıkan yasa ise “Görevdeki cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıldır. Ancak ikinci kez seçilemez” diyor.
Çelişkili bir durum ve o nedenle de konu uzun süredir tartışma gündemindeydi.
Yasaya oy veren iktidar partisine göre, “Anayasada ‘cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır’ diye yazıyor ama, bu hüküm halk tarafından doğrudan seçilecek cumhurbaşkanları için uygulanabilir...”
Milli Eğitim Bakanı Dinçer’den Kılıçdaroğlu’na: “66 ayını doldurmuş torunu varsa okula göndermek zorunda”
4+4+4 diye formüle edilen yeni eğitim reformu ile ilgili siyasal ve hukuksal (CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu) tartışmalar tüm hızıyla devam ederken Milli Eğitim Bakanlığı da yeni dönemin program ve müfredat çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Öncelikle ilk ve orta öğretimdeki toplam ortalama ders saatlerini yükselterek işe başlıyor Bakanlık. Bazı derslerin saatleri kısalacak ancak özellikle matematik ve fen bilimlerinde gelişmiş ülkeler ortalamasını yakalayabilmek için ders saatleri önemli ölçüde arttırılacak.
Öğrencilerin ilk ve orta öğretimde aldıkları toplam zorunlu ders saati değişecek. Halen 8 yıllık temel eğitimin ilk yılında da son yılında da 720 saat olan toplam ders süresi, birinci sınıfta 623 saate düşürülecek sonraki yıllarda ise kademeli olarak arttırılarak 5. yılda 864 saate, 7 ve 8. yıllarda da 888 saate yükseltilecek.
Özel yetkili mahkemeler veya özel yetkili yargı sistemi Türkiye’de özellikle Ergenekon soruşturmalarının, tutuklamalarının başladığı son beş yıldan beri tartışma gündeminden düşmüyor.
Tartışma başlangıçta ceza ve usul yasası değişiklikleri ve AB’ye uyum yasaları ile bu mahkemelerin yetkilerinin kısıtlandığı yönünde oluyordu. Fakat şimdi çok değişti. Şimdi, iktidar da muhalefet de özel yetkili yargı sisteminin yetkilerinin aşırılığından yakınıyor.
CHP bu sistemin tümden kaldırılması gerektiğini savunurken iktidar ise “ıslah edilmesi” yani yetkilerinin kısıtlanarak yeniden düzenlenmesinden yana. Bakanlar Kurulu gündemindeki yasal düzenlemenin de bu yönde olacağı söyleniyor.
İktidar düne kadar kulak tıkadığı özel yetkili yargı sistemine yönelik şikayetleri şu anda fazlasıyla önemsiyor. Çünkü kendisi de özel yetkili savcı ve mahkemelerin bazı uygulamalarından ciddi kaygı duymaya başlamış durumda.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun terör ve Kürt sorununun çözümü konusunda başlattığı hamlede kritik nokta Başbakan Tayyip Erdoğan’ın öneriye ne yanıt vereceği idi.
Günlerdir nefesler tutuldu ve bugünkü Erdoğan - Kılıçdaroğlu zirvesinden çıkacak sonuç beklendi. Sürpriz çıkmadı dünkü görüşmeden.
En azından Başbakan için “reddedilemeyecek bir teklif”ti Kılıçdaroğlu’nun ortak çözüm önerisi. Öyle de oldu. “Diğer muhalefet partileri de ‘evet’ derse biz varız” dedi Başbakan Erdoğan.
Hatta daha da ileriye götürdü ve eğer MHP katı tutumunu sürdürürse o zaman AKP ile CHP’nin ortak bir “istişare komisyonu” oluşturabileceklerini söyledi. Görüşme sonrasında her iki taraftan da temkinli bir iyimserlik havası yayıldı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önerisi, çözüm formülü işleyecek mi?
Büyük ölçüde bugün Başbakan Tayyip Erdoğan’la yapacakları görüşmeye bağlı. En azından iktidarla ana muhalefet partisinin sorunu bir masa etrafında oturup konuşmak, çözüm yollarını tartışmak konusunda prensip mutabakatına varabilmeleri önemli bir adım olur.
Fakat acaba Başbakan ne diyecek?
“Evet” mi, “ha-vet” mi diyecek Erdoğan?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, pozitif siyaset ve yapıcı muhalefet adına belki de en önemli hamlesini yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan’a “reddedemeyeceği bir teklif” sundu.
Başbakan Erdoğan’ın gündemi, Uludere faciası, terör ve Kürt sorunu gibi yakıcı konuların dışına taşıyıp kürtaj ve sezaryen eksenine oturtmaya çalıştığı bir ortamda, yaptığı çıkışla Kılıçdaroğlu dikkatlerin yeniden terör ve Kürt sorununa odaklanmasını sağladı.
Aslında Kılıçdaroğlu yeni bir şey söylemedi, yeni bir öneri gündeme getirmedi. Bir yıl önce seçim kampanyası sırasında da sıklıkla dile getirdiği “akil adamlar komisyonu” önerisini yineledi.
Ancak bu kez zamanlaması önemliydi. PKK terörünün tüm yakıcılığıyla etkisini hissettirdiği, her gün şehit cenazelerinin kalktığı, anaların ağladığı bir ortamda bu teklifin güncellenmesi kuşkusuz etkiyi arttırdı.