Kılıçdaroğlu’nun hamlesi...

Haberin Devamı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, pozitif siyaset ve yapıcı muhalefet adına belki de en önemli hamlesini yaptı. Başbakan Tayyip Erdoğan’a “reddedemeyeceği bir teklif” sundu.

Başbakan Erdoğan’ın gündemi, Uludere faciası, terör ve Kürt sorunu gibi yakıcı konuların dışına taşıyıp kürtaj ve sezaryen eksenine oturtmaya çalıştığı bir ortamda, yaptığı çıkışla Kılıçdaroğlu dikkatlerin yeniden terör ve Kürt sorununa odaklanmasını sağladı.

Aslında Kılıçdaroğlu yeni bir şey söylemedi, yeni bir öneri gündeme getirmedi. Bir yıl önce seçim kampanyası sırasında da sıklıkla dile getirdiği “akil adamlar komisyonu” önerisini yineledi.

Ancak bu kez zamanlaması önemliydi. PKK terörünün tüm yakıcılığıyla etkisini hissettirdiği, her gün şehit cenazelerinin kalktığı, anaların ağladığı bir ortamda bu teklifin güncellenmesi kuşkusuz etkiyi arttırdı.

Partisinin geliştirdiği önerinin bir yandan Meclis’e, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e sunulmasını sağlayan Kılıçdaroğlu, bölücü terörü ve Kürt meselesinin çözümünü konuşmak için Başbakan Erdoğan’dan randevu talep etti.

CHP ve Kılıçdaroğlu’nun önerisi sürpriz değil. Mucizevi bir çözüm formülü de değil. Sadece çözümü aramanın yolunu gösteriyor.

Meclis’te grubu bulunan dört siyasi partinin katılımıyla oluşturulan anayasa uzlaşma komisyonuna benzeyen iki yeni komisyon öneriyor CHP ve Kılıçdaroğlu:

Meclis’teki dört siyasi partinin vereceği terör ve Kürt sorununa hakim ikişer üyeden oluşacak bir “akil adamlar” komisyonu oluşturulsun. Bunun yanısıra Meclis dışında da tüm etkin siyasi oluşumların, sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin katılımıyla başka bir akil adamlar komisyonu oluşturulsun.

Her iki komisyon da bu meselenin çözüm yollarını tartışsın. Meclis dışı komisyon önerilerini Meclis’e getirsin. Meclis’teki akil adamlar komisyonu da kısa, orta ve uzun vadede atılabilecek adımları tartışsın, hem Kürt sorununun çözümü, hem de terörün bitirilmesi için alınacak önlemleri belirlesin. Anayasa ve yasalardaki değişiklikler konusunda ortak teklifleri hazırlasın.

“Bu sorunu siyaset çözecek. Ama 40 yıldır çözememiş, daha fazla zaman yitirmeden şimdi çözme adımlarını atalım” diyor Kılıçdaroğlu.

Çözüm önermiyor, çözümün üretilebileceği mekanizmaları öneriyor. “Çözüm uzlaşmaya dayalı bulunmalı” diyor.

Başka bir şey daha söylüyor Kılıçdaroğlu; illa da kendi önerdikleri mekanizmaların geçerli olması konusunda ısrarlı olmayacağını belirtiyor. İktidar partisinin veya diğer muhalefet partilerinin daha iyi bir çözüm formülleri varsa onu da kabul edeceklerini söylüyor.

CHP ve Kılıçdaroğlu’nun muhtemelen terör ve Kürt meselesinin çözümü konusunda düşündüğü, geliştirdiği bir plan taslağı var. Ancak şimdilik bunu tartışmaya açmıyor. Bu konuda kendisini de bağlamıyor, ortak çözüm bulalım çağrısı yapıyor diğer siyasi partilere ve topluma.

Bu nokta son derece önemli, bugün Türkiye’nin bu en önemli, en zorlu meselesinin çözümü konusunda hangi siyasi parti bir plan önerse diğerlerinin karşı çıkacağına hiç kuşku yok.

Ayrıca, önerilecek formülün siyasi getirisinin yanısıra belki de getirisinden daha yüksek riskleri olacağı da biliniyor.

O nedenle eğer Türkiye’nin bu en zor, en hayati meselesine çözüm bulunacaksa, bazı adımlar atılacak, bazı kararlar alınacaksa bunun için mümkün olduğunca geniş bir uzlaşma zemini olması gerekiyor.

Bu da ancak kısa vadeli siyasi çıkarların bir kenara bırakılmasıyla mümkün.

Acaba siyasi partiler onu yapabilecekler mi?

Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’nun yarın Başbakan Erdoğan’la yapacağı görüşmenin sonucu kritik önem taşıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR