CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önerisi, çözüm formülü işleyecek mi?
Büyük ölçüde bugün Başbakan Tayyip Erdoğan’la yapacakları görüşmeye bağlı. En azından iktidarla ana muhalefet partisinin sorunu bir masa etrafında oturup konuşmak, çözüm yollarını tartışmak konusunda prensip mutabakatına varabilmeleri önemli bir adım olur.
Fakat acaba Başbakan ne diyecek?
“Evet” mi, “ha-vet” mi diyecek Erdoğan?
Bugün ortaya çıkacak.
Ancak bu kritik görüşme öncesinde MHP’nin ortaya koyduğu keskin tavır işi şimdiden zora sokmuş durumda.
MHP Genel Başkanı, dün, son sözünü söyledi; CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok sert, çok ağır ifadelerle eleştirdi dün partisinin grup toplantısında.
Sorunun “Kürt sorunu” diye tarif edilmesine şiddetle karşı olan Bahçeli, “Bizim hiç kimseyle sözde Kürt sorunu bağlamında görüşecek ve fikir alışverişinde bulunacak bir niyetimiz ve merakımız yoktur” diye kestirip attı.
Bu öneriyle CHP’nin AKP ve BDP ile aynı safta birleşerek “bölücülüğün şeytan üçgenini oluşturduğunu” da iddia eden Bahçeli’nin CHP ve Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirileri şu şekilde özetlenebilir:
“Geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisi ile yıkım projesini konuşmadık, bugün de CHP ile çöküş planını konuşmayacağız. CHP’nin yaklaşım ve önerileri, PKK maşalarıyla ve İmralı canisinin saçmalıklarıyla neredeyse bire bir aynıdır... CHP Mustafa Kemal’in kemiklerini sızlattı...”
Kemal Kılıçdaroğlu her ne kadar “umudumu koruyorum” dese de Bahçeli bu ağır ifadeleriyle kapıyı kapatıyor.
“Akil adamlar” formülü için geriye AKP ve BDP kalıyor. Yani Bahçeli’nin “bölücülüğün şeytan üçgenini oluşturdukları” iddiasındaki üç parti...
Bu formül MHP’siz işletilebilir mi?
Kolay değil. O nedenle de dün Bahçeli’nin bu ağır sözlerine aynı sertlikle yanıt vermedi Kemal Kılıçdaroğlu. Çağrısını ve gerekçelerini tekrarladı:
“Biz yeni bir açılım yapmıyoruz. Biz, çözüm yöntemi öneriyoruz. Parlamentoda bir araya gelelim. Anayasa konusunda bir araya geliyoruz. Neden bu konuda bir araya gelmiyoruz? İyi niyetle gidiyoruz. Bu ülke, çözüm üretecek kapasitede ve yetenektedir. Her partide, bu sorunun çözümü ile ilgili kafa yoracak insanlar vardır. Neden bir araya gelmiyoruz?
Bütün milletin kolektif iradesini, sorunun çözümü için anahtar olarak kullanalım. Eğer bir toplum beraber konuşmayı beceremiyorsa, yan yana gelemiyorsa, anlaşamıyorsa o toplumun geleceğinden herkes endişe duyar. Bir araya gelebilmeli, konuşabilmeli, tartışabilmeliyiz.
Eğer siz sorunlar karşısında çözüm üretmezseniz topluma çaresizliği verirsiniz. En büyük tehlike, toplumun kendini çaresiz hissetmesidir. Çaresizlik, demokrasinin önünde de, özgürlüklerin önünde de en büyük güç olarak karşımıza çıkıyor. O nedenle aydınlara, kanaat önderlerine, siyasal partilere çağrı yaptım. Çaresizliği topluma dayatamazsınız. Bir araya geleceğiz, konuşacağız ve çare üreteceğiz...”
Bu sözlerle Bahçeli’yi masaya çekebilmesi çok güç.
Bu durumda acaba Başbakan Erdoğan’ın tavrı ne olacak?
“MHP dışarda kalsa bile biz üç parti bir araya gelip bu meseleyi konuşalım bir çözüm yolu üretelim” diyecek mi Erdoğan?
Kesin sonucu bugün öğreneceğiz ama Erdoğan’ın bunu demesi zayıf ihtimal.
Belki, “Görüyorsun diğer muhalefet partileri uzlaşmıyor. Bu işler, öyle sizin sandığınız kadar kolay olsaydı biz şimdiye çoktan yapardık” diyecek.
Belki de Kılıçdaroğlu’na farklı bir öneri sunacak. 2009’da başlatılan ancak yürümeyen “açılım projesi”ne işlerlik kazandırmak için CHP’nin desteğini ve katkı sunmasını isteyecek.
Özetle Başbakan’ın yaklaşımı önemli. Ancak MHP’nin tutumu belli olduğu için her halukarda masanın bir ayağı eksik kalacak.
Masanın bir ayağı eksik...
Haberin Devamı