Belediyelerde AKP’yi yıkma projesi...

14 Mayıs 2008

AKP her ne kadar “gündemimizde yok” dese de Ankara artık iktidarıyla muhalefetiyle seçime hazırlanıyor. Özellikle son haftalarda yapılan ekonomiyle ilgili açıklamalar, mali disiplinin gevşetileceği yolundaki sinyaller sonbaharda seçim beklentilerini arttırıyor.
Seçim beklentisi günden güne yükseliyor fakat yakın gelecekle ilgili belirsizlikler hala çok yoğun. Örneğin AKP kapatılacak mı, kapatılmayacak mı? Kapatılırsa siyaset zemininde nasıl bir deprem yaşanacak? Tayyip Erdoğan ve arkadaşları nasıl bir strateji izleyecek? Yola devam için derhal ara seçim kararı alınıp sonbaharda milletvekili ara seçimi ve mahalli idare seçimleri mi yapılacak? Yoksa baskın bir erken seçim mi diyecek Erdoğan?
Bilinmiyor. Ve siyaset dünyası günlerdir bu sorulara yanıt arıyor, olası bir seçimde izlenecek stratejiler tartışılıyor.
Bu arada bir grup eski politikacı belediye seçimleri konusunda bir güçbirliği projesi geliştiriyor. AKP’ye karşı, AKP’nin belediyelerdeki iktidarını yıkmak için mümkün olduğunca geniş bir muhalefet ittifakı...
Projenin mimarı 22 Temmuz seçimlerinde Genel Başkanı olduğu Hür Parti’yi kapatıp CHP’ye destek olacağını açıklayan, şu anda da HYP’nin Genel Başkan Yardımcısı olan eski bakan Yaşar Okuyan. Yaşar Okuyan irili ufaklı bütün muhalefet partilerinin kapısını çalıp, AKP’yi sandıkta yenmenin, belediyelerdeki iktidarına son vermenin formülünü anlatıyor.
Formülün özeti şu:
Güçbirliği projesine katılan partiler, il ve ilçe belediye başkanlıkları için ortak aday belirleyecekler. Büyükşehir belediyeleri ayrı, il belediyeleri ayrı ve 166 büyük ilçe için ayrı değerlendirme yapılacak. Örneğin herhangi bir il veya ilçede en güçlü parti kimse AKP’ye karşı o partinin adayı yarışacak, diğer partiler bu adaya destek olacak. Aday belirlemede partilerin 22 Temmuz 2007’deki ve Mart 2004’teki mahalli idare seçimlerinde aldıkları oylar dikkate alınacak. Ayrıca, üç ayrı araştırma şirketine her il ve ilçede anket yaptırılacak. Bu anketlerde hem parti hem de aday sorulacak. Çıkan sonuçlara göre de güçbirliği cephesinin adayı netleştirilecek.

Devamını Oku

Papatya falında son durum...

13 Mayıs 2008

Yargıtay Başsavcısı’nın hazırladığı iddianamenin açıklanmasının ardından AKP’de başgösteren çok sert tepkiler, “teslim olmayalım, giyotine kafa uzatmayalım, savaşalım” havası artık yerini daha sakin ve umutlu bir ruh haline bırakmış durumda.

AKP’lilerin Başsavcı ve kapatma davasına esas iddianame ile ilgili görüşleri değişmiş değil. İddianameyi hala bir hukuk belgesi olarak görmüyorlar. Bunu, “hükümete ve AKP’ye karşı kurulan siyasi tuzağın aracı, girişilen yargı darbesinin ön hazırlığı” olarak değerlendiriyorlar. Fakat bu tuzağı ve komployu boşa çıkarmak için düşündükleri direniş yöntemden vazgeçiyorlar. Bugün artık anayasa değişikliği yaparak davayı yok hükmüne düşürme formülü gündemde değil. Çünkü bunun hukuka, anayasaya uygun düşüp düşmeyeceği bir yana, hiçbir muhalefet partisinin destek vermeyeceği anlaşılan böyle bir anayasa değişikliği girişiminin başarıya ulaşabilmesinin zorluklarını da gördü AKP. 338 milletvekili ile anayasa değişikliği yapabilmek teorik olarak mümkün. 330 oyla kabul edilen anayasa değişikliği referandumda halkın onayını alabilirse tamamlanabiliyor. AKP partiyi kurtaracak bu değişikliğin referandumda yüzde 50’nin üzerinde oy alacağından hiç kuşku duymuyor. Kuşku Meclis’ten, AKP grubunun bu değişiklik konusunda ne kadar sağlam durabileceği noktasından kaynaklanıyor. Özetle Meclis’te 330 oyun garantisi net değildi.

Özetle AKP şu anda ne getirip ne götüreceği net olmayan, belirsizliği, riskleri yüksek yollardan uzak duruyor. Aksine gerilim ortamını düşürmeye özen gösteriyor. Öte yandan da hukuki sürece önem veriyor. Güçlü bir hukuk savaşı ile Başsavcı’nın iddianamesini çürütmeye çalışıyor.

“Bu iddianame ile bizi kapatamazlar” görüşü iktidar partisi içinde giderek yaygınlaşıyor. Düne kadar, “İddianame de Anayasa Mahkemesi’ndeki dava süreci de göstermelik. Bizi kesin kapatırlar” diyen AKP’liler bugün “Hayır kapatamayacaklar. Normal hukuki süreç işlerse biz bu durumdan güçlenerek çıkarız” demeye başlıyorlar.

Devamını Oku