Erken yerel seçim ekonomisi mi?

Haberin Devamı

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın iddianamesi üzerine Anayasa Mahkemesi’nin AKP hakkında başlattığı kapatma davası siyasetin geleceği üzerinde doğal olarak bir belirsizlik gölgesi indirmiş durumda.

Siyasetteki bu belirsizliğin şimdi yavaş yavaş ekonomiyi de etkilemeye başladığı anlaşılıyor.

Türkiye ekonomisinin öteden beri en riskli sorunlarından biri olarak değerlendirilen cari işlemler açığı zaten makul sayılabilecek düzeylerin üzerinde seyrediyor. Hükümet 2008 yılı ekonomik programında açığın bu yıl 39,2 milyar dolar düzeyinde olacağını öngörmüştü. Ancak Dışişleri Bakanı Ali Babacan bir süre önce “Bu yıl cari işlemler açığı 45 milyar doları bulur” açıklamasını yaptı. Bu açıklamadan hemen birkaç gün sonra işin asıl sahibi Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek aynı konuda başka bir açıklama yaptı: Cari açık bu yıl 50 milyar dolar olur...

Daha yılın ilk çeyrek verileri bile kesinleşmiş değil ama bakanlar yıl sonu cari açık rakamını adeta açık arttırmaya çıkarıyor.

Bu arada küresel ekonomideki olumsuz gelişmelerin Türk ekonomisini de kaçınılmaz olarak olumsuz etkileyeceği biliniyor. Bunun üzerine Türkiye’de yaşanmakta olan siyasal belirsizlikler ve kapatma davasının sonuçlarının da ekonomi üzerinde yıkıcı etkileri olacağına kuşku yok.

Zaten şimdiden kamu maliyesinde sorun emareleri görülüyor. Enflasyon için öngörülen yüzde 4’lük hedef çoktan hayal olmuş hatta yıl sonu enflasyonunun tek haneli rakamlarda tutulabilmesi bile başarı sayılacak.

Bütün bu kritik gelişmeler ortadayken hükümet “mali disiplini gevşetiyorum” beyanında bulunuyor.

AKP birinci iktidar döneminin son yılına kadar tam bir sadakat örneği gösterdiği sıkı mali disiplin ve milli gelirin yüzde 6,5’i oranında faiz dışı fazla hedefini artık bir kenara bırakıyor. Bu yılki hedef zaten yüzde 4,2 idi. Şimdi bunu da fazla buluyor hükümet ve “yüzde 3,5 yeter” diyor.

Böylelikle kamu, sıkı tasarruftan vazgeçerek borçlanmasını yaklaşık 7 milyar YTL arttırarak yeni harcamaların önünü açıyor.

Deniyor ki, “bu kaynak GAP yatırımları için harcanacak...”

Olabilir ama kuşku yok ki bu paranın çok önemli bir bölümü de seçim yatırımı olarak mahalli idarelere yönelik olacak. Yerel seçimler öncesi seçmenin gönlünü almaya dönük kamu harcamaları önümüzdeki aylarda ciddi artışlar gösterecek. Bu arada kamunun ödeyeceği faiz yükünün artacak olması, hatta enflasyonun yeniden çift haneli rakamlara tırmanacak olması bile çok fazla kaygılandırmıyor AKP kurmaylarını.

Çünkü hükümetin ve iktidar partisi kurmaylarının kafasında sonbahar aylarında zorunlu bir erken mahalli idare seçimine gidilmesi ihtimali çok ağır basıyor.

Anayasa Mahkemesi’nden “en olumsuz senaryo” diye anılan kapatma yönünde bir karar çıkması durumunda AKP siyaset yasaklı durumuna düşecek olan Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarını bağımsız milletvekili olarak yeniden Meclis’e taşımak için hiç zaman kaybetmeden ara seçime gidecek. Bu da anayasa gereği yerel seçimlerle birleştirilecek, yani yerel seçimler öne çekilecek. İşte asıl o zaman ekonomi çok zorlanacak. Kamu maliyesi başta olmak üzere ekonomideki pek çok dengenin alt üst olacağı şimdiden belli. Bugün iktisatçıların çok eleştirdiği yüzde 3,5’luk faiz dışı fazla hedefini tutturabilmek bile belki de mümkün olmayacak.

DİĞER YENİ YAZILAR