Terörle mücadelenin “öteki” boyutu...

Haberin Devamı

Türkiye, bölücü terörle mücadelenin askeri alanında son aylarda çok önemli mesafeler aldı. Özellikle ABD ile varılan mutabakatın ardından geçen yılın son aylarında başlatılan etkili sınır ötesi hava operasyonları ve kısa süreli kara harekatıyla terör örgütünün belinin kırıldığı anlaşılıyor.

Örgüte askeri açıdan çok ağır darbeler vuruldu. Sözde ana karargahları, kampları büyük ölçüde tahrip edildi. Çok sayıda terörist şu veya bu şekilde etkisizleştirildi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün terör örgütünün durumuyla ilgili şu tespiti yapıyor:

“Aldığımız siyasi, diplomatik, sosyokültürel ve ekonomik tedbirlerle de gerek içerde, gerekse dışarıda yalnızlaşan, lojistik ve finansal kaynakları kesilen terör örgütünün şaşkınlık ve panik içerisinde olduğunu görüyoruz...”

Genelkurmay’ın son açıklamalarda da terör örgütü elebaşılarının panik halinde Kuzey Irak’tan komşu bir ülkeye (İran) kaçtığı, paniğe kapılan örgüt elemanlarının da silahlarını bırakarak Peşmergelerin kontrol noktalarından geçip Barzani bölgesinde halkın arasına karışmaya çalıştığı belirtiliyor.

Hükümetten ve Genelkurmay’dan gelen son açıklamaların özeti şu:

“Diplomatik girişimler sonucu örgütün mali kaynakları, lojistik destek kanalları büyük ölçüde kesildi. Dış desteği kaybetti. Bugün Barzani yönetimi de terör örgütünü himaye etmekten vazgeçti, İran ve Suriye de tolerans göstermiyor. Örgüt moral olarak da çökertildi ve dağılma sürecinde...”

Peki bölücü terör belası bitti mi? Hayır, bitmedi. Bugünden yarına bitmeyeceği de biliniyor.

Terör ve terör örgütü bitmedi ama umudu büyük ölçüde kırıldı. Örgüt tam anlamıyla köşeye sıkıştırıldı.

İşte bu noktada çözülme sürecini hızlandırmak, terör örgütünü bir daha toparlanamayacak ölçüde etkisizleştirmek için hükümetin işin askeri ve güvenlik boyutu dışındaki tedbirleri de uygulamaya koyup koyamayacağı önem taşıyor.

Örneğin dağılan örgüt militanlarının silahlarını bırakarak Kuzey Irak’ta halkın arasına karışmaya çalıştığı belirtiliyor. Bu durumdaki militanların silahlarını bırakarak Türkiye’ye gelip teslim olmaları sağlanabilir mi?

Başbakan Erdoğan önceki gün bu konuyla ilgili diyor ki; “Pişmanlık yasasından yararlanın. Annenize, babanıza kardeşlerinize daha fazla acı yaşatmadan gelin bu yanlış yoldan dönün...”

Kurmayları, Erdoğan’ın yaptığı çağrının çok önemli olduğunu vurguluyorlar. Ancak bu çağrının adresi bulması, yani terör örgütü mensuplarının silah bırakıp teslim olmaları ile sonuçlanması için yasal çerçevenin ne ölçüde yeterli olduğu tartışmalı.

Pişmanlık yasası, etkin pişmanlık hükümleri yeni değil. Etkin pişmanlığa dayalı af ve ceza indirimleri bugüne kadar istenilen sonucu vermemiş, örgütteki çözülmeyi hızlandırmaya yetmemişti.

Gerçi terör örgütü de bugüne kadar hiç bu ölçüde ağır askeri darbe yememiş, Kuzey Irak’taki yuvaları yerle bir edilememişti. Bugünkü paniği ve umutsuzluğu hiç yaşamamıştı örgüt elemanları.

O nedenle de Başbakan’ın kurmayları bu noktadan sonra örgütteki dağılmanın, teslim olmaların hızlanabileceğini tahmin ediyorlar.

Ayrıca şunu da söylüyorlar: “Yasal çerçevede etkin pişmanlıkla ilgili maddelerde eksiklik, tereddüt varsa gerekirse o konuda da önümüzdeki günlerde bazı ek düzenlemeler yapılabilir...”

Bunun ötesi şimdilik yok. Örneğin af veya “af” anlamına gelecek, öyle algılanabilecek bir düzenlemeyi düşünmek bile istemiyor AKP kurmayları.

DİĞER YENİ YAZILAR