CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün partisinin grup toplantısında anayasa tartışmalarını farklı bir boyuta taşımaya yönelik bir çıkış yaptı.
Anayasa değişikliği konusunda iktidar partisi ile uzlaşabileceği mesajını verdi Baykal. Ancak küçük bir koşul öne sürüyor.
Devreye girmesini istediği Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e şu çağrıyı yapıyor Baykal:
“Yani sayın Cumhurbaşkanı pekala diyebilir ki, ‘Eğer son oylamada hepsi üçte iki oy (367) almışsa da ben bu 3 maddeyi ayırıp milletin oyuna sunarım.’ Bunu yaparsa bu konunun hem Türkiye’de kutuplaşma yapmasının önüne geçer. Hem de Cumhurbaşkanlığı’ndan milletimizin beklediği davranışı çok sorumlu bir şekilde sergilemiş olur.
Başbakan Tayyip Erdoğan anayasa değişikliği konusundaki kararlılığını dün bir kez daha tekrarladı.
Siyasetle, siyasi partilerle uzlaşma konusunda baştan beri fazla umutlu değildi Başbakan. O yüzden de anayasa değişikliğinin lafı bile edilmeden referandum süresini 120 günden 60 güne indiren yasa değişikliği yapıldı. Yani uzlaşmayı seçmenle yapmak tercihi esas alındı.
Bütün riskler göze alınarak dönüşü olmayan bir yola girildi. Her bakımdan riskli bir yol. Bu yolculukta bugünden görülebilen veya görülmeyen pek çok engel çıkabilir AKP’nin önüne.
İlginç olan ise daha yolun başında AKP’nin kendi hata ve ihmalleri ile sorun yaşaması, kendi ayağına kurşun sıkması oldu.
Anayasa değişikliği süreci konusundaki takvim aşağı yukarı şekillenmiş durumda. AKP kurmaylarına göre, eğer her şey yolunda giderse, yani bir yol kazası olmaz ise 4 veya 11 Temmuz’da sandık başındayız.
AKP’liler referandumun normal olarak 27 Haziran’a yetişebileceğini söylüyorlar. Fakat, muhalefetin yapacağı engellemelerle Meclis görüşmelerinin sarkabileceğini, Cumhurbaşkanının incelemesini tamamlayıp anayasa değişikliğini referandum için Resmi Gazete’ye göndermesinin Mayıs ayına sarkabileceğini daha güçlü bir ihtimal olarak dikkate alıyorlar.
Tabii eğer her şey yolunda giderse, yol kazası olmaz ise...
Bunun anlamı şu: İki ihtimal var. Birincisi, sıfıra yakın bile olsa 330’un bulunamaması. İkincisi de CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yapacağı iptal başvurusu.
Anayasa değişikliği ile ilgili 29 maddelik paket dün Meclis Başkanlığı’na sunuldu.
Bu kadar kritik düzenlemeleri içeren, kapsamlı bir anayasa değişikliği girişimi sadece iktidar partisinin inisiyatifi ve oylarıyla gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
Başka demokrasilerde var mı bilemiyorum ama bu kapsamda bir değişikliği sadece iktidar partisinin inisiyatifi ile gerçekleştirme girişimi Türkiye’de bir ilk.
İktidar partilerinin muhalefetle inatlaşarak referanduma gittikleri üç örnek var. Ama üçü de tek konuya ilişkin anayasa değişikleri.
Anayasa değişikliği paketi muhtemelen bugün Meclis Başkanlığı’na sunulacak. Kamuoyuna açıklanan paketteki bazı değişiklikler, bazı ekleme ve çıkarmalar yapılacak. Ama bu, işin özünü değiştirmeyecek.
İşin özü birinci olarak yüksek yargı ve parti kapatmalarında düğümleniyor. Yani Anayasa’nın parti kapatmalarını düzenleyen 68 ve 69. maddelerinin yeniden düzenlenerek, kapatma davasının Meclis iznine bağlanması. İkincisi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısının değiştirilmesi, üçüncüsü de Anayasa Mahkemesi’nin yapısı..
İşte gerilim ve kavganın fitilini ateşleyen üç temel düzenlemenin özeti bu. AKP’yi ve hükümeti muhalefetle ipleri koparma noktasına getiren, yüksek yargı ile olan gerilimi yükselten de bu.
Pakette makyaj niteliğinde bir takım düzenlemeler yapılacak ama bu üç temel unsur değişmeyecek. Başbakan Tayyip Erdoğan ve partisi bu noktada son derece kararlı.
AKP anayasa değişikliği konusunda dönüşü olmayan yolda. Her ne pahasına olursa olsun değişiklikleri bu dönemde gerçekleştirmeye kararlı AKP.
Pazartesi günü Meclis’e sunulması beklenen anayasa değişikliği paketinin ülkeyi yüksek gerilimli, sancılı bir sürece sokacağı da kesin.
Bu aşamadan sonra olabileceklerle ilgili olarak Ankara kulislerinde 6 senaryo konuşuluyor.
Bu senaryolar kısaca şu şekilde özetlenebilir:
Anayasa ve anayasa değişiklikleri ile ilgili olması gereken şu şekilde özetleniyor:
“Anayasalar toplumsal sözleşme, toplumsal mutabakat metinleridir. O nedenle de hem yapılışı hem de değiştirilmesi asgari değil, azami siyasal ve toplumsal mutabakata dayalı olmalıdır...”
Olması gereken genel kabul bu.
Peki bugün Türkiye’de olup bitenler?
Türkiye, tıpkı 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde olduğu gibi yine yüksek gerilimli bir döneme giriyor.
Bu kez gerilimin adı anayasa değişikliği...
AKP’nin 22 maddelik anayasa değişikliği paketi dün resmen açıklandı.
Pakette sürpriz yok. Tarafların, yani muhalefetin tutumunda da sürpriz bir gelişme olmadı.