Referanduma doğru...

Haberin Devamı

Anayasa değişikliği ile ilgili 29 maddelik paket dün Meclis Başkanlığı’na sunuldu.

Bu kadar kritik düzenlemeleri içeren, kapsamlı bir anayasa değişikliği girişimi sadece iktidar partisinin inisiyatifi ve oylarıyla gerçekleştirilmeye çalışılıyor.

Başka demokrasilerde var mı bilemiyorum ama bu kapsamda bir değişikliği sadece iktidar partisinin inisiyatifi ile gerçekleştirme girişimi Türkiye’de bir ilk.

İktidar partilerinin muhalefetle inatlaşarak referanduma gittikleri üç örnek var. Ama üçü de tek konuya ilişkin anayasa değişikleri.

Birincisi, 1987’de askeri yönetimin getirdiği siyasi yasakların kaldırılması için yapılmıştı. İktidar referandumdan istediği sonucu alamadı ve yasaklar kalktı.

İkincisi, 1988 yılında yerel seçimleri 6 ay öne almak için Turgut Özal yine referandum yolunu denedi. O da istediği sonucu vermedi. O günkü SHP ve DYP’nin ANAP’a karşı yürüttüğü hayır kampanyası etkili oldu ve Turgut Özal ikinci sandık yenilgisini aldı.

Ondan sonra da zaten ANAP bir daha seçim kazanamadı. 1989’daki yerel seçim hezimetini, genel seçim yenilgileri izledi.

Üçüncü denemeyi de AKP yaptı. 2007’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliğini tek başına Meclis’ten geçirerek referanduma taşıdı.

2007 seçimlerinin rüzgarı ve muhalefetin mecalsizliği nedeniyle AKP referandumda sorun yaşamadı. Aksine değişiklik umulanın üstünde “evet” oyu aldı.

Ancak bu üç örnek de bugünkü duruma uymuyor. Bugün yapılmak istenen tek konuya ilişkin; tek maddelik bir anayasa değişikliği değil. Basit bir değişiklik de değil. Rejimin ana esaslarını da yakından ilgilendiren son derece kritik anayasa maddelerinin değiştirilmesi ve 29 maddelik bir paket söz konusu.

Dün BDP de kesin bir ifadeyle açıkladı ki, talepleri kabul görmediği için bu pakete destek vermeyecek. CHP ve MHP zaten şiddetle karşı.

Şimdilik değişiklik paketinin arkasında iktidar partisi tek başına. Muhtemelen referandumda da öyle olacak.

Peki referandum kampanyası nasıl yürüyecek?

Muhalefet partilerinin dünkü grup toplantılarında genel başkanlarının sözlerine bakılacak olursa muhalefetin stratejisi az çok belli.

Muhalefet seçmene “Türkiye’nin öncelikli sorunu yüksek yargı mı?” diye soracak. “AKP yargıyı ele geçirmeye çalışıyor, kendini Yüce Divan’dan kurtarmaya çalışıyor” diyecek.

Sonra da hem MHP hem CHP ekonomik krize, ekonomik sorunlara, işsizliğe işaret edecek. Son dönemde bu alanlarda yaşanan sıkıntılarla iktidarı vurmaya çalışacaklar. Anayasa referandumunu bir anlamda AKP’ye “evet” mi “hayır” mı oylamasına dönüştürmeye çalışacak muhalefet.

Başarabilirler mi?

Kestirebilmek güç...

Ayrıca referanduma gelinceye kadar geçecek süreçte neler olup biteceği de önemli.

Birinci aşama, paketin Meclis’te en az 330 oy alabilmesi. Bu konuda AKP’nin pek sorun yaşamayacağı anlaşılıyor.

Ancak CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yapacağı başvurunun nasıl sonuçlanacağı son derece önemli ve kritik. Her şey Anayasa Mahkemesi’nin bu başvuruya vereceği yanıta bağlı.

Yüksek mahkeme eğer başvuruyu kabul eder ve gerçekten de iddia edildiği gibi önce yürürlüğü durdurur ardından da Anayasa’nın 2. maddesine aykırılıktan iptal ederse. O zaman referandum doğal olarak zaten gündemden düşecek.

Ama böyle bir sonuç Türkiye’yi referandumun yakıcı etkilerinden bile çok daha ağır bir kaos ortamına sokabilir.

DİĞER YENİ YAZILAR