Bir yasa teklifi üzerindeki görüşme ve tartışmalar, siyaseti ilk defa bu denli geriyor. Yasa teklifi üzerindeki tartışma ve kavgalara Meclis zemini dar geliyor ve ilk kez bir siyasi parti olağan grup toplantısını miting meydanına alıyor.
Görüşülmekte olan kanunun konusu elbette önemli. Toplumun hemen her ferdini ilgilendiren çok temel bir düzenleme yapılıyor. Ülkenin sadece bugününü değil, geleceğini de, gelecek kuşakları da biçimlendirmeyi öngören bir düzenleme sözkonusu.
O nedenle tansiyon yüksek, o nedenle iktidar - muhalefet ilişkileri alabildiğince gerilmiş durumda.
Bu gerilimli atmosferde Meclis dün, 4+4+4 veya 4x3 gibi basit matematik formüllerle ifade edilen “eğitim reformu”nu görüşmeye başladı.
CHP bugün bir ilki gerçekleştiriyor. Normal olarak TBMM çatısı altında yapması gereken haftalık olağan grup toplantısını tarihinde ilk kez Meclis çatısı dışına alıyor. Grup toplantısını meydan mitingine dönüştürüyor.
Aslında genellikle salı günleri yapılan grup toplantıları iktidarıyla muhalefetiyle bütün partiler için uzunca bir süredir kalabalık partililerin de katılımıyla, sert üsluplarla zaten yarı miting havasında geçiyordu.
Ama bu kez CHP tam anlamıyla meydanlara iniyor. Bugünkü grup toplantısının adresi Ankara’nın tarihi miting meydanı niteliğindeki Tandoğan alanı olarak ilan edilmiş durumda.
Kemal Kılıçdaroğlu bugünkü konuşmasını Meclis salonunda milletvekillerine ve partililere değil, Tandoğan meydanına gelecek olan onbinlere yapacak. İktidarı halka şikayet edecek.
CHP nihayet hazırlıklarını tamamladı. Kritik öneme sahip Cumhurbaşkanı Seçim Yasası’nın iptali istemiyle bugün Anayasa Mahkemesi’nin kapısını çalıyor.
26 Ocak günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren bu yasanın iptali için niye iki ay bekledi CHP?
Pek anlaşılır değil.
Bu konuda parti içinden yansıyan bazı iddialar var.
Eğitimde “4+4+4” diye formüle edilen “kesintili - kesintisiz” çatışmasındaki geçici ateşkes muhtemelen haftaya sona erecek.
AKP’nin ve hükümetin planı, Milli Eğitim Komisyonu’ndan kavgalı gürültülü ve tartışmalı biçimde geçen teklifi 27 Mart’ta Meclis Genel kurulu gündemine indirmek.
Mevcut siyasi atmosfer içerisinde haftaya Salı günü bu yasa teklifinin Meclis Genel Kurulu’na gelmesi demek, kavganın da kaldığı yerden şiddetlenerek devam edeceği anlamı taşıyor.
Bu konudaki iktidar muhalefet kavgasını yatıştırmak, kısmi bir uzlaşma ortamı yaratabilmek için epey kulis faaliyeti yürütüldü, ancak bu girişimlerden sonuç çıkmadı.
“İktidar muhalefet gerilimi...”
“Siyasette gerilim dozu yükseldi...”
“İktidar muhalefet ilişkileri sertleşiyor...”
Siyaset ve siyaset yapma biçiminde normal olarak “uzlaşma”nın esas, “çatışmanın” istisna bir durum olması gerekiyor.
Ama ne yazık ki ülkemiz siyasetinde bunun tam tersi geçerli.
Son günlerin kavga konusu eğitim reformu. Adı üstünde “reform.” Ülkemiz eğitim sistemi yeni bir yapıya, yeni bir anlayışa, yeni bir rotaya sokulmak isteniyor. Bu konudaki yasa teklifi üzerindeki görüşmeler kavga-gürültüyle başladı ve öyle de devam ediyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün partisinin grup toplantısında söylediklerinden de anlaşılıyor ki “eğitim reformu” adı verilen ve 4+4+4 diye basit bir matematik formülüyle ifade edilen yasal düzenleme bu haliyle Meclis’ten geçecek.
Gerçi CHP direniyor. Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un rekorlar kitabına geçecek 12,5 saatlik kesintisiz konuşması da kesintisiz eğitimin engellenmesine yetmeyecek. Zorunlu eğitim 12 yıla yükselecek ama kesintili ve üç dilim halinde...
Kemal Kılıçdaroğlu, direneceğiz diyor, toplumu, sivil toplum örgütlerini de karşı çıkmaya, direnmeye çağırıyor ama sonuç alabilmesi güç. Eğitim komisyonu üyesi CHP’li milletvekillerinin engelleme amaçlı olarak saatler süren uzun konuşmaları da Genel Kurul’daki engelleme girişimleri de Başbakan Erdoğan’ın kararlılığını etkilemeyecek.
Çünkü Başbakan Erdoğan bu düzenlemeyi çok önemsiyor. Partisinin programında, seçim beyannamesinde ve hükümet programında olmasa da bu konu Erdoğan ve arkadaşları için önemli.
Balkon nutukları da sözde kaldı. Siyasi parti liderleri 2011 seçimlerinden bu yana geçen 8 aylık süre boyunca birbirlerine barış elini uzatamadılar.
Dahası bugünkü ortam seçim dönemlerinden bile daha gerilimli, karşılıklı tartışma üslubu daha sert ve kavgacı.
Meclis’teki tüm partilerin zımni olarak uzlaştıkları tek konu var: Uzlaşmazlıkları derinleştirmek...
İktidarla muhalefet arasındaki en basit anlaşmazlık bile büyük kavga konusu haline dönüştürülerek günlerce siyasi gündemi işgal edebiliyor.