“Eğitim” değil, “gerilim” reformu!

Haberin Devamı


Siyaset ve siyaset yapma biçiminde normal olarak “uzlaşma”nın esas, “çatışmanın” istisna bir durum olması gerekiyor.

Ama ne yazık ki ülkemiz siyasetinde bunun tam tersi geçerli.

Son günlerin kavga konusu eğitim reformu. Adı üstünde “reform.” Ülkemiz eğitim sistemi yeni bir yapıya, yeni bir anlayışa, yeni bir rotaya sokulmak isteniyor. Bu konudaki yasa teklifi üzerindeki görüşmeler kavga-gürültüyle başladı ve öyle de devam ediyor.

Oysa, uzlaşma olmasa bile en azından kavgasız bir süreç izlenemez miydi?

İzlenebilir ve sonuçta da iktidar istediğini yine alırdı. Muhalefet en fazla süreci uzatıp, iktidar partisi milletvekillerini biraz yorabilir, uykusuz bırakabilirdi o kadar.

Nitekim Komisyon görüşmelerinin ilk bir haftasında bu durum yaşandı. 12,5 saati bulan engelleme amaçlı uzun konuşmalarla yapabileceğinin en fazlasını yapmaya çalıştı muhalefet temsilcileri. Sık sık kavgaya dönüşen tartışmalarla kesildi görüşmeler. 6 günde teklifin ancak 6 maddesi geçebildi. Ama geçti. Hem de iktidarın istediği biçimiyle geçti.

Önceki gün ise iktidar çoğunluğu, tahammül sınırına gelmiş olacak ki, 100-150 milletvekiliyle komisyon salonunu işgal etti. Kavga gürültü ortamında teklifin kalan 21 maddesi 20 dakika içinde “kabul edenler... etmeyenler... kabul edilmiştir” yöntemiyle görüşülüp kabul edildi.

Oysa bu 20 maddenin okunması bile bu süreye ancak sığıyor. Ama üzerinde hiçbir konuşma ve görüşme yaptırılmadığı için hem okunup hem oylanarak bir rekora imza atıldı önceki gün Meclis’te.

Ve TBMM tarihinide eşi benzeri görülmedik sahneler yaşandı. Muhalefet partilerine mensup komisyon üyeleri salona girip oylamaya katılamadı, görüş açıklayamadı. Büyük kavgalar yaşandı, milletvekilleri birbirlerinin gırtlağına sarıldı, düşenler yerlerde tekmelendi.

İşte bu arbede içerisinde tamamlandı komisyon görüşmeleri.

Acaba bu durum iktidar çoğunluğunun içine sindi mi?

Deniyor ki, “muhalefet, özellikle de CHP bunu zorladı. Bu tablonunun sorumlusu CHP’dir...”

CHP, çok sayıda milletvekili ile toplantı salonuna gelerek uzun konuşmalarla engelleme yaptı ya ondan yakınıyor AKP.

CHP veya MHP daha ne kadar engelleme yapabilirdi ki? Belki bir hafta, bilemediniz 10 gün daha komisyondaki işi uzatabilirdi.

Yasa bir hafta, on gün, hatta bir ay geç çıksa ne olur? Eğitim sistemi alt üst mü olacak, büyük bir karmaşa mı çıkacak?

Hayır...

Ama belli ki iktidar bu işin uzamasını, eğitimle ilgili tartışmaların uzun süre kamuoyu gündeminde kalmasını istemiyor.

Önceki gün Meclis çatısı altında yaşananlar, dün yapılan karşılıklı sert açıklamalar, gerilimin daha da büyüyeceğinin işareti.

Zaten Meclis Başkanı Cemil Çiçek de durumu, “ciddi bir siyasal kriz” olarak değerlendirmiş olacak ki, dün yapmayı planladığı Polonya ziyaretini iptal edip Ankara’da kaldı.

Kuşku yok ki bu kriz ve gerilim ortamı, bugün yapılan grup toplantılarında genel başkanların sert ve suçlayıcı konuşmalarıyla biraz daha tırmanacak.

Türkiye biraz daha gerilecek. Var olan toplumsal kutuplaşma biraz daha keskinleşecek.

Dün MHP Manisa Milletvekili Sümer Oral aradı. İlk olarak 1977 seçimlerinde AP’den milletvekili seçilen Oral Meclis’in en deneyimli isimlerinden biri.

70 yıllardaki gerilim ve siyasal çatışma ortamını hatırlatarak, “O dönemde bile Meclis’te böyle şeyler olmazdı. CHP ile bir yandan siyasi kavgamızı ediyorduk ama diğer yandan da komisyonlarda ülke sorunlarının çözümü için belirli uzlaşmalar sağlayabiliyorduk. Ortak noktalarda buluşabiliyorduk” diyor.

Gerilimi düşürmek, uzlaşma sağlayabilmek için iktidarın muhalefetin bazı taleplerini karşılaması, bazı jestler yapması gerektiğini söylüyor Oral.

“Yapılmıyor mu?” diye sorduğumda ise şu yanıtı veriyor:

“Hayır. Ben Plan Bütçe Komisyonu üyesiyim. Bugüne kadar muhalefetin bir talebinin dahi kabul edildiğini görmedim. En basitinden her kanunda o kadar çok Türkçe bozuklukları var ki. En azından bunları düzeltin diyoruz onu bile kabul ettiremiyoruz...”

Evet Türkçe bozuklukları bile sırf muhalefet istediği için düzeltilmiyorsa gerçekten de

vahim...

DİĞER YENİ YAZILAR