AKP ile MHP arasındaki üçüncü büyük uzlaşma...

25 Ocak 2008

22 Temmuz öncesinde, seçim meydanlarında söylenenler, karşılıklı suçlama ve meydan okumalar dikkate alınarak bu dönem AKP’nin işinin çok zor olacağı sanılıyordu. MHP’nin AKP’ye siyaset sahnesini dar edeceği düşünülüyordu.
AKP-MHP, Tayyip Erdoğan-Devlet Bahçeli ilişkileri o kadar gerginleşmişti ki, iki lider de birbirine kavgada dahi söylenmeyecek ifadelerle yükleniyorlardı. Bu gerilim seçimler sonrasında da bir süre devam etti. Bahçeli Erdoğan’a küstü, tokalaşmak için bile “özür” bekledi.
O yüzden MHP-AKP geriliminin kolay kolay düşmeyeceği sanılıyordu. Ama tam tersi oldu.
Erdoğan ve Bahçeli demeçlerinde birbirlerine karşı hala zaman zaman çok sert, hatta yadırgatıcı bir üslupla yükleniyorlar. Öte yandan temel ve kritik konularda ise şaşırtıcı biçimde çok kolay uzlaşabiliyorlar. Hatta AKP’nin dara düştüğü her kritik konuda MHP yardım elini uzatmakta gecikmiyor.
Bunun üç çarpıcı örneği var:
1. Cumhurbaşkanlığı seçimi: AKP 22 Temmuz seçimlerinde yüzde 47 oy alarak parlak başarıya imza atmıştı. Parlamentoda ezici bir çoğunluğu vardı ama bu çoğunluk da tıpkı geçen dönem olduğu gibi tek başına cumhurbaşkanı seçmeye yetmiyordu. O nedenle Başbakan Erdoğan seçim gecesi yaptığı ilk açıklamada cumhurbaşkanlığı seçimi için muhalefetle görüşüp uzlaşma arayacağı mesajını vermişti. Muhalefetle uzlaşı arayışı demek, Gül’ün yerine CHP ve MHP’nin de itiraz etmeyeceği bir isim demekti.
AKP kurmayları kara kara düşünürken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürpriz destek açıklaması geldi: “AKP kimi isterse aday gösterebilir. Biz Meclis’e gireriz, 367 sorunu yaşanmaz...”

Devamını Oku

AKP işi sağlama alacak...

23 Ocak 2008

Türban konusunda MHP’nin verdiği destek iktidar partisinin çok işine yaradı. Artık bu meseleye (türban yasağı) yüzde yüze yakın bir ihtimalle çözüldü gözüyle bakıyor AKP kurmayları.

Bu aşamadan sonra herhangi bir boşluğa, üniversitelerde herhangi bir tereddüte yol açacak nokta bırakmamak için de AKP önce anayasanın üç maddesinin süratle değiştirilmesini, bunun hemen ardından da serbesti yasası çıkarmayı planlıyor.

AKP’li hukukçular, MHP’nin kanun önünde eşitliği düzenleyen anayasanın 10. maddesinde değişiklik önerisinin sorunu çözmeye yetmeyeceğini görüyor. Onun için de dünden itibaren MHP’yi daha sağlam bir çözüm formülüne ikna etmek için resmi temaslara başladı AKP. MHP’nin 10. madde değişikliğine ek olarak Anayasa’nın “Temel Hak ve Özgürlükler” bölümündeki 13. maddesi ile “Eğitim, Öğrenim Hakkı ve Ödevi” ile ilgili 42. maddesinde de değişiklik öngören 3 maddelik bir paket önerdi.

MHP yöneticileri, dün partilerine yazılı olarak ulaştırılan bu teklifi incelediklerini belirtiyorlar. Aslında uzun uzun inceleyip, değerlendirme toplantıları ile vakit geçirmenin bir anlamı yok. Ama yine usul yerine gelsin diye MHP bunu yapıyor. Yoksa AKP’nin yapmak istediği son derece basit. Kafalarda hiç bir tereddüte yer bırakmayacak, hiç bir hukuki boşluk oluşmayacak biçimde üniversitelerde türban serbestisini sağlamak istiyor AKP. MHP de buna destek vereceğini ilan ettiğine göre bundan sonra yapılacak işlem son derece basit; AKP’nin teklifinin Meclis’ten geçmesine yardım etmek. Çünkü, MHP’nin önerdiği 10. madde değişikliği sorunu çözmekten uzak. Bunu MHP’li bazı hukukçular da kabul ediyor.

Devamını Oku

Türkiye’nin birinci önceliği türban mı ekonomi mi olmalı?

22 Ocak 2008

Bugün bütün dünyanın ana gündemi, birinci önceliği, ABD’de başlayıp, Çin’den, Rusya’ya, AB’ye, Brezilya’ya yayılan ekonomideki küresel dalgalanma. Tüm Asya, Amerika ve Avrupa hükümetlerinin, merkez bankalarının uğraşı, bu küresel dalgayı en az hasarla atlatmaya dönük önlemler üzerinde kafa yormak.
Dünyanın tartıştığı konu bu: Küresel ekonomik dalgalanma...
Bizdeki havaya bakılırsa sanki Türkiye bu olumsuz rüzgardan muaf. Türkiye iktidarıyla, muhalefetiyle, kurumlarıyla kronikleşmiş bir tartışma konusunu alevlendirmekle meşgul. Terör mücadelesi bile ikinci planda.
Siyaset sahnesinde türban tartışılıyor da, ekonomi alanında gelen küresel dalgaya karşı tahkimat mı yapılıyor? Hayır o alandaki tartışma da Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınma inatlaşmasına kilitlenmiş durumda.
Bir yıla yakın süredir Meclis gündeminde sürüncemede tutulan sosyal güvenlik reformu bile tartışma gündeminden düştü. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın deyimiyle “İstanbul’un havası daha uygun, daha güzel olduğu için” Merkez Bankası’nı taşımak istiyor hükümet. Karşı olanların bazıları da bunu AKP’nin rejim değişikliği girişimlerinin bir parçası olarak görüyor.
Özetle Türkiye’nin iki önemli konusu bu. Türban ve Merkez Bankası’nın taşınması...
Bu arada tüm dünya borsaları gibi İstanbul Borsası da büyük değer kayıpları yaşıyor. Döviz kurları tırmanış eğilimine giriyor.

Devamını Oku