Kaygılar giderilip, ortam sakinleştirilebilecek mi?

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan, “Hükümetimiz, cumhuriyetin de demokrasinin de laikliğin de hukuk devletinin de teminatıdır. Hiçbir uygulamamız buna ters olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır” diyor partisinin dünkü grup toplantısında.

Laiklik konusunda duyarlı toplum kesimlerine ve kurumlara bir anlamda şu mesajı vermeye çalışıyor: “Merak etmeyin üniversitede türban serbest bırakılıyor ama rejimin laik karakterinin aşındırılmasına izin vermeyiz...”

Fakat en azından şu anda bu kesimlerin kaygısı, derin şüpheleri var. Olmaya da devam edecek gibi gözüküyor.

Çünkü kaygı duyanlar, anayasa değişikliği girişimini, özgürlük alanının genişletilmesi veya dini inançları nedeniyle yıllardan beri üniversite kapılarında sorun yaşayan genç kızların öğrenim özgürlüğüne kavuşturulmasından ibaret masum bir girişim olarak algılamıyor.

Atılan adımın, açılan kapının türbanın üniversitede serbest bırakılmasından ibaret kalmayacağını savunuyorlar. Bunun bir başlangıç olacağı, türbanın adım adım, önce üniversitelerde ardından liselerde yaygınlaştırılacağını, bir süre sonra da kamu personeli için türban serbestisinin gündeme gelebileceğini düşünüyorlar.

Anayasa değişikliği rejimin laik karakterinin aşındırılması girişimi olarak yorumlanıyor.

Türbanın çenenin altından mı bağlanacağı üstünden mi, düğümün sağa doğru mu sola doğru mu atılacağı da çok anlamlı bulunmuyor.

Türkiye bu konuda hızla kutuplaşmaya gidiyor.

Dün CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da partisinin grup toplantısında konuşurken, AKP ve MHP’yi çok sert ifadelerle suçluyor ve anayasa değişikliği girişimini değerlendirirken şunları söylüyor:

“Bu, sadece üniversitelerde türbanın serbestiyetini sağlayan bir düzenleme olacaktır’demek, kimseyi inandırmaya yetmez. Başlatılan iş, biliniz ki artık küçük küçük bentlerle, duvarlarla, engellerle sınırlanılabilecek bir iş değildir. Din anlayışına dayalı bir yarış, devlet düzeni içinde yer almaya yönelik olarak harekete geçirilmiştir...”

Baykal türban serbestisinin bugün söylendiği gibi sadece üniversitelerle sınırlı kalmayacağını düşünüyor. Türbanın adım adım bütün eğitim kurumlarına, liselere yaygınlaşacağını iddia ediyor.

Ki Baykal’ın bu görüşünü anayasa hukukçusu Prof. Ergun Özbudun da paylaşıyor. Getirilen düzenlemeyi Özbudun da riskli buluyor ve bu anayasa değişikliği ile ilköğretim kurumlarına kadar türban serbestisinin önünün açılmasının olası olduğunu söylüyor.

Üniversiteler, rektörler, öğretim üyeleri isyan ediyor. Üniversitelerarası Kurul 1 Şubat günü türban gündemiyle olağanüstü toplantıya çağırılıyor. Kurul Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Akaydın dün yaptığı kısa açıklamada şunları söylüyor:

“Bu, Laik Cumhuriyet’in ’Laiklik’maddesinin içinin boşaltılma çalışmasından başka bir şey değildir. Bu bir karşı devrim çabasıdır. Bir kırılma noktası olacaktır...”

Muhtemelen Kurul toplantısının ardından da çok sert bir bildiri yayınlanacak.

Özetle parlamentoda CHP kaygılı, yüksek yargı kaygılı, üniversiteler kaygılı ve tepkili, toplumun bir bölümü tepkili. Kaygıların temelinde laiklik hassasiyeti var.

Ama öte yandan da artık ok yaydan çıkmış durumda. Bu anayasa değişikliği bir hafta on gün gibi kısa bir süre içinde gerçekleşecek.

Gerçekleşecek ama Türkiye ciddi biçimde gerilecek.

DİĞER YENİ YAZILAR