Sosyal Bilimler Sınavı (LYS-4), kolay bir sınavdı. Onun için “darısı diğer sınavların başına” diyorum. Müfredat dahilinde, bilgiyi kullanmaya dayalı, sürpriz soruların olmadığı, çalışan ve bol soru çözen adayın rahatlıkla yapacağı bir sınavla karşılaştık. Hatta Tarih’teki soruların önemli bir kısmı akıl yürütmeyle bile çözülebilecek türdendi.Tarih: Düzenli çalışan adayı zorlayacak soru yoktu. İnkılap Tarihi soruları geçen yıldan biraz daha fazlaydı. Tarih Bilimi soruları daha önceki yıllarda sorulmuyordu. Bu yıl bu konudan da soru çıktı ama bunların hepsi müfredat dahilindeydi. Bilgiyi kullanabilme ağırlıklı sorularla karşılaştık. Çalışan öğrenciyi ödüllendirecek bir sınavdı.Coğrafya: Soru sayısı geçen yıla nazaran 2 soru azaldı. Geçen yıl 16 olan soru sayısı bu yıl 14’e indi. Coğrafya, genelde Sosyal Bilimler’in belirleyici testidir. Bu alanda adayları en çok zorlayan test budur. Ancak bu yıl Coğrafya testi de kolaydı. 2 adet uzun soru vardı ama uzun olması zor anlamına gelmiyor. Grafik soruları bu yıl çıkmadı. Aynı durumla SBS’de de karşılaştık. Orada da grafik soruları çıkmadı. Bilgisini testlerle sınayan ve bol pratik yapan adayların rahatlıkla yapacağı türden sorularla karşılaştık.Felsefe Grubu: Dikkatli okumayı gerektiren sorular vardı. Bu testte de sorular kolaydı. Soru çözme deneyimi fazla olan öğrencilerin zorlanmayacağı bir testti. Sosyoloji soruları güncel olaylardan derlenmiş. Mantık soruları dikkat istiyordu. Din Kültürü soruları YGS ayarındaydı ancak oldukça uzundu. Belki 2 soru için zordu denebilir.NOT: LYS-4, ayırdedici bir sınav değildi. Yani dengeyi bozacak olan sınav bu değil. Bu sınav biraz ‘çıtır’ bir sınavdı. Dengeyi diğer sınavlar bozacak.
8 Haziran Cumartesi günü yapılacak SBS’de her testin puana etkisi farklı olacak. Puanlar Türkçe’de 6.518, Matematik’te 7.678, Fen ve Teknoloji’de 5.594, Sosyal Bilgiler’de 5.745, Yabancı Dil’de ise 4.404 ile çarpılarak hesaplanacak.Son kez 8 Haziran Cumartesi günü saat 10.00’da yapılacak olan Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) 2 gün kala öğrencilerle birlikte velilerin de heyecanı artıyor. Adaylar, daha önceki yıllarda çıkan sorulara benzer sorularla karşılaşacak. Çok soru çözen öğrenci avantajlı olacak. Sınavda her testin puana etkisi eşit olmayacak. Puanlar, Türkçe testinde 6.518, Matematik testinde 7.678, Fen ve Teknoloji testinde 5.594, Sosyal Bilgiler testinde 5.745, Yabancı Dil testinde ise 4.404 ile çarpılarak hesaplanacak. Sınavda alınan puanlara 6, 7 ve 8’inci sınıf yıl sonu başarı puanları eklenip ikiye bölünecek. TÜBİTAK ile satranç, spor ve sanatta uluslararası ödül kazananlara da ek puan verilecek. Bu yıl en değerli test Matematik olacak. Her 3 yanlışın 1 doğru yanıtı götüreceği sınavda Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler ve Yabancı Dil olmak üzere 5 test olacak.En karmaşık konuAileler ve öğrenciler 6 ve 7. sınıf müfredatından soru sorulup sorulmayacağını merak ediyor. Hayır sorulmayacak. Sadece 8. sınıf müfredatından soru sorulacak. Ancak bu sistemin en karmaşık konusu burası. Her ne kadar sadece 8. sınıf konuları sorulacak dense de gerçekte bu konuda kesin bir çizgi çizmek zor. Çünkü sarmal öğretim sistemine göre hazırlanmış olan yeni müfredat programlarında aynı konular hem 6 hem 7 hem de 8. sınıflarda birbirini tamamlamaktadır. Bu nedenle sadece 8. sınıf konularına çalışılarak SBS’de yüksek başarı elde etmek zor olabilir. Soru içeriğinin 8. sınıf öğretim programına odaklı olması, okulda sunulan eğitim ve öğretime dayalı olarak hazırlanması esas alınacak. Ancak soru ve sınav tekniğinin gereği olarak daha önce elde edilmiş kazanımlar da sorularda kullanılabilecek.Sınavda nelere dikkat edilmeli?- Soru kitapçığının A ve B olmak üzere iki ayrı türü olacaktır. A kitapçığını kullanıyorsanız cevap kâğıdında kitapçık türü bölümünün “A” yuvarlağını, B kitapçığını kullanıyorsanız “B” yuvarlağını işaretleyin.- Her sorunun 4 seçeneği vardır. Bu seçeneklerden sadece bir tanesi doğru cevaptır. Çift işaretlenmiş veya iyi silinmemiş cevaplar optik okuyucular tarafından yanlış cevap olarak değerlendirilir.- Cevap kâğıdına işaretlenmeyen cevaplar değerlendirmeye alınmaz.- Soruyu iyi anlayın.- Emin olmadığınız soruları işaretlemeyin.- Cevabına o an ulaşamadığınız sorulara takılmayın.- Önce soru kökünü sonra paragrafı okuyun.- Doğru seçeneği hemen göremiyorsanız yanlışları eleyin.- Bazı soru kökleri “hangisi değildir” gibi olumsuz olarak verilmektedir. Çoğunlukla soru içindeki ifadelerin olumlu yönde algılanması durumu olduğundan bu tip soruları yanlış cevaplandırma ihtimali yüksektir.- Altı çizili veya kalın yazı karakterli ifadelere dikkat edin.- Kolay sorularla karşılaştığınızda “Nasıl olsa yaparım” düşüncesiyle doğru olduğunu düşündüğünüz ilk seçeneği işaretlemeyin, bütün seçenekleri değerlendirin.- Sınavda, şimdiye kadar girdiğiniz deneme sınavlarından daha farklı bir taktik uygulamanız zorlanmanıza neden olabilir.- Dikkatinizi zamana değil sorulara verin.- Sınavda size verilen süreyi sonuna kadar kullanın.
Bu yıl uygulanan YGS, temel bazda kolay bir sınavdı. Genel anlamda YGS’nin, müfredata uygun, çalışan öğrencilerin çok rahat yapabileceği sorulardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Sorular MEB müfredatına paralel sorulduğundan, öğrencilerin sınavda sıkıntı çekmediğini söyleyebiliriz. YGS’den çıkan tüm öğrencilerin geriye bakmadan ve vakit kaybetmeden yaklaşık iki ay sonraki LYS’ye hazırlanması gerekiyor.2013-YGS’de sürpriz soru çıkmadı. Düzenli ve planlı hazırlık yapan öğrencilerin başarılı olduğu seçici bir sınavla karşılaştık. 2013-YGS beklenildiği gibi, bilgi isteyen ve bilgiyi yorumlama becerisi isteyen sorulardan oluştu. ÖSYM, soruların yıldan yıla farklılık göstermemesine özen gösteriyor, yani adaylara sürpriz yapmıyor. YGS, bir yarışma sınavı; bu sınavda zamanı verimli kullanmak çok önemli. Hız-zaman dengesini kuran bir aday, bu sınavda kesinlikle başarılılı olur, ÖSYM’de adaylardan bu dengeyi kurmalarını istiyor.YGS’den sonra üniversiteye giriş maratonunun ikinci aşaması olan LYS’ye 13 hafta kalıyor. Tüm adayların YGS’de gösterdiği performansın muhakemesini bir kenara bırakıp, hızlı bir şekilde LYS konularına odaklanması gerekiyor. Unutmamak gerekir ki, LYS’ler soru sayısı olarak fazla ve tüm konuları içerdiğinden adayların kalan süreyi verimli değerlendirerek hiçbir konuyu atlamadan hazırlanması gerekiyor. YGS sonucu, beklentinin üzerinde ya da altında olabilir. Sonuç, beklentinin altında dahi olsa, yerleştirme puanının oluşumunda LYS’nin ağırlığının daha fazla olduğu gözden kaçırılmamalı. YGS’nin olumsuzluğu, LYS’de telafi edilebilir. 2013-YGS sorularına bakıldığında;TürkçeHer yıl sorulan sorulardan çok farklı sorularla karşılaşılmadı. Genelde yorum ağırlıklı, fakat kolay sorular vardı. Paragraflar, geçen yıla göre daha kısa tutulmuş. ÖSYM, bu konudaki eleştirileri dikkate almış. 2012-YGS’deki paragraf sorularında, bazı sorular çok uzundu, hatta geçen yıl 114 sözcükten oluşan paragraf sorularıyla karşılaştık. Tüm soruların paragraflar üzerinde yoğunlaşması, soruların çözüm süresini uzatmış ve birçok adayın zaman sıkıntısı yaşamasına neden olmuştu. Türkçe soruları geçen yıla göre daha kısaydı, fakat dil bilgisi soruları daha fazlaydı. Müfredat dışı sorularla karşılaşmadık, ancak ilk kez paragrafa bağlı iki sorunun sorulduğu bir yapıyla karşılaştık. Genelde bu tür sorularla, YDS (Yabancı Dil Sınavı) ve ALES (Akademik Personel ve Lisanüstü Eğitimi Giriş Sınavı)’de karşılaşıyoruz. YGS’de ilk kez bu yapıyla karşılaştık, fakat sorular zorlayıcı nitelikte değildi. Dil bilgisini yoklayan sorular ölçücü nitelik taşıyordu. Her seçenek bir bilgiyi yokladığından, dil bilgisi donanımları tam olan adayların çözemeyeceği soruyla karşılaşmadık. Açık bir dil kullanılması, sınavın amacına uygundu.Tarih‘Genel Tarih Bilgileri’ ile ‘T.C İnkılâp Tarihi’ ve ‘Milli Güvenlik Bilgisi’ konularını ölçen sorulara yer verilmiş. Terim bilgisi öne çıkarılmış, ancak bazı sorularda bilginin yorumlanması da istenmiş. Sınavda aynı soru içerisinde birden çok konu hakkında bilgi ölçülmeye çalışılmış, kazanım yelpazesi geniş tutulmuş. YGS’deki sorular, bütün müfredatı kapsayacak şekilde sorulmuş. Konulara iyi hazırlanan öğrencilerin, soruları çözerken çok zorlanmadığını söyleyebiliriz.CoğrafyaLise müfredatının ortak alanını kapsayan, tarayan sorular çoğunluktaydı. Sınav soruları, hem bilgi hem bilgiyi yorumlama gücünü ölçüyordu. Şekil ve harita bilgisi yorumu isteyen seçici sorularla karşılaştık. Sorularda, güçlü çeldiriciler bulunuyordu. Ciddi hazırlığı gerektiren bir sınavla karşılaştık.FelsefeSoruların dili açık, ifadeler anlaşılır nitelikteydi. Felsefe disiplinlerinin (Bilgi-Varlık-Ahlak-Din vb.) tümünden soru geldiğini görüyoruz, bu açıdan baktığımızda oldukça dengeli bir dağılımla karşılaşıyoruz. Filozofların görüşlerini, felsefedeki ayrıntılı bazı kavramları bilmeyi ve doğrudan yanıtlamayı gerektiren sorular bulunuyordu. Önceki yıllara göre seçeneklerdeki ifadeler daha kısa ve kavramsal düzeydeydi.FizikDüzenli çalışan öğrencilerin başarılı olacağı bir sınavdı. Sorular düzgün hazırlanmış, müfredata uygun sorular vardı; sürpriz sorularla karşılaşmadık.KimyaYGS’deki kimya soruları, yeni müfredata tamamen uygun hazırlanmış. Soruların ünitelere göre dağılımı dengeli, sınav tamamen beklenen sorulardan oluşmuş. Kimya soruları, çalışan öğrenciyi ödüllendirmiş.Biyoloji2013-YGS, tüm lise müfredatını tarayan bir sınavdı. Müfredat dışı soru yoktu. Sınav, çalışan ve bilgi birikimi iyi olan öğrenciyi mutlu edecek tarzdaydı. Düzenli çalışan ve geçmiş sınav sorularını çözen öğrencilerin zorlanmadan çözebileceği bir sınavdı. Sorularının özenle hazırlandığı, bütün sözcüklerin üzerinde titizlikle durulduğu gözlerden kaçmadı.MatematikMatematik testi, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi sayılar ve problemler üzerine kurulmuş sorulardan oluşuyordu. 12 Matematik, 8 Geometri sorusu vardı. Geometri testinde bazı sorular yeni müfredata göre tasarlanmış, ancak 12. sınıf öğrencilerinin de yorum yaparak çözebileceği sorular vardı. Genelde müfredata uygun sorularla karşılaştık, ancak ilk kez 11’nci sınıf konusundan soru çıktı. ‘Fonksiyon’ sorusu, ilk kez karşılaştığımız türden bir soruydu; bu soru YGS müfredatından çok, LYS müfredatına daha uygun bir soruydu. Sözel mantık soruları da, ÖSYM’nin son yıllarda ağırlık verdiği sorduğu türlerinden; iki sözel mantık sorusuyla karşılaştık. 2013-YGS sorularına genel olarak bakıldığında, sorular müfredata uygun olarak hazırlanmış. Sınav, öğrencinin düşünme ve çıkarım yapma yeteneği sorgulayan sorulardan oluşuyordu. Öğrencilerin zorlanmayacağı ve barajı geçme açısından sıkıntı yaşamayacakları bir sınavla karşılaştık. Soruların tümüne bakıldığında, düzenli çalışan her öğrencinin yapacağı kolaylıkta olduğu görülüyor.
YGS yarın tüm yurtta 167 sınav merkezinde ve KKTC’de yapılacak. 1 milyon 851 bin 326 adayın gireceği sınavda 160 sorudan 30 net çıkaran aday 180 barajını aşıyor.Yarın yapılacak YGS saat 10.00’da başlayacak ve 160 dakika sürecek. Türkçe ve Sosyal Bilimler testlerinden 10’ar net yapan öğrenci rahatlıkla 140 puan barajını aşıyor. Bu iki testten 15’er net çıkaran aday da 180 puan barajını aşıyor. 160 sorudan toplamda 20 net çıkaran 140 barajını, 30 net çıkaran da 180 barajını aşıyor. Mümkün olduğunca fazla puan almaya çalışın. Çünkü LYS’ye avantajlı gidebilmenin yolu YGS’den geçiyor. YGS’de sorular 5 farklı kategoride hazırlanıyor. Soruların yüzde 10’u çok kolay, yüzde 20’si kolay, yüzde 40’ı normal, yüzde 20’si zor ve yüzde 10’u da çok zor düzeydedir. Soruların yüzde 70’i rahatlıkla çözülebilecek türden. Zor sorularla uğraşıp vakit kaybetmek yerine, o süre zarfında 3 kolay soruyu yanıtlamanız daha akıllıca olur.Puan değerleri aynıZor soruların da kolay soruların da puan değeri aynıdır. Her ikisi de size aynı puanı kazandırır. Dolayısıyla kısa sürede ne kadar çok doğru soru yaparsanız, o kadar iyi olur. Yanıtlamaya hemen ilk sorudan başlamayın. Sınavda, birinci sorudan başlayacaksınız diye bir kural yok. Ya ilk soru zorsa. Moraliniz bozulacak, her şey birbirine karışacak. Önce hangi testten başlıyorsanız, o testin bütün sorularını gözden geçirin. 1-2 dakikanızı bu işe ayırın. Bu, zaman kaybı değildir. Yapacağınız tarama işlemi, o bölümdeki soruların genel yapısını görmenizi, testin yapısındaki değişikliklere hazırlıklı olmanızı sağlar.Kolaydan başlayınBir soruyu belli bir süre geçtiği halde çözemiyorsanız, o soru üzerinde daha fazla uğraşmayın yani sorularla savaşmayın. Önemli olan sınırlı sürede olabildiğince çok soru çözmektir. Her bir soruyu yanıtlamak için 60 saniyelik süreniz var.Moraliniz yükselirÇözemediğiniz, zorlandığınız soruyu atlayın. Eğer zamanınız artarsa o soruya geri dönersiniz. İlk etapta kolay ve normal düzeydeki soruları yanıtlayın. Böylelikle hem moralinizi yükseltmiş olursunuz hem de zamandan kazanırsınız. Zor ve çok zor soruları yanıtlamak için daha fazla zamanınız kalır. Doğru yanıtı bulduğunuzu zannederek diğer seçeneklere bakmamanız sizin zararınıza olur. Mutlaka sorunun bütün seçeneklerini okuyun. Bu, zaman kaybı değildir. Yanıtınız doğru olsa bile mutlaka diğer seçenekleri de okuyun. Hangi testten başlıyorsanız, o testi bitirmeden diğerine geçmeyin. Bu durum sizi çok rahatsız eder. Aklınız sürekli diğer testte kalır. Şaşkın bir vaziyette testler arasında dolaşıp durursunuz.Sisteminiz aynı olsunAday, bugüne kadar girdiği deneme sınavlarının hepsinde önce Türkçe testinden başlamış, daha sonra Temel Matematik ve sırasıyla Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri testlerini çözmüş olsun. Aday, sistemini bu şekilde kurmuş, yöntemini de bu şekilde belirlemiştir. Ancak aday, sınavda Sosyal Bilimler testinden başlarsa daha önce alışık olmadığı bir durumla karşılaşmış olur. Alışık olmadığı bu düzen, adayın dengesini bozar. Tavsiye: Alışık olduğunuz düzeni değiştirmeyin. Genelde TS öğrencileri Temel Matematik ve Fen Bilimleri testlerini çözmekten kaçınırlar. Bu, yapabileceğiniz en büyük hatadır.Çok riskli olurSadece iki testi çözerek başarıya ulaşmanız zor. Evet, ağırlığı tabii ki bu testlere vereceksiniz ama yetmez; riskli olur. Diğer adayları geçmek için gücünüz yettiğince bu testleri de yanıtlamaya çalışın.Sınav sırasında kısa molalar verinSINAV sırasında aynı soruyu veya aynı satırları tekrar tekrar okuyorsanız zihninizin dinlenmeye ihtiyacı var demektir. Kalemi, kağıdı bir kenara bırakın, gözlerinizi kapatın ve arkanıza yaslanın. İşlerin iyi gittiğini kendinize telkin edin. Dinlendiğiniz bu süreyi, kayıp zaman olarak değerlendirmeyin. Bunu bir yenilenme, güç toplama süreci olarak düşünün. Cevabından yüzde 100 emin olmadığınız soruları boş bırakın.Altı çizili ifadelere dikkat edinSORU kökü bazen ‘olamaz’, ‘değildir’, ‘yanlıştır’ veya ‘olmamalıdır’ gibi olumsuz ifadeler taşıyabilir. Zihin hep olumlu soru kalıplarına şartlandığından sorudaki olumsuz ifadeler gözden kaçabilir. Altı çizili ve koyu yazılan ifadelere dikkat edin. Paragraf tipli sorularda (Türkçe ve Sosyal Bilimler) paragraftan önce soru kökünü okuyun. Böylelikle zihin, sorulan soruya göre paragrafı okuma eğiliminde olur.Sonuçlar nisanın 2’nci haftasında açıklanacakÜNİVERSİTE giriş sınav sistemi, iki basamaklı ve altı oturumdan oluşuyor. Sınavın birinci aşaması YGS, adayların temel becerilerini, yorumlama gücünü sorguluyor. YGS’de başarılı olmak için adayların 180 puan barajını geçmeleri gerekiyor. Adaylar 140 puanı geçtiklerinde iki yıllık önlisans ve açıköğretim fakültesini tercih edebiliyor. 180 puanı geçtiklerinde ikinci aşama LYS‘ye katılma hakkı elde ediyorlar. YGS sonuçları, nisan ayının ikinci haftasında açıklanacak.YGS PUANLARI NASIL HESAPLANIR?Örnek: Adayın Türkçe testinden 38 doğru 2 yanlış, Sosyal Bilimler testinden 36 doğru 4 yanlış, Matematik testinden 30 doğru 6 yanlış, Fen Bilimleri testinden 25 doğru 3 yanlış cevabı olsun. Önce adayın netlerinin hesaplanması gerekir. Adayın her testteki yanlış sayısı 4’e bölünerek bulunan sayı, adayın o testteki doğru sayısından çıkarılır. Böylelikle adayın testlerdeki net sayısı hesaplanır. Türkçe neti: 37,5Sosyal Bilimler neti: 35Matematik neti: 28,5Fen Bilimleri neti: 24,25 Şimdi adayın YGS-1 puanını hesaplayalım: Türkçe testininin katsayısı olan 1,905’i bu testteki neti 37,5 ile çarpacağız, Sosyal Bilimler testinin katsayısı 1,081’i bu testteki neti 35 ile çarpacağız, Matematik testinin katsayısı olan 3,772’yi bu testteki neti 28,5 ile çarpacağız, Fen Bilimleri testinin katsayısı 3,279’u bu testteki neti 24,25 ile çarpacağız ve elde ettiğimiz sonuçlara Taban Puan 98,507’yi ekleyeceğiz.Zamanı iyi kullanınHER bir teste ne kadar zaman ayıracağınız baştan belirleyin. Zamanı gelişigüzel kullanmayın. Bu konuda size şöyle bir zaman çizelgesi önerebiliriz:YGS-1 ve YGS-2 için 160 dakikanın 100 dakikasını Matematik ile Fen, kalan 60 dakikayı Türkçe ile Sosyal’e ayırabilirsiniz. YGS-3 ve YGS-4 için 110dakikayı Türkçe ile Sosyal, kalan 50 dakikayı Matematik ile Fen’e ayırabilirsiniz. YGS-5 ve YGS-6 için 100 dakikayı Matematik ile Türkçe, 35 dakikayı Fen ve 25 dakikayı da Sosyal’e ayırabilirsiniz.
24 Mart Pazar günü yapılacak YGS, sıralama sınavıdır. Örneğin sözelciler için matematik altın değerindedir. Bu testi yanıtlayan rakiplerinin önüne çıkarBir sınav daha geldi çattı. Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) 24 Mart Pazar günü yapılacak. Bu sınava katılan aday sayısı yaklaşık 1 milyon 900 bin kişi. Bunlardan 370 bini lisans bölümlerine, 370 bini de önlisans programlarına alınacak. LYS öncesinde böylesine kolay bir sınava girmek, sizler için oldukça avantajlı bir durum. Bu sınavı, bir antrenman maçı olarak yorumlayın. Kolay bir rakip, iyi hazırlanmışsınız, olayı ciddiye alıyorsunuz, bütün şartlar lehinize. Daha n’olsun ki! Şimdi birkaç ipucu vereceğim sizlere. Bunlara dikkat ettiğinizde daha güzel geçecek sınavınız.Beyniniz tetikte olacakNormalde kaçta yatıyorsanız, sınavdan bir önceki gece de yine aynı saatte yatın. Ne daha erken, ne daha geç. Hayatınızın normal akışında bir farklılık yapmayın. İdeali o gece uyumaktır. Ancak uyuyamazsanız panik yapmayın. Merak etmeyin ertesi gün sınavda uyuklamazsınız, bildiklerinizi birbirine karıştırmazsınız. Bir gecelik uykusuzlukla bir şey olmaz, bir yıllık çabalar boşa gitmez. Sınav anında değil beyniniz, tüm hücreleriniz tetikte olacak. Sorular önünüze koyulduğu zaman ne uyku sorununuz kalır, ne de başka bir sorununuz. YGS soruları, öğrencilerin temel bilgilerini sorgulayan türden ve ağırlıklı olarak ilköğretim ikinci kademeyi kapsıyor. Soruları tek tek yanıt kağıdına işaretlemek, dikkat ve zaman kaybına neden olur. Tüm soruların bir seferde yanıt kağıdına geçirilmesi de son derece riskli bir durum. Nedeni şu: İşaretlerken bir kaydırma yaparsanız, ondan sonraki tüm yanıtlar kayar. En iyisi soruları sayfa sayfa yanıt kağıdına geçirmek. Böylelikle kaydırma riskini en aza indirgemiş olursunuz .YGS puanının LYS’ye katkısı % 40MF-1, MF-2, MF-3 ve MF-4 puan türlerinde 500 puanın yaklaşık 177 puanı YGS’den geliyor. Yani toplam puanın yüzde 35’ini YGS puanları oluşturuyor.TM-1, TM-2 ve TM-3 puan türlerinde 500 puanın yaklaşık 160 puanı YGS’den oluşuyor. Yani toplam puanın yüzde 32’sini YGS puanı oluşturuyor.TS-1 ve TS-2 puan türlerinde 500 puanın yaklaşık 140 puanı YGS’den geliyor. Yani toplam puanın yüzde 28’ini YGS puanları oluşturuyor.Özetlersek, YGS’nin LYS puanlarına katkısı puan türlerine göre değişmekle birlikte yaklaşık yüzde 28 ila 40 arasında değişiyor. Bunlar oldukça yüksek ve önemli oranlar. YGS, asla hafife alınmayacak, ciddiyetle yaklaşılması gereken bir sınav. “YGS‘yi ‘nasıl olsa aşarım, o kadar önemli bir sınav değil” diye değerlendirmeyin. Bu sınavdan olabildiğince fazla puan çıkarıp LYS’lere avantajlı şekilde girmeye çalışın. ‘Başarısız olma’ korkusu performansınızı düşürürLYS’ye yüzde 28-40 oranları arasında katkı sağlayacak olan YGS öncesinde yaşanan “Ya başarılı olamazsam?” korkusu adayları olumsuz yönde etkilerYGS, öğrenciler açısından sistemin ilk aşaması ve ilk örneği olmasından dolayı bir heyecan sebebidir. Ancak unutmamak gerekir ki, Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) öncesinde yaklaşık yüzde 28 ile 40 katkısıyla böyle bir deneyim yaşamak sizi iyi motive edecektir. Başarısız olma korkusu, bizim kaygımızı artıran temel nedendir. Kaygımız ise performansımızı olumsuz yönde etkiler.Sakın vazgeçmeyinYGS, hayatınızdaki ne ilk sınav ne de son sınav. Önünüzde daha birçok sınav olacak. Bu sınavdan iyi bir sonuç aldığınızda şımarmayın, her şey bitmiş değil. Sizi 2 ay sonra diğer sınavlar bekliyor. YGS’de beklentinizin altında bir sonuç çıkarsa sakın vazgeçmeyin. Çünkü önünüzde eksiklerinizi rahatça telafi edeceğiniz koskoca 2 ay var.Sınava sayılı saatler kaldı. Bu günlerde yalnız kalmayın. İnsan arasına karışın. Kendi başınıza kalırsanız, ne olacağını çok iyi biliyorum, oturup kuracaksınız. Ancak insanlarla biraraya geldiğinizde sınavdan hiç söz etmeyin, başka konulardan konuşun. Bugün de deneme sınavı çözebilirsiniz, bir sakıncası yok. Yarın sınav yok. Defter kitap da yok. Güzel günlerin hayalini kurun. Bu sınav ve diğer sınavlar, sizin hayatınızı kaliteli hale getirecek araçlar.Sınavı abartmayınPazar günü gireceğiniz sınav, hayatınızdaki sınavlardan sadece biri. Fazla abartmaya gerek yok. Sınava gereğinden daha fazla bir anlam yüklemeyin. Bu sınavı kazandığınızda tüm sınavları kazanmış olmayacaksınız. Kaybettiğinizde de “Hayat sınavı”nı kaybetmiş olmayacaksınız. Normalde bir gününüzü nasıl geçiriyorsanız, neler yapıyorsanız, aynı şekilde davranacaksınız. Farklı bir şey yapmak için kendinizi zorlamayın. Böyle bir arayış içinde de olmayın.Adaylar sınava girecekleri okulları yarın görebilecekÜNİVERSİTE adayları, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) girecekleri okulları yarın 10.00-15.00 saatleri arasında görebilecek. ÖSYM Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre 24 Mart Pazar günü yapılacak YGS öncesinde adayların sınava gireceği okullar, Milli Eğitim Bakanlığı’nca (MEB) temizlik, aydınlatma ve mevsim koşulları-na göre ısınma bakımından hazır hale getirildi. Adayların sınava girecekleri binayı sınav gününden önce görmeleri, trafik, yol ve adres bilgisini teyit etmeleri için MEB sınav yapılacak okulları 23 Mart 2013 Cumar-tesi günü 10.00-15.00 saatleri arasında açık tutacak.Bütün testlere bakmaya çalışın- MF ÖĞRENCİLERİ: YGS’de sadece iki testten sorumlu değilsiniz. Yani Matematik ve Fen Bilimleri testlerini çözelim bize yeter demeyin. Unutmayın ki bir Türkçe sorusu, en az bir Matematik ve Fen Bilimleri sorusu kadar puan kazdırıyor. MF-3 puan türünde, bir Matematik sorusuyla bir Fen Bilimleri sorusu size 1,2 puan kazandırırken, bir Türkçe sorusu size tam 1,0 puan kandırıyor. MF adaylarının en büyük zaafı Sosyal Bilimler testinde ortaya çıkar. Bu adaylar, bu testten sıkılırlar. Böyle bir hata yapmayın. Yine MF-3 puan türü için örnek verirsek 40 Sosyal Bilimler sorusunu net yapan bir aday, sanki fazladan 20 Matematik sorusu çözmüş kadar puan kazanıyor. Durduk yere bu avantajı yitirmeyin.- TM ÖĞRENCİLERİ: Olayı sadece Türkçe, Matematik ve Sosyal Bilimler testleriyle sınırlamayın. Fen Bilimleri sorularına da mutlaka bakın. Sakın yapamam deyip işin içinden çıkmayın. En azından bir bakın, yapabileceğiniz sorular muhakkak vardır. Sonradan pişman olmanın bir faydası yok.- TS ÖĞRENCİLERİ: Senin uğraştığın Türkçe ve Sosyal Bilimler testleriyle diğer adaylar da uğraşacak. YGS bir sıralama sınavıdır. Önemli olan sıralamada yukarılara tırmanmaktır. Onun için yapabileceğinizin en fazlasını yapmaya çalışın. Diğer testlerle de haşır neşir olup fazla net çıkarmaya bakın. Matematik sizin için altın değerinde bir test ve bu testi yanıtlayan, diğerleriyle arasındaki dengeyi bozar. TS-1 puan türünde bir Matematik sorusu, Türkçe ve Sosyal Bilimler testlerinin getirisiyle aynı puan değerine sahip.YARIN: - YGS puanı nasıl hesahlanır? - Sınavda başarılı olmak için nasıl bir yol izlemeniz gerekiyor? - Rakiplerinizden bir adım öne geçmek için nelere dikkat etmelisiniz? - Önerilerimiz...
Dün gazetedeyim, reklam servisindeki arkadaşlar ‘Hakkında kınama ilanı geldi’ dediler. Hopalla beni kim, ne için kınasın ki?Beykent Eğitim Kurumları, gazetelere ‘kınama’ ilanı geçmiş, fiyat teklifi istiyor.Arkadaşlar sordular soruşturdular, bizimle birlikte birkaç gazeteye bu ilanı geçmişler. Hiçbir gazete fiyat teklifi vermemiş, yazı işleri bu ilanı yayımlamama kararı almış; doğru yapmış.Gazeteler yayımlamayınca, onlar da çareyi sosyal medya bulmuşlar; sitelerine koymuşlar, facebook ve twitter üzerinden yaymaya başlamışlar.Olay şu: Bildiğiniz gibi tercihlerde bana çok aday gelir. Neden? Güvenirler bana, tecrübeme güvenirler. Kendimi onların yerine koyarım. Benim okumayacağım, gitmeyeceğim üniversiteleri çocuklara da tavsiye etmem. ‘Tavsiye etmem’ diyorum. Burada bir zorlama yok, dayatma veya diretme de yok, zaten böyle bir şeyden söz edilemez.Evet, tavsiye ettiğim ve etmediğim üniversiteler var; bu gayet doğal. Bu benim kişisel değerlendirmemdir.Lafı hiç eveleyip gevelemem, ‘küüt’ diye kendi doğrumu ortaya koyarım; gerisi adayın bileceği iştir...Beykent benim tavsiye ettiğim bir üniversite değil, bu doğru. Bu bir hakaret değildir, kötüleme veya karalama da değildir.Beykent, üniversite hakkında mesnetsiz iddialarda bulunduğumu iddia ediyor.Beykent’in bir internet sitesindeki reklamı aynen şöyle: Bir dünya markası...Bence asıl bu mesnetsiz! Harvard, MIT, Oxford, Stanford, Yale vb. bir dünya markasıdır. Siz bunlarla aynı kulvarda mısınız? Dünya çapında bir başarınız var mı? YOK!İlk 500 üniversite içinde misiniz? HAYIR! (Soru çok saçma!)NOBEL ödülünüz mü var? YOK! (Soru hepten saçma!)Patentli bir buluşunuz mu var? YOK!Bilimsel yayın sıralamasında bir dereceniz mi var? YOK!Size atıf yapılan bir yayın mı var? YOK!... ama siz bir dünya markasısınız? Nasıl oluyor bu, ben bilemedim!Diyorsunuz ki: ‘2011-2012 yılından itibaren Sadık Gültekin’le çalışmama kararı aldık.’ Hani biz geçen yıl, ondan önceki yıl, daha önceki yıl çalışıyorduk da, bu yıl çalışmama kararı aldık, Sadık Gültekin buna bozuldu, bizi karalama kampanyasına girişti.Geçmişte bir süre size ‘eğitim danışmanlığı’ yaptım. Ama 5 yıldır kapınızın önünden bile geçmiyorum. Yüreğiniz yetiyorsa, bana ‘eğitim danışmanı’ sıfatıyla yaptığınız son ödemenin makbuzunu da yayınlayın.Olayı ‘etik’ anlayışa filan bağlamışsınız, etik olup olmadığınının hesabını adalet önünde verirsiniz.Sizin başlığınız ‘KINAMA’, benim başlığım ‘ACIYORUM’. Nedenini de söyleyeyim, belki anlamakta sıkıntı çekebilirsiniz: Yaptığınız bir üniversitenin ağırlığına yakışmıyor! Şu düştüğünüz duruma bir bakın, bana hak vereceksiniz!
Lisede okurken, beden derslerinde voleybol maçı yapardık. Rakibin zayıf oyuncusuna ‘maden’ derdik. Attığın her servis, vurduğun her smaç sayı...Sayılar, servislerin veya smaçların güçlü olmasından değil, oyuncunun zayıf olmasından kazanılırdı.YÖK, ÖSYM ve MEB, rakibimiz değil; neticede maç yapmıyoruz, ancak attığın her servis, vurduğun her smaç sayı. Çünkü karşı taraf ‘maden’...Vurdun mu, ses getiriyorsun. Köşe yazarları bazen konu sıkıntısı çeker, bugün ne yazayım diye kıvranırlar. Çok şükür bizim öyle bir kaygımız yok, kıvranmanın gereği yok; dükkanı açtığın anda malzeme hazır. Zevat ne söylemiş, bunları bir gözden geçir, başka bir şey yapmana gerek kalmıyor, günü kurtardın demektir...Anlayacağınız maden hazır, geriye kalıyor cilalamak... ***Bunlar işin şakası, ancak ortada bir sorun var; hem de ciddi bir sorun!Dün YÖK Başkanı bizin kanaldaymış, NTV’de... Ben seyredemedim, malum tercihlerle meşguluz. Sonradan baktım, NTVMSNBC’den okudum. Başkan diyor ki: “FEN-EDEBİYAT MEZUNLARINA ÖĞRETMENLİK KALKMAYACAK.” Haber aynen şöyle: Fen- Edebiyat mezunlarına formasyon hakkı konusundaki çalışmaların devam ettiğini hatırlatan Çetinsaya, şöyle konuştu: “Bu konuda görüşmelerimiz devam ediyor. Biz bu konuda ara bir karar aldık. Fen-Edebiyat Fakültesi mezunları mağdur olmayacak. Fen-Edebiyat Fakültesi’ni tercih edecek adaylar varsa, bundan vazgeçmesinler. Öğretmenlik kalkmıyor.”Yukarıdaki başlığı buraya da koyacağım: Haydaaaaa...E be Başkan, gelmişiz tercihlerin son gününe, kalmış şunun şurasında 2 gün, çoğu aday tercihlerini yapmış teslim etmiş; sen diyorsun ki “Fen- Edebiyet Fakültesi’ni tercih edecek adaylar varsa, bundan vazgeçmesinler. Öğretmenlik kalkmıyor.”***Ben dahil herkes, çoluk çocuk da dahil olmak üzere hepimiz, kısacası cümlealem yeni tercih yapacak adaylar için Fen-Edebiyat Fakülteleri’nin öğretmenlik hakkı olmayacağını biliyoruz.Desen ki, “hoca, sen bilmiyorsun.” İyi, hadi ben bilmiyorum; herkes bilmiyor! Geçen yıl fen fakülteleri boş kaldı; fizik, biyoloji, kimya vb. Bu yıl edebiyat fakülteleri de boş kalacak; öğretmenlik hakkı yok diye birçok çocuk buraları yazmadı. Şimdi diyorsunuz ki ‘var.’ Nasıl iştir, vallahi ben anlamadım. Bugün saat 12 sularında İzmir’deki bir adayla konuşuyorum, çocuğun haberi yok, “iyi o zaman değiştireyim” diyor. Hadi bu çocuk değiştirdi, diğerleri ne olacak? Değiştirenler, tercih listesinde epeyce bir oynama yapacak. Bu arada yanlışlar da olacak, kargaşa da olacak.Sayın Başkan bir de yol göstermiş: Çetinsaya, tercih yapacak üniversite adayları için son tavsiyelerde bulundu: “Adaylar, baraj düşecek mi düşmeyecek mi tartışmalarını düşünmeden tercihlerini yapsınlar. Ek yerleştirme düşünmeyip tercihlerini özgürce yapsınlar. Kendi istedikleri, gönüllerindeki bölümü tercih etsinler. ”Ek yerleştirmede puan düşecek mi, düşmeyecek mi diye soruyorsunuz ya, alın size cevap. Ben bir şey anlamadım, siz anladıysanız lütfen bana da izah edin...ÇOK ÖNEMLİ BİR NOT: Çocuklar, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde Odyoloji (İşitme-Denge-Konuşma Bozuklukları) diye bir bölüm var. Eğer bu alanlara ilginiz varsa, kesinlikle bu alanı yazın. Neden mi? Türkiye’de 150-190 dolayında bu alanda uzman varmış ve bu alandaki açık ne kadarmış biliyor musunuz? Söyleyeyim: 10 bin! 150 uzman var, 10 bin açık var; iyi değil mi? Şimdi doğru tercih listenizin başına gidin ve bu bölümü ekleyin, seneye teşekkürleri bekliyorum.
Dünkü yazımı şu cümleyle noktalamıştım: “Bu türden ilginç fikirleriniz çok hoşuma gidiyor. N’olur bizi bu ilginç fikirlerinizden mahrum bırakmayın. Bunları sık sık yineleyin... ”Böyle dememe kalmadı, ‘küüüüt’ diye ilginç bir fikir geldi. Yukarıdaki cümle, YÖK ve ÖSYM’nin yapıcı (!) eylemlerine istinaden söylenen bir temenniydi.Çok şükür, yeni bir oyuncumuz daha oldu. Artık dar alanda paslaşmakla kalmayacağız, tek kale maç yapacak çoğunluğa ulaştık. Aramıza Milli Eğitim Bakanı da katıldı. İyi oldu, kadro tamamlandı. Ben kaleye geçerim, siz bana gol atarsınız. Dün ajanslarda bir haber: “Baraj puanı bu yıl değişmemeli!”Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, üniversiteye giriş sınavlarında baraj puanının düşürülmesine yönelik tartışmalara ilişkin, “Bu sene benim şahsi kanaatim, oyunun kuralının değişmemesi daha doğru olur ama YÖK ne karar verecek bir fikrim yok” dedi.Hocam, iyi hoşsun da neden böyle bir açıklamaya gerek duydun, onu anlayamadım. Ne gerek vardı böyle bir akıl yürütmeye. Hadi dedin ki, “Benim fikrim bu doğrultudadır.” Sakın yanlış anlamayın, fikrinize hürmetim sonsuz. Benim takıldığım nokta farklı. Bilmem anladın mı? Anlatayım: Söylediğiniz şeyi cımbızlayarak alıyorum: “...oyunun kuralının değişmemesi daha doğru olur” cümlesini...Hocam, her şeyi söyleyecektin ama bunu söylemeyecektin. Oyun oynanırken kuralın değişmeyeceğini söylüyorsun değil mi? Ben, bu cümleden bunu anlıyorum.İyi de oyun oynanırken kuralı ilk değiştiren kimdi? O zaman neredeydiniz, o zaman niye fikrinizi beyan etmediniz.Puanlar iki kez hesaplandı. Biri OBP’li diğeri AOBP’li. Benim bildiğim, o süreçte oyun oynanıyordu değil mi? Yoksa oyunda mola mı almıştık? Ortada kılavuz kirliliği var. İki adet kılavuz yayınlandı. Bunlar durduk yere yayınlanmadı, oyun oynanırken kurallar değiştirildiği için yayınlandı.Seneye puanlar OBP’li hesaplanacak. Bu çocuklar oyuna başlarken böyle değildi değil mi? Bu oyun bozanlık değil mi, kuralları tanımazlık değil mi? Şimdi çocuklar çözüm yolu arıyor, “köşeyi dönme”nin yollarını arıyorlar çünkü böyle olmalarını istiyoruz.Olmadı hocam, hiç olmadı. Bu ifade hiç yakışık almadı. Keşke bir şey söylemeseydiniz, hiç gereği yoktu! Sizden bir ricam daha var... Sağ sütunda ‘Sorularınız ve yanıtlarımız’ köşesi var, orada ismini yazmadığım (...) şelkinde belirttiğim iki öğrenci var. Onları bir okuyun ve oyunu kurallarına göre oynamanın önemini kavrayın.***Malum havalar sıcak, tempo yoğun, tercihler tam gaz... Klimalar hayatımızın bir parçası, onlarsız olmuyor. Boynum tutulmuş, klimalardan... Arkadaşlar takılıyor, şaka yapıyor benim bu halime... Şu tercih dönemin yoğunluğu bir bitsin, ben biliyorum size ne yapacağımı!Sıra AOBP’ye gelecek...Bu bir tehdit filan değil, sakın yanlış anlaşılmasın... Şaka yollu bir durum değerlendirmesi; niyetim üzüm yemek... Yine yanlış yapıyorsunuz ve bu yanlışta inat ediyorsunuz. AOBP’yi kaldırmakla bir çuval inciri berbat ettiniz. Ben, AOBP kalmasın demiyorum; kaldırın ama OBP’yi de kaldırın. OBP kalkmadıkça, bu sorun çözülmeyecek.***Eğitimle ilgili her olayda olduğu gibi, yine bu olay da ya Cumhurbaşkanı’na gidecek ya da Danıştay’a...Her zamanki gibi ya şikâyet edeceğiz ya da dava açacağız... Eğitimde, şikâyetsiz ve davasız hiçbir olayımız yok! Ben onların yerinde olmasam ne derdim biliyor musunuz? “Ya kardeşim, sizin bütün işleriniz eninde sonunda bize geliyor. İyisi mi, siz yaptığınız şu işleri bize bir devredin, biz yaparız! Müfredatı da biz yaparız, sınavları da biz uygularız, katsayıları da biz belirleriz, değerlendirmeyi de en sağlıklısından biz yaparız” derdim... Ha, bu arada şu soru aklınıza takılabilir: İyi güzel de bunları yapanlar n’olacak? Bizde yanlış olmaz. Biz, oyun oynanırken kimsenin yerini değiştirmeyiz. Otursunlar oturdukları yerde!SORULARINIZ VE YANITLARIMIZ- ... Merhaba Sadık Hocam. Öncelikle bize vermiş olduğunuz destek için teşekkür ediyorum, yardımlarınız da buna dahil. İyi ki sizin gibi insanlar bu ülkede var. Yoksa halimiz ne olurdu bilemem. Konuya girmem gerekirse ben YGS barajını aşmış ancak LYS barajını kıl payı aşamamış ve bunun şokunu günlerdir üstünden atamamış bir öğrenciyim. Yordu bu sistem bizi. Şok üstüne şok yaşıyoruz. Sürekli sistemin engellerine takılıyoruz. Onca emeklerimizin, nasıl geçtiğini anlatırken ağlayacağımız koca bir yılın çöpe atılması isteniyor bizden. Malum LYS’den tercih yapamayacağımızı anlayınca cuma günü 2 yıl+1yıl hazırlık olmak üzere 3 yıllık bir üniversiteye tercih yaptım mecburiyetten. Yazdığım bölümün adı Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği. Ancak şimdi bize tercih hakkı verecekleri konuşuluyor. Kısa bir süre kaldı tercihlerin bitimine ne yapacağımı şaşırdım. Burada bir kesinlik var mı? Tercihimi iptal edip ek yerleştirmeleri beklemeli miyim?CEVAP: Buyurun, bu çocuğa bir cevap verin. Haydi, bekliyoruz... ‘Bekle’ desen olmaz; bir garantisi yok. Tercihlerini yap desen o da olmaz; ya sonra barajı düşürürlerse. Eee, n’olacak şimdi? Kuyudan taşları ben çıkaramıyorum! Büyüklük bizde kalsın be, ver tercih listesini. Taşları çıkaramayacağımız gibi, onların ipiyle de kuyuya inemeyiz...- ... Baraj muamması iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı hocam. Puanım 175000 sıralamam 250 binlerde. Tercih yapsam sıralamama göre istediğim bölüm gelecek ama gel gelelim baraj puanı ek yerleştirmede düşecek dendi. Yerleştirme sonuçlarını beklesem, ÖSYM kesin barajı aşağı çeker mi? Dershaneye yazılsam seneye ÖSYM’ye nitelikli ögrenci nasıl olurmuş göstersem mi?CEVAP: Soru güzel de ben bu soruya cevap veremem. Bilmediğimden değil, bana bağlı olmadığından. Bizi aşan bir şey. Onlar da ne yapacağını bilmiyor ki... Hayatımda ilk kez kendimi böylesine çaresiz hissediyorum. Karar senin, ben bilemedim!?