Tercih listesi oluşturulurken puandan ziyade, Türkiye başarı sıranızı göz önünde bulundurun. Bir önceki yıldaki başarı sıraları size bu konuda yardımcı olabilir. Her yıl sistem ya da sayılar değişse de başarı sıraları bize en sağlıklı göstergeyi sağlar.- Alternatifi bol olan bir tercih listesi oluşturun. Tek bir üniversite ya da birkaç bölüm üzerine odaklanmayın.- Bir bölüme takılıp kalmayın. İstediğiniz bölüm ile ortak özelliklere sahip, başka bölümlerin de olup olmadığını araştırın. Geçişli bölümleri göz önünde bulundurarak tercih listenizde alternatif yaratın.- Tercih listenizi puanınıza bakarak değil, başarı sıranızı göz önünde tutarak hazırlayın. Puanlar her yıl farklılık gösterir, bu nedenle bir önceki yıl, sizin bu sene sahip olduğunuz puanla öğrenci alan bir bölümün başarı sırası, sizin bu yıl sahip başarı sıranızdan farklı olabilir. Bu yıl edindiğiniz başarı sırası ile alternatifli olarak oluşturduğunuz listedeki bölümlerin başarı sırasını karşılaştırmak, size en sağlıklı bilgiyi verir.- Alternatifli oluşturduğunuz tercih listesini, önceliklerinizi göz önünde bulundurarak ve uzman yardımı alarak, sadeleştirmeye çalışın.- Tercihlerinizi yaparken ilk altı ya da sekiz tercihinizin kendi başarı sıranızdan yukarıda ve en çok istediğiniz üniversite ve bölümler olmasına dikkat edin.- Tercih listenizde kendi başarı sıranızdan yüksek tercihlere yer verdikten sonra, kendi başarı sıranıza yakın ya da denk olan 20 tercih yapabilirsiniz.- Önemli olan tercih sırası değil, puanın yüksek olmasıdır. Puanı birbirinden farklı iki öğrenciden, ilgili bölümü önce tercih eden değil, puanı yüksek olan aday yerleştirilir. - Son beş veya altı tercih -girmek istediğiniz bölüm ve üniversiteleri göz ardı etmeden- kazandığınızda asla pişman olmayacağınız ve tekrar sınava girmek istemeyeceğiniz yerler olmalı. Yazdığınız son tercih, sizin gitmeyi tercih ettiğiniz en son üniversite ve bölüm olmalıdır.- Acele etmeyin, tercih dönemini, açıklanan tarihleri göz önünde bulundurarak son gününe kadar kullanın.- Yurtdışında eğitim almayı tercih ediyorsanız, YÖK Denklik Bürosu’ndan okumayı düşündüğünüz üniversitenin denkliği olup olmadığını öğrenin. Türkiye’de geçerliliği olmayan üniversiteleri asla tercih etmeyin.YARIN: Geleceğin meslekleri
Üniversitelerde bölüm tercihleri yapılırken öğrenciler çoğunlukla anne-babaların fikrini alırlar. Onlara araştırarak doğru yolu ve tercihi göstermeniz çok önemliYGS, LYS ve SBS pek çok öğrenci tarafından “olmak ya da olmamak sınavı” olarak görülüyor. Sınav bitti, artık sadece aldığım puan önemli diye düşünülüyor; ancak sınavda alınan puandan daha önemlisi, belki de yapılacak tercihlerdir. Bu dönemde yapılacak tercihler, öğrencilerin geleceklerini büyük ölçüde belirleyecek. Böylesine önemli ve öğrencilerde sıkıntı yaratacak bir dönemde ailelere çok önemli görevler düşüyor. Peki siz, çocuklarınıza nasıl yardım edebilirsiniz?Bu dönemde pek çok belirsizlik yaşayan gençlerin, kendileri adına karar veren kişiler yerine, onlara destek olacak kişilere ihtiyaçları var. Bu dönemde çocuğunuzun karar verme ve problem çözme becerilerini geliştirmede yardımcı olabilirsiniz. Çocuğunuzun kendine özgü, farklı ve yetişkin bir birey olduğunu hatırlamalı ve kendi hayatının sorumluluğunu sahiplenmesi için önünü açabilirsiniz.Her zaman doğru etki olmazÖncelikle çocuğunuzu dinlemeyi ve ona hissettiklerinizi anlatmayı öğrenin. Genellikle aileler hissettiklerini davranışlarıyla anlatma yolunu tercih ederler. Ancak davranışlar her zaman doğru etkiyi yaratmaz. Çocuğunuzun bir birey olduğunu kabul edin ve onunla duygularınızı paylaşın. Onun neler hissettiğini öğrenmeye çalışın. Öncelikle onun tercihlerinin ne olduğunu öğrenin. Siz hangi okulları ya da bölümleri tercih etmesi gerektiğini belirtirseniz, çocuğunuzun kendi isteklerini açık bir şekilde ifade etmesini engellemiş olursunuz.Olumlu yönlendirinBu dönemde gençler, ergenlik döneminin de etkisiyle, kendilerini belirsizlik içinde hissederler. Bu dönemde meslek seçimi yapacak gençler kadar aileler de kaygı yaşarlar, doğal olarak çocuklarının geleceği ile ilgili endişe duyarlar. Bu kaygı; çevredeki insanların neler düşüneceği, ekonomik olanakların sınırlı olması, gerek dünyadaki gerekse kişilerde olan değişimlerden doğan belirsizlikler, popüler kültüre uyum sağlama isteğinden kaynaklanır. Gençlerin çoğu kez lise, meslek ve üniversite tercihlerini ailelerine bıraktıklarını ve sorumluluğu kendi üstlerine almadıklarını görüyoruz. Sizler, meslek seçimi ve tercihler döneminde çocuklarınızın yanında olarak onları olumlu yönlendirmelisiniz.Çocuklarınızla bu dönemde yaşayacağınız çatışmaları önlemek için, bu dönemde onlarla etkin iletişim kurmak, karşılıklı olarak kaygıları paylaşmak; sizin ve çocuğunuzun birbirini daha iyi anlamasını sağlar.Bu dönemde çocuğunuzu, yalnızca kendi isteğiniz veya çevrenin etkisiyle yönlendirmemeniz oldukça önemli. Pek çok aile, çocuklarına para ve prestij getirecek ya da onlardan kendi aile işlerini devam ettirecek meslekler seçmelerini ya da kendi istedikleri liseleri tercih etmelerini ister. Ancak insanların ve çevrenin sürekli bir değişim içinde olduğu unutulmamalıdır. Çevrenin ve kişilerin talepleri doğrultusunda para ve prestij kavramları değişir ve farklı mesleklere kayabilir. Aile işlerini kapsayan meslekler ise ailenin genç bireyin özellikleriyle örtüşmeyebilir ve onların gelecek taleplerini karşılamayabilir.İlk adım kendini tanımaktır. Çocuklarını en yakından tanıyan kimseler olarak, onların kendi ilgi ve yeteneklerini belirlemelerine bu anlamda geribildirimler vererek yardımcı olabilirsiniz. Meslek ya da lise türü seçiminin, çocuğunuzun kişilik özelliklerine uygun olmasına dikkat edin. Üniversite tercihlerinde de çocuğunuzun gelecekte iş yaşamından neler beklediğini ve kişilik özelliklerini dikkate almasını sağlamalısınız.Rehberlik görevini üstleninDiğer bir adım ise lise türlerini meslekleri ve üniversiteleri tanımaktır. Bu adımda da rehberlik görevini üstlenebilirsiniz. Lise türlerini, meslekleri ve üniversiteleri çocuğunuz için araştırmak yerine, onun bunları kendi başına araştırmasını sağlayacak yöntemleri çocuğunuza göstermeniz daha etkili olabilir. Bu araştırmalar; lise, meslek ve üniversiteleri tanıtıcı kitaplardan, ilgili İnternet sayfalarından ve çevredeki meslek sahipleriyle yapılabilecek görüşmeler vb. içerir. Ayrıca onunla birlikte tercih etmeyi düşündüğü liseleri ve üniversiteleri gezebilirsiniz.Tercihler sırasında temel teknik bilgileri öğrenmeniz gerekir. Bu bilgiler baraj puanları, en fazla kaç tercih yapılabilir ve temel tercih sıralaması nasıl yapılabilir vb. Bu bilgiler çocuğunuzun hatalı tercihler yapmasını önlemenize ve bu dönemde onun size daha fazla güvenmesini sağlayacaktır.Tercihler döneminde çocuğunuza yapacağınız en uygun davranış, onun yanında olduğunuzu ve kararlarını desteklediğinizi belirtmek ve en önemlisi bunu ona hissettirebilmektir.YARIN: Tercih listeleri nasıl oluşturulur?
Tercih maratonu sürerken adayların formu doldururken puan sıralamasına göre tercih yapmalarına gerek yok. Tercihler arasında 3-4 binlik oynamalar olabilir.Tercihler ‘asker sırasına’ girecek diye bir kural yok! Kendinizi o kadar katı kuralların içine hapsetmeyin, biraz esnek davranın, korkmayın. ‘Kullandığımız bütün veriler, geçen yılın verileri, bu yıl da aynıları olacak’ diye beklemeyin. Tercihler arasında 3-4 binlik oynamalar olabilir yani 120.589’un altına 124.724’üncü sıradaki yeri yazabileceğiniz gibi ondan daha yukarıda bulunan 116.706’ncı sıradaki bir yeri de yazabilirsiniz. Bu ölü bir tercih olmaz, çünkü iki tercih arasında makul bir fark vardır.Bir tercihi daha üst sıraya yazan mı avantajlıdır?Kaçıncı sıraya yazarsa yazsın, kimin puanı daha yüksekse o avantajlıdır! Cengiz’in TM-1 puanı 485, Sadık’ın TM-1 puanı 486 olsun. Cengiz aynı tercihi 1’inci sıraya, Sadık da aynı tercihi 30’uncu sıraya yazmış olsun. Şayet o bölüme bir aday alınacaksa bu Sadık olacaktır çünkü Sadık’ın puanı Cengiz’den yüksektir. ‘Peki, bu durumda sıranın ne önemi var’ diyeceksiniz. Şu önemi var: Cengiz, bu bölümü diğer tercihlerinden önce istiyor, Sadık da ‘diğer tercihlerim olmazsa, en son bu tercihime yerleşeyim’ diyor.TÜRKİYE’NİN EN GİRİŞİMCİ VE YENİLİKÇİ 50 ÜNİVERSİTESİFen-edebiyat tercihi yapacaklar aman dikkat!Geçen yıl şöyle bir süreç yaşandı: Tercih süreci devam ederken YÖK, fen-edebiyat fakültelerine öğretmenlik formasyonu verilmeyeceğini açıkladı. Yersiz bir karardı ama emir büyük yerden gelmişti. Birçok aday bu fakülteleri tercih etmedi, yazanlar yine de yazdı. Tercihlerin bitimine birkaç gün kala yine YÖK, verilen hakkın alınmayacağını ve fen-edebiyat fakültelerinin öğretmenlik hakkının baki olduğunu açıkladı. Bu arada pek çok aday da tercihlerini teslim etmişti. Anlayacağınız geçen yıl yazanlar kârlı, yazmayanlar zararlı çıktı. Şimdi gelelim bu yıla. Bu fakültelerin bölümlerini yazacak adaylar, lütfen geçen yılın verilerine bakıp da ‘ben şu bölümü rahatlıkla kazanırım’ türünden fikir beyan etmesinler. 2011 verileriyle 2012 verilerini karşılaştırdığınızda ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız.İstek mi, sıra mı?‘İkisi de’ desem...İkisinin makul bir karışımı olmalı, her biri ayrı telden çalmamalı. Şöyle örnek vereyim: Çok istediğimiz yer 45.698’inci sırada, onun altına yazacağımız ve ondan sonra istediğimiz yer 35.474’üncü sırada olmamalı. Yani isteğin bir sınırı olmalı. Bu durumda alttaki tercih, geçersiz tercih oldu. Burada yapılması gereken ya alttaki tercihi 45.698’in üzerine yazacağız ya da sileceğiz. Şayet onun üstüne çıksın istemiyorsak o zaman onu yazmayacağız. Peki, yazarsak n’olur? Boşuna yer işgal etmiş olur.Farklı puan türlerini nasıl karıştıracağız?Adayın hem MF hem de TM tercihleri yaptığını varsayalım. Aday, önüne iki boş A4 kağıdı alacak. Bunlardan birine MF tercihlerini, diğerine de TM tercihlerini yazacak ve her ikisinin toplamı 30’u aşmayacak şekilde düzenlenecek. Her bir tercih listesi, kendi arasında küçük sıradan büyük sıraya doğru veya makul ölçüde istek-sıra dengesi göz önünde tutularak sıralanacak. Sonra başka bir boş kağıda bunları şu üç şekilde aktarabilir:1 Aday şöyle diyebilir: Ben önce MF’leri, daha sonra da TM’leri istiyorum. Bu durumda aday, önce MF listesindeki tercihleri olduğu gibi bu kağıda aktarır, sonra bunun altına TM listesindeki tercihlerini sıralayabilir.2 Aday şöyle de diyebilir: Ben önce TM’leri istiyorum, bunlar olmazsa o zaman MF tercihlerini istiyorum. O zaman önce TM listesindeki tercihler buraya aktarılacak, daha sonra da MF tercihleri yazılacak.3 Aday şunu da yapabilir: İlk tercihim, MF’nin ilk sırasındaki yer olmalı, 2’nci tercih olarak yine MF listesinde bulunan 2’nci sıradaki yeri istiyorum. 3’üncü sırada, TM listesinin ilk sırasında bulunan yeri, 4’üncü sıraya MF listesindeki 3’üncü tercihi yazmak istiyorum. Ve bu işlem bu şekilde sürüp gider.Bu üç şekil de doğru ama adayın olaya yaklaşım tarzı farklı. İşte bunun nasıl olması gerektiğine adayın kendisinin karar vermesi gerekir.Anne ve babalardan ricaEvet, onlar bizim yavrumuz, onlar bizim geleceğimiz, onlar bizim teminatımız. Ancak unutmamamız gereken bir şey var: Bu, onların tercihi ve onların geleceği. Bize düşen şey, gücümüz yettiğince onlara maddi ve manevi destek sağlamak ve kararlarına saygı duymak olmalı. Ortada kötü bir şey yok ki, hani kendi başlarına bıraktığımızda gidip kötüyü seçsinler. Bizler, bazen iyi olsun diye kantarın topuzunu kaçırıyoruz. Tavsiye niteliğindeki kararlarımız, bir anda yaptırım niteliğine dönüşüyor; işte, o zaman da olanlar oluyor. Maddi konularda karar size ait ancak bölüm ve meslek konusundaki kararlar da gence ait olsun.Tercihinizi yaparken dünya sıralamasına da bakınODTÜ, üniversite adaylarına tercih etmeyi planladıkları, üniversitenin genel ve alan sıralamalarında dünyada kaçıncı sırada olduğunu gösteren bir web sitesi hazırladı. ODTÜ Enformatik URAP Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut, dün başlayan üniversite tercih işlemlerinde adaylara yardımcı olmak için Türk üniversitelerinin dünya sıralamalarındaki yerini gösteren etkileşimli bir web sitesi hazırladıklarını söyledi.153 üniversite dünya sıralamasındaAdayların, herhangi bir üniversite ve şehrin ismini girerek, genel sıralama ve alan bazında dünya sıralamalarındaki durumu görebileceğini anlatan Akbulut, tercih yapacakların 161 Türk üniversitesinin ilk 500, bin, 2 bin ve 20 bindeki yerlerini görebileceğini söyledi. Akbulut, Türkiye’den geçen yıl 153 üniversitenin dünya sıralamalarında yer aldığını bu yıl ise sayının 161’e çıktığını aktardı. URAP Laboratuvarınca hazırlanan rapora göre, dünyadaki 8 sıralama sisteminden en az birinde, ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, Bilkent, Gazi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi ve Koç Üniversiteleri ilk 500’de yer aldı. Dünya sıralamalarının en az birinde 501 ile bin arasına ise 16 Türk üniversitesi, bin 1 ile bin 500 arasına 27, bin 501 ile 2 bin arasına ise 24 Türk üniversitesi girdi. Adaylar, raporlara “http://tr.urapcenter.org/etkilesimlirapor” ve “http://tr.urapcenter.org” adresinden ulaşabilecek.YARIN: Geleceğin meslekleri, örnek tercih listesi, sorularınızın yanıtları ve birkaç söz.
Bu yazı için biraz bekledim, acele etmedim, farklı olsun istedim. Bunca zamandır ne yaptık? Tercih listesi şöyle hazırlanır, böyle sıralanır, şuna dikkat edin, böyle yapın vb. dedik. Biraz ‘beylik’ davrandık. Böyle davranmakla bir şeyi görmezden geldik, sizlerin bu süreci ilk kez yaşadığını dikkate almadık, söylediklerimizi sanki biliyormuşsunuz gibi davrandık, oysa sizler bu önemli olayla ilk kez karşılaşıyordunuz, bizlerse yıllarca aynı işi yapıyorduk. Onun için şöyle bir yöntem izledim; sizlerin en çok sorduğu, en çok öğrenmek istediği ve bu olayla ilgili en can alıcı noktalara değindim. Öyle lafı fazla uzatmadan, olayı çetrefilli boyutlara getirmeden, az ve net bir şekilde özetlemeye çalıştım.Tercihler yavaştan başladı ama hızlı devam edecek. Fazla gün yok, ayın 18’i tercihlerin son günü. Keşke ayın 25’ine kadar devam etseydi, neyse artık yapacak bir şey yok.Aklımdayken hemen belirteyim, önümüzdeki cumartesi ve pazar günleri Işık Üniversitesi’nin Şile Kampüsü’nde olacağım. Tercihlerle ilgili sormak istedikleriniz olursa, beklerim.Şimdi gelelim can alıcı sorulara, bunları okuduğunuzda aklınızdaki pek çok sorunun yanıtını bulacaksınız ama yine de somak istedikleriniz olursa sgultekin@gazetevatan.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.- 30 tercihin hepsini dolduralım mı?Yazdıklarınızdan pişman olmayacaksanız doldurun, 30’ncu tercihiniz bile okuyacağınız tercihse doldurmakta sakınca yok! ‘Hele bir yazalım, sonra bakarız’ demeyin. Bu, yapacağınız en büyük hata olur; önce düşünün, sonra yazın.- Çok tercih yapmak şansımızı artırır mı?Yerimiz varken, tercihleri ve alternatifleri çoğaltmakta yarar var. İlla ki 30 tercih yapacağız diye bir kural yok ama bize sunulan olanağı da değerlendirmek gerekir. Örneğin aynı başarı sırasından birkaç yer yazmak, tercihlerden birini kaçırırsak diğerini yakalama şansı yaratır.- Puana göre mi, başarı sırasına göre mi?Tercihleri yaparken başarı sırasını kullanın, puanları dikkate almayın. Daha önceki yazılarımda belirtmiştim, puanlar değişkendir, yıllara göre farklılık gösterir. Başarı sıraları değişken değildir, bunlarda fazla oynama olmaz. Kendi başarı sıranızla girmek istediğiniz bölümün başarı sırasını kıyaslayın.- Kendi sıramızın ne kadar üstünden başlayalım?Adayın MF-4’den başarı sırası 170 bin olsun. Şayet tercih sayımız 30’u çok aşmıyorsa bu adayın tercihlerini 100 binden başlatmasında hiçbir sakınca yok. Hemen soracaksınız: ‘Peki, olur mu?’ Yanıt vereyim: ‘Ben de biliyorum olmayacağını ama ne sakıncası var? Olmazsa olmasın! Aklınızda kalacağına kağıtta kalsın.’ İlk birkaç tercihiniz, sıradan ve puandan bağımsız olsun, gönlünüzde yatan aslan olsun.- Nereye kadar düşelim?Pişman olmayacağımız yere kadar! En son yaptığınız tercih bile, kazandığınızda asla pişman olmayacağınız, bir daha sınava girmek istemeyeceğiniz, kazandığınızda okuyacağınız yer olsun. Lütfen şuna dikkat edin: Her bir tercihi yazarken sanki başka tercih yokmuş, sadece o tercih varmış gibi hareket edin. Tercihlerdeki temel prensibimiz ben bu tercihi yazıyorum, ama bu tercihte gerçekten okur muyum, yoksa ‘yazmış olmak için mi yazıyorum’ düşüncesi olmalı.- ‘Ölü tercih’ nedir?Örneğin tercihlerimizden birinin sırası 150.616 olsun. Kalkıp da bunun altına 120.387’nci sıradaki bir yeri yazarsak işte bu ölü tercih olur! Neden mi? Şöyle açıklayayım: 150.616’ncı tercihe giremeyen bir aday, ondan daha yukarı sırada bulunan 120.387’nci sıraya yerleşebilir mi? Bu mümkün değil. İşte ‘ölü tercih’ bu demektir. Böyle yaptığınız takdirde fazladan yer işgal eden bir tercih yapmış olursunuz.Yarın: İstek mi sıra mı?
Son yazımda, sonuçların temmuz ayına sarkmayacağını belirtmiştim. Sadece bir gün şaştı; aslında şaşmadı, çünkü sonuçlar perşembe günü hazırdı. Son kontroller yapıldı ve sonuçlar riske edilmedi.ÖSYM’yi tebrik etmek gerekir, gerçekten ‘helal olsun!’ YGS’deki rekorunu da egale etti, LYS sonuçlarını daha kısa bir sürede açıkladı. Hatırlar mısınız, eskiden sonuçların açıklanması için bir ay beklediğimiz olurdu.Bu yıl sınava giren adaylar çok şanslı, gerçekten çok şanslı. ‘Neden’ diye soracaksınız; hemen söyleyeyim: Baksanıza ayrılan kontenjanlara, önlisans için 390 bin, lisans için 490 bin, özel yetenekle öğrenci alan bölümler için 25 bin. Toplamda üniversitelere 908 bin aday alınacak. Bu da bir rekor, daha önceki yıllarda böyle bir Geometri dersi sefilleri oynuyor. Sayın Milli Eğitim Bakanı, n’olur, elbirliğiyle şu geometri sorununa bir çözüm bulalım. Bu nedir, rezalet; kelimenin tam anlamıyla rezalet! 30 geometri sorusundaki Türkiye ortalaması 4, geçen yıl bu testin ortalaması 7 net. Matematik testini yanıtlayan 630 bin adayın ortalaması 4 net. Vahim durum vesselam!Fizikte de durum vahimSayın Bakan, fizik testinde de durumumuz vahim; bu netlerle bizi Avrupa Birliği’ne almazlar, benden söylemesi. 316 bin aday LYS-2’ye, yani Fen Bilimleri Sınavı’na katıldı, fizik’ten 30 soru soruldu, Türkiye ortalaması 6; geçen yıl 10 net vardı bu testten. Geometri yok, fizik de yok; eee, ne var? N’olsun!Kontenjanlar artıyor, fakat sınavlardaki başarılar düşüyor; Türkiye soru çözüm ortalamaları gittikçe düşüyor. Aslında ne yapıyoruz biliyor musunuz; sanal başarı yaratıyoruz, kendimizi kandırıyoruz, başarılıymışız gibi yapıyoruz, ‘...mış’ gibi davranıyoruz. Politik yatırımlar bunlar, günü kurtarma politikaları; yani şu kadar Sonra çocuklar diyecekler ki ‘Diploma var, iş yok; bu nasıl bir ülke?’ Allah kerim, buluruz bir çaresini!MF tercihi yapacaklar çok şanslı, neredeyse bu puan türünden tercih yapan her aday bir yerlere yerleşecek. ‘Yerleşecek’ diyoruz, ama ‘şayet istediği bir yer ise’ demek daha doğru olur. TM tercihi yapacakların da işi pek zor değil, onlarda 1/3’lük kazanma oranı var. Böylesi bir sınavda, bu fena bir oran değil. Demek ki bu puan türünde her 3 adaydan biri üniversiteli olacak. TS puan türünde durup bir düşünmek gerekir! 357 adaydan ancak 70 bini üniversiteli olacak, neredeyse 5-6 adaydan biri kazanacak.Oldu bittiye gelmesinGeçen yıl 3 Ağustos’a kadar süren tercih sürecinin, bu yıl 2 Ağustos’ta biteceğini tahmin ediyorduk. Daha sonra 15-25 Temmuz tarihleri açıklandı, herkes önlemini buna göre aldı; sonra bir de baktık ki ÖSYM yeni bir tarih açıkladı: Tercihler 8-18 Temmuz tarihleri arasında yapılacak!Bu olmadı, hiç güzel olmadı. 2-3 sefer değişiklik oldu, neden? Bu kadar telaşa, bu kadar aceleye ne gerek var; arkamızdan atlı mı kovalıyor. 15-25 Temmuz iyi bir tarihti, ama 8-18 iyi olmadı. Yol yakınken bu süreci değiştirin, eski tarih aralığına çekin.Sonucu erken açıkladık diye, iki ayağımızı bir pabuca sokmayın; insanlar rahat rahat araştırsınlar, sorup soruştursunlar, oldu bittiye gelmesin bu iş!
“Sınavlar bitti, şimdi sıra tatilde” desem, inanmayın!Şaka yaptım, neyin tatili, şimdi önümüzde daha yoğun bir süreç var, tercih süreci var...Sınav sonuçları açıklanana kadar, yani haziran ayının sonuna kadar gönlünüzce dinlenin, yıl içinde canınızın çekip de yapamadığınız her şeyi yapın. Bunu hak ettiniz ama dediğim gibi sadece bir haftalık sürede...Sorup araştırınTemmuz başı gibi koyulun yollara, saldırın üniversitelere, sorun, soruşturun, araştırın, ince eleyin sık dokuyun. Aklıselim tercihler yapın, öyle süslü püslü laflara kanmayın. Sadece havuza, parka, bahçeye bakmayın, gerçekleri araştırın. Nedir gerçekler? O üniversitenin kamuoyundaki prestiji nedir? Mezunlarının iş dünyasındaki yetkinliği nasıldır? Bilimsel yayın sıralamasındaki yeri nedir? Sadece öğrenci mi yetiştirir? Yoksa sanayi için de bir şeyler yapar mı? Bunlar çok önemli, öyle üniversiteler var ki, bunlara üniversite demek çok zor, bunlar olsa olsa “Yüksek Lise” olabilir.İşte, bu süreç bunun için çok önemli. İşin şakası yok çünkü üniversiteyle evliliğiniz en fazla 5 yıl sürer ama onun sizin üzerinizde bıraktığı olumlu veya olumsuz etkilerini bir ömür boyu üzerinizde taşıyacaksınız.Adaylara tavsiyeHer yıl olduğu gibi bu yıl da tercih döneminde sizlere yardımcı olacağım. Önümüzdeki günlerde tercih takvimimi sizlere açıklayacağım. Hangi gün, hangi saatler arasında, hangi üniversitede bulunacağımı sizlere bildireceğim. Unutmadan söyleyeyim, gerçi söylemeye gerek dahi duymuyorum ama yine de belirteyim: Tüm bu hizmetler, karşılıksız, yani ücretsiz olacak.Bu hizmette dikkat ettiğim tek bir şey var: Benim okumayacağım üniversiteyi, adaylara da tavsiye etmem!***Geçen yıl MF puan türünde yaklaşık 250 bin aday, LYS’de 180 barajını aştı ve üniversitelerin lisans bölümlerini tercih yapma hakkı elde etti. Yine geçen yıl, MF’den üniversitelerin aldığı öğrenci sayısı 170 bini dolayındaydı. MF’de güzel bir tabloyla karşı karşıyayız yani 250 bin adaydan 170 bini bir yerlere yerleşebilecek. Geçtiğimiz yıl TM’den 413 bin aday barajı geçmiş ve bu adaylar için üniversitelerin ayırdığı kontenjan 135 bin dolayındaydı. Bu da güzel bir oran aslında, TM’den her 3 adaydan biri üniversiteli olabiliyor.TS için aynı şeyleri söylemek zor hem de oldukça zor. TS’de kazan kaynıyor, barajı aşan aday sayısı 380 bin dolayında ancak TS’den üniversitelerin 4 yıllık bölümlerine alınan öğrenci sayısı 50 bine yakındı!TS tercihi yapacak adayları bir zorluk daha bekliyor, “alan dışı tercih” diye bir şey kalmadığı için artık herkes -gücü yetiyorsa her alandan- tercih yapabiliyor. Bu durumdan en zararlı çıkanlar TS adayları oluyor, mağduriyet onlarda diz boyu! Çünkü MF puanlarını beğenmeyen adaylar, TM alanından tercih yapıyor. TM puanından beklediğini bulamayan adaylar, TS’ye doğru eğilim gösteriyor. Bu durumda “altta kalanın canı çıksın!” Olan TS öğrencilerine oluyor, onlar n’apsın; dertlerini kime anlatsın?***Sınavla ilgili de birkaç kelam edelim: Bildiğiniz gibi LYS’lere toplamda 850 bin aday katıldı, bunun 650 bini de bu son sınava yani Edebiyat-Coğrafya Sınavı’na katıldı. LYS’lerdeki en fazla katılım bu sınava oluyor çünkü bu test, ortak test hem TM tercihlerinde kullanılacak hem de TS tercihlerinde devreye girecek. Dolayısıyla bu sınavdan iyi net çıkarmak gerekiyor. Sınav kolaydı, belki de son yılların en kolay sınavıydı. Sorular biraz uzundu ama kolaydı.İyi hazırlanmışÇalışan, önceki yıllardaki soruları çözen adaylar bu sınavdan güle oynaya çıkmışlardır. ÖSYM soruları güzel hazırlamış. Bunu sadece bu sınav için söylemiyorum, YGS ve LYS’lerin tümü için söylüyorum. Sadece Matematik sınavı zordu, diğer sınavların zorluğu vasatı pek aşmıyordu.***Sakın ola, karamsarlığa kapılmayın. Buna gerek yok! Puanlar bir gelsin, oturup önümüze bakalım. Elimizdekini en iyi şekilde değerlendirmeye çalışalım. Puanımız ve isteklerimiz arasındaki dengeyi sağlamaya çalışalım.
2013 YGS’ye yaklaşık 1 milyon 800 bin aday katıldı, sonuçlar bir haftada açıklandı. LYS’lerin 5 oturumuna toplamda 850 bin aday katılıyor, yani YGS’nin yarısı kadar. Bu durumda sonuçların bir haftadan daha kısa bir sürede açıklanması mümkün değil mi?Bence mümkün ve böyle de olacak!ÖSYM Başkanı Sayın Ali Demir, daha önceki açıklamalarında “LYS sonuçlarının açıklanmasında sürpriz yapabiliriz” demişti!Hazırlıklı olun, sonuçlar 29-30 Haziran tarihinde bile açıklanabilir. Üniversitelerin tanıtım birimleri gafil avlanmasın, onlar hâlâ sonuçların temmuzun 12-15’i gibi açıklanacağını sanıyor. Benden söylemesi. Tercih programlarınızı gözden geçirin, sonra ne yapacağınızı şaşırırsınız...Geçen yıl sonuçlar 20 Temmuz’da, bir önceki yıl da 12 Temmuz’da açıklanmıştı. Bu yıl ÖSYM harikalar yaratıyor, “Siz beni hafife aldınız ama hata yaptınız” diyor. ÖSYM koptu gidiyor...Bir başka sorun daha var. Eee, sonuçlar erken açıklanacak, peki tercih dönemi ne zaman bitecek? Erken başlayınca, erken mi bitecek? İşte, bunun yanıtını vermek zor ama bana sorarsanız, 2 Ağustos’ta biter. Yani erken açıklanması, tercih sürecini öne çekmeyecek. Geçen yıl tercihler 3 Ağustos’a kadar sürmüştü Bu tarih, bu yıl 2 Ağustos olur. Sonuçların erken açıklanması bize avantaj sağlayacak, iki ayağımız bir papuça girmeyecek; rahat bir tercih dönemi geçireceğiz. Soracağız, araştıracağız, danışacağız, üniversitelere gidip göreceğiz, içimize sinmeyecek yeniden değiştireceğiz... Sürenin bu kadar uzun olması, aklı selim tercih yapmamız için çok iyi olacak.Arkadan bayramın gelmesi, olayı veya süreci olumsuz etkilemez. Sayın Başkanım, tercihleri 2 Ağustos’a kadar uzatın, inanın bana böylesi daha iyi olacak...Gelelim kontenjanlara...Kontenjanlar geçen yıla göre yüzde 5 artırıldı. Bu makul, mantıklı bir artış, yani ortada absürt bir artış yok. YÖK, burada akıllı davranmış. “Bu yüzde 5’lik artışı, bütün bölümleri içeren bir artış olarak görmeyin” diyor. “Geçen yıl tercih edilmeyen veya boş kalan kontenjanları da bu yüzde 5’lik artışın içine dahil etmedim” diyor. Bence, “iyi” diyor. “Artışı çok tercih edilen bölümlere aktardım” diyor. YÖK Başkanı Çetinsaya, “Geçen yıl o üniversitede o bölüme yeterince kayıt olmadı ise bu yıl oraya az kontenjan verdik. Böylece geçen yıl çok fazla açık gözüken branşlarda daha gerçekçi rakamlar belirledik” diyor. YÖK, doğru yapmış, böylelikle kontenjan ve tercih dağılımı daha stabil olacak.Geçen yıl üniversitelere ayrılan toplam 764 bin kontenjan, bu yıl 805 bine yükseldi. LYS’lere 850 bin aday katıldı, kontenjanlar da 805 bin oldu. Demek ki herkes üniversiteye girebilir! Olay bu kadar basit değil. 805 bin, sadece lisansa ayrılan kontenjan değil, bunun yarısı lisans, diğer yarısı da önlisans için ayrılan kontenjan. Diyelim ki ben lisans tercihi yapacağım, şunu iyi bilmeliyim: Lisans bölümleri için ayrılan kontenjan 400 bin dolayında. Demek ki LYS’ye katılan her 2 adaydan biri ancak lisans bölümlerini kazanabilecek. Bu, sadece kağıt üstündeki ve kabaca bir hesap. Puan türlerine göre (MF, TM, TS ve DİL) de bu farklılık gösterecek. Şimdi pek zamanı değil, sadece genel bir bilgi vermek için bunları söyledim, zamanı gelince daha ayrıntılı ele alacağız.LYS-2’ye gelince...Dengeli ve güzel bir sınavdı, “kolay bir sınavdı” diyebiliriz. Tabii, “kolay bir sınavdı” derken, çalışan için “kolaydı” demek daha doğru olur. Bu sınavlar, gerçekten düzenli çalışan öğrencilerin rahatlıkla yapabilecekleri sınavlar. Önümüzdeki yıllarda sınava girecek adaylar akıllarını başlarına toplasınlar, yapmaları gerekenleri yapsınlar, sorumluluklarını bilip, düzenli çalışsınlar. LYS-2 yani Fen Bilimleri Sınavı, bilgi düzeyi bakımından orta ve ortanın biraz üstündeki adaylara hitap eden bir sınavdı. Sorular güzel hazırlanmış, müfredat dengeliydi. Dershanelerin yaptığı deneme sınavlarından daha kolay bir sınavla karşılaştık.
Dediğim oldu. Dün Sosyal Bilimler (LYS-4) sınavının kolay ancak bundan sonraki sınavların bu kadar kolay olmayacağını söylemiştim. Matematik soruları oldukça zordu, adayları zorlayacak türden çok soru vardı. Tamamiyle bilgiye dayalı ve iyi çalışmayı gerektiren sorularla karşılaştık. Yani ‘geçiyorduk uğradık’ türünden bir sınav değildi.Dershanecilikte ‘Beylik Soru’ denilen bir kavram vardır. Bu ifade, sorunun zorluğunu, kalitesini, ayırdediciliğini vurgular. Bir sınavın kalitesi, ‘Beylik Soru’ sayısının çokluğuyla orantılıdır, dershanecilikte böyle bir değerlendirme vardır. LYS-1’de ‘Beylik Soru’ sayısı bir hayli fazlaydı. Bence MF ve TM puan türünün en belirleyici sınavı bu olacak.İlk 10 soru kolaydı. Belki adayların gözünü korkutmamak için böyle yapılmış. Ancak sonra işin rengi değişti, zor sorular peşpeşe gelmeye başladı. Türkiye soru çözüm ortalaması bu yıl düşer. Geçen yıl Matematik ortalaması 50 soruda 13 net, Geometri’de yaklaşık 7 net dolayındaydı. Bu yıl bu netleri ararız. Geometri zaten ‘evlere şenlik’, yerlerde sürünüyor. Bu dersi ne sevdirebildik, ne de bir başarı elde edebildik. Sözün kısası Geometri testindeki başarımız milli facia...‘Türkiye soru çözüm ortalaması bu testlerde düşer’ dedim diye hemen moralinizi bozmayın. Türkiye soru çözüm ortalaması düşerse katsayısı yükselir. Türkiye ortalaması yükselirse katsayısı düşer. Yani kazandırdığı değer düşer. Bunlar önemli değil; önemli olan sizin kaç net yaptığınız, yani bir başka adayı geçip geçemediğiniz.Sosyal Bilimler’de Türkiye ortalaması yükselecek. Geçen yıl Tarih’te 13, Coğrafya’da 6, Felsefe Grubu’nda yaklaşık 7 net yapılmış. Bu yıl bu ortalamalar yükselir ama ‘yükselecek’ dediğimizde hemen sevinmeyin, çünkü katsayıları düşecek. Yani bir sorunun kazandırdığı birim değer düşecek. Burada da kimin neti daha yüksekse yine o kazançlı çıkacak.Önümüzde bir haftalık süre var. Bunun iyi değerlendirin. Sınavlar iyi geçtiyse ‘şımarmayın’, henüz her şey bitmiş değil. Sınavlarda beklentinizin altında kaldıysanız ‘karalar bağlamayın’, oturun önünüze bakın. Hemen, hiç vakit kaybetmeden masa başına oturun. Dakikalarınızın kıymetini bilin, kalan süreci iyi değerlendirin. İtiraz var!Sosyal Bilimler Sınavı (LYS-4) genel anlamda zor değildi ancak Tarih testinde bazı pürüzler vardı. ‘Pürüz’ derken, sorulardaki yanlışlıkları vurgulamaya çalışıyorum. 4 soruda çelişki var.‘Akkoyunlular 15. yy’da Türkmenler tarafından kurulmuştur’ deniliyor. Sorunun doğru cevabı bu ancak kuruluş tarihi 1378.Diğer hata: ‘... aşağıdakilerden hangisi yanlıştır’ denilerek yapılmış. Cerbe Deniz Zaferi-Batı Akdeniz Güvenliği’nin sağlanması olarak geçiyor ve yanlış cevap olarak belirtilmiş. Ancak bütün kaynaklarda Batı Akdeniz egemenliği ve dolayısı ile güvenliği olarak geçiyor.Üçüncü hata: ‘Aşağıdaki antlaşmalardan hangisi 2. Dünya Savaşı’nın BAŞLAMASINA sebep olmuştur’ denilerek yapılmış. Seçeneklerde I. Versay, II. Nöyyi, III. Sevr geçiyor. Normalde Yalnız I olmalı ancak cevapta I ve II olarak geçiyor. Savaş 1939’da başladı (Almanya’nın Polonya’ya saldırması), Bulgaristan ise 1941 yılında girdi. Dolayısıyla Yalnız I olması gereken şık bu şekilde belirtilmiş.Son hatalı soru da ‘Aşağıdakilerden hangisi Türk dış politikasının uluslararası barışa bulunduğu katkılardandır’ şeklinde. I. Kellogg-Briand Paktı, II. Birleşmiş Milletler’e üye olunması, III. Montrö Boğazlar Antlaşması’nın imzalanması olarak geçiyor.I ve II olmalıyken I, II ve III olarak doğru cevap gözüküyor.Sayın Ali Demir hocam, hassasiyetinize güvenerek bu soruları değerlendirmenizi rica edeceğim.İki sorunun cevapları seçeneklerde yokKonya’da bir dershaneden yapılan açıklamada, Lisans Yerleştirme Sınavları’ndan (LYS) Matematik Sınavı’nda (LYS-1) 12. ve 18. soruların hatalı olduğu öne sürüldü. Soru kitapçığındaki 2 sorunun hatalı olduğunu ve doğru cevap şıkkının cevap anahtarında olmadığını savunan dershane yetkilileri, ÖSYM’ye gerekli itirazları yapacaklarını söyledi. Dershanenin Matematik Zümre Başkanı Aytaç Uygun ise matematik sınavında 12. soruda cevap şıkkının yalnız 1 olarak verildiğini, ancak verilen birinci öncüldeki “birim elemanı 1’dir” ifadesinin yanlış olduğunu ileri sürdü. 18. soruda ise işlem yapıldığı zaman doğru cevabın şıklarda bulunmadığını vurgulayan Uygun, her iki sorunun da iptal edilmesi gerektiğini ifade etti.