Allahım sen aklıma mukayyet ol!

Haberin Devamı

Dünkü yazımı şu cümleyle noktalamıştım: “Bu türden ilginç fikirleriniz çok hoşuma gidiyor. N’olur bizi bu ilginç fikirlerinizden mahrum bırakmayın. Bunları sık sık yineleyin... ”

Böyle dememe kalmadı, ‘küüüüt’ diye ilginç bir fikir geldi. Yukarıdaki cümle, YÖK ve ÖSYM’nin yapıcı (!) eylemlerine istinaden söylenen bir temenniydi.

Çok şükür, yeni bir oyuncumuz daha oldu. Artık dar alanda paslaşmakla kalmayacağız, tek kale maç yapacak çoğunluğa ulaştık. Aramıza Milli Eğitim Bakanı da katıldı. İyi oldu, kadro tamamlandı. Ben kaleye geçerim, siz bana gol atarsınız. Dün ajanslarda bir haber: “Baraj puanı bu yıl değişmemeli!”

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, üniversiteye giriş sınavlarında baraj puanının düşürülmesine yönelik tartışmalara ilişkin, “Bu sene benim şahsi kanaatim, oyunun kuralının değişmemesi daha doğru olur ama YÖK ne karar verecek bir fikrim yok” dedi.

Hocam, iyi hoşsun da neden böyle bir açıklamaya gerek duydun, onu anlayamadım. Ne gerek vardı böyle bir akıl yürütmeye. Hadi dedin ki, “Benim fikrim bu doğrultudadır.” Sakın yanlış anlamayın, fikrinize hürmetim sonsuz. Benim takıldığım nokta farklı. Bilmem anladın mı? Anlatayım: Söylediğiniz şeyi cımbızlayarak alıyorum: “...oyunun kuralının değişmemesi daha doğru olur” cümlesini...

Hocam, her şeyi söyleyecektin ama bunu söylemeyecektin. Oyun oynanırken kuralın değişmeyeceğini söylüyorsun değil mi? Ben, bu cümleden bunu anlıyorum.

İyi de oyun oynanırken kuralı ilk değiştiren kimdi? O zaman neredeydiniz, o zaman niye fikrinizi beyan etmediniz.

Puanlar iki kez hesaplandı. Biri OBP’li diğeri AOBP’li. Benim bildiğim, o süreçte oyun oynanıyordu değil mi? Yoksa oyunda mola mı almıştık? Ortada kılavuz kirliliği var. İki adet kılavuz yayınlandı. Bunlar durduk yere yayınlanmadı, oyun oynanırken kurallar değiştirildiği için yayınlandı.

Seneye puanlar OBP’li hesaplanacak. Bu çocuklar oyuna başlarken böyle değildi değil mi? Bu oyun bozanlık değil mi, kuralları tanımazlık değil mi? Şimdi çocuklar çözüm yolu arıyor, “köşeyi dönme”nin yollarını arıyorlar çünkü böyle olmalarını istiyoruz.

Olmadı hocam, hiç olmadı. Bu ifade hiç yakışık almadı. Keşke bir şey söylemeseydiniz, hiç gereği yoktu! Sizden bir ricam daha var... Sağ sütunda ‘Sorularınız ve yanıtlarımız’ köşesi var, orada ismini yazmadığım (...) şelkinde belirttiğim iki öğrenci var. Onları bir okuyun ve oyunu kurallarına göre oynamanın önemini kavrayın.

***


Malum havalar sıcak, tempo yoğun, tercihler tam gaz... Klimalar hayatımızın bir parçası, onlarsız olmuyor. Boynum tutulmuş, klimalardan... Arkadaşlar takılıyor, şaka yapıyor benim bu halime... Şu tercih dönemin yoğunluğu bir bitsin, ben biliyorum size ne yapacağımı!

Sıra AOBP’ye gelecek...

Bu bir tehdit filan değil, sakın yanlış anlaşılmasın... Şaka yollu bir durum değerlendirmesi; niyetim üzüm yemek... Yine yanlış yapıyorsunuz ve bu yanlışta inat ediyorsunuz. AOBP’yi kaldırmakla bir çuval inciri berbat ettiniz. Ben, AOBP kalmasın demiyorum; kaldırın ama OBP’yi de kaldırın. OBP kalkmadıkça, bu sorun çözülmeyecek.

***


Eğitimle ilgili her olayda olduğu gibi, yine bu olay da ya Cumhurbaşkanı’na gidecek ya da Danıştay’a...

Her zamanki gibi ya şikâyet edeceğiz ya da dava açacağız... Eğitimde, şikâyetsiz ve davasız hiçbir olayımız yok! Ben onların yerinde olmasam ne derdim biliyor musunuz? “Ya kardeşim, sizin bütün işleriniz eninde sonunda bize geliyor. İyisi mi, siz yaptığınız şu işleri bize bir devredin, biz yaparız! Müfredatı da biz yaparız, sınavları da biz uygularız, katsayıları da biz belirleriz, değerlendirmeyi de en sağlıklısından biz yaparız” derdim... Ha, bu arada şu soru aklınıza takılabilir: İyi güzel de bunları yapanlar n’olacak? Bizde yanlış olmaz. Biz, oyun oynanırken kimsenin yerini değiştirmeyiz. Otursunlar oturdukları yerde!

SORULARINIZ VE YANITLARIMIZ

- ... Merhaba Sadık Hocam. Öncelikle bize vermiş olduğunuz destek için teşekkür ediyorum, yardımlarınız da buna dahil. İyi ki sizin gibi insanlar bu ülkede var. Yoksa halimiz ne olurdu bilemem. Konuya girmem gerekirse ben YGS barajını aşmış ancak LYS barajını kıl payı aşamamış ve bunun şokunu günlerdir üstünden atamamış bir öğrenciyim. Yordu bu sistem bizi. Şok üstüne şok yaşıyoruz. Sürekli sistemin engellerine takılıyoruz. Onca emeklerimizin, nasıl geçtiğini anlatırken ağlayacağımız koca bir yılın çöpe atılması isteniyor bizden. Malum LYS’den tercih yapamayacağımızı anlayınca cuma günü 2 yıl+1yıl hazırlık olmak üzere 3 yıllık bir üniversiteye tercih yaptım mecburiyetten. Yazdığım bölümün adı Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği. Ancak şimdi bize tercih hakkı verecekleri konuşuluyor. Kısa bir süre kaldı tercihlerin bitimine ne yapacağımı şaşırdım. Burada bir kesinlik var mı? Tercihimi iptal edip ek yerleştirmeleri beklemeli miyim?

CEVAP: Buyurun, bu çocuğa bir cevap verin. Haydi, bekliyoruz... ‘Bekle’ desen olmaz; bir garantisi yok. Tercihlerini yap desen o da olmaz; ya sonra barajı düşürürlerse. Eee, n’olacak şimdi? Kuyudan taşları ben çıkaramıyorum! Büyüklük bizde kalsın be, ver tercih listesini. Taşları çıkaramayacağımız gibi, onların ipiyle de kuyuya inemeyiz...

- ... Baraj muamması iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı hocam. Puanım 175000 sıralamam 250 binlerde. Tercih yapsam sıralamama göre istediğim bölüm gelecek ama gel gelelim baraj puanı ek yerleştirmede düşecek dendi. Yerleştirme sonuçlarını beklesem, ÖSYM kesin barajı aşağı çeker mi? Dershaneye yazılsam seneye ÖSYM’ye nitelikli ögrenci nasıl olurmuş göstersem mi?

CEVAP: Soru güzel de ben bu soruya cevap veremem. Bilmediğimden değil, bana bağlı olmadığından. Bizi aşan bir şey. Onlar da ne yapacağını bilmiyor ki... Hayatımda ilk kez kendimi böylesine çaresiz hissediyorum. Karar senin, ben bilemedim!?

DİĞER YENİ YAZILAR