Bangkok, Tayland"ın başkenti ve en kalabalık şehri. Rengarenk tapınakları ve yüzen pazarıyla yerelliği ön plana çıkan kent. Lüks alışveriş merkezleri ve otelleriyle en hareketli şehirlerden biri... Kendine has kokuları, turuncu renkli giysileriyle sokaklarda dolaşan rahipleri ve kanallardaki tekneleriyle görülmeye değer... Uzak Doğu denildiğinde akla ilk gelen kentlerden biri Bangkok. Aynı zamanda Tayland"ın en büyük, kalabalık şehri ve başkenti. Kent, Chaophraya Nehri’nin doğu yakasında, Tayland Körfezi"nin yanında 1782 yılında Kral I. Rama tarafından kurulmuş. Bugün artık Güneydoğu Asya"nın en hareketli kentlerinden biri. Oldukça kalabalık nüfusuna rağmen dünyanın her ülkesinden insanın akınına uğrayan kent, turistik açıdan da popüler. Kentin adı Taycada"da Melekler Şehri olarak anılıyor. Gerçekten de burada bulunan rengarenk binlerce tapınak belki de insanda bu duyguyu uyandırıyor olabilir. Bangkok’a gitmeye karar verirken şehri kendi başıma keşfedebilir miyim endişesi taşıyordum. Ama Emirates Havayolları’nın business class konforu ile yorulmadan yaptığım yolculuk sonrası Chaophraya Nehri kıyısında bulunan Bangkok Marriott Resort SPA oteline yerleştikten sonra rahatladım. Otel şehrin merkezinde yer alıyor. Bangkok’ta başta ulaşım olmak üzere her şeyin çok uygun fiyatta, insanların ise güleryüzlü ve yardımsever olduğunu hemen belirtmeliyim. Bu iki özelliği ile şehrin her yerini kolaylıkla bulabildim ve çok keyifli günler geçirdim. Bangkok’ta gezip görülecek çok şey var; ama benim özellikle birkaç önerim olacak. Yüzer market hayatınızda göreceğiniz en ilginç yerlerden biri. Şehre biraz mesafesi var ama gittiğinize kesinlikle değecek. Ayrıca gördüğümde etkilendiğim ve sizin için de listelediğim tapınakları görmelisiniz; çünkü onlar da eşi benzeri bulunmayan yapılar. Meyve cenneti olan şehirde sadece meyve yiyerek bile yaşayabilirsiniz. Ayrıca Bangkok Marriott Resort SPA otelinin nehir kıyısındaki bahçesinde yapılan müzik ve dans gösterileri size Bangkok’u daha güzel hissettirecek... İlk bakışta insanı iten kendine has kokuları, turuncu renkli giysileri ile sokaklara hakim rahipleri, kanallarda gezen tekneleriyle gezmeye değer bir yer... Şimdilerde modern alışveriş merkezleri, lüks otelleri ve binaları ile dikkat çeken kent, kurulduğunda oldukça küçük bir ticaret merkeziymiş. Şimdi ise ticaretin kalbi burada atıyor diyebiliriz. Ayrıca birçok açıdan da oldukça ucuz bir şehir.Önemli tapınaklarGrand Palas: Duvar resimlerine ilgi duyuyorsanız mutlaka görün.What Pho: 46 metre uzunluğunda ve 15 metre yüksekliğinde olan Budha heykeli görülmeye değer. What Arun: Yüksek ve dik basamaklı bu tapınak size eşsiz bir Bangkok manzarası da sunuyor.Golden Mount: Bu tapınağa gün batımında gidin. Manzara sizi büyüleyecek.Golden Budha: Değeri 190 milyon dolar olan ve 5.5 ton altından yapılmış bu Buda çok etkileyici.Gezip görülecek yerlerYüzer pazar:Bangkok kentine 100 km uzaklıkta bulunan bu pazar mutlaka görülmesi gereken bir yer. Bineceğiniz teknelerle gezeceğiniz kanalda buradaki yaşamı yakından izleyebiliyorsunuz. Yüzer çarşıda yiyecekten hediyelik eşyalara kadar her şey var. Sebzeler, rengarenk meyveler, kızartma kokuları ile dolmuş tekneler bu pazarın sıradan görüntüleri. Burada ister teknelerin içinden alışveriş yapın isterseniz de tekneden inerek kıyıdaki platformlar üzerindeki dükkanlardan... Burada mutlaka pazarlık yapmanız şart.Çin MahallesiSokakları oldukça kalabalık olan Çin Mahallesi’ndeki dükkanlara girmeyi başarırsanız ürünlerin çok ucuza satıldıklarını göreceksiniz. Mahallenin 200 yıllık bir tarihi bulunuyor.Siyam Meydanı Bangkok’ta modern alışverişin merkezi Siyam Meydanı. Güneydoğu Asya’nın en büyük alışveriş merkezi olan Mah Boon Klong da burada. Kentteki gençler, turistler, alışveriş tutkunları bu meydanı mutlaka ziyaret ediyor.Ne yenir: Tayland acı, ekşi, tatlı, baharatlı yiyeceklerle, deniz ürünleri, egzotik meyveler, sos ve çeşni ile anılıyor. Bu mutfakta kırmızı biber, nane, misket limonu, yer fıstığı, hindistan cevizi başta olmak üzere lezzetler sunuluyor.Bangkok’a gitmek içinUlaşım: Emirates Havayolu Web: www.emirates.com.tr Tel: (0212) 315 45 45 Konaklama: Bangkok Marriott Resort SPA Marriott Otelleri Türkiye Temsilciliği’ni arayarak hiçbir ek ücret ödemeden rezervasyon yapabilirsiniz. Marriott Otelleri Türkiye Temsilciliği Tel: +90 212 2750444 (pbx)Fax: +90 212 2750888
Yıllar önce bir gemi seyahatine davetli olarak katılmış ve gezinin bütçesini öğrenince bu seyahatlerin birçok insan için sadece güzel bir hayal olabileceğini düşünmüştüm. Bugün ise devasa büyüklükteki gemilerle yapılan bu seyahatler birçok tatil seçeneğinden çok daha uygun. Çok katlı ve lüks bir oteli andıran MSC Magnifica gemisine Venedik’ten binerek Ege-Adriyatik turuna başladım. İstanbul’da bitecek olan bu yolculuk için Venedik limanından ayrılırken, yüzlerce turist bu devasa gemiye el sallıyordu. Magnifica 1259 kabinden oluşan ve 3013 kişilik yolcu kapasiteli bir gemi. 783 balkonlu kabine sahip gemide, 16 adet engelli kabini de yer alıyor. Her kabinde TV, minibar, kasa ve telefon gibi gereçler mevcut. 13 yolcu güvertesi ve katlar arasında ulaşımı sağlamak için 13 asansörün bulunduğu gemiye küçük bir kasaba da diyebiliriz.Magnifica’da yolculukVenedik’te başlayan yolculuğumuz sırasında gemimiz hiç sallanmadığı için kendimi denizin üzerinde seyahat eder gibi hissedemedim. Ancak geminin her yerinde lüks bir otelde bulunduğumu hissettirecek birçok konfor sunulmuştu. Gemi genelllikle gece yol aldığı için gündüz uğradığı limanlarda dışarı çıkıp gezme, çevreyi keşfetme ve alışveriş yapma imkanım oldu. Venedik’te başlayan yolculuğumuzun ilk durağı ise İtalya’nın Bari limanıydı. Güzel vakit geçirdiğimiz Bari’den ayrıldığımızda bizi Yunanistan’ın Katakolon limanı bekliyordu. Bilmeyenle0r için söyleyeyim. Katakolon tipik bir Yunan köyü. Bu köy, isteyenlere balık lokantaları ve kafeleriyle dinlenme imkanı sunuyor isteyene de antik kent gezisine katılma olanağı veriyor. Yunanisan’nın Katakolon limanından sonraki durağımız ise İzmir. İzmir’de kısa bir süre bulunuyor ve İstanbul’a varmak için hareket ediyoruz. Ertesi sabah İstanbul’a ulaştığımızda hiçbir yorgunluk hissetmeden kendimizi limanda buluyoruz.Tatil köylerindeki her olanak bu gemide mevcutYolculuk sırasında gemide nasıl zaman geçiriliyor diye merak edenleriniz olacaktır. Büyük bir tatil köyünde ne tür olanaklar varsa burada da onların tümünün mevcut olduğunu söylemek yanlış olmaz. Gemide havuzlar, jakuziler, buhar odaları ve saunalar sizi bekliyor. Gemide olanlar sadece bunlarla da sınırlı değil. Mini golf, tenis kortu, disko, çocuk kulübü, güzellik salonu, solaryum, tiyatro, sinema, casino, kütüphane, kağıt oyun salonu, sanat galerisi, internet kafe, alışveriş mağazaları, sağlık merkezi de Magnifica’da yer alıyor. Tabii seçimi yapmak size ait. MSC Magnifica benim izlediğim rotaya ek olarak Dubrovnik’e de uğruyor. Daha önce Dubrovnik’i ziyaret eden biri olarak size bölgeyi çok beğeneceğinizi söyleyebilirim. MSC Magnifica ile Ege Adriyatik turu bütçesi 700 Euro’dan başlayıp 1700 Euro’ya kadar çıkabiliyor. Ekim ayı sonuna kadar devam edeceğini öğrendiğim bu turlara salı günleri İzmir’den, çarşamba günleri ise İstanbul’dan katılmak mümkün. Gemi ile seyahatin romantik ve eğlenceli yanlarını tatmak için herkesin en azından bir kez bu keyfi yaşamasını öneriyorum.MSC Magnifica ile tura katılmak için:MSC Magnifica’ya katılmak için Pronto Tour’u aramanız gerekiyor. Rezervasyon için c17www.prontotour.com.tr veya 444 91 92 numaralı çağrı merkezini arayabilirsiniz.
Hong Kong’a gitmeye karar verdiğimde ilk yaptığım şey, bir dostumun tavsiyesine uyarak manzaraya hakim bir otelde rezervasyon yaptırmak oldu. Bu nedenle Renaissance Hong Kong Harbor View Hotel’i seçtim. Öğrendiğime göre; tiyatro binasının hemen arkasındaki otelin odaları seyrine doyulmaz bir manzara sunuyordu. Fakat bu kez de yapacağım uzun yolculuk beni düşündürmeye başladı. Ama buna da Emirates Havayolları’ndan kendime business class bir rezervasyon yaptırarak çözüm buldum ve bu uzun yolculuğu yorulmadan atlattım.Hong Kong’da uçaktan inip otele vardığımda 30’uncu katta bulunan odamdaki manzara tüm şehre hakimdi ve lifestyle otel konseptinin ne kadar keyifli olduğunu bu otelde anladım. Hong Kong, devasa binaları ve her binanın geceleri saçtığı ışıklar ile herkesi büyüleyebilecek bir şehir. Alışverişin, lüksün, dev binaların, ufak tefek insanların ve yerin altı ile üzerinin birbirine karıştığı bu şehir, gecesi ve gündüzü ile ayrı ayrı etkiliyor insanı. Devasa binalar gece boyunca öylesine ışıklandırılıyor ki, kent tam bir ışık seli içinde kalıyor. Yüksek bir binanın ne anlama geldiğini bu kentte bulunan otelinizin 30’uncu katında kalırken anlıyorsunuz. Kısacası Hong Kong’da gökyüzüne daha yakın olmanın keyfini çıkartıyorsunuz diyebilirim. Hong Kong’a gitmek için :Ulaşım: Emirates Rezervasyon telefon: 0212 315 45 45Web: emirates.com.trMail: ekturkey@emirates.comKonaklama: Renaissance Hong Kong Harbor View HotelMarriott Otelleri Türkiye Temsilciliğini arayarak hiçbir ek ücret ödemeden rezervasyon yapabilirsiniz. Marriott Otelleri Türkiye TemsilciliğiTel: 0212 275 04 44 Fax: 0212 275 08 88Alışveriş...Dünyada herkesin hem fikir olacağı konulardan biri de Hong Kong’un bir alışveriş cenneti olduğudur sanırım. Unutmayın, dünyaca ünlü markaları burada ucuza alabiliyorsunuz. Ancak burada arka sokaklarda kurulan pazarlar da var. Zaman bulursanız oraları gezin. Alışveriş yapmasanız bile fotoğraf çekmek için bunu yapmanızı öneriyorum. Neler yiyebilirsiniz?Hong Kong‘da yemek yemek isterseniz hemen her mönüde Pekin ördeği var. Fakat damak tadınıza uymayan yemekleri tercih etmek yerine bildiklerinizi yemek isterseniz Spagetti House’lar ve dünya mutfaklarından örnekler de Hong Kong’da mevcut. Gezip görülecek yerler* Hong Kong AdasıAdanın kuzey kısmı daha çok binalar ve insanlar tarafından kuşatılmış durumda. Adanın kuzeyine göre daha az popülasyon içeren güney kısmı; güzel plajları ve lüks evleriyle adanın en varlıklı bölgeleri arasında yer alıyor.* Victoria ZirvesiHemen başta belirtmeliyim ki Victoria zirvesine çıkmak için günün her saati uzun bir kuyruğa girip bilet almak ve ardından tramvay için sıraya girmek zorundasınız. Peki değer mi? Kesinlikle! Hong Kong Adası’nın güneybatısında bulunan ve her yıl 6 milyon ziyaretçiyle buluşan bu tepe, şehrin ve körfezin en güzel manzaralarını izlemek isteyenler için ideal bir yer. 552 metre yükseklikteki bu zirveye çelik halatlarla bağlı bir tramvayla çıkılıyor ve buradan Victoria Limanı’nı, kentin yemyeşil alanlarını izlemek insana benzersiz bir keyif yaşatıyor.* Happy ValleyEkonomik olarak iyi bir gelire sahip yerli ve yabancıların yaşadığı bölge Happy Valley’de Hong Kong’un en yüksek iki konutu “Higgcliff” ve “The Summit” bulunuyor. Burası aynı zamanda ünlülerin buluşma mekânı olarak biliniyor. * Hong Kong Kültür MerkeziTsim Sha Tsui’da Salisbury Caddesi’nde yer alan bu kültür merkezinde, 2 bin 19 kişilik bir konser salonu, bin 734 kişilik opera, bale ve müzikallerin yanı sıra Hong Kong Film Ödülleri’ne de ev sahipliği yapan dev bir tiyatro salonu ve sergi alanları yer alıyor.
Bazı yerler vardır ki hiçbir röportaja sığmaz. Konya da öyle yerlerden biri. Mevlana’sı, sema gösterileri, yörenin yemekleri, yakınlarındaki Sille Köyü ve keçe üreticileri Konya’yı anlatan belli başlı öğelerden. Bütün bu güzellikleri Dedeman otellerinin davetiyle keşfettim. Otel yetkililerinin konukseverliği sayesinde orada bulunduğum her an “Ne iyi etmişim de gelmişim” diye düşündüm.Konya’da keçecilik sürdürülüyorBaşta da belirttiğim gibi Konya’da yapacak çok fazla şey var. Ben sizinle, birkaç günlük bir geziye neler sığdırabildiğimi paylaşacağım. Öncelikle Konya’yı ziyaret edecek olanlara Mevlana’yı ziyaret etmeleri ve her cumartesi akşamı yapılan sema gösterilerini mutlaka izlemeleri gerektiğini söylemek istiyorum. Sema gösterilerinin ardından keçecilik geleneğini sürdüren Celalettin Berberoğlu’na uğramayı da ihmal etmemelisiniz. Keçe almanız şart değil ama Celalettin Bey’le keçe ve ney üzerine sohbet etmenin tadının bir başka olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Eskisi gibi insan bedeni ile keçenin birbirine çarpması ile oluşturulan büyük parçalar artık üretilmiyor olsa da keçenin hikayesini ve keçe yapımının insana kattıklarını bizzat ondan dinlemelisiniz. Bu sohbetin ardından, “Ben öznesini bırakıp, biz köprüsünü kurmayı, keçe yaparken öğrenebilirsiniz” diyen Celalattin Bey ve keçe ile ilgili detaylı bilgi için www.kececiyiz.biz sitesine bakabilirsiniz.Toroslardaki Sille Köyü’ne uğrayın Konya’ya gidip Selçuklulardan kalma Sille Köyü’ne uğramadan geçmeyin derim. Şehir merkezine sadece 15 dakika mesafedeki köyde görülecek çok şey var. Ama çömlekçi Yaşar Usta bence görülmesi gerekenlerin en başında geliyor. Yaşar Usta’nın atölyesine uğrayın ve sizin için neler yapabileceğine tanıklık edin. Köy meydanındaki kahvede çayınızı yudumlayın ve köyü gezmeye başlayın. Sille’yi bilmeyenler için anlatmak istiyorum. Toros Dağları’nın devamında yer alan ve yörede Takkeli olarak da tanınan Sille Köyü, Küçük Gevale Dağı’nın eteğindeki vadide konumlanmış. Hıristiyanlığın Anadolu’da yayılmasıyla birlikte önem kazanan Sille Köyü’nde, Roma dönemine ait kilise ve manastırlar bulunuyor. Köydeki Hagios Khariton Manastırı’nın ise Mevlana tarafından da ziyaret edildiği söyleniyor. Sille’de yer alan tarihi yapılardan biri de Bizans dönemine ait olan Aya Eleni Kilisesi. Aya Eleni Kilisesi’nin de görülmeye değer bir eser olarak nitelendiriyorum.Turistlerin tercihi fırın kebabıDr. Nevin Halıcı’nın Konya Mutfağı üzerine yaptığı araştırmaya göre; Konya Mutfağı’nın en ilgi çekici özelliği kurallaşmış davet yemekleri. Davetlere gidildiğinde hangi yemeklerin yenileceği önceden biliniyor. Komşu kaldırmaları, çetnevir, soğukluk sofraları, bütün kuzunun tandıra asılmasıyla hazırlanan ‘çebiç’ olarak adlandırılan ziyafet sofrası yemekleri gibi lezzetler Konya halkı tarafından severek yeniliyor.Konya’da bir restoranda yenebilecek yemekler arasında ise üç nefis yiyecek dikkat çekiyor. Fırın Kebabı, etli ekmek ve peynirli pide. Yakın yıllarda bunlara etli içle hazırlanan karışık pide de eklenmiş. Bu üç yiyecek Konyalıların olduğu kadar yabancıların da ilgisini çeken lezzetlerden.Dedeman’da Konya manzaralı yemekBiz ise akşam yemeğini Dedeman Otel’inin restoranının bize sunduğu Konya manzarasını sunan ortamında yedik. Yemekte mavi haşhaşlı lagos madalyon fırın kebabı tercihimiz oldu. Bu fırın kebabını özellikle denemenizi tavsiye ediyorum. Kökeni Selçuklular dönemine dayanan fırın kebabı Dedeman Otel’in aşçısının özel sunumuyla sizi mutlu edecektir. Akşam yemeğinin ardından yine şehrin gece ışıklarını da izleyebileceğiniz Dedeman Roof Bar’da canlı jaz müzik dinlemenizi öneririm.
Şehrin bunaltıcı, insanı her dakika strese sokan kalabalığından uzak bir hafta sonu geçirmek ister misiniz? Eğer evet diyorsanız, size Hindiba Pansiyon’u önerebilirim. Çok uzaklara gitmeye gerek kalmadan sakinliğin kucağında iki gün yaşamak için saatlerce yollarda çile çekmeden Hindiba Pansiyon’a gidebilir, küçük bir kaçamak yapabilirsiniz.Bolu-Mengen’e 8 km, Zonguldak-Bartın karayoluna 3 km uzaklıkta ve Yedigöller yolu üzerinde bulunan bu pansiyon zaman kaybı yaşamak istemeyenler için biçilmiş kaftan. Ankara’ya 2, İstanbul’a 3 saat uzaklıkta bulunan Hindiba Pansiyon, alternatif ve sakin tatillerden hoşlananlar için olağanüstü bir ortam sunuyor. Ön araştırmamı yapıp gerekli bilgileri aldıktan sonra Hindiba Pansiyon’a gitmeye karar verdim ve geçtiğimiz hafta unutulmaz bir deneyim yaşadım. Pansiyon"da ilk dikkatimi çeken ormanın içinde, sessiz ve sakin bir ortamı olmasıydı. Lüks bir gün geçirmek ve Avrupa mutfağından yemekler yiyeceğinizi umarak giderseniz hayal kırıklığına uğrarsınız. Zaten böylesine doğal bir ortamda insan sabahları erken kalkıp orman içinde yürüyüş yapmak, çevredeki doğal parkları dolaşmak ve fotoğraf çekmek istiyor. Bu kadar yürüyüş ve aktivitenin sonrasında da haliyle acıkıyor. Pansiyonun yerel yemekler sunan mutfağından çok lezzetli yemekler yediğimi söylüyor ve size de mutlaka bu şahane yemeklerden tatmanızı öneriyorum.Hindiba Pansiyon’un ormana bakan çok güzel bir bahçesi, yine orman manzaralı odaları var. Bahçenin içinden geçen küçük bir dere misafirlerin gerçekten çok doğal bir ortamda kaldıkları duygusunu güçlendiriyor. Orman ve soğuk neredeyse eş anlamlı olduğu için hatırlatmak isterim ki, geceleri çok iyi ısıtılan odalarda kesinlikle üşümenize imkan yok. Ama sabah erken saatlerde ve akşam üstü yapacağınız yürüyüşler için sıkı giyinmeniz gerek. Hindiba Pansiyon öyle küçük bir yapı gibi düşünülmesin. Yaklaşık olarak 3500 metrekarelik bir alana kurulu. Taş ve ahşap malzemeden inşa edilmiş 9 taş ev, 3 bungalow ve 1 hizmet binasından oluşuyor. Ana hizmet binasında ortak kullanım alanı olarak şömineli 120 metrekarelik bir salon ve kullanıma hazır bir mutfak var. Bu binaların toplamında 31 kişi kalabiliyor ama çok özel zamanlar dışında bu kadar kalabalık olması olanaksız gibi. Hindiba’da neler yapabilirsiniz?Hindiba, doğa yürüyüşü yapmak için çok uygun bir yer. Yürüyüş için 3 kilometreden başlayarak 15 kilometre uzunluğa kadar 10-12 adet rota var. Projeksiyon aletinin bulunduğu sinema odası da çok amaçlı kullanıldığı için çocuklar için güzel bir oyun salonu olabilir. Kuş gözlemi, gökyüzü gözlemi, kampçılık, yoga yapabilir, bisiklet kullanabilir ya da dilerseniz masa tenisi oynayabilirsiniz. Gezilecek yerlerCİVARDAKİLERHindiba’ya 30 dakika ile 1 saat yakınlıktaki yerler: Yedigöller, Yeniçağa Gölü, Eskiçağa, Ağalar Göleti, Mengen, Bürnük Göleti, Mamatlar Yaylası.BİRAZ UZAK YERLERHindiba’ya 2 saat uzaklıktaki: Gökgöl Mağarası, Yenice Ormanları ve Şeker Kanyonu, Karacasu Termal Turizm Merkezi, Sülüklügöl Tabiatı Koruma Alanı, Bolu Fındığı Tabiatı Koruma Alanı, Akdoğan (Ebe Karaçamı) Tabiatı Koruma Alanı.Fiyatlar: Kişi başı kahvaltı ve akşam yemeği dahil hafta içi 65 TL, hafta sonu 88 TL, özel günlerde 96 TL.Ulaşım: Mengen Kıyaslar Köyü, Kaynarca Mevkii, Yedigöller Yolu 3. km Mengen/BOLU 0530 824 97 91 www.hindibapansiyon.com.tr
Papirüs ve sarı akasya ağaçlarıyla kaplı sahili, su aygırları ile kuşlar için hayat kaynağı olan tatlı suyu ve Avrupa çiçek endüstrisini besleyen rengarenk çiçek bahçeleriyle, Naivasha gerçek bir tatil cenneti...Naivasha Gölü, başkent Nairobi"ye sadece 1,5 saat uzaklıkta. Bölge, İngiliz hakimiyetinde olduğu koloni zamanından beri doğayla iç içe tatil yapmak isteyenlerin gözde mekanı olmuş. Somali"den Mozambik"e kadar uzanan Büyük Rift Vadisi göllerinin en yükseği olan Naivasha, deniz seviyesinden 1880 metre yüksekte bulunan bölgedeki nadir tatlı su göllerinden. Bölgenin yerel ahalisi Masailere’ye ait topraklar, 1930"lu yıllarda Naivasha"nın havaalanı olarak kullanılmasıyla birlikte popülarite kazanmış. Dönemin zenginleri, göl kıyısında yaptırdıkları evlerde oturmuş, gölde balığa çıkmış ve sahibi oldukları verimli toprakları gölün tatlı suyuyla sulamış. Naivasha, günümüzde de Kenya"da yaşayan yabancıların ev sahibi olduğu ve turistlerin de uğramadan geçmedikleri doğal bir tatil beldesi.Naivasha, Nairobi"den gelinerek günübirlik gezilebilecek kadar yakın. Ancak ben buranın tadını çıkarabilmemiz için en az bir gece kalmanızı tavsiye ediyorum. Naivasha’ya geldiğinizde ise Country Club"da kalmanızı... Göl kıyısında yer alan Country Club, uçsuz bucaksız harika bahçesi, kolonyal tarz mimarisi ve enfes yemekleriyle tatilinize renk katacak bir tesis. Bahçenin ortasında yer alan dev akasya ağacının altına yemeğinizi yerken yere düşürdüğünüz kırıntılara gelen irili ufaklı rengarenk kuşları görünce oldukça şaşıracaksınız. Kuşlara bakarken ağaçtan ağaca atlayan siyah-beyaz kolobus maymunlarını ve impalaları ise sakın gözden kaçırmayın. Su aygırları eşliğinde bot gezisi Naivasha"da yapılacak aktivitelerin başında gölde motor botları ile dolaşmak geliyor. Country Club"da kahvaltınızı yaptıktan sonra bahçeyi geçerek gökyüzünü kapatacak kadar yoğun ağaçların arasından yürüdüğünüzde tesisin sahildeki iskelesine ulaşacaksınız. Bu iskeleden size özel bir motor bot kiralayarak, tatilinizin keyfini çıkarabilirsiniz. Gölün çevresinde yaptığınız bot gezileri esnasında ise gölde yaşayan çok sayıda su aygırını görebilirsiniz. Afrika"nın çoğu yerinde uzaktan görmekle yetineceğiniz su aygırlarına, Naivasha Gölü"nde neredeyse dokunacak kadar yaklaşıp onların, doğal yaşamlarına ve oyunlarına tanıklık etme şansı elde ediyorsunuz. Naivasha Gölü’nde bot gezilerinin yanı sıra, su kayağı ve yelken gibi su sporları da yapılabiliyor. Hâl böyle olunca da agresif olarak bilinen su aygırları, bu cennet gölde insan canlısı birer hayvana dönüşüyor. Gölde motor bot ile gezerken sadece kuş ve su aygırı görmeyeceksiniz. İmpala ve ceylan başta olmak üzere bir çok farklı antilop türünü de göl kenarında otlarken veya su içerken görme şansınız var.NaIvasha organizasyonları içinEcologic Travel www.ecologic-travel.com Tel: 0216 456 75 22Bu cennette 400 kuş türü görmek mümkünBütün bu güzelliklerin dışında aslında Naivasha’nın en büyük özelliği dünyanın sayılı kuş cennetlerinden biri olması. Naisvasha’nın gölünde ve çevresinde yılın herhangi bir mevsiminde 400 civarında farklı kuş türü görmek mümkün. Ancak dünyanın farklı bölgelerinden gelen kuş gözlemcilerinin ve doğa fotoğrafçılarının hedefinde tek bir tür var; Afrika Balık Kartalı... Gölü çevreleyen akasya ağaçları üzerinde yuva yapan ve çift olarak yaşayan Afrika Balık Kartalları’nın çığlıklarını dinlemek, iri cüsselerinden beklenmeyen çeviklikte manevralarla gölden balık avlayışlarını izlemek eşsiz bir deneyim. Tekne gezisinden sonra Country Club"ın bahçesine kurulan açık büfede öğle yemeğinizi yiyebilir, bu keyifli bahçede yürüyüşe çıkabilir ya da dilerseniz tesisin havuzundan faydalanabilirsiniz. Naivasha"daki aktivitelerin çoğu gölde ve göl kıyısında yapılmasına rağmen, şehir merkezi ve civarındaki çiçek bahçelerinin de gezilmesini, yerel pazardan alışveriş yapılmasını öneriyorum. Küçük bir dip not: Avrupa kesme çiçek pazarının büyük bölümünü Naivasha kıyısında yetiştirilen çiçekler oluşturuyor.
Bu mevsimde İstanbul’da küçük bir hafta sonu kaçamağı yapmak için en ideal yer adalar... Ben de adını ve hikayesini duyduğum anda etkilendiğim Heybeliada’daki “Perili Köşk”e gitmeye karar verdim... Otelin yöneticisi Ece Hanım beni gülümseyerek karşıladı. Valizimi odama bıraktıktan sonra koşarcasına aşağıda beni bekleyen müthiş, kahvaltı masasına oturdum. Bal, ceviz, kaymak, bir sürü peynir çeşidi, yumurta ve kızarmış ekmek... “Perili Köşk”ün kahvaltısı benden tam not aldı. Kahvaltının ardından Türk kahveleri yapıldı. O sırada otelin sahibi Doğan Olguner, tüm sorularımı yanıtlamak için istekli bir şekilde yanıma geldi. Adından, nasıl otel olmasına karar verildiğine kadarher şeyi konuştuk. İşte size Perili Köşk’ün hikayesi... Nasıl Perili oldu?Mimar Ekrem Olguner, 1952 yılında Heybeliada Sanatoryum‘unu (Akciğer Hastalıkları Hastanesi) inşa ederken aldığı arazi üzerine, hastanenin inşaatından kalan zamanlarında şu an “Perili Köşk” olarak faaliyet gösteren evi yapmış. Başlarda yazlık olarak kullanılan eve, ailede yaşanan kayıplar nedeniyle uzun yıllar gidilmeyince bina, neredeyse kullanılamaz bir hale gelmiş. Ve Heybeliada çocukları bu eve ‘’Perili Köşk” adını vermişler. Ekrem Olguner’in oğlu Doğan Olguner’in evi defalarca yaşanabilir hale getirme çabaları sonuç vermeyince, Doğan Bey’in oğlu, Ozan Olguner, ailesine evi otele çevirmenin daha doğru olabileceğini söylemiş. Ve otel için gerekli olan izinleri almaya başlamış. Kardeşi Can Olguner ile birlikte tadilata başlayan Ozan Bey, konu otel için isim bulmaya gelince yıllar önce çocukların evleri için taktıkları “Perili Köşk” isminin uygun olabileceğini düşünmüş.Neler yapabilirsiniz?* Sahilde biraz yürüdüğünüzde sol tarafınızda fayton durağını göreceksiniz. Nostaljik faytonlar eşliğinde ada turu yapabilir, yürümeyi tercih ettiğiniz takdirde ise sahil şeridinden adayı etraflıca dolaşabilirsiniz.* Kızılçam ormanlarının içerisindeki yürüyüş yolunda huzur dolu yürüyüşler yapabilir, ağaçların altında tahta masalarda kitap okuyabilirsiniz.* Ormanın içerisinden yürüyüşünüze devam ettiğinizde tarihi değirmeni göreceksiniz. Sağ tarafınız ise muhteşem manzarası ile fotoğraf karesinden farksız...* Heybeliada’da sahil yolunu tercih etmeyip adanın sokaklarında dolaşmak isterseniz, meydandaki Atatürk heykelinin karşısındaki yokuştan yürüyün. Sol tarafınızda adanın kilisesi sizi karşılayacak. * Heybeliada’ya sabah giderseniz karakolun karşısındaki pastaneden mutlaka adanın meşhur ponçik‘ini almalısınız.Her oda deniz veya orman manzaralıHeybeliada’daki Perili Köşk 5 oda ile hizmet veriyor. Önümüzdeki aylarda odaların sayısını 9’a çıkartmayı planlayan Olguner ailesi, aynı zamanda tam bir hayvansever. Bu nedenle Perili Köşk’e evcil hayvanlarınızla gönül rahatlığıyla gidebilirsiniz. Her odası, deniz veya orman manzarası gören bu otel, aynı zamanda birçok değerli müzisyene de ev sahipliği yapıyor. Mekandaki konukların yaz kış demeden oturabilecekleri geniş sahnesi ile Perili Köşk’te açıldığı ilk aylardan itibaren İlham Gencer, İmer Demirer ve Gülcan Altan dinleyicileri ile buluşuyor. Bu sahnede Olguner ailesinin de performansını izlemek mümkün. Doğan, Ozan ve Can Olguner eşsiz müzikleri ile size unutulmaz bir akşam yaşatabilir.Perili mantıyı yemeden dönmeyinPerili Köşk’te kahvaltılar şahane ama akşam yemekleri de bir o kadar doyurucu ve güzel. Özellikle Perili Mantı’ye denemenizi tavsiye ederim. Kırmızı şarap eşliğinde, ızgara soğan, kızarmış patates, közlenmiş biberle birlikte sunulan antrikot da lezzeti ile sizi şaşırtabilir. Nasıl gidilir?Kabataş veya Bostancı’dan vapur seferleriyle ulaşım sağlanan adalara, Bostancı İskelesi’nin yanından kalkan özel motorlarla da gidebilirsiniz.İletişim bilgileriTelefon: 0216 351 87 10e-mail: info@perilikosk.net www.perilikosk.net
Tam bir kış kenti olan Erzurum’da yılın neredeyse dört-beş ayı çetin şartlarda geçiyor. Bu da Doğu Anadolu’nun en önemli kayak merkezi olarak Erzurum’un öne çıkmasını sağlıyor. Erzurum’u turizm açısından önemli hale getiren şey, sadece Palandöken’in pistleri değil elbette. 50 metre yükseklikten dökülen Tortum Şelalesi, Dünya Rafting Şampiyonası’na ev sahipliği yapan Çoruh Nehri gibi noktaları var. Mutlaka oltu taşı alın1514 yılında Osmanlı topraklarına katılan Erzurum’da tarihi yapılar oldukça iyi korunmuş durumda. Aralarında Çifte Minareli Medrese ve Yakudiye Medresesi‘nin olduğu Osmanlı anıtlarıyla öne çıkıyor. Kapalıçarşı‘da bulunan tezgâhlarda bölgeye has yerel madenlerden çıkarılan, dünya çapında ünlü oltu taşı ile işlenmiş çeşit çeşit takı ve dekoratif objeler satılıyor. Palandöken Kayak Merkezi Palandöken, kayakseverlerin Türkiye’deki en gözde mekânı diyebiliriz. Dedeman’ın Palandöken’de iki ayrı oteli bulunuyor. Ben, Erzurum Palandöken’de Dedeman Palandöken Ski Lodge’de kaldım. 2005 yılında kayakseverlerin hizmetinde olan otel yılın 12 ayı açık. Otelde toplam 66 oda var. Dedeman Palandöken Ski Lodge farklı uzunlukta liftler ve gondol, kayak pistleri, kayak kiralama, kayak dersleri, sağlık merkezi ve şömineli restoranları ile keyifli bir ortama sahip.Görmeden dönmeyin* Erzurum Müzesi1942 yılında açılan müzede çevrede yapılan kazılardan elde edilen, Tunç Çağı, Roma, Bizans çağlarına ait eserler sergileniyor. * Erzurum KalesiErzurum’a 8 km uzaklıktaki kalenin 5. yüzyılda Bizanslılar tarafından yapıldığı sanılıyor. İç kale mescidine yaptırılan Saat Kulesi görülmeye değer. * Palandöken3 bin 185 metre zirveye sahip kayak merkezi, Uluslararası Kayak Federasyonu tarafından dünyanın ikinci büyük kayak merkezi olarak nitelendiriliyor. Havaalanına 15 dakikalık mesafedeki merkezde, yılın 150 günü kayak yapma imkanı var. Burası, Türkiye’deki en uzun kayak pistine sahip. * Tortum ŞelalesiErzurum’un 103 km kuzeyindeki Tortum Gölü’ne akan şelale, gerçek bir doğa harikası. 48,5 metreden dökülen çağlayanın heybeti görülmeye değer. Erzurumlular sıcak havalarda buraya akın ediyor. Tortum’a gelmişken, birçok restoranın yaptığı cağ kebabının mutlaka tadına bakmalısınız. Bölgede rafting ve kamp yapma imkanı da var. * Çoruh NehriErzurum’un İspir ilçesi sınırlarından geçip Artvin’e uzanan Çoruh Nehri, dünyanın her yerinden rafting meraklılarını ağırlıyor. Suyu en hızlı akan nehirlerimizden olan Çoruh, 1993 Dünya Rafting Şampiyonası’na ev sahipliği yapmıştı. Rafting yapamasanız bile doğal güzelliklerini görmek için mutlaka gidin. Çoruh’a kent merkezinden her gün otobüs var. Yol 3.5 saat sürüyor.Akşam yemeği önerimŞömine Restaurant: Türk ve dünya mutfaklarından lezzetlerin servis edildiği, 60 kişi kapasiteli A’la Carte Restoran’da, Pazar hariç her gün canlı müzik eşliğinde yemek yiyebilirsiniz.Restoranın mönüsünde, çoban salatası a la chef, közde patlıcan ve nar ekşisi sos ile, ılık keçi peynir salatası, Akdeniz yeşillikleri ve balsamic sirke sos ile, kakule aromalı kök trio’lu mantar soslu bonfile, röşti patates ile, ızgara piliç diskleri, buğday salatası yatağında tavuk diskleri ve sote sebzeler denemeye değer. Gondol Restoran’da ise panaromik Palandöken Dağı manzarasına nazır, kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinin açık büfe olarak servis ediliyor. Ayrıca burası aperatif ve digestive içeceklerin alınabileceği keyifli bir mekân.Dedeman PalandökenHemen pistin başında yer alıyor ve bu anlamda çok cazip. Bölgedeki kış turizmi potansiyeli ve bu yılki kış oyunları doğrultusunda yenilenmiş. Amatör ve profesyonel kayakçıların özellikle tercih ettiği otelde farklı uzunlukta liftler ve gondol, kayak pistleri, kayak kiralama ve ders imkanları da var. Otelde bir restoran, 4 kafe, bar ve disco bulunuyor. * Dedeman Plandöken Ski Lodge Telefon:+90 (442) 317 05 00 Faks:+90 (442) 317 05 04 E-Posta:skilodge@dedeman.com * Dedeman PalandökenTelefon:+90 (442) 316 24 14 Faks:+90 (442) 316 36 07E-posta:palandoken@dedeman.com