Olaylı yasa ve AB meselesi!
TBMM’ye Ak Parti milletvekilleri tarafından getirilen ve tüm ülkede büyük tepki toplayan “çocuk tecavüzcülerine af” önergesi Komisyon’a geri çekildi. Bununla birlikte görünüşe bakılırsa yasadan vazgeçilmiş değil.
Başbakan Binali Yıldırım “Bu mağduriyet mutlaka giderilecek” diyor.
Oysa toplum “çocuk ve kadınlara karşı cinsel saldırılara ve çocuk yaşta evliliklere karşı olduğunu” yeterince göstermiştir. Sivil toplum kuruluşlarının görüşü alınarak yasalar doğru yönde değiştirilmelidir.
Şanghay beşlisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin Şanghay Beşlisi içinde yer alması çok rahat etmesini sağlar. Bunu sayın Putin’e de söyledim” sözü eğer AB’ye karşı blöf olarak söylenmemişse oldukça sorunlu görünüyor.
Türkiye’nin “demokratik olmayan, hepsi totaliter rejimle yönetilen ülkeler birliği” arasına girmekle neden rahatlayacağını bilmiyoruz.
Şurası muhakkak ki “hukuk devleti, insan hakları, evrensel değerlerin korunması, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşma” gibi konularda dikkatli olmamızı sağlayan AB denetimi kesinlikle ortadan kalkar.Rahatlama dediğimiz bu ise mesele yok!
Asya’ya dönüş
Pazartesi akşamı bir siyasi programda “AB mi, Şanghay Beşlisi mi” tartışması izledim. Bazı konuşmacılar “Demokrasinin zor korunacağı Türk tipi başkanlık sistemi gündeme getirildikten sonra Asya’ya yöneldi. Diyelim ki Rusya ve Çin’in bulunduğu Şanghay Beşlisi’ne girildi, başta Suriye politikamız olmak üzere mevcut politikalar değişecek” veya “Ekonomi zora girecek” görüşlerini savunurken…
Bazıları İngiltere’deki referandumda “Brexit”in, AB’den çıkma kararının kazanmasını öne sürüyor; “AB kendini tüketti, bize vereceği bir şey kalmadı. AB’nin ölçülerine uymak yerine biz ifade özgürlüğü, insan hakları gibi değerleri kendimiz bulmalıyız” diyorlardı. (Sanki AB desteğiyle bile yıllardır bulabilmişiz gibi.)
Anlaşılan o ki onlarca yıldır beklediğimiz, “AB’nin aile fotoğrafına girdik” diye sevindiğimiz Avrupa yolundan Asya’ya dönmemiz güçlü bir ihtimal oldu. Ancak…
Bilmeliyiz ki AB’ye girmek için uzun süreler bekleyen ülkeler, o beğenmediğimiz ölçülere kavuşarak, AB’den sınırsız maddi-manevi destek alarak gelişiyorlar, bu karar öyle bir anda verilecek bir karar olmamalıdır.
Esad ne olacak?
Pazartesi günü İngiliz Financial Times gazetesi “Türkiye’de yönetimin otoriterleşmesi”nin, ülkenin AB’ye üyeliğini olanaksız hale getirdiğini oysa Türkiye’nin hassas ekonomisinin AB’ye bağlı olduğunu” yazdı.
Avrupa Parlamentosu’nun bu hafta “Türkiye’nin AB üyeliğinin durdurulmasını” tartışacağı ve oylayacağı belirtiliyor.
Times gazetesi ise Şanghay İşbirliği Örgütü’nde bazı ülkelerin açıkça “Batı’ya düşman” olduğunu hatırlatmış.
Kısacası, durum iç açıcı değil.
Rusya ve Çin’in üyeliği yanında İran da ŞİÖ’de “gözlemci ülke” olduğuna göre gerçekten de Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki politikalarını, Esad karşıtlığını, Esad muhalifleriyle Suriye’deki operasyonlarını hemen değiştirmesi gerekecektir. Bundan en çok kimler yararlanır acaba? Düşünelim!