Kitap Fuarı trafiği ve büyük puntolar
Nihayet TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı bitti. Şayet fuar biraz daha sürseydi ya pek çok arkadaşımın yaptığı gibi ben de civar otellerden birine yerleşecektim ya da bu işi bırakacaktım. Çünkü abartmıyorum, fuara ortalama olarak üç saatte gidip üç buçuk saatte döndük. Ve biliyorum ki, biz bunu sene de yaşayacağız. Seneye de hiçbir tedbir alınmayacak. Oysa Kitap Fuarı artık, tıpkı bir kar ya da fırtına beklentisi gibi İstanbul trafiği için tedbir alınması gereken özel durumlardan oldu. Bu yüzden Büyükşehir Belediyesi, önümüzdeki yıl umarım tedbir alır. Mesela hafta sonları metrobüs seferleri artırılabilir ya da tıpkı karlı günlerde yapılan ?özel aracınızla çıkmayın? uyarısı gibi uyarılar yapabilir, alternatif güzergahlar önerebilir. Bunlar benim vatandaş olarak aklıma gelen ilk öneriler, belki geçerliliği vardır, belki yoktur.
Okurların çoğu 50 yaş üstü
Ama biliyorum ki muhakkak bir şeyler yapılabilir, yapılmalı da. Bu fuar, İstanbul’un fuarıysa, uluslararası niteliği varsa ve biz bu şehrin bir kültür kenti olduğunu falan iddia ediyorsak ve 500 binin üzerinde ziyaretçi alıyorsa, Büyükşehir artık bu işi sahiplenmeli. Çünkü Kitap Fuarı trafiği katlanılır olmaktan çıktı. Ayşe Kulin’in son romanı Handan’ın klasik baskısına ek olarak büyük puntolarla ayrı bir baskı daha yapıldı. Bu yeniliğinden ötürü Everest Yayınları’nı tebrik etmek isterim. Zira annem her getirdiğim kitap için ‘Kızım şunun daha büyük harfli olanı yok mu?’ diye sorar. Haklı da. Çünkü Türkiye’de ve dünyada okurun önemli bir bölümünü 50 yaş ve üzeri oluşturuyor ki, emekliler başlı başına bir okur kitlesi. Ancak belli bir yaş sonrası, bir doğa kanunu olarak, ortaya çıkan göz bozuklukları hiçbir zaman kitap basımlarında dikkate alınmazdı. Bu okurlar adeta yok sayılırdı. Ama bu durum hızla değişiyor. Çünkü Türkiye nüfusu artık genç değil. Artık yayıncılar bu yaş grubunu görmezden gelemeyecek, zira onlar da gençler kadar önemli bir okur kitlesi oldu. İşin özeti; büyüklerimize rahat rahat kitap hediye edebileceğiz.