Gelecek, hemen şimdi!
.
İKSV’nin düzenlediği 2’nci İstanbul Tasarım Bienali 1 Kasım’da başlıyor. 14 Aralık’a kadar sürecek olan bienalin bu yıl ki başlığı ise “Gelecek Artık Eskisi Gibi Değil” adını taşıyor.
Avustralya’dan Çin’e Fransa’dan Japonya’ya Meksika’dan Türkiye’ye Hollanda’dan ABD’ye 200’ün üzerinde tasarımcının gelecek üzerine düşündüğü, tartıştığı, yorum yaptığı bienalde “gıda” yani “gelecekte nasıl besleneceğiz” sorusu öne çıkıyor.
Aslında bu bir sürpriz değil. Çünkü dünya genelinde artan nüfusla birlikte ileride yaşanması muhtemel açlık tehlikesi uzundur bilim dünyasının temel tartışma konularından. Bu amaçla bilim insanları yeni beslenme kaynakları ararken bu kaynakların fakirlere de yönelik olması gerektiğinin de hep altını çiziyordu. Bianele katılan sanatçıların yorumlarından anlıyoruz ki, buna bir de çevre faktörü de eklenmiş.
Zira bugün bir lanet olarak kaçtığımız GDO’lu ürünlerin çıkış noktası fakir ülke ve toplumların açlık sorunlarına çare üretebilmekti. Çünkü varolan kaynakların dağılımına müdahale edilemediği için birçok toplum beslenme kaynaklarına ulaşamıyordu, hala da ulaşamıyor. İşte bieanalin belki de en çok ilgi görecek tasarımı da bunun üzerinden yükselmiş.
İSTANBUL’U KEŞFEDİN
Afrika kökenli (Kongo) Mansour Ourasanah’ın, “LEPSIS: Çekirge Yetiştirme Sanatı” projesi gelecekte alternatif protein kaynakları üzerine düşünen bir çalışma. Bu amaçla herkesin evinde, tıpkı küçük bir mutfak aleti gibi, çekirge çiftlikleri tasarlayan Ourasanah’ın bu tasarımı, eminim büyük ilgi görecek. Bienalin bir diğer ilgi görecek tasarımı ise, bir koku tasarımcısı olan Sissel Tolaas’ın “NASALO Koku Sözlüğü.” Bu proje ise bize İstanbul’u kokular üzerinden anlatıyor. Bu amaçla Tolaas İstanbul’un bir koku haritasını ve rotasını çıkartmış. Yani bu harita eşliğinde, Galata, Karaköy ve Tünel bölgelerini bu kez koklayarak gezebilir ve İstanbul’u bir de kokular üzerinden keşfedebilirsiniz.
Küratörlüğünü Zoi Ryan’ın yaptığı İstanbul Tasarım Bienali’nin tanıtımının da bienalin ruhuna uygun bir şekilde yapıldını da not düşmek isterim. Mesela bienal süresince Karaköy, Kadıköy ve Galata bölgesindeki simitçilerden simit aldığınızda, bu kez o nefis susamlı halka, her zamanki sarı kağıtlara değil bienal tanıtımının yapıldığı beyaz ince kağıtlara sarılarak verilecek. Böylece hem İstanbul’un simgesi olan simitçiler de bienalin kapsamına girmiş olacak ve belki de yıllardır bir an bile dikkatimizi çekmeyen “sarı kağıtlar” üzerine de düşüneceğiz.
Bienalin tanıtımında beni en keyiflendiren ise Bülent Eczacıbaşı’nın da katıldığı basın toplantısındaki mönü oldu. Zira son maddede şöyle yazıyordu: “Izgara çekirge, bademli Frik bulguru.” Zira Ourasanah’ın projesini tanıtmak amacıyla yapılmış bu tatlı espri ile hepimiz kendimizi bir anda, “gelecekte nasıl besleneceğiz” diye tartışıp Eczacıbaşı’na “Siz çekirge çiftliği kuracak mısınız?” diye sorarken bulduk.
Bu yıl tamamen ücretsiz olan İKSV Tasarım Bienali’ni bence kaçırmayın. Çünkü gelecek hiç uzak değil, hatta yeğenimin dediği gibi “Hemen, şimdi!”