İlk çeyrekte bütçe
Üç haftadır uzun döneme odaklandık. Önce Türkiye’nin büyüme performansını başka ülkelerle karşılaştırdık. Sonra partilerin 2023 hedeflerini değerlendirdik. Maalesef konjonktürü ve yayınlanan verileri ihmal ettik. Birikti.
Neyse ki veri akımı hiç durmuyor. Mart dış ticareti cuma, nisan enflasyonu salı, sanayi üretimi sonraki pazartesi vs. birbiri ardına yeni göstergeler yayınlanacak. Bu kez kaçırmak istemiyorum.
Üniversiteye giriş sistemi istisna olabilir. Mevcut anlayışı yıllardır eleştiriyorum. “Bedava üniversite-merkezi test sınavı” ikilisinin ortaöğretimi de perişan ettiğini savunuyorum. Tekrarlamak pahasına yazmak istiyorum.
Yılın ikinci Enflasyon Raporu bugün Merkez Bankası tarafından açıklanıyor. Para politikasının temel metnidir. Başçı ilk kez başkan sıfatı ile sunuyor. Yeni politika bileşimine açıklık getirmesi bekleniyor.
Bütçede ciddi iyileşme
İlk çeyrek (ocak-mart) bütçe gerçekleşmesi Maliye Bakanlığı tarafından açıklandı. Maliye politikası daima ve her yerde ekonominin en kritik belirleyicisidir. Ayrıca bu yıl bütçeyle ilgili ek tereddütlerin olduğu biliniyor.
Biri seçimin etkisidir. Hükümet bütçe disiplinini bozacak mı? Yılbaşında önce bozması bekleniyordu. Diğeri hızla büyüyen dış açık sorunudur. Acaba maliye politikasında ek sıkılaştırma gerekir mi?
İlk çeyrek sonuçlarını geçen yıl ile karşılaştıran tablo aşağıdadır. Fiili veriler sağ yarıda, Mart 2011 fiyatları ile enflasyondan temizlenmiş veriler ise sol yarıda yer alıyor.
Geçen yıla göre bütçede çok ciddi bir iyileşme olduğu hemen görülüyor.
Reel değişim sütununu özetleyelim. Bütçe (ve vergi) gelirleri yüzde 15 artıyor. Hızlı büyümenin sonucudur. Hükümetten kaynaklanmıyor. Buna karşılık faiz-dışı harcama yüzde 6 artıyor. İlk çeyrekte beklenen büyüme hızının altındadır.
Esas iyi haber faiz ödemelerinden geliyor: Yüzde 11 azalıyor. Bu ise toplam harcama artışını yüzde 2‘ye düşürüyor. Böylece faiz-dışı fazla bir buçuk katına (yüzde 156) yükselirken bütçe açığı üçte birine (yüzde 65) iniyor.
Sıkı mı, gevşek mi?
Yukarıdaki sorulara dönelim. Seçim ekonomisinin en iyi göstergesi faiz-dışı harcamalardır. En azından milli gelirden hızlı artması, yani milli gelire oranının yükselmesi gerekir. İlk çeyrekte büyümeyi bilmiyoruz ama yüzde 6’dan büyük çıkacağı kesindir.
İkinci soru daha zordur. İdeolojiler devreye girer. ABD’deki yoğun tartışmalara arada sırada değiniyoruz. Keynesyenler bütçe açığına hoşgörülü yaklaşır. “Güvercin” denir. Anti-keynesyenler denk hatta fazla veren bütçe sever. “Şahin” denir.
Ben ilk gruptayım. Tablodaki sayılara bakınca, maliye politikasına “gevşek” diyemiyorum. En önemli gösterge, hükümetin faiz ödemesi azalınca farkı harcayacak yerde tasarruf etmesidir. Bütçe açığındaki büyük düşüş bunu yansıtıyor.
Velhasıl bütçe disipline yeni para politikası bileşimine destek veriyor. Sevindiricidir.
Cari Fiyat Milyar TL Mar-10 Mar-11 Değişim %
Gelir 57 69 21
Vergi 48 57 20
Harcama 68 73 7
Faiz-dışı 53 59 10
Faiz 15 14 -7
Faiz-dışı denge 4 10 169
Bütçe dengesi -11 -4 -64
Sabit Fiyat
Milyar TL Mar-10 Mar-11 Değişim %
Gelir 60 69 15
Vergi 50 58 15
Harcama 72 73 2
Faiz-dışı 56 59 6
Faiz 16 14 -11
Faiz-dışı denge 4 10 156
Bütçe dengesi -12 -4 -65