Lider hegemonyası ve seçim sistemi
.
Köşe yazarının “laneti” diyebiliriz. Seçim takviminin bu noktasında partilerin aday belirleme yöntemini yazarım. Lider hegemonyasının nedenlerini açıklarım. Çözüm önerileri getiririm.
Arşive baktım. Her seçimde böyle olmuş. Özellikle 2007’de yazdıklarım dikkatimi çekti (22 ve 24 Mayıs). Tek kelimesini değiştirmeden bugün de yayınlanabileceğini gördüm. Doğrusu canım sıkıldı. Bu kez es geçmeyi bile düşündüm. Sonra dayanamadım.
Temsili demokrasi, adı üstünde, vatandaşın siyasi sürece temsilcileri aracılığı ile katılmasıdır. Bu süreçte temsil mekanizması kritik önem kazanır. Seçim sistemi işte bu süreci düzenler.
Bir demokraside böylesine belirgin lider hegemonyası nasıl oluşur? Cevabı seçim sisteminin ayrıntılarında yatar. Onları anlamadan ve onları değiştirmeden sorun çözülemez. Milletvekillerinin fiilen bir ya da birkaç kişi tarafından seçilmesi engellenemez.
Dar bölge gerekiyor
Türkiye’nin sorunu çok milletvekilli (geniş) seçim bölgeleridir. 12 Haziran’da İstanbul üç bölgede 85 milletvekili seçiyor. Seçmen olsa olsa ilk iki-üç sıradaki adayları tanır. 30 adayın geri kalanı anonim hale gelir.
Vekil-müvekkil ilişkisi kopar.
Kısır döngü bu şekilde kurulur. Adayları tanımayınca seçmenin kararında parti lideri öne çıkar. Doğal olarak, partiye oyları getiren lider, partinin adaylarını belirleme yetkisini de üzerine alır. Başka türlüsünü düşünmek bile abesle iştigaldir.
Halbuki demokrasinin beşiğinde tekli (dar) seçim bölgesi vardır. Bölge seçmenini bir kişi temsil eder. Adaylar arasında en yüksek oyu alan temsilci (milletvekili) seçilir. Müvekkilin vekille kurduğu doğrudan ilişki lider sultasına giden yolları kapatır.
Dar bölge sisteminin esas gücü bu noktada devreye girer.
Partililerin hatta parti seçmeninin parti adayını saptamasına olanak tanır. Bu şekilde yapılan önseçimde vatandaş tercihlerini ifade eder.
Böylece siyasi meşruiyet sıralaması doğru kurulur. Vekil önce kendi partisinin sonra diğer partilerin adaylarını mağlup ederek gelmiştir. Lidere saygısı sonsuzdur. Ama esas sorumluğu onu oraya taşıyan teşkilata ve seçmenleredir.
ABD’de bir deney
Bu nedenlerle uzun süredir dar bölgeli iki turlu seçim sistemini savunuyorum. İlk turda seçmen parti adaylarını tercih eder. En yüksek oy alan iki partinin en yüksek oy alan iki adayı ikinci turda yarışır. Kazanan bölge seçmenini temsil eder.
Geçtiğimiz yıllarda ABD’nin batı eyaletlerinde son derece ilginç, hatta devrimci diyebileceğimiz yeni bir uygulama filizlendi. Bizde haber olmadı. Şöyle çalışıyor. İlk turda partiler adaylarını gösteriyor. İkinci tura en fazla tercih alan iki aday geçiyor.
Neden ilginç? Çünkü ikinci tura çıkan iki aday da aynı partiden olabiliyor. Başka türlü söyleyelim. Yeni sistem vatandaşa sevmediği adayları sunan partiyi seçimden tümü ile tasfiye fırsatını veriyor. Yani, bırakın lideri, parti teşkilatının gücünü de kısıtlıyor. Yerine seçmeni güçlendiriyor.
Doğrusu iyimser değilim. Gelecek seçimlerde aynı yazı ile karşılaşırsanız hiç şaşırmayın. Burası Türkiye, burada işler böyle yürür...