Küçüklü büyüklü ve kentin hayat damarı gibi görünen kanalları, devasa mermer sarayları, sokak aralarındaki maske satan dükkanları, dünyanın en pahalı markalarının o sokak aralarında boy gösterdiği şahane vitrinleri ve kanalları birbirine bağlayan köprüleri, onların üzerinden geçerek ulaşılar meydanları ile Venedik mutlaka görülmesi gereken kentlerin başında geliyor. Bir lagün üzerine kurulu ve sanki aslında çamurun içinde yüzüyormuş hissini veren mühendislik harikası bu kent eski yapılarını hala koruyup onların içinde yaşadığı için çok şanslı. Doğal olarak onu ziyaret edenler de... Belki her yerde karşınıza çıkan maskelerin büyüleyici ve gizemli görüntülerinden olsa gerek Venedik şehvetli bir kent gibi görünüyor insana. Kısa kentin bende uyandırdığı izlenimler bunlar. Şimdi Venedik’te birlikte gezme zamanı...Kanallar ve köprüler kenti diye anılan Venedik’e, eğer ülke içinde başka bir kentten geliyorsanız en kolay ulaşım tren yolu ile ama havayolu ve karayolu da diğer seçenekler. İsterseniz uçaktan iner inmez 5 dakika mesafedeki iskeleye yürüyerek deniz taksiyi kullanabilirsiniz. Taksi sizi San Marco Meydanı’nda bırakacak. Meydanda San Marco sarayının karşısına geçip, etraftaki kalabalığa aldırmadan, kendinizi zamanın dışında hissetme olanağı tanıyan bu yapıya uzun uzun bakmanızı öneririm. Sonra gezmeye başlayın... İlk girdiğinizde kaybolma endişesi yaşatan daracık sokaklar, birbirinden güzel meydanlara ulaştıracak sizi. Venedik’te yürürken kendinizi sokaklarda akıntıya bırakırsanız, mutlaka bildiğiniz bir noktaya ulaşıp aradığınızı bulmakta güçlük çekmeyeceksiz. Kuzey İtalya’nın doğusunda, Adriyatik denizi kıyılarında, bir ada şehir olan Venedik yaklaşık 118 adacık üzerine kurulu. Ristorante Antico’da küçük bir kaçamakVenedik’te meydanlarda müzik dinleyebilir, sokak aralarında küçük dükkanları gezebilirsiniz. Yapılacak çok şey var ama kendinize ve sevgilinize Ristorante Antico Pignolo’nun eşsiz lezzetlerini sunmayı sakın unutmayın. Antico Pignolo San Marco Meydanı’nda yer alıyor. Sıcak kanlı yöneticisinin adı Fulvio Zanella . 1930’dan bugüne gelen restoranın tarihi çok daha eski. 1200’lerde Venedik dükünün atlarının tedavi gördüğü yer olarak ve 1600-1700 arasında rahibeler için fırın olarak ve hemen ardından baharatçı olarak kullanılıyor. Ve son yüzyılda bir çok ünlünün yemek yediği bir restoran olarak kullanılıyor. Bu ünlüler arasında; Yoko Onno, Pierre Cardin, Julio Iglessias, Roberto de Nero,Nick Nolte, Phil Collins, Bon Jovi gibi isimler var. Restoranın çok zengin 1500 etiketli seçme şaraplardan oluşan bir kavı var. Ayrıca somellier kursları da düzenleniyor. Yemekte karides ve safranlı risotto özellikle tavsiye etmek isterim..Farklı bir içecek olarak ise yemekten sonra digestive olarak, kırmızı greyfurt, prosecco ve votkadan oluşan Sgroppino’yu mutlaka tadın derim. Şarap seçiminizde mütevazı olursanız fiyatlarda mütevazi olacaktır.Ayrıca, kalmasanız da Danieli Hoteli mutlaka gezmelisiniz.Gezilmesi görülmesi gereken yerlerSaat KulesiSt.Marco Meydanı’nın doğusunda, 1496-1499 yılları arasında Mauro Coducci tarafından yapılan kulenin iki yanındaki daha alçak olan binalar ise 1500-1506 yılları arasında Pietro Lombarda tarafından yapılmış.St.Marco MeydanıMeydan, şehrin en güzel anıt binalarından Dükler Sarayı ve Sansoviane Kütüphanesinin arasında kalan bu alan ve St.Marco Kilisesi ile sonlanıyor. Önceleri pazaryeri olarak kullanılması düşünülmüş ancak 1536 yılından itibaren temiz tutulması amacıyla pazar kurulmasından vazgeçilmiş.Grand KanalGrand Kanal Venedik’in ana caddesi sayılır. Ters S biçimindeki kanal şehrin doğusuna kadar uzanıyor ve St. Marco Meydanı önlerinde sonlanıyor. Uzunluğu 3800 metre, derinliği ise 5 metreye yakın. Kanalın kıyılarında, geçmişi 12. yüzyıla uzanan yapılar var. Venedik Maske FestivaliŞubat ayında yapılan festivalin öyküsü ilginç. Venedik, 1600’lü yıllardan beri çılgın partilerin, karnavalların en büyük mekânı. Eğlence merkezi olması, o dönemde Venedik’i Avrupa’nın cazibe merkezlerinden biri haline getirmiş. İşte maske takma geleneği de bu zamanlardan başladı. Eğlenceye düşkün şehirde, fahişelik mesleği de cazip bir hale gelince, köprülerde müşteri arayan kadınlar, yerel halk tarafından tanınmamak için birbirine benzeyen ve hafif bir tebessüm taşıyan yaldızlı maskeler takmaya başlamışlardı. Bu dönemde maske, Venedik’in ve fahişeliğin sembolü haline geldi. Şehrin ileri gelenleri, maskelerin sayısını fark edince maskeyi ve fahişeliği yasakladı.Venedik Gezisi için:Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.trVenedik Maske Festivali Turuna katılmak için: Sedventure www.sedventure.com 444 0 738 veya 0212 368 68 16
İtalya ve Murano Adası denince herkesin aklına bir imaj gelir ama Burano çok da bilindik bir yer değil. Hatta ilk duyuşta Murano’yu çağrıştırıyor ve iki farklı yerden söz edildiği bile anlaşılmıyor. Ancak, Venedik’te karşınıza çıkacak en önemli ulaşım aracı o meşhur vaporettolara bindikten 45-50 dakika sonra ulaşılan bu küçük ve rengarenk evleriyle bir masal dünyasını andıran ada, günümüzün karmaşasında bir soluklanma adresi olarak kabul edilebilir. Geçtiğimiz hafta yaptığım Venedik seyahatimde bir günlük keşif gibi düşünerek gittiğim adada üç gün kalacağımı bilemezdim tabii. Sizlere de şiddetle öneriyorum. Özellikle fotoğraf tutkunlarına ve sakinliği, o sakinlikte taze balık yiyerek keyif yapmayı özleyenlere...Burano’da bir günün hikayesiVenedik Lagünü içinde vaporetto ile seyahat ederek vardığınız Burano’nun merkezi Galuppi Meydanı; burada dantel satan kadınların dükkanları sanki hep sizi bekliyor gibi... Bu nedenle bir kaçına mutlaka uğrayın. Hediyelik eşya dükkanlarını, maket gibi küçük köprüleri, kanallar boyunca dizili her biri farklı renkteki evleri gördükten sonra bir balıkçıda oturup taze balık yiyebilirsiniz. Sonra Piazza Galuppi’de bir pastanede lezzetli bir dondurmanın tadına bakılabilirsiniz. Tabii ki “Museo del Merletto” (Dantel Müzesi’nde) çok keyifli zamanlar geçirmeniz de mümkün. Ayrıca Burano’da her Çarşamba sabahı sokak pazarı kuruluyor ve iki dakika uzakta ise taze balık pazarı var. Ada trafiğe kapalı ve başından sonuna dolaşmak çok zaman almıyor.Murano cam işçiliğiyle ünlü Burano ise renkleriyle...Burano nasıl bir yer mi? Kısaca anlatayım... Her biri diğerine yaslanmış gibi kanallar boyunca yan yana dizilmiş ve yine her biri diğerinden çok farklı renge boyanmış evleri, bembeyaz dantel elbiseler ve el işleri ile dolu küçük dükkanları, kahve kokusunu burnunuza getiren küçük sahil kasabası kıvamındaki kafeleri ve tabii ki adanın gerçek sahibi balıkçı aileleri ile İtalya’da Venedik’in neredeyse burnunun dibinde bir yer. Bilmeyenler için coğrafi konumunu anlatmak gerekirse; Venedik’in 11 km kuzeyinde yer alıyor, adanın nüfusu yaklaşık olarak 3500 kişi. Murano için cakm işçiliği ne ise Burano için de dantel o durumda. Ancak adanın yerlileri genelde pahalı bulunan dantel fiyatları için turistleri uyarıyor. “Ucuza dantel satan dükkanlar da bulabilirsiniz ama bunlar Uzak Doğu işidir unutmayın.” Adayı gezerken sokak ressamlarının çokluğu da dikkatinizi çekecek ama asıl olarak balıkçılık ve dantel işlemeciliği ile geçindikleri biliniyor. Bir zamanlar balık tutmaktan dönen ada sakini erkeklerin evlerini şaşırıp başka evlere girmesinler diye evler farklı renklere boyandı rivayeti dolaşan adanın ne nedenle böylesine rengarenk olduğu tam olarak bilinmese de bu hikaye de kulağa hoş geliyor.Gökkuşağının tüm renkleri bu adadaBurano’da hemen her evin önünde mutlaka kendine ait ve evle aynı renk sandalı var. Komşularına bile bazen bu sandallarla giden ada halkı evinin geçimini de bu sandallarla balıkçılık yaparak sağlıyor. 10-12 yaşındaki çocuklar ve yaşlı kadınlar bile bu sandalları rahatlıkla kullanabiliyor ve ada içinde gezinti, market alışverişi yapıyorlar.Burano ve dantelBurano’yu diğer adalardan ayıran bir diğer özellik de dantelleri ile meşhur olması. Burano’nun daracık sokak aralarında gezinti yaparken sağlı sollu sıralanmış pek çok küçük dükkanda dantel satıldığı görülüyor. 1872 yılında adada dantel öğretmek için okul da açılmış. Burano danteli iğne ile işleniyor ve dantel elbiseler oldukça pahalı satılıyor. Dantel bir çocuk ya da kadın elbisesinin fiyatı 600-700 lirayı buluyor. Nasıl gidilir? Venedik Fondamente Nove’den gün içinde her yarım saatte bir vapurlar kalkıyor. Burano’ya deniz yolculuğu 40-45 dakika sürüyor ve vaporetto ücretleri 7 Euro civarında.Burano’ya kadar pek çok farklı limana uğruyorsunuz ve yolculuk keyifli.Online Rezervasyon: www.setur.com.tr
Setur’un yeni markası Sedventure’un “Afrika Gezisi Fotoğraf Sergisi” 12 Eylül’de açıldı. Sergi 19 Eylül 2012 tarihine kadar Divan Otel’de macera tutkunları ve sanatseverler ile buluşuyor. Setur’un maceracı markası Sedventure, farklı kültürlere, doğaya ve vahşi yaşam alanlarına konunun uzman ismi, vahşi yaşam fotoğrafçısı Süha Derbent’in danışmanlığında kişilere özel programlarla fotoğraf ve seyahat keyfi yaşatıyor. Sedventure’un Nairobi, Masai Mara ve Nakuru’yu kapsayan ilk Kenya macerası sırasında misafirlerin çektiği fotoğraflar 19 Eylül’e kadar Divan Otel’de sergilenecek.Sedventure kişiye ve gruplara özel olarak düzenledikleri turlarda katılımcıları; aslanların aile bağlılığının, zebraların çizgisel hayatlarının, buffaloların vahşiliğinin, üç metreye varan uzun dişleriyle farklılaşan fillerin, karanın en hızlı hayvanı olan çitanın özgürlüğünün, kendini her yerde fark ettiren zürafaların, en estetik en yalnız kedi olan leoparın cesaretinin yansıdığı fotoğrafların içinde Afrika yolculuğuna davet ediyor...“Kendimi her saniye ayrıcalıklı hissettim”Afrika gezisine katılanlardan Fuat Kuram geziye ilişkin düşüncelerini şöyle özetliyor, “Geziye katılmamdaki ana neden; doğaya ve fotoğrafa olan tutkum oldu. Daha önce katıldığım bir Kenya gezisinde ilk kez vahşi yaşam ile tanıştım ve vahşi yaşam fotoğrafçılığına ilk adımımı attım. Daha sonra bu durumu geliştirmem gerektiğine inandım ve vahşi yaşam fotoğrafçısı Süha Derbent’le tanışmanın ayrıcalığını yaşadım. Bu sayede Süha Derbent’in danışmanlığında Kenya’da Masai Mara ve Nakuru’dan oluşan 7 günlük inanılmaz tura dahil oldum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; o tatil sırasında geçen her saniye kendimi çok ayrıcalıklı hissettim.Bir fotoğraf tutkunu olarak arşivime seyredilmesi insana haz veren birçok güzel kare katmış oldum. Aldığım bu güzel kareler ve yakın zamanda tekrar giderek oluşturacağım yeni arşivimle, yeni sergilerin yanı sıra bir kitap oluşturma projem var. Bu tatil sırasında yaşadığım anların hazzı da tarif edilemeyecek kadar güzeldi....”23-30 Ekim Afrika Safari TuruDünyanın her yerine ulaşabilme ve unutulmayacak anılar biriktirebilme fırsatı sunan Sedventure ile macera devam ediyor. 23-30 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek Nairobi (2 gün), Masai Mara (3 gün ) ve Nakuru’yu (2 gün) kapsayan fotoğraf turu ile görülebilecek en fazla türde hayvanı en doğal haliyle ölümsüzleştirebilme olanağı sunuyor.
nüm deniz arkam, sağım, solum orman... Doğanın tam orta yerinde çam ağaçlarının arasında kurulmuş Martı Hemithea’dan söz ediyorum. Kendinizi bir Tanrıça’nın evindeymiş gibi hissedebileceğiniz bu mekanda huzuru ve lüksü bir arada bulacaksınız. Martı Otelleri Boutique Line’ın yeni adresi Martı Hemithea Hotel and SPA, antik çağda insanlara sağlık ve güzellik verip, yaşamı uzatan tanrıça Hemithea’nın evi ve doğa harikası Hisarönü Körfezi’nde lüks ve büyüleyici tatil anlayışına yeni bir tanım kazandırıyor. Otelin iddiası bu ve ne kadar doğru olduğunu da orada konaklayınca anlıyorsunuz.Her biri ayrı birer yaşam alanı olarak tasarlanmış farklı tiplerdeki odalarınızda iki kişi bile olsanız kendi başınıza kalmanın rahatlığını yaşamanız için gerekli özenin gösterildiğini fark edeceksiniz. Yeri gelmişken; Hepsi Hisarönü Körfezi’nin muhteşem manzarasına sahip 32 oda ve suitten biraz bahsetmek istiyorum. 84 m2 olan ve otelde tek bir tane bulunan Tower Presidential Suite bir ev rahatlığında. Dubleks Daire olan ve otelin kule bölümünde yer alan odanın terası var. Ayrıca yatak odasının içinde bulunan bir de Bölümünde manzaralı jakuzisi. Kule bölümünde yer alan diğer mekan 49 m2’lik Tower Suite’in ise dört tarafı cam ile çevrili. 53 ve 72m2 büyüklüklerindeki Premium Suite’lerin sayısı ise 7 adet ve içlerinde Türk hamamı da var. Terasta jakuzisi olanlar, geniş balkonlarının önünde ayrıca havuzu bulunan odalar da seçenekler arasında. Yani aslında görüyorsunuz ki, her metrekare özenle tasarlanmış. Otelin müdür Tamer Bektaş, yine otelin restoranı Mistral’ın sahibi Okan Kitapçı’da mutlaka tanışmanız gereken çok özel insanlar. Tamer beyi gün boyunca otelin çalışanlarından biriyle, sizin konforunuz için bir şeyler tasarlarken bulabilirsiniz. Öte yandan siz Martı Hemithea’da konaklarken 24 saat boyunca kişiye özel asistan hizmetinden yararlanabiliyorsunuz. Yani her tür ihtiyaçları için tek adrese ulaşmanın konforunu yaşıyorlar.SPA’da dinleninMartı Hemithea’nın Türk Hamamı ve özel terapilerle zenginleştirilmiş SPA ve Güzellik Merkezini de mutlaka ziyaret edin. Uzakdoğu’lu terapistlerin çalıştığı SPA’da işini çok iyi yapıyorlar. Private veya Exclusive BeachKonforlu bir plaj, güneşlenme terasları ve 2 yüzme havuzunun yanı sıra, dingin bir ortam arayanlar için, sakin sessiz Hemithea’s Private Corner’ın çimleri üzerinde özel servis eşliğinde güneşlenip, denizin tadını çıkarmak mümkün.Romantik ve exclusive bir ortam arayanlar ise, Hemithea’nın konforlu ve şık “Kayiki”sinde, özel hazırlanan piknik sepetleri ve her türlü konforu sunan “buttler servisi” ile “kendilerine özel” romantik koylarda günlerini değerlendirebiliyor, meşaleler ve müzik eşliğinde yıldızlarla dans edebiliyorlar.Tekne turu ve Sardunya RestoranKonforlu ve lüks tatiline, yelken keyfini eklemek isteyenler için Martı Marina & Yacht Club, eğlenceli su sporlarından yararlanma olanağı sunuyor. Özel yelkenli ve scuba-diving için tesislerden Martı Hemithea konukları da yararlanabiliyor. Ayrıca konuklar şık teknelerle, çevre koyları gezme veya 45 dakikalık bir yolculuk sonunda akşam yemeklerini komşu Yunan Adası Symi’de alma şansına sahipler. Biz ise tekne turu sonrası öğle yemeği için Selimiye’deki Sardunya Restoran’a gittik. Restoranın sahibi Muhammet bize taze balıkların öncesinde harika mezeler ve kabak çiçeği kızartması bile sundu. Harika bir öğle yemeği bizi öğleden sonra denize girmekten alıkoysa da bu tatlara dayanmak olanaksızdı. Nasıl gidilir?Martı Hemithea’ya gitmek için Marmaris’ten yola çıkacaksanız, Marmaris Datça yolunda ilerlerken Bozburun yol ayrımından biraz daha devam ettikten sonra ikinci koy olan Orhaniye’ye varılıyor. Marmaris Orhaniye arası 30 km.’dir. Uçakla gidecekseniz Dalaman’dan Marmaris’e 1.5 saat süren bir yolculuk yapacaksınız. Orhaniye, KızkumuHisarönü körfezinin kıyısındaki en önemli turizm merkezlerinden biri Orhaniye. Burada hemen hemen çarşaf gibi olan deniz lacivertten maviye uzanan tonlarıyla büyüleyici. Çevresindeki çam ormanının rengi suya vurmuş.Bu arada denizin ortasında yürüyen insanlar dikkatinizi çekecek. Şaşıracaksınız. Kumul hareketleri sonucunda karadan başlayıp koyu ikiye bölen bir sığlık oluşmuş. Yaklaşık 600 metrelik şeride Kızkumu deniyor. Bir de efsanesi var. “Sevgilisine ulaşmak isteyen kız eteğine kum koymuş ve denizi doldurarak ilerlemiş. Ama kum yetmemiş ve kızcağız denizin ortasındaki bu patikanın sonunda boğulmuş.” Koyun ortasında bir ada ve adanın tepesinde de kale kalıntıları var. Kalenin bölgede kurulu Bybassos antik kentine ait olduğu sanılıyor. Kayık tutarak adaya, patika yolu izleyerek tepedeki kale kalıntılarına kadar çıkabilirsiniz. Manzara harikadır. Yorgunluğunuza değecek. Kaleye Turgut Köyü’ndeki şelaleden kemerler ve su altına döşedikleri borular aracılığıyla su getirmiş Bybassos’lular. Birleşik kaplar kuralından yararlanmışlar.Deniz Uçağı ve Helikopter TransferleriMartı Marina and Yacht Club, Orhaniye Köyü, Keçibükü Mevkiinde ve Marmaris konukları için deniz uçağı, helikopter, veya konforlu araç gibi seyahat organizasyonlarını da aynı özen ile gerçekleştiriyor.
unaltıcı sıcaklardan ve İstanbul’dan biraz olsun uzaklaşmak, güneşle denizin tadını çıkarmak için bu hafta Antalya’yı seçtim. Keyifli bir uçak yolculuğun sonrasında, 2 gece kalacağım Dedeman Antalya’ya vardım. Havaalanından çıktıktan 15 dakika sonra otele ulaşmak bir büyükşehir için şaşırtıcı, bir o kadar da mutlu ediciydi. Eşsiz Toros Dağları manzarasını tam karşısına alan, şehrin göbeğinde Lara’da konumlanan Dedeman Antalya ilk görüşte insanı büyülüyor. Otelin konumu çok güzel, falezlerin üzerine inşa edilmiş. İçeri girdiğimde beni oldukça geniş ve ferah bir lobi karşıladı. Yol yorgunluğunu üzerimden atmak ve soğuk birşeyler içmek için Lobby Lounge’ın rahat koltuklarında yerimi aldım. Burada muhteşem manzara ve canlı piyano dinletisi eşliğinde keyif yapmanızı veya yine aynı katta bulunan Corner Lounge’un özenle seçilmiş lezzetlerini tatmanızı öneririm. Bu kısa keyfin ardından deniz manzaralı odama yerleştim. Dedeman Antalya’nın toplamda 482 odası bulunuyor. Odalar ev konforunda dekore edilmiş; otelin 108 odası bahçe manzaralı, geri kalan tüm odalar ise deniz manzaralı. Odaların denizin üzerindeymişsiniz hissi veren balkonlarında hoş vakit geçirebilirsiniz. Garden Balık restoranda balık yemeden dönmeyinSıra yemek yemeye gelince, otelin farklı yerlerinde leziz yemekler veya atıştırmalıkların tadına varacağınız restoranlar ve barlar bulunuyor. Ben öğle yemeği için tercihimi Patara Snack Bar’daki atıştırmalıklardan yana kullandım ve sonrasında hiç vakit kaybetmeyerek kendimi Antalya’nın yakıcı güneşi eşliğinde, Akdeniz’in masmavi sularına bıraktım. Akşam yemeği için ise, Toros Dağları arkasından güneşi batırırken yemek yeme keyfini doyasıya yaşatan Akdeniz Restoranı tercih ettim. Otelde akşam yemeği için, Antalya ve yine deniz manzaralı Turkuaz Fine Dining Restoran & Bar farklı bir tercih olabilir. Otelin en üst katında konumlanan bu restoran şık aksesuarlarla dekore edilmiş. Türkuaz Restaurant, otel misafirleri haricinde Antalya’da yaşayanlar tarafından da tercih edilen bir mekan. Yine otelin roof katında bulunan Türkuaz Bar ise piyano eşliğinde canlı müzik ile hoşça vakit geçirebileceğiniz diğer bir yer. Antalya’ya gelmişken balık yemeden dönülmez diyenler için de çimlerin üstünde, dağları ve denizi karşınıza alarak, mavi beyaz tahta masa ve sandalyelerde balığa doyacağınız bir mekan olan Garden Balık Restoran. Dedeman Antalya’nın farklı restoranlarında tadına baktığım leziz yemekler arasından önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum; dilimlenmiş bonfile, Özel Turkuaz Salatası ve Dana Carpaccio’dan tatmadan otelden ayrılmayın derim.Dedeman Antalya’da yapılacak aktivitelerDedeman Antalya, hem tatil hem iş amaçlı seyahat eden misafirlere ihtiyaç duyacakları her imkanı sunuyor. Oteldeki ikinci günümde Akdeniz Restaurant’ın bahçesinde eşsiz manzara karşısında kahvaltı ettim. Sonrasında farklı bir deneyim yaşamak için otelin hemen yanında yer alan ve otelden ayrıca girişi olan, her yaştan misafirin eğlenip keyif alabileceği su parkı, Aquapark’a gittim. Otel misafirlerinin ücretsiz yararlanabildiği Aquapark, özellikle çocuklu aileler için çok ideal. Farklı uzunluk ve büyüklüklerdeki su kaydıraklarında hem serinleyip hem eğlenceli saatler geçirebilirsiniz. Otelde ayrıca, su parkından farklı bir çok aktivite ve spor imkanları bulunuyor. Türk Hamamı, Fin Hamamı, sauna, dinlenme odası, masaj, 8 adet tenis kortu, deniz sporları (Su Kayağı , Banana, Jet Ski) ve dalış okulu bunlardan bazıları. Beni bu seyahatimde en çok dinlendiren şey otelin SPA’sında yaptırdığım, sıcak yağ ile uygulanan, zenshen masajı oldu. Otelde uygulanan ve yoğun ilgi gören farklı masaj tipleri için de öneriler şöyle; rahatlatıcı sultan köpük masajı, ayak masajı ve anti-stres masajları.Adres: Lara Yolu 07100 Antalya, TürkiyeTelefon: +90 (242) 310 99 99Faks: +90 (242) 316 20 30E-mail: antalya@dedeman.comWeb: www.dedeman.com4Antalya Havaalanı 15 km, şehir içindeki müzeler 5 km, Saklıkent Kayak Merkezi 40 km, Aspendos Tiyatrosu 45 km, Kemer 45 km, Side 50 km, Olimpos 90 km uzaklıkta.
eşil ve lacivertin buluştuğu Hisarönü Körfezi’nde kurulmuş olan Golden Key Hisarönü, bana kalırsa doğası ve verdiği hizmetle mutlaka kendinden bahsettirmeyi hak ediyor. Marmaris’e 20 km uzaklıkta sakin bir koyun içerisinde, 10 dönüm yeşillik bir arazi üzerine kurulmuş olan Golden Key Hisarönü, 12 suitli oda, 4 kral suit ve 8 kişi kapasiteli özel bir villadan oluşuyor. Odaların her birinde yeşilliklere açılan balkonlar var. Otelin plajı ise Hisarönü koyunun en güzel yerinde. Ayrıca hem büyükler, hem de küçükler için iki ayrı havuz seçeneği de var. Golden Key Hisarönü’nde tatilinizi geçirirken bisiklet ve trekking gibi birçok değişik doğa sporunu da yapabileceğinizi hatırlatmak isterim. Otel, doğal ortamda konforlu tatil geçirmek isteyenler için ideal. Marmaris’e yarım saat uzakta keyif zamanıOtelden bahsetmişken biraz da çevresini anlatmak gerekirse; dar ve virajlı bir yol olan ve bir ara epeyce yükselen Marmaris-Datça yolunun en keyifli tarafı, bir yanda Hisarönü, öte yanda Gökova Körfezi’ nin ayaklar altına serildiği manzaraya sahip olması denilebilir, çünkü birazdan aşağı inecek ve birbirinden güzel koylara girme fırsatı bulacaksınız. Datça yolunun 22. km’sinden sola, Bozburun yoluna girdiğinizde 1 km sonra Hisarönü Köyü’ne çıkacaksınız. Hisarönü, kendi adıyla anılan körfezin uç noktasında. Köy ana yoldan biraz içeride. Denizi sığ, kumu kiremit rengi olan Hisarönü, Marmaris’in kalabalığından uzak sakin bir tatil geçirmek isteyenlerin önemli seçeneklerinden birini oluşturuyor. Hisarönünün her zaman esintili nemsiz havası ve temiz suyunun astım ve kalp rahatsızlıkları olanlara iyi geldiği biliniyor. Günlük tekne turlarına katılabilirsinizKöyle körfez arasında Eren Dağı üzerindeki Pazarlık ya da Gavur Pazarı adı verilen düzlükte Kastabos adlı bir tapınak kentçiğinin kalıntıları göze çarpıyor. Kalıntılar Hemithea tapınağına ait. Antik çağ tarihçisi Sicilyalı Diodoros Apollon tarafından bu bölgeye getirilmiş Molpadia (şarkıcı) adlı kadına Hemithea (yarı tanrıça) adı altında tapınıldığını ve onun için bir tapınak yapıldığını, tapınağın ününün uzun süre devam ettiğini anlatır. Kastabos kentçiği Baybassos antik kentine bağlıydı. Baybassos kenti ise tapınağın 1-2 km kuzeyinde, Marmaris-Bozburun yolu ile deniz arasındaki tepenin üstünde ve yamaçlarında izlenebilir. Tepedeki ortaçağ kalesi iyi durumdadır. Hisarönü’nden çevreye tekne turları organize ediliyor. Tekneler İnbükü (Emel Sayın) Koyu’na, Kartal Koyu’na, Tavşan adası ve Bencik limanına uğruyorlar.Coğrafya Hisarönü köyü Marmaris’e bağlı olup kentin güney batı yönünde yer alır. Köyün iki kumsalı bulunuyor. Bu kumsalların güneydoğu yönünde bulunananı Kerdime, güney batı yönündeki Limanbaşı olarak adlandırılıyor.KültürKöy batı Anadolu, Türkmen, Yörük karekteristiğini taşıyor ağırlıklı olarak. Son yıllarda köy ciddi göç almış durumda. İstanbul ve Ankara’dan pek çok insan artık buraya yerleşiyor. Ayrıca yabancı ülkelerdende gelenler de var. (Ingiltere, Almanya,Fransa, Rusya, İsviçre)...AktivitelerMarmaris’e 20 km uzaklıkta sakin bir koyun içerisinde 10 dönümlük yemyeşil bir alan üzerine kurulmuş olan Golden Key Hisarönü 12 adet Junior Suit, 6 adet King Suit, 5 adet King Suit, 4 adet Deluxe Suit ve 1 adet Presidental Suit’den oluşuyor. Suitlerde air condition, uydu TV yayını, direkt telefon, mini bar mevcut. Hisarönü koyunun en güzel yerinde özel plajın yanı sıra büyükler ve çocuklar için iki ayrı havuz da var.Key Hisarönü otelinde Ala Carte Restaurant, Pool Bar ve Plajda Snack Bar bulunuyor. Bisiklet ve trekking gibi birçok değişik doğa sporunu yapabileceğiniz otel, doğal ortamda konforlu bir tatil geçirmek isteyenler için.Nasıl gidilir?Dalaman’a uçakla ulaştıktan sonra Marmaris’e ve oradan da minibüsle Hisarönü Körfezi’ne gidebiliyorsunuz. Eğer kendi aracınızla Marmaris’ten Hisarönü’ne gitmek isterseniz, Marmaris’ten Datça yönüne doğru 22 kilometre gidip, sonra sola saparak Hisarönü Körfezi’ne ulaşabilirsiniz.Golden Key Hisarönü www.goldenkeyhotels.com Tel: 0 252 466 63 85 Fax: 0 252 466 60 42
az sıcağının fazlası ile bunalttığı bu günlerde küçük hafta sonu kaçamakları veya haftalık bir tatil içinideal yerlerden birini önereceğim bu hafta. Marmaris’ten Selimiye köyüne doğru yola çıkacak ve bir saat sonra Selimiye Köyü’nde Sardunya’da duracaksınız. 1992 yılından bu yana hizmet veren Sardunya artık ünlülerin ve balık meraklılarının vazgeçemediği bir restoran olmanın dışında konklama hizmeti de veriyor.Mütevazı konaklama koşulları aslında yatları ile denizde gezenlerin, ‘Bir gece de karada uyuyalım’ keyfi düşünülerek yapılmış gibi. Temiz yataklar, küçük ve şirin bir odada istirahat etme olanağı mevcut. Ama yemekler ve özellikle balıklar için farklı bir tanımlama gerekiyor. Sardunya’da yiyeceğiniz balık ve mezeler için muhteşem dersem mütevazı bir tarif yapmış olurum. Ayrıca Sardunya’nın sahibi ve çok eski arkadaşım olan Muhammet’in ve ekibinin herkese gösterdiği içtenlikli ilgi de övgüye değer. Muhammet yıllar süren çabasının ve emeğinin karşılığını alırken ilk tanıdığım günkü kadar içtenlikli kalmayı başarabilmiş ve herkesin sevgisini kazanmaya devam ediyor.Restoran ve konaklama hizmeti varYaklaşık 10-12 yıl önce sadece restoran hizmeti vermenin yeterli olmayacağını fark eden Muhammet restoranının yanına küçük ama kendinizi içinde çok rahat hissedeceğiniz odalar yapmış. Yani Sardunya’da konaklamak da mümkün. Böylece, yaz boyu genellikle deniz yolu ile yani tekneler ile gelenlerin dinlenebilmesi veya karayolu ile gelenlerin konaklayabilmesi sağlanmış. Odalarda klima, lcd tv, uydu ve veranda var. Ayrıca bahçe ve restoranda ücretsiz kablosuz internet servisi de bulunuyor. Odaların fiyatları da yemekler gibi makul düzeyde. Deniz kıyısında ayaklarımızı denize sokarak yaptığımız kahvaltıda bahçeden toplanan yeşillikler, domatesler, Marmaris’in çam balı ve köy yumurtası ile yapılmış omlet benim favorilerim oldu. Bütün bunlar bulunduğum atmosfer ile birleşince kendime Sardunya’ya gelmekle ne büyük bir iyilik yaptığımı farkettim.Nasıl gidilir?Marmaris’ten Datça yoluna girdikten yaklaşık 50km sonra güzel yol manzaralarını izlemiş olarak Selimiye’ye ulaşabilirsiniz. Selimiye köyüne girdikten kısa bir süre sonra sağ tarafta Sardunya restoran tabelasını göreceksiniz.Sardunya Restoran: Tel: 0252 446 40 03 Fax: 0252 446 42 86 E-mail: info@sardunya.infoSelimiye’den günlük tekne turlarına çıkılabilir Selimiye’de gün içinde neler yapılabilir sorusunun en klasik yanıtı tekne turuna çıkılır olacaktır. Böyle bir şey yaparsanız mutlaka Kameriye adasını görmelisiniz. Ada’da ki Manastır’ın önünde bulunan doğal liman tekne ile geldiğim zamanlarda da konaklamak ve geceyi geçirmek için tercih ettiğim bir koy. Burada karşı kıyıdaki yüksek tepeleri izleyerek yüzmenin tadına varmalısınız.
Ege’nin serin sularında ve ıssız koylarında yapılan bir haftalık yolculukların yanı sıra Yunan Adaları’na yapılan yolculuklar da rağbet görüyor. Üstelik vize sorunu da yok. Mavi tatil bence dünyada yapılacak yolculuklar içinde en güzeli ve bu nedenle çok yakından tanımadığınız kişilerle çıkmamak gerekir. Ne de olsa 20-30 metrelik ve dört kamaralı bir teknenin içinde 24 saat birlikte olmak kolay olmasa gerek... Mavi yolculuk demişken size keyifli bir Yunan Adaları yolculuğundan seçenekler sunacağım...Mavi yol tatili yapabileceğiniz adalarNisyrosTekne Nisyros limanına demirledikten sonra adanın sahili boyunca küçük bir gezintiye çıkın. Burada göze çarpan balık restoranları, kafeler özellikle öğleden sonraları neredeyse tamamen boş. Adadaki dar sokaklar, bu sokakların iki yanına kurulu birbirine sırtlarını vermiş evler görülmeye değer. Nisyros’un bazen 1.5 metreyi geçmeyen sokak aralarında araba kullanmak olanaksız. Sokak aralarında güneşin kavurucu sıcağını hissetmeden bir yaz gününün keyfini çıkartmak ancak Nisyros’da mümkün olmalı. Mavi-beyaz renklerin hakim olduğu Nisyros sokaklarında mozaik desenli avlular, kapı önü süslemeleri ve sardunyalar karşılıyor sizi. Adanın en geniş alanı ‘köy meydanı’ diye de tabir edilebilecek bir yer ve burada hem yerel hem de uluslararası kahve sunulan kafeler var. Devasa manolya ağaçlarının altında akşamüstü kahve içmek bile insanı rahatlatıyor. Nisyros adasını turistik kılan en önemli yanı hâlâ aktif olan volkanı. Enteresan bir ada. Ege Denizi’nde bulunan ve “İncirli” anlamına gelen Yunan adası Nisyros’un, 1422’de patlayan yanardağı hâlâ aktif. Kraterin kıyısında kurulu olan Nikea Köyü, mozaikli meydanı ve orada kurulu kilisesi, bembeyaz sokakları ile fotografik açıdan da olağanüstü. Nisyros limanından her gün özellikle feribotun geldiği saatlerde kalkan otobüsler turistleri volkana götürüyor. Volkanın yakınına gitmek ise kükürt kokusu nedeniyle çok zor. SimiTürkiye’ye oldukça yakın olan bu adayı artık bilmeyen yok gibi. Ancak mavi yolculuk yaparken adanın dört bir yanını kaplayan ve inanılmaz güzellikteki kumsallara gitmemek mümkün değil. Simi’nin ünlü plajları arasında Nanou, Nimborios, Nos, Pedi, Sesklia, St. George, St. Marina, St. Nicholas yer alıyor. Bu koylardan Nanou’da her türlü spor aktivitesi yapılabiliyor. Ayrıca taxi-bot ile adanın dört bir yanına tur alınabiliyor. Koydaki küçük Rum tavernalarında gönlünüzce eğlenebilirsiniz. Nimborios da yine küçük ama güzel bir koy. Eğlenceli tavernaları ve plajı ile tanınıyor. Sesklia ise Simi’ye çok yakın küçücük bir ada. Akvaryum gibi bir denize sahip olan Sesklia denizi ve yüzmeyi sevenler için ideal.RodosRodos’un kale içinde kalan bölümü çok ilgi çekici. Yüksek duvarlar arasında kalan dar, dapdar sokaklar, Arnavut kaldırımı tabir edilen siyah küçük kaldırım taşları ile bezeli caddeler insanı kendine doğru çekiyor. Eski Rodos, 14. ve 16. yüzyıllar arasında Rodos şövalyeleri tarafından yapılmış. Rodos’un bir de estetik ameliyat geçirmiş olan yeni bölümü var. Çok zengin turistler orayı tercih ediyor ama eski Rodos her zaman çok çekici. Eski kentin meydanı hem limana hem de kentin yüksek noktalarına sadece 10 dakika uzaklıkta. Meydan, kafeler ve restoranlarla dolu. Alışveriş yapılacak küçüklü büyüklü dükkanlar var; gezmek çok keyifli. Aynen Türkiye’de olduğu gibi çok sesli bir satıcı topluluğu da var. Büfelerde döner yapılıyor. Meydandaki kafelerde yemek yemek isterseniz mönüdeki isimlerin size çok tanıdık geldiğini farkedeceksiniz. Pilakis, cacık, ayran, imam bayıldı, Greek salad ki bu tam anlamıyla bir çoban salatası, zeytinyağlı yemekler ve işte Rodos...Bodrum çıkışlı Yunan Adaları rotalarıKUZEY DODOKANES: (Bodrum, Kos, Leros, Lipsi, Patmos, Kalimnos, Bodrum)1. GÜN. Bodrum limanında tekneye biniş. Akşam yemeği ve limanda veya yakın bir koyda geceleme.2. GÜN. Öğleye doğru Kos’a varış. Teknede öğle yemeği sonrası şehirde dolaşabilir, Asklepion’u, kaleyi veya müzeyi gezebilirsiniz. Şehrin güneyindeki Empros-Hamamları’nın sıcak suyunda yüzmek de bir başka seçenek. Akşam yemeği ve geceleme Kos limanında. 3. GÜN. Öğle saatlerinde Leros Adası’na varış. Xerokampos’da bir yüzme molasından sonra Lakki veya doğudaki Agia Marina limanına giriş. Öğleden sonra ve akşam saatlerinde kiralayacağınız bir motosikletle veya yaya olarak adayı gezebilirsiniz. 4. GÜN. Erken saatlerde yola çıkış. Lipsi Adası’nda kahvaltı ve yüzme molası. Öğle saatlerinde Arki Adası’na varış. Bu bölge de kitle turizminin şerrinden kendini koruyabilmiş sakin bir köşe. 5. GÜN. 13. yy.’dan kalma Sen Jan Manastırı’nın hakim olduğu bir tepenin altındaki Patmos limanına varış. Hıristiyan geleneğinde önemli yeri olan adada gezebileceğiniz birkaç büyük manastır var. Tüm adaların ortak özelliği olan güzel koylar ve otantik köyler de eksik değil Patmos’da. 6. GÜN. Bugünkü hedef Kalimnos (Kilimli) Adası. Yüzyıllardır süngercilikle geçinen adalıların bazılarının bir zamanlar oldukça iyi para kazandıklarını adanın merkezindeki bazı zengin konakları ispatlıyor.7. GÜN. Sabah kahvaltı sonrası yola çıkarak Turgutreis’den Türkiye’ye giriş yapıp son geceyi Gümüşlük veya Bodrum’a yakın bir koyda geçirebiliriz.8. GÜN. Kahvaltı sonrası Bodrum’da tekneden ayrılış.Normal Mavi Yolculuk rotalarına oranla daha uzun süreler seyir yapılan bu turda (toplam yaklaşık 180 deniz mili / 20 saat) hava şartlarına bağlı program değişiklikleri olabilir.