Romantizmin başkenti Venedik

Haberin Devamı

Küçüklü büyüklü ve kentin hayat damarı gibi görünen kanalları, devasa mermer sarayları, sokak aralarındaki maske satan dükkanları, dünyanın en pahalı markalarının o sokak aralarında boy gösterdiği şahane vitrinleri ve kanalları birbirine bağlayan köprüleri, onların üzerinden geçerek ulaşılar meydanları ile Venedik mutlaka görülmesi gereken kentlerin başında geliyor. Bir lagün üzerine kurulu ve sanki aslında çamurun içinde yüzüyormuş hissini veren mühendislik harikası bu kent eski yapılarını hala koruyup onların içinde yaşadığı için çok şanslı. Doğal olarak onu ziyaret edenler de... Belki her yerde karşınıza çıkan maskelerin büyüleyici ve gizemli görüntülerinden olsa gerek Venedik şehvetli bir kent gibi görünüyor insana. Kısa kentin bende uyandırdığı izlenimler bunlar. Şimdi Venedik’te birlikte gezme zamanı...
Kanallar ve köprüler kenti diye anılan Venedik’e, eğer ülke içinde başka bir kentten geliyorsanız en kolay ulaşım tren yolu ile ama havayolu ve karayolu da diğer seçenekler. İsterseniz uçaktan iner inmez 5 dakika mesafedeki iskeleye yürüyerek deniz taksiyi kullanabilirsiniz.
Taksi sizi San Marco Meydanı’nda bırakacak. Meydanda San Marco sarayının karşısına geçip, etraftaki kalabalığa aldırmadan, kendinizi zamanın dışında hissetme olanağı tanıyan bu yapıya uzun uzun bakmanızı öneririm. Sonra gezmeye başlayın... İlk girdiğinizde kaybolma endişesi yaşatan daracık sokaklar, birbirinden güzel meydanlara ulaştıracak sizi. Venedik’te yürürken kendinizi sokaklarda akıntıya bırakırsanız, mutlaka bildiğiniz bir noktaya ulaşıp aradığınızı bulmakta güçlük çekmeyeceksiz. Kuzey İtalya’nın doğusunda, Adriyatik denizi kıyılarında, bir ada şehir olan Venedik yaklaşık 118 adacık üzerine kurulu.

Ristorante Antico’da küçük bir kaçamak

Venedik’te meydanlarda müzik dinleyebilir, sokak aralarında küçük dükkanları gezebilirsiniz. Yapılacak çok şey var ama kendinize ve sevgilinize Ristorante Antico Pignolo’nun eşsiz lezzetlerini sunmayı sakın unutmayın. Antico Pignolo San Marco Meydanı’nda yer alıyor. Sıcak kanlı yöneticisinin adı Fulvio Zanella . 1930’dan bugüne gelen restoranın tarihi çok daha eski. 1200’lerde Venedik dükünün atlarının tedavi gördüğü yer olarak ve 1600-1700 arasında rahibeler için fırın olarak ve hemen ardından baharatçı olarak kullanılıyor. Ve son yüzyılda bir çok ünlünün yemek yediği bir restoran olarak kullanılıyor. Bu ünlüler arasında; Yoko Onno, Pierre Cardin, Julio Iglessias, Roberto de Nero,Nick Nolte, Phil Collins, Bon Jovi gibi isimler var. Restoranın çok zengin 1500 etiketli seçme şaraplardan oluşan bir kavı var. Ayrıca somellier kursları da düzenleniyor. Yemekte karides ve safranlı risotto özellikle tavsiye etmek isterim..Farklı bir içecek olarak ise yemekten sonra digestive olarak, kırmızı greyfurt, prosecco ve votkadan oluşan Sgroppino’yu mutlaka tadın derim. Şarap seçiminizde mütevazı olursanız fiyatlarda mütevazi olacaktır.Ayrıca, kalmasanız da Danieli Hoteli mutlaka gezmelisiniz.

Gezilmesi görülmesi gereken yerler

Saat Kulesi

St.Marco Meydanı’nın doğusunda, 1496-1499 yılları arasında Mauro Coducci tarafından yapılan kulenin iki yanındaki daha alçak olan binalar ise 1500-1506 yılları arasında Pietro Lombarda tarafından yapılmış.

St.Marco MeydanıMeydan, şehrin en güzel anıt binalarından Dükler Sarayı ve Sansoviane Kütüphanesinin arasında kalan bu alan ve St.Marco Kilisesi ile sonlanıyor. Önceleri pazaryeri olarak kullanılması düşünülmüş ancak 1536 yılından itibaren temiz tutulması amacıyla pazar kurulmasından vazgeçilmiş.

Grand Kanal
Grand Kanal Venedik’in ana caddesi sayılır. Ters S biçimindeki kanal şehrin doğusuna kadar uzanıyor ve St. Marco Meydanı önlerinde sonlanıyor. Uzunluğu 3800 metre, derinliği ise 5 metreye yakın. Kanalın kıyılarında, geçmişi 12. yüzyıla uzanan yapılar var.

Venedik Maske Festivali

Şubat ayında yapılan festivalin öyküsü ilginç. Venedik, 1600’lü yıllardan beri çılgın partilerin, karnavalların en büyük mekânı. Eğlence merkezi olması, o dönemde Venedik’i Avrupa’nın cazibe merkezlerinden biri haline getirmiş. İşte maske takma geleneği de bu zamanlardan başladı. Eğlenceye düşkün şehirde, fahişelik mesleği de cazip bir hale gelince, köprülerde müşteri arayan kadınlar, yerel halk tarafından tanınmamak için birbirine benzeyen ve hafif bir tebessüm taşıyan yaldızlı maskeler takmaya başlamışlardı. Bu dönemde maske, Venedik’in ve fahişeliğin sembolü haline geldi. Şehrin ileri gelenleri, maskelerin sayısını fark edince maskeyi ve fahişeliği yasakladı.

Venedik Gezisi için:

Setur Tel: 444 0 738 veya
0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr
Venedik Maske Festivali Turuna katılmak için: Sedventure www.sedventure.com
444 0 738 veya
0212 368 68 16

DİĞER YENİ YAZILAR