Cruise ile Akdeniz rüyası

10 Mart 2012

Akdeniz’i keşfetmenin en rahat ve konforlu yolu, bu yolculuğu cruise gemisi ile yapmaktır diye düşünerek Royal Caribbean gemisine Setur’dan rezervasyon yaptırdım. Böylesine uzun bir yolu en uygun bütçe ile ve yorulmadan yapmanın başka bir yolu da yoktu. İstanbul’dan hareket eden gemi Kuşadası, Atina, Malta, Sardunya, Messina, Malaga, Sevilla ve en son da Lizbon limanına kadar gidiyordu. Geminin rahat ve konforlu ortamı sayesinde yorulmadan yaptığım bu gezide gündüzleri geminin uğradığı limanlarda inerek şehri detaylıca dolaştım, akşamları ise gemide eğlenerek tam bir tatil yaptım. Diyebilirim ki, geminin uğradığı her şehir özenle seçilmiş ve keşfetmeye değer yerlerdi. Benim favori yerlerimi soracak olursanız Malta, Sevilla ve Lizbon’u görmekten büyük keyif aldım. Ve işte şimdi, 2012 yılı gemi turlarının satışına başlandı. Uygun fiyatlarla rezervasyon yapmanın tam zamanı.MaltaMalta takımadaları 3 büyük, 2 küçük adadan oluşuyor. Büyükleri: Malta, Gozo ve Comino. Takımadalar arasında en büyük olanı ise Malta.Malta’da gezilecek yerler:Valletta: 1565 yılında Osmanlı ordusunun gerçekleştirdiği büyük kuşatma sonrası inşa edilen Valletta Malta’ nın başkenti. Ortaçağ’ dan kalma yapısını koruyan kent, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Şehir girişinde göreceğiniz başbakanlık binasının ilerisindeki Baracca Bahçesi’nden Büyük Liman’ın tamamı, Vittoriosa, Senglea ve endüstri merkezi Marsa’nın harika manzarası izlenebiliyor. Mdina: St. Jean Şövalyeleri Malta’ ya gelinceye kadar adaların başkenti olan Mdina Malta Adası’ nın en yüksek tepesi üzerinde yer alıyor. 18. YY başında tüm şehir yenilenmiş ancak, Ortaçağ’a ait karakteristik özelliklerini kaybetmemiş. Büyük bir kale içinde yer alan Mdina’nın dar sokaklarında trafik olmadığından sessizlik içinde tarihi dokunun keyfini çıkarabilirsiniz.Mosta: Mosta Katedrali şehrin en önemli yapılarından biri. 1942 yılında şehre atılan bir bomba bu katedrale isabet etmiş ancak patlamadığı için halk kilisenin farklı bir kutsallığı olduğuna inanmış. Marsaxlokk & Marsascala: Malta’nın güneyinde yer alan balıkçı köyleri şimdi artık modern turizmin gelişmesi ile tatil merkezlerine dönüşmüş olsa da geleneksel havalarını koruyorlar. MessinaMessina, Sicilya’nın önemli bir liman kenti. Batısında Palermo, güneyinde ise Catania bulunuyor. Bu üç şehre kesinlikle uğramanızı öneririm. Messina’ya gittiğim yaz, şehrin pek çok yerinde gördüğüm sevimli at arabaları ise keyifli bir yolculuk imkânı sağlıyor. Son olarak deniz ürünlerine meraklı olanların buradan memnun ayrılmaları çok kolay olay desem sanırım doğru mesajı vermiş olurum.Malagaİspanya’da Malaga’yı da içine alan ve “Costa Del Sol” adı verilen Akdeniz sahilleri sahilin kenarında bir nisbeten dar şerit içinde şehirleşmiş. Malaga’da gezilecek yerler: Malaga’nın eski tarihi merkezi, Fenike Şehri surları,Antik Romalı anfitiyatrosu, Antik Romanlı, Vizigot, Arap ve İspanyol dönemlerinden kalma şehir surları, Gibralfarao Kalesi, AlcazabaLa Concepcion, Malaga Limanı, Palacio de los Condes de Buenavista Sarayında Picasso M·laga Müzesi, Palacio de VillalÛn’da Carmen Thyssen Müzesi, Palacio de la Aduana Sarayı, Malaga Güzel sanatlar ve Arkeoloji Müzesi, CAC Malaga Modern Güzel Sanatlar Müzesi, FundacıÛn Picasso ve Picasso Doğum Yeri Müzesi, MUPAM Şehir Müzesi. Sevillaİspanya’nın günaybatısında Endülüs özerk bölgesinin merkezi ve en büyük şehridir. Bölgenin kültür ve sanat başkenti de olan Sevilla’da Avrupa’nın üçüncü büyük katedrali var. Sevilla İspanya’nın flamenko merkezi olarak da kabul ediliyor.Sevilla’da gezilecek yerler: Altın Kule Magrip döneminden kalma en güzel yapı, katedralin yakınındaki Alcazar Sarayı. Yapımına 1181’de başlanmış, 1364’te tamamlanmış. Magrip ve gotik üslubun özelliklerini taşıyor. LizbonPortekiz’in başkenti Lizbon 7 tepe üzerine kurulu, büyük bir deprem geçirmiş, denizi, eski binaları ve nostaljik tramvayı ile İstanbul gibi bir şehir.Lizbon’da gezilecek yerler: Alfama eski şehir bölgesi, St George kalesi, Belem bölgesi, Tajo hnehri, Bairro Alto semti, nostaljik tramvay, Solar do Vinho do Porto şarap evi, Vasco de Gama heykeli, Elevador da Gloria, Baixa semtiSetur, Royal Caribbean gemileri ile kısa ve uzun Akdeniz turları düzenliyor.* Akdenizin en büyük yolcu gemisi Libertiy of the Seas ile uzun Akdeniz turları 02 Haziran, 21 Temmuz, 18 Ağustos, 22 Eylül ve 20 Ekim’de * Akdenizin en büyük yolcu gemisi Libertiy of the Seas ile kısa Akdeniz turları 03, 18, 23, 28 Mayıs’ta.* 5 Yıldızlı Mariner of the Seas ile Batı Akdeniz turları 23 Haziran ve 21 Temmuz’da.* Adventure of the Seas ile Batı Akdeniz turları 01, 08 ve 15 Temmuz’da.Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 www.setur.com.tr

Devamını Oku

En romantik adresler

11 Şubat 2012

Tablo gibi bir yer; Villa Feİstanbul’a 45 dakika uzaktaki butik otel 14 Şubat gününe özel ara sıcak tadlarının yanısıra sevgililer gününde çiftlere şarap ikramı da sunuyor. Bu keyfi yaşamak istiyorsanız Çatalca’ya bağlı Elbasan Köyü’nün yolunu tutacaksınız... Villa Fe; uzaktan bakıldığında yemyeşil çayırların üzerine kurulmuş köy evlerinin resmedildiği tabloları andırıyor. Ağaçlık, sakin ve sıcacık bir çiftlik evi olan mekan kış mevsiminde ayrı bir güzelliğe sahip. İstanbul’a yakınlığı da cabası. Şimdiden yerinizi ayırtın derim, çünkü sadece 22 odası var. Ne yiyebilirsiniz?İtalyan yemekleri ya da Türk yemekleri diye bir ayırım yok. Ne dilerseniz önünüze getirilecek. Sabah kahvaltınız ise mükemmel. O nedenle diyet yapıyor da olsanız o sabahlık vazgeçin. Çünkü otelin aşçıları ve ev sahibesi Ferhan Hanım’ın hazırladığı ev yapımı reçeller, ekmekler, köy yumurtası ile yapılan krep olağanüstü... Binadaki odaların neredeyse tümü antika eşyalar ile dekore edilmiş. Çatalca Elbasan Köyü’nü geçtikten sonra Ferko Fidanlık yolu üzerinde kurulu. Otel yetkilisi: Ferhan Kolverdi Atatürk Hava Limanı’na 45 dakika uzaklıktaOtel Telefonu: +905339315214 www.villafe.comŞehrin merkezinde büyülü bir kaçamak; JW MarriotJW Marriott Ankara, romantizm kokan baş başa bir akşam yemeği, caz dinletisi ya da sevgilisi ile Karma Spa Wellness & Fitness’da benzersiz bir spa keyfi yaşamak isteyen misafirlerini bekliyor... Sevgililer Günü’nü şarap eşliğinde bir akşam yemeği ile geçirmek isteyen aşıklara romantik bir gece sunacak olan otelde geceye devam ettirmek isteyen sevgilileri taze gül yaprakları ile süslenmiş deluxe odalarında “sweetheart cup cake” ile aşk dolu bir gece bekliyor. Bu büyülü gecenin sabahında uluslararası ve Türk mutfağının eşsiz lezzetleri ile taçlanmış bir kahvaltı ile gün aydınlanıyor. Otelin 22. katında yer alan caz barı Skye Vue ise panoramik Başkent manzarası eşliğinde romantik bir gece geçirmek isteyenlere...JW Marriott rezervasyon: Tel: +90 312 248 88 88 E-mail: reservation.esbjw@marriott.comGolden Key Kartalkaya’da aşk “zirve”deKöroğlu Dağları’nın eşsiz manzarasına hakim konumuyla Kartalkaya Golden Key Chalet, Sevgililer Günü’nde büyülü kar atmosferiyle aşık çiftlerin ruhuna ve bedenine hitap eden unutamayacakları bir tatil yaşatacak. Otelin iddiası şu: Taze çiçeklerle süslenmiş standart, dubleks ya da içinde manzaraya hakim jakuzi bulunan loft odalarda aşkınızı ateşleyeceksiniz. Golden Key Kartalkaya’da gül özleri mucizesi kullanılarak yapılan “ Zirvede Aşk Masajı”yla sevgililere romantizmin doruklarına çıkacak. Ayrıca, otelin terasında dışarıda kar yağarken, nar terapili jakuzide sevgilinizle anın keyfini çıkartabilirsiniz. Golden Key www.goldenkeyhotels.com Tel: 0 374 234 50 59Kapadokya’da sevgilinizle aşk dolu günler geçirinSevgililer Günü bu yıl hafta ortasında bir güne denk geldi. Bu nedenle kent dışına çıkmak herkes için kolay olmayabilir ama İstanbul’a uçakla 1-1.5 saat uzaklıkta bulunan güzel atlar ülkesi Kapadokya ve orada Uçhisar’da bulunan CCR Hotel’e gitmek bazılarımız için harika bir seçenek olabilir. Uçhisar Kalesi eteklerinde bulunan Cappadocia Cave Resort -CCR Hotels & SPA Uchisar beldesinin çok eski bir mahallesinde yer alıyor. Otelde her sabah oldukça zengin seçenekler bulunan bir kahvaltı ile güne başlıyorsunuz. İsterseniz kahvaltı odanıza kadar ulaştırılıyor.www.ccr-hotels.com Tel: 0384 219 31 94-95Sevgililer Günü için romantik tercih; A’jiaBoğazın masmavi sularının hemen kıyısında, farklılığıyla geçmişle bugünü buluşturan A’jia Hotel ve Restaurant tarafından Sevgililer Günü için özel olarak hazırlanan paketler sayesinde, çiftler bu geceyi romantik anılarında unutulmayacaklar bölümünde saklayacak. Bu özel günü A’jia Hotel’de kutlamak isteyen sevgililer için, konaklamalı, özel hediye ve sürprizlerin olduğu romantik paketler hazırlandı.Luxury Romance, Premier Romance ve Deluxe Romance isimleri altında hazırlanan ve konaklanacak oda tipine göre fiyatları 650 ile 950 TL. arasında değişen Sevgililer Günü özel paketlerinde misafirlere; çift kişilik konaklama, Türk kahvaltısı, check-in sırasında romance kokteyl ikramı, A’jia Restaurant’ta 2 kişilik Ala-Carte Mönüsü 30’ar dakika iki kişilik masaj, yatak üzeri çiçek süslemesi, odada romance çikolata ve kurabiye ikramı yapılacak.Bu özel geceyi A’jia Restaurant’ta, Boğaz’ın büyülü atmosferinde, ay ışığı eşliğinde romantik bir akşam yemeği ile geçirmek isteyenler için ise DJ müziği eşliğinde Sevgililer Günü özel mönüsü sunulacak.Ahmet Rasim Paşa Yalısı Cd. No.27 Kanlıca / İstanbulTel: 0216 413 93 00 Fax: 0216 413 93 55meteuskudarli@ajiahotel.com

Devamını Oku

Palandöken’de kayakla 3 bin metreden uçmanın keyfini yaşayın

28 Ocak 2012

İstanbul bu yıl pek kar görmese de bu bizim kar, kış yaşamayacağımız anlamına gelmiyor. Eğer istersek 1.5 saatlik bir yolculukla ulaşılabilecek ve kışın tadını sonuna kadar çıkartabileceğimiz bir yer var. Bu düşünceyle yola çıkarak Palandöken’e gitmeye karar verdim. Erzurum Havaalanı"nda uçaktan iner inmez ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. Her yer bembeyaz karla örtülü ve hava ise pırıl pırıldı. Dedeman Oteli"ne vardığımda ise karşılaştığım sıcak karşılama günümün güzel geçmesine yetti. Palandöken, yaklaşık olarak yılın 150 günü karla kaplı olduğu için kış sporlarıyla ilgili pek çok yarışmada diğer kayak merkezlerine göre öne çıkıyor. Türkiye’nin en yüksek rakımlı, en dik ve en uzun pistlerine sahip bu dağ, giderek daha çok kayakçı tarafından da tercih ediliyor. Aralık ve Nisan ayları arası kayak yapmaya olanak sağlaması bir yana ulaşım kolaylığı da çok etkili tabii ki... Mesela Erzurum Havaalanı"ndan Dedeman Oteli"ne ulaşmam sadece 15 dakika sürdü. Ve en önemlisi de pistin hemen dibinde bulunan oteldeki odamın penceresinden de gün boyu pisti izleyebildim. Uçak sefer sayılarının artmış olması da ulaşım alternatifleri için ayrı bir avantaj sağlıyor.Bin metre boyunca durmadan kayabilirsiniz Palandöken ve Erzurum, Aralık ve Nisan aylarını kapsayan kayak sezonunda yurt dışı ve yurt içinden kayak sporu ile ilgilenen kişileri ağırlamakla kalmıyor, aynı zamanda tüm yıl boyunca şirket misafirlerine de hizmet veriyor. Palandöken kayak merkezi 3125 metre ile Türkiye’nin en yüksek rakımlı pistine sahip. 3125 metreden 2100 metre rakıma hiç durmadan kayma olanağı sağlaması ise kayak merkezini daha da önemli hale getiriyor. Pistlerinin toplam uzunluğu yaklaşık 30 km. ve en uzun pisti ise 12 km. Her ne kadar kayak mevsimi Aralık ve Nisan ayı süresince devam etse de, 3215 metrede yaz dönemleri de dahil kayak yapma olanağı var. Palandöken’de kayak sezonu boyunca “toz kar” üzerinde kayak yapılıyor.Otantik mimari yapı korunmuşSadece kayak turizmiyle öne çıkmakla kalmayan Palandöken, kayak merkezine bir saatlik karayolu uzaklığında bulunan ve dünyanın üçüncü büyük şelalesi olan Tortum Şelalesi gibi doğal güzellikleriyle de öne çıkıyor. Bunun dışında Çifte Minareli Medrese, Ulu Camii, Erzurum Kalesi, Ilıca Kaplıcaları, Kurtuluş Savaşı’nın canlı izlerini barındıran tabyalar ve bölgenin kültür mirası olan ve otantik mimari yapısını koruyan Erzurum Evleri, görülesi mekanlardan sadece birkaçı...Dedeman ve PalandökenPalandöken’in ilk otellerinden biri olan, Dedeman Palandöken, 1994 yılından bu yana misafirlerini ağırlıyor. 2011 yılında “Dağ Oteli” konseptine sadık kalınarak baştan aşağı yenilenen otelde farklı uzunlukta 8 lift ve gondol, kayak pistleri, kayak kiralama ve kayak dersleri olanakları da mevcut. Dedeman Palandöken’de konseptin bir kayak oteli olması ve pistlerin ortasında yer alması, kayak tutkunlarını doğal olarak cezbediyor. Ayrıca half-pipe ve snow park’ın otel önünde yer alması da ilgiyi büyük ölçüde artırıyor. Otelden dışarı çıkıldığı anda kayak yapmaya başlayabiliyor olmak, bir kayaksever için büyük lüks... Spor yapmak insanı fazladan acıktırıyor. Ve Dedeman’ın her iki restoranında da Türk ve dünya mutfaklarından örnekler bulunuyor. Birbirinden güzel lezzetlerAnadolu mutfağının en güzel örneklerini barındıran şehirlerden biri şüphesiz ki Erzurum...Bu yöreye has den çorbası, cağ bebabı, herle aşı, ayran aşı, borani, peynir kuymağı, kadayıf dolması, ekşili dolma, şükkar köftesi, sütlü et, peynir kuymağı veya çiriş tadılmaya değer lezzetlerden sadece bazıları.Kilimcilik ve ehram dokumacılığıyla ünlüYine Erzurum ve civarı kilimcilik, ehram dokumacılığı, keçecilik, kevelcilik (kürkçülük) ve oltu taşı gibi halen sürdürülen el sanatlarıyla kültürel mirası yarınlara taşımasıyla da önem kazanıyor.Rakamlarla Palandöken Dedeman PistiKayak Alanları: 2.100-3.172 m arası Toplam Kayak Pisti: 42 km.En Uzun Pist: 12 km.1 gondol lift9 adet chair lift1 adet t-bar1 adet bantMoggle pistHalf pipe ve free style alanlarıDedeman Palandöken Ski LodgeChalet tarzı dizaynı ile Dedeman Palandöken Ski Lodge, hem kayak yapmaya gelenleri ağırlıyor hem de yıl boyunca irili ufaklı şirket toplantılarına ev sahipliği yapıyor. 2005 yılında hizmete açılan Dedeman Ski Lodge; şehir merkezine 2 km., havaalanına 14 km., otogara ise 7 km. uzaklıkta bulunuyor. Dedeman Palandöken Ski Lodge’da kalmak için:Adres: PK 115 25000 Erzurum, Turkey Telefon: 0442 317 0500 Faks: 0442 317 05 04 E-Posta: skilodge@dedeman.com Dedeman Palandöken’de kalmak için:Telefon: 0442 316 24 14 Faks: 0442 316 36 07

Devamını Oku

Kar ve Kars

20 Ocak 2012

Bu hafta Kars’taydım. “Kış, kıyamet, hava sıfırın altında, nasıl olur?” dediğinizi duyar gibiyim fakat, size katılmıyorum. Bence tam zamanıydı. Çünkü karlar altındaki kent ve araçla kente sadece yarım saat mesafedeki Çıldır Gölü hem fotoğraf çekmek hem de doğayı keşfetmek için idealdi. Kars ve Çıldır gölü gezimin hemen ardından ilk verdiğim kararın ne olduğunu sizlerle paylaşayım. Bölgedeki doğal ve tarihi dokudan ve onları fotoğraflamaktan aldığım keyfin sonucundan olsa gerek, ay sonunda 3 günlüğüne tekrar gitmeye karar verdim ve bu yazıyı yazarken biletlerimi alıp tüm rezervasyonlarımı yaptırmış durumdayım. Bırakın Ocak ayında gitmeyi, Kars aslında pek çok kişi için yazın bile gezmek, görmek anlamında akla hemen geliveren, o hareketli tatil beldelerinden biri değil kuşkusuz. Ancak, tarihi dokusu, kentin mimarisi, doğası keşfedilmeye değer. Benim kişisel fikrim ise özellikle kar altındayken daha da görülesi olduğu yolunda.Eski Rus evleri görülmeye değerKars’a ilk defa gidiyorsanız, ilginizi çekecek en önemli şey kentin caddeleri, sokakları olacak. Büyük oranda Ruslar’ın inşa ettiği şehirde caddeler alabildiğine geniş ve bir uçtan bakınca neredeyse diğer ucuna kadar görebiliyorsunuz. Tabii ki, Rus mimarisinin etkisindeki eski yapılar da görülmeye değer. Evet, biliyorum uzak, ama bu kente yapacağınız geziden oldukça mutlu döneceksiniz diyorum ve Kars’ı tam anlamıyla anlatmaya başlıyorum... Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan ve Ermenistan’a komşu olan Kars’ın adının anlamı Gürcü dilinde Kapışehri’ymiş. Bu nedenle olmalı, kentte hâlâ pek çok Rus ve Ermeni kökenli vatandaş yaşıyor ve özel günlerinde, dini bayramlarında eski mezarlarını ziyarete geliyorlar. Bugün de yaşayan halkın etnik kökenleri açısından kozmopolit bir yapı sergileyen Kars, zaten geçmişte Bagratlı Krallığı ve Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti’ne başkentlik yapmış. GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLERKars Kalesi ve KiliselerTarihi kaynaklara göre, Kars Merkez Kalesi, 1153 yılında yaptırılmış. Sonraki yıllarda pek çok kez yıkılıp yeniden inşa edilmiş ve nihayet, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra 40 yıllık Rus hakimiyetinde tahribatlara uğramış, orijinal özelliğini ve kullanımını yitirmiş. Bu nedenle, pek ihtişamlı bir yapı gibi de durmuyor zaten. Kars Kalesi’ne çok yakın mesafedeki 12 Havari Kilisesi’ni de görmeniz gerek. Ayrıca şehir merkezinde bulunan ve 19. yüzyıl başlarında Ruslar tarafından Baltık mimari tarzında yapılan kiliseyi bugün kuleleri yıkılmış ve yerine iki minare ilave edilmiş olarak göreceksiniz. Cumhuriyet’in kuruluşundan önce spor salonu olarak hizmet vermiş bu yapının adı ise 1995 yılından bu yana Fethiye Camii. Orijinali kilise olan yapının dönüştürülmeden önceki görkemli halinin eski fotoğraflarını kent merkezindeki Ocakbaşı Restoran’ın duvarlarında görebilirsiniz.Tarihi Rus evleri Kars’ta halen ayakta olan ve kullanılan Rus evleri çok hoş ve işlevsel yapılar. Bunlara örnek yapılardan biri de Eski Belediye Sarayı. Eski Rus evlerinin giriş cephelerinde sütunlar, bordür kabartma taşlarla süslenmiş. Bu binaların içinde uzun koridorların etrafında birbirinin içine açılan oda ve salonlar var. Soğuk iklimde yaşayan Ruslar, 1800’lerin ikinci yarısında şimdiki kalorifer sisteminin biraz ilkelini evlerine kurmuşlar. Yani, odaların duvarlarına borular yerleştirmişler. Salonda yanan büyük sobalar bu borular yoluyla tüm binayı ısıtıyor. Ani HarabeleriKars’a gidip, bu harabeleri görmemek olmaz. M.Ö. 350 yıllarında kurulan kent, bugün bile görenleri büyülüyor. Hatta bazen uzaktan görenler kentte hâlâ hayat olduğuna inandıklarını söyleyecek kadar bu büyüye kapılabiliyor. Ocaklı Köyü yakınında, Türkiye-Ermenistan sınırına yakın Arpaçay Nehri kenarında konumlanan kent Ani, Hristiyan Ermeni inanışınca kutsal sayılıyor. Harabelerde Selçuklu eserleri ile kiliseler yan yana bulunuyor.Çıldır GölüDoğu Anadolu Bölgesi’ndeki en büyük tatlı su kaynağı ve ikinci büyük göl olarak bilinen Çıldır, Kars’a yakın olması bir yana doğal güzelliği ile de mutlaka görülmesi gereken bir yer. Deniz seviyesinden 2000 metre yüksekte bulunan göl, Ardahan sınırında ve pek çok dere ile besleniyor. Neredeyse yılın dört mevsiminde balıkçılık yapılabilen gölde kışın buzları kırarak balık avlanabiliyor. Ama Çıldır’a kadar gelmişken mutlaka atlı kızaklarla donmuş göl üzerinde bir gezi yapmalısınız. Sadece bunun için bile buraya gelmeye değer desem, sanırım ne kadar keyifli olduğunu anlatmaya yetecektir.Kuyucuk GölüKars’ın Akyaka ilçesi yolu üzerinde bulunan Kuyucuk Gölü, başta kuş gözlemcileri olmak üzere birçok turistin ziyaret ettiği bir bölge. 127 tür kuş barındığını öğrendiğim gölün çevresi bitki anlamında da fazlası ile zengin. Meraklısı için bulunmaz bir yer diyebilirim. Zaten gölün önemi ve zenginliği Stanford Üniversitesi’nden Çağan Şekercioğlu’nun dikkatini çekmiş ve göl üzerinde uzun zamandır çalışmalarını sürdürüyor.Ne yenir?Burada çoğunlukla hamur işi yiyeceksiniz. Korkmayın, oldukça memnun kalacaksınız. Et de tüketebilirsiniz ama özellikle hamurdan yapılan kete yörede en çok sevilen yiyeceklerden biri. Hangel denen kıymasız mantı, un çorbası hörre mutlaka denemeye değer. Et yemek isterseniz her yerde lokantalarda rahatlıkla kaliteli ve damak tadınıza uygun yemekler bulabilirsiniz. Benim Kars’ta bulunduğum süre içerisinde yemek için en çok tercih ettiğim yer Ocakbaşı Restoran oldu. Dekorasyonunun sadeliği ve yediğim herşeyin mükemmel lezzeti ile hep aklımda kalacak bir yer ve size de öneririm. Kars’tan ayrılmadan önce mutlaka Atatürk Caddesi’ndeki Taşkın Ticaret’e uğrayıp Kars gravyeri, kaşar peyniri ve bal almayı unutmayın. Eğer taşımak istemiyorsanız merak etmeyin, evinize kargo ile gönderiyorlar.Kars ve Çıldır seyahati organizasyonu için: Setur Tel: 444 0 738 veya 0 (850) 210 0 738 Mail: www.setur.com

Devamını Oku

Küçük ve şirin bir kasabada hafta sonu : Taormina

6 Ocak 2012

Eminim Sicilya denildiğinde aklınıza ilk olarak gelecek isim Taormina olmayacaktır. Benim için de Sicilya demek biraz Etna, biraz Sirakuza, biraz Catania’ydı; ama asla Taormina’yı hayal etmezdim. Ne var ki, Sicilya’nın doğu kesiminde bulunan Messina’ya bağlı kasaba, Taormina beni büyüledi. Deniz seviyesinden virajlı yollarla ulaşılan bu kasaba dünyaya kuşbakışı bakmanın nasıl bir şey olduğunu net olarak anlatıyor. En klasik anlatımıyla buraya kartal yuvası demek yanlış olmaz. Akdeniz’i kuşbakışı gören kasabanın başlangıcı İÖ 300’lü yıllara kadar uzanıyor. Hemen belirtmeliyim ki, Taormina’nın tarihi dokusu hemen hemen hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşmış. Bu gerçekten önemli çünkü kafelerle çevrelenmiş meydanı, tarihi kapılardan girilen dar sokaklara açılan caddeleri ile Taormina kendisine gelen herkesi başka bir aleme sürüklüyor gibi. Kasabayı anlatmaya başlamadan evvel nasıl ulaşabileceğinize dair bilgi vermek isterim öncelikle.Catania’dan bir saati bile bulmayan bir tren yolculuğuyla da gidebileceğiniz Taormina’ya aynı zamanda Etna ve çevresine düzenlenen günlük turlarla da ulaşabiliyorsunuz. Tren seçeneğinden bahsediyorum, ancak trenle vardığınız istasyon sizi yanıltmasın, çünkü aslında Taormina’ya oradan gitmek için de ayrıca bir otobüs yolculuğu yapmak şart. İstasyondan sizi kasabaya ulaştıracak yol da bir yarım saat kadar sürüyor. Ancak yolda sıkılmayacağınızı garanti ediyorum çünkü her virajın ardından karşınıza çıkacak birbirinden güzel bahçeleriyle yine aynı güzellikteki evler şahane manzaraya eşlik ediyor. Dedim ya Taormina kasabası çok eski olmasına, Ortaçağ’dan kalmasına rağmen neredeyse hiç bozulmadan korunmuş. Ben bunu kasabaya ulaşımın zorluğuna bağladım ama gerçek nedinini bilmiyorum tabii ki. Bugün kasabada halen 7-8 bin kişi yaşıyor. Kasabada gezintiye çıkacağınız zaman göreceksiniz ki iki kapısı var. Bunlardan biri Porta Messina diğeri ise Porta Catania. Yani iki büyük merkeze gidiş yönünü gösteren kapılar bunlar. Bu kapılardan birinden girdiğinizde tarihi kentin içinde adım atıyorsunuz. Kasabanın alışveriş, yemek ve eğlence mekanları çoğunlukla burada toplanmış durumda. Taormina’da da tüm Sicilya’da olduğu gibi çok güzel şaraplar eşliğinde pizza ya da makarna yiyebileceğiniz pek çok mekan var. Seçmekte zorlanmayacaksınız. Taormina’da antik tiyatro Greco Romano da bulunur. Tarihi MÖ 3. yüzyıla kadar giden yarım daire şeklinde bir yapı. Burayı mutlaka gezmek gerek diye düşünüyorum. Tarihi yapıyı Yunanlılar inşa etmeye başlamış fakat Romalılar bitirmiş. Tiyatro aynı zamanda Etna Yanardağı’nın da karşısında, yani Etna manzaralı.Taormina’da sadece tarihi yapıları gezip, kafelerde oturmayacaksınız elbette. Denize böylesine manzarası olan bir kasabada denize girmek isteyecekler de düşünülmüş. Bu nedenle denize inen teleferik var. Denize kadar inmişken. Bu güzel şehrin eteklerinde, Sicilya’nın MÖ VIII. yy."da Grek Kolonileri tarafından kurulan ilk şehri olan Giardini Naxos var ve kentin arkalarında ise, muhteşem bir panaromik yolla gidilen Savoca ve Forza d’Agro kasabaları bulunuyor. Francis Ford Coppola’nın çevirdiği Baba filminin birçok sahnesi bu kasabalarda çekilmiş. Nasıl gidilir?ProntoTourCall Center: 444 91 92 www.prontotour.com.trveya deniz yolu ile gitmek isterseniz:Royal Caribbean International Türkiye temsilciliğiTel: 0212 219 19 81 E-mail: info@sunomag.comwww.facebook.com/royalcaribbeanturkiyeEtna turuHâlâ faaliyetine devam eden Etna Yanardağı aynı zamanda Avrupa’nın en büyük yanardağı ve buraya turlarla gidebiliyorsunuz. 1800 metreye kadar otobüslerle çıkılan noktada bir dinlenme mekanı var. Buradan küçük hediyelik eşyalar da alabiliyorsunuz ve tabii ki dağın en güvenli kabul edilen bölgesinde küçük yürüyüşler yapıyorsunuz.TarihiAdını Tauro Dağı’ndan alan kasabada kurulduğu yıllarda eski bir Sicilya kabilesi olan Sikuller yaşıyormuş. İÖ. 358 yılında kente hemen güneydeki N·ksos Adası"ndan yeni göçmenler gelmiş. Taormina tarihçi Timaios"un babası Andromakhos"un yönetimi sırasında hızla gelişmiş. İÖ. 210"da Romalılara geçen kent daha sonra Bizans egemenliğine girmiş ve 902"de Araplar tarafından yıkılmış. Sonraki yıllarda ise Kuzey Sicilya"daki Demone Vadisinde yaşayan Hıristiyanlarca yeniden kurulmuş. 962"de El-Muiz komutasındaki Arapların eline geçince adı Muizziye olarak değiştirilen Taormina 1078"de Normanların yönetimine girdikten sonra yeniden gelişmeye başlamış.Taormina’da kalmak isteyenler için ise iki otel önerebilirim. Bay Palace veya Hotel Carallo sizi memnun edecektir. Farklı zamanlarda ve iki kez gittiğim Taormina’ya tekrar gitmeyi düşünüyorum. Çünkü Taormina dört mevsim gidilebir bir yer. Gitmek için siz de benim gibi bu iki farklı yoldan birini izleyebilirsiniz. Ben ilk gidişimde Pronto Tour’un bir Sicilya turuna katılarak Taormina’ya gitmiştim. Diğerinde ise Royal Caribbean Cruise’un gemisi ile deniz yolundan Messina’ya ve oradan da Taormina’ya gecmiştim.

Devamını Oku

PRAG: Kafka’nın, köprülerin, kuklaların ve kulelerin kenti

15 Aralık 2011

Prag şahane bir film platosu gibi... Kentin, parke taşlarla bezeli arka sokakları, her biri üzerinde pek çok heykeli misafir eden köprüleri, neredeyse her köşe başında karşınıza çıkan bir kuklanın ürpertici simsiyah gözleri, insanı gökyüzünün derinliklerine çeken meydandaki saat kulesi hep aynı şeyi düşündürüyor. Sanki konusu Ortaçağ’da geçen bir film çekiliyor ve siz de orada bir oyuncusunuz. Prag’da bu kenti ziyaret eden hemen herkesi etkileyecek şeylerin başında kentin bozulmamış tarihi dokusu geliyor. Özellikle eski kentin içinde dolaşırken bunu hissediyorsunuz. Dışarı doğru çıkıldığında ise Sovyetler Birliği zamanından kalma bazı binaların hâlâ yerleşim içinde yer aldığını görüyorsunuz. Ancak Prag’dan çıkıp yarım ya da bir saatlik mesafedeki köylere gidildiğinde ise tek katlı köy evleri ve bahçeleriyle karşılaşıyorsunuz. Yazının hemen başında belirtmeliyim ki, Prag’ı keşfetmek için 4-5 günlük geziler yeterli değil. Mümkünse en az bir haftanızı bu kenti tanımaya ayırın. Pişman olmayacaksınız. Çek Cumhuriyeti"nin başkenti ve en büyük şehri olan Prag’ın tarihine bakıldığında, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya birleşikken de başkent olduğunu görüyoruz. Orta Bohemya"da Vltava Nehri"nin üzerinde yer alan Prag’ın 1.2 milyon nüfusu var. 300.000 kişinin de resmi kaydı olmaksızın Prag"ta yaşadığı biliniyor. Hatta bu nüfusun giderek arttığı da söyleniyor çünkü Prag, geniş bir kitle tarafından dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak gösteriliyor. Prag "Altın Şehir", "Doksanların Sol Bankası", "Masal Şehri", "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa"nın Kalbi" gibi isimlerle de anılıyor. Prag"ın bir başka özelliği de 2. Dünya savaşında pek zarar görmemiş olması. Bu sayede birçok tarihi ev ve mekanı barındıran kentte eski yapıların hemen hepsi korunmuş durumda. Prag Avrupa’nın ortası denilebilir yani Avrupa"nın kalbi de kabul ediliyor ve birçok Avrupa kentine yakın. Seyyar satıcılar kentin ayrılmaz bir parçasıYollar, köprüler boyunca yanyana dizilmiş, kent dokusunun ayrılmaz bir parçası olan seyyar satıcılar, Charles köprüsü üzerindeki sokak ressamları, Sokak aralarındaki dükkanlarda birden bire karşınıza çıkıveren rengarenk kuklalar, Kafka müzesi ve Kafka’nın oturduğu evler gibi daha bir çok farklı şey sizin keşfetmeniz için öylece durup bekliyorlar... Örneğin seyyar satıcılar gerçekten Prag’da eski kentin ayrılmaz birer parçası. Bir çoğu kuklalar ve elde yapılmış turistik eşyalar satıyorlar. Genç yaşlı bir sürü kukla sanatçısı, ceplerine bellerine sıkıştırdıkları 10-15 karakterle, ayaküstü kukla şov düzenliyorlar... Unutmayın, bankalar 8:00-17:00 saatleri arasında açık. El sanatı ürünler her yerde Eski kentin ana caddelerinde dünyaca ünlü markalar satışa sunuluyor ama diğer yandan da Prag’ın daracık ve renkli sokak araları otantik hediyelik eşyalar ve el sanatı ürünlerle dolu. Mesela ünlü Bohemya kristalleri ve kukla batıcısı dükkanlar neredeyse her sokakta mevcut. Çek kağıt helvası, tahta oyuncaklar, kristal ev eşyaları Prag’dan alınabilecek hediyelikler arasında. Pazarlar ise ucuz ve pek çok şey bulunuyor. Gezilip görülecek yerlerCharles KöprüsüPrag’ın sembolü olan köprü 13. yüzyılda inşa edilmiş bir yapı. Burada gün boyu yaşayan dilenciler, ressamlar, müzisyenler, kukla tiyatrocuları, seyyar satıcılar ve onlarla bir şekilde iletişim halinde bulunan turistler gün boyu çok renkli manzaralar oluşturuyor. Saint Nicholas (Noel Baba) Kilisesi 1673 yılında inşa edilen kilise Prag’da eski kentte bulunuyor. Kilisede Barok sanatının en güzel örnekleri var. OperaPrag’da bir hafta kadar zaman geçirirseniz Opera’ya mutlaka gidin. Stone Bell sarayında verilen konserlerde ünlü arya ve düetleri dinleyebilirsiniz. Burada bir kadeh şampanya bilet fiyatına dahil. TerezinPrag’a 50 dakika mesafedeki bu Nazi kampı II. Dünya savaşı zamanında Almanlar tarafından inşa edilmiş ve burada bin yahudi öldürülmüş. Burada gaz odaları, duş odaları, idam yerlerini görmek mümkün. Karlovy Vary Karlovy Vary ise Prag’a iki saat uzaklıkta bir kaplıca kent. Burada Beethoven, Karl marx, Dvorak ve Atatürk’ün evleri bulunuyor. Karlstein1348-1357 yılları arasında IV. Karluv tarafından gotik tarzda yaptırılan ve kente yarım saat uzaklıkta olan kalenin manzarası görülmeye değer. Nove Mesto (Yeni şehir)1348 yılında yeni şehir kurulduğunda yapılan bu meydanda, ilk dönemlerde at pazarları kurulurmuş.En çok et yemekleri yeniliyorPrag’da Avrupa ve daha doğrusu dünya mutfağının tüm yemeklerini bulabilirsiniz ama en çok da et yemekleri var. Kırmızı et sevmiyorsanız özel patates salatası, hamur köfteleri ve mısır ya da salata... Tabii ki kırmızı şaraplar harika. Balık ve geyik eti yemeklerinin sunulduğu mekanlar Prag kentin her yerinde rahatlıkla bulunabilir. Prag Kent restoranlarında Bohemya keklerini yemenizi de tavsiye ederim. Yemeğin yanında içki keyfi de her damağa hitap edecek seçeneklerle dolu. Özellikle biraları denemeye değer. Dünyanın yakından tanıdığı Pilsner Birası batı Bohemya’da üretiliyor. NASIL GİDİLİR?ProntoTourCall Center : 444 91 92 HYPERLINK www.prontotour.com.tr

Devamını Oku

Kapadokya’da tarihi gökyüzünden keşfedin!

1 Aralık 2011

Gerek tarihi dokusu gerekse doğal yapısının güzelliği nedeniyle Türkiye’nin başta gelen turizm beldelerinden biri olan Kapadokya’yı henüz yabancılar kadar yerli turistlerin keşfetmediğini görüyorum. Sezonu yılın 12 ayı boyunca süren Kapadokya’da yerli turist görmek oldukça zor. Oysa her mevsim hiç sıkılmadan keyifli bir tatil olanağı sunabilecek turizm yapısına sahip bölgede yerli turistler de güzel günler geçirebilir. Böylece belki Kapadokya’ya gidip sadece bazı dizilerin çekildiği evleri ziyaret etmenin dışındaki cenneti bizim insanlarımız da keşfeder... Çizimi milyonlarca yıl süren bir tablo gibi tanımlanabilir Kapadokya. Tam 60 milyon yıl önce, bölgede bulunan dağlar; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lavlar, geçen yıllar içinde yağmurlar, karlar, fırtınalar sonucu öyle bir yapı oluşturdu ki, şimdi görenler büyüleniyor. Sabaha karşı, akşam olurken ve aslında günün her saati bambaşka bir güzellik sunuyor. Kapadokya’yı böylesine büyülü kılan görüntü öncelikle tabii ki peribacaları. Adı üzerinde Peribacaları, çünkü böylesine gerçek üstü bir görüntü ancak onlar tarafından yapılmış olabilir. Hititler’den başlayarak pek çok uygarlığın yaşadığı bu topraklar Hristiyanlık için de çok uzun yıllar boyunca merkez konumunda olmuş. Bu nedenle hâlâ bölgede pek çok yeraltı kilisesi bulunuyor. Hatta kayalara oyulan evler, kiliseler, sığınak olarak da kullanılmış zamanında. İpekyolu’nun da önemli durağı Kapadokya, geçmişte pek çok insan için iyi bir sığınak olmuş ama bugün artık tam bir turistik cennet. Geçmişin yeraltındaki gizemli yerleşimleri, tünelleri günümüzde çekici birer gezi mekanı durumunda. Hâlâ konut olarak kullanılan yeraltı evlerinin sayısı çok az ama onların yerine otel, pansiyon olarak hizmet veren yerler görülmeye değer. Görkemli uygarlıkların mekanı Kapadokya’da görülecek yerler Tarihi boyunca çok görkemli uygarlıkların mekânı olan bölgenin çok şık ve özel otellerinin yanında gezilip görülecek pek çok yeri var. Örneğin Avanos, Ürgüp, Göreme, Uçhisar, Ortahisar Kaleleri,El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Ihlara Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı şehirleri, Güvercinlik Vadisi, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve bunlardan bazıları. Güvercinlikler de evler kadar ünlü Kapadokya’nın geleneksel yapısını oluşturan kayalara oyulmuş evleri başka hiçbir yerde karşılaşamayacağınız kadar etkileyici. Bölgenin en önemli mimari malzemesi olan taş, yine yörenin volkanik yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğu için çok rahat işleniyor ve sonra da havayla temas ettiğinde dayanıklı bir hale geliyor. Yöredeki güvercinlikler de en az evler kadar ünlü ve görülesi yapılar. Çoğu 19. yüzyılın sonları, 18. yüzyılda yapılmış.Mutlaka balonla uçunBölgenin iklimi ve coğrafi yapısının balon uçuşlarına olanak sağladığı fark edildiği günden bu yana, Kapadokya’daki balon firmalarının sayıları artıyor. Birkaç günde gezmenin mümkün olmayacağı kadar büyük alana yayılmış vadiler balonla son derece keyifli izlenebiliyor. Ben her sabah balonla uçuş yaptım. Her gün farklı bir vadiyi görme şansım oldu tabii ki bu planlanabilir bir gezi değil, çünkü balon pilotları tamamen rüzgâra ve hava koşullarına bağımlı olarak uçuşu yönlendiriyorlar. Ve balona yön vermek mümkün olmuyor. Sadece yükselip alçalarak vadilerin içine inip peri bacalarını yakından görmemizi sağlıyorlar. Balon uçuşlarında pilotaj çok önemli. Ben Kapadokya Balloons’un tecrübeli pilotu kaptan Serhan Leki’yi tercih ettim ve çok memnun kaldım. Hatta bir sabah hava bulutluydu ve Serhan kaptan balonu bulutların üzerine, yani 2300 metreye kadar çıkartarak bize pırıl pırıl bir Erciyes görüntüsü sundu. Balonla uçmak için pilotunuzu da seçerek birgün öncesinden otel yetkililerine bildirmeniz yeterli. Kapadokya ve DedemanPers dilinde “Güzel Atlar Diyarı” anlamına gelen Kapadokya, doğanın kendi elleriyle yonttuğu gizemli ve doğal bir müze diyebiliriz. Bölgeye giden hemen herkesin düşündüğü şey Kapadokya’nın; gerçeküstü bir görüntü sergileyen peribacaları, vadiler içerisine Hıristiyanların kayaları oyarak yaptıkları barınak ve kiliseleri, yer altı kentleri, bağları ve yöresel şaraplarıyla unutulmaz bir tat bıraktığıdır sanırım. Burada güneşin batışını izlemek nasıl büyük bir keyifse, gün doğuşunu balondan seyretmek de öyle bir ayrıcalık. Bölge turizm açısından büyük bir öneme sahip olduğu için pek çok otel de burada. Bunlardan biri de Dedeman. Açık ve kapalı yüzme havuzu, sağlık kulübü, fitness, sauna, masaj ve Türk Hamamı ile toplantı ve ziyafetler için düzenlenmiş olan 1500 kişi kapasiteli toplantı salonları ile Dedeman Cappadocia Hotel& Convention Center. Kapadokya’nın her biri birbirinden farklı ve güzel vadilerinde büyük gruplara yemek veya sıcak şarap partisi organize eden Dedeman yetkilileri bu hizmeti kişiye özel olarak da verebiliyorlar. Eşinize veya sevgilinize güzel bir sürpriz yapabilirsiniz. Kapadokya Balloonswww.kapadokyaballoons.comDedeman Kapadokya-NevşehirTel: 0384 213 99 00www.dedeman.com

Devamını Oku

Hafta sonu rahat bir nefes almak için: Heybeliada

11 Kasım 2011

İstanbul’un Anadolu Yakası’nda yaşayanlar çok iyi bilir. Havanın açık olduğu zamanlarda pek çok kişi adaları çok net izler. Bize bu kadar yakın ama her zaman gitmeye fırsat bulamadığımız Prens Adaları aslında yaz kış demeden keyfini çıkartabileceğiniz ve her defasında çok fazla şey keşfedebileğiniz yerler. Bu hafta size Heybeliada ve orada kurulan Perili Köşk’ten söz edeceğim. İçerisinde bir cennet köşesi olan Heybeliada... Hafta sonu aileniz ya da sevdikleriniz ile keyifli günler geçirmek isterseniz kesinlikle adaları ilk sıralara almalısınız. Daha iskelede Ada’ya indiğiniz andan itibaren başka bir yaşam biçimine adım atacaksınız. Şimdi biraz adadan söz edeyim: Heybeliada’nın adı bir zamanlar Rumca bakır anlamına gelen Halki’ydi. Şimdi ise Heybeliada olarak tanınıyor, çünkü uzaktan bakıldığında yere bırakılmış bir heybeye benzetiliyor. Büyükada’dan sonraki en büyük ikinci ada olan Heybeliada, hâlâ İstanbul’un en fazla rağbet gören tatil beldelerinden. Prens Adaları’nın en güzeli olan bu ada doğasıyla da kendinden söz ettiriyor. Heybeliada’da yüksekliği 140 metreye varan 4 tane de tepe bulunuyor. Eni 2700, boyu ise 1200 metre olan adanın en yüksek tepesi Değirmentepe (136 metre). Diğer tepeler, Taşocağı Tepesi, Makarios Tepesi ve Ümit Tepesi. Eski adı Papaz Tepesi olan bu tepe 85 metre yüksekliğinde ve üzerinde Papaz Okulu bulunuyor. Ada’da 4 tane de liman var. Güzel bir koyda bulunan Çam Limanı ile Bahriye Limanı en çok tanınanlar. Ada’nın önemli yapıları, Bahriye Okulu, Aye Ofemya Ayazması, Türkiye’nin ilk sanatoryumu olan Heybeliada Sanatoryumu (Kuruluş: 1924), Heybeliada’nın ünlü sakinlerinden olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi, Abbas Halim Paşa Köşkü, Papaz Okulu, diğer dini yapılar ve resmi binaları. Kış ya da yaz fark etmez adaya gitiğinizde mutlaka bu adresleri gezin ve görün. Adada kısa bir gezintiBostancı’dan kalkan motorlarla Ada’nın iskelesine ulaştıktan sonra gezintiye başlarken iskelenin hemen sağında çarşı, meyhane ve kahvelerin olduğunu göreceksiniz. Yazın iskeleye merhaba dercesine masalarını dışarı atmış kahveler kışın biraz hüzünlü bir şekilde içeri çekiliyor. Camların arkasından gelene geçene “Merhaba” diyor. Ada’nın Değirmen burnu denilen bölgesinde ise en büyük plaj yer alıyor. Heybeliada’da tıpkı diğer adalar gibi yaz ve kış nüfusu çok farklı yerlerden. Örneğin bu büyük ve günlük yaşamın tüm hızıyla devam ettiği adada kışları sadece ve sadece 10 bine yakın insan yaşarken, yazın gelenler düşünüldüğünde 50 bini aşıyor. Nasıl gidilir?Kabataş veya Bostancı’dan vapur seferleriyle ulaşım sağlanan adalara ayrıca Bostancı İskelesi’nin yanından özel motorlarla da sefer düzenleniyor. Faytonla ada turuAdaya gidipte faytona binmemek olmaz. Heybeliada’da 3 farklı tur var. Adada yapılan turların 45 dakika süren ve uzun olanına büyük tur diğerine aşıklar turu ve sonuncusuna ise küçük tur adı veriliyor. Faytonla yapacağınız büyük turun fiyatı 50 TL. Aşıklar turu ve küçük tur içinse 40 TL ödemeniz gerekiyor. Unutmayın ki, eşsiz kızılçam ormanlarının içerisinde oldukça güzel düzenlenmiş yürüyüş yolunda rahat ve huzurlu yürüyüşler yapabilirsiniz. Ormanın içerisinden yürüyüşünüze devam ettiğinizde tarihi değirmeni göreceksiniz... Ada’nın sokaklarınızda dolaşmak isterseniz meydandaki Atatürk heykelinin karşısındaki yokuştan yürüdüğünüzde sol tarafınızda kiliseyi göreceksiniz. Biraz ilerisinde ise Andon’un 90 senelik eczanesi bulunuyor. Ayrıca bu yolda nostaljik evleri de bol bol görebilirsiniz. Konaklamak isteyenlereHafta sonu zaman ayırıp adaya gitmişken benim yaptığım gibi orada konaklamanızı öneririm. Çünkü adayı tam anlamı ile hissetmenin ve yaşamanın en iyi yolu bu. Ben konaklamak için iskelede indikten sonra sağa dönüp fayton durağını geçip sahil yolu boyunca 200 metre kadar yürüyerek Perili Köşk’e ulaştım. Daha önce de konakladığım ve çok memnun kaldığım için başka bir seçenek düşünmedim. Neden Perili Köşk’ü seçtiğimi ve size önerdiğimi kısaca özetleyebilirim. Öncelikle harika bir konumu var. Ve özellikle ön odaların deniz manzarası mükemmel. Yemekler baştan çıkarıcı. Öğlen çökertme kebabını akşam ise antrikotu öneririm. Serin havalarda ısıtıcıların yardımı ile üşümeden manzaraya karşı oturacağınız bahçesinde kaliteli caz dinlemek gibi bir ayrıcalık sunuyorlar. Hafta sonları ise canlı performanslar olabiliyor. Ama haftasonu gitmeyi planlayanları uyarmam gerek. Perili Köşk küçük bir butik otel ve önceden arayıp bilgi almanız ve yer ayırtmanız gerek, kapasite sınırlı. Perili Köşk iletişim bilgileriTelefon: 0216 351 87 10e-mail: info@perilikosk.netwww.perilikosk.net

Devamını Oku