Afrika’da en çok gittiğim safari arazisi olan Sabi Sabi’ye uzun bir aradan sonra gideceğim için bu kez yolculuk benim için her zamankinden heyecanlı başladı. Bu yolculuğu daha da keyifli hale getirmek için Emirates ile business class uçmayı tercih ettim. Emirates ile ve bir de business class uçmanın ayrıcalığını özellikle tavsiye ederim. Uzun yolculuğu keyifli hale getirmenin kısa yolu da denilebilir. Business class’ta arkanıza yaslanın ve keyfini size sunulan özel hizmetle yolda olmanın keyfini çıkarın.Güney Afrika’da uçaktan indiğimde bir gece konaklayacağım Joburg civarinın en güzel yerlerinden Sandton’da Mandela Meydanında bulunan Da Vinci Hotel, lokasyonu, modern ve şık tarzı ve güleryüzlü personeli ile bizi çok mutlu etti. Ertesi sabah erkendan Sabi Sabi’ye doğru yola çıktık.En son gelişimin üzerinden 10 yıla yakın zaman geçmesine rağmen Sabi Sabi’de sanki aileden biri gibi karşılanmak çok keyifli oldu benim için.Yıllar önce Afrika’nın en kaliteli lodge’ladından biri olan Sabi Sabi’ye defalarca gelmiş ve hatta en son gelişimde Tumbela adlı büyük ve güçlü bir leoparın izini sürmüş, fotograflamıştım. Şimdi ise onu göremeyeceğimi bilerek geldiğim Sabi Sabi’de daha ilk gece inanılmaz bir sürprizle Tumbela’nın oğlu ile karşılaşmak benim için harika bir sürpriz oldu. Sabi Sabi’de safariyi anlatmadan hemen belirtmeliyim ki bu lodge’da kalmak herkesin hayalidir Afrika’da. Sınırlı kapasitesi nedeni ile yer bulmak için çok erken davranmak gerekebilir. Ama giderseniz bu güne det satın aldığınız en güzel zamanı yaşar ve hayatınız boyunca anlatacağınız anılarla dönersiniz.Güney Afrika Cumhuriyetindeki Sabi Sabi yaban hayatı koruma alanında gökyüzünü kaplayan bulutlar az sonra başlayacak şiddetli yağmurun habercisi. Bulutların karartığı savan ormanını çakan şimşekler aydınlatıyor ve büyük bir patlamaya benzeyen gök gürültüsü avına yaklaşmakta olan leopar’ın ayak seslerini gizlemesine yardımcı oluyor. Yaklaşan tehlikenin farkına varan impala sürüsünden alarm çağrıları yükseliyor. Kendisine saldıracak olan büyük kediyi yakın mesafede gören tüm hayvanların kendine özgü bir alarm çağrısı var. Bu çağrı ile birbirlerini uyarıyorlar ve korku sürüye yayılıyor. Bir leoparı bu kadar yakından gören herkesin hissedeceği ortak duygulardan biri hayranlık diğeri ise korku’dur. Az sonra başlayan ve bir kaç dakika içinde büyük bir şiddete ulaşan yağmurun yarattığı sis perdesi yardımıyla saldırıya geçen leoparın atağı boşa gidiyor ve impalalar bir gün daha fazla yaşama şansını elde ediyorlar. Ama yavruların titreyen bacaklarında hala “korku”yu görmek mümkün. Sabi adı Güney Afrika’da ki yerel Shangan dilinde “korku” anlamına geliyor. Sabi nehri, kış boyunca yağmur olmaması sebebiyle insanları tehdit eden hayvanların yoğun bulundukları bir yer olmasına sebep olmuş. İlkel kabileler su almak amacıyla gittikleri bu yerde insan yiyici hayvanlardan şimdiki gibi korunamadıklarından büyük tehlikeler yaşamışlar. Arazinin adı buradan geliyor ve Sabi Sabi bir deyiş şeklinde kalmış.Sabi Sabi ve safariSabi Sabi safari kampı, Mozambik sınırına çok yakın bir bölgede ve Kruger National Park'a sınır. Kruger National Park’dan kampı, Sabi nehri ayırıyor. Yani iki bölge arasıda doğal bir sınır var. Sabi Sabi’de safari boyunca, sabahları saat 05:00’de kalkılıyor, akşamları da tabii ki erken yatılıyor. Sabah gün doğarken başlayıp akşam yemeği saatinde sona eren safariler gerçekten yorucu.Safariye üstü açık bir Land Rover’la çıkıyoruz. Sabahları Afrika rüzgarı inanılmaz soğuk esiyor. Bu nedenle çok sıkı giyinmekte fayda var. Aslında araçta daima battaniyeler bulunuyor yani endişeye gerek yok.Sabah saat 05:30’de çıkılan safariden saat 09:00 sularında kampa dönülüyor. Mükellef bir kahvaltı bekliyor misafirleri. Günün ikinci safarisine öğleden sonra da saat 16.00 gibi çıkılıyor. Safariye çıkışımız öncesinde ranger’ımız ormanda ne içmek istediğimizi soruyor. Bu önemli. Çünkü siz akşam üstü Afrika savanlarında güneş batarken mola verip vahşi hayvanlarla birlikte günün batışını izleyeceksiniz üstelik en sevdiğiniz içkileri yudumlarken. Bu inanılması güç olay çok uzun sürmeyecek ya da çok keyifli olduğundan size öyle gelecek bu molanın ardından yola koyulmadan önce yine sıkı giyinmelisiniz. Akşam üstü saat 16:00 gibi çıkılan safariden saat 20:00’de kampa döndüğünüzde barda Afrika’ya özgü yiyeceklerle yine içkiler karşılayacak sizi. Ayrıca Sabi Sabi’de akşam yemekleri bir şölen gibi. Sıcak tatlılar, salatalar, yerel şaraplar, biralar ve tabii ki yerel dansçılar kamptaki her geceyi bir partiye çeviriyor. Bunlar anlatılırken inanılası gelmeyebilir. İnanmak için sadece ve sadece yaşamak gerekir.Bir safari keyfinin öyküsüSabi Sabi’de kaldığınız zaman boyunca sabahları oldukça erken saatlerde kalktığımızı söyledim ama bunun ne büyük bir keyif olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Sabah 05.30 gibi kalkıp, sabahın o dingin serinliğinde, dumanları tüten kahvenizi, peksimet ya da kurabiye eşliğinde yudumlamak sonra da kendinizi vahşi doğanın koynuna bırakmak insanın hayatı boyunca kaç kere başına gelebilir ki? Afrika’nın o büyülü güneşinin doğuşunu izleyerek başlayacak olan safari yaklaşık dört saat sürüyor. Günün ilk ışıkları doğmadan tüm hayvanların uyanık olduklarını görüyoruz. Özellikle bu saatler büyük kedileri görebilmek açısından ideal. Çünkü onlar sabah ve akşam saatleri dışında genelde vakitlerini uyuyarak geçiriyorlar. Onların yanına yaklaşıyoruz araçla ama bizi hiç umursamıyorlar. Bir aslan başını hafifçe kaldırıyor ve sonra önemsiz bir şey görmüşcesine çeviriyor. Uçarcasına koşan impalalar, belki bir ağaç dalında avını kollayan leopar burada asla ürkütücü gelmiyor.Ranger’lar gördükleri tüm hayvanlar hakkında bizi bilgilendiriyorlar. Benim gibi meraklıysanız, onlardan herkesin adını bildiği bu hayvanların çok özel huylarını, sırlarını öğrenebilirsiniz. Safari sorasında, nemlenen havanın etkisiyle Afrika’nın toprak kokusunu duyarak ormanın daha vahşi bir yüzünü görüyoruz, hissediyoruz. Eğer benim gibi şanslıysanız avlanan bir aslan ailesini bir kaç metre mesafeden uzun süre izlemeniz bile mümkün. Saat 20:00’de lodge’a döndüğünüzde barda Afrika’ya özgü aperatifler alırken o gün safariye çıkan diğer insanlarla sohbet ederek onlarla karşılıklı gün içinde gördüklerinizi paylaşabilirsiniz. Konum :Sabi Sabi game rezervi ekolojik bakımdan Güney Afrikanın bozulmamış bir parçası ve coğrafik açıdan dünyaca ünlü Kruger Milli parkı ile bütünleşmiştir. Lodge, Sabi nehrinin kıyısında bulunuyor.Sabi Sabi, Johannesburg’un 500km doğusunda ve Mozambik’teki Maputo’nun 200km batısındadır. Sao Paulo ve Brisbane ile aynı enlemde, Kahire, İstanbul ve St.Petersburg ile aynı boylamdadır. Sabi Sabi’de Safari için:Sedventure Tel: 0212 230 03 36www.sedventure.comrdrbrsp20 FOTOGRAF DÜNYASINDANNickolas Muray : Bir Fotoğrafçının PortresiSuna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 2013 yılına sanatseverlerin İstanbul’da ilk kez karşılaşacakları heyecen verici bir sergi ile başlıyor. 1920’lerde New York’taki en başarılı portre ve moda fotoğrafçısı, Macar asıllı Amerikalı Nickolas Muray’in (1892-1965) 92 yapıtından oluşan “Nickolas Muray: Bir Fotoğrafçının Portresi” sergisinde, Salomon Grimberg küratörlüğünde, Amerikan reklam sektöründe büyük ün kazandığı Lucky Strike, Coca Cola, General Foods gibi markalara ait ilk renkli fotoğraflarla, Greta Garbo, Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor ve büyük aşkı Frida Kahlo gibi ünlülerin prtreleri yer alıyor. Sergi 21 Nisan 2013 tarihine kadar görülebilir.Sigma’dan yeni ürün :Büyük algılayıcıya sahip kompakt fotoğraf makineleri serisinin son modeli Sigma DP3 Merrill, 46 megapiksel çözünürlüğü ve Foveon X3 direkt görüntü algılayıcısını bir araya getiriyor.50mm F2.8 objektifi ile "SIGMA DP Merrill" serisine katılan DP3 Merrill yeni nesil büyük algılayıcıya sahip yüksek çözünürlükteki kompakt fotoğraf makinelerinin öncülerindendir. Foveon X3 görüntü sensörü sayesinde, DP3 Merrill olağanüstü yüksek çözünürlüğü ve zengin ara tonları ile üç boyutlu hissi ve doğal renkler sağlamaktadır.Yüksek performanslı 50 mm F2.8 objektifiyle, (35mm SLR fotoğraf makinelerinde 75 mm’ye karşılık gelir) SIGMA DP3 Merrill inanılması zor derecede bir optik performans sağlar ve konunun her ayrıntısını yansıtır. Objektif aynı zamanda gelişmiş bir makro özelliği sunmaktadır. Standart hale getirilmiş monochrome kanalı yardımıyla, eşsiz dinamik renk aralığına ilave olarak, ileri düzeyde siyah beyaz fotoğraf çekimi yapabilmektedir. SIGMA DP3 Merrill, orta-uzak ölçek çekimler ve makro özelliği ile mevcut Sigma kompakt fotoğraf makineleri serisini tamamlamaktadır. SIGMA DP1 Merrill geniş açılı görüntüler için, SIGMA DP2 Merrill ise standart çekimler için tasarlanmıştır. SIGMA DP3 Merrill ise tüm çekim koşullarına uygunluğu ile SIGMA DP Merrill kompakt fotoğraf makinesi serisini tamamlarEkipman Sedventure'dan çekim sizden!Artık ekipmanım eksik diye düşünmeyin.Sedventure kişiye özel organizasyonlarda müşterilerine 500mm'ye varan Sigma objektif setini ücretsiz kullanıma sunuyor.
Tayland’ın başkenti Bangkok, Tayland Körfezi yakınlarında yer alıyor.Ülkenin en kalabalık kenti olan Bangkok, ekonomi, politika, kültür, ticaret, eğitim ve ulaşım merkezi. Güney Asya'nın kalbinde yükselen kent, yine Güney Asya'nın en önemli ekonomi ve finans merkezi. Sahip olduğu çok sayıda kültürel mekan Bangkok'u dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri haline getiriyor. Batıya ayak uydurmuş bu modern kent, gösterişli ve heybetli bir görünüme sahip. Çok sayıda tapınak, Buddha heykelleri ve Kraliyet yapıları kentin eski ve özgün yönünü ortaya koyuyor.“Melekler Şehri” denildiği gibi “Güleryüzlü İnsanlar Şehri” ve “Tapınaklar Şehri” diye adlandırılan Bangkok’u bir de kendi gözümle gördükten sonra bunların yanısıra “Fotografçılar Şehri”de denebilir diye düşündüm.Bangkok herkesin ilgisini çekecek bir şehir ama fotograf meraklılarının özellikle görmesi gereken bir yer. Tapınaklar, gündelik yaşam ve portreleri ile fotograf çeken herkesi büyüleyebilecek renklilikte ve hareketli bir kent.Hemen belirtmeliyim ki herkes fotoğraf çektirmekten hoşlanıyor ve pek itiraz eden olmuyor. Bu da porter çekmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat oluşturuyor. Ben özellikle yüzer markette yaptığım çalışmaya doyamadım desem yeri var. Bu hafta size Bangkok deneyimlerimi anlatacağım. Sedventure ile kendinize özel bir Bangkok seyahati organize edebilir ve hatta biraz da uzun kalırsanız bir sergi bile açabilecek kadar fotografla dönebilirsiniz.Bangkok’da başta ulaşım olmak üzere herşeyin çok uygun fiyatlı, insanların güleryüzlü ve yardımsever olduğunu hemen belirtmeliyim. Bu iki özelliği nedeni ile şehrin her yerini kolaylıkla bulabildim ve çok keyifli günler geçirdim.Bangkok’da gezip görülecek çok şey var ama benim özellikle bir kaç önerim olacak. Yüzer market hayatınızda göreceğiniz en ilginç yerlerden biri. Şehre biraz mesafesi var ama gittiğinize kesinlikle değecek. Ayrıca yazımda listelediğim tapınakları mutlaka görmelisiniz çünkü onlar da eşi benzeri bulunmayan yapılar. Bangkok’da sadece meyve yiyerek bile yaşayabilirsiniz çünkü her yerde bir çok taze meyve satılıyor. Ayrıca Bangkok Marriott Resort Spa otelinin nehir kıyısındaki bahçesinde yapılan müzik ve dans gösterileri size Bangkok’u daha güzel hissettirecek.Uzakdoğu denildiğinde akla ilk gelen kentlerden biri Bangkok. Aynı zamanda Tayland'ın en büyük, kalabalık şehri. Kent, Chao Phraya Nehrinin doğu yakasında, Tayland Körfezi'nin yanında 1782 yılında Kral I. Rama tarafından kurmuş. Bugün artık Güneydoğu Asya'nın en hareketli kentlerinden biri. Oldukça kalabalık nüfusuna rağmen dünyanın her ülkesinden insanın akınına uğrayan kent turistik açıdan da populer. Kentin adı Taycada da Melekler Şehri olarak anılıyor. Gerçekten de kentte bulunan binlerce ve rengarenk tapınak belki de insanda bu duyguyu uyandırılor olabilir. Bangkok’de neredeyse adım başı karşınıza çıkan tapınaklarda dua edebiliriniz. Günün her saati ciddi bir hareketlilik yaşanan Bangkok’da dışarıdan gelenler için karmaşa gibi görünen bir düzen hakim. Bunu kentte bir süre kalınca anlıyorsunuz. Evet ilk bakışta insanı iten kendine has kokuları, turuncu renkli giysileri ile sokaklara hakim rahipleri, kanallarda gezen tekneleri ile Bangkok gezilmeye görülmeye değer.Şimdilerde modern alış veriş merkezleri, lüks otelleri ve binaları ile dikkat çeken kent kurulduğunda oldukça küçük bir ticaret menkeziymiş. Şimdi ise ticaretin kalbi burada atıyor diyebiliriz. Bangkok bir çok açıdan da oldukça ucuz bir yer. Örneğin yarı değerli taşlar, incilerle bezenmiş takıları çok ucuza almanız mümkün. Yaklaşık 400 tane tapınak olan şehirde bulunan yapıları gezmeden önce Budizm hakkında sizi bilgilendirecek bir kitap okursanız; tapınaklar, heykeller ve birçok yerde rastlayabileceğiniz rahiplere çok daha anlamlı ve farklı bir gözle bakabilirsiniz. Bangkok görülecek yerlerÖnemli Tapınaklar :Grand Palas: Duvar resimlerine ilgi duyuyorsanız mutlaka görün.What Pho : 46 metre uzunluğunda ve 15 metre yüksekliğinde olan Budha heykeli görülmeye değer.What Arun: Yüksek ve dik basamaklı bu tapınak size eşsiz bir Bangkok manzarası da sunacak. Mutlaka çıkın.Golden Mount: Bu tapınağa gün bsatımında gidin. Manzara sizi büyüleyecek.Golden Budha: Değeri 190 milyon dolar olan ve 5.5 ton altından yapılmış bu Buda çok etkileyici.Yüzer pazarBangkok kentine 100 kilometre uzaklıkta bulunan bu pazar mutlaka görülmesi gereken bir yer. Bangkok’a gidip de bu pazarı görmezseniz kenti gördüm demek gerçekten mümkün değil. Bu pazara gitmek için yaklaşık bir saat süren bir otobüs yolculuğunu göze almanız lazım. Daha sonra bineceğiniz teknelerle gezeceğiniz kanalda buradaki yaşamı yakından izleyebiliyorsunuz. Burada kanal boyunca sıralanmış evlerin yaşamları size şaşkınlık verici gelebilir. Tayland’lılar burada tüm ayrıntıları ile hayatlarını sergiliyor. Daha sonra göreceğiniz yüzer carşıda yiyecekten hediyelik eşyalara kadar her şey var. Sebzeler, rengarenk meyveler, kızartma kokuları ile dolmuş tekneler bu pazarın sıradan görüntüleri. Burada bazen teknelerin içinden alış veriş yapılabiliyor bazen de tekneden inerek kıyıdaki platformlar üzerindeki dükkanlardan alışveriş yapılıyor. Özellikle belirtmek gerekirse burada mutlaka pazarlık yapmak lazım.Çin MahallesiBangkok’daki en ilgi çekici yerlerden biri de Çin mahallesi. Burada sokaklar çok kalabalık ama mahallede bulunan dükkanlara girmeşi başarırsanız ürünlerin oldukça ucuza satıldıklarını göreceksiniz. Mahallenin 200 yıllık bir tarihi olduğu da söyleniyor.Siyam MeydanıBangkok’ta modern alışverişin merkezi olarak bu meydan Kabul ediliyor. Zaten Güneydoğu Asya’nın en büyük alışveriş merkezi olan Mah Boon Klong da burada yer alıyor. Ve dolayısıyla kentteki gençler, turistler, alışveriş yapmayı sevenler bu meydanı mutlaka ziyaret ediyor. Ne yenirTayland acı, ekşi, tatlı, baharatlı yiyeceklerle, deniz ürünleri, egzotik meyveler, sos ve çeşni ile anılıyor. Bu mutfakta kırmızı biber, nane, misket limonu, yer fıstığı, Hindistan cevizi başta olmak üzere bu gibi tatların karışımından oluşan farklı lezzetler sunuluyor. Denemenizde fayda var. Kişiye Özel Turlar için Sedventure : 0212 230 03 36Halka Açık Turlar için : Setur : 0216 444 0 738
Gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel… Harika bir kahvaltı sonrasında kahvenizi içerken lapa lapa yağan karları izleyebildiğiniz, rahat koltuklarınızda oturup müzik dinleyerek sadece kendinizi hissettiğiniz ve isterseniz dışarı çıkıp, vücudunuzu ve beyninizi aynı anda boşluğa bırakmanın keyfini sonuna kadar çıkartabileceğiniz bir kış oteli Golden Key Kartalkaya… Şubat ayının son günlerine yaklaşmışken, yani kar tatli yapmak için bir, iki ay zamanımız kalmışken bir Cuma akşamı çıkın ve gidin…Kentin gürültüsünden 3.5 saat uzaktaBen gittim ve size de mutlaka öneriyorum… İstanbul’dan çıktıktan 3.5 saat sonra Golden Key’deydim. Hava soğuktu, kar da yağıyordu. Ancak, otelin kapısından içeri girip, resepsiyondaki görevlilerin güler yüzlerini görünce sanki bir ev ortamında olduğumu hissettim. Otel daha girişinden itibaren sıcacık ve çok huzurlu görünüyordu. Çıtırtılarla yanan şömine, tamamen misafirlerin rahatlığını ön plana alan ve manzarayı da izlemelerine olanak veren oturma gruplarının olduğu lobide biraz dinlendikten sonra odama geçtim. Manzara muhteşemdi. Otelin müdürü Kadir Bilgin’den aldığım bilgiye göre; Golden Key Kartalkaya’nın dış mimarisi Fransız Lea Invent tarafından, iç mimarisi ise Barbara Pensoy tarafından yapılmış. Golden Key otellerinin sahibesi Şebnem Uyar’ın eli ise tüm otellerine olduğu gibi buraya da sihirli bir biçimde dokunmuş… 2004-2006 yıllarında “en iyi beton prefabrik yapı ödülüne” layık görülen Golden Key Kartalkaya aslında ciddi biçimde kayak sporunu sevenleri ağırlıyor. Ancak iddia ediyorum ki, sadece otelde konaklamak ve civarında kar keyfi yapmak için bile gidilebilir. Golden Key otelenin aynı zamanda hoş bir spa oteli olduğunu da unutmayın. Masaj, sauna, buhar odası ve açık hava jakuzisi ile keyfinizi tamamlayabilirsiniz.Son yıllarda Türkiye’nin gözde kayak merkezlerinden biri haline gelen Kartalkaya, Bolu ilinin güneydoğusunda ve Köroğlu Dağları üzerinde yer alıyor. Bu bilgiler bile bölgenin gerçekten çok etkileyici olduğuna işaret.. Oda’da KahvaltıBen kahvaltıyı Köroğlu dağları manzarasında yapmayı tercih ederek odamda aldım. Diğer odaların da manzarası aynı güzellikte oduğu için size de öneririm. Sevgiliniz veya eşinizle başbaşa, hoş bir kahvaltı yapabilirsiniz. Kahvaltıda otelde yapılan mısır ekmeği ve pekmezli ekmek mutlaka denenmeli. Ve yine Şebnem hanımın dokunuşunu hissedeceğiniz kumkat reçelini asla kaçırmayın.Brasserie’de öğle yemeğiKestaneli bal kabağı çorbası, Kuzu elbasan tava, Şebnem hanımın özel olarak getirttiği kuşkonmazlı ravioli gibi seçenekler özellikle denenmeli. Ama siz de benim gibi yapıp öğle yemeğini İtalyan mutfağı seçenekleri sunan Brasserie de alabilirsiniz. Kasım usta sizi unutamayacağınız lezzetlerle tanıştıracak. İlk kez burada denediğim pancarlı rizotto benim favori önerim.Akşam yemeğiKarla kaplı çevrenin yansıttığı ışık ile büyüleyici bir manzara eşliğinde yiyeceğiniz akşam yemeğinde otelin zengin şarap mönüsünü mutlaka inceleyin. Benim tercihim Summerland idi. Akşam yemeğinde ise Halis Usta’nın marifetleri sizi keyiflendirecek ve mutlu edecek.KayakOtelde kalırken, kayak ve snowboard yapmak istediğinizde, bu malzemeleri yanınızda getirmenize gerek yok. Bunları otelden kiralamanız mümkün isterseniz satın da alabilirsiniz. Konakladığınız gece sayısı kadar ski pass konaklama bedeline dahil. Ski pass kartınızla Kartal Otel pistlerinden ücretsiz faydalanabiliyorsunuz. Dorukkaya Otel pistlerinden faydalanmak isterseniz ek bir ücret söz konusu. Kayak, snowboard, snowkite dersleri profesyonel eğitmenler tarafından veriliyor. PistlerBolu şehir merkezinden Kartalkaya’ya yaklaşık bir saatlik zevkli bir yolculukla ulaşılıyor. Özellikle hafta sonları gerek Bolu gerekse Ankara ve İstanbul'dan kayak yapmaya gelen önemli bir kitle var. Kartalkaya kayak merkezinde Kartal Otel pistlerinde 2 adet telesiyej, 6 adet teleski ve 3 adet baby lift olmak üzere toplam 11 lift bulunuyor. Mekanik tesiste toplam taşıma kapasitesi 6000 kişi/saat. 12 adet pistte toplam uzunluk 20 km.yi buluyor. Yeşil Lift (Chairlift - 700 m) Çamçukuru Lift (Chairlift - 650 m) İnekçayırı 1-2 (Ski-Lift - 900 m) Resuldede 1-2 (Ski-Lift - 600 m) Kazankaya (Ski-Lift - 650 m) Köroğlu Lift (Ski-Lift - 1200 m) 2 Baby LiftHer seviye kayakçıya hitap eden 900 metre uzunluğundaki Büyük Teleski, etkileyici manzarasıyla yoğun ilgi görüyor. Birinci sınıf konfor sunan Kartalkaya otellerinin olanakları çok geniş. Hizmet seçenekleri iyi ısıtılmış kapalı yüzme havuzundan sinema salonuna, dünya mutfaklarından seçkin örneklerin sunulduğu şömineli restoranlardan dağ manzaralı jakuzili odalara kadar uzanıyor. Üstelik merkezdeki otellerin konukları kayak pistlerinin kullanımında çeşitli avantajlardan yararlanabiliyor. Kartalkaya’da hava durumu ve pistler için :http://tr.snow-forecast.com/resorts/Kartalkaya Kartalkaya Hakkında Türkiye'nin en gözde kayak merkezlerinden biri olan Kartalkaya kayak ve snowboard merkezi, Batı Karadeniz bölgesinde, Bolu ilinin güneydoğusunda, Köroğlu dağları üzerinde yer alıyor. Kartalkaya Kayak Merkezi Alp disiplini kayak ve Tur kayağı için çok uygun koşullara sahip. Kartalkaya Kayak Merkezinin kayak yapılan alanı 1850 - 2200 metre yükseklik kuşağı üzerinde yer alıyor. Kartalkaya yarı ılıman bir iklime sahip olup Kartalkaya Kayak Merkezi ve çevresi çam ormanlarıyla kaplıdır. Hakim rüzgar yönü batı - kuzeybatıdır.Türkiye'de kayak denince akla ilk gelen yerlerden biri olan Kartalkaya Kayak Merkezinde Aralık ayı başlarından mart ayı sonlarına kadar kayak yapılabiliyor. Kartalkaya kayak merkezinde 3 metreye kadar kar görülüyor. Kartalkaya, Türkiye'nin sayılı kayak merkezlerinden. Bir kaç tane otel ve kayak pistleri bulunuyor. Kayak, kızak ve snowboard kiralama hizmeti de var. Manzara dev çam ağaçları ile süslü. Bolu dağları ve Köroğlu dağları rahatlıkla görülebiliyor. Eteklerinde yaylalar bulunuyor. Yazın çim kayağı, doğa yürüyüşü gibi aktiviteler de yapılıyor. Nasıl Gidilir?Istanbul-Ankara’yı bağlayan Tem otoyolunun Bolu Doğu sapağından çıkıp sağa yani Bolu yönüne döndükten sonra 2km ilerleyip sol tarafta Kartalkaya tabelasını görebilirsiniz. Bu sapaktan sonra 28km yolunuz var. Sürekli açık tutulan yolda zorluk yaşamamak ve zincirle uğraşmamak için kar lastiği kullanmanızı ve güvenli bir şekilde ulaşmanızı öneririm. SETUR iletişim bilgisi: 216: 4440738
Sevgilinizle başbaşa kalıp, ona aşkınızı ifade etmek için 14 Şubat’ı beklemenize tabii ki gerek yok ama eğer bu tarihte romantik bir kaçamak yapmak isterseniz Cappadocia Cave Resort, (CCR) bunun için çok uygun bir adres diyebilirim. Güvercin Vadisi’ne 1 km ve Üçhisar ilçesine ise 500 metre uzaklıkta bulunan, tüm vadiyi kuşbakışı izleyen bir noktada kurulu olan CCR, Kapadokya’ daki en lüks otellerden biri. Açık bir yüzme havuzu, holistik güzellik uygulamaları içeren tam donanımlı bir spa merkezine sahip olan CCR’da sevgilinizle geçireceğiniz bir hafta sonu tatili mükemmel anılarla buradan dönmenize neden olacak. Tümü farklı biçimlerde dizayn edilmiş, bazılarında jakuzi de bulunan odalar taş mimari eseri ve geleneksel bir iç tasarıma sahip. Cappadocia Cave Resort & Spa Boutique’ te sauna ve Türk hamamının yanı sıra iyi donanımlı bir spor salonu da bulunuyor. Bu romantik otelin panoramik doğa manzaralı terasında bir kadeh Kapadokya şarabı içmekse paha biçilmez bir keyif diyebilirim...Karlar altında peri bacaları ve vadilerVe kapadokya şimdi karlar altında öylesine fotojenik ve zarif ki. Her anını fotoğraflamak istiyorsunuz, tanık olduğunuz günün her dakikası sürpriz dolu. Mesela böylesine bembeyaz bir gecede hele de dolunaya denk gelirseniz manzara gerçekten büyülüyor insanı. Ayın sapsarı ışığı tüm peri bacalarını aydınlatırken karın beyazı ile tüm bölgeyi aydınlatıyorÖ Böylesine güzel bir gecenin sabahında eğer saat 06:00 civarı kazara uyanırsanız pencerenizden gökyüzüne mutlaka bakın çünkü yüzlerce balonun sizin için dans ettiğini sanacak kadar gizemli bir tabloyla karşılaşacaksınız. O balonlara binip tüm vadiyi yukarıdan siz de izleyebilirsiniz unutmayın. Zaten Kapadokya’ya gidip de bu zevki tatmadan dönmeyin derim. Bülbül seslerine uyanmakYani diyorum ki, Kapadokya’nın sadece barındırdığı derin tarihinden, kiliselerinden ve kültür turizminden ibaret olduğunu sananlar çok ama çok yanılıyorlar. Belki de hep erteledikleri tatillerini bu gizemli doğanın içinde yapmak ve Kapadokya’nın farklı özelliklerini de keşfetmek zamanı çoktan gelmiştir. Çünkü Kapadokya her mevsim farklı bir zenginlik ve çekicilik barındırıyor. Florası, kuş çeşitleri, mağaralar arasındaki yürüyüş parkurları, bisiklet yolları, gün doğumu ve batımları, hatta artık unutmaya başladığımız bülbül seslerine bile uyanabilirsiniz. Tüm bu güzelliklere tanıklık etmek için otel odanızdan çıkıp, araçla bir yere gitmenize gerek de yok üstelik.Otelin önünde Göreme Milli Parkı uzanıyorSize biraz CCR’ın coğrafi konumundan bahsetmek istiyorum. Otelin hemen önünde Unesco’nun Dünya Mirasları listesindeki Göreme Milli Parkı uzanıyor, vadiyi izlemek için her sabaha karşı yükselen balonların dansı her odanın penceresinden ve balkonundan rahatlıkla izlenebiliyor. Otel diyorum ama aslında ortada sanki bir otel yok, daha çok bir mahallede, kendi evinizdesiniz gibi hissediyorsunuz. Zaten yatırımcısı ve işletmecisi diyor ki; ‘’Biz bir otel inşa etmedik, var olan mağara ve taşevleri temizledik ve küllerinden bir mahalle yarattık.” En hoş tarafı da şu ki, gördüğüm tek ‘’İçinden sokak geçen otel’’ Yani sahil bölgelerinde gördüğümüz tatil köylerinden daha gerçek bir ‘’tatil köyü!’’ Bu köyün manzarası da ayrıca şahane... Üstelik otelin her yerinden hemen hemen aynı manzarayı izleyebiliyorsunuz. Sabahları kahvaltı salonunda çayınızı içerken de, akşam üstü şarabınızı yudumlarken de veya SPA’da havuza girerken... Fark etmiyor.Tatilde sessizliği hissetmekKapadokya’yı bir defa gelmekle keşfetmeye imkan yok. 2 havaalanı (Nevşehir ve Kayseri) olan ender yerlerden biri, üstelik otele yarım saat uzaklıkta. Trafik hiç yok, bu yüzden bir yere yetişir miyim kaygısı da yaşanmıyor. Büyük şehirlerden gelenlerde aynı şaşkınlığı görüyorsunuz. “Burada zaman durmuş gibi’’ diyorlar. Turistik yerler gezildikten sonra bir de gizli saklı kalmış yerler var... Örneğin çok popüler olmasa da sakin bir peri bacasının yanında bir barbekü partisine katılmak gibi...Havalar soğuk diye telaşa da gerek yok. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, hava soğuk ama kuru olduğu için bu yüzden de içinize işlemiyor. İngilizler ne demiş: ‘’Kötü hava şartları diye bir şey yoktur, yanlış ve kötü kıyafet seçimi vardır!!’’ En sağlam botlarınızı ve kalın paltonuzu giyin, doğada bir etkinlik yaptıktan sonra otelin sımsıcak, 1500m2 alana yayılmış, hayatta başka yerde rastlayamayacağınız mağaradan oyma SPA merkezinde vakit geçirin. Hem vücudunuz, hem ruhunuz dinlensin. Bu arada telefonlarınızı da kapatın, o da dinlensin... Belki ‘’Öncelikleriniz ve Aciliyetleriniz‘’ listenizi bir daha gözden geçirip, size ulaşmak isteyenlere farklı bir bakış açısı ile ama daha dingin, daha duru ve olumlu bir ruh hali içerisinde dönersiniz... Aslında önümüzde 14 Şubat gibi son yıllarda sıklıkla kutlanan çok özel birgün var. Bu özel zaman için siz de bir farklılık yaratabilir ve çıtayı yükseltebilirsiniz. Dingin, huzur dolu ve doğal ortamda geçirilecek 1 günü unutulmaz kılacak bir tatil farkların en büyüğü olabilir... Üstelik CCR Hotels& spa her şeyi düşünmüş, “Her şey sevgililer için” diye düşünmüş ve özel indirimler yapmış. ‘’Siz aşkınızı dillendirin,gerisini bize bırakın ‘’demiş...Detaylı bilgi için; Kişiye özel turlar için; Sedventure: 0212 230 03 36Halka açık turlar için; Setur: 0216 444 0 738
O deli adamın hikayesi...Günümüzde kayak turizmi deyince uzun zamandır akla ilk gelen Kartalkaya’yı Kartalkaya yapan Mazhar Murtezaoğlu’nun hikayesinden söz etmek istiyorum size... Grand Kartal Otel’in sahibi olan kızı Emine Ergül anlattı... Aslen Rizeli olan Mazhar Murtezaoğlu, orman mühendisiyken 1960’ta Bolu’ya gelmiş. Bolu Dağı’nda Varan tesislerini ve Ulusoy tesislerini kurmuş. Daha sonra yine Bolu Dağı’nda Ankara-İstanbul arasında Koru Otel’i yapmış. Daha sonraki senelerde Uludağ’a tatile giden Mazhar Murtezaoğlu Türkiye’de başka dağlarda da kış turizminin yaşatılabileceğini düşünmüş. Bolu’ya döndüğünde Kartalkaya’yı gözüne kestirmiş. Buraya kayak merkezi kuracağını söyleyen Mazhar Murtezaoğlu hakkında o dönemde çevresindekiler “Bu adam delirmiş” demişler. Yolu, suyu, elektriği, hiçbir şeyi olmayan bir dağ başının bir kayak merkezi haline gelebilmesine imkan vermemiş o dönemde hiç kimse. Önce Kartal Otel ve daha sonrasında Grand Kartal Otel’i yapan Murtezaoğlu, o yıllarda kendisine gülen herkesi utandırmış oldu... Türkiye’de kış turizminin en iddiali ismi Kartalkaya, o deli adam sayesinde binlerce kayakçı ve snowboardcuyu her yıl ağırlıyor...Otel hakkında* Grand Kartal Otel’in 160 odasının tamamı pist manzaralı ve 500 yatak kapasitesi.12 adet birbirine geçişli oda var* 500 kişilik restorana diğer otellerden bile sadece yemek için gelen olduğu söyleniyor.* Kayak dersleri almak isterseniz otelin bunun için de hizmeti var.* Otelin butiğinde kayak giysilerini uygun fiyata satın alabilirsiniz.* Mini marketin adının mini olduğuna bakmayın pek çok ihtiyacınızı karşılayabiliyorsunuz.* Oyun salonunda iyi vakit geçirebiliyorsunuz.* Fitness center ve sauna ise kar keyfi yaptıktan sonra oldukça hoş vakit geçirmenizi sağlıyor. Bugün Grand Kartal...Grand Kartal Otel; İstanbul’a 3, Ankara’ya 2 saat uzaklıktaki Kartalkaya’da bulunuyor. Mazhar Murtezaoğlu’nun kızı Emine Ergül ve damadı Halit Ergül tarafından işletilen Grand Kartal Otel’in artık oturmuş bir müşteri potansiyeli var ki, bu durum Emine Hanım ve Halit Bey’in sürekli olarak otelde misafirlerle birebir ilgileniyor olmasının bir sonucu. Sıcak bir dağ oteli atmosferine sahip Grand Kartal Otel, gelen misafirlerin de içini ısıtıyor dememde bir sakınca yok, çünkü durum aynen böyle.Grand Kartal Otel, aynı zamanda Türkiye’de kayaktan bahsedince ilk akla gelen otellerden biri. Aralık ortasında başlayan kış sezonu, Nisan’a kadar sürüyor. Otelin en dikkat çekici özelliklerinden biri de yemekleri... Otelden ayrılan her misafirin aklının Grand Kartal’da kalmasına neden olan yemekler, Bolulu ustalar tarafından hazırlanıyor. Misafirlerin çok büyük bir bölümü; Grand Kartal Otel yemeklerinden, Türkiye’deki sayılı mutfaklardan biri olarak övgüyle bahsediyor. Uzun restoranın başından sonuna kadar kurulan açık büfesi, hem çeşit hem lezzet bakımından Türkiye’deki en iyi örneklerden biri.Dağda toplam 5 otel bulunmasına rağmen, 28 kilometrelik dağ yolunu her gün açan ve araçların rahatça çıkmasını sağlayan ise yine Kartal Otel ve Grand Kartal Otel oluyor.Türkiye’nin en bakımlı ve konforlu pistleriTürkiye’nin en bakımlı pistlerinin bulunduğu Grand Kartal Otel, Avrupa’daki örneklerini aratmayacak kayak kalitesini misafirlerine sunuyor. Avusturya’dan gelen uzmanlar tarafından tüm pistler belirli periyotlarda kontrol ediliyor ve liftlerin bakımları da yapılıyor. Kayakçıların otelden kayağa çıkmak için metrelerce yürümek zorunda kalmaması da Türkiye’deki çoğu otele göre artı bir konfor denilebilir. Kayak yapanlar kayak odasının hemen dışında kayaklarını ya da snowboardlarını takıp kaymaya başlayabiliyor. Pistlerin kullanımı ise otelde kalanlara ücretsiz. Kar kalitesi ile Türkiye’de bir numara olan Kartalkaya’da; toz kar denilen, güneşte parıldayan karlar arasında kayıyorsunuz.Köroğlu Dağları’nda iki bin metrede bir kayak merkezi Kartalkaya, Bolu ilinin doğusunda Köroğlu Dağları’nda bulunan bir kayak merkezi. Uludağ, Ilgaz gibi merkezlerin yanında Türkiye’nin sayılı kayak merkezlerinden. Burada kurulmuş olan oteller her kış kayakseverleri ağırlıyor. Dağa çıkarken kurulu olan bir de kayak, kızak ve snowboard kiralama hizmeti var. Oteller meydanında Cafe Society yer alıyor. Dağa ulaşımda hemen her mevsim bir sorun yok. Yani kara kışta da rahatlıkla yukarı çıkılıyor. Oteller tatil ve eğlence amacı için oldukça yeterli denebilir. Dağın manzarası dev çam ağaçları ile süslü. Oteller 2000 metre yükseklikte bulunuyor. Zirve ise yaklaşık olarak 2200 metre. Kış mevsiminde kar kalınlığı 3 metreyi buluyor. Kayak sezonu Aralık-Nisan ayları arasında Bolu dağları ve Köroğlu dağlarının rahatlıkla görülebildiği Kartalkaya’nın eteklerinde yaylalar bulunuyor. Yazın ise doğa yürüyüşleri yapılıyor. Yenilenen yüzüyle müşterilerini bekliyor 1998’de açılmış olan Grand Kartal Otel, bu sezona yenilenmiş olarak girmiş. Halit Ergül; odalarda ve genel mekanlardaki yenilikleri anlatırken, bu sezon bittiğinde yeniliklere devam edeceklerinin altını çiziyor. Ailenin ikinci oteli olan Gazelle Resort & Spa’da kullanılan yenilikleri Grand Kartal Otel’e de taşıyacaklarmış.Pistler* Toplam uzunluğu 20 km’yi bulan 12 adet pist var.* Lift kapasitesi 6000 kişi/saat.* 2 adet chair lift, 6 adet ski lift ve 3 adet baby lift bulunuyor.* Liftler otel müşterilerine ücretsiz.,Geniş bilgi ve rezervasyon için;Setur: 0216 444 0 738
Ünlü sanatçıları, kuleleri, köprüleri ve kuklaları ile Avrupa’nın en ünlü kentlerinden biri Prag. Kentte girdiğiniz her dar sokakta, nehri seyre daldığınız sayısız köprüde sanki geçmişin izini sürdüğünüzü hissediyorsunuz. Milan Kundera, Franz Kafka gibi yazarların yaşadığı Prag hiç yaşlanmayan gizemli bir kadın gibi… Bu nedenle turizm denilince ilk akla gelen kentlerden biri. Ancak Prag, sadece bir turistik kent değil. Yüzlerce yıllık bir geçmişin izlerini taşıyan sokakları, meydanları ile istemeyenleri ve hatta düşünmeyenleri bile geçmişin tozlu sayfaları arasında dolaşmaya ikna ediyor. Eğer bu gizemin içinde siz de bir yolculuk yapmak isterseniz Sedventure’ı arayıp bu yolculuğa katılabilirsiniz. Karlar altında bir Prag’dan söz edeceğim size. İddia ediyorum ki, karlı bir kış günü Prag’daysanız düşler ülkesinin kapısından içeri girenler kadar bağlanırsınız bu kente. Sislerin ve kar tanelerinin arasından süzülen ışık huzmeleri, gece boyunca uzayıp giden ışıklar, köprülerin üzerinde geceye enstrümanları ile katılanlar, sokak satıcıları, gökyüzüne uzanan kuleler Prag’a çekiyor bir çok insanı. Prag tarihiBohemya Krallığı ve devamında da Çekoslovakya’ya dayanıyor. Prag kalesinin kurulması 9. yüzyıla dayanıyor. 10. yüzyılda Prag, Bohemya Krallığı’nın merkezi olmuş. Asıl yenilenme dönemi ise Bohemya Kralı ve kutsal Roma-Germen İmparatoru IV. Karluv zamanına rastlıyor. Kral kenti Bohemya’nın merkezi yapmakla kalmamış, aynı zamanda bir kültür ve mimari kenti de yapmış. Orta Avrupa’daki en eski üniversite olan Karlova Üniversitesi 1348 yılında bu kentte kurulmuş.Prag, 9’uncu yüzyıldan itibaren Çeklerin başkenti. 14’üncü yüzyılda İmparator 4.Karl’ın çabaları ile sıradan bir şehir olmaktan çıkıp bir metropol haline gelmiş. 17’nci yüzyıldan itibaren Avusturya’lıların egemenliğine giren kent, 1918'de kurulan Çekoslavakya'nın başkenti ilan edildi. 1939’da ise bombardıman tehdidi üzerine Almanlara teslim edildi. 1945’te Rus askerleri tarafından istila edilen kent, 1948’de yapılan seçimlerinin ardından 40 yıllık Komünist iktidarına adım attı. Bugün Cumhurbaşkanı olan Vaclav Havel'in dünyaya tanıttığı Kadife Devrim'le 1989'da yeniden demokrasiye geçebildi.1918 yılında bağımsızlığını ilan eden Çekoslavakya’nın başkenti olan Prag, Doğu Avrupa’nın savaşlardan bozulmayan nadir kentlerinden biri olarak kalmış. İkinci dünya savaşında sosyalist rejime entegre olan ülke ve dolayısıyla Prag, sosyalist rejime karşı ilk ayaklanmaların yaşandığı kent aynı zamanda.Prag’a hangi mevsimde giderseniz gidin o hüzünlü köprüleri ve kulelerinden kendinize doğru uzanan bir yol bulacaksınız. Tam 100 tane kule var Prag’da. Bu çok tuhaf gelebilir ama doğru. Tarihi zenginliği bir müzeler kenti haline de getirmiş Prag’ı. Eğer sadece alışveriş için gezmeyenlerdenseniz Prag kendinizi hissetmeniz için çok uygun. Bir meydanda herhangi bir kafede oturup Kafka’nın neden yabancılaşmayı böylesine içten yaşadığını düşleyebilirsiniz. Ya da Kundera’nın ateşli aşklarını. Kundera’nın aşklarını anlamak için devrimi de sorgulamak gerektiğini ve yaşamın ağırlığını tüm benliğinizde duyarken kulelerden gökyüzünü izlemenin tuhaf çekiciliği de yine Prag’da hissedilebilecek bir duygu. Kışın eksilere düşen hava sıcaklığı bile kenti gezme dürtünüzü engelleyemeyecek. Prag’a hayat verenler Vltava nehri ve Karluv Köprüsü kentin en önemli iki ismi. Nehir tüm Prag’ı süslüyor. Üzerindeki 17 köprüden en ünlüsü ise tabii ki Karluv. Bu köprüden Prag’ın kalbi Stare Mesto’ya ulaşılıyor. Bu meydan Prag’ın en renkli alanlarından biri. Kukla satıcıları, kafeler, nehir kıyısında yürüyen sevgililer, köprülerin üzerinde mesken tutmuş müzisyenler geceleri Prag’ın karları altında bir düş gibi üzerinize geliyorlar. Avrupa’nın ortasında böylesine büyüleyici bir atmosfer şaşırtıyor insanı. Bazen bu şaşkınlık bir kuklanın siyah gülen gözlerinden sizi yakalıyor, bazen de bir kulenin gökyüzünü delen görüntüsünden. Yaz-kış veya sonbahar fark etmez. Mutlaka gidin Prag’a. Düşlerin nasıl gerçeğe dönüştüğüne şahit olacaksınız.Prag’da hep hüzünden bahsedenler bir kuklanın gözlerindeki gülümsemede hayatın komik hüznünü de yakalıyorlar ve bu nedenle Prag ve hüzün birbirine çok yakışıyor.Kuleleri, köprüleri, kuklaları ile Avrupa’nın en ünlü kentlerinden olan Prag bu özellikleriyle öylesine ilgi çekiyor ki turizm denilince ilk akla gelen kentlerden biri haline gelmiş durumda. Ancak bütün bu özellikler Prag’ın sadece turistik bir kent olduğu izlenimini vermemeli. Zaten Prag’a böylesine beklentilerle gidenler çok çabuk anlıyorlar yanılgılarını. Prag’ı hissetmek için biraz Kundera’yı, Kafka’yı, ve Bohemya Krallığını tanımak bilmek gerekiyor. Yüzlerce yıllık geçmişin izlerini taşıyan sokakları, meydanları ile istemeyenleri ve hatta düşünmeyenleri bile kendi düşlerine çekip alıyor.Prag bir anlamda içine kapanmanın kenti. Kendine dönmenin, belki insanın kendisiyle yüzleşmesinin başkenti. Kafka’nın söylediği, “İnsanlarla ilişkim olmadığı zaman yalan dolan farketmiyorum pek. Kısıtladığımız oranda çevremiz arınıyor” sözleri bu duyguların tam ifadesi gibi...Komünizm sonrası yaşama dair düşleri yiten binlerce insanın savrulduğu Prag şimdi gerçekten altın çağını yaşıyor. Tabii ki bu altın çağ, insanların para kazanmaları ve dünyaya açılmaları anlamında bir altın çağ.Prag son zamanlarda dünyanın olduğu kadar Türklerin de en çok ilgisini çeken kentlerden biri durumunda. Nato'ya yeni girmiş olan Çek Cumhuriyeti tarihi, turistlik ve doğal güzellikleri ile tüm dünya ülkeleri arasında önemli yer tutuyor. Avrupa’lı birçok kişi tarafından ‘Küçük Paris’ diye tanımlanıyor Prag.Prag, Viyana ile bazı açılardan benzetilebilir. Örneğin kafeleri ve klasik müzik tutkunluğu bu kentt de yoğun bir şekilde kent yaşamına hakimler. Prag’ın en eski kafelerinden Kafe Slavia’da oturup bir kahve içerken Prag’da yaşamı izleyebilirsiniz.Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde önemli bir merkez olan Prag, Bohemya’nın ortasında Vltava Nehri’nin ortadan kestiği bir çanak gibi. Nehrin iki yakasında setler halinde kurulu olan kent, Hradcany, Stare mesto, Mala Strana ve Josefov adlı semtlerden oluşuyor.Nehrin bir kıyısındaki kraliyet sarayının bulunduğu Hradcany ve diğer kıyısında bulunan Vaclavske Meydanı’yla birbirine bağlanan eski kent, Stare Mesto, 650 yıllık yeni kent Nove Mesto adını alıyor.1200 yıllarında eski kent halkıyla çatışmalarını önlemek için Almanlar özel bir mahalle Mala Strana yani küçük kenti kurmuşlar.18. yüzyılda Stare Mesto’nun ötesinde, başlangıçta bir panayır yeri olan Vaclavske Meydanı’nın çevresinde yeni semtler kurulmuş. Böylece IV. Karluv’un inşa ettirdiği Nove Mesto yani yeni kent gelişmiş. Prag’ı keşfederken… Prag’ı keşfetmek o kadar kolay değil. Herkese farkıl sürprizler var. Yollar, köprüler boyunca yanyana dizilmiş seyyar satıcılar kent dokusunun ayrılmaz bir parçası. Bir çoğu kuklalar ve elde yapılmış turistik eşyalar satıyorlar. Kukla oynatanlar ise ayrı bir dünyada yaşıyorlar. Genç yaşlı bir sürü kukla sanatçısı, ceplerine bellerine sıkıştırdıkları 10-15 karakterle, ayaküstü kukla şov düzenliyorlar. Avrupa'nın kalbi de kabul edilen Prag bir çok Avrupa kentine yakın. Berlin 282 kilometre, Varşova 512 kilometre, Budapeşte 457 kilometre uzaklıkta. Nüfusu bir milyon 200 bin olan Prag’da yalnızlık hiç sorun değil. Bu sakin kentte ulaşım çok kolay. Metro, otobüs çok sık kullanılıyor, taksi bulmak da kolay. Her turist gibi alışveriş yapmak isteyenler için önemli sayılabilecek bir bilgi; Prag'da bankalar 8:00-17:00 saatleri arasında mesai yapıyorlar. Alışveriş merkezleri akşamları 19:00'a kadar açık. Cumartesi ise tüm dükkanlar 13:00'e kadar açık. Prag’da mutlaka görülmesi gerekenler Terezin:Prag’da gezerken terezin’i mutlaka görmek gerekiyor çünkü Prag’a 50 dakika mesafedeki bu nazi kampı II. Dünya savaşı zamanında Almanlar tarafından inşa edilmiş ve burada bin yahudi öldürülmüş. Burada gaz odaları, duş odaları, idam yerlerini görmek mümkün. Karlovy VaryKarlovy Vary ise Prag’a iki saat uzaklıkta bir kaplıca. Burada Beethoven, Karl marx, Dvorak ve Atatürk’ün evleri bulunuyor. Karlstein1348-1357 yılları arasında IV. Karluv tarafından gotik tarzda yaptırılan ve kente yarım saat uzaklıkta olan kalenin manzarsı görülmeye değer. Yazı ve Fot. Süha Derbent
Sedventure ile kendinize özel bir safari planlamak ister misiniz? Evet, artık bunu yapabilirsiniz. Üstelik gerçekten vahşi doğaya yakından tanıklık edebilir ve seyahat sonunda hayatınız boyunca anlatacağınız anılarla dönebilirsiniz. Size bu hafta bu seyahat ile ilgili bilgi verirken aslında bir foto safariye katılırken nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda ipuçları vereceğim.Aşağıda sıralayacağım hizmetlerin bulunmadığı foto safarilerin sadece safari diyebileceğimiz turistik geziler olarak değerlendirilmesi ve iyi fotograf üretmenin şansa bırakılmaması gerektiğini belirtmek istiyorum. İyi fotograf üretmek için bir foto safari’de neler olmalıdır diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İşte size seyahat, sağlık, fotograf ve hayvan davranışı alanında bir danışmanlığı içeren 20 yılı aşkın zamandır edindiğim deneyimlerimle önemli başlıklar ve ipuçları...Foto Safari öncesi bilgilendirme :Seyahatimiz öncesinde bir tanışma ve bilgilendirme toplantısı yapacağız. Bu toplantıda herkesin seyahat ve fotograf hakkında bilgilendirmesini ben yapacağım ve tüm sorularınızı yanıtlayacağım. Seyahat sırasında kaç safariye çıkacağınız, bu safarilerin zamanlamaları, hangi kamplarda kalacağınız, bu kampların lokasyonlarının önemi, kamplardaki mönüler, güvenlik koşulları ve kuralları gibi bir çok konu hakkında tüm bilgilendirmeyi yapacağız. Toplantı sonrasında konuşulan tüm konular size yazılı olarak ulaştırılacağı gibi sonradan aklınıza gelebilecek sorular için sizlere bana ulaşabileceğiniz tüm iletişim bilgilerimi vereceğim.Foto Safari araçlarında kaç kişi olmalı?Kaliteli fotograf üretebilmek için araçlarda maksimum 3 kişi olmalı. Çünkü kişi sayısının artması fotograf üretmeye ve yanısıra safariden keyif almaya engeldir. Bir kişinin kıpırdaması bile fotograflarınızı flu çekmenize neden olabilir. Bu nedenle safari planınızı yaparken araçta kaç kişi olacağınızı mutlaka sormalısınız. Eğer araçta 3 kişiden fazla insan olacaksa bilin ki fotograf üretiminiz ve kalitesi minimize olacaktır. Özetle fotografik hedeflerinize ulaşmak veya fotograf çekmiyor olsanız bile vahşi yaşamı tüm detayları ile yakından izleyebilmek için size özel bir safari planlamalısınız.Araç sürücüsü mü yoksa ışık bilgisi olan rehber mi?Fotograf ve ışık bilgisi olmayan bir sürücü ışığı ne taraftan kullanacağınızı anlayamadığı gibi, çekim yapmak istediğiniz türlere olan mesafenizi de ayarlamakta başarısız olurlar. Tamamı daha önce benim tarafımdan eğitilmiş rehberlerle çalışacağız. Çekim aşamasında açı değiştirmek veya başka nedenlerle ardı arkası kesilmeyecek yer değiştirme taleplerimize hazırlıklı olan rehberlerimiz bize bir çok çekim açısı sağlayacaklar. Siz istemedikçe ters ışıkta durmayacak, hayvanla aramızda çekimi engelleyecek dal ve çalıların olmamasına özen gösterecekler. Ayrıca araç sürücüleri arazide dolaşan tüm diğer araçlarla sürekli telsiz bağlantısı kurarak bize kaç dakika mesafede hangi hayvanların bulunduğunu öğrenerek bize aktaracaklar. Böylelikle aradığımız türleri bulmak bizim için çok kolay olacaktır. Hayvanların ne yapacağını önceden biliyor musunuz?Sedventure ile foto safariye katılan herkese hayvan davranışı bilgisi aktaracağım. Bulduğumuz hayvanlar sabitken onların yaşamı hakkında önemli ve ilginç bilgileri size aktaracağım. Hayvanların hareketlenmeye başladığı anlarda ise hangi davranışı sergileyeceklerini önceden söyleyerek çekime hazır olunmasını sağlayacağım. Özellikle büyük kedi fotograflamak isteyenler için bu davranışların önceden bilinmesinin fotograf kaçırmamak ve çekilecek fotografların kalitesinin yüksekliğinde önemi büyük olacaktır. Mesela ağaç dalında yatan ve ışığı uygun olmayan bir leoparın daha kaç saat kıpırdamadan yatacağını tespit edip o zamanı başka türlerin çekimi için değerlendirip leoparın tekrar hareketleneceği zaman yanına dönerek safaride zaman kaybedilmemesini sağlayacağım. Bir aslanın ne zaman ayağa kalkacağını, ne zaman esneyeceğini veya bir çita’nın ne zaman koşmaya başlayacağını ve ne zaman yüksek bir tepeye çıkacağını önceden benden duyacaksınız. Fotograflarınızın anında değerlendirilmesinin önemi :İyi bir fotograf için bir çok şeyin biraraya getirilmesi zorunludur. Doğru yerde, doğru iklimde ve doğru anda bulunmak gibi. Çekim yapmanız gereken anlar konusunda vereceğim desteğin yanısıra çekim sonrası hemen bana fotograflarınızı gösterip bir hatanız varsa düzeltmeniz için destek vereceğim. Yani boynunuzda kameranız, karşınızda çekmek istediğiniz canlı ve yanınızda çekim öncesi ve sonrası destek verecek bir danışmanınız olacak. Hedeflediğiniz fotograflara ulaşmanız için gerekli herşeyin orada olduğu ortamı yaratacağız.Kampta fotograf sohbetleri :Her gün sabah ve akşam safarileri arasında kalan boş zamanlarda ben kampın genel oturma alanında sizlerle sohbet etmek ve fotograflarınızı değerlendirmek için hazır olacağım. Ayrıca akşam yemekleri sonrasında da fotograf sohbetleri yapmak isteyenlerle keyifli zaman geçireceğiz.Foto Safari sonrasında ortak bir sergi :Safari sonrasında iletişimimiz sürecek ve katılan herkesin fotograflarının yer alacağı bir karma sergi açacağız. Bu serginin baskı ve diğer tüm masrafları Sedventure tarafından karşılanacak.Sedventure Foto Safari çantası :Bir safari de ihtiyaç duyabileceğiniz herşeyin bulunduğu bu çantayı sizlere armağan edeceğiz. İçinde neler mi var? Bu da Sedventure’nin size sürprizlerinden biri olacak.Afrika’da (Kenya) çekim sezonları ve iklim :Safari için en çok tercih ettiğimiz ülke olan Kenya’nın 2 farklı safari sezonu var. İlki Aralık ayı ile Mart arasıdır. Diğeri ise Temmuz ile Ekim arasıdır. Bu tarihler dışında kalan zamanlarda yüksek yağış alan Masai Mara safari için pek elverişli değildir. Kenya’da ki ünlü Masai Mara düzlükleri bu aylarda en sıcak zamanında. Soğuktan şikayet ettiğimiz bu günlerde Afrika’da en yüksek ısının 28 ve en düşük ısının ise 17 derece (geceleri) olduğunu özellikle hatırlatmak isterim. Masai Mara bin metrenin üzerinde bir plato ve nemsiz iklimi ile hepimize keyifli bir safari izlencesi sunmak için bekliyor.Erken rezervasyonun önemi :Kenya’da ki Masai Mara düzlüklerinde yüksek sezonda her gün arazide 500 civarında araç dolaşır. Bu araçlarda ortalama 6 kişi bulunacağını düşünürsek her gün 3000 kişinin safaride olduğunu varsayabiliriz. Ne yazık ki bu kadar insanın arasında bayram tatillerimiz dışındaki zamanlarda Türk sayısı parmakla sayılacak kadardır desek bu bile iyimser bir tahmin olacaktır. Özetle biz Türkler bu güne dek Afrika’da vahşi yaşama tanıklık etmeyi keşfetmemiş bile olsak tüm dünya orada bunu yıllardır yapmaya devam ediyor. Bu durum ise erken rezervasyon yaptırmanın önemine işaret ediyor. Çünkü o kadar çok talep olan safariler için kısıtlı sayıdaki kamplarda yer bulmak imkansız olabiliyor. Aylar önce bu tarihi belirlemiş Avrupa ve Amerikalılar safari için elverişli lokasyona sahip önemli kampları doldurmuş oluyorlar. Geriye ise lokasyonu ve diğer hizmetleri sorunlu kamplar kalıyor. Bu nedenle kararınızı erken vermenizin önemi büyük.Katılmak isteyenlere duyurulur... Detaylı tur programına web sayfamızdan ulaşabilir veya telefon ederek bilgi alabilirsiniz. www.sedventure.com 444 0 738 veya 0212 230 03 36
Sedventure ile kendinize özel bir safari planlamak ister misiniz? Evet, artık bunu yapabilirsiniz. Üstelik gerçekten vahşi doğaya yakından tanıklık edebilir ve seyahat sonunda hayatınız boyunca anlatacağınız anılarla dönebilirsiniz. Size bu hafta bu seyahat ile ilgili bilgi verirken aslında bir foto safariye katılırken nelere dikkat etmeniz gerektiği konusunda ipuçları vereceğim.Aşağıda sıralayacağım hizmetlerin bulunmadığı foto safarilerin sadece safari diyebileceğimiz turistik geziler olarak değerlendirilmesi ve iyi fotoğraf üretmenin şansa bırakılmaması gerektiğini belirtmek istiyorum. İyi fotoğraf üretmek için bir foto safari’de neler olmalıdır diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İşte size seyahat, sağlık, fotoğraf ve hayvan davranışı alanında bir danışmanlığı içeren 20 yılı aşkın zamandır edindiğim deneyimlerimle önemli başlıklar ve ipuçları...Foto Safari öncesi bilgilendirmeSeyahatimiz öncesinde mutlaka bir tanışma ve bilgilendirme toplantısı yapacağız. Bu toplantıda herkesin seyahat ve fotoğraf hakkında bilgilendirmesini ben sağlayacağım ve tüm sorularınızı yanıtlayacağım. Seyahat sırasında kaç safariye çıkacağınız, bu safarilerin zamanlamaları, hangi kamplarda ne kadar kalacağınız, bu kampların lokasyonlarının önemi, kamplardaki mönüler, güvenlik koşulları ve kuralları gibi pek çok konu hakkında tüm bilgilendirmeyi yapacağız. Toplantı sonrasında konuşulan tüm konular ise size yazılı olarak ulaştırılacağı gibi sonradan aklınıza gelebilecek sorular için de sizlerin bana ulaşabileceği tüm iletişim bilgilerimi detaylı olarak vereceğim.Foto Safari araçlarında en fazla kaç kişi olmalı?Kaliteli fotoğraf üretebilmek için safari yapılan araçlarda maksimum 3 kişi olmalı. Çünkü kişi sayısının artması fotoğraf üretmeye ve yanı sıra safariden keyif almaya önemli oranda engeldir. Hatta, bir kişinin kıpırdaması bile fotoğraflarınızı flu çekmenize neden olabilir. Bunun için safari planınızı yaparken araçta kaç kişi olacağınızı mutlaka sormalısınız. Eğer araçta 3 kişiden fazla insan olacaksa bilin ki, fotoğraf üretiminiz ve fotoğrafların kalitesi büyük oranda azalacaktır. Özetle fotografik hedeflerinize ulaşmak veya fotoğraf çekmiyor olsanız bile vahşi yaşamı tüm detayları ile yakından izleyebilmek için size özel bir safari planlamalısınız.Araç sürücüsü mü yoksa ışık bilgisi olan rehber mi?Fotoğraf ve ışık bilgisi olmayan bir sürücü ışığı ne taraftan kullanacağınızı anlayamaz ve çekim yapmak istediğiniz türlere olan mesafeyi de ayarlayamaz. Tamamı tarafımdan eğitilmiş rehberlerle çalışacağız. Çekim aşamasında açı değiştirmek veya başka nedenlerle ardı arkası kesilmeyecek yer değiştirme taleplerimize hazırlıklı olan rehberlerimiz bize bir çok çekim açısı sağlayacak. Siz istemedikçe ters ışıkta durmayacak, hayvanla aramızda çekimi engelleyecek dal ve çalıların olmamasına özen gösterecek. Ayrıca araç sürücüleri arazide dolaşan tüm diğer araçlarla sürekli telsiz bağlantısı kurarak bize kaç dakika mesafede hangi hayvanların bulunduğunu öğrenerek bize aktaracaklar. Sedventure ile foto safariye katılan herkese hayvan davranışı bilgisi aktaracağım. Bulduğumuz hayvanlar sabitken onların yaşamı hakkında önemli bilgileri size anlatacağım. Hayvanların hareketlenmeye başladığı anlarda ise hangi davranışı sergileyeceklerini önceden söyleyerek çekime hazır olunmasını sağlayacağım. Özellikle büyük kedi fotoğraflamak isteyenler için bu davranışların önceden bilinmesinin fotoğraf kaçırmamak ve çekilecek fotografların kalitesinin yüksekliğinde önemi büyük olacaktır. Mesela ağaç dalında yatan ve ışığı uygun olmayan bir leoparın daha kaç saat kıpırdamadan yatacağını tespit edip o zamanı başka türlerin çekimi için değerlendirip leoparın tekrar hareketleneceği zaman yanına dönerek safaride zaman kaybedilmemesini sağlayacağım. Bir aslanın ne zaman ayağa kalkacağını, ne zaman esneyeceğini veya bir çita’nın ne zaman koşmaya başlayacağını ve ne zaman yüksek bir tepeye çıkacağını önceden benden duyacaksınız. Fotoğraflarınızın anında değerlendirilmesinin önemiİyi bir fotoğraf için birçok şeyin bir araya getirilmesi zorunludur. Doğru yerde, doğru iklimde ve doğru anda bulunmak gibi. Çekim yapmanız gereken anlar konusunda vereceğim desteğin yanı sıra çekim sonrası hemen bana fotoğraflarınızı gösterip bir hatanız varsa düzeltmeniz için destek vereceğim. Yani boynunuzda kameranız, karşınızda çekmek istediğiniz canlı ve yanınızda çekim öncesi ve sonrası destek verecek bir danışmanınız olacak.- Kampta fotoğraf sohbetleri:Sabah ve akşam safarileri arasında, boş zamanlarda kampın genel oturma alanında sizlerle sohbet etmek ve fotoğraflarınızı değerlendirmek için hazır olacağım. Akşam yemekleri sonrasında da fotoğraf sohbetleri yapacağız.- Foto Safari sonrasında ortak bir sergi: Safari sonrasında iletişimimiz sürecek ve katılan herkesin fotoğraflarının yer alacağı bir karma sergi açacağız. Bu serginin baskı ve diğer tüm masrafları Sedventure tarafından karşılanacak.- Sedventure Foto Safari çantası: Bir safari de ihtiyaç duyabileceğiniz her şeyin bulunduğu bu çantayı sizlere armağan edeceğiz. İçinde neler mi var? Bu da Sedventure’nin size sürprizlerinden biri olacak.- Afrika’da (Kenya) çekim sezonları ve iklim: Safari için en çok tercih ettiğimiz ülke olan Kenya’nın 2 farklı safari sezonu var. İlki Aralık ayı ile Mart arasıdır. Diğeri ise Temmuz ile Ekim arasıdır. Bu tarihler dışında kalan zamanlarda yüksek yağış alan Masai Mara safari için pek elverişli değildir. Kenya’da ki ünlü Masai Mara düzlükleri bu aylarda en sıcak zamanında. Soğuktan şikayet ettiğimiz bu günlerde Afrika’da en yüksek ısının 28 ve en düşük ısının ise 17 derece (geceleri) olduğunu özellikle hatırlatmak isterim. Masai Mara bin metrenin üzerinde bir plato ve nemsiz iklimi ile hepimize keyifli bir safari izlencesi sunmak için bekliyor.Erken rezervasyonun önemiKenya’da ki Masai Mara düzlüklerinde yüksek sezonda her gün arazide 500 civarında araç dolaşır. Bu araçlarda ortalama 6 kişi bulunacağını düşünürsek her gün 3000 kişinin safaride olduğunu varsayabiliriz. Ne yazık ki bu kadar insanın arasında bayram tatillerimiz dışındaki zamanlarda Türk sayısı parmakla sayılacak kadardır desek bu bile iyimser bir tahmin olacaktır. Özetle biz Türkler bugüne dek Afrika’da vahşi yaşama tanıklık etmeyi keşfetmemiş bile olsak tüm dünya orada bunu yıllardır yapmaya devam ediyor. Bu durum ise erken rezervasyon yaptırmanın önemine işaret ediyor. Çünkü o kadar çok talep olan safariler için kısıtlı sayıdaki kamplarda yer bulmak imkansız olabiliyor. Aylar önce bu tarihi belirlemiş Avrupa ve Amerikalılar safari için elverişli lokasyona sahip önemli kampları doldurmuş oluyorlar. Geriye ise lokasyonu ve diğer hizmetleri sorunlu kamplar kalıyor. Bu nedenle kararınızı erken vermek önemli. Detaylı tur programına web sayfamızdan ulaşabilir veya telefon ederek bilgi alabilirsiniz. www.sedventure.com444 0 738 veya 0212 230 03 36