Vücutta kaybolan su böbrekleri tehdit eder

15 Haziran 2013

Su içmek insan metabolizması için en önemli gerekenlerden biri. Çünkü susuz kalan bir vücutta ilk olarak böbrekler alarm veriyor, kan basıncı düşüyor. İlerleyen tablodaysa bilinç kaybı yaşanıyor. Prof. Dr. Seyit Mehmet Kayacan ile konunun ayrıntılarını konuştuk...Yaz aylarında normal sağlıklı bir insanın su tüketimi ne kadar olmalıdır?Yaz aylarında artan sıcaklık ve terlemenin etkisiyle su kaybı artar. Normalde vücudumuzun yüzde 60-70’inin su olduğunu düşünürsek sıvı açığının yerine konulması yaşamsal önemdedir. İdrarla kaybedilenin en az 500 ml daha fazlası su olarak alınmalıdır. Özellikle yaşlılarda, diyabetiklerde ve diyaliz aşamasına gelmemiş erken dönem böbrek hastalarında bu miktar biraz daha fazla olursa (750 ml kadar) daha faydalı olur. Pratik olarak ağız ve dil kuruluğu hissetmeyecek ve duru bir idrar çıkarabilecek derecede su alımı önerilebilir. Vücut susuz kaldığını ne şekilde belli eder? Vücuttaki su eksikliğinde ilk işaret ağız ve dil kuruluğudur. Ayrıca cildin elastikiyeti azalır. El bileğinin içyüzündeki cildin pili yapılıp bırakıldığında normal gerginliğine gelmemesi, buruşuk kalması önemli bir sıvı kaybı olduğunun göstergesidir. Çocuklarda gözküreleri çöker. Aşırı su kaybında kan basıncı düşer, nabız hızlanır. Yatar pozisyondayken oturur duruma gelindiğinde kan basıncının düşmesine bağlı olarak baş dönmesi gelişebilir. Hatta bayılma ve ileri olgularda hipovolemik şok denilen acil bir tablo da oluşabilir. Özellikle ileri yaşlarda bilinç bulanıklığı da buna eşlik edebilir.Susuz kalmış bir vücutta neler meydana gelir?Kaybedilen su yerine konmazsa bundan ilk etkilenecek organ böbreklerdir. Normalde bir dakikada kalpten tüm doku ve organlara pompalanan kanın yüzde 20’sinin böbreklerden geçtiğini düşünürsek su alımındaki gecikme akut böbrek yetersizliği dediğimiz duruma yol açabilir. Bunun da başlıca belirtisi idrar miktarında azalmadır. Ayrıca idrarın konsantre olmasına bağlı koyu renkli çıkması da pratik bir göstergedir. Su alımı arttıkça idrar miktarı artar ve durulaşır. Yazın su eksikliğinin yanısıra genellikle tuz kaybı da eşlik ettiği için özellikle yaşlılarda bilinç bulanıklığı da görülebilir. İlginç olarak sıvı ve tuz takviyesi ile bilinç normale döner. Hangi gıdaları tüketmek daha doğru olur?Su hemen her gıdada değişen miktarlarda vardır. Hatta katı besinler yoluyla bile vücuda su alınır. Sebze ve meyvelerin içerdikleri su oranı doğal olarak daha fazladır. Et, balık, tavuk gibi proteinden zengin besinlerin en az yarısı sudur. Baklagillerin bile üçte birini su oluşturur. Çay, meyve suyu ve soda gibi içecekler günlük tüketimin dışında tutulmalıdır. Su tüketimi alışkanlıklarımız nasıl?Son yıllarda ülkemizde su tüketimi, yapılan yayınlarla bilinçlenme ve sağlıklı suya ulaşımın kolaylaşması gibi nedenlerle artmıştır. Ama yine de tüm gün aklına gelmese su içmeyenler de var. Özellikle su alımı zorunlu olanlar (yaşlılar, diyabetikler, aşırı terleyenler, böbrek yetersizliğinin erken döneminde olanlar vb.) su alımında daha dikkatli olmalıdırlar. Yazın günde en az 7-8 bardak su içilmelidir.

Devamını Oku

Özler insan kendini ama bunu bilmez çoğu zaman

30 Mayıs 2013

41 yaşında bir kadın Sanem Altan ve 40’ına kadar yaşamında kendine yalanlar söylediğinin farkında. Bu nedenle artık kendisine bunu yapmak istemediğini biliyor. Çünkü ona göre; tüm arayışlarımız kendimize çıkıyor... Vatan Gazetesi’nde yazdığı yazılardan oluşan, insanı ve yaşamı sorgulayan, “Özler İnsan Kendini” kitabı Alfa Yayınları’ndan piyasaya çıkan Sanem Altan’la neden roman yazmadığından aşka, kendi istekleri ve yaşamı sorgulamasına kadar pek çok şeyi konuştuk. Kendisine giden yolda çok adım atmış Altan ve bunları da çok güzel paylaşmış.Eski ve yeni yazılarını neden kitap olarak toparladın? Yazılarını severek okuduğum için bunları kaleme alan iyi bir roman yazar diyorum...Vatan’da söyleşileri bırakıp yazıya geçtiğimde; bu benim için ciddi kararlardan biriydi. Çünkü çok iyi yazarların olduğu bir evden geldiğin zaman yetişmek istediğin çıta çok yüksek oluyor ve o kadar kolay cesaret edemiyorsun yazmaya. Korkmayı da sevmeyen biriyim. Korkmayı sevmeyen bir korkağım daha doğrusu. Yazdığım kahramana benziyorum. Çok fazla şeyden endişe ettim... İyi olur mu, onlar beğenir mi, başkaları ne der, düşmanlık yaparlar mı? Ve yazıya başladığımda bir baktım, o kadar da korkulacak bir şey yokmuş. Çok beğendiler gerçekten. Dedem o zaman bana demişti ki, ‘İyi yazılar yaz sonra onları kitap yaparsın’ ben de ‘hayır’ demiştim. Kendim de yapmakla beraber yazı toplama işini hala çok sevmiyorum. Ancak, kitaplaştırınca ve peşpeşe okuyunca yazı tazeleniyor aslında. Bana bile taze gelmesini sevdim, hiçbiri birbirini öldürmemiş. Bu arada da roman fikri hep var bu basamaktan sonra onu yazacağım. Başladım hatta. Kitaptaki ilk yazı kahramanım olacak. İnsan kendini nasıl özler, hangi koşullarda kendinden uzaklaşır?Kendimize çok yalan söylediğimizde çok uzaklaşıyoruz. Özümüzü, müthiş bir kandırmaca ile kaybediyoruz. Kendimizi kandırdığımız çok şey var. Gerçeklerle yüzleşmemek için gerçekten istediklerimizi hiçbir zaman yapmaya cesaret edemiyoruz...‘Herkes sevilmek istiyor ama esas olan sevebilmek...’Peki aşk? Bütün yazdıklarından çıkardığım; naylon diye ifade edilen yapaylık var ya, bu kadar sorguladığında baktığın şey sana ne olarak görünüyor?Sevmek ve sevilmek... Herkes sevilmek istiyor onun peşinden koşuyor. Ben ise sevmenin çok güçlü bir duygu olduğunu düşünüyorum. Ben 11 yıllık evliydim ve 11 yıllık ilişkimin tanımı; İbrahim beni çok sever... Bu harika bir şey. Kadınların çok sık rastlamadığı bir şey belki de. Bizi tanıyan herkes bilir İbrahim Sanem’i çok sever. Ama ilişkilerdeki sevgi, sevilmek üzerine kurulmamalı. Sevilmek üzerine kurulu olduğunda her şey daha kolay yapaylaşıyor, kendini daha rahat kandırıyorsun. Aslında güç sevmekte. O ilişkinin tanımı şu olmalıydı: Ben İbrahim’i çok seviyorum. Ben İbrahim’i çok sevdim... Bunu diyebilirse insan aşkla ilgili temel dertlerin pek kalmıyor. Sevilmek çok önemli ama aslında, sen ne kadar sevebiliyorsun onu bulmak lazım. Sen sevebileni seviyor musun çünkü genelde bizi sevenleri çok kolay sevemiyoruz. İlişki, sevgi, aşk dediğin zaman kendi sevebilme gücümüzün çok yukarıda olması gerektiğini düşünüyorum. Bütün korkuları yok edebilecek şey de o. Biz koktuğumuz için o kadar yüksekte sevmiyoruz. Ama bence sevdiğinde korku kayboluyor. Birini çok sevmek hayatı hafifletir... Gerçekten sevmek ama!Sen sevilen taraf mı kaldın hep?Ben öyle kalmadım ama kadın olarak çok sevilmenin harika bir şey olduğu yanılgısına düştüm. Bunu işi bir şey sandım. Hayır öyle bir şey yok. Her şeyi daha gerçek kılacak şey daha çok sevmektir. Sevgi, sevmek bunlar da içi boşalmış laflar asında o yüzden sık tekrarlamaktan hoşlanmıyorum ama güçlü sevebilmek korkulacak bir şey değil onu anlatmak istiyorum.Kaybetmeyi göze almak daha çok mu kaybettiriyor?Kaybetmeyi göze aldığında hiçbir şeyi kaybetmiyorsun. Ben evrenin tasarımına hayranım. Çünkü nefis çalışıyor. Olağanüstü bir kandırmaca var. Biz insanlar o kadar iyi kandıramıyoruz kimseyi. İllüzyonu yüksek olan bir hayatın içinde yaşıyoruz. Bu, tıpkı Truman Show gibi. Bir gün ufuktaki duvara çarpıyorsun geriye bakıyorsun hayatın belki çok güzel ama gerçek değil ve başka hayatlar da var bunu görüyorsun. Korkmadan hayatını değiştirirsen, kaybedeceğini sandığın hiçbir şeyi kaybetmediğini anlarsın... Tıpkı yalnız kalmaktan korkmayan insanların yalnız kalmadığı gibi...Farkındalık adamı zorlar, hayatı kolaylaştırır...Mevsimlerin döngüsü, hayvanların çiftleşme zamanları bile belli. Evlilikler de çok bildik süreçlerde ilerliyor. Bunun farkına varınca kendi hayatının da o düzende, tek düzelikte gittiğini görüyorsun ve kendini tekrar ediyorsun. O farkındalık mı insanı mutsuz ediyor?Farkındalık denen şey adamı zorlayacak bir şey ama bence hayatı kolaylaştıran bir şey. Bütün duygularımızı kendimiz seçiyoruz... Bunu bilebilsek keşke...Hep bu kadar anlayışlı mısın?Hayır tabii ki. Mesela trafikte üç kişinin boğazını sıkmak istedikten sonra bunları düşünüyorum. ‘Bunları yazmasam, düşünmesem yalnızlık daha da büyür’Kendine yalanı nasıl farkediyorsun?Kendine yalanı bile bile söylüyor insan. Korkularımdan, endişelerimden, herkes gibi içimde sakladığım ve bir türlü yapmadığım isteklerim yüzünden söylüyorum ben de. Bedelini ödemeden bir şey yapmak çok zor. Ama hepimiz çok tembeliz. O bedelleri ödemek istemiyoruz. Aslında içimizde çok daha güçlü insanlar var. Arzuları güçlü insanlar... İnsana ve duygulara çok meraklıyım ben. İnsan malzemesini de en iyi kendimi izleyerek görüyorum. Ve büyüdükçe fark ettim ki, sürpriz yok. Başkaları neyse sen de osun. Babam böyle genellemeler yapmamı sevmez, ‘insanlar farklıdır birbirinden’ der bana... ‘sen kimlerle görüşüyorsun ben böyle birilerini tanımıyorum’ der... Güleriz... Ben ise sadece duyguları yönetme biçimimizle farklılaştığımızı ama özümüzün aynı olduğunu düşünüyorum. Korkumuzu yönetme biçimimizle ne kadar cesur olduğumuz ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bunları düşünürken kendime yalan söylediğimi hissettim çünkü başka şeyler istiyordum aslında. Roman yazmak istiyordum ama bir röportajcı kız olarak geçiriyordum hayatımı, başka şehirde yaşamak istiyordum ama çocuğum olduğu için burada kalıyordum. Ve bunları düşünmeye başladığında, dışarda da o sesleri duymaya başlıyorsun. İnsanların da kendilerini aradığını gördüm. Hem de çok fazla kendilerini arıyorlar. ‘Ben ne istiyorum?’ diye soruyorlar. Ne istediğimizi en kör noktada tutuyoruz. Ve insan gerçekten kendisini özlüyor ama özlediğini bilmiyor bazen. Ben de bunlara çok meraklı olduğum için yazmaya başladım. Hayatı bu kadar sorgularken yalnızlaşıyor musun?Tabii ki yalnızlaşıyorsun ama şöyle bir şey oluyor. Ben bunları yazmasam, düşünmesem, yaşamasam, hissettiğim yalnızlık çok daha ürkütücü oluyor. Bunları yazarken içine düştüğüm yalnızlığımı seviyorum. Bunun dışında durduğum yerdeki yalnızlık korkunç. Fakat yazarken, bir cümle bir cümle daha, burada oturan kişi yalnız olmuyor o zaman. Bunlardan uzaklaştığımda ise bu ‘keşfi’ yapmasam hayat korkutucu oluyor benim için.Sakatlanmış ilişkiler neden sürer?“Acılarım isterik çığlıklara, sevinçlerim de seviyesiz gösterilere dönüşmedi” diyorsun. Bir kasılma hali mi var?Gerektiğinden fazla kontrollüyüm çoğu zaman tabii ki... Ben de bunu merak ediyorum tam olarak. Bir kontrol var ama kontrol olmasa ne yapacaktım acaba? Kontrol, şikayet ettiğim kadar başka bir şeye de dönüştürdü mü beni acaba. Zarif bir kadın olmayı severim ama aynı zamanda hergele diye tarif edilebilecek bir yanım da var... Neşeyi, şakayı çok severim. Ama bunun bir dozu var. Hayatta doz meselesi önemli benim için. Koşup koşup sokakta birinin boynuna atlayıp bacaklarımı da beline dolamam ama filmlerde o sahneye bayılırım. Ben insana ait çok duyguyu kullanmadığımı fark ettim. Bu yazıları da o nedenle yazdım. Hepimiz basit ve sade olanı arıyoruz ama ondan çok uzağız. Yaşama daha cesur davranınca hayat da sana aynı cesarette geliyor. Yapmamak korku getiriyor yani. Yerleşmek istediğin bir yer var mı gerçekten?Başka bir yerde yaşamayı istiyorum, mutlaka deniz kenarı ve yeşil olmalı ama. İnsanlar çok gülümsemeli... Sen kendi hikayenin içinde kalacaksın ve yanından hayat geçecek. Alışkanlıklarımdan çok kolay vazgeçebilen biri değilim ve konfor alanımın dışına çıkamıyorum. Bundan kurtulmak zor. Acısız bir bilinmezlik bizi korkutuyor ama acılı bildiğimiz hiçbir şeyden kopamıyoruz. Yazarken daha özgür hissediyorum kendimi. İç huzuru denen şeyin basit formülü ne, bunu arıyoruz. Benim için, ne istiyorsam onu bilmek... Ne istiyorsun sorusunun yanıtı çok kolay gelmiyor ne yazık ki her zaman.Sakatlanmış ilişkileri neden sürdürüyoruz sence?Sakatlanmış ilişkilerin hiçbiri karşı tarafın ne kadar kötü olduğuyla ilgili değil bence. Seviyor ama sorunlar yaşıyorsak hep merak ediyorum acaba seviyorum diye kasdettiğimiz duygu gerçekte ne? Bağımlılık mı geliştirdin, çıkarın mı var, yalnızlık korkun mu var? İlişkinin üzerindeki yara bantı ne? Sorun başladığında kendinle ilişkin sağlam olsa, gidip gitmemek o kadar önemli olmaz sanırım. ‘Bu konuşma tarzından hoşlanmadım ben gidiyorum’ dersin ve gidersin sonra bu adam birine mi gidecek sana mı gelecek düşünmezsin bizler kendi korkularımızla egomuzla ilişki kurup başarısız oluyoruz. Bizler çok üretim yapmıyoruz, hobilerimiz yok kendimizi donatabileceğimiz bir şey yok, o yüzden belki yapay hayatlar kuruyoruz. Önce sen bir şeyi iyi yaptığına inanmalısın. Üretim yapmayınca kendi mutluluğunu bulman ve birini sevmen zorlaşıyor. Kendi gerçeğimizi gösterme cesaretine sahip olamıyoruz bu yüzden... Ve hep yalan söylemek zorunda kalıyoruz kendimize.Ben 41 yaşımı bitirdim ama hayatımda hiç kendi karşıma çıkıp kendimi bu kadar delik deşik etmemiştim. Dikildim karşıma kendimi ters yüz etmeye çalışıyorum. 40’tan sonra kafamdaki hayatı istiyorum. Bana ait her şey yakınımda olsun yine acı çekeyim değer.

Devamını Oku

‘Yaşsız bir kadın olmamı hayata aşkla bakabilmeye borçluyum’

21 Nisan 2013

Nermin Bezmen artık 50’lerinin sonlarında ve yaşsız diye tabir ettiğimiz güzel kadınlardan. 30 yılı aşkındır yoga yapıyor, hayata umutla ve aşkla bakıyor. Nermin Bezmen’le yaşamını konuştuk.Bu kadar fit ve güzel görünmenizde genetiğin etkisi büyük olmalı ama kendine ve ruhuna bakım vermek de önemli sanırım, ne dersiniz?Gözümüz açıkken başımıza ne geleceğini bilmiyoruz, kapalıyken neler olacağını ise hiç bilmiyoruz. Dolayısıyla uyanıyor olmak hissi yeniden doğum heyecanı veriyor. Uyanırken zihnimden hızlı bir şekilde, öncelikle sahip olduğum iyilikler, güzellikler geçiyor. Gün; zihnimi karamsar, kötü haberlerle beslemeden, karşılaşacağım tatsızlıklara karşı kendimi kuvvetlendiriyorum. Bu kadar sene yaşamışlığımın bana gösterdiği şeyler var... Acının, hüznün, kırgınlığın ne zaman geleceği belli değil. Bunlar elimizde olan şeyler de değil. Duygu yoğunlukları ve kırgınlıkların bir kısmını kendimiz yaratıyoruz ama bir kısmı da dışarıdan geliyor. O, ani gelebilecek kırgınlıklara karşı beni besleyen hali hazırda sahip olduğum güzellikler ve hoşluklar. Bunun bilinciyle yaşıyorum.Nedir bunlar?Sağlığım öncelikle... Bir kere gözümü dünyaya açabiliyor olmak kendi başına bir nimet. Hala duygusalım... Eğer birgün yağmur yağdığında, dalgaları gördüğümde ya da kuş yumurtadan çıkarken gözüm dolmazsa o gün kendimden korkarım. O gün bende bir şeyler bitti demektir.Kayıplar yaşadınız ama onlara karşı da kendinizi yeniden onarabildiniz...Çok büyük kayıplardı hem de. Onarabildim, çünkü kaybettiğimin yanında daha elimde ne kaldı, sahip olduğum başka ne güzellikler var bunlara baktım. Ve sanırım ömür uzadıkça kayıplar çoğalıyor. Her bir kaybettiğinize karşılık sizin sevginizle beslenebileecek insanlar var hayatınızda bunu unutmayın. Dolayısıyla kaybettiğimden ziyade, sahip olduğumu elimde tutmak, ona sevgimi vermek üzerine bakıyorum hayata.Gün içinde kendinizi fiziksel olarak nasıl takviye ediyorsunuz?Sevmediğim yemek yok. Makarna çeşitlerine bayılırım, arada bir tatlı yerim ama asıl olarak vücudumun sesini dinleyerek yaşıyorum. Profiterole bayılırım. Eskiden oturup 1 kg yerdim. 35’lerime kadar böyleydi ama bu devamlı olmuyor. Salata mutlaka yerim. Yemeğe dönüşen salatalar hazırlarım. Salata yanında et, balık yiyorum. Üç öğün yemiyorum. Akşam yemekleri ise bir ritüeldir ve çok severim. Sevdiklerinizle bir araya gelebildiğiniz zaman dilimi akşamdır. Hergün vitamin alıyorum. C vitamini muntazam olarak kullanıyorum. E vitamini kürü yapıyorum. İçki içtiğim için B vitamini alıyorum. Onun dışında da özel bir şey yapmıyorum. Hiçbir şeye saplantı halinde bağlantım yok. Canım ne zaman, ne isterse yiyorum. Fakat balık ve salata çok seviyorum onlar ana gıdalarım.‘Yoga sayesinde sabırlı olmayı öğrendim’Yoganın hayatınıza etkisi nedir?Rahmetli kayınvalidem Şermin anne yoga yapardı. Ondan aldığım bir kitapla 80 yılında başladım. Yoga hareketleri nefes ve bedenin ısıtılmasıyla başlar ve seri hareketlerle yapılır. Sabırla ve bedenin uyumunu dinleyerek takip edilmesi gereken bir sırası var. Bedenin gücünü, esnekliğini, kusursuzluğunu konsantrasyon ve sabırla pekiştirmek üzere, hakkını veren egzersiz zamanı baştan sona bir-bir buçuk saat arasında değişiyor. Sonunda, beynin, bedenin ve ruhun dilini birleştiren bu öğretiye değiyor bu zaman.Nasıl bir beyin boşaltma hali bu?Yogi gibi yoga yapmıyorum aslında. Çünkü gerçek dünyadan ve onun verdiği keyiflerden kopmayı sevmiyorum. Hayatta tadını aldığım keyifleri bırakmak istemem. Yogada görüyorsunuz ki, beyin isterse her şeyi yapabilir. İnsanlar ağır acılarını dindirmek için mi yoga yapıyor?Herkes kafasını boşaltmıyor. Ben 6 sene ders de verdim. Burada genel olarak insanların beklentileri vücudu sıkı tutmak, fit kalmak... Yoksa insanın ruhuna gerçekten ne yaptığını, nasıl bir sakinlik getirdiğine bakmıyor çoğu kimse. Yoga çok yumuşak geçişle sabretmeyi ve sabrın sınırlarını gösteriyor.İnsanlar avucundaki aşkı kaçırıyorPek çok insan 40 yaşından sonra aşkın bittiğine inanır... Aşka inanmak da insanı diri ve güzel tutar mı?Tabii ki. Aşk ille de başka birine duyulan bir duygu değil. Hayata aşkla bakabilmek lazım. Yaşamı bir mucize olarak görüyorum. Acısı, zorluğu, kötülüğü olabilir... Birçok insana göre şanslı gibi görünsem de ben de payıma düşen acıları yaşadım. Yine de hayatı, solumayı sevmek lazım. Yaşama sevgiyle bakabildiğiniz zaman başka bir insana aşk duymak kolaylaşıyor. Aşk sevgi yelpazesinin en son hali. İçinde çok şey barındırıyor. O zaman aşkı çağırıyorsunuz ya da geldiğini görüyorsunuz. Çoğu insan elinin, avucunun içindeki aşkı kaçırıyor. Aşk benim için yaşanması gereken olmazsa olmaz bir duygu. Ama ille de olsun diye yaşayan insan da değilim. File atılıp tutulacak ya da aranıp bulunacak bir duygu hali değil aşk. Fakat geldiğinde de getirdiği diyetlere hazırlıklı olmak lazım. Her aşkın kendi içinde, hele de yetişkin insanlarsa her birimizin geçmişten getirdiğimiz yükleri, yaşanmışlıkları var. Bunların her biri bizi oluşturan şeyler ve karşımızdakine yansıyorlar. Dolayısıyla aşkı korumak lazım...İçimde daima bir coşku vardır Güzellik sırlarınız neler?Aslında insanın yüzüne vuran içindeki ruh hali. Ben en bedbin olmam gereken günde bile hayata bir ümitle bakıyorum. Sakin ağırbaşlı halim vardır ama içim coşkuludur. Yaş da hissetmiyorum. Yaş, zaman bir şey söylemiyor bana. Önemli olan kendinden mutlu olmak. Kendimle barışığım ve bu halimle seviyorum. Bu kafa, bu ruh hali iyi bir kombinasyon. Beni iyi götürüyorlar, seçimlerimden pişmanlık duymuyorum. Ama ve keşkelerle yaşamıyorum. İleriye dönük de kaybetme endişem yok. Sevdiğinizi kaybetme korkunuz yok yaniYok. Pamir de kendi devrinde hanımların göz bebeği bir erkekti. Ve hep dikkatler üzerindeydi. Tolga da çok geniş bir yaş yelpazesindeki kadının hayran olduğu bir erkek ama benim içlerindeki gerçek insanı keşfetme şansım oldu. Kıskançlık çok yorucu bir şey, bundan uzağım. Ben başkalarının kıskanıyorum dediği tarz bir şey yaşarsam, hayat arkadaşım beni kıskandıracak bir şey yapıyorsa, kıskanmam, aksine rencide olurum ve o zaman da o ilişkinin içinde olmam. O an bitiririm. Hiç sorgulamam, neden demem. Ona ihtiyaç hissedip beni o duruma getirecek haldeyse orada biter. Siz çok sevilmiş bir insansınız o zaman.Allah’a şükür... Davetlerde Tolga’ya hayran olan kadınlar etrafını sardıklarında keyifle izliyorum. O da hayranlarıyla ilişkilerinde; hayranlık, saygı, sevgi ilişkisini çok iyi ayarlıyor. Beni baştacı ettiğini belli ediyor. Huzursuzluk hissetmeme gerek kalmıyor. Ben sahiplik duygusuna da inanmıyorum. İnsanlar bir diğerine teslim olabilir ama kimliğini kaybetmeden... Ve diğeri ona sahip olamaz. İlişkide heyecan sürekli olmalıİlk günkü heyecan sürerSevgilimle ilk flört ettiğimde ne hissediyorsam öyle sürüyor. Tolga’cım akşam eve gelirken ilk akşam nasıl bekliyorsam hala öyle bekliyorum. Başkalarının ne dediğini önemsemem...Ne derler, ne düşünürler gibi sorunlarım olmadı. Sevdiğimi, seçtiğimi yaşadım. Üretmek, bitmeyen öğrenme merakı beni enerjik yapıyor.İnsanları hırs yıpratıyorTek hırsım kendimle alakalıdır... Seçtiğim bana ait şeylerin benimle tamam olduğuna inanıyorum ve ben de olanları biz olarak görüyorum. Bana lütfedilmiş olanla kendimi bir bütünlüyorum. Dünyaya da öyle bakıyorum. Gözümde gördüğünüz mutluluk, ve ışıltının sebebi asıl olarak bu.

Devamını Oku

Metropolde yaşayanlar fast-food’a mahkum değil

3 Nisan 2013

Anne adayları için Top 10 besinlerBebeğin sağlıklı bir şekilde anne karnında gelişmesi için, annenin alacağı besin ve besin öğeleri oldukça önemlidir. Çeşitli araştırmaların sonuçlarına göre, anne adaylarının aşağıdaki 10 besini hayatlarına katmalarında yarar var:1 Yoğurt ve süt anne adayları için hem hamilelik döneminde hem de emzirme döneminde mutlaka tüketilmesi gereken besinler. Anne adayları günlük 1300 mg kalsiyum gereksinmesini besinler ile karşılamalıdır. 2 Koyu yeşil yapraklı sebzeler; anne adayları diyetlerinde mutlaka; brokoli, ıspanak, roka, pazı gibi yeşil yapraklı sebzelerden tüketmelidirler.3 Yumurta; anne sütünden sonra en kaliteli protein olduğundan ve insan vücudunun yumurta proteinlerini yüzde 100 oranında kullandığından C vitamini kaynakları ile birlikte tüketmelidir.4 Omega 3; bebeğin beyin gelişimi için beslenmede omega 3 şart. Balık, ceviz, badem tüketilebilir. 5 Kuzu eti; protein, demir, fosfor, çinko ve B vitaminleri içerdiği için diyetinizde haftada2 kez tüketilebilir. 6 Beriler; antioksidan deposu olan bu meyveler; C, E vitamini, beta karoten ve lutein içeriği ile de hücresel zararları en aza indirir. 7 Patates; A vitamini, C vitamini, B6 vitamini içerdiği için öneriyorum, fırında pişirip çok sıcak iken tüketmeyeceğiniz patates kan şekeri dengenizi etkilemeyecektir.8 Avokado; yüksek A vitamini, C vitamini, potasyum ve folik asit içeriği ile oldukça güzel bir meyve.9 Kurubaklagil; çözünür posa kaynağı, bitkisel protein ve kompleks karbonhidrat içeriği ile hem sindirim sorunu olanlara hem de kaliteli beslenmek isteyenler anne adayları için şart. 10 Fındık, ceviz ve badem; posa, protein, omega 3, E vitamini ve selenyum içerirler. Günde 10 adet fındık ya da badem, 4 parça ceviz tüketmek anne adaylarının fazla kilo almasına da neden olmayacaktır.Baba adayları için 7 beslenme ilkesiGebelik öncesinde, gebelik sırasında ve emziklilik döneminde annenin beslenmesi oldukça önemlidir. Peki babanın beslenmesinin de bebeğinizin cinsiyetinden, sağlığına ve sağlıklı bir bebek sahibi olma şansınıza kadar pek çok nokta da etkili olduğunu biliyor muydunuz?1 Yetersiz ve yanlış beslenme, bunun yanı sıra alkol ve sigara; sperm kalitesini düşürür ve baba olma şansınız azaltır.2 Baba adaylarının beslenmesinde; çeşitlilik ve her türlü besin ögesinden yeterlilik sağlamak oldukça önemlidir.3 Karbonhidrat kaynağı olarak; rafine tahıllar yerine tam tahıllı ürünleri tercih edin.4 Çinko ve selenyum baba adaylarının mutlaka yeterli miktarda alması gereken iki besin ögesidir. Çinko için; yumurta, kurubaklagil, yağsız et, selenyum için; fındık, fıstık, balık ve yine yumurta yemeniz yeterli.5 D vitamini, gerçekten güneşten gelen bir mucize. Yapılan çalışmalarda yetersiz D vitamini düzeyi olan erkeklerde sperm hareketinin azaldığı saptanmıştır.6 Sağlıklı spermler için folik asit şart. Nasıl ki eşiniz gebelik öncesi folik asit depolarını doldurmaya çalışıyorsa sizde aynı şekilde folik asite önem vermelisiniz. Bunun için diyetinizde; yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagil, portakal ve yumurta tüketin. 7 Antioksidanlara diyetinizde yer açın.Tatlı isteğini azaltmanın 7 yoluDiyet yapıyorsunuz ve canınız sürekli tatlı ve çikolata istiyor. Peki ne yapmalısınız, bu istekleri nasıl aklınızdan çıkarabilirsiniz? Kendinizi suçlu hissetmeyin, bu tür zaaflar zayıf bir iradeniz olduğunu göstermez. Tatlı ihtiyacı stres, heyecan ve birçok hormonun çalışması sonucu ortaya çıkabilir. Bununla baş etmek için:1 Karbonhidratlı ve proteinli besinleri az miktarlarda ve tüm gün tüketin, böylece serotonin hormonunu dengeleyebilirsiniz. Asla kahvaltıyı atlamayın, bu sadece sizin isteklerinizi artırır.2 Gün içinde yağlı öğünler ve atıştırmalıklardan uzak durun, çünkü bu, akşam daha fazla tatlı yeme isteğini artırır.3 Sakin olun ve diyet programınızda ani değişiklikler yapmayın.4 İsteklerinizi planlayın. Belki ufacık bir kaçamak yapabilirsiniz, bu da daha büyük kaçamaklar yapmanızı engeller.5 Şekeri, kafeini ve beyaz unu azaltın. Bunlar hızlı enerji pompalayıcı olabilirler ama daha fazla açlık hissi uyandırırlar.6 Atıştırma isteği bir alışkanlık ise, besleyici, düşük kalorili yiyecekler tüketebiliriz. Yürüyüşe çıkarak, duşa girerek, oje sürerek dikkatimizi başka yerlere verebiliriz.7 Egzersiz! Aktif olan insanlar daha az yemek düşünürler ve böylece kilolarını dengede tutmuş olurlar. Egzersiz yapmak aynı zamanda beynin endorfin hormonu salgılamasına yol açar, bu da stresi azaltmak hatta yok etmek demektir.Diyeti bozmayan 10 fast food planıElbette diyetinizi bozmadan sağlıklı fast food seçeneklerini beslenme planınıza dâhil etmeniz mümkün! 1 Vücudunuzdan gelecek tokluk sinyaline kulak verin ve yemeğinizi yavaş yiyin. Küçük porsiyon sipariş verdiğiniz yemeği tüketmeye başladıktan 20 dk sonra beyninize tokluk sinyali ulaşacaktır.2 15 cm’den daha uzun sandviç ekmeklerini tercih etmeyin. 3 Eğer canınız fast food çekti ve bu isteğinize teslim olduysanız, bir parça sebzeli pizza hem açlığınızı bastırmanızı sağlayacak hem de yağ ve kalori alımınızı minimum düzeyde tutacaktır.4 Eğer yağsız soslar ya da sıfır sos kullanıyorsanız, salatalar oldukça sağlıklı tercihlerdir. Öte yandan eğer salatanızda aşırı yağlı soslar kullanırsanız, kalori içeriğini büyük hamburger mönü ile eşdeğer hale getirmiş olursunuz.5 Az yağlı ve az tuzlu bir çorba soğuk kış günlerinde hem içinizi ısıtır hem de açlık hissinizi alır.6 Basit bir wrap bol malzemeli bir tacos’dan daha iyi bir tercihtir.7 İki kat burgerler iki kat baş belası demek! Onun yerine küçük ya da tek parça bir hamburgerin içerisinden peyniri de kaldırıp, hardal soslu ve domatesli tüketebilirsiniz.8Izgara tavuklu sandviç ve wraplar iyi bir yemek tercihi olacaktır.9 Mevsimlik meyvelerle hazırlanmış bir meyveli yoğurdu sağlıklı ve lezzetli bir kahvaltı seçeneği olarak düşünebilirsiniz.10 Son olarak mutlaka fast food restorana girmeden önce yiyecek seçiminiz ile ilgili planınızı yapın ve kararınızı verin. ÇALIŞANLAR İÇİN; Ofise gelirken alışveriş listesi* 3 tane 500 cc şişede su (ofiste en az 1,5 litre su içilmeli-gün içinde ise ortalama 2,5 litre bitirmelisiniz)* Kuru incir, kuru kayısı, kuru erik veya yabanmersini (50 gr)* Fındık, ceviz veya badem (50 gr)* Süt, ayran veya yoğurt (200 cc)* 1-2 meyveOfiste, saat 15:00-17:00 arası alınabilecek minik atıştırmalar:* Kuru kayısı, yoğurt, ceviz ÂKuru üzüm, fındık ve bol sütlü kahve * Süt veya ayran, 1 meyve ÂYoğurt, badem, kuru İncirYağ yakımını destekleyen 10 besin1- Greyfurt2- Yeşil çay3- Yulaf ezmesi4- Hindi eti5- Koyu yeşil yapraklı sebzeler6- Yoğurt7- Kırmızı biber8- Elma ve armut9- Tarçın10- ZencefilMetabolizma üzerine etkili 10 besinYumurta2- Kırmızı acı biber3- Yeşil çay4- Badem5- Sirke6- Tarçın7- Sızma zeytinyağı8- Salata9- Etli, yumurtalı çorba10- Peynirİşte beslenme IQ’nuzu ölçecek 5 soruİlk kez bu kitap da vurgulanan Beslenme IQ su kavramı ile kendinizi test edebilirsiniz.Bu test kişinin beslenme bilgisini, bilincini ve farkındalığını ölçmeye yarıyor. Bu sayede kişiye özel ihtiyaç duyduğu ve zayıf olduğu konular tesbit edilerek ona göre beslenme danışmanlığı veriliyor. 1) Daha sağlıklı olmak için, aşağıdakilerden hangisini azaltmanız gerekir?A) Trans yağlar, rafine tuz ve şekerB) Potasyum, diyet lifi, kalsiyum ve demirC) A, C vitamini, koyu yeşil yapraklı sebzeler D) Kalsiyum, turuncu sebzeler, meyve 2) Doğru mu? Yanlış mı?Ara öğünlerde sağlıklı bir şeyler atıştırmak sizi aşırı derecede acıkmaktan korur ve bir sonraki öğünde daha doğru seçimler yapmanızı sağlar. 3) Doğru mu? Yanlış mı?Haftada 1 kilodan fazla verdiren diyetler zayıflatır ve tekrar kilo aldırmaz. 4) Günlük yağ alımı ne kadar olmalıdır? A. Kalorinin yüzde 0’ı ile 10’u kadarB. Kalorinin yüzde 10’u ile 20’si kadarC. Kalorinin yüzde 20’si ile 35’i kadarD. Kalorinin yüzde 35’inden fazlası12) Doğru mu Yanlış mı?Egzersizden sonraki 30 dakika ile 60 dakika içinde mutlaka bir şeyler yemeli...Cevaplar: 1- A, 2- Doğru 3-Yanlış 4- C 5-Doğru Günde 100 kalori daha az almak için*Makarnayı azaltın* Sabah kahvatısında müsli miktarını azaltın* Ekmeği azaltın* Yağdan kaçının* 2 bardak portakal suyu yerine 2 portakal tüketin* Salataya sosu az koyun* Fıstık ve kuruyemişleri 2 kaşık az yiyin* Ara öğünlerde birkaç kraker ve peyniri yemeyin* Bisküvilerinizi sayın* Yağ oranı düşüm çikolata tüketin* Çay ve kahve içerken şekeri ve yağlı sütü azaltın* Günlük yemek seçimlerinizi gözden geçirin

Devamını Oku

Bunu ye, onu yeme

16 Mart 2013

Yetişkin bir erkek bireyin günlük enerji ihtiyacı 2200-2500 kalori, kadın bireyin günlük enerji ihtiyacı ise 1800-2000 kalori. Dolayısıyla, genelde oturarak çalışılan günümüz koşullarında alınan her fazla kalori kiloya dönüşüyor. Doğru yemenin ve kilo kontrolünü sağlamanın formülü ise kendinizi aç bırakmaktan geçmiyor doğal olarak. Aksine; gereksiz kalorilerden uzaklaşmak, takıntılı olmamak ve hareketli olmak en iyi çözüm. Çoğumuz genellikle harcadığımızdan daha fazla kalori alırız. Ama her gün 100 kalori daha az alırsanız, bir yılda beş kilodan fazla kilo verebilirsiniz. Bunu sıkı bir diyet yapmak yerine beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız küçük değişikliklerle, ılımlı yaklaşımlarla sağlayabilirsiniz. Ne yediğinizin farkına varıp, çok basit bazı tüyoları uygulayarak kalori azaltarak gereksiz kalorilere dur diyebilirsiniz. Ethica Levent Hastanesi Uz. Dyt. Sema Gübür ile konuyu ayrıntılı konuştuk...Kayısı kıvamında yumurta şartYağda pişmiş yumurta yerine kayısı kıvamında yumurta yiyerek günde 50-60 kalori az alabilirsiniz. Tereyağında yumurta 127-140 ve 1 adet kayısı kıvamında yumurta 77 kalori. Yumurta anne sütünden sonra en iyi protein kaynağıdır ve demir içeriği yüksektir. Yumurtayı protein ve demir mineralinden faydalanmak için kayısı kıvamında tercih edin. Lor ile 100 kalori daha az alınTam yağlı süt ve süt ürünlerinden yağsız süt ve süt ürünlerine geçiş yapmak, eğer günde 3 porsiyon süt grubundan besin tüketiyorsanız 200 kalorilik bir kazanç sağlar. Yılda 9 kilo vermenize yardımcı olur. Beyaz peynirinizi az yağlı veya yağsız lor/çökelek olarak tercih ederseniz günde ortalama 40-100 kalori düşürmüş olursunuz. Ayrıca doymuş yağ ve tuz alımınız azalır bu da kalp-damar hastalıkları için koruyucu bir önlemdir. Çökelek ve lor peyniri daha fazla kalsiyum içerir.Derili değil, derisiz tavuk100 gram derili tavuk eti 215 kalori iken, 100 gram derisiz beyaz et 114 kaloridir. 100 kaloriyi çöpe atmayınız. Derisiz ızgara tavuk göğüs eti en pratik yemeklerdendir. Baharatlarla zenginleştirerek limonlu bol yeşil salata ile birlikte tüketebilirsiniz. Tavuğu ızgara, haşlama veya fırında tercih etmelisiniz şinitzelin yaklaşık 345-360 kalori olduğunu unutmayın.Beyaz peynirli omlet 99 kaloriOmlet yaparken kaşar peyniri yerine yağsız beyaz peynir kullanın. 256 kalori yerine 99 kalori alarak 166 kalori cepte kalsın. Ayrıca şarküteri ürünü yemek istiyorsanız salam yerine jambon yemeyi tercih edin. 50 gram jambonda 91 kalori bulunurken, 50 gram salamda 259 kalori bulunuyor. Bu sayede yine 168 kalori cepte. Kilolar düşmanınız ise bu ayrıntıları atlamayın.Peynirli poğaça yerine kepekli tost yiyinKahvaltınızda yağlı pastane poğaçaları yerine light peynirli kepekli simit ya da yağsız kepekli tost tüketerek yaklaşık 120 kalori kısabilirsiniz. Çünkü, 1 adet poğaça 320-400, bir kepekli simit 280 ve yağsız tost ise 200 kalori. Az yağlı beyaz peynir, yumurta, zeytin, süt, domates, salatalık ve yeşillik eşliğinde bir kahvaltının yerini poğaça tutamaz. Peynirli, yumurtalı bir kahvaltı ile hem güne enerjik başlarsınız hem de metabolizmanızı hızlandırarak vücudunuzu enerji harcamaya yönlendirirsiniz. Vücudunuz için gerekli vitamin ve mineralleri alırsınız.620 kalori yerine 480 kalori alınPide arası döner 480 kkal, hamburger 620 kkal tercih sizin. Döneri koymadan önce yuvarlak pide ekmeğinin içinin çıkarılmasını söylersek, içine konulan patates kızartması, turşu, soslar yerine yeşillik, domates koydurursak daha sağlıklı, daha az tuzlu ve kaloriyi daha da aşağı çekmiş oluruz, inanın bu şekilde lezzetinden ödün vermeden hem daha sağlıklı, hem daha az kalorili olacaktır. Pidenin yanında 1 bardak ayran tüketerek tok kalma sürenizi uzatabilirsiniz. Aman kuruyemişlere dikkat!Çerezlere aman dikkat avuç avuç değil. 100 gram çerezlerin kalorisi antep fıstığı 594 kkal, ay çekirdeği 578 kkal, kabak çekirdeği 588, badem 598, brezilya fıstığı 654, ceviz, 651, fıstık 582 fındık 582, kestane 210 kkal’dir. Günlük tüketilmesi gereken çerez 1 Türk kahvesi fincanı kadardır yani badem, fındık için 10-15 adet.Süt tozu yerine light sütKahvenizi süt tozu yerine light sütle hazırlayarak ortalama 100 kalori daha azaltmanız mümkün. Bu önemli bir ayrıntı unutmayın...Levrek kalorisi en az balıkYağlı balıklar kalp dostu omega-3’ün en iyi kaynağıdır. Ama kalori açısından hepsi aynı değil. Aman dikkat: Çünkü 100 gram lüfer=117 kalori, 100 gram levrek=93 kalori ve sık tüketilen palamut ise 168 kalori, kalkan 193 kalori, ton konserve 198 kaloridir. Aynı miktarda levreği tercih ederek kaloriyi sınırlayabilirsiniz. Ayrıca balığı ızgara ve fırında pişirmelisiniz, kızartırsanız kalorisi artacaktır.Peynirli değil, yeşil salata“Devamlı salata yiyorum ama bir gram veremiyorum” cümlesini sık kuruyorsanız, salataya koyduğunuz malzemelere ve soslara dikkat etmelisiniz. Peynirsiz, limonlu bol yeşillik içeren salata ilk tercihiniz olsun. Salatalara eklenen rende kaşar veya diğer peynir türlerini mönüden çıkararak 110-130 kalori kadar düşürebilirsiniz.Makarnayı sebzeli yapınHiç şüphesiz ki kremalı sebzesiz dolu bir tabak makarnayı tüketerek sonrasında vicdan azabı çekeceksiniz. Bunun yerine bir kase makarnayı aynı oranda sote taze sebze ile yer değiştirerek hem 100 kalori az almış olursunuz hem de vicdanınız rahat makarnanızı yemiş olursunuz. Soslara aldanmayın ve sebzeli makarnanın kesinlikle çok daha lezzetli olacağından şüphe duymayın. Aman kuruyemişlere dikkat!Çerezlere aman dikkat avuç avuç değil. 100 gram çerezlerin kalorisi antep fıstığı 594 kkal, ay çekirdeği 578 kkal, kabak çekirdeği 588, badem 598, brezilya fıstığı 654, ceviz, 651, fıstık 582 fındık 582, kestane 210 kkal’dir. Günlük tüketilmesi gereken çerez 1 Türk kahvesi fincanı kadardır yani badem, fındık için 10-15 adet.Çatalla yiyerek yağı azaltınSulu yemeklerinizi çatalla tüketerek yemeklerin sulu kısımlarını, sosları özetle yemeklerin üzerinde yüzen ekstra yağları keserek porsiyon başına 100 kalori azaltabilirsiniz.Kırmızı et yiyecekseniz oğlak eti tüketin100 gram (yaklaşık 3 köfte büyüklüğünde) yağlı dana eti=225 kalori, az yağlı dana eti=156 kalori, yağlı koyun eti=312 kalori, oğlak eti=146 kaloridir. Etlerinizi yağsız tercih ederek doymuş yağ alımınızı azaltmalısınız bu şekilde kalp-damar hastalıkları ve obezite gibi kronik hastalıklara karşı kendinizi korumaya alırsınız. Yağlı ve yağsız et tercihi ile ne kadar kalori farkı olduğunu görüyorsunuz yağsız et tercih ederek kilo kontrolünüzü sağlayabilirsiniz. Kırmızı et tercih ettiğiniz zaman yanında bol limonlu yeşil salata tüketerek özellikle demirden maksimum faydalanın. Limon ve yeşilliğin sağladığı C vitamini antioksidan kapasitenizi artırarak sizi oluşan zararlı maddelerden koruyacak ve etin içinde bulunan vitamin ve minerallerden daha fazla yararlanmanızı sağlar. 700 kalori yerine 380 kalori alınKöfteyi yağsız kıymadan yaparak, fırında pişirirseniz ve patates yerine bol limonlu yeşil salata tercih ederseniz ve yanında ayran içerseniz 650-700 kalori yerine ortalama 380 kalori alırsınız. Küçük değişimler büyük fark yaratır, yarı yarıya kaloriyi düşürürsünüz. Daha uzun süre tok kalırsınız ve ayrıca daha az kalori, tuz ve şeker alırsınız. Kızartma yerine, patates salatasıBir kase bol yeşilliklerle hazırlanmış haşlanmış patates salatası tüketerek 1-1.5 adet patates daha az tüketmiş ve yaklaşık 80-100 kalori düşürmüş olursunuz. Yeşillikler sizin daha tok kalmanızı, vitamin ve minerallerden zengin bir öğün sağlar. Mutlaka patates yiyecekseniz, kızarmış patates yerine fırında patatesi tercih edin ortalama 90 kalori kazandırır. Israrla patates kızartması yemek istiyorum diyorsanız önden 1 kase yeşil salata tüketerek 10 adet patates kızartması arkanızdan ağlasın bu şekilde 100 kaloriden uzaklaşmış olacaksınız. Unutmayın muhakkak bol limonlu yeşil salatayı önden tüketin bu sizin antioksidan kapasitenizi artıracaktır, bu şekilde kızartmanın oluşturduğu zararlı durumu bir nevi bertaraf edersiniz.Hazır meyve suları yerine taze meyveMeyveyi meyve olarak tüketin. Arada değişiklik olsun istiyorsanız; 100 gram elma 50 kalori iken 1 su bardağı elma suyu yaklaşık 100-120 kaloridir. Üstelik elma olarak yediğinizde zaman daha fazla posa alacaksınız ve kan şekeriniz hızla yükselip, düşmeyecek daha uzun süre tokluk hissi duyacaksınız. Elma dilimlerinizin üzerine biraz da toz tarçın ilave ederseniz tatlı ihtiyacınızı karşılarsınız. Şekersiz hazırlanmış taze vişne/çilek kompostoları ile hem içecek hem de artan hava sıcaklığıyla birlikte serinleme ihtiyacınızı ve sıvı alımınızı karşılamış olursunuz. Yine taze sıkılmış limonlarla yapılan, az şekerli, nane aromalı limonata hem serinletici, hem tatlı hem de içecek ihtiyacınızı karşılayacaktır. Hazır meyve suları tercih ederseniz kalori alımınız daha da artacaktır...Hamur değil sütlü tatlı daha sağlıklıYaklaşık 100 gram sütlü tatlı 140-200 kalori içerir. 100 gram hamur tatlısı ise 210-350 kalori içerir. Sütlü tatlı tercih ederek yaklaşık 100-150 kalori düşürebilirsiniz. Ayrıca sütlü tatlılar tercih ederek kalsiyum alımını artırırsınız. Yine sütlü tatlılardan meyveli olanları tercih etmelisiniz, örneğin 100 gram kaymaklı dondurma 220 kalori iken 100 gram meyveli dondurma 160 kaloridir. Meyveli dondurma tercih ederek 60 kalori karınız var. Meyve tatlıları tercih ederseniz kalorileri daha da aşağı çekersiniz. Örneğin 1 adet orta boy armudu buharda pişirip üzerine bol tarçın ilave ediniz. Bu tatlıyla sadece 50 kalori alacaksınız, 100 kalori cepte ve bununla birlikte tatlı ihtiyacınızı karşılayacaksınız. Toz tarçın sizin kan şekerinizi dengeleyecek ve tokluk hissinizi artıracaktır. Aynı tatlıyı elma ya da mor erikle de yapabilirsiniz. Yine tatlı yerine meyve salatası yapabilir ya da içine taze meyve konmuş yoğurt tüketebilirsiniz.Vejetaryen pizza ile az kaloriİki dilim pizzada 100 kalori indirim yapmak için şarküteri eklenmiş pizza yerine vejetaryan olanları tercih ediniz. Ayrıca şarküterili pizzadan daha az tuz almış olacaksınız. Canınız pizza istiyor ise önden 1 kase yeşil salata + 2 dilim vejeteryan pizza + 1 adet sade soda ile size daha sağlıklı ve tokluk hissinizi artıracak bir mönü.1 bardak şarapta daha az kalori varBildiğiniz üzere 1 gram alkol, yaklaşık 7 kalori içerir. 1 gram yağ ise 9 kalori verir. Yağdan sonra en fazla enerji veren alkoldür. Aklınızda bulunsun 1 duble rakı 3 kadeh kırmızı şarap kalorisindedir. İçki çeşidine, ne kadar içtiğinize ve sıklığına dikkat edin. Yemekle birlikte küçük yudumlarla tükettiğiniz miktarda kontrollü olun. Yanında yeşil salata tercih edin, alkol alınca çok yağlı meze, ekmek, meyve, tatlı tüketmeyin. Alkol vücuttan su atımını artırır, muhakkak su için. 1 kadeh şarap 120 kalori, 1 kadeh şampanya 80-100 kalori, 1 kadeh konyak ortalama 50-70 kalori, 1 kadeh votka 65-85 kalori, 33’lük bira 142 kalori, 1 duble rakı ortalama 250-270 kalori, 80 ml. viski 220 kalori, 40 ml. likörler 160 kalori, 80 ml. rom 200 kaloridir. Ara öğünde abur cubur yokAbur cubur beslenme, obezite ve kalp damar hastalıklarına yol açar. Ara öğünde bunlardan kaçınmak için salatalık, erik, vişne, domatese sığının. Bu yiyecekler size vitamin, mineral, posa ve daha uzun tokluk hissi sağlar. Ayrıca meyve tercih ederek yaklaşık 100-150 kaloriyle vedalaşın.Kıymalı pide mi, peynirli börek mi?Canınız börek mi istiyor? Kızarmış mı? Yağsız fırında ya da teflonda pişmiş mi? Kızarmış börek yemek yerine, fırında veya yağsız teflonda pişmiş olanları tercih edin. Bu şekilde 120-150 kalori kısmış olursunuz ve yağın yanmasıyla oluşan sağlık risklerini yok edersiniz. Yağlı-kıymalı veya yağlı peynirli yerine lorlu ya da sebzeli yaparak kalorisini daha da azaltabilirsiniz.Limonlu sos hardallı sostan iyidirLezzetini artırmak için yemeklere, salatalara ilave edilen çeşitli soslar, kulağa hoş geliyor ama masum mu? Soslar iştah açıcı ve kalorileri yüksek olduğu için dikkatli tüketilmesi gerekir. Sizce bu soslar masum mu? Mesela, 2 yemek kaşığı balzamik sos 90 kalori, 2 yemek kaşığı zeytinyağı 180 kalori, 2 yemek kaşığı nar ekşisi 52 kalori, 2 yemek kaşığı dijon sirke 60 kalori, 2 yemek kaşığı hardal 18 kalori, 2 yemek kaşığı soya sosu 20 kalori, 2 yemek kaşığı mayonez 290 kalori... Kızarmış değil haşlanmış karidesKızarmış karides yerine haşlanmış karides tercih ederek oratalama 100 gramda 125 kalori kısarsınız ve sağlıklı bir tercih olur. Bu öneriye muhakkak kulak verin.Lavaş yerine marul dürümLavaş ekmeği kullanmak yerine ızgaralarınızın tadını marul yaprakları ile de çıkarabilirsiniz. Bu şekilde öğününüzden 100 kaloriyi düşürmüş olursunuz. Artı ızgara ette bulunan başta demir minerali olmak üzere birçok vitamin ve mineralleri vücudunuz daha iyi kullanacak ve aldığınız posa ile daha tok olacaksınız. Soslu dondurma tüketmeyinDondurmanızı 2 yemek kaşığı kadar sosla tatlandırın. Bir kase taze böğürtlen ya da ahududu, 1 adet orta boy şeftali, 6-8 adet çilek ile karıştırarak yaklaşık 160 kalori daha az alabilirsiniz. Bu şekilde daha fazla göz doyurucu olması ile birlikte posa alımını artacak bu daha uzun tok kalmanızı sağlayacak ve taze meyvelerle vitamin mineral alacaksınız.

Devamını Oku

40 yaşına gelmiş her kadın yılda bir kez mamografi yaptırmalı

10 Mart 2013

Öğrencileri arasında adı Speedy Gonzales, çok hızlı konuşuyor ve ameliyatlarını da o hızda yapıyor. Sadece akıllı değil, pek çok kadını kıskandıracak kadar da güzel. Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak’la kadın sağlığı üzerine pek çok şeyi konuştuk...Menopoz sonrası kanamayı önemseyinKavak, “Menopozdan sonrasında da düzenli yıllık takipler gerekiyor. Mesela menopoz sonrası kanamanın ilk işaretinde doktora gitmek pek çok sorunu ekarte eder” diyor.rof. Dr. Zehra Neşe Kavak devletin zirvesinden, sosyeteye, sanatçılardan halkın ekonomik durumu en düşük kesimine kadar pek çok kişinin doktoru... Uluslararası Albert Einstein Akademisi’nin yönetim kurulu üyesi. TİKAD (Türk İş Kadınları Derneği) Başkan yardımcısı, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı, Dünya Bilim ve Sanat Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslar arası Perinatoloji Akademisi Üyesi, Fetus As A Patient Society Yönetim Kurulu Üyesi... Prof. Dr. Zehra Neşe Kavak’ın saymakla bitmeyecek ünvanlarından bir kaçı. Aldığı onlarca ödüle ek olarak 8 Mart nedeniyle Anadolu Lions Kulübü’nden Türkiye’de rol model kadın ödülü aldı. Türkiye’de kadın nüfusun ortalama yaşının 26 ile çok genç olduğunu belirten Kavak, “Biz doktorlar oldukça genç bir kitleye hitap ediyoruz. Son yıllarda kadınların ortalama ömrü de 74 civarına yükselerek yaşam süreleri uzadı. Sonuçta bu kadar gençlere hitap ediyorsak özellikle menapoza kadar ki dönem çok önemli hale geldi. Bunu neden söylüyorum? Çünkü bu genç nüfusun rutin kontrollerini yaptırması artan kanser vakalarını yakalamak açısından önem taşıyor. Doğum kontrol haplarını bıraktığınız gibi hamile kalmayınGebelik planlayan bir kadının vücudunda nelerin eksik olduğuna baktırması lazım. Kızamıkçık aşısının mutlaka yapılması gerekiyor. Eğer kadının kızamıkçığa karşı bağışıklığı yoksa bu aşının gebelikten önce planlanması gerek. Genel sağlık açısından problem yoksa ve doğum kontrol hapı kullanıyorsa kadının hemen hamile kalmasını önermiyoruz. Araştırmalar gösteriyor ki, doğum kontrol hapını çok uzun süre kullanıp bıraktığınız zaman ilk iki ay içinde hamile kalırsanız düşük olma ihtimali ve bebekte kromozal problem olma ihtimali yüksek. Hapı bıraktıktan iki ay sonra hamile kalmalı. Aksi takdirde bebek anne karnında ölüyor ya da tutunamayıp düşüyor.” “Önce kadınlar ve çocuklar” Kavak, son yıllarda Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı çalışmaların sonucunda anne ölüm oranlarının, yüzbinde yüzlerden, yüzbinde yirmisekizlere indirilmiş olduğunu belirtti. Kavak “Hatta çok saygın bir Amerika’lı doktor arkadaşımız, dergileri için Türkiye’den çok fazla sayıda yayın aldıklarını ve bunları yayınlamaktan mutluluk duyduklarını söyledi” dedi.Folik asit bebekleri koruyorProf. Dr. Kavak’a göre; hamile kalmayı planlayanların rutin tahlillerin dışında folik asit kullanması gerekiyor. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki, düzenli kullanım sonucunda bebeklerde oluşabilecek nöral tüp defekti denen yani sinir sisteminde açıklık olması, hidrosefali gibi sorunlar yüzde 80 önlenebiliyor. Hamilelikten önce folik asit günde 400 mg hamile kaldıktan sonra da ilk üç ayda da yine bu kullanıma devam etmek lazım. Yeni kuşaklarda polikistik over sendromuKadınlarda yeni kuşakta adet düzensizlikleri ve polikistik over sendromu arttı. Ve bu sorun adet düzensizliklerinin en önemli nedeni. Her ne kadar nedeni açıklayacak çok teori olsa da bunlar arasında insülin direnci çok önemli bir etken. Kilo problemi de önemli. Kilo ve beslenme kısır döngünün bir parçası. Vücutta yağ dokusu artıkça adet düzensizliği artıyor. Diyet ve düzenli beslenme bu hasta grubunda gerekli.

Devamını Oku

Beynimize de bilgisayar gibi format atabiliriz

2 Şubat 2013

ir hayal kurun... Fobilerinizden bir saat içinde kurtuldunuz, çektiğiniz aşk acısı bir anı olarak kaldı... Mümkün mü böylesine bir düş kurmak? Beynine Format At kitabının yazarı Barış Muslu’ya göre; bunlar asla bir düş değil. Ve hayatımızı karartan sorunlardan kısa sürede kurtulabiliriz. Nasıl mı? Tabii ki beyninize format atarak... Muslu, “ Format diyorum. Çünkü yaptığım şey yeniden yapılandırmak ve ciddi bir temizleme süreci. Bunu yaparken, kesinlikle yeni bir şey telkin etmiyorum. Beyni koruma amaçlı olarak büyük ve rahatsız edici duyguları temizliyorum o kadar” diyor.Yöntem üç yıl önce bulunduMuslu göz noktaları taramasını bulalı üç yıl olmuş. Yıllardan beri NLP yaparken başına gelen bir sağlık sorununa çözüm bulamayınca kendisi üzerinde çalışmaları hızlandırmış Muslu, “Gitmediğim doktor ve yer kalmadı. Ağrıların nedeni ve dolayısıyla çare bulunamayınca ben de ciddi bir araştırma yaptım ve farklı sistemleri inceleyip bunu uygulamaya başladım. Karşıma aldığım boşlukta belli yerlere baktığımda ağırların çok yoğunlaştığını gördüm ki, zaten bu yöntemde gözlerle karşıya yansıtılan duygular taranarak o duygunun yoğunlaştığı yer bulunuyor. Karşınıza yansıttığınız ve yoğunluğunu izlediğiniz duyguları incelerken aslında sıkıntınızı anlatan kelimeleri de siz buluyorsunuz. Bunu kitapta ayrıntılı olarak anlatıyorum” diyor.Hangi acı nasıl temizleniyorAşk acısıOnu bir daha göremeyeceğimizi, bundan duyacağımız acıyı, bundan sonra belki yapayalnız kalacağımızı düşünüp ağır gelen duyguları tetikleyip, hatta doruğa çıkarıp ondan sonra temizlemeye geçiliyor. Ve şöyle bir yol izleniyor: Karşınıza bir alan var diye düşünüp bu duyguları alıp, o alanda kitap okur gibi gözlerinizi gezdiriyorsunuz. Belirli yerlerde beyin bir duyguya fazla odaklanıyor. Olumsuzu yakaladığınız anda belirli noktalara dokunuşlar yapıyorsunuz. Bu noktalar başın üzerinde bıngıldak bölgesi, gözlerin şakaklara yakın yerleri, kaşların başlangıç noktası ve tam köprücük kemiği üzeri... Deşarj noktalarından hangisinin sizi etkilediğini deneyerek buluyorsunuz. Bunlardan birisine vurulurken olumlu şeyler söylenirken, beyindeki o kötü duygu yoğunluğu boşalıyor. Mesela, ‘Ben unutacağım, hayat devam edecek, her şey güzel olacak, o nedenle bu olumzsuz duyguyu bırakıyorum’ diyeceksiniz. Birebir yapılan bazı uygulamalar- İdeal kilonuza ulaşmakYine çeşitli diyetler sonuç vermediyse, ya da kilolarınızı kısa bir sürede geri aldıysanız, bilinçaltınızı yanınıza almanız gerekiyor.- Panik bozukluklarNeuroFormat tekniklerinin en başarılı uygulamalarından biri de panik bozuklukları. Bu durumdan tamamiyle kurtularak ve huzurlu bir yaşama geri dönebilirsiniz.- ÜzüntülerTüm üzüntüleriniz kronikleşmişse, bunlara yine çok kısa bir sürede güle güle diyebilirsiniz.Eğer, ilişkilerinizde sorun yaşıyorsanız, ya da tamamiyle unutmanız gereken birisi varsa, bilinçaltınızı formatlayabilirsiniz.- Utangaçlık ve kendine güvenEğer utangaçsanız ve bu bütün hayatınızı etkiliyorsa, NeuroFormat teknikleriyle çok kısa sürede bunu yenerek, sizi başarıya götürecek “kendine güveni” kazanabilirsiniz.- Kronik rahatsızlıklar ve ağrılar (Migren, Fibromiyalji)Eğer, yıllardan beri sizi rahatsız eden kronik rahatsızlıklarınız, ağrılarınız varsa bunlara güle güle diyebilirsiniz. Tek yapmamız gereken doğru teşhisle beyninizi temizlemek.- Yiyecek hassasiyetleriEğer, yıllardan beri hiç bir şekilde başarı sağlayamadığınız yiyecek hassasiyetleriniz varsa, çözüm çok yakınınızda olabilir.Aşk acısıOnu bir daha göremeyeceğimizi, bundan duyacağımız acıyı, bundan sonra belki yapayalnız kalacağımızı düşünüp ağır gelen duyguları tetikleyip, hatta doruğa çıkarıp ondan sonra temizlemeye geçiliyor. Ve şöyle bir yol izleniyor: Karşınıza bir alan var diye düşünüp bu duyguları alıp, o alanda kitap okur gibi gözlerinizi gezdiriyorsunuz. Belirli yerlerde beyin bir duyguya fazla odaklanıyor. Olumsuzu yakaladığınız anda belirli noktalara dokunuşlar yapıyorsunuz. Bu noktalar başın üzerinde bıngıldak bölgesi, gözlerin şakaklara yakın yerleri, kaşların başlangıç noktası ve tam köprücük kemiği üzeri... Deşarj noktalarından hangisinin sizi etkilediğini deneyerek buluyorsunuz. Bunlardan birisine vurulurken olumlu şeyler söylenirken, beyindeki o kötü duygu yoğunluğu boşalıyor. Mesela, ‘Ben unutacağım, hayat devam edecek, her şey güzel olacak, o nedenle bu olumzsuz duyguyu bırakıyorum’ diyeceksiniz. Sigara bağımlılığıMuslu sigara bağımlılığını nasıl çözdüğünü şöyle anlatıyor: “Sigara çok kolay çözdüğüm bir sorun. Belirli yerlerde belirli olaylarda kahve ile sigara içme ihtiyacı oluşuyor. ‘Oturuyorsun kokuyu hisset, hangi noktalarda kahve içme ve sigara içme isteğin var?’ deyip orada belirli noktalara vuruluyor. Sonra diğer görüntüler temizleniyor. Ve istek yok oluyor. Böyle önemli istek yerleri tek tek temizlenilyor. Ve bunları yaptıktan sonra sigara ile hayatında neleri kaybedeceğine de bakılıyor ve sigara bırakılıyor. FobiFobilerde temizlemenin en önemli noktası onu tetikleyebilmek. O yüzden fobiyi tetiklemek için onun olduğu yere gidiyoruz. Fobiyi yaratan madde uzakta ve biliyorsunuz orada olduğunu. Fobilerde göz taraması yaptırmıyorum. Belirli noktalara vurarak onun nesinden kortuğunu sorarak o duyguları vurarak deşarj ediyorum. Sizi ona maruz bırakıp azar azar üzerine gidiyoruz.

Devamını Oku

Kalp krizi ölümlerine hareket ederek ‘dur’ deyin!

5 Ocak 2013

- Türkiye’de yılda 200 bin kişi, kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiriyor. Yalnızca ileri yaş hastalığı olmaktan çıkan kalp sorunları, genç yaşlarda da hızla artıyor. Trafik kazalarını 30’a katlayan kalp krizinin en temel nedeni, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşam. Memorial Şişli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Kardiyalog Uz. Dr. Deniz Şener ve Diyetisyen Yasemin Sancak kalp sağlığınız ve kalp krizi riskinizi ölçmeniz için iki ayrı test hazırladı.Aile geçmişinizde kalp hastası varsa, şişmansanız, diyabet veya yüksek tansiyon hastasıysanız, sigara kullanıyorsanız 30, değilseniz 40 yaşından sonra Total kolesterol, HDL, LDL, tigliserid ve kan şekeri testleri yaptırın. Sigarayı mutlaka bırakın!Sigara, koroner kalp hastalıklarını hızlandırıcı faktörlerin en önemlilerinden. Sigara içiminin kadınlarda yaptığı tahribat, erkeklere göre çok daha fazla. O nedenle özellikle kadınlara önerimiz, yeni yılda öncelikle sigarayı bırakmaları. Sigaranın kadınlar üzerindeki en önemli etkisi, östrojeni parçalaması ve erken menopoza neden olması. Sigara içen kadın hastaların kalp ameliyatlarından sonra iyileşme süreçleri uzuyor. Altı ayda bir kan şekerinizi kontrol ettirin Her yıl altı ayda bir hem kan yağlarını hem de şekerinizi kontrol ettirirken, bir kez de efor testi yaptırın. Menopoza giren kadınların bu yıldan başlayarak daha ciddi olarak kardiyolojik kontrollerini yaptırmaları gerektiğini bilmeliler. Çünkü menopozla birlikte kadınlarda ortaya çıkan kalp hastalığı çok hızlı ilerliyor.Kolesterolden fakir diyet uygulayınSağlıklı beslenme konusunda kesin karanınızı verin! Çoğunlukla sebze ve meyveye dayalı, kolesterolden fakir bir diyet organize edin. Sağlıklı beslenme elbette çok önemli ancak biliniz ki, hayat iki brokoli bir Brüksel lahanası ile de geçmez. Beslenmede çok çeşitlilik önemli. Gün aşırı bir yumurta tüketin. Sağlığınızı kontrol altında tutun Eğer 40 yaş ve üzerindeyseniz, bugüne kadar da kalp yönünden bir kontrolden geçmediyseniz, yılın ilk haftaları içinde mutlaka bir kardiyolojik kontrolden geçmenizi öneriyorum. Özellikle bilgisayarlı anjiyografi ile kalp damarlarınızın durumunu kontrol ettirmeniz yararlı olacaktır. “Artık yürüyeceğim” kararını alın Haftada en az üç kez bir saat yürüyün. Temponuz, 5 kilometreyi 45 dakikada kat ediyor şekilde olmalıdır... Soğuk havada yürüyüş yapmaktan kaçının. Özellikle kalp hastalarına önerimiz, öncelikle evlerine bir yürüyüş bandı alarak ev ortamında günlük yürüyüşlerini yapmaları.Aşık olun! Mutlaka aşık olun. Öncelikle eşinize, ailenize, işinize ve ülkenize aşık olun. Çünkü aşık olmak kalbe iyi gelir. Endorfin hormonu salgılanmasını sağlar. Endorfin, zevk ve mutluluk veren bir hormondur. İyi bir aşk hayatı kalp sağlığı için çok gereklidir. Düzenli bir aşk hayatı olanların yaşam kaliteleri artar. Stresten uzak durunAileniz, işiniz ve sosyal çevreniz ile ilgili sizi üzen olaylar varsa süratle kurtulun. Kendinizle kavga ediyorsanız öncelikle kendi iç dünyanızla barışın. Bu sayede etrafınıza mutluluk ve barış mesajları verebilirsiniz. Evliyseniz, eşinizle daha uyumlu olmaya çalışın. Anne babaysanız, çocuklarınızla daha ılımlı ve uzlaşmacı bir iletişim kurun. Bunun için de gerekiyorsa bir aile psikologundan yardım alın. Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, mesleğinizle ve çevrenizdeki dostlarınızla barışık olun.Kalp testi1) Sigara içiyor musunuz?A- EvetB- HayırC- Yeni bıraktımD- Çok önce bıraktımE- Ara sıra içiyorumSigara içiyorsanız, ciddi bir kalp damar hastası adayısınız.2) Menopozda mısınız?A- EvetB- HayırC- Genç yaşta girdimD- Hormon tedavisi kullanıyorumYanıtınız evet ise ve erken yaşta menopoza girdiyseniz; kalp hastalıkları bakımından riskli bir dönemdesiniz.3) Doğum kontrol hapı kullanıyor musunuz?A- EvetB- HayırYanıtınız evet ise; kalp damarlarınızda pıhtılaşma meylinin artacağını unutmayın.4) Spor yapıyor musunuz?A- EvetB- HayırC- Ayda birD- Haftada birE- Her günKandaki kötü kolesterolünüzün yakılması için 5 kilometreyi 45 dakikada tempolu şekilde yürüyün.5) Günde kaç saat çalışıyorsunuz?A- 15 saatten fazlaB- 15 saatC- 12 saatD- 8 saatİş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı zorlamayın.6) Kaç saat uyuyorsunuz?A-10B- 8C- 6D- 4Kalp ve damar sağlığınız için günde 6-8 saat uyuyun.7) Ailenizde kalp hastalığından erken yaşta ölüm var mı? (40 yaş altı)A- EvetB- HayırAile hikayenizde erken kalp hastalığı varsa, diyabet ve yüksek tansiyon hastası iseniz 30, değilseniz 40 yaşından sonra düzenli kontrole gidin.8) İyi huylu kolesterolünüz ne düzeyde? ( HDL)A- 40’ın altındaB- 40-60 arasıC- 60 üstüHDL yükseldikçe kalp hastalıklarına yakalanma ve kalp krizi riskiniz azalır.9) Kötü Huylu kolesterolünüz ne düzeyde? ( LDL)A- 100’ün altındaB- 100-150 arasıC- 150’nin üzerindeEğer risk faktörleriniz varsa, LDL kolesterolünüzün 100 mg/dl’nin altında tutulması şarttır.10) Diyabetiniz var mı?A- EvetB- HayırKalp krizi nedeniyle ani ölüm şeker hastalarında 6 kat daha sık görülür.Beslenme testi1) Aşırı kilolu veya obez misiniz?A- EvetB- HayırObezite kalp damar hastalıkları riskini iki kat artırmakta, diyabet hastalarında ölüm oranlarını yüzde 80’e çıkarmaktadır.2) Bel çevreniz kadınsanız 80 ve erkekseniz 94 cm’nin üzerinde mi?A- EvetB- HayırBel çevresinin bu değerleri geçmesi, obezitenin neden olduğu hastalıklara yakalanmak için yüksek risk oluşturur.3) Sıklıkla sakatat ve şarküteri ürünleri tüketiyor musunuz?A- Haftada birden fazlaB- Haftada birC- Ayda birD- Daha azSakatat ve şarküteri ürünleri; içerdikleri kolesterol miktarı bakımından damar tıkanıklıklarına neden olduğu için hiç tüketilmemelidir.4) Haftada kaç yumurta yiyorsunuz?A- 4’den fazlaB- 2-3C- Bir ya da hiçAnne sütünden sonra ikinci örnek protein olan yumurta haftada 2-3 kez tüketilmelidir. Hiç tüketilmemesi, vücudun kolesterol dengesini olumsuz etkiler.5) Haftada ne kadar kırmızı et tüketiyorsunuz?A- 3’den fazlaB- 1-3C- HiçKırmızı et, kolesterol hastaları için haftada 2, sağlıklı kişiler için haftada 2-3 kez tüketilmesi gereken bir besindir. Etteki yararlı kolesterol, kalp hastalıkları riskini azaltır.6) Şeker, pirinç ve beyaz ekmeği sıklıkla tüketiyor musunuz?A- EvetB- HayırObezite artışına neden olan bu besinlerin tüketimi sınırlandırılmalı; tam tahıllı ekmek, kahvaltılık gevrek, esmer pirinç ve kepekli makarna tüketilmelidir.7) Haftada ne kadar alkol tüketiyorsunuz?A- 6-7 Kadehten fazlaB- 4-5 KadehC- 2-3 KadehHaftada 7 kadehten fazla alkol tüketimi, kilo alımına neden olduğu için dolaylı olarak kalp ve damar hastalıkları üzerinde olumsuz etki yapar.8) Günlük meyve ve sebze tüketiminiz ne kadar?A- 5 porsiyondan azB- 5 -7 porsiyonC- 7 - 9 porsiyonD- Daha fazlasıGünde 5 porsiyonun altında sebze ve meyve tüketimi, kalp ve damar sağlığı açısından risklidir.9) Meyve sebzelerin kabuklarını soyarak mı yiyorsunuz?A- EvetB- HayırYanıtınız hayır ise; kalbe giden damarların sağlığı için yeterli posa alımının çok önemli olduğunu unutmamalısınız. Sebze ve mevyeleri mümkün olduğunca kabuklu tüketmelisiniz.10) Günde kaç adım attığınızı biliyor musunuz?A- 10 bin ve fazlasıB- 5 bin 10 bin arasıC- 5 binden azD- BilmiyorumYanıtınız D ise; sağlıklı yaşam için günde 10 bin adım atılması gerektiğini önemsemelisiniz.

Devamını Oku