Açık büfe alarmı

1 Temmuz 2016

“Açık büfe’’ tuzağına düşmeden formda kalınabilir mi? akşam açık büfeli bir organizasyona katılacaksanız, o gün ve ertesi gün nasıl beslenmelisiniz? doktor Gönül Ateşsaçan’a sorduk.Karbonhidrat tüketmek yeme isteğini artırıyor.Yazın gelmesi ile birlikte düğünler, davetler başladı, dahası önümüz bayram… Şimdi diyette olanların, fit görüntüsünü korumak isteyenlerin kabusu; açık büfeler… Peki ‘’açık büfe’’ tuzağına düşmeden formda kalmak mümkün mü? akşam açık büfeli bir organizasyona katılacaksanız, o gün ve ertesi gün nasıl beslenmelisiniz? doktor Gönül Ateşsaçan anlattı...Açık büfelerdebir öğünde 5 bin kalori alınabilir.‘’AÇIK BÜFEDE 2 KİLO ALMAK MÜMKÜN’’Açık büfede üç günde iki kilo alınabilir. Peki tabağımıza neler doldurursak sonuç hüsran olur? Diyelim ki; Tabağımıza 100 gram ceviz 651 kalori, 100 gram fındık 634 kalori aldık. Daha yemeğin başında 1285 kaloriye ulaşıldı. Ardından açık büfeye yönelip, bir dilim talaş böreğini mideye indirdik. Bu da 635 kalori. Ana yemek bölümünde de tabağımızı bir porsiyon makarna ile doldururuz. Bir porsiyon makarna yaklaşık 85 gram ve 307 kalori. Yanına da 100 gram kadar soslu sığır eti alınca bu da 320 kalori eder. Ana yemekte de toplam 627 kalori almış oluruz. Dayanamayıp tabağımıza 3 baklava alıp, afiyetle yersek; Bir baklava 600 kalori olduğundan 1800 kaloriyi de vücudumuza yerleştiririz.Gece 3 kadeh alkol tüketilirse 1200 kalori alınır. Böylece 5547 kalori toplarız. Bu, en az iki kilo demektir. İhtiyaçtan fazla aldığımız her 7 bin kalori, 1 kilo yağ depoladığımız anlamına geliyor.‘’KARBONHİDRATTAN MUTLAKA UZAK DURUN’’Açık büfede öncelikle karbonhidratlara gözlerinizi kapatın. Eğer tabağınıza ilk olarak makarna, pilav, börek, tatlı dolduruyorsanız, bilin ki bu karbonhidrat tabağı geceyi açık büfenin önünde geçirmenize neden olacak.‘’SALATA VE PROTEİNLERE DOĞRU YÖNELİN’’Karbonhidrat dolu reyonları ve tatlıları geçip, zeytinyağlı ve salataların olduğu reyona gidin. Tabağınıza bir zeytinyağlı, bolca salata alın. Son olarak ızgara ya da fırında pişmiş protein seçeneklerinden; et, tavuk, hindi, somonu ekleyin. Kolayca doyacaksınız.‘’KÜÇÜK TABAKLA BEYNİNİZİ ŞAŞIRTIN’’Açık büfelerde yenilen yemeklerin miktarlarına da dikkat etmek gerekir. Konuşurken miktarı kaçırmamak için küçük tabak, mümkünse küçük kaşık ve çatal kullanın. Tekrar bir tabak yeseniz bile, beyin bunu “2 tabak yedim, çok yedim” olarak algılar.‘’ALKALİ SU TÜKETİN’’1 saat sonra tatlı reyonuna giderek küçük boy bir sütlü tatlı yeme hakkına da sahipsiniz. Yanında bir bardak bitki çayı tüketebilirsiniz. Ardından eve gelince de 1 bardak zencefilli limonlu alkali su içerek, kilo almanın önüne geçin… Alkali Su: 1,5 litre oda ısısındaki suya; yarım çay kaşığı toz zencefil, 4-5 damla limon ve 4-5 damla elma sirkesi ekleyerek tüketin.‘’BİR BAKLAVA 600 KALORİ’’60-65 kilo bir kadın günlük olarak 1200 kaloriyi geçmemeli. Bir öğünde alacağınız kalori 300’ü geçmemeli. Bir dilim baklava ise 600 kalori civarında.‘’ERTESİ GÜN SORUNU’’Açık büfede işler istediğimiz gibi gitmedi, evdeki hesap açık büfeye uymadı. Gereğinden fazla yedik. Peki ertesi gün ne yapacağız? Yapmamız gereken hemen detoks programı uygulamak. Böylece açık büfenin rövanşını almış olacağız…1 günlük yeşil elma detoksuKısaca: Sabah, öğle ve akşam 1 adet haşlanmış yumurta yenilecekBütün gün yeşil elma ( veya şekersiz meyvelerden ) yenilecek, bol su ile beraber hazırlanan özel karışım içilecek.Acıkırsanız 2 hurma ve 2 adet salatalık yiyebilirsiniz. Bunların dışında bir şey yenilmeyecek.Detaylı Bilgi: Metabolizma hızlandırıcı ve yağ yakıcı karışım tüm gün içilecek ve yanında sadece 4-5 adet yeşil, 2 salatalık ve 2 adet hurma yenilecek. Aralarda acıkırsanız 1 çay bardağı beyaz leblebi yenilebilir.Sabah: 1adet haşlanmış yumurta yanında ekmek olmadanÖğle: 1 adet haşlanmış yumurta yanında ekmek olmadanAkşam: 1 adet haşlanmış yumurta yanında ekmek olmadan hazırlanan özel Metabolizma hızlandırıcı ve yağ yakıcı karışımın Malzemeleri:-1,5 litre su-2 yeşil elmanın sadece kabukları-1 orta boy limon kabuklu olarak-2 parça kabuk tarçın-1 demet maydanoz-3 küçük parça taze zencefil-2 adet karanfil-5-6 adet tane karabiber-1 poşet veya 1 çay kaşığı kaşığı yaseminli yeşil çay(Soğuyunca suni tatlandırıcı ile tatlandırılabilir. İçerken taze nane eklenebilir)Malzemeler: 1 ,5litre suda 1 taşım kaynatılacak. Soğuyunca süzülerek bir şişeye konularak ve tüm gün ister soğuk isteğe bağlı olarak doğal tatlandırıcı eklenerek tüketilir.Toplam 1 günde maksimum 5 porsiyon meyva yenilebilir Yeşil elma yerine yenilebilecekler: 1 yeşil elma-1 kase çilek-1 küçük armut-2 dilim ananas-2 kivi -Yarım küçük ayva , bunların yanında acıkırsanız 1 avuç leblebi…

Devamını Oku

Çiçek kokan rotalar

30 Nisan 2016

Kültürü, doğal güzellikleri için dünyanın pek çok ülkesine turistik geziler yapılıyor. Ancak, sadece çiçekleri için gidilen rotalar da var. Kimi lavanta tarlaları, kimi kiraz ağaçları ile ünlü...Lavanta diyarı ProvenceMesela Fransa’nın en güneyinde bulunan Provence lavanta tarlaları için gidilen bir bölge. Akdeniz kıyısında yer alan Provence’da, pek çok köy lavantanın her türlü ürününün satıldığı dükkanlar ile dolu. Örneğin Lacoste köyü. Burada sadece bir market ve bir de kafe var. Küçücük çarşıda ise sabundan bala kadar lavantalı ürünler satılıyor.Sault ise uçsuz bucaksız mor lavanta tarlaları ile ünlü bir diğer köy Provence’da. Marsilya’ya 50 kilometre uzaklıktaki Sault gerçek bir lavanta cenneti. Alplerin eteğinde yüksek bir tepeye kurulmuş köye giderseniz ortalığın mora kestiği bir cennette tatil yaparsınız.Hollanda’nın Lale bahçeleriKapıları, her yıl Mart ayının sonundan Haziran başına kadar açık olan 32 hektar büyüklüğündeki Keukenhof lale bahçesi, dünya’nın en güzel çiçek parkı denebilir. En fazla fotoğrafı çekilen mekânlardan biri olması dolayısıyla Hollanda, İlkbahar’da turistlerin gitmek için rağbet ettikleri bir ülke. Her yıl başta lale olmak üzere 7000 soğanlı çiçek çeşidinin ekildiği Keukenhof, günümüzde kraliçenin himayesinde bir vakıf tarafından yaşatılıyor. Hollanda turizminin amiral gemisi sayılan ve yeryüzündeki cennet olarak anılan Keukenhof’u ilk açıldığı yıl 200 bin kişi ziyaret etmiş. Geçen yıl ziyaretçi sayısı 1.3 milyon kişiye ulaşmış. 2013 yılında 21 Mart ile 20 Mayıs arasında sabah saat 8 den, akşam 19.30 a kadar ziyaretçilerini bekleyen Keukenhof parkı giriş ücreti, erişkinlere 15 EU, 4-11 yaş çocuklar için 7.5 EU, araba park ücreti 6EU. Gün boyu gezerken dinlenme ve yemek için özellikle çiçek pavyonlarının çevresinde pek çok cafeler bulunuyor.Fas’ın çöl güllerini keşfedinBir yanı Atlas Okyanusu, diğer tarafı Akdeniz... tam da çölün ortasında ve dağların arasında bir yer Fas. Doğası mükemmel, kültürü keşfedilmeli ama ille de çöl güllerini koklamalı bu ülkede. Çöl ikliminin güzelliği cabası.Japonya’nın ünlü kiraz çiçekleriJaponya’da bahçeler olduğu kadar kiraz ağaçları da ayrı bir önem taşıyor. Japonca bir kelime olan Sakura’nın Türkçesi “Kiraz Çiçeği” anlamına geliyor. Sakura, meyve vermeyen bir tür “Kiraz Ağacı”. Japonya’da kiraz çiçeklerinde (sakura) geniş bir çeşitlilik var. 200’den fazla çeşidinin olduğu biliniyor. Japonya’da kiraz çiçeğinin en popüler çeşidi olan Somei Yo’nun Japon kültüründe çok özel bir yeri var. Çiçekleri ağır ağır açıyor ama çok çabuk dökülüyor. Hem hayatın başlangıcını yani baharı müjdelerken, hem de kaçınılmaz sonunu simgeliyor. Japonya’da baharın müjdecisi olmasına rağmen, daha solmadan en güzel halindeyken dallarından düşmesi sebebiyle edebiyatta ölüm ile yaşamın birlikteliğini ifade ediyor. Kiraz çiçekleri Mart ayının son haftası ile Nisan ayının ilk haftasında açıyorlar.

Devamını Oku

Rüzgarın çocukları Malta’dan sonra St. Tropez’de yarışacak

16 Nisan 2016

Geçen yıl Malta’da yapılan Rolex Middle Sea Race’de birinci olan Arkas Sailing Team bu yıl da St. Tropez’de aynı başarıyı hedefliyor.Bir denizcilik şirketi olan Arkas, 2001 yılında sosyal sorumluluk projesi olarak Arkas Spor’u kurdu. Firmanın buna bir sponsorluk faaliyeti değil sosyal sorumluluk projesi olarak baktığını belirten Arkas Spor Kulübü Yelken Şubesi Başkanı Mert Oruz, “Gençleri yetiştirelim, sporu yayalım” düşüncesiyle hareket edildi. Bu yatırımların karşılığı da yıllar içinde alındı“ diyor. Oruz Yelken takımını nasıl kurduklarını ise şöyle anlatıyor: “ 2005 yılında yelken şubesini oluşturduk. Voleybolda getirdiğimiz standartları ve profesyonelliği buraya da taşımak istedik ve Arkas Sailing Team’in temellerini attık.”KADROLU VE TAM ZAMANLI SPORCULAR İŞ BAŞINDA“Takım kurulurken şu kararı verdik: Kimse yelken dışında bir iş yapmayacak, sabah yelkenle kalkılacak, akşam yelkenle yatılacak. Hepsi bordrolu ılacak. Tam o sırada Serhat ve Tolga’yla yollarımız kesişti. Serhat aynı zamanda milli takım antrenörüydü. Projemizi anlattık her ikisine. Bir yıl sırf altyapıyı oluşturmak sürdü.2005’te başlayan bir serüven bu. Kadrolu sporcuya bir maaş verip, o adanmışlığı arıyorsunuz. Bu profesyonellikte adam bulmamız için daha önce yelken yarışlarına katılması ve dışında milli sporcu disiplini almış olması lazım.“Yelken sporcularının kaldığı lojmanların temizliği de yine Arkas tarafından sağlanıyor. Tam anlamıyla bir ev ortamı yaratıldığı için sporculardan da kendilerini 7/24 spora adamaları bekleniyor. ISPARTA'DAN SİNOP'A YELKENCİLERSergen Birincioğlu: 29.07.1995 Sinop doğumlu. 2003 yılında ailesinin yönlendirmesiyle yelken sporunu tanıdı.Altuğ Şenermen: 1993 İzmir doğumlu. Yelkene Karşıyaka Yelken Kulübü‘nde ile başladı. Serken Birincioğlu: 1995 Sinop doğumlu. 120 kez milli takım adına yarıştı.Serkan Yapan: 1987 İzmir Karşıyaka doğumlu. 115 kez milli oldu.Tayfun Erey: 1989 yılında Avustralya’da doğdu. Yelkene 2003 yılında Karşıyaka Yelken Kulübü’nde yaz kursu ile başladı.Tuğrul Elbirler: 1977 Isparta doğumlu. 2005 yılından itibaren çeşitli yelken okullarında katamaran ve yat eğitimleri verdi.Yiğit Çula: 1993 yılında İzmir’de doğdu. 2011 yılında Çeşme Yelken Kulübü’nde antrenörlük hayatı başladı, 2013 yılına kadar sürdü.Serhat Altay: 1976 İzmir doğumlu. 450 kez milli takım adına yarışlara katılan Serhat Altay LemonSailing School’ un kurucuortağı olup Arkas Spor Kulübü‘nün yelken sporcusu.Tolga Yağlı: 1977 Samsun doğumlu. Yelken ve yarışçılık hayatına 7 yaşında Karşıyaka Yelken Kulübünde başladı.BİR ANDA ŞAMPİYON OLUNMAZMert Oruz Arkas Sailing Team kadrosunun şu an 12 kişi olduğunu belirtiyor ve bu takıma girmek için Türkiye’nin hemen her ilinden başvurular olduğunu söylüyor. “12 kişiden üçü lojmanda kalıyor. Diğerleri İzmir’de zaten. Bu çocukların arasında mühendisler var, geleceklerini bırakıp bu spora adıyorlar kendilerini. O kadar gurur duyuyoruz ki geçen sene Rolex Cup’ı kazandıktan sonra şunu düşündüm: “İçinde sosyal sorumluluk var, profesyonel bir yapı var. Bütçe var. 1 milyon doların üstünde bütçeden bahsediyoruz.” Türkiye’de bu bütçelerin 10’da biri harcanırken biz ciddi bir bütçe koyduk ortaya. Bahsettiğimiz yaşam alanlarını sağlamazsanız gelmezler zaten. Sinop’ta mesela iki çocuk vardı. Küçüklüklerinden beri suyun içerisindeler, herkes tanıyor onları. Ama bir türlü çıtayı yukarı koyamıyorlar. Oturduk anlattık. Her şey adım adım olacak dedik. “Bir anda şampiyon ol gel” denmez. Lojmanda gıdadan ruh sağlığına kadar her şey düşünüldü. Sırf yelken özelinde fitness hocası var. Rehabilitasyon merkezi de bulunuyor. Bu bir program. Tek istediğimiz disiplin...”Arkas Yelken Şubesi Başkanı Mert Oruz:Mert Oruz, 20 yıldır aktif yelkencilik hayatında. Son 15 senedir profesyonel olarak yat yelken yarışlarına katılıyor. Kendisi aynı zamanda Arkas Holding’te 10 yıldır çalışıyor ve 6 yıldır CIO görevini yürütüyor.

Devamını Oku

Diyet yapıyor ama kilo veremiyoruz... Neden?

26 Mart 2016

Spor ve diyete rağmen kilo veremeyen pek çok insanın sorunu hormonal ve duygusal.Sydney Üniversitesi’nde Eğitim Bilimleri ve Biyokimya uzmanı Libby Weaver, takıntılı bir şekilde kilo vermek için uğraştığı halde kilo veremeyen kişiler üzerinde yaptığı araştırmalarda önemli sonuçlara vardı. Weaer’in çalışmaları kilo vermeyi engelleyen etkenlerden ilkinin stres olduğunu ortaya çıkardı.StresStres ve obezite arasındaki bağlantı giderek daha fazla bilimsel çalışmada onaylanıyor. İnsanların kilo almasındaki en önemli nedenin stres olduğu kabul ediliyor. Weaver’e göre, stres altında olduğumuzda vücudumuz stres hormonu adrenalin üretiyor. Bu da bir saldırıya karşı vücudumuzu savaşmak ya da kaçmak için hazırlıyor. Yani kilo vermek için gereken yağ yakımı duruyor. Stres uzun süreli olduğunda ayrıca yükselen kortizol hormonu da metabolizmayı yavaşlatarak göbeklenme eğilimi artıyor. Bunun için günde 20 rahatlama egzersizi olarak nefes çalışması yapmak gerekiyor.Cinsiyet hormonlarıKadınların bir türlü kurtulamadıkları şişkinlikleri hormonal nedenle olabiliyor. Yani regl öncesi yükselen östrojen seviyeleri nedeniyle bazen bir kadın altı buçuk kilo birden alabiliyor. Bazen düşük progesteron seviyeleri işleri daha da kötü yapabiliyor. Çünkü Weaver’a göre, “Bu hormon aşırı sıvıdan kurtulmak için bize izin veren bir anti-anksiyete ajan ve diüretik.” Eğer sizin de bu hormonların seviyelerine bağlı olarak karnınız şişiyor, göğüsleriniz büyüyorsa kahveyi kesin ve dört hafta için bitkisel çay için.Yüksek insülinVücut yeterli insülin üretebildiği halde etkili olarak kullanamadığında insülin direnci gelişiyor. Kas, yağ ve karaciğer hücreleri insüline uygun cevabı veremediğinden ve kan glukozu hücre içine alınamadığından, daha fazla insüline ihtiyaç duyuluyor. Yeterli insülin olmadığında da, kan glukozu yükseliyor, prediyabet ve sonrasında, diyabet hastalığı kendini gösteriyor.Ve duygularAkşam yemeğinden sonra bir paket çikolatalı bisküvi bitirmenin altında yetesizlik duygusunun yattığı söyleniyor. Bu ne kadar doğru olabilir? Medikal Estetik hekim ve beslenme uzmanı Gönül Ateşsaçan “Neden yemek yeriz, Sizce de teselli için mi yemek yiyoruz?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:“Dünyaya geldiğimizde anne sütü ile besleniriz. Ama sadece sütü içimize almakla kalmayız, sütle beraber ebeveynimizin yaydığı tüm enerjiyi, sevgiyi, değeri, mutluluğu ya da ne acıdır ki kaygıyı, korkuyu, istenmemeyi, değersizliği de içimize doğru çekeriz ve bu içimize aldıklarımızla benliğimize, kişiliğimize ilişkin bir anlam üretmeye başlarız. Çok ilginçtir ki, bu anlamlar yaşamın ilerki dönemlerinde evrilerek şekillenir ve kendine sembolik diller bulur. Yaşamın acı verici ya da stres yaratan koşullarından; acıdan uzaklaşmak ve mutluluğa ulaşmak için izlenecek yol artık belirlenmiştir, gidilecek liman bellidir; en temel mutlulukların ve ilk haz kaynağı olan ağız bölgesinin yarattığı hazza sığınılır. Olumsuz duygular ve düşünceleri bertaraf etmek için yiyecekler içe doğru başka bir amaç uğruna alınmaya başlanır. Ama ne kadar yersek yiyelim yetmez; çünkü asıl açlık, gerçekte fiziksel açlıktan kaynaklanmaz. Oysa ne gariptir ki, bize bilinen ve doğru olan tek yol buymuş gibi gelir. O yüzdendir ki sevgilimiz bizi terk ettiğinde, patronumuz bize kızdığında, birine öfkemizi dile getiremediğimizde çikolata paketlerine, ışığa koşan pervaneler gibi koşarız. Hele bu pervanelerin yaşamda kalmaları; yani varlıklarının anlam bulmaları için gerekli olan ışığın gölge gibi sızdığı, belli belirsiz olduğu, kaybolduğu ya da tam tersi yaklaşamayacak kadar parlak olduğunu göz önünde bulundurdugumuzda ve tüm bunlara çok erken sayılacak bir dönemde maruz kaldığımızı düşündüğümüzde yemek yemek, tıkanırcasına, kendini kaybedercesine yemek; yani obezite sığınılacak güvenli bir liman gibi gelir. Bu limanın yolu bazen bize ta bebeklikten gösterilmiştir. Annemiz değil midir ağladığımızda ağzımıza biberonu, emziği sıkıştırarak bizi susturan; babamız değil midir düştüğümüzde, hastalandığımızda bize çikolata alıp acı odağımızı değiştirip yemeyle şekil bulan bir mutluluğa dönüştüren…Kısaca psikolojik olarak doyurulmamış olmanın sonucunda karşılaşılan “açlık” bedenin kullandığı silahla; ağızla doyurulmaya çalışılır. Ruhsal dünyamız dile gelemediğinde beden diliyle konuşur ve onun dili sanıldığının ve tahmin edildiğinin ötesinde çok derin ve vurucudur. Sevilmediğimizi hissettiğimiz ilk anda yiyeceklere sarılıp, kendimize değerli olduğunu hissettirmeye çalışırız. Fazla yemek yemek kendimize bir şiddet uygulamasıdır. Kendi sınırlarını ihlal etmektir. Sindirim sistemi çalışırken tüm sistemler yorulur; sindirim sistemi (mide, ağırsaklar,pankreas, safra kesesi ve karaciğer) ve dolaşım sistemi (kalp), hormonal sistem (tiroid) hepsi yorgun olur! Yemekten sonra kalp hızlanır, pankreas çalışır, kan şekeri düşer, hafif üşüme ve uyku hali olur.

Devamını Oku

İnce bir beden için mucize karışımlar

13 Mart 2016

Yaza sayılı aylar kaldı… buzdolabınızın kapılarını fit bir vücuda ulaşmak için açın… Beslenme uzmanı ve estetik medikal hekim doktor Gönül Ateşsaçan, daha ince bir beden için sağlıklı karışımların reçetesini verdi.Zayıflatan karışımVücudu toksinlerden arındırıp ve kilo vermeye yardımcı oluyor. Su teresi zengin glukozinat içeriği ile karaciğeri toksinlerden arındırıyor. Su teresi ile benzer özellik gösteren roka da glukozinatın en iyi kaynaklarından biri. Domates zengin likopen içeriği ile doğanın en iyi toksin temizleyicilerinden biri. İçindeki vitaminler; B1, B2, B3, B6, C, E, K, beta-karoten, kalsiyum, folik asit, bakır, iyot, demir, fosfor, potasyum, likopen, sülfürofin, trypthophan.Malzemeler:- 1 demet su teresi- 85 gr roka yaprağı- 2 büyük domates (dilimlenmiş)- 1 limonun suyu- 85 gr semizotuHazırlanışı:Tüm malzemeleri meyve sıkacağınıza koyun ve elde ettiğiniz karışımı bekletmeden tüketin. Bu içecekten azami fayda sağlamak için malzemeleri 30 dakika öncesinden buzdolabından çıkarın.Çiğ kerevize suyu ise şişkinliği azaltmada ve vücuttaki alkolün fermente olmasını engellemede etkilidir. Brokoli de bağırsakları temizler ve karaciğeri harekete geçirir.Yağ yaktıran karışımDomates, böbreklerin yağ kalıntılarını süzmesine ve atmasına yardımcı olan enzimler içeriyor. Çiğ kereviz, yoğun sindirilebilir kalsiyum içeriği ile yağların vücuttan atılmasını hızlandırıyor. Sarımsaktaki etkin bir bileşen olan allicin, kilo verimine yardımcı. Demir açısından zengin olan reyhan ise hem size enerji vererek kalorili atıştırmalıklardan uzak tutar, hem de içeceğinize hoş bir tat verir. Vitaminler: B1, B2, B3, B5, B6, C, E, K, beta-karoten, kalsiyum, folik asit, bakır, likopen ve doğal amino asitler.Malzemeler:- 2 büyük domates (doğranmış)- 2 kereviz sapı (doğranmış)- 1 diş sarımsak (soyulmuş)- 1 avuç içi kadar reyhan- Limon suyu (isteğe bağlı)- Elma sirkesi (isteğe bağlı)Hazırlanışı:Tüm malzemeleri karıştırarak bir meyve sıkacağı yardımıyla suyunu çıkarın ve hemen için.Bel incelten karışımPırasada bulunan besin bileşimi bağırsaklardaki karbonhidrat emilimini yavaşlatıyor. Havuçta bulunan beta-karoten ise metabolizmayı hızlandırıp yağ birikimini azaltıyor. Lahana ise bağırsakları temizleyen ve yağı parçalayan hem sülfür hem de iyodin içerir. Hazırlanan bu iksirdeki besin değeri tablosu şöyle; Vitaminler B1, B2, B6, C, E, K, beta-karoten, folik asit, kalsiyum, krom, iyodin, demir, magnezyum, manganez, potasyum, fosfor.Malzemeler:- 1 orta boy lahana (yaprakları ayrılmış, göbeği küp şeklinde doğranmış)- 1 adet pırasa (temizlenmiş, doğranmış)- 1 adet havuç (temizlenmiş, küp şeklinde doğranmış) eğer evde havucunuz yoksa bu sebze yerine kabak da kullanabilirsiniz.

Devamını Oku

Arayın diyetiniz kapıya gelsin...

5 Mart 2016

Dünyada ve Türkiye’de başlayan yeni zayıflama trendi Catering diyetleri. Günlük kalori ihtiyacına göre 3 ana, 3 ara öğün adresinize geliyor… Prof. Dr. Murat Baş ile konunun detaylarını konuştuk.Catering firmaları aracılığı ile yapılan diyet programları bir hastalığı bulunmayan sağlıklı kişilere rahatlıkla uygulanabiliyor. Günlük diyet mönüleri 35 ile 60 TL arasında değişiyorBu sitemin en büyük özelliğinin hizmeti alan kişinin diyetisyen ile yüz yüze gelmemesi olduğunu belirten Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Murat Baş hizmeti almaya ihtiyaç duyan tüketicilerin, web tabanlı online hizmet ile siparişlerini kendilerinin organize ettiğini söylüyor. Baş, “Günde 20-50 paket hizmet veren küçük çaplı catering hizmeti veren işletmelerde diyetisyen ile görüşme yapanlar mevcut. Bu sektörün bir kısmında, diyetisyenler kendi danışanları için, bünyelerinde oluşturdukları mutfaklar ya da anlaşma yaptıkları restoranlar ile de hizmet sağlayabiliyor. Ancak sistemin geneli online hizmet veriyor” diyor.Catering firmaları diyet mönüleri hazırlıyor ama özel hastalıklar için hizmet vermiyorKişi takibi önemliSistemde sorumluluk, hizmeti alan kişiye ait. Online sistem üzerinde, kişinin kişisel verilerine göre belirlenen günlük alması gereken enerji değeri üzerinden, kişilere özgü hazırlanan beslenme programı ile catering hizmeti sağlanıyor. Hatta bazı online hizmet veren catering işletmeleri; paketin kalori seçimini kişinin kendisine bırakıyor.Kişiye özel diyet programı alanların zayıflama süreçleri daha sağlıklıKişiye özel zayıflama amaçlı catering hizmeti özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde hızlı bir şekilde yaygınlaşıyor. Yüksek lisans öğrencimle yaptığım bilimsel bir çalışmada; kişiye özel catering hizmeti alan tüketicilerin, bu hizmeti almayan tüketicilere göre daha verimli bir zayıflama süreci geçirdiklerini belirledik. Detoks programlarının bilimsel alt yapısı yok. Detoks vücudu arındırma anlamında kullanılır. Ancak detoks bir yaşam biçimi. Eğer siz günde 5 porsiyondan fazla sebze-meyve, tam tahıl ürünler tüketiyorsanız, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını takip ediyorsanız, yeterli su içiyorsanız ve düzenli fiziksel aktivite yapıyorsanız zaten detoks sizin yaşamınızın bir parçasıdır. Ayrıca vücudunuz kendisini toksinlerden arındıran metabolik bir sisteme sahip. Yılın 360 günü hırpalanan bir vücudu, 5 gün yapılan bir detoks programı ile sağlıklı hale getiremezsiniz.Şok diyetler kısa vadeli çözümler sunar. Kaybedilen kilo da yağdan değil, kastan olur. Ev dışında sağlıklı beslenmek zorDiyet yapan kişilerin en büyük endişesi, ev dışında yedikleri yemeklerin içeriklerine hakim olamamalarıdır. Çünkü bazen bir restoranda yediğinizi masum bir salata, aslında kalori açısından yüksek bir değere sahip olabiliyor. Ya da bir restorana girdiğinizde, menüdeki çeşitlilik diyete olan sadakatinizi bozabiliyor. İşte tüm bu durumlar, catering hizmetini cazip hale getiriyor.

Devamını Oku

Boşandınız pişman mısınız?

12 Şubat 2016

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre; boşananların yüzde 21’lik kısmı ilk beş yıl içinde boşandıklarına pişman oluyormuş.İngiltere’deki pazar araştırmaları şirketi OnePoll’ün gerçekleştirdiği bir araştırmaya katılan 867 boşanmış çiftin yüzde 21’inin aldıkları ayrılık kararından dolayı pişman oldukları sonucu ortaya çıktı. Türkiye’de son yıllarda boşanma oranları hızla artıyor. Hatta, en çok boşanmanın olduğu İngiltere’den sonra ikinci sırada Türklerin geldiği söyleniyor. Evliliği çok önemseyen bir toplum olmamıza rağmen boşanma kararı alırken sonuçlarını çok düşünmeden bu kararı aldığımız söylenebilir mi acaba? Üstelik evlenme fikri artık pek çok kişiye zor hem de çok zor geliyor. Belki de bu nedenle kimse kimsenin nazını, sıkıntısını çekmiyor. Vefa göstermek ise tam anlamıyla demode oldu diyebiliriz.İyi bir eş bulmak boşanmaktan zorEvlilik ve aile terapisti Psikiyatr Dr. Armağan Samancı, boşanmaların yoğunlaştığı son yıllarda pişmanlıkların da giderek arttığına dikkat çekiyor. Samancı, “Belirli bir olgunluğa erişmeden evlenenler ve boşanma öncesinde ilişki içinde çok acı çektiklerini düşünenler çabuk boşanma kararı alıyor ve sonrasında acıları geçtiğinde, kendilerine geldiklerinde yani sorunlarını kendi içlerinde çözdüklerinde, ‘Evliliğim aslında bitmeyebilirdi’ diye düşünüyorlar. Aslında iyi ve uygun bir eş bulmak boşanmaya göre oldukça zor bir süreç. Boşanan çiftler bir süre sonra bir başkasıyla evlenseler bile şimdiki eşlerini eski eşleriyle mukayese etmekten kendilerini alamıyor. Bazen boşandıkları eşlerinin pek çok açıdan artısı oluyor. Bu sefer yeni ilişkileri konusunda şüpheye düşüyorlar. Bu pişmanlık doğuran unsurlardan biri. Diğeri ise daha fazla pişmanlık getiren bir unsur. O da; tepkisel diye tanımladığımız boşanmalarda yaşanıyor. Eşine tepkisi nedeniyle boşanma kararı alan kişi boşanıp bu tepkisi geçince, sular durulunca hele de eşi bir başkasıyla evlenirse pişmanlık içine giriyor.Eşler arasında boşanma olmasına rağmen duygusal ilişki tükenmemişse ve aşırı duygulardan, tartışmalardan sonra boşanma olmuşsa pişmanlık gelişebiliyor. “Yani... Aslında daima gerçek olan şudur ki, son pişmanlık fayda etmez... Evdeki hesap çarşıya uymaz. Bu nedenle boşanma kavram olarak çok iyi hesaplanması, üzerine düşünülmesi ve iyi bir süreç yönetimi ile yönetilmesi gereken bir olgudur.Aile terapisti psikiyatr Dr Armağan Samancı, boşanmaya karar veren çiftlerin işlerinin evlenmeye karar verenler kadar kolay olmadığını çünkü insanların bir grubunun, kişilik özelliği açısından bağımlı olduğunu ve bundan dolayı sadece evliliklerinden değil, bağlandıkları herhangi bir ilişkiden de ayrılmalarının zor olduğunu belirterek şunları söylüyor.“Sonuçta mesela, ikiliden biri bağımlı özellikler taşıyorsa ve ilk ilişkisini yaşıyorsa, bu dönem çok yoğun acılı yaşanıyor.Eşlerden biri için diğeri kaybedilmeyecek kadar değerliyse, yaşamında duygusal olarak aktarım yapacağı başka şeyler yoksa, iyi bir arkadaş ya da aile ilişkisi bulunmuyorsa, artı duygusal boşluk yaşıyorsa o kişi için ayrılmak zor oluyor. Burada sadece şahıstan ayrılmak değil, yıllardır yakaladığı iyilik hissinden de ayrılmak söz konusu.” Samancı, ayrılık kararı veren çiftlerin izlemeleri gereken yolu şöyle anlatıyor. “Her şeyde olduğu gibi öncelikle kişinin bireysel çözümlenmesinin olması lazım. Bu insanlar, sadece ilişki bozulmasın diye iyi bir çizgi oluşturmak çözümü yerine ilişkiyi testten geçirecek sürece girmeli. Yaşamlarında farklı duygusal yatırım alanları oluşturmaları lazım.’’

Devamını Oku

‘Evet’ demeden önce sorulması gereken sorular

6 Şubat 2016

Türkiye İstatistik Kurumu’ndan (TÜİK) alınan verilere göre, Türkiye’de boşanma sayısı 2014 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4,5 oranında artarak 130 bin 913’e yükseldi. Boşanmaların yüzde 39,6’sı evliliğin ilk beş yılı içinde gerçekleşti.Türkiye'de 2000'lerin başlarından itibaren boşanma oranları hızla artıyor. Nitekim, 2014’te bir önceki yıla göre yüzde 4,5 oranında artarak 130 bin 913’e yükseldi. 2014 yılında gerçekleşen boşanmaların yüzde 39,6’sı evliliğin ilk 5 yılı, yüzde 21,8’i ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleşti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nca 2006-2014 arasında yürütülen "Türkiye Aile Yapısı" ve "Türkiye'de Boşanma Nedenleri Araştırması"nın sonuçları önemli. Şöyle ki; 2003-2013 dönemi istatistiki verileri dikkate alınarak, önümüzdeki 10 yıl içerisinde boşanma oranına ilişkin tahminlerin yapıldığı araştırmaya göre, 2013'te binde 1,67 olan boşanma hızının 2023 yılında binde 1,93 olması öngörülüyor. Boşanma oranın 2023'e kadar binde 2'yi aşması beklenmiyor. Boşanmaların nihai olarak “geçimsizlik” nedeniyle gerçekleştiğinden yola çıkınca, aslında evlenmeden önce her iki cinsin de kendine sorması gereken soruları es geçtiği de ortaya çıkıyor. İşte bu sorulardan bazıları:"Parayı nasıl hacıyor?"Ortak yaşama geçildiğinde hayatın getirdikleri bazen zora sokabilir. Eşinizin para harcama biçimi, cimri ya da müsrif olması sizi bir süre sonra sıkabilir. Tek başına evin giderlerini karşılamak durumunda kalan bir eş, zamanla diğerinin kendisini kullandığı hissine kapılıp, eşinden uzaklaşabilir. Para kosunuda tek taraflı olarak açıklığa sahipseniz ilişkiyi bir kez daha gözden geçirin."Seks hakkında ne bekliyor ve istiyor"Cinsel yaşam bir ilişkinin dinamosu olabilir ama sürmesine yetmez. Bazen kaçamak yaşanan cinsellik heyecanlı olsa da hayatın rutini içinde seks konusundaki beklentiler uyuşmazsa evliliğin sürmesi de zorlaşır."Sadakat ne ifade eder?"Aşık olan hiç kimse bu soruya ‘önemli değildir’ diyemez ama partneriniz bu konuda pek de güvenilir yanıtlar veremiyorsa, geçmişinde soru işaretleri varsa, ne kada aşık olursanız olun o kişiden kesinlikle uzak durun."Bağımlılığı var mı?Herkes sosyal içici olabilir ama sigara içmek bir bağımlılıktır. Aşkın heyecanı geçtikten sonra sizi evin içinde dumana boğan sağlığınızı hiçe sayan bir erkek ya da kadına aynı sevecenlikle yaklaşamazsınız."Aile yapıları benzer mi?"İnsanların ekonomik ve sosyal statüleri, dinleri, ait oldukları topluluklarla değerlendirilmesi hiç de insan haklarına saygılı bir davranış değildir ama iki insan aynı evi paylaşacaksa nasıl aileler içinde yetiştikleri çok önemlidir. Çünkü tuvalet kullanma alışkanlığından, yemek için masaya oturma biçimine kadar bazı şeyler çekilmez hale gelebilir. Ya da büyük hayal kırıklığı yaratabilir."Tatillerini nasıl geçirir?"Bir insanın tatilini nasıl geçirdiğiyle evliliğin ne ilgisi var? Ama durum sandığınız gibi değil. Bir insanın tatilde neler yapmak istediği çok önemlidir ve hayata dair pek çok beklentisini gösterebilir. Adrenalin tutkunu bir adam ya da kadın lüks bir otelin havuz başında zaman geçirmez. Aranızdaki zıtlık bu kadar belirgin olmasa da farklar varsa yeniden düşünün.Ve daha pek çok ayrıntı gibi duran hayati soru...Evlilikte eşitlik senin için ne kadar önemli?Ailene ne kadar yakın olacağız? Her hafta görüşmek zorunda mıyız mesela?Cinsel ihtiyaçlarımız ve tercihlerimiz hakkında açıkça konuşabilir miyiz?Arkadaşlarınla sık sık görüşmemi bekler misin?Para senin için ne kadar önemli?Borçları nasıl ödeyeceğiz?Paramızı nasıl biriktireceğiz?Gerçekten çok kaba davrandığında, biraz uzanmak ve sakinleşmek ister misin?Sık sık seyahat eder miyiz?Emekli olunca nerede yaşayacağız?Özel günlere ne kadar önem veriyorsun?Hayvanları sever misin? Hangi hayvanı beslemek istersin?

Devamını Oku