Ev kadınlarının bildiği soruları üniversiteliler bilemiyor

23 Aralık 2012

- Milyonlarca kişinin yarışmacı olmak isteğiyle başvurduğu “Kim Milyoner Olmak İster ?”, 2 Ağustos 2011 tarihinden bu yana Meltem Kayalı’nın yapımcılığında atv’de yayınlanıyor ve yarışmayı ünlü tiyatro oyuncusu Kenan Işık sunuyor.Kim Milyoner Olmak İster? Yarışanları ile olduğu kadar sorularıyla da gündemde kalan bir program. Sunucu Kenan Işık’la yarışmada şimdiye kadar sorulan sorular içinde en beğendiklerini ve yarışmacıların profillerini konuştuk. Işık, Türkiye’nin eğitim sistemindeki çarpıklığın yarışmaya katılan gençlerde net olarak karşılarına çıktığını belirterek, “Gençlerimiz hayata dair bilgiyle yetişmiyor. Bizim eğitim sistemimizde böyle bir garabet var. Çocuklar test çözmeye alışıyor” diyor ve devam ediyor. “Matematik öğrenmek analitik düşünce için önemli ama öyle bir rutine dönüyor ki, yaşamla bağlantı kurulamıyor ve günlük şeylere dair bilgiler sorulduğunda ÖSS sınavında başarı anlamında ilk derecelere girenler bocalıyorlar. O kadar basit ki küçük bir gündelik ritüeli bile bilmiyorlar. Mesela misafir nasıl karşılanır gibi ya da bir ağacın, çiçeğin cinsinden de haberleri olmuyor. Bu nedenle Rize’den katılan bir ev kadını 60 bin lira alıp giderken, başarılı bir üniversite öğrencisi ikinci soruda elenebiliyor. Tabii ki, bu durum o çocukların akıllı ve zeki oldukları gerçeğini ötelemiyor. Biraz şans faktörü devreye giriyor, biraz da eğitim sisteminin yetersizliği.Eğitim sistemi yetersizHayata dair soruları atlasalar başarılı olacaklar ama atlamadıkları zaman da eleniyorlar. Sosyal medyanın gündem ine düşüyorlar ne yazık ki.”Yapımcı Meltem Kayalı ise soruları hazırlarken en çok yarışmacıların muhakeme yeteneklerini harekete geçirmeye özen göster diğini belirterek şunları söylüyor: “Eğer elinizde internete girebildiğiniz bir cep telefonunuz varsa bilgili oluveriyorsunuz. Ama benim için önemli olan en azından bilgi kadar önemli olan o bilgiyi nasıl kullandığınız. Dolayısıyla temel bir bilgi birikiminizle birlikte analitik düşünebilme yeteneğiniz de varsa bu yarışmadan iyi bir ödülle ayrılabilirsiniz. ” Ancak, Kayalı programa katılanların bilgi düzeylerinin Türkiye’nin genelini yansıtıp yansıtmadığına çok emin değil . Çünkü yarışma sırasında inanılmaz bir heyecan faktörü devreye giriyor.Üstelik burada bir de zamana karşı yarışı lıyor, gerilim dolu bir müzik, etraf ta kameralar, karşınızda Kenan Işık... Kayalı ayrıca genç yarışmacıların, orta yaşlı ya da yaşlı yarışmacılara göre çok daha cesaretli olduklarını düşünüyor.Önceki yarışmayı neden bıraktı?Bir önceki yarışmayı bırakmamın nedeni ; soruların giderek ÖSS gibi sorulara benzemesiydi. Sonra Haluk Bilginer sundu. Çok başarılı bir oyuncu ama sanırım seyircinin alışkanlıkları oluyor. Neticede bu bir kültür yarışm ası.Bizim yarışma sürüyor ve buna kafa patlatmış arkadaşlarımız sayesinde sürüyor. Kenan Işık’ın favori sorularını bir de siz çözmeyi deneyin1-”Barışta, oğullar babalarını gömer; savaşta, babalar oğullarını” sözü kime aittir?a) Jean-Jacques Rousseaub) Herodotc) Cemal Kutayd) Winston Churchill2-Kırmızı-Yeşil-Mavi renkteki ışıkların, eşit miktarda, beyaz bir duvara, üstüste yansıtılmasıyla hangi renk elde edilir?a) Beyazb) Morc) Turuncud) Siyah3-Carlo Collodi’nin “Pinokyo” adlı kitabının orijinal halinde Pinokyo’nun sonu nasıl biter?a) Burnu kesilirb) Ağaç fidanına dönüştürülürc) Odun olarak yakılırd) İdam edilir4-Hangi klasik müzik bestecisinin bedeni Paris’te gömülü, kalbi ise Varşova’da bir kilisededir?a) Vivaldib) Bachc) Haydnd) Chopin5-İskambil kağıtlarında hangi papazın bıyığı yoktur?a) Kupab) Maçac) Karod) Sinek6- ”Rüyaların yapıldığı maddeden yapılmayız biz ve uykuyla çevrilidir küçücük hayatımız” cümlesi kime aittir?a) İbn-i Sinab) La Fontainec) William Shakespeared) Walt Disney7- Cellat, giyotine götürmeye yanına geldiğinde, nerede kaldığını unutmamak için okuduğu kitaba ayraç koyan, 1789 İhtilali’nin kurbanı sayılan kimyacı kimdir?a) Blaise Pascalb) Marie Curiec) Michel Foucaultd) Antoine Lavoisier8- Oscar heykelciğinin elinde ne vardır?a) Kılıçb) Kamerac) Elleri boşturd) Meşale9- 2005 yılında, Türk Lirası’ndan altı sıfır atılmadan önce, tedavülde dolaşan en büyük banknot kaç liraydı?a) 20 milyonb) 50 milyonc)100 milyond) 200 milyon10- Harry Coover’ın, 1942’de icat ettiği ve Vietnam’da ağır kanamalı yaralarda kullanılan ürün, ülkemizde hangi isimle bilinmektedir?a) Zımba telib) Kara merhemc) Yakıd) Japon yapıştırıcısıYarışmacıları en çok zorlayan diğer 10 soru1- Dünyanın bir yerinde ölüm cezası uygulamasından vazgeçildiğinde, hangi tarihi binanın ışıkları, beyazdan altın rengine dönüştürülür?a) Akropolisb) Kabec) Kolezyumd) Auschwitz Toplama Kampı2- Yaraların, mikrop kapmaması amacıyla üzerine kapatılan, “gazlı bez” adını hangisinden alır?a) Gaz yağındanb) Oksijen gazındanc) Kaz tüyündend) Gazze şehrinden3- Günümüz modern yolcu uçakları ne tür yakıtla çalışır?a) Gaz yağıb) Benzinc) Motorind) Propan4- Hangisi, Carl Sagan’ın tasarladığı, Dünya dışı varlıklara, gezegenimizi anlatmak için mekikle uzaya gönderilen levhaya çizilenler arasındadır?a) Radyo dalgalarıb) Kadın-Erkekc) DNA modelid) Haç-Hilal-Yıldız5- 1958 yılında, Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan ve 1-1 biten “Mülkiye Kupası” maç sonucu hangisi olmuştur?a) Hakem kararına bırakılmıştırb) Yazı-tura atılmıştırc) Kupa verilmemiştird) Kupa ortadan ikiye ayrılmıştır6- Atatürk’ü izlemek için görevlendirilen casuslardan esinlenilerek hayata geçirilen gizli ajan karakteri hangisidir?a) Müfettiş Gadgetb) Ajan Smithc) Sherlock Holmesd) James Bond7- “Tüm insanlar, doğaları gereği bilmeyi arzular” sözü kime aittir?a) Hz. Alib) Aristotelesc) Stephen Hawkingd) Lenin8- Anlamı, “Sonuncuya hazırlıklı ol” olan “Ultima Cave” sözü geleneksel olarak hangisinde yazılıdır?a) Tüfeklerdeb) Kale kapılarındac) Kilise kapılarındad) Güneş saatlerinde9- Rumeli Hisarı’na tepeden bakıldığında| şeklinin hangisine göre tasarlandığı görülür?a) Osmanlıca 1453 yazısıb) Fatih Sultan Mehmet’in mührüc) Fatih Sultan Mehmet’in kılıcıd) Osmanlı arması10- Roma İmparatoru Sezar’ın, “Geldim, gördüm, yendim” sözlerini kullandığı Zela Savaşı hangi şehirde gerçekleşmiştir?a) Pompeib) Venedikc) Nevşehird) TokatCEVAPLAR1-c 2-d 3-a 4-a 5-d 6-d 7-b 8-d 9-b 10- d

Devamını Oku

Siz de internet bağımlısı mısınız?

22 Aralık 2012

Bağımlılık eskiden sadece alkol ve kumar için kullanılan bir tanımlamaydı. Şimdi insanlığın en büyük bağımlılıklarından biri cep telefonu ve internet. Hatta, iş yerindeki boş zamanları da olmak üzere evdeki tüm saatlerini internet başında geçiren bile var. Bağımlılığın her türünde olduğu gibi internet bağımlılığının da tedavi edilmesi gerekiyor. Siz de soruları yanıtlayın ve bağımlı mısınız öğrenin. 1 Sürekli olarak yanınızda taşıdığınız dizüstü bilgisayarınız ve internet bağlantısıyla ilgili yaşamaktan korktuğunuz bir sorun var mı?a) Bilgisayarınızdaki size ait bilgilerin başkalarının eline geçmesi ihtimali.b) Bilgisayarınıza virüs girmiş olması.c) Herhangi bir nedenle bir gün boyunca internet bağlantısı kuramamanız.d) Bilgisayarınızı yedeklediğiniz hard diskin bozulması ve bilgilerinizin uçması2 Sizinle iletişime geçmek isteyenlerin en rahat ulaşma yolu hangisi?a) İnternette pek çok yerde e-mail adresiniz var. Adınızı yazan oradan ulaşırb) Facebook veya twitter adresinizden de bulabilirlerc) internette size ait bir blog var, oradaki mailinizden de bulabilirler.d) Bilinmeyen numaralarda sizin adınıza kayıtlı sabit ev numaranızdan3 Facebook, Twitter kullanıyor musunuz?a) Bilgisayarınız açıkken sürekli bu adresleriniz de açık duruyor ve Facebook sohbet panosu da online.b) Twitter adresiniz sadece gündemi takip etmek için var.c) Aslında Facebook’da sadece oyun oynamak isteyen arkadaşlarım için varımd) Kullanmıyorum4 Gazete ve dergi okumasını internetten mi yapıyorsunuz yoksa satın mı alıyorsunuz?a) 4-5 yıldır gazeteleri kesinlikle internetten okuyorumb) e-dergi veya internetten indirdiğim kitapları okuyorumc) Her sabah gazete satın alıyorumd) İnternet bana sadece referans oluyor. Araştırıp sonra kitap alıyorum.5 10 yıllık geçmişe bakarsanız hayatınızı etkileyen yenilikler neler oldu?a) Üniversiteyi bitirip meslek hayatına atıldınızb) Teknolojideki tüm gelişimleri takip ettinizc) Ülke ekonomisindeki kriz sizi de etkiledid) İnternetteki hızlı gelişim6 İnternet’te başlayan ilişkilere yönelik düşünceniz nedir?a) İnternete giren milyonlarca insan içinden birbirini bulma ihtimali günlük hayatta karşılaşma ihtimaliden yüksektir.b) Size uygun bir iletişim yöntemi değil.c) Kim ne derse desin gerçekliği tartışılmaz bir platform.d) Gerçeklikle bir olmayacağı için tercih etmezsiniz.7 E-posta ve gerçek mektuplar konusundaki fikriniz nedir?a) e-mail daha kolay yazılıyor ve işime geliyor.b) e-maillerin yanıtı daha kolay ve kısa sürede veriliyorc) istemediğiniz insanlar bile bir sürü kişiyi ekleyerek aynı maili size de gönderiyor ve bunu istemiyorsunuz.d) Gerçekten emek verilmiş ve kağıda yazılmış bir mektubu tercih edersiniz.Test Sonuçları- A yanıtları çoksa Siz bir internet bağımlısısınızGerçek yaşamdan çok internetle ilişkiniz daha kuvvetli. Orada yaşıyor gibisiniz. Belki bu konuda bir yardım almanızda fayda var, çünkü gerçeklerle bağlarınızı koparmanız mümkün görünüyor. Belki de hayatınızda iyi gitmeyen şeyler yoğunlukta ve siz bunlara müdahale edemedikçe çareyi internette arıyorsunuz.- B yanıtları çoksa Bağımlı olmak üzeresinizSiz A yanıtları çoğunlukta olanlara göre şanslısınız. Ancak bağımlı olmanıza az zaman kalmış denebilir. İnternet ortamını ihtiyacınız olduğu sürece değil, bir zamanı verimli kullanmak ve mutlu olmak için kullanıyorsunuz. Çok dikkatli olmanız gerekiyor.- C yanıtları çoksa Şimdilik size bağımlı denemezHayatınızın büyük bölümünü kesinlikle internet başında ya da telefonda geçirmiyorsunuz. Ancak yine de teknolojiyle, onun gelişimine paralel bir ilişki içindesiniz. Bu durumunuzu stabil tutmanız bile size faydalı ve bağımlı olmaktan kurtarabilir. - D yanıtları çoksa Bağımlı değilsiniz, olmazsınız daSizin için internetin sağladığı olanaklar sadece iş yaşamında kullanmak için geçerli. Evinizde ve özel yaşamınızda yeri yok. İlişkilerinizi birebir kurmaktan yanasınız. E-mail ya da internet sohbet hatlarında sizi görmek neredeyse imkansız.

Devamını Oku

En çok mobbinge kamu çalışanları maruz kalıyor

15 Aralık 2012

- Çalışma yaşamının en sık karşılaşılan ve hayatı cehenneme çeviren sorunlarından biri iş yerinde duygusal taciz yani mobbing. Ne yazık ki, ispat edilmesi çok kolay olmadığı için çözümü de bir o kadar zor. Ancak artık pek çok mahkeme mobbinge uğrayanların hakkını koruyor...alışanların üstleri ve iş arkadaşları tarafından uğradıkları duygusal tacizin adı mobbing ve artık mahkemelerde bile dava konusu olabiliyor. Mobbing araştırmaları da sorunun vahim yanlarını gösteriyor. AG Araştırma Yönetim Kurulu Başkanı Adil Gür ve ekibi tarafından Bursa Nilüfer Belediyesi için gerçekleştirilen çalışma ise sorunun çok farklı boyutlarını ortaya koyuyor. Gür araştırmanın çarpıcı sonuçlarına ilişkin, “Mobbing tahmin edildiği gibi özel sektörde değil, aksine kamuda daha yaygın. Türkiye’de kadınların daha fazla mobbinge uğradığı söyleniyordu ama oransal olarak bakınca, kadın erkek bakımından bir fark olmadığı görüldü. Sadece uğranan taciz farklı. Örneğin kadınlar cinsel mobbinge uğrarken, erkekler daha çok sözlerinin kesilmesi ve iş ortamında tecrit gibi yöntemlere maruz kalıyor” diyor.İş yerinde duygusal tacize uğrayan kadın ve erkek oranı aynı- Bursa Büyükşehir sınırları içerisinde çalışanların yüzde 50,9’u çalıştığı iş yerinde mobbinge maruz kaldığını söylüyor. Çalışanların yüzde 13,4’ü bu uygulama ile haftada en az 1 kere karşılaştığını ifade ediyor.- Kadın ve erkek çalışanlar arasında mobbinge maruz kalma açısından bir fark görülmüyor. Her iki kadın veya erkekten biri mobbinge maruz kaldığını söylüyor.- Mobbinge en çok maruz kaldığını söyleyenler 30-44 yaş grubundaki çalışanlar (yüzde 55,8).- En çok mobbinge maruz kaldığını söyleyenlerin çoğunluğu yüksekokul ve üniversite mezunlarından oluşuyor. (yüzde 58,6). Bunda mobbing algısının ve farkındalığın yüksek olması etkili sayılabilir.Mobbing ile karşılaşma sıklığı- Fabrika veya atölyelerde çalışanlar mobbingle daha sık karşılaştıklarını söylüyor (Haftada en az 1 kez yüzde 22,0).- Alt ve orta düzey yöneticiler mobbinge daha fazla maruz kalıyor (yüzde 56,4). - Çalışanların yüzde 14,5’i yöneticilerin kendilerine gösterilen olumsuz davranışlara müdahale etmediğini düşünüyor. - Çalıştığı işte haftada en az 1 kez mobbinge maruz kaldığını söyleyenlerin oranı yüzde 15.5. Ve bu çalışanların yarısından çoğu işlerinden hoşlanmadığını belirtiyor.Yöneticiler ve erkekler uyguluyor- Mobbinge maruz kalanların yüzde 50,5’i bana mobbing üstüm/amirim tarafından uygulandı diyor. Mobbing uygulayan kişilerin daha çok erkekler olduğu söyleniyor (yüzde 65,6). Bunun nedeni yönetici pozisyonunda daha çok erkek hakimiyetinin olmasından kaynaklanıyor olabilir. - Son 1 yıl içerisinde mobbinge maruz kalanların yüzde 16,0’sı bu sebepten dolayı izin ya da istirahat kullandığını söylüyor. - Mobbinge maruz kalanların yüzde 79,5’i herhangi bir davranışta bulunmadım; Köşeme çekildim, içime attım, sessiz kaldım diyor.- Mobbinge uğradığını söyleyenlerin yüzde 14,2’si bu sebeple iş ya da birim-bölüm değiştirdiğini anlatıyor.- Üniversite mezunlarının siyasi görüşleriyle ilgili eleştirilerden rahatsız olma oranı yüzde 6,1.Gençlerin en çok tarzı eleştiriliyor- Yaş ortalaması düştükçe üstleri veya iş arkadaşları tarafından giyim tarzı, saç stili eleştirilenlerin oranları artıyor (29 yaş ve altı yüzde 7,6, 45 yaş ve üstü yüzde 2,4).-Yaş ortalaması yükseldikçe işyerinde hakkında kötü, asılsız bilgiler yayılıyor şeklinde şikayet oranı artıyor (30-44 yaş yüzde 8,2, 45 yaş ve üstü yüzde 8,1).Sürekli olarak zor görevler veriliyor- Erkekler (yüzde 6,3), 29 yaş ve altındaki gençler (yüzde 4,9) yönetim tarafından başarısız olmaları için sürekli zor görevlere verildiklerini söylüyor.- Erkekler (yüzde 5,0), eğitim seviyesi düşük olan çalışanlar (yüzde 4,4) yöneticileri tarafından ruh sağlığını bozacak işlerin kendilerine verildiğini sıklıkla dile getiriyor.Çalışma ortamında fiziksel şiddet- Düşük eğitimliler (diplomasız okur/okur-yazar değil yüzde 2,7), özel sektör çalışanları (yüzde 1,3) hafif de olsa fizikselşiddete maruz kaldıklarını söylüyor.- Eğitim seviyesi düştükçe iş ortamında etnik kökenim veya memleketim nedeniyle dışlanıyorum diyenlerin oranı yükseliyor. (diplomasız okur/okur-yazar değil yüzde 4,4)Başkalarının önünde alay edilmeÜstleri ve iş arkadaşları tarafından başkalarının önünde gülünç duruma düşürülme oranı kadınlarda yüzde 1,9 ve erkeklerde ise yüzde 4,3.30-45 yaş arası kadınlar ve taciz- 30-44 yaş (yüzde 8,7), 45 yaş ve üstü çalışan kadınlar üstü veya iş arkadaşları tarafından bakışlarla cinsel tacize uğradığını belirtiyor.- Çalışanların yaş ortalaması yükseldikçe cinsel tacize uğradığını söyleyenlerin oranı ortalamanın üzerine çıkıyor.- Büro ve ofis çalışanı kadınlar arasında cinsel tacize uğrama oranı ise yüzde 3,9.- İş arkadaşları tarafından bir özrüyle alay edilme oranı kadınlarda yüzde 1,0.- İş arkadaşları tarafından sürekli tehditler alma oranı kadınlarda yüzde 1,5.Eğitim seviyesi yükseldikçe eleştirilme oranları da artıyor- Eğitim seviyesi yükseldikçe, yaptığı iş, üstü veya iş arkadaşları tarafından eleştirilenlerin oranı lise mezunu olanlarda yüzde17,1, üniversite mezunlarında ise yüzde 25,9.- Çalışanın izin ya da istirahat isteği kamu kuruluşlarında ortalamanın üzerinde itiraz görüyor. Kamuda çalışanların yüzde19,6’sı istedikleri izni alamıyor.- Üniversite ve yüksekokul mezunları iş yerinde önemsenmeme tarzında mobbinge maruz kaldıklarını söylüyor (yüzde 14,0).- Üniversite ve yüksekokul mezunları çalışırken sözlerinin üstleri tarafından sıklıklakesildiğini belirtiyor (yüzde 22,7). (Bu sonuç belki de üniversite ve yüksekokul mezunlarının üstlerinin sözlerini kesmesini mobbing olarak değerlendirmesinden dolayı daha yüksek çıkmış olabilir.)- Fabrika ve atölye tarzı ortamlarda amir/usta tarafından yüzlerine bağırıldığını söyleyen çalışanların oranı yüzde 14,9.- “İş arkadaşlarınız veya üstünüz özel yaşamınızı eleştiriyor mu?” sorusuna bekarlar yüzde 10,5 evet derken, bu oran boşanmış ve dullarda yüzde 19,5’e çıkıyor.- Erkek çalışanlar (yüzde 9,1), üniversite ve yüksekokul mezunları (yüzde 11,9)üstlerinin kendilerini gösterme olanaklarını kısıtladığını ifadeediyor. Arkadaşları onlara sarkıntılık ediyor- Çalışan kadınların yüzde 8,4’ü iş yerinde sarkıntılığa uğruyor.- Üstü/iş arkadaşları bakışlarıyla cinsel yönden taciz edilen kadın oranı yüzde 6,1. - İş arkadaşlarının sarkıntılık ettiği kadın oranı yüzde 8,4. Üstü/ iş arkadaşları tarafından cinsel tacize uğrayan kadın oranı yüzde 3,5.

Devamını Oku

Eski sevgilinizi hâlâ unutamadınız mı?

2 Aralık 2012

Hiçbir ilişki bitecek diye başlamaz, ancak ilk dönemler heyecanın, romantizmin dorukta olduğu beraberlikler geçen zaman içinde yıpranır ve doğal olarak acı vermeye başladığında bitme noktasına gelebilir. Bazen o aşamadan geriye dönebilsek de çoğunlukla ayrılık kapımızı çalar... İşte o andan itibaren partnerlerden biri ilişkiyi rahatlıkla bitirip, yeni hayatına doğru yol alırken diğeri anılarıyla yaşamayı seçebilir. Belki de çoğumuzun hayatında hiç vazgeçemediği ve unutamadığı bir eski sevgili vardır kim bilir? Bu test çok net olarak eski aşkınızı unutup unutamadığınızı gösteriyor...1 - Eski sevgilinizle tanıştığınız günü hatırlıyor musunuz?a) Hiç hatırlamıyorumb) Galiba tanıştığımız yılı hatırlıyorumc) Hatırlıyordum ama ayrıldıktan sonra unuttumd) Hiç unutmuyorum.2 - Sevgilinizden ayrıldıktan sonra yeni bir ilişkiye başladınız mı ve başlamanız ne kadar zaman aldı?a) Eski sevgilimle ayrılmadan kısa süre önce yeni birinden hoşlanmaya başlamıştım. Şimdi onunla birlikte mutluyuz.b) Sanırım 8 ay sonra yeni ilişkim başladı.c) 3 ay sonra yeni ilişkim başladı.d) Ayrılalı 2 yıl oluyor ama ben henüz birlikte olmayı isteyeceğim kimseye rastlamadım.3 - Sevgilinizden ayrıldıktan sonra onun size aldığı hediyeleri ne yaptınız?a) Ayrıldığımız gün çöpe attım.b) Hemen ihtiyacı olan birine verdim.c) Dolapta duruyorlar ama kullanmak içimden gelmiyor, atamıyorum da.d) Hala çok severek ve hüzünle hatırlayarak giyiyorum.4 - İkinize ait fotoğraflar ya da videolar ne durumda?a) Ayrıldığımız gün hepsini imha ettim.b) Kendimde olanları yok ettiğim gibi ortak arkadaşlarımdan da rica ettim. Karşıma çıkmasını istemediğim için onlar da ortadan kaldırdı.c) Özleyeceğimi bildiğim için sakladım ve bazen bakıyorum.d) Saklıyorum ama açıkçası bakmadım bir daha.5 - Eski sevgilinizin doğum gününü hatırlıyor ve kutluyor musunuz?a) Açıkçası hayatımdan çıkmış gitmiş birinin doğum gününü hatırlamıyorumb) Hatırlamadığımı şu an fark ettimc) Bazen hatırlar ve onu arar kutlarımd) Hiç unutmuyorum ama aramak bile acı verir bana6 - Eski sevgiliniz şimdi kiminle beraber biliyor musunuz?a) Hiç merak etmedim.b) Birkaç ay önce tesadüfen öğrendim, yeni biri varmış hayatında ama kimmiş ilgilenmedim.c) Ortak arkadaşlarım söyledi biraz kıskandım.d) O kadar yakın takip ettim ki hemen öğrendim ve hâlâ çok üzgünüm.7 - Sosyal medyada onu hâlâ takip ediyor musunuz?a) Takip edeceğim kişiyle ayrılmazdımb) Bazen ortak arkadaşların yanında adını, fotoğraflarını görünce bakıyorum ama öylesine.c) Yalnız kaldığım zamanlarda hatırlayıp bakıyorumd) Sürekli olarak her gün bakıyorum8 - Eski sevgilinizle birlikte gittiğiniz mekanlara çok sık gider misiniz ve onu hatırlar mısınız?a) Giderim ama hatırladığım için değil. Zaten oralara ben istediğim için giderdik.b) Sık sık değil ama arada bir giderim.c) İkimizin ortak arkadaşları ile bazen gidiyorum.d) Sürekli giderim çünkü onunla geçirdiğim günleri hatırlıyorum.9 - O sizin ruh ikiziniz miydi?a) Aşık olduğun ilk zamanlarda herkes öyle sanabilir. Ben de düşünmüştüm tabii.b) Ruh ikizi demek bence abartılı olurc) İyi bir aşıktı ama o kadard) Bence dünyada en iyi anlaşabileceğim insan oydu.Test Sonuçları- A’lar çoğunlukta ise tamamen unutmuşsunuzSiz eski sevgilinize bir zamanlar aşık olmuşsunuzdur, kimse aksini iddia edemez ama ondan geriye pek bir iz kaldığını da kimse söyleyemez. Tamamen unutmuşsunuz. Bu konuda son derece başarılı olduğunuzu kabul etmek lazım. Geride kalana hoşça kal diyebilmeniz güzel.- B ve C’ler çoğunlukta ise unutmanız kolay olmamışUnutmak o kadar da kolay olmamış ama bunu başarmışsınız. Yine de bir zamanlar aşık olduğunuz insana hala değer veriyor olmanız ilişkinize ve kendinize de değer verdiğinizi gösteriyor. Bundan sonraki ilişkilerinize de sağlıklı yaklaşacağınızı gösteriyor.- D’ler çoğunlukta ise Asla unutamamışsınızNe yazık ki unutamamışsınız ve daha uzun bir zaman boyunca pek de unutacağa benzemiyorsunuz. Belki bu konuda profesyonel yardım almanız sizin için iyi olabilir. Hayatınıza yeni bir yön verebilmek için artık hayatınızda olmayan birini unutmanız gerekiyor.

Devamını Oku

Osmanlı’nın kılık kıyafetleri

2 Aralık 2012

Orijinal adı The Costume Of Turkey. Octavien Dalvimart’ın, 1798 yılında İstanbul’a gelerek çizdiği 60 renkli resme, açıklamaların da eklenmesiyle 1802’de Londra’da yayımlanan “Osmanlı Kostümleri” albümü Türkiye İş Bankası yayınlarından Türkçe olarak çıktı. Kısaltma yapılmaksızın, ilk baskısındaki İngilizce ve Fransızca açıklamaları da korunarak hazırlanan bu eser, boyutu açısından da ilk baskısına sadık. III. Selim’in hükümdarlığı zamanında, Batılılaşma çabalarının ivme kazandığı bir dönemde hazırlanan albüm, dönemin kıyafet ve dokuma kültürüne dair içerdiği eşsiz bilgiyi günümüz okuyucularına ulaştırıyor. Şehzadelerden harem kadınlarına, taşralılardan gayrimüslüm tebaya kadar hem saray hem de günlük yaşama objektif bir bakış atan albümden göze çarpanlar şöyle...Harem kadınıPadişahın sarayındaki tüm cariyeler bu tarz giyinirdi. Bazıları üst mertebeye yükselirdi. Sultan bazılarından bıktığında onu eski saraya gönderir yerine yenisi gelirdi.Kızlar AğasıSarayda Kızlar Ağası’ndan daha önemli bir görev sahibi yoktu; bu kişi, saray kadınlarına dair her şeyin idaresinden sorumluydu. Kadınlara ait dairelerin tüm idaresi ondaydı.Odalık ya da cariyeSaraydaki 500 cariyenin içinden Sultan 6-7’sini seçerdi. Bu cariyeler şehzade doğurma imtiyazına sahipti. İlk erkek evladı doğurana haseki diğerlerine odalık adı verilirdi.KapıcıbaşlarıMerasim giysileri zengin ipeklilerden biçilmiş, yenleri ve yakaları kıymetli kürklerle kaplanmış, başlarında da birer tuğ bulunan zabitlere kapıcıbaşı denirdi.Taşra kıyafetiyle Türk kadınıBu kadınlar tülbent mahrimesini takmadan sokağa çıkmıyordu. Mahrimeden ancak gözleri görülebiliyordu. Ayrıca bütün vücutlarını örten ferace de giyerlerdi.Şallı TürkBir Türk ne zaman dışarı yayan çıksa böyle giyinirdi.Peralı Türk kadınıBellerini Yunani tarzda bir kemerle sıkarlardı. Bu kıyafet vücutlarını daha kötü gösterirdi.İçoğlanıOsmanlı idaresince içoğlanı denilen erkek çocukları, Galata Sarayı’nda eğitilirdi. Enderun’a gidecek içoğlanları bu ocaktan seçilirdi.Adalı Rum kadınıAdalar ve Marmara denizlerinin çeşitli adalarında ikamet eden Rum kadınların çoğunun kıyafetleri genellikle çok şıktı.Harem Kalfasıİşleri, nizamı korumak ve lazım geldiğinde cariyeleri cezalandırmak olan kadınlardı.Çöl Bedevisi kadınÇöldeki Arap kadınları çok sayıda kendine mahsus takı kullanırdı. Hem Bedeviler, hem Araplar vücutlarına mavi dövme yaptırırdı.İstanbullu Türk kadınıBu şehirde ferace genellikle yeşil çuhadan yapılırdı; omuzlarından geriye sarkan uzun dörtgen başörtüsü yeşil ipekli kapitonedendi.İstanbullu çengiÇengiler genellikle genç cariyeler ya da musiki yapanların eşleriydi. Gayet hafif giyinir, başlarını yarım yamalak örten bir yaşmak takarlardı.Gelinliğiyle Türk kadınıGelin sahip olduğu tüm mücevherleri takardı. Yüzüne çok fazla allık sürer, kirpiklerini siyaha boyar, saçlarına çiçek koyardı.Şehzade ya da veliahtOğlu münasip yaşa gelmeden sultan ölürse kardeşi ya da erkek akrabası tahta geçer, öz evlatları ömürlerini mahkum olarak geçirirdi.

Devamını Oku

Aldatılıyor musunuz?

25 Kasım 2012

İkili ilişkinin süresi önemli değildir. Aldatmaya alışkın olan, ilişkiye kendini yeterince vermeyen belki de ilişkide beklentileri karşılanmayan partner aldatır. Ancak aldatılan için bu açıklamalar yetersiz kalır. Doğal olarak aldatıldığını bilip, ilişkiyi sonlandırmak ister. İşte size aldatıldığınızı anlayabileceğiniz ipuçları ve bir de test. Buyurun okuyun. Psikolof Alanur Özalp,”En belirgin ipucu kişinin rutin davranışlarında tutarsızlık olmasıdır. Yapmadığı şeyleri yapmaya başlar. Kendine özen göstermeye başlar; temizliğine, kilosuna, yani dış görünüşü değişir. Diyebilirim ki, partneriniz durup dururken kendinde değişiklikler yapıyorsa tehlike var demektir. Aldatan erkekler daha mutlu rahat davranıyor, hatta gözlerinin içi gülüyor” diyor. Sakin olup eşinizi bir süre gözlemlemeniz gerekiyor.Nasıl anlarsınız?- Tartışmaya başladı veya sıklaştıysa.- Sizi yanlış anlıyor veya hiç anlamıyor gibi yapıyorsa.- Beni kontrol mü ediyorsun diyerek tepki göstermeye başladıysa.- Size söylemediği şeyler varsa, sorunlarını paylaşmıyorsa. Şeffaf ve açık olmayı tercih etmiyorsa.- Sınır koyuyor, bazı konuları sizden saklıyorsa.- Partnerinizi uzak, soğuk ve kendini beğenmiş olarak algılıyorsanız.- Sizi geliştirmek için projeler yapmıyorsa.- Size daha fazla vakit ayırabilmek için çaba göstermiyorsa.- Mutsuz görünüyorsa.- Gözünüzü sizden kaçırıyorsa, gözünüzün içine bakmıyorsa.- Yaratıcı çalışmalara vakit ayırmıyorsa.- Size gittiği yerleri, yaptığı şeyleri anlatmıyorsa.- Hayatı bitmiş gibi hareket ediyorsa.- Dışarı çıkmak için bahaneler uyduruyorsa.- Sizinle olmasının işini engellediğini düşünüyorsa.- Sigara ya da içki içmeye başladı veya astırdıysa.Yukarıda saydığımız tüm bu maddeler aşkınızın bittiğini gösteren birer işarettir. Fark ettiğiniz noktada gecikmeden bir evlilik danışmanından randevu almalısınız.Eşinizi TEST edin öğrenin1 Eşinizin iş toplantısı için sabah kalkıp gömleğini bir güzel ütülediniz. Onun tepkisi: a) Teşekkür hayatım deyip yanınıza bir öpücük kondurur.b) “Teşekkürler ama birkaç noktayı atlamışsın” der.c) “Keşke daha önceden kuru temizlemeciye götürseydim, onlar daha başarılı olabiliyorlar” der.2Çok güzel bir tarif buldunuz ve mükemmel bir et yemeği pişirdiniz. Tepkisia) “Çok güzel olmuş bir tanem eline sağlık” der.b) “ Hep et yiyoruz, neden dışarıda güzel bir şeyler yemiyoruz” der.c) “Bu güzel ama bir dahaki sefere daha az sos kullanmalısın bence. Tıpkı Ahmet’in eşi gibi” der. 3Eşiniz arkadaşlarıyla kısa bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuğun ne kadarını sizde bilirsiniz?a) Her an telefonda konuştuğumuz için tüm detaylardan haberim olur.b) Çoğunu bilirim. Ona güvenirim ve arkadaşlarını da bilirim.c) Pek fazla değil, çünkü eve gelince çok fazla konuşmaz. Ben de arkadaşları olduğu için pek üstüne düşmem.4Perşembe günü arkadaşlarınızı yeni evinizde ağırladınız. Ve bütün bir hafta buna hazırlanmıştınız. Eşiniz cuma günü şehir dışından eve geldiğinde size bu konuyla ilgili nasıl davranır?a) “Perşembe günü nasıl geçti arkadaşların evimizi beğendiler mi?” diye sorar.b) Kendi iş gezisini anlatıp durur size perşembe gününün nasıl geçtiğini sormaz.c) Çok yorgun olduğunu söyleyip odasına gider ve uykuya dalar.5Son zamanlarda eşinizin çok fazla çamaşır çıkardığı ve yıkanan çamaşırların çoğunun eşinizinkiler olduğu dikkatiniz çeker. Eşinize bahsettiğinizde,a) Hiç farkında olmadığını söyleyip yardım isteyip istemediğini sorar.b) Konuşmak istemez ve hemen konuyu değiştirirc) Hemen savunmaya geçer ve hep eleştirildiği ile ilgili bir tartışma çıkarır.6Seks hayatını nasıl? a) Son zamanlarda daha iyi gibi çünkü eşiniz daha iştirakçib) Her zamanki gibic) Seks hayatı mı, o da ne?7En son ne zaman eşinizden güzel, ilgi dolu bir mesaj aldınız ya da söylediğini duydunuz?a) Bir süre önce, ama çok eski değil, yerine göre iltifatlarda bulunur.b) Bayağı oldu onun eski hallerini özlemeye başladım.c) Hiç hatırlamıyorum.Test Sonuçları- A’lar çoğunlukta ise Aşkınız ilk günkü gibiSizi eskisi gibi çok seviyor ve aldatmak aklının ucundan bile geçmiyor. Siz ve özel hayatınız ona yetiyorsunuz. Mutlu evliliğiniz tadını çıkarın. Ara sıra gözünüze batan kusurlara da fazla takılmamaya özen gösterin. - B’ler çoğunlukta ise Biraz dikkatEşinizle ilgili şüpheleriniz olabilir, ama bu, sizi aldattığı anlamına gelmez. Yine de temkinli davranın. Eşinize bazı konularda tepki vermek yerine destek olun. Bu şekilde mutluluğu yaşabilirsiniz. Aşkınızı daha taze tutmak için çaba harcamalısınız.- C’ler çoğunlukta ise Gözünüzü eşinizden ayırmayınEşiniz sizi aldatıyor olabilir. Bunu siz de fark ediyorsunuz belki de, ama konduramıyorsunuz. Bazı temel noktalarda gözünüze batan detaylar var. Vücut dili, hareketleri ile size pek de inandırıcı gelmiyor. Yine de peşin hükümlü olmayın.

Devamını Oku

Depresyonda mısınız? Test edin!

11 Kasım 2012

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2020’de tüm sağlık sorunları arasında depresyon 2’nci sırada yer alacak. Depresyonun günümüzde 350 milyon insanı etkilediği düşünülüyor.17 ülkede yapılan Dünya Ruh Sağlığı taramasında her 20 kişiden 1’i geçen yıl en az 1 depresyon atağı geçirdiğini belirtmiş. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamalarına göre depresyon artık daha genç yaşta görülüyor ve bireylerin yaşama katılmasını engelliyor. Kadınlarda erkeklere göre yüzde 50 daha fazla. Özellikle başta düşük ekonomili ülkelerdeki çalışmalar olmak üzere yapılan tüm çalışmalarda kadının anne rolü sebebiyle, kadınlarda daha fazla görülen bu durumun yani annenin depresyonunun çocuklarda büyüme, gelişme geriliği, ruhsal hastalıklara yol açabileceği gösterilmiş. Bu nedenle depresyon yalnız bireyleri değil aynı zamanda nesilleri etkileyen bir hastalık. Konuyu NPİstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi''''nden Psikiyatri Uzmanı Birim Sungu Danışmant ile konuştuk.Suçlu serotonin ve dopamin maddesiNedenleri ile ilgili birçok görüş var. Bunların arasında nörotransmitter denilen serotonin, dopamin, norepinefrin gibi bazı haberci moleküllerle ilgili farklı bir seyir, hormonlarda değişiklikler, (örneğin menopoz, tiroid hastalıkları gibi durumlar tetikleyici ya da neden olabiliyor), ölüm, sevilenin kaybı, finansal problemler, stres denilen yüklenme zorlanmaya yol açan her durum ve erken çocukluk travmaları, özellikle anne baba kaybı, ihmal, istismar erken çocukluk döneminde sinir sisteminde kalıcı değişikliklere yol açarak depresyona yatkınlık sağlayabilir.Stresi mutlaka kontrol etmek gerekiyor...Depresyon hem bireyler, hem aileler, hem de toplum için tehlikeli. Tedavi edilmeyen depresyon; duygusal, davranışsal, sağlık problemlerine sebep oluyor, hayatın her alanını etkileyebiliyor. Alkol, madde kullanımına, kaygı bozukluklarına, iş ve sosyal hayatta problemlere, ailede çatışmalara, eş,anne çocuk ilişkisinin bozulmasına, ilişki problemlerine, ailenin diğer fertlerinde psikiyatrik rahatsızlıklar oluşmasına, (özellikle çocuklar) sebep olabiliyor. Kendine zarar verme, intiharla da sonuçlanabiliyor.Depresyon her tür hastalığı kötüleştirebiliyor ve bu durumlara bağlı erken ölümlere sebep olabiliyor. Özellikle kalp hastalıkları ve kanser gibi hastalıklara eşlik eden depresyon hastalığın seyrini kötüleştirebiliyor. Diğer tıbbi durumlarda da depresyonun tedavi edilmesi, kaygının azaltılması tüm tedavi seyrini değiştirebiliyor. Depresyondan korunmak ile ilgili birçok strateji belirlenmeye çalışılmış ve halen Dünya Sağlık Örgütü tarafından yeni stratejiler geliştirilmeye uğraşılıyor. Önlem amacıyla genel anlamda stresi kontrol edebilmeyi öğrenme, dayanıklılığın arttırılması, düşük benlik değerinin artırılmasına yönelik stratejiler geliştirilmesi hedefleniyor. Koruyucu ruh sağlığı kavramı ile bireysel terapiler, ilişki terapileri, aile terapilerinin bu anlamda yeni stratejiler geliştirilmesi amacıyla kullanılması hedefleniyor. Bireyin kendisi ve çevresi ile kurduğu ilişkiler yeniden şekillendirilerek depresyon ya da diğer ruh sağlığı bozukluklarının ortaya çıkması engellenmeye çalışılıyor. Arkadaşlık, aile sosyal destek kavramları vurgulanıyor. Belirtilere erken dönemde müdahale etmek korunma anlamı da taşıyor.İntihar nedeniyle 1 milyon kişi ölüyorDanışmant bu önemli konuya ilişkin şunları söylüyor, “Depresyon intiharla sonuçlanabilir. Her yıl intihar nedeniyle 1 milyon kişi kaybediliyor. Bu, her gün 3 bin ölüm demek. Her 1 intihara karşılık en az 20-30 intihar girişimi olduğunu biliyoruz. Bu, her gün 60-90 bin insanın intihar girişiminde bulunduğu anlamına geliyor. Özellikle tedavi edilmemiş depresyonda alkol, madde, kaygı bozukluklarının eklenmesi ile bu oranların çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.”TESTDEPRESYONDA MISINIZ? Zung depresyon ölçeği 20 maddeden oluşan, depresif hastalığı karakterize eden belirtileri tanımanızı ve kendinizi değerlendirmenizi sağlar. Ölçekteki maddeler, depresyonlarda sıklıkla ortaya çıkan bedensel, fizyolojik, duygulanım ve bilişsel alanlardaki belirtilere göre hazırlanmış. ZDS''''de yer alan belirtiler: * Kendimi halsiz, kederli ve hüzünlü hissediyorum. * Sabahları kendimi iyi hissediyorum. * Ağlama nöbetleri geçiriyorum ya da kendimi ağlayacak gibi hissediyorum. * Uyumakta zorluk çekiyorum. * İştahım iyi. n Kadınlara, erkeklere bakmaktan, onlarla konuşmaktan ve birlikte olmaktan hoşlanıyorum. * Zayıflıyorum. * Kabızlıktan şikâyetçiyim. * Kalbim her zamankinden hızlı atıyor. * Sebepsiz yoruluyorum. * Zihnim her zaman olduğu kadar açık. * Alıştığım şeyleri kolaylıkla yapabiliyorum. * Tedirginim ve yerimde duramıyorum. * Geleceğe umutla bakıyorum * Her zamankinden daha tedirginim. * Kolaylıkla karar verebiliyorum. * Yararlı olduğuma inanıyorum. * Hayatım oldukça dolu. * Ölseydim herkes için daha iyi olurdu. * Alışmış olduğum şeyleri yapmaktan zevk duyuyorum. DEĞERLENDİRMEDuruma en çok uyan ''''hiçbir zaman'''', ''''arada sırada'''', ''''sık sık'''', ''''çoğunlukla'''' ya da ''''her zaman'''' şeklindeki ifadelerden biri seçilerek işaretlenir. Bu ifadeler ''''hiçbir zaman''''dan ''''her zaman''''a 1-4 arası puanlanır. Depresyonun şiddetini belirlemek için şu puanlama kullanılır: * 50''''den aşağı puan: Normal sınırlar içinde depresyon yok. * 50-59 arası: Hafif düzeyde depresyon. * 60-69 arası: Orta-belirgin düzeyde depresyon. * 70 ve yukarısı: Şiddetli-en ileri düzeyde depresyon.* Hiçbir zaman: 0* Arada sırada: 1* Sık sık: 2* Çoğunlukla: 3* Her zaman: 4Test sadece fikir veriyor. Ancak yine de kişinin işlevselliğini, yaşamını etkileyen bir şikayetinin olması yardım almasını gerektiriyor. Depresyon kişinin kendi kendisini tedavi edebileceği bir hastalık değil. Nasihat etmek, “Güçlü ol” gibi tavsiyeler kişinin durumunu anlamda kötüleştirebilir.

Devamını Oku

Tablolarını halılara dokuyan ressam

8 Kasım 2012

Türkiye’nin en çok eser veren sanatçılarından biri ressam Devrim Erbil. 76 yıllık yaşamına yüzlerce resim sığdırmış. Sanatı yaşamın içine sokmayı hedefleyen sanatçı uzun yıllardır halılara da resimlerini dokutuyor. Her biri 30 ile 50 bin dolar arasında değişen fiyatlara sahip halılarının sayısı 50’den fazla ve yakında Kadıköy’de hayata geçecek Devrim Erbil Kültür ve Sanat Vakfı’nda sergilenecek. Halılarını şimdilik kimseye satmayan Erbil, vakıfla beraber pek çok resminin kupalardan şemsiyelere kadar bazı objelerin üzerini süsleyeceğini belirtiyor. Erbil ile sanata bakışını konuştuk...Sizce yağlıboya tablolarla halı aynı değerde sanat eseri olarak değerlendirilebilir mi?Yağlıboya resim geleneği dünyada da 500-600 yıllık bir geçmişe sahip. Ancak bu yönteme gelene kadar sanat yüzlerce yıldır çok farklı objelerle resmedilmiş. Freskolar, çiniler, kabartmalar üzerine yapılan çalışmalar gibi... Mesela Meksika sanatında binanın bir yüzü tamamen mozaikle kaplanır ya da antik çağ tapınaklarında da öyledir. Kültürlere göre teknikler değişiyor. Türk kültüründe ise halı ve kilim geleneği var. Mesela Selçuklular döneminde yapılmış halılar bulunuyor. Çok eski tarihlere giden halılarımız da var. İslam Eserleri Müzesi’nde bunları görüyoruz. Resimlerinizi halıya dokuma fikri nasıl oluştu?Çocukluğumda oluştu diyebilirim. Babam Uşak’lı. Halalarım halı dokurdu. Sünnetimde bir halam halı hediye etmişti mesela. Uşak halısının dünyada önemli bir yeri var. Çocukluğumda bunları görerek büyüdüm. Bilgilerim beni halıya hayran etmedi ama sanat tarihi okumam, müzeleri incelemem beni yönlendirdi. Hocam Bedri Rahmi’yi burada anmak isterim, geleneksel sanatlara çok duyarlıydı. O da etkiledi. O yıllarda bir baktım ki, Türkiye’nin her bölgesinde halı var. Halının geçmişine baktığımızda, halı Türklerde bir armağandır. Türklerin Orta Asya’dan gelmeden önceki çadır kültüründe de halı var. Özellikle resimli halılar beni etkiledi. Sonuç olarak Türkiye’nin pek çok bölgesinde inanılmaz güzellikte, her birinin tekniği birbirinden farklı halılar gördüm, inceledim. İpek yün karışımı, ipek, yün halılar ve kilimler... Sonra dedim ki neden halı resimler olmasın? Çünkü yurt dışında olduğunu biliyorum. Ve Mimar Sinan’da bunun için bir eğitim atölyesi kurduk. Bundan 30 sene önce Neşet Günal başta olmak üzere hocalar beni destekledi. Özdemir Altan burada önemli işler yaptı. Sonra başka sanatçılar da yaptı. Önce benim halılarımı Özdemir Altan’ın atölyesinde dokuduk. Sonra Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne 30 metrekare civarında resimli bir halı dokudum. 3-30’a 9.5 metrelik eserimi bir duvara, şeref holüne 1991 de dokuttuk. Ve istedik ki bu iş yaygınlaşsın. Ama halı atölyesinde eğitim alan kimse halı yapmadı. Seven birkaç kişi de yok olup gitti. Resim de para etmeye başlayınca halı tamamen unutuldu. Kaç halınız var?50’yi aşkın halım var. Kilim ile halının resim anlamında farkı nedir?Halının tüyleri yüksek tutulduğu zaman sağa sola gittiğinde desenler değişir, halbuki kilim incedir tam olarak deseni görebilirsiniz. İnce halıda da böyledir. Şimdi halılarım Uşak, Emet, Hereke, Kütahya ve hatta Tebriz’de dokunuyor. Halılarımı müzede sergileyeceğimHalılarınızı satmayı düşündünüz mü?Hayır sadece bir tek halım Bülent Eczacıbaşı’nda var. Onun dışında yok. Sanat sadece duvarda asılı bir şey değil de hayatın içine girsin fikrine katılıyor musunuz?Bu konu beni çok ilgilendiriyor. Ben hiçbir zaman duvardaki bir resim ya da bahçedeki heykel olarak bakmadım sanata. Mesela neden bir bedri Rahmi imzalı yemek takımınız olmasın değil mi? Ya da bir perdeniz? Ben bunları yapacağım. Bir vakıf kuruyorum ve geliri olması gerekiyor zaten. Bir takım tasarımcılarla çalışıyorum çok iyi örnekler getirdiler. Şemsiyeler, kupalar, yastıklar, laptop kılıfları... Mesela bir resim neden pencerenizde vitray olmasın, neden halı evinizde serili durmasın. Masa örtünüz neden olmasın. Sanatçılar için yaşama giren bir masa örtüsü bazen eleştirilebilir ki, bir keresinde bana hücum etmek isteyen biri bana saldırdı. Sizin resimleriniz duvar kağıdı gibi dedi. Bence bu hiç küçültücü değil. Ben isterim ki resimlerini beğenip duvar kağıdı yapsınlar. Amacım yaşamın içine giren sanat eseriydi. Belki sanat hayatın içine tam yayılırsa sanat kalmayacak ama keşke öyle olsa da sanat kalmasa. Sanatın hayatın içinde dolaştığı bir dünya yaşamı anlamlı kılar. Bu nedenle yaşama sanat girsin istiyorum. Sanat şıklık değil bence yaşamın amacına uygun olmalı. Kendi adıma Kadıköy’de vakıf kuruyorumVakıf kurulması ne aşamada?Devrim Erbil Kültür ve Sanat Vakfı kuruyorum, Kadıköy Antikacılar Sokağı’nda. Restorasyon çalışması başlıyor. Orada tablolarımı, halılarımı, tekstilde, seramikte hediyelik eşyalarımı göreceksiniz. Küçük baskılar projem var. 20-30 cm’e 200 liralık baskılar olacak. Sanat böylece halka ulaşsın istiyorum. Halılarınızın fiyatı ne kadar?30 ile 50 bin dolar arasında değişiyor. Özgün baskıların belli bir amacı vardır. Sınırlı sayıda çoğaltılır ve satılırlar. Halı ise uluslararası kurallara göre sadece 7 tane çoğaltır ve numara verilir. Ben de hiç olmazsa 3 tane yapacağım. Biri müzeye, biri çocuklarıma biri de satılsın diye üreteceğim. SANATÇININ SATILAN ESER REKOR FİYAT TOPLAM ADI SATIŞ (USD)1- Burhan Doğançay 95 462.807 6.514.8822- Erol Akyavaş 35 1.718.181 5.341.7813- Ömer Uluç 79 297.170 4.908.0744- Adnan Çoker 30 154.451 2.054.4995- Mehmet Güleryü 38 543.884 1.673.5226- Devrim Erbil 81 117.180 1.647.1837- Komet 77 121.935 1.614.0758- Ergin İnan 84 116.052 1.512.0299- Neşe Erdok 29 211.354 1.468.15810- Orhan Peker 20 212.727 1.376.217

Devamını Oku