Avrupa Obezite Kongresi ve şeker

22 Mayıs 2015

22’nci Avrupa Obezite Kongresi bu yıl Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da yapıldı. Türkiye’den Vatan Gazetesi adına kongreyi izleyen tek medikal gazeteciydim. Bu kongrede çok ilgimi çeken bir konu da: Şeker, fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubu ve tatlandırıcılar konusundaki sunumlardı. İşte ana başlıklar:Dr. Luc Tappy / Lozan Üniversitesi Fizyoloji bölümüSorun fruktoz değil, aşırı kalori!Günümüzde şeker gitgide daha toksik bir madde olarak gündemde. Ancak bu yeni değil. 1900’lerden beri tartışılıyor.Şeker enerjimizi sağlıyor. Evrim sırasında fruktoz değerli bir enerji kaynağıydı.Örneğin; 1’nci Dünya Savaşı’nda halktan daha az şeker tüketmeleri istenmişti. Çünkü şeker savaştaki askere lazımdı; enerji ihtiyacını gidermek için...Vücudumuzdaki tüm hücreler enerji kaynağı olarak şekeri kullanıyor. Fruktoz direkt kullanılamıyor vücutta; çevrilmesi lazım. Bu çevirme işlemi sırasında biraz enerji harcıyoruz.Modern beslenme biçiminde fruktoz major bileşenlerden biri haline gelmiş durumda. Fruktozun ana kaynakları pancar veya şeker kamışından elde ettiğimiz şeker, yüksek fruktozlu mısır şurubu, meyveler ve bal. Fruktoz glukozla aynı kimyasal yapıta sahip, ancak metabolizma ediliş şekli farklı. Karaciğerde işlem görüyor ve glukoz, glikojen, laktat ve yağ gibi maddelere ayrılıyor.Başta diyabetlilere düşük glisemik indeksi nedeniyle fruktoz öneriliyordu. Ancak düzenli yüksek fruktoz tüketimi deney hayvanlarında insulin direnci, Tip 2 Diyabet, yüksek tansiyon gibi belirtilere yol açtı.İnsanlarda da aynı hayvanlardaki gibi yüksek fruktozlu bir beslenme biçiminin büyük etkileri olabileceği önerilse de bu önerinin henüz sağlam dayanağı yok. Bu belirtiler insanlarda çok daha az.Araştırmalar normal düzeyde fruktoz alımının metabolizma üzerinde etkisi olacağını göstermiyor.Ayrıca yüksek fruktozlu mısır şurubunun şekerden gelen fruktozdan çok daha fazla yan etkisi olabileceği düşünülüyordu. Ancak bu konuda da bir kanıt yok.Şekerli içeceklerde ana sorun fruktozun etkisi değil, aşırı tüketim nedeniyle gelebilecek fazla kaloriler.Prof. James Rippe / Rippe Enstitüsü, KardiyologÇok fazla yiyoruzNiye mi şişmanlıyoruz? Suçlu aramayı bırakalım. Her şeyden çok yiyoruz da ondan! 1920’lerden 2000’li yıllara geldiğimizde kişi başı günlük aldığımız kalori 474 kalori daha fazla. Daha kalorili besleniyoruz, ama daha çok yakmıyoruz.Şeker konusunda dikkatli olmalıyız. Amerika’da bazı okullarda şekerli diye çikolatalı sütü kaldırdılar. Süt tüketimi toptan düştü.Prof. Dr. David Benton / Swansea ÜniversitesiŞeker insanlarda bağımlılık yapmıyor- Şeker yeni tütün mü? Bir zamanlar yeni yağ olarak görülüyordu.- Avrupa Birliği tarafından destek verilen Nörofast araştırmacıları yiyeceklerdeki kimyasal maddelere karşı insanlarda bağımlılık geliştiğine dair güçlü bir kanıt bulamadılar.- Şekere bağımlılık kimilerinin iddia ettiği gibi eroin veya kokain bağımlılığı gibi değil. Keyif aldığımız maddeler beyinden dopamin salgısına neden oluyor. Şeker de dopamin salgısına neden oluyor. Bunlar beyinde ödül mekanizmalarını harekete geçiriyor. Ancak çocuklarınız, müzik ve şakalar da dopamin salgısına neden oluyor.- Fareyi bir kafese şekerli suyla koyduğumuzda ve başbaşa bıraktığımızda bağımlılık gelişmedi.- Araştırmalar sadece tatlı yiyeceklerin değil, pek çok yiyeceğin aşırı isteğe yol açabileceğini gösteriyor. Şişman kişiler yağlı yiyecekleri daha çok arzu ediyor.- Yaşımız ilerledikçe şekerli yiyeceklere tutkumuz azalıyor. Çocuklukta tatlı yiyeceklere karşı eğilim var.- Eğer şekere bağımlılık kilomuzun major karar vericisi ise, o zaman şeker tüketimiyle obesite arasında ilişki olması gerekir. Ancak araştırmalar böyle bir bağlantıyı göstermiyor. Tam tersine yağ yerine şekerin ağırlıklı olduğu beslenmede daha düşük kilolarla karşılaşıyoruz.- Farelerde açlık sonrası tıkıştırırcasına yeme durumu oluştu... Oysa insanlarda diyet yapmak tıkıştırırcasına yemeyi artıracağına azalttı.(Binge-eating: Kısa sürede kendinizi durduramadan çok büyük miktarda yiyecek tüketmek)İngiliz Beslenme Vakfı neler öneriyor?Düşük kalorili tatlandırıcılar nedir?Hemen hemen kalori içermeyen, yiyecek ve içeceklerde şeker yerine kullanılabilen çok tatlı bileşikler. Örnekler; aspartam, acesulfam, sakarin, sukraloz gibi...İştahı açıyorlar mı?Son araştırmalar iştah üzerinde etkileri olmadığını gösterdi.Tükettiğimiz yiyecek miktarını artırıyorlar mı?Hacimler ve mideyi doldurmaları nedeniyle yaklaşık 1 saat kadar iştahı baskılayabiliyorlar. Sanılanın aksine bir sonraki öğünde yediğimiz yiyecek miktarını artırmıyorlar. 18 ay boyunca deneye tabii tutulan çocuklarda; şekerle tatlandırılmış ve tatlandırıcıyla tatlandırılmış içecek verildiğinde çocuklarda yarattığı doygunluk aynıydı. Yetişkinlerde yapılan deneyde de benzer sonuçlar alınmış. Öğle yemeği ve akşam yemeği öncesinde 290 kalorilik tatlandırıcılı bir yiyecek ve 490 kalorilik şekerli bir yiyecek verilmiş. Sonrasında yemek yemeleri istenmiş. Her iki deneyde de aynı miktarda yemişler.Tatlandırıcı kullanarak kilomu koruyabilir miyim?Bu konuda yapılmış pek çok araştırma tatlandırıcıyla tatlandırılmış yiyecek ve içecekleri tercih etmenin kilo üzerinde olumlu etkisi olduğunu gösteriyor. Şeker yerine tatlandırıcı kullanmak kiloda yaklaşık 1 kiloluk bir değişim e yol açıyor. (Diyet yapmadan) Toplum sağlığı için obesitenin önlenmesi çok önemli.Günde 100 kalori eksik tüketmenin yetişkinlerin yüzde 90’ında kilo artışını durdurabileceği biliniyor.

Devamını Oku

Az uyuyanın obez olma riski yüksek

17 Mayıs 2015

22. Avrupa Obesite Kongresi geçtiğimiz hafta Prag’da yapıldı. Türkiye’den Vatan gazetesi adına kongreyi izleyen tek medikal gazeteciydim. Bu kongrelerde aynı anda birkaç salonda biliminsanları obesite konusundaki son bulguları paylaştılar. Sizlere en anlaşılır şekilde aktarmak için (çünkü tıp diliyle konuşuyorlar) o salondan bu salona koşturdum, sorular sordum, röportajlar yaptım...Dr. Milos Mraz Prag Tıp Fak. Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümü - Günümüzde yağ dokusunun maruz kaldığı değişiklikleri artık çok daha iyi saptayabiliyoruz. Obesite insan vücudundaki yağ dokusunda da değişikliklere yol açıyor. Yani normal bir kişinin yağ dokusuyla şişmanın yağ dokusu aynı değil.- Şişmanlıkta yağ hücreleri büyüyor. Yağ hücresi büyüdükçe yangı hücresi de büyüyor. ( kanserin ön aşamaları) Bu da vücutta genel olarak yangıyı ve insülin direncini artırıyor.- Şişmanlık vücutta metabolik kontrolü baskılıyor.- Mide küçültme ameliyatları olumlu, yangının azaldığını görüyoruz.Prof.Dr. Claudio Maffesis Verona Üniversitesi - Şişman kişilerde en önemli konu motivasyon. Değişmelerini sağlamak zor.- 1900’lerden 2000’li yıllara yiyeceklerle aldığımız ortalama enerji arttı. Ama harcamamız azaldı. Bu da obesiteyi tetikliyor.- Kas kitlesi yağ yakmak için önemli. Ağırlıkla çalışmak kas kitlesini aerobik egzersizlere göre çok daha iyi artırıyor.- Egzersizi artırdıkça erken ölüm riskinizi azaltıyorsunuz.- Yaşınız kaç olursa olsun, eğer egzersizi artırırsanız ölüm riski azalıyor.Prof. Dr. Rudolf Weiner Almanya Sana Klinik, Metabolik Cerrahi BölümüAmeliyat sonrası hastalarda alkol bağımlılığına dikkat!- Bariatrik operasyonlar sonrası hastalarda çeşitli bağımlılıklar gelişebiliyor. Başında da alkol bağımlılığı geliyor. Şişman kişinin midesini küçültüyoruz, artık eskisi kadar çok yiyemiyor ama hala yemek istiyor. Yiyecek bağımlılığın yerini alkol alabiliyor. Bu konuda çok dikkatli olmalıyız.- Mide küçültme operasyonu geçiren kişilerde alkol normal kişilere göre çok daha hızlı etki ediyor. Tüp şeklindeki küçülmüş mideden hızla bağırsaklara geçiyor ve emiliyor, kana karışıyor. Hem hastaları hem yakınlarını bir sağlıksız davranıştan başka bir sağlıksız davranışa ( alkol, ilaç kullanımı, sigara gibi) geçmeme konusunda eğitmeli , uyarmalıyız.- Mide küçültme operasyonları sonrasında karaciğer hızla olumlu yönde değişiyor.- Bu operasyonlar sonrası hastalarda tat almada değişiklikler oluyor.Prof. Luc Van Gaal Antwerp Üni. Diyabetoloji, Endokrinoloji ve Metabolizma - Kilo vermek ölüm riskini azaltıyor- Zeytinyağını övdük; şimdi de zeytinyağını aşırı tüketmeye başlıyorlar. Zeytinyağı sağlıklı diye aşırı yiyebiliriz sanmayın. Kalorisi çok yüksek.- Yeterli uyumamak şişmanlamaya yol açıyor. Eğer günde 5 saatten az uyursanız 8 saat uyuyana göre obez olma şansınız çok daha fazla.- Kilo vermek genelde ölüm riskini yüzde 25 azaltıyor. Kalp hastalıkları ve diyabet nedeniyle ölüm riskini ise yüzde 28 azaltıyor.- Vücudumuzda beyaz yağ dokusunun yanı sıra bir de kahverengi yağ dokusu var. Kahverengi yağ dokusu boynumuzun ve göüs kafesimizdeki ana damarlarını etrafında yer alıyor. Enerjiminiz yüzde 15’ini kahverengi yağ dokusu harcıyor. Eğer kahverengi yağ dokusu azsa bu obesite nedeni.- Kahverengi yağ dokusunu motive edecek bir ilaç üzerinde çalışılıyor, aday var. Ama deneyler çok erken safhada daha…Prof. Carel Le Roux Dublin Üniversitesi Patoloji Bölümü Obesite kronik bir beyin hastalığı - Açken size 1,5 litre su içirsem kendinizi tok hissetmezsiniz. Ama aynı miktarda süt içirsem tok hissedersiniz, değil mi? Demek ki bağırsakların bir hissetme yeteneği var.- Şişman insanlarda pek çok hormonun işleyişinde sorunlar var. Şişman kişinin doygunluk hiseetmesi için normal kişiye göre çok daha fazla yemesi gerekiyor.- İnsanlar diyet yaptıklarında yiyecek obsesyonuna girdiklerini söylüyorlar. Nedeni beyin!- İnsanlara’ Niye fazla yiyorsun?’ diye sormanın veya ‘ Daha az ye, zayıfla’ demenin 2000 yıldır bir yararı olmadı. Bundan sonra da olmayacak! Başka şeyler var.- Bariatrik cerrahi sonrası hastaların yeme obsesyonunun ortadan kalktığını görüyoruz.- Obesite kronik bir beyin hastalığı. Yol açtıkları, getirdiği sorunlar inanılmaz.- Şişmanlık nedenleri konusundaki verilerimizin %80’i beyni işaret ediyor. Psikolojik tedavi yöntemleri denedik. Ancak yine tamamen başarılı olamadık.Prof. Catalina Pico Moleküler biyoloji Mayorka Üniversitesi, İspanya- Hamilelikte yetersiz beslenme 224 genin değişmesine yol açıyor.- Farelerde hamilelikte kaloriyi hafif azalttığımızda erkek bebeklerin daha yağlı doğduklarını gözledik.- Hamileyken yeterli beslenmeyen farelerde bebeklerde beynin işleyişinde de farklılıklar gördük; bu çocuklarda beyinde yiyecek kontrolü nü sağlayan bölgelerde değişiklikler oldu.- Bu farelerin bebeklerinde aynı zamanda enerji harcamaya yardımcı olan kahverengi yağ dokusu da daha az, bu da daha şişman olmalarına yol açıyor.- Leptin enerji dengesinde önemli bir hormon; anne sütünde var ama formula sütlerde yok. Bu yüzden anne sütü almanın ileride obesiteyi önleyebileceğiniz düşünüyoruz. Bebeklerinizi emzirin.Dr. Hana Kahleova Prag Klinik ve Deneysel Tıp Enstitüsü Diyabetoloji bölümüGünde 3 öğünden fazla yiyen şişmanlıyor- Vejetaryenler ortalama 3,5 yıl daha fazla yaşıyorlar. - Vejetaryenlerde karın içi yağ dokusu diğer beslenme biçimlerine göre çok daha az.- Batı ülkelerinde eğer 3 öğünden fazla yerlerse obez oluyorlar. - Kahvaltı obesiteyi önlemede çok etkili. Fazla kalorili olsa bile. - Araştırmalarımızda sadece kah- valtı ve öğlen yemeği yiyenlerin daha sağlıklı kaldığını saptadık. - Batı tipi beslenmede sürekli bir atıştırma durumu var; bu obesiteyi tetikliyor. Kendinize sorun; ‘Gerçekten bu artıştırmalığa ihtiyacım var mı?‘- Günde kahvaltı ve öğlen yemeğinden oluşan 2 ana yemek, 6 küçük öğünden daha etkili.- İşlemden geçmemiş, tam yiyecekler, Akdeniz tipi beslenme, yarı vejetaryen veya vejetaryen diyet.

Devamını Oku

Evet, diyet sonrası daha fazla kilo alıyoruz!

15 Mayıs 2015

22. Avrupa Obesite Kongresi için Prag’daydım. Burada daha önce Cambridge’de bir konferansta izleyip hayran olduğum Obesite Yönetimi Profesörü Dr. Arya M. Sharma ‘yı görünce peşini bırakmadım. Prof. Sharma Kanada’da Alberta Üniversitesi’nde Obesite Araştırma Merkezi’nin başında. Çok ilginç bilgiler aktardı. Son 30 yıldır diyet yapmak insanları şişmanlatıyor mu konusu tartışılıyordu. Çoğu kişi yakınır ‘ Diyet yaptım, ardından daha fazla kilo aldım,yağlandım’ diye… Bunun doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Normal kiloda olan biriyseniz diyet yapmanız ileride daha şişman olmanıza yol açıyor. İşte Prof. Sharma’dan öğrendiklerim:‘Diyet yapmak sizi şişman yapabilir’ diyorsunuz. Neden?Evet. İsviçre Fribourg Üniversitesi’nden arkadaşım Prof. Abdul G. Dulloo’nun araştırması bunu kanıtladı. Diyetler sonrası çoğu insan daha fazla kilo alıyor. Özellikle de normal bir kiloda başlarsanız! Vücudumuzda yağı ve kası korumak için sistemler var. Yağ kitlemizi koruyana adipostat, kas kitlemizi koruyana proteinstat diyoruz.Diyet sonrası kaybedilmiş kas kitlenizi kazanmadıkça yeme isteğiniz azalmıyor. Ne zamanki bu kas kitlesi yerine konuyor , yeme isteğiniz azalıyor ve kilonuzu daha rahat koruyorsunuz.Yani ne kadar kilo verirsek verelim, kontrol mekanizmaları bizi yine genetik kodumuza sürüklüyor.Evet. Sistemlerden biri olan adipsotat; yağ kitlemiz azalırsa yerine koymak istiyor. Burada leptininin rolü büyük, sadece o değil. Büyük olasılıkla yağ dokumuz beyne başka yollarla da sinyal gönderiyor. Metabolik hızımız düşüyor, iştah artıyor.Böylece diyet sonrası verdiğimiz kiloları hemen geri alabiliyoruz.Peki bu proteinstat denen hakkında az şey bildiğimiz sistem nasıl işliyor?Bu sistemin derdi de kas kitlesi, onu korumaya çalışıyor. Normal kilonuza dönünceye kadar devrede!Neden daha ince olan diyet sonrası daha fazla kilo alıyor?Başlangıçtaki yağ dokusu ne kadar azsa, kilo kaybı sırasında kaybedilen kas kitlesi o kadar fazla. Bu yüzden diyet yapmayı bıraktıklarında vücutlarının alışık olduğu , rahat oldukları kiloya dönmeleri, hatta daha fazla kilo alarak vücudun rahatlaması söz konusu.Yani normal kiloda biriysek, diyet yaptıkça daha fazla kilo alacağız…Doğru. Her diyet denemenizde üzerine koyuyorsunuz. Ama şişmanladıkça bu etki azalıyor. Burada iskelet kaslarının salgıladığı 100 ‘den fazla molekülün rolü olduğu düşünülüyoır.Prof. Sharma anlaşılan yıllar geçtikçe neden şişmanladığımıza dair böyle çok ilginç bilgilerle karşılaşacağız.Öyle görünüyor.NORMAL OLUP İLLA ‘DAHA DA İNCE OLACAĞIM‘ DİYE DİDİNENLER!Dr. Sharma ile konuşmam bana Nazilli’nin Akseki köyünde de çok uzun ve sağlıklı yaşayan üçkızkardeşin verdiği dersi hatırlattı. ‘Hiç kilo aldınız mı?‘ soruma çok şaşırmışlardı. Kilo ölçmek gibi bir dertleri yoktu. ‘Kızım Allah ne verdiyse kabul ettik’dediler. Biz metropol insanları sürekli savaş halindeyiz kendimizle.

Devamını Oku

Çocuğum yemek seçiyor!

10 Mayıs 2015

Bu cümleyi o kadar sık duyuyoruz ki… Hemen her çocuğun sevmediği bir-iki sebze veya yemek var. Ancak bazı çocuklar yemek konusunda o kadar seçici ki, bu anneleri telaşlandırıyor. 'Çocuğum yeterli beslenemiyor'diyorlar. Uzman psikolog Yeşim Çaylaklı'yla konuştum.Yemek seçen çocuğa karşı nasıl davranılmalı?- Aileler çocuklarının gün içinde yedikleri miktardan çok, büyümeleri ve gelişmeleri için gerekli olan sağlıklı besinleri tüketip tüketmedikleriyle ilgilenmeli. Birçok faktör çocukların yemek yeme ihtiyacını etkileyebilir. Bazı günler daha aktif olabilir ve doğal olarak daha fazla acıkırlar; oyundan ayrılamadığı için yemeyi unutabilirler. Bazı günler ise kalorisi yüksek yiyecekler onları tıkayabilir; daha az yiyebilirler. Erken dönemde çocukların büyüme hızları da değişkenlik gösterdiğinden çocukların yemek yemeye duydukları ihtiyaç zaman içinde değişebilir. Çocukların yedikleri günlük olarak değil ama haftalık olarak değerlendirildiğinde ihtiyaç duydukları besinleri alma konusunda bir denge oluşturdukları fark edilebilir. Bu nedenle çocuğun her besin grubundan yiyecekleri barındıran sabah, öğle ve akşam yemekleri olduğuna ve ona gün içinde sağlıklı atıştırmalıklar sunulduğuna emin olmanız yeterlidir.Çocuklara yeni tatlar sunarken nelere dikkat etmek gerekir?- Çocuklar alışkanlıklarına fazlasıyla bağlı olduklarından yeni tatlar deneme konusunda direnç gösterebilirler. Bu durum onların yemek konusunda seçici olduklarını düşünmemize neden olabilir. Öncelikle ailelerin birinci görevi çocuklarını yemeye zorlamak değil, onların önüne sağlıklı besin alternatiflerinden sunmak ve kendi seçimlerini yapmalarına fırsat vermek olmalı. Çocukları zorlamadan veya onları tehdit etmeden alışık olduğu tatların yanına bir-iki yeni tat koyarak, isterse bunları da deneyebileceğini söylemek oldukça işe yarabilir.2 yaşından itibaren mutfağa sokun- Mutfağa girmenin belli bir yaşı yoktur. Ancak ellerini becerikli bir şekilde kullanmaya başladıkları andan itibaren çocuklar mutfakla ilgili işlere daha meraklı olmaya başlarlar. 3 yaşındaki bir çocuk ekmeğe reçel sürebilir; daha büyük yaştaki çocuklar ise sebzeleri yıkama, ayıklama veya karıştırma gibi daha farklı şekillerde yemek pişirme işine dahil olabilirler. Mutfak aynı zamanda çocuklar için iyi bir öğrenme merkezidir. Çocuklar mutfakta malzemelerle uğraşırken farkında olmadan yeni bilgiler edinirler. Unun beyaz ve yumuşak olduğunu, yumurtanın kabuğunun kırıldığında sarı yuvarlak bir kısmı olduğunu görebilirler. Yemeği hazırlamanın aslında çaba ve uzun bir zaman gerektirdiğinin farkına varırlar. Anne babalara, çocukları iki yaşına geldikleri andan başlayarak, mutfağa ziyaretler yapmaya başlamalarını öneririm.Görüntüsü cazip yiyecekler olmalıÇoçuk yemese bile ısrarcı olalım mı?- Bazen yeni bir yiyeceği tatması haftalar alabilir ancak siz yine de sabırla yeni yiyeceğe masada yer verdiğinizde işe yaradığını göreceksiniz. Sevdiği bir yiyeceği garnitür olarak akşam yemeğinde tabağına koyabilirsiniz. Yeni yiyeceği daha ilgi çekici şekillerde (renkli bir tabakta veya yıldız/yüz şeklinde) sunabilir, tanıdık olan ve sevdiği yiyeceği sıradan bir şekilde tabağına koyabilirsiniz. Görüntüsü cazip olacağı için çocuğunuz bir lokma da olsa yeni sunulan yiyeceğin tadına bakmak isteyecektir.Ya porsiyonlar? Ne büyüklükte olmalı?- Her zaman küçük porsiyonlarla başlamanız önemli. Çok dolu bir tabak çocuğunuzun gözünü korkutabilir, kendisi için yeterli olan besin miktarını ayarlamasını engelleyebilir.Ara sıra piknik yapın!- Bir diğer önerim de bazı günler piknik yapacağınızı söyleyerek yemeğinizi yere serdiğiniz bir örtü üzerinde yiyebilirsiniz. Çocuğunuz bu yeni aktivite sayesinde yemek yemenin eğlenceli olabileceğini görebilir. Yemek seçen çocuğunuzun direncini kırmaya yardımcı olun.Yiyecek ödül veya ceza değildir- Yemek yeme fiziksel bir ihtiyacımız olduğundan çocukların yemekle ödüllendirilmesi gerekli değildir. Çocukları hoşumuza giden bir davranışta bulunduklarında çikolatayla ödüllendirmek veya istenmeyen bir davranışta dondurma yemelerini yasaklamak doğru değildir. Yemeği bir ödül, ceza veya sakinleştirici olarak kullanmayın.

Devamını Oku

AIDS aşısıyla 6 milyon kişinin hayatını kurtardı

8 Mayıs 2015

1980’lerin başlarında bilim adamları AIDS’in bir virüs nedeniyle oluştuğunu farkına vardıklarında Prof. Raymond Schinazi Emory Üniversitesi’nde virüslere karşı ilaç geliştirmek için bir laboratuvar kurdu. İşte hikayesi..Evet, böyle bir arkadaşım var!Prof. Dr. Raymond Schinazi bilime, insan sağlığına ve özellikle de AIDS Hepatit B ve Hepatit C‘ye karşı geliştirdiği tedavilerle bilim dünyasında heekesin bildiği bir isim. 1980’lerin başlarnda bilimadamları AIDS’in bir virüs nedeniyle oluştuğunu farkına vardıklarında Prof. Schinazi hemen Atlanta’da Emory Üniversitesi’nde virüslere karşı ilaç geliştirmek için bir laboratuvar kuruyor. Bu dünyadaki ilk AIDS laboratuvarı! Günümüze kadar ekibiyle birlikte dört değişik ilaç bulmuş. Hepsi de FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Güvenlik Dairesi) tarafından onaylanmış. AIDS hastalarının yüzde 94’ünün kulanıdığı ilaçların en az bir tanesi ona ait. Çalışmalarıyla 6 milyondan fazla insanın hayatını kurtarmış.En son daha önce radikal tedavisi olamayan Hepatit C’ye karşı ilaç geliştirdi. Yeni ilaç Hepatit C’yi iki haftadan kısa sürede tedavi ediyor. Bu dünyada bir ilk! İlk kez bir ilaç viral bir hastalığı küresel olarak ortadan kaldırabilir.Prof. Schinazi ile Meksika’daki evinde konuk olduğumuz sırada konuştum... Raymond, nasıl bu kadar büyük bir bilim insanı oldun?Daha 10 yaşındayken Herpes Simplex virüsünün (uçuk virüsü) ne olduğunu biliyordum. Bilime karşı çocukluğumdan beri büyük ilgim vardı. Çünkü amcam da Amerika’da ünlü bir herpes virologuydu. HIV ve Hepatit B’yi tedavi etmek çok önemli. Özellikle de HIV’i. Çünkü insanlar ömür boyu ilacı alamazlar. Sorunu tamamen ortadan kaldırmak lazım. 10-20 bin dolar veriyorsun ama hayatın boyunca artık sorunla uğraşmıyorsun.Yeni bulduğun ilaçla Hepatit C tamamen ortadan kalkabilir diyorsun...Eğer herkes birlik olursa Hepatit C dünyadan tamamen ortadan kalkabilir. Bunların içinde en kolayı Hepatit C virüsü. Ardından B geliyor. HIV (AIDS) en zoru...Hepatit C’nin ilacı çok pahalıHepatit C virüsü bir bulaştı mı ‘Eyvah’ derdik. Tedavisi yoktu. Kansere yol açan, insan ömrünü kısaltan bir virüs. Şimdi ilacı buldun, çok pahalı olduğunu biliyorum, ne kadar?Fransa’da 50 bin dolar, Mısır’da 900 dolar.Neden Mısır’da daha ucuz?Mısır’la duygusal bağım var da ondan.Peki bir Fransız gidip Mısır’da tedavi olamaz mı?Hayır. Anlaşma ona göre yapıldı. Sadece kendi vatandaşlarını tedavi edebilirler. Yabancılara satamazalar.Türkiye Ebola ile ilgili dikkatli olmalıYa Ebola?Gittikçe hızı yavaşlayacak ve ortadan kalkacak. Ama ileride tekrar hortlayacak. Türkler Ebola konusunda dikkatli olmalı. Gelecek 30 yıldaki tedavilere odaklandık şu anda. Tamamen tedaviyi hedefliyoruz. Evet pahalı olacak, ama değecek. Ödenen ücretin karşılığı alınacak.Bu hastalıkları tamamen ortadan kaldırmak için kaç yıl gerekiyor?Hepatit B için bir 5 yıla daha ihtiyacımız var. HIV (AIDS) 7-8 yıl ister. AIDS’de tamamen ortadan kaldırmamız zor, tedaviyi kolaylaştırmaya çalışacağız. Ortak diş fırçası kullanmayınTürk halkına neler önerirsin?Türkiye Hepatit B’nin en yaygın olduğu ülkelerden biri. Hastalık ortaya çıkmadan, bulaş olmadan önlemek her zaman çok daha iyi. İnsanlarınızı eğitin. Ortak diş fırçası kullanmasınlar, iğne paylaşmasınlar.. Şimdi pek çok ilaç var. Kanseri önlemek için tedavi çok önemli. (Hepatit B virüsü karaciğer kanser nedenlerden biri) Devletiniz hastalara ilacı sağlamalı.Madonna’yı sorsam bilirsiniz ama!Tıp fakültesi son sınıftayım, hasta başındayız. Ortopedi profesörümüz toplamış hepimizi sorguluyor. Sorduğu sorulardan birkaçına yanıt veremeyince kükredi hepimize:‘Madonna’yı sorsam bilirsiniz ama!’Hepimiz gülüşmeye başladık. Kendisi de güldü. Hala unutmam, hatırladıkça gülümserim.Şimdi size sorayım. Çağımızda bu kadar önemli bir bilim adamı var. 6 milyondan fazla insanın hayatını kurtarmış. Ölümcül AIDS hastalığına ilaç bulmuş. Prof. Raymond Schinazi. Daha önce adını duymuş muydunuz? Ya Lady Gaga desem? Başka sorum yok!Mısır'dan kovulan çocuk, yıllar sonra onları kurtaracak ilaç geliştirdiProf. Schinazi’nin ataları İspanya’dan Türkiye’ye göç eden Musevilerden. Balat bölgesine yerleşiyorlar. Yıllar sonra Mısır’a geçiyorlar. 1960’ların başında ise doğup büyüdüğü Mısır’ı tüm Museviler terk etmek zorunda kalıyor. Prof. Schinazi’nin Mısır’a karşı hisleri farklı. Mısır Hepatit C’nin dünyada en yaygın olduğu ülke. 1960’larda ülkede çok yaygın olan bir parazitle savaşmak için bir kampanya başlatılıyor. Ancak bu kampanya sırasına halk aşılanırken kullanılan iğneler yeterince steril edilmiyor; Hepatit C virüsü işte bu şekilde yayılıyor. Şu anda Hepatit C ilacının haklarını alan firma Schinazi’nin özel isteğiyle Mısır hükümetine bunu 900 dolara vermeyi teklif etmiş. Bu bir Amerikalı’nın ödeyeceği paranın yüzde 1’inden biraz fazla bir miktarmış.

Devamını Oku

‘Erken Anneler Günü‘ de varmış!

3 Mayıs 2015

Dünya ülkelerinin çoğu Mayıs’ın ikinci pazarını anneler günü olarak kutlarken, İngilizlerde anneler günü paskalyadan 3 hafta önceki pazardır. Bu yıl Mart’daydı örneğin… Meğer yalnız İngilizler değilmiş annler gününü erkenden kutlayan! Prematüre bebek anneleri de ‘ Erken Anneler Günü’ kutluyorlar. Her yıl Mayıs ayının birinci pazarı!Prematüre bebek nedir? 37 haftadan önce doğan bebeğe prematüre bebek deniyor. Avrupa’da her yıl yaklaşık yarım milyon bebek erken doğuyor. Bu da yaklaşık on bebekte bir bebek anlamına geliyor. Prematüre doğum ve düşük doğum ağırlığı dünya genelinde bebek ölümlerinin başlıca nedeni. Her yıl dünya genelinde 15 milyon bebeğin erken doğduğu tahmin ediliyor.Erken doğan bebeği neler bekliyor? - Vaktinden önce doğan bebekler solunum yolları enfeksiyonları, yürümek, dengede durmak, emeklemek gibi motor becerileri ve öğrenme yetenekleri gibi konularda zamanında doğan bebeklere kıyasla ciddi sorunlarla karşılaşabiliyor.- Prematüre bebeklerin zihinsel engeller, kronik akciğer hastalığı, görme ve işitme kaybı da dahil, hem kısa, hem de uzun dönemli sağlık sorunları ile karşı karşıya kalma durumu normal doğan bebeklere göre ne yazık ki daha yüksek. Ayrıca enfeksiyonlara karşı daha fazla risk altındalar.El Bebek -Gül Bebek Derneği yardıma hazırPrematüre annelere destek amacıyla kurulmuş bir dernek de var ülkemizde. Başkanları Özgür Doğa Keleş de prematüre üçüz annesi. El Bebek Gül Bebek Derneği anne karnında gelişimini tamamlamadan önce doğan bütün bebeklerin; sağlıklı bir geleceğe kavuşmaları için gerekli çalışmaları yürütmek amacıyla, bu konuda deneyim sahibi ve uzman kişiler tarafından kurulmuş. Bakın neler yapıyorlar:- Psikolojik destek veriyorlar. Gönüllü Anne Ağları var: Aynı haftalarda doğum yapan aileleri eşleştirerek birbirlerine moral vermelerini sağlıyorlar.‘Prematüre Bebek’ Facebook Sayfası: prematüre bebek ailelerinin sıkıntılarını paylaşarak birbirlerine çare üretmelerini sağlayan bir platform oluşturmuşlar.- Aileleri bilgilendirici seminerler düzenliyorlar.- Web sitesi üzerinden soru-cevap şeklinde doktor videolarını aileler izleyebiliyor.- İmkanı olmayan ailelere imkanlar dahilinde maddi destek veriyorlar. Prematüre bebeklerde zamanında doğan bebekler gibi hayatlarını sürdürebilir mi?Evet. Özenli ve kaliteli bakımla prematüre doğan bebekler de hayata zamanında doğan bebekler gibi sıkı sıkıya tutunuyor.Çok zor bir süreçtiMerve Özkan prematüre bebek annesi... Anlattıkları anne olmanın ‘anne olmazsanız tam anlaşılamayacak bir duygu’ olduğunu vurguluyor. Prematüre bebek annesi olmak nasıl bir duygu? Kızınız Ayşe’yi ilk ne zaman kucağınıza alabildiniz?Ayşe’yi gebe kalma günüme göre 22+4 haftalık olarak doğurdum. Bebeğimi ilk dönemde bırakın kucağıma almayı, dokunamadım bile... Ayşe’nin derisi yoktu. En ufak temasta yara oluyordu vücudunda. Ama çok konuştum onunla. Bir annenin bebeği ile konuşması dokunması bebeğini hayata bağlıyor buna yürekten inanıyorum. İlk dokunuşum ise mucize gibi bir şeydi. Onu kucağıma aldığımda ten tene temas ettiğinde, işte o an gerçek bir anne olduğumu hissedebildim. Bu süreçte anne olarak siz neler yaşadınız, neler hissetiniz?Çok zor bir süreçti. Tüm bu süreci tam bir karı-koca dayanışması içinde sevgi ile yaptık. Her gün sabah kalktığımda ‘Bugün bebeğim yaşıyor mu’ diye kendime soruyordum. Sağlığı ve bakımı konusunda nelere dikkat ettiniz ve prematüre bebek sahibi olan annelere ve ailelere neler önerirsiniz?Bebeklerini emzirebildikleri kadar emzirsinler. Bebeklerinin beslenme lerine çok dikkat etsinler. Ben çok dikkat ettim halen ediyorum. Uyku eğitimi de çok önemli. Kızım Ayşe akşam 19.30 gibi muhakkak yatar. Türkiye’de merkezi olarak sağlık sistemi aileleri yönlendiremiyor. Anne-babalar çok yalnız. Hepimiz kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz.

Devamını Oku

Bal laboratuvarına girip gerçeği gördüm

1 Mayıs 2015

Bal taklit ve tağşiş edilmesi en kolay gıda maddeleri arasında. Peki balın gerçeğini nasıl anlayacağız. Öğrenmek için ülkemizin en büyük bal laboratuvarına girdim. Sorularımın yanıtlarını bu laboratuvarın başında olan Kimya Mühendisi Dr. Emel Damarlı’dan öğrendim.KOKLAYARAK VE TADARAK BAL GERÇEK Mİ ANLAŞILMAZ- Gerçek balı sahtesinden görünümle, koklayarak ayırt etmek mümkün mü? Ne yazık ki balın duyusal özelliklerine (tadına, kokusuna, rengine, akışkanlığına vb.) bakarak, yakarak, doğal ve sağlıklı olduğunun anlaşılması mümkün değildir. Balı elde eden arıcı dahi kendi balının doğal ve sağlıklı olduğunu anlayamaz. Arı 5 km uçmaktadır. Bu alanda ne tür bitkiler var, alanda zirai tarım ilacı uygulanmış mı, su kaynakları hijyenik mi vs. bilemeyebilir.Balın Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’ndeki tanımı şöyle. Bal: Bitki nektarlarının, bitkilerin canlı kısımlarının salgılarının veya bitkilerin canlı kısımları üzerinde yaşayan bitki emici böceklerin salgılarının bal arısı tarafından toplandıktan sonra kendine özgü maddelerle birleştirerek değişikliğe uğrattığı, su içeriğini düşürdüğü ve petekte depolayarak olgunlaştırdığı doğal ürün.Bu tanımdan hareket edersek, doğal olarak elde edilen bal dışında taklit ve tağşiş edilen, yani bala şeker şurupları ilavesiyle veya arının doğasına aykırı olarak şeker şuruplarıyla beslenmesiyle elde edilen ürünlerin bal olarak tanımlanması doğru değil.ANLAMANIN TEK YOLU ANALİZ- Peki bal gerçek mi nasıl anlayacağız?Gerçek ve sağlıklı balı anlamanın tek yöntemi balın yapısının analiz edilmesidir. İleri teknoloji ile donatılmış laboratuvarlarda, deneyimli uzmanlarca yapılacak bal analizi, gerçek balın sahtesinden kuşkuya yer vermeyecek biçimde ayırt edilmesini sağlar.PETEKLİ BAL TÜKETİMİ ÇOK RİSKLİ!- Petekli bal daha doğal ve sağlıklı diye bir inanış yaygın. Doğru mu?Hayır. Petekli ballar, çiçeklerin nektarı yerine, doğrudan kovanın önüne konmuş şeker şurubundan üretilebiliyor. Ayrıca bal üretiminde, arıların iş gücünü ve nektar kaybını azaltmak için fabrikalarda üretilen temel petekler, birçok arıcıdan toplanan balmumlarının eritilerek harmanlanması ve makinelerde basılması sonucu da elde edilebiliyor. Dolayısıyla bu harmanlama sırasında bazı arıcıların hastalıklara karşı kullandıkları ilaç kalıntıları ve pestisitler (zirai ilaçlar), diğer arıcıların petekleri ile karışabiliyor ve balmumlarında yüksek seviyede kalıntı olabiliyor.Bu şekilde kalıntılı balmumlarından üretilen temel peteklerin kullanılmasıyla elde edilen, petekli ballar sağlığa uygun olmuyor. Petekli balların analizi teoride mümkün ancak pratikte çok yüksek maliyetli olduğu için petekli olarak satılan ballarda analiz süreçleri devreye girmiyor.ALIRKEN NELERE DİKKAT ETMELİ?- Peki bal satın alırken kandırılmamak için ne yapalım?Tüketiciler bal satın alırken, kalitesini yıllar içerisinde kanıtlamış, güvenilir bir markanın süzme ballarını tercih etmeli. Ayrıca doğrudan TV, radyo, telefon gibi iletişim araçları ile satılan ve bu sebeple de güvenilirliği denetlenemeyen ballardan uzak durulmalı.- Peki fiyattan da anlayabilir miyiz? Gerçek balın kilosu kaç sahteninki kaç lira olmalı? Fiyat, balın doğal, saf veya sağlıklı olduğunun bir göstergesi olamaz. Balın fiyatının yüksek olması, kalitesinin ya da sağlık üzerine fonksiyonel etkisinin yüksek olduğunu göstermez. Bal, doğal bir ürün olduğu için aslında fiyatını doğanın kendisi belirler. Bal, elde edildiği doğal ortam koşullarının yapısına ve ekolojik özelliklerine göre fiyatlandırılır ve tanımlanır. Yüksek yaylalardan zor koşullarda elde edilen ballarla, ulaşılması kolay olan ovalardan elde edilen balların fiyatlarında farklılık olması doğaldır. Ancak belirli bir rakamın altına bal satılamayacağını da söyleyebiliriz. Balın ortalama kilo fiyatı yöresine, türüne göre 20-40 TL arasında değişebilir.- Köylü, üretici getiriyor size balını teslim ediyor. Sonrasında siz ne yapıyorsunuz? Amacımız, balı mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal olarak hiçbir uygunsuzluk ya da tehlike içermeden yasal gerekliliklere uygun olarak piyasaya sunmak. 1986 yılında kurulan Bal Bilim Merkezi’miz günümüzde bal ve arı ürünleri konusunda dünyanın en gelişmiş laboratuvarları arasında yer alıyor.

Devamını Oku

Yoksa siz hala diyete başlamadınız mı?

24 Nisan 2015

Hınzır gülümsüyorum şu anda! Herkes gibi ben de ufaktan diyet sezonunu açmış bulunuyorum. Diyet sözcüğünü pek keyifli bulmuyorum ben de sizler gibi... Diyetler gerçekten işe yarasa bu kadar şişman olmazdı dünyada. Ancak bir başlangıç yapmak, kiloların azıcık kıpırdadığını görmek insanı çok motive ediyor ve daha sağlıklı beslenmeye itebiliyor. Bir yerden başlamamız gerekiyor artık değil mi? Güneyde çoktaaaan mayo bikini vakti! Aşağıda verdiğim listeyi bir motivasyon programı gibi düşünün, sürekli uygulanabilecek beslenme programları veya diyet olarak değil. Hadi gelin 2 gün yapalım, sonucu görelim sonra da biraz hareketi artırdık mı tamamdır.Dondurmalı diyetİşte büyük şehirlerde çalışanların kolayca uygulayabileceği bir diyet programı! Birebir uyguladığınızda çok başarılı.- I.GünKahvaltıYarım simitÜçgen peynirÇay-kahveÖğleIzgara köfte (4 adet)Çoban salata1 top dondurmaAra ÖğünYarım paket diyet bisküvi (max. 100 kalori)ÇayAkşamIzgara balıkSalata1 porsiyon meyve (ne isterseniz)- II.GünKahvaltı1 kutu yoğurt+ müsliÇay-kahveÖğleIzgara tavukSalata1 top dondurmaAraKepekli tostAkşamBol salata1-2 porsiyon meyve- III. GünKahvaltıKepekli tostÇayÖğle1 porsiyon dönerÇoban salata1 top dondurmaAra ÖğünYarım paket light bisküviAkşamTon balıklı salata1-2 porsiyon meyve- IV. GünKahvaltı1 kutu müsli+ yoğurtÖğleKepekli tostAyranAra ÖğünYarım paket light bisküvi1 porsiyon meyveAkşamIzgara balıkSalata1 porsiyon meyve1 top dondurma- V. GünKahvaltıYarım simitÜçgen peynirÇay-kahveÖğlenIzgara köfteÇoban salata1 top dondurmaAra1 porsiyon meyveAkşamÇorbaSalata1 porsiyon meyve- VI. GünKahvaltıKepekli tostÇayÖğleIzgara etSalataAra Öğün1 porsiyon meyveAkşamIzgara somonSebze1 top dondurma- VII. GünKahvaltı1 simit1 dilim peynir4-5 zeytinDomates-salatalık1 haşlanmış yumurtaÖğlenIzgara etSalata1 top dondurmaAra1 porsiyon meyveAkşamSebze tabağı1 kase yoğurt1 porsiyon meyveLight dondurma çok kolayMuz dondurmaKaç kişiyseniz kişi başı bir muzu 1,5 cm halkalar halinde doğrayın. Buzdolabı poşetine koyup buzluğa yerleştirin. Donsunlar. Dondurma yapmak istediğiniz zaman buzluktan çıkartın.Buzluktan çıkardıktan sonra 5-10 dakika kadar biraz çözülmesini bekleyin.Çukur bir kasede el karıştırıcısıyla iyice çırpın. Dondurma kasesine alın.Diğer yanda çikolatanızı kısık ateşte teflon bir tencerede eritin.Muz dondurmanızın üzerine dökün.Üstüne file badem serperek servis edin.MalzemeMuz(kişibaşı 1 muz)Bitter çikolataFile badem

Devamını Oku