Depressed Redrose

21 Aralık 2015

Mahsun Kırmızıgül sinema uğruna şarkıcılığı bıraktı. Yönetmen koltuğunu çok sevdi. İşini ciddiye aldı. Başarılı da oldu. Ancak uluslararası piyasada sesini bir türlü duyuramadı. ‘Mucize’ adlı son filmi Oscar adayı olmayınca öfkelendi. Sonunda çareyi Hollywood’u içten fethetmekte buldu. Mahsun, Los Angeles’da ev tutmuş. Yeni filmi için İngilizce öğreniyormuş. Sadece dil öğrenmek yetmez. Adını da Amerikalıların anlayacağı hale getirmeli. Amerika’ya giden Türkler isimlerini değiştirirler. Ordakilerle daha rahat iletişim kurabilmek için. Çoğu zaman bunlar uydurma isimler olur. Mahsun Kırmızıgül’ünkü ise hazır. İsminin İngilizcesini kullanabilir. Filmin afişi için çok havalı olur.

Starring ‘Depressed Redrose.’ Nasıl ama?

İmdat simidi Beren

‘Muhteşem Yüzyıl’ın devamı ‘Kösem Sultan’ can çekişiyor. Prodüsiyona ve oyuncu kadrosuna inanılmaz paralar harcandı. Hiçbir masraftan kaçınılmadı. Ancak reytinglerde hedeflenen sonuca varılamadı. Her hafta daha geri sıralara düştü. Nedeni tam olarak belli değil ama… Dizinin senaryosunun ağır ilerlemesi, karakterlerin yeterince ilgi çekici gelmemesi ve izleyicinin beklentisinin daha büyük olması belli başlı faktörler olarak sivriliyor. Yapımcılar çareyi diziye daha sonraki bölümlerde ‘Kösem’ olarak katılacak Beren Saat’i bir an önce devreye sokmakta bulmuş. Ünlü oyuncu bu haftaki 7. bölümde ünlü oyuncu dizideki yerini alacakmış. Beren’in işi hiç de kolay değil.

Tek başına diziyi kurtarması zor. Yerini aldığı ve gençliğini oynayan Yunanlı oyuncunun aksanı hâlâ kulaklarımızda.

Birden bire düzelirse garip olur. Aynen devam ederse daha da tuhaf olur. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın ilkinde Hürrem Sultan rolündeki Meryem Uzerli ‘tükenmişlik sendromu’ diye çekimleri yarıda bırakıp gitmişti. Ondan kalan boşluğu Vahide Perçin bir türlü dolduramamıştı. Kanuni Sultan Süleyman rolündeki Halit Ergenç durumu kurtarmıştı. ‘Kösem Sultan’da ise Halit Ergenç gibi bir güç yok. Bakalım ‘imdat simidi’ olarak sarıkdıkları Beren Saat, diziyi canlandırabilecek mi? Başrolü paylaşacağı Kenan İmirzalıoğlu veya Kıvanç Tatlıtuğ gibi popüler bir ünlü erkek oyuncuyu yanına monte etmezlerse şansa ihtiyacı olacak gibime geliyor!

Neredesin Hüsnü?

Hüsnü Şenlendirici, üçüncü solo albümünü çıkartmış. Usta klarnetçi ‘HÜSN-Ü Avare’ adlı albümünün tanıtımını yaparken ilginç açıklamalarda bulunmuş. Geçmişteki hatalardan ders çıkardığını söylemiş. Büyük aşk yaşadığı Deniz Seki ile ilgili soru sorulmasın diye 4 yıl evden çıkmadığını söylemiş. “Yaşadığı şey çok zor. Umarım en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşur” demiş. Samimiyetinden şüphe yok. Ama bunca zamandır nerdeydi?

Devamını Oku

Uzaklarda değil Araplarda ara

16 Aralık 2015

Türkan Şoray, Türk sinemasının gelmiş geçmiş en güzel gözlü yıldızlarındandır. Filmlerde öpüşmeme kuralını ilk koyan kendisidir. Türkan Sultani, iyi bir oyuncu olduğu kadar gerçek bir hanımefendidir. İyi bir yönetmen olup olmadığı ise henüz belli değil. Kızı Yağmur Ünal’ın başrolünü oynadığı ‘Uzaklarda Arama’ adlı film gişede hayal kırıklığına uğramış. Bunun üzerine filmi Araplara satmaya karar vermişler. Filmin konusu şehir merkezindeki bir pavyonun resmi bir kararla şehir dışında küçük bir kasabaya sürülmesi sonrasında yaşanan olaylarmış. Yağmur, bir Arap kanalına verdiği röportajda filmin tanıtımını yapmış. “Dere sahnesinde çok üşüdüm. Öyle ağır grip oldum ki 1 hafta yattım” demiş. Bu kadar saf ve sansasyondan uzak haberlerle filmi nasıl satacaklar bilmiyorum. Ben onun yerinde olsam olayı abartırdım. “Pavyonda çalışan kızlarla hep birlikte çektiğimiz dere sahnesinde boğuluyorduk. Üstümüzde de fazla bir şey yoktu. Donduk vallahi donduk” filan derdim. Böyle dese daha çok ilgi çekerdi. Ama belki demediği de iyi oldu. Bakarsınız ciddi sanarlar. Açık saçık sahneler var diye filmi almaktan vazgeçerler. Türkan Şoray’ın yönetmenlik koltuğunda oturduğu ilk filmin kaderine bakın. ‘Uzaklarda Arama’ diye ülkemizde gösterime girdi. ‘Araplarda Ara’ olarak kendini kurtarmaya çalışıyor.

Başkalarına beş, Babla’ya onbeş

Diva Bülent Ersoy, kısaca Bülent Abla ya da nam-ı diğer ‘Babla’ muhteşem bir kadındır. Giyimi, kuşamı, makyajı, mücevheratı hepsi olabileceklerin en gösterişlisidir. Babla zevki için hiçbir masraftan kaçınmaz. Her şeyin en iyisini, en pahalısını ve en fazlasını alır. Sahici kürkleriyle övünür. Kimseye hesap vermez. Babla sahne aldığı mekanda vereceği konser için turkuvaz renginde bir kostüm diktirmiş. Kuyruğuyla birlikte tam 15 metre kumaş gitmiş. Üstüne basıp düşmesin diye arkadan tutmak zorunda kalmışlar. Babla’nın kostümü 60 bin TL’ye mal olmuş. Başka nerde ne zaman giyer bilinmez. Ama Babla bir gecelik kostüm için işte böyle küçük çapta bir servet döker. Çünkü asla sıradan görünmeyi sevmez. Kumaşı bile fevkaledinin fevkinde. Başkalarına beş, Babla’ya onbeş!

Hande’nin yumruğu Serdar’ın dişi

Hande Yener ile Serdar Ortaç ‘İki Deli’ şarkısında düet yaptı. Tanıtım zamanı geldi çattı. Serdar “Benim de çorbada tuzum olsun” diye düşünmüş. Klip çekimlerinde senaryo gereği kavga etmemiz gerekiyordu. Hande elini ayarlayamadı bana yumruk attı. Neredeyse dişim kırılıyordu. Çok sinirlendim ben de bir tane vurdum. Az daha projeyi bitirecektik” demiş. Serdar herhalde parçanın adına uygun bir hikaye uydurmuş. Yoksa bir kadına el kalkmayacağını çok iyi biliyordur. Doğruysa, Hande’nin yumruğu Serdar’ın dişi derken. İpin ucunu kaçırıyorlarmış!

Devamını Oku

J-Popo mu kim pop mu?

9 Aralık 2015

Hande Yener dünyaca ünlü şarkıcı Jennifer Lopez’in efsane yuvarlak kalçalarına sahip olmak istiyormuş. Evine pilates stüdyosu kurmuş. 6 ay boyunca özel hocasıyla günde 2 saat çalışacakmış. J-Lo gibi kalçalara sahip olmak ve onun gibi streç tulumlar giymeyi hedefliyormuş. Hande Yener 42 yaşında.

Fiziği yerinde. Jennifer Lopez 46 yaşında. Vücudu muhteşem. Bir de üstüne seksi dansı eklenince herkesi kendine hayran bırakıyor. Baksanıza yılların Hande Yener’i bile JLo ablası gibi olmaya özeniyor. Ama sadece kalçadan benzemek yetmez.

Onları göze hoş gelen şekilde kullanmayı bileceksin. Hande’nin JLo gibi sahnede kıvrak dans etmesini de öğrenmesi gerekiyor. Yoksa o kadar emek verip binbir türlü zahmete girdiğine değmez. Amaç sadece yuvarlak kalçalarsa çok daha kolay bir yöntemi var. Bütün gün oturduğun yerde hiç kımıldamadan yiyip içip yatarsın. Sonunda belki JLo gibi değil ama Kim Kardashian gibi devasa kalçaların olur. Hem de kendilerine ait posta kodu olan yarım dünya kalçalar. To be or not to be? Olmak ya da olmamak? JPopo mu Kim Popo mu ?

Görgüsüz Floyd’un doları

Floyd Mayweather, dünyanın en çok para kazanan sporcusu. Aynı zamanda hiç tartışmasız en görgüsüzlerinden biri. Floyd parasını her fırsatta insanların gözüne soka soka göstermeye bayılıyor. Deste deste paralarla sosyal medyada pozlar vermeyi büyük marifet sanıyor. Lakabı ‘Para’ olan ünlü boksörün garajında 88 tane birbirinden pahalı otomobil duruyor. Oysa Floyd şu andaki servetinin tam tersine, son derece yoksul bir aileden geliyor. Hatta çocukluğunda New Jersey’deki evlerinde elektrik bile olmadığını itiraf ediyor. Amerikalılar sonradan zengin olan ve görgüsüzlük yapanlar için “Kişiyi mahalleden çıkartabilirsiniz. Ama mahalleyi o kişinin içinden çıkartamazsınız” derler. Floyd da onlardan biri. Özel uçağıyla geçen gün İstanbul’a gelmiş. Korumaları içi dolar dolu bir çuval taşıyormuş. Floyd, ya kredi kartlarına inanmıyor ya da burada gittiği bir gece kulübünde yaptığı gibi 100 şişe şampanya açtırıp etrafa para saçmaktan keyif alıyor. Zenginin parası züğürdün çenesini yorar misali. Floyd’un dolarları da bizi nakavt etmiş durumda!

Kıvılcım sıçraması

Duman gurubunun solisti Kaan Tangöze 6 yıldır eski manken Seçkin Piriler ile evli. 15 gün önce müzisyen Kıvılcım Ural ile öpüşürken yakalanmış. Olaydan bir hafta sonra bu kez eşiyle öpüşürken görüntülenmiş. Kaan ile uzun süredir sevgili olduklarını iddia eden Kıvılcım buna çok içerlemiş. “Zoraki bir şey olduğu ortada. Bizim haberimizin çıkmasının hemen ardından böyle bir fotoğraf vermesi talihsizlik” demiş. Benim kafam karıştı. Hangisi eşi, hangisi sevgilisi anlamadım. Kıvılcım sıçraması diye işte asıl buna denir!

Devamını Oku