Şengül Hablemitoğlu’nun kaygısı
Necip Hablemitoğlu suikasti dosyasının yeniden açılacağına dair haberler üzerine, merhumun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu’nu aradım.
“Bana resmi olarak gelen hiçbir şey yok. Ben de Twitter’dan öğrendim” diye başladı söze Şengül Hablemitoğlu.
12 yıldır faili meçhul Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 akşamı, Ankara’da evinin önünde öldürüldü.
Suikastin fail ya da failleri hakkında birçok şey yazıldı, söylendi ama geçen 12 yıla yakın sürede yargı önüne tek bir kişi bile çıkartılamadı.
Cinayet ‘faili meçhul’ kaldı. Hâlâ da öyle duruyor.
Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, kızları Kanije ve Uyvar’ı tek başına ve çok zorlu dönemler atlatarak büyüttü.
Eşini ve suikasti elinden geldiği ölçüde gündemde tutmaya çalıştı geçen yıllar boyunca.
Dün sabah yaptığımız telefon görüşmesinde de farklı duygular içinde olduğunu gördüm.
İşte Hablemitoğlu ile yaptığımız görüşmenin ayrıntıları:
Bir kavganın malzemesi olmamalı
- Dosyanın yeniden açılması sizi heyecanlandırmış, mutlu etmiş olmalı; öyle değil mi?
- Çok önemli bir gelişme ve elbette çok sevindik. Sevinmesine tabii sevindik de, bize henüz resmi olarak iletilen hiçbir şey yok ama belli ki dosya yeniden açılıyor. Soruşturma savcısının adı bile yazıldı Twitter’da.
- “Sevinmesine tabii sevindik de...” dediniz. O ‘de’nin ardında neler var?
- Bakın, bu konu 12 yıldır beklenip de şimdi bir kavganın malzemesi yapılacağı için çok üzülüyorum. Bu olmamalı. Ben bunu söyleyince insanlar da çok ağır yorumlar yapıyor. Yok efendim, “Bu dosyanın açılması sizi rahatsız mı ediyor” türünden. Öyle şey mi olur? Neden rahatsız etsin? Hiç olabilir mi böyle bir şey? Bu suikastin aydınlatılmasını, sorumluların bulunmasını ve cezalandırılmasını bizden daha fazla kim isteyebilir? Bu arada tabii, dosyanın şimdi yeniden açılacak olması açıkça gösteriyor ki, demek ki 12 yıldır bekletiliyordu. Bu bile başlı başına can sıkıcı ve vahim.
- Gündem ve konjonktür itibariyle, dosyanın raftan indirilme zamanlamasını - moda tabiriyle - ‘manidar’ mı buluyorsunuz yani?
- Doğrusu öyle. Bakın size bir şey söyleyeyim. Uzun süredir, yani bu çatışma ortamı (hükümet ile Gülen Cemaati arasındaki çatışma ortamı) başladığından beri, acaba bir gün Necip’in adı da gündeme gelir mi diye aklımdan geçiyordu. Suikast dosyası, bu ortamda yeniden açılır mı diye düşünüyordum inanın.
İfademden bazı bölümler cımbızlanıyor
- Soruşturma dosyasındaki en önemli bölümlerden birinin de sizin 2003’te verdiğiniz ifade olduğu konuşuluyor.
- Evet ben de okudum. Ben o dönem detaylı bir ifade verdim. Gecelerce sorgulandım. Saatlerce anlattım. Ama bu noktada çok önemli bir detay var. Bakın benim öyle söylendiği gibi bir ifadem yok.
- Daha açık kayda geçirelim... Cinayetin ardında Gülen Cemaati’nin olduğunu ima ya da iddia eden bir ifadeniz olmadığını mı söylüyorsunuz?
- Evet. Benim öyle, doğrudan o şekilde bir ifadem yok. Orada ben sadece cemaate yönelik bir şey söylemedim. Bütün bunları sonradan kitabımda da yazdım zaten. Orada da var. Şimdi o ifadeden bazı bölümlerin cımbızla çekilmesi, sadece o kısımlarının gündeme taşınması beni rahatsız ediyor.
Yeni soru işaretleri doğmasın
- Nedir bu noktada sizi tam olarak rahatsız eden?
- Birincisi, bir şekilde benimle de Cemaati karşı karşıya getirme çabası olarak görüyorum. İkincisi, daha da önemlisi, yapılan bu olunca, güven duygunuz kayboluyor. Soruşturma bu şekilde, bu anlayışla tekrar açılacaksa, bunun neyine güveneceksiniz ki?
- Öyle ya da böyle, önemli olan sonuçta soruşturmanın tekrar canlanması değil mi?
- Tabii ki öyle. Bu çok önemli ama eğer bu soruşturma mevcut kavganın bir parçası olacaksa, eğer ortaya çıkacak sonuç insanlara, “Bu iş de birilerine yıkıldı” dedirtecek, böyle düşündürecek türden olursa bu durum güvenin kaybolmasına yol açar. Benim söylemeye çalıştığım bu. Bu işin sonunda insanlar ciddi bir soruşturma ve adil bir yargılama ile gerçek sorumluların bulunup cezalandırıldığına ikna olsun. Bu konuyu başka bir biçime dönüştürmesinler. Bir kerecik olsun, layıkıyla, usulüne uygun yapsınlar. Tek istediğim bu.
12 yıldır tek bir fail bulunamadı