Gül’ün yolu dikensiz değil
.
Pazar, pazar yine siyaset yazıyoruz ama...
Üstelik bayram arifesinde.
Ramazan nasıl geçtiyse, bayram da farklı değil işte...
İç ve dış politikanın sıcak, gergin başlıklarının gündemden adeta taştığı bir ülkede yaşayınca bünyeler alışıyor bu tansiyon seviyesine.
Gündem ne arife dinliyor, ne bayram.
***
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tavrını açıkça koydu ortaya. ‘Geçici Başbakan’ formülüne kapıyı kapattı.
Kendisi cumhurbaşkanı seçilirse (ki Ankara’daki bütün siyasi hesaplar / hesaplamalar bu ihtimalin gerçekleşmesi üzerine yapılıyor) Adalet ve Kalkınma Partisi’nin yeni genel başkanı, aynı zamanda başbakan olacak.
Yani Erdoğan seçilmesi halinde, Cumhurbaşkanı olarak, hükümeti kurma görevini, halefine verecek.
***
Başbakan’ın, “Genel başkan ayrı, başbakan ayrı kişi olmayacak” tercihi, doğal olarak Abdullah Gül’ün siyasi geleceğini de şekillendiriyor.
Gül Cumhurbaşkanlığı’ndan Ağustos sonunda ayrılacak. Genel seçim ise Haziran 2015’de. Arada 10 ay var.
Yani...
Abdullah Gül aktif siyasete dönüp, partisinin başına geçecek ve başbakan olacaksa bile; bu, en erken gelecek yılın haziran ayında mümkün olabilecek.
Soru şu:
Siyasette bir haftanın bile çok uzun bir süre olduğu gerçeği düşünüldüğünde, o 10 aylık dönem; kime ne getirir, kimden ne götürür ve tabii Gül için ne ifade eder?
***
Başbakan Erdoğan’ın kurmay heyetinden önemli bir isim şunları söyledi birkaç gün önceki sohbetimizde:
- Biz partide, şu ana kadar Abdullah Bey’in dönüşüne dair herhangi bir senaryo ya da formül üzerinde çalışmadık. Bunu hiç konuşmadık. Bu konuyu konuşmanın, kurgulamanın yanlış olduğunu düşünüyoruz. Çünkü..
- Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olarak Köşk’e çıktığında,
1.) Ülkedeki genel algı ve psikolojik ortam nasıl şekillenecek,
2.) Parti içindeki dinamikler, dengeler nasıl evrilecek,
bunları görmeden, taşlar yerine oturmadan, bugünden konuşmak, ezbere kurgular yapmak hem anlamsız hem de yanlış, yanıltıcı olur.
- Kaldı ki, seçilecek olan yeni genel başkan ve başbakanın performansı da çok önemli olacak gelecek açısından. Belki de bu göreve seçilecek olan arkadaşımız bu işi öyle iyi yürütecek, öyle başarılı götürecek ki, genel seçimlerde kimse yeni bir arayışa yönelmeyecek. Bunları bugünden hiçbirimizin bilmesi, öngörmesi mümkün değil. Dolayısıyla bir kurgulama içine girmek doğru değil.
- O yüzden, Anadolu’daki tabir ile, kervan yolda düzülecek.
***
Şimdi...
Bu sözlerin de ışığında toparlayalım.
Abdullah Gül’ün üzerinde partinin başına dönmesi yönünde büyük bir baskı olduğunu biliyoruz.
Gül de aktif siyasete dönüp partisinin başına tekrar geçmeye ve yeniden başbakan olmaya meyilli görünüyor.
Cumhurbaşkanı, geleceğe dair ayrıntıları görevini devrettikten sonra konuşacağını söylüyor ve bu arada kendisi ile ilgili formülü Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bulmasını bekliyor.
Parti yönetimi ise yukarıda aktardığım noktada. Yaşayarak görmek ve ona göre hareket etmekten yana.
Soruyu tekrar ederek bitirelim:
Siyasette bir haftanın bile çok uzun bir süre olduğu gerçeği düşünüldüğünde, o 10 aylık dönem; kime ne getirir, kimden ne götürür ve tabii Gül için ne ifade eder?
***
Hepinize gönlünüze göre bir bayram diliyorum.