HDP için baraj ‘samimiyet’
“Bir elinde kalaşnikof, diğer eliyle halay çekilmez. HDP eğer samimi olursa, barajı aşma şansı çok daha yüksek olur.”
Bu iki cümle Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a ait.
***
Hafta sonunu, Numan Kurtulmuş ile beraber Hollanda ve Almanya’da geçirdik.
Cuma Lahey, Amsterdam, Cumartesi Heidelberg, Mannheim, Pazar da Köln ve Dortmund.
Kurtulmuş bu şehirlerde yaşayan Türkler ile buluştu. Gündeminde hem yaklaşan seçimler vardı hem de Avrupa’daki vatandaşlarımızın çözüm bekleyen sorunları.
Ve tabii Türkiye’nin sıcak gündemi...
Oradan başlayalım...
Ekonomi
- Türkiye’nin ekonomide; finans, bankacılık ve bütçe disiplini başlıklarında hayata geçmiş bütün reformları koruyarak, reel ekonomiyi ve istihdamı baz alan yeni bir faza geçmesi kaçınılmazdır.
- Sayın Başbakanımızın açıkladığı 25 dönüşüm programı da bu amaca matuftur. Ciddi bir ekonomik programa ihtiyaç var. Bunun için de Türkiye’nin önümüzdeki 4 yılda, yıllık asgari yüzde 5 büyümeyi gerçekleştirmesi zorunludur.
- Birileri bunu istemiyor ve bize diyor ki, ‘büyü-me’ ekonomisi uygulayın, ‘kalkın-ma’ ekonomisi uygulayın. Türkiye’nin temel meselesi budur. Eğer Türkiye bunu yapamazsa orta gelir tuzağına düşmesi kaçınılmazdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın dikkat çektiği risk burasıdır. Etkin bir büyümeye ihtiyaç var.
Başkanlık sistemi
- 12 Eylül rejiminin kurduğu sistem, yasama yürütme yargıyı ayrı tutmuş ancak bunları parçalamıştır. Bunların hepsini layüsel kontrol eden Cumhurbaşkanı mevcuttur.
- Diktatörlüğe yol açabilecek bir cumhurbaşkanlığı sistemi asıl şu anda mevcut olandır.
- Bizim çok etkin bir yürütmeye kavuşmamız lazım. Bu etkin yürütmenin ana unsurlarından birisi başkanlık sistemidir. Etkin, tanımlanmış, bugünkü cumhurbaşkanlığı sisteminden çok farklı. Sistemin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için devletin bütün kurum ve kuruluşlarının, idari ve mali bütün iş ve işlemlerinin denetlenebildiği bir mekanizma.
- Kamu yönetimi reformu, yerel yönetimler reformu, katılımcı sivil Anayasa, katılımcı demokrasi, düşürmüş ya da sıfırlamış seçim barajı, Meclis İçtüzüğü, Siyasi Partiler Yasası... Bütün bunlarla birlikte etkin yürütmeyi hedeflemiş bir başkanlık sistemi.
- Eski sistemle buraya kadar. Eğer bunları yapamazsak Türkiye o 70’li yılların Türkiyesine döner.
Çözüm süreci ve HDP
- Ben bugünkü havaya rağmen umudumu kaybetmedim. Bu sosyolojik bir gerçektir, her kim ki buna aykırı hareket eder, her kim ki silaha sarılır, millet hesabını sorar. Fakat maalesef akamete uğratmak için birileri çalışıyor.
- Hiç kimse çözüm sürecini siyasi polemiğin bir konusu, bir seçim malzemesi haline getirmesin.
- Eğer CHP, MHP, zamanında dar ya da daraltılmış bölge sistemine tamam demiş olsaydı, baraj meselesi çözülmüş olacaktı. Bugün, “HDP aşar mı aşmaz mı” diye bir konu olmayacaktı. Şimdi barajı aşmanın siyasi bir argümanı olarak dili sertleştirmek, çözüm sürecine zarar vermek gibi bir anlayış da olmayacaktı. Halkın yüzde 70’inin destek verdiği bir süreç mutlaka başarıyla sonuçlanacaktır.
- Bir elinde kalaşnikof, diğeriyle halay çekilmez. Silahların tetiğinden eli çekmeden barışın dilini hakim kılmak mümkün değildir.
- Önümüzdeki 10 yılın çatışması, barış ve düzen yanlıları ile savaş ve çatışma yanlıları arasında olacaktır.
- Barışa yaklaştıkça elinde silah olanların gücü azalır, sözü olanların gücü artır. HDP’nin sözünü artırması lazım.
- HDP eğer samimi olursa barajı aşma konusunda çok daha şansı olur. Sayın Demirtaş’ın da, HDP sözcülerinin de nasıl yol almaları gerektiğinin işareti, Cumhurbaşkanlığı seçimidir. 10 Ağustos’ta durdukları nokta ve aldıkları sonuç ortada. Ama bu işi hâlâ sokakta aramakta ısrar ederlerse kaybederler.
***
NOT: Hollanda ve Almanya’da yaşayan Türkler ile ilgili yazacağım ilginç ve önemli konular var. Bu hafta boyunca devam...