Pek sorulmayan sorular - 2
.
Aday listelerinin netleşmesiyle birlikte ortaya çıkan sorulara dün kaldığım yerden devam ediyorum.
Bu soruların özelliği, açıktan açığa pek fazla seslendirilmiyor olmaları...
**
Cumhuriyet Halk Partisi’nde (CHP), Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran neden aday gösterilmedi? 24’üncü dönemin en aktif parlamenterlerinden, Meclis’in soru önergesi rekortmeni Oran’ın liste dışı kalmasında son dönemde hakkında çıkan - ve yalanladığı - haberlerin etkisi olabilir mi?
İktidar partisi içinde bir oylama yapılsa; çoğunluk, Halkların Demokrasi Partisi’nin (HDP) barajı aşmasını mı ister, baraj altında ve dolayısıyla TBMM dışında kalmasını mı?
7 Haziran 2015 günü sandık başına gidecek olan seçmen; tercihini, partilerin aday listelerinde yer alan isimleri dikkate alarak mı belirleyecek, yoksa oyunun rengini partinin adı ve lideri mi tayin edecek?
Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti) yeniden tek başına iktidar olursa, kurulacak olan hükümette, ‘dışarıdan bakan atanması’ formülü, partinin Meclis’te elde edeceği sandalye sayısına göre mi gündeme gelir?
CHP örgütündeki ‘etkin Alevi kadrolar’, aday listelerinin son hâlini alması aşamasında sürece doğrudan müdahil olup, listelerde bazı kritik yerdeki isimlerin son anda değişmesine ya da sıralamanın yeniden şekillenmesine sebep oldu mu?
Hangi parti adına olursa olsun; özellikle Güneydoğu Anadolu’dan Parlamento’ya gelecek olan milletvekillerinin; ‘feodal yapı’, ‘ağalık gerçeği’ ve ‘toprak reformu’ başlıklarındaki düşünceleri nelerdir ve kendilerinden bu konularda nasıl bir icraat beklenmelidir?
HDP’nin, “Baraj sınırındayız” söylemi, seçim gününe kadar sürdürülecek, stratejik bir siyaset taktiği mi? HDP’yi “Yüzde 9 - 9 buçuklardayız” şeklindeki açıklamalara iten, “Oy vereyim de barajı aşsınlar” diye düşünmesi muhtemel, kemik kitle dışındaki seçmeni yakalamak hedefi mi? HDP yönetimi, “Yüzde 11 - 12 bandındayız dersek, tabanımız dışındaki kesimler, ‘Nasılsa barajı aşıyorlar’ deyip oy vermekten vazgeçebilir” diye düşünüyor olabilir mi?
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Seçimden birinci parti olarak çıkmazsak görevi bırakırım” açıklaması, muhalefet partilerinin liderleri için de - kendi kriterlerine göre - geçerli mi? Yani Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş ve diğer genel başkanlar, “Partim şu oy oranının altında kalırsa görevden ayrılırım” gibi bir taahhütte bulunacak mı, bulunmalı mı?
Yeni oluşacak parlamentoda, en az bir yabancı dil (tam manasıyla) bilen milletvekili sayısı kaç olacak?
Seçimlere katılım oranı, oy dağılımı ve dolayısı ile HDP’nin baraj sınavı üzerinde belirleyici olur mu?