Jean Valjean 150 yıl sonra bu defa poğaça çaldı
Jean Valjean (Jan Valjan) Victor Hugo’nun yarattığı bir karakter.
Fransız edebiyatının en önemli kalemlerinden birinin yani.
Hugo, dünya yazın tarihinin tartışmasız en büyük isimlerinden biri aynı zamanda.
Sadece Fransa’nın değil, dünyanın en büyük sanatçılarından.
İşte o yazarın tam 17 yılını verdiği ve başyapıtı sayılabilecek romanın baş karakteri Jean Valjean.
Bir ekmek çaldığı için tam beş yıl kürek cezasına çarptırılan...
Kaçma teşebbüslerinin sonucu olarak cezası
19 yıla kadar yükselen ‘ekmek hırsızı’ Jan Valjan.
Sadece bir ekmek...
Hugo ‘romantik’tir kategorik olarak.
Romanı da ‘romantizm’ akımının başyapıtlarından biri.
Ama aslında ‘realizm’in, gerçeğin ta kendisidir Jean Vealjean’ın yaşadıkları.
Jan Valjan adını dünyaya duyuran roman, dünyada en çok okunan klasiklerden biri.
Hugo’nun romanı bitirdiği tarih 1862.
Sene 2012...
2012 - 1862 = 150.
Jan Valjan’ın öyküsünü tam 150 sene önce kaleme almış Fransız yazar.
Bir buçuk asır sonra, aynı kıtanın bir başka ülkesinde...
Türkiye’de...
İki poğaça ve iki meyve suyu çalan bir kişi hakkında 4 yıldan 12 buçuk yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Savcı davayı “Açın’ dedi...
“Açtım” dedi hırsız, çaldığı poğaçaları bir parkta yerken, ‘suçüstü’ yakalandığında. Aç... Karnı aç.
Neyse...
Haberi de biliyorsunuz, Hugo’nun yarattığı Jan Valjan’ı da.
Uzatmaya gerek yok.
Ama unutmadan...
Pekiyi hangi eserin baş karakteriydi
Jan Valjan?
Hatırlıyor musunuz?
Orijinal adı, “Les Misérables”.
Türkçesi mi?..
“Sefiller” !
Hani, “3 kupalı takıma sponsor mu yok”tu?..
Beşiktaş; geçen yıl, futbolda dramatik, basketbolda ise fantastik bir sezon geçirdi.
Potanın Kartalları Türkiye Kupası, EuroChallenge ve Beko Basketbol Ligi şampiyonluklarını kazandı, “3’ü 1 arada” yaptı.
Beşiktaş Basketbol Takımı’nın sponsoru ‘Milangaz’dı geçen sezon.
Üç kupalı tarihi başarıya rağmen, ‘devam etmeme’ kararı aldı Demirören Grubu basketbol sponsorluğuna.
Detaya girmeye lüzum yok. Bu durumun nedenlerini, niçinlerini Beşiktaş camiasında hemen herkes biliyor.
“Üç kupalı takıma sponsor mu yok?” dedi çoğunluk.
“Milangaz bırakırsa bıraksın, biz sponsorlardan sponsor beğeniriz” diye düşündü ekseriyet.
Milangaz’ın terk kararı, efsane kadronun dağılmasını da beraberinde getirdi. Önce koç gitti, ardından takımın omurgasını oluşturan isimlerin çoğu.
(Bu arada bir not...
Giden koçun eski oyuncularını yeni takımında da istemesi normal ama işi, zor duruma düşen eski takımının ‘içini boşaltmak’ noktasına vardırmasını da yadırgıyor, şık ve etik bulmuyorum.)
Yönetim, çok önemli bir ismi getirdi takımın başına. Ana bütçeden de basketbola pay ayırdı.
Geldiğimiz noktada, Beşiktaş Basketbol Şubesi yeni sezona sponsorsuz başlayacak gibi görünüyor.
Ne olursa olsun yine “Şeref’i ile oynayıp, Hakkı ile kazanacak” Beşiktaş, Euro League’de de. Buna zerre şüphem yok.
Ama sonuçta; yaptıkları, yapabileceklerinin teminatı olan bir takım dağıldı. Kurulu düzen bozuldu.
Gerek var mıydı?
Bence yoktu.
İşte bu nedenle; markadan, grubun adından bağımsız bir gerçek değindiğim.
İnsanları, markaları, sermaye gruplarını ‘küstürmek’; potansiyel adayları da ‘tedirgin edip kaçırmak’ gerçeği...
Herkesin biraz düşünmesi gerekiyor bu nokta üzerine.
En azından bana öyle geliyor.
KEŞKE...
Şarkı sözleri ile gerçek hayatın örtüştüğünden çok, çeliştiğini fark edebilsek.