Şampiy10
Magazin
Gündem

Dilenci bile ‘Bizi bitirdiler’ diye isyanda

Türkiye’nin en büyük problemlerinden biri; İşsizlik…

TÜİK tarafından son açıklanan resmi verilere göre Türkiye’de

3 milyon 315 bin kişi işsiz. İşsizlik oranı ise yüzde 10.2. Geçen ay tek hanelere indirdiğimiz sayı mevsim etkileri de eklenenince yine artışa geçti.

Ülke ekonomisinin kalbi konumunda bulunan İstanbul milyonlarca çalışana ev sahipliği yapıyor. 4.5 milyon kayıtlı çalışanı ile birçok ülke nüfusundan fazla işgücü piyasası oluşturan şehrimizde alınan göçlerle birlikte bir milyona yakın da kayıt dışı istihdam bulunuyor.

Esnaf arasında kavga

Her ne kadar toplama ve yaşam kampları, çadır kentler kurulmuş olsa da batı şehirlerimize doğru kaçanlar ne yazık ki ucuz işçilik getirdi. Şehrin ihracat bölgeleri olan Merter, Zeytinburnu, Osmanbey ve Davutpaşa tamamen Suriyeli ve kayıt dışı personellerle dolmuş taşmış durumda.

Önceleri ev hanımlarımızın doldurduğu tekstil atölyelerimiz şimdilerde Suriyeli personellerle dolmuş durumda.

Dilenciler bile ‘Suriyeliler bizim sektörü bitirdi” diye isyan ediyorlar.

Sayılarını yazayım da anlayın ne olduğunu; İstanbul’da şu an 563 bin Suriyeli yaşıyor.

Kayıtlı personel çalıştıran işletmelerle kayıt dışı personel çalıştıran işletmelerin arasında prim ve vergi kavgaları çıkıyor. Basiretli tüccarlar haliyle kaçak personel çalıştıranı şikayet ediyor, ancak milyonluk iş gücü kapsamında sınırlı sayıda personelle denetim yapmaya çalışan SGK’nın da eli kolu bağlanıyor.

Göçmenler sürekli çoğaldılar. En son sayı 3 milyon 570 bin.

Gidenlerin yerini yine savaş mağduru Afganlar dolduruyor.

İşsizlik bir taraftan, kayıt dışı mülteciler bir taraftan çalışma hayatını zorluyor…

Niteliklileri Batı aldı

Misafirperver ve yardımsever bir millet olduğumuz aşikar. Binlerce suçsuz sivilin katledildiği komşumuz Suriyeliler’e elbette sahip çıkmamız gerekiyordu. Ancak ülkemize alınan göç dalgasında nitelikli bir Suriyeli’nin olmadığını görmek de can sıkıcı.

Kapımızdaki göç akınının Avrupa’ya ulaşmaması için milyar eurolar teklif eden Batılı ülkeler çoktan Suriyeli profesörleri, doktorları ve mühendisleri vatandaşları yaptı.

Yazının devamı...

Çalışma hayatı YEP ile şekillenecek

Ekonomi de ‘kriz’ kelimesini her ne kadar zikretmesek de kur dalgalanmaları, atılan tweet’ler, rahip krizi, üretim ve sipariş azalmaları derken konkordato ilan eden firmalar bir bir çoğalıyor. İşte bu yüzden hükümet ekonomik tedbirlerini almaya başladı. Geçtiğimiz hafta Yeni Ekonomi Programı’nı (YEP) açıklayan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2023 hedeflerinin şaşmadığını ve emin adımlarla ilerlendiğinin vurgusunu yaptı. Program dahilinde tapu harçlarından sürdürülebilir vergi sistemine, bireysel emekliliğin yaygınlaştırılmasından kıdem tazminatı fonuna kadar tüm planlar programa dahil edildi.

Kamu maliyesi ve disiplini tekrardan özenle hayata geçirilecek. Sadece 2019 yılında 76 milyar kamu kaynağı sağlanacak.

İş güvencesinin kaldırılması, performansa göre esnek çalışma ve ücretlendirme sistemi beklenen uygulamalar arasında olacak. Devletin üzerinde yalnızca masraf olarak büyük bir yük oluşturan göçmenlerin ucuz iş gücü statüsü ile birlikte kapsama dahil edilmesi bekleniyor.

Sağlığa müdahale

Sosyal Sigorta Sistemi yeniden düzenlenecek. Genel Sağlık Sigortası’na ek olarak vatandaşın tamamlayıcı ve destekleyici sağlık sigortası yaptırması talep edilebilecek. SGK, mali disiplinin korunmasını gerekçesiyle SUT ile sağlayacağı sağlık hizmetlerinin finansmanına ek kaynak olarak katılım payı ve ilave ücretlerde revizeye gidebilecek.

Sağlık işletmelerinde gelirleri artırmak, giderleri azaltmak için önlemler alınacak. Euro kuruna bağlı olarak sürekli artış gösteren ithal ilaçlar yerine millileştirme kapsamında üretilen yerel ilaçlar ödeme kapsamına alınacak.

BES’te zorunlu 3 yıl

Bireysel Emeklilik Sistemi’nin (BES) hem kamu maliyesine hem de bireysel bütçelere olan katkısı elbette tartışılacak aşamada değil. Ancak BES sistemine dahil olan her 10 kişiden 7’si sistemden çıkınca planlar beklenen seviyelere gelmedi. Hükümet sisteme dahil olan kişileri tutmakta oldukça kararlı! 2 aylık cayma süresini 3 yıla çıkarmayı planlayan hükümet, sunulacak devlet desteğini 3 yıl sonra cayma hakkını kullanana da verecek. BES’te yüzde 25 olan devlet katkısının da arttırılması da gündemde. BES ile ilgili hazırlanmakta olan Kanun düzenlemesi önümüzdeki aylarda meclis gündemine getirilecek.

Kıdem tazminatı yeniden

20 yıldır ülke gündeminde olan ancak bir türlü kanunlaşamayan Kıdem Tazminatı Fonu Sayın Berat Albayrak’ın açıklamış olduğu ekonomi planlamasının içerisinde yer aldı. Özetle kıdem tazminatı fonu;

Mevcut durumda çalıştığı işyerinde 1 tam yılını dolduran kişi kıdem tazminatı hakkı elde eder. Ancak kıdem tazminatını kendi isteğiyle ayrılması halinde alamaz. Bu duruma 2 istisna durum eklenmektedir. Birincisi bayan personelin evlilik nedeniyle bir yıl içerisinde istifa etmesi, ikincisi emeklilik nedeniyle istifa. 24 milyona yakın kayıtlı çalışan personelin sadece 1 milyona yakın bir bölümü tazminatını alabilmektedir. Oluşturulacak fonda ise ödenen sigorta primlerinin içerisinde yüzde 1 ila yüzde 4 oranında kıdem tazminatı fon payı eklenecek.

Böylelikle tüm çalışan kişilerin sigortası ödeniyormuş gibi her ay kıdem tazminatları da ödeniyor olacak. Ancak belirtilen durumda iş akitlerinin sonlanması durumunda kıdem ödemesi alamayacak. Kıdem tazminatı fonu kişilere sadece emeklilik döneminde toplu olarak ödeme yapacaktır. Yaklaşık yirmi yıldır çalışma aşamasında olan bu tasarı 2021 yılına kadar hayata geçirilmesi planlanan eylemler arasında yer almakta.

Çalışma hayatı gündemi hep yoğun.

Yeni ekonomi programının etkilerini de bekleyip hep beraber göreceğiz…

Yazının devamı...

Yaşa takılanlar için partiler birleşti ama...

Resimde ortada oturan siyaset adamımız kimdir? Evet biraz yaşlansa da siması hiç değişmeyen Devlet Bahçeli… Peki bu resimde ne yapıyor? 8 Eylül 1999 tarihinde hayatımıza giren ve geriye doğru işletilen ilk ve tek kanun olan 4447 sayılı Kanun’un imza gününden. Bu kanun, kiminin emeklilik yaşını 6, kiminin emeklilik yaşını 10, kimininkini de 14 yıl erteleyerek emeklilik hayallerini yıkan kanun.

Bu kanunu kim çıkardı?

Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan. Koalisyon hükümetinde de Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ve Devlet Bakanı Mesut Yılmaz görev alıyordu.

Peki 19 yıl sonra hayaller yine kimin elinde? 4 parti ayrı ayrı hazırladığı önergelerle emeklilikte yaşa takılanların sorununu çözmek için harekete geçti. Bu 4 partinin vekil sayısı 302’ye ulaştığı için partiler isterlerse önergeleri Meclis’te geçirebilirler. Ve en kilit isim yine Devlet Bahçeli…

Vatandaşların bu kanunu anlaması yıllar sürdü. Eski sisteme göre emeklilik hakkını elde ettiğini düşünen ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na müracaat eden kişiler “Emekli olamazsınız” cevabını almalarıyla kanunun yaptırımlarını algılamış oldu. Tabii o dönemlerde de Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) şimdiki kadar birleşmiş halde değildi.

Ak Parti hükümeti, şüphesiz ki yüzlerce hizmete imza attı. Ancak 16 yıllık iktidar bile EYT’lilere çare bulamadı.

AB’ye uyum kanunu

Avrupa Birliği’ne girmek için 60 yıldır binbir çaba harcıyoruz. Avrupalı bir ülke olmamız için 40 yaşında emekliliğin olmaması gerekiyordu. Çünkü Avrupa’nın hiçbir ülkesinde 40 yaşında emeklilik yok. En düşük emeklilik yaşı 60. Bu yaş şartları AB uyum süreci için çıkarıldı. İşte bu yüzdendir ki mevcut hükümet de EYT’lilere çare olamıyor. Geride kalan 19 yılda emekli olanları geçtik erken emeklilik hamlesini bekleyen sayı 5 milyona yakın. Diğer taraftan, aktif sigortalı olarak çalışma hayatlarına devam edenleri emekli edip 12 milyon emekliye dahil etmek mevcut aktuerya dengesini tamamen alt üst edecek bir sistem olarak karşımıza çıkacak.

Meclisten yaş kanunu geçerse ne olacak?

Konu yine ısındı önümüze geldi, herkes Ekim’de açılacak meclisi bekliyor… Oluşturulan kanun teklifi Cumhurbaşkanı’nın onayına sunulacak. Cumhurbaşkanı muhtemelen tekrardan düzenlemesi adına meclise geri gönderecek. Meclis de yine belli bir çoğunlukta oyla kabul edip onaya sunar ise Cumhurbaşkanı ya onaylayacak ya da ‘Anayasa’ya aykırıdır’ diye Anayasa Mahkemesi’ne sevk edecek.

Anayasa Mahkemesi de daha öncelerde de verdiği gibi ‘Reddedilmiştir’ kararı verecek ve yine milyonlarca yaşa takılanın yine ‘Emeklilik Hayalleri Suya Düştü’ şeklinde haberleri yapılacak! Kızıyorsunuz belki ama güçlü olasılıklardan biri olduğunu inkar etmemek lazım. Kanunun çıkarılması konusunda partiler kararlı ancak hükümetin kanunu desteklemediği de bilinen bir gerçek. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Şu anda hükümetin gündeminde bu konu yok. MHP’nin teklifi geldiğinde bir bakılır. Ama bunun bütçeye çıkaracağı maliyeti de dikkate almak gerekir” açıklamasını yaptı.

Bir yanda AB süreci diğer yanda emekli olmayan binlerce vatandaş, yaşa takılmaya 19 yıl önce imza atan Devlet Bahçeli ve partisinin duruşu kilit rol oynayacak. Hadi bakalım yeniden umutla bekleyiş başlasın…

Yazının devamı...

Stajyer ücretine 3 yıl daha destek devletten

İki yıldır zorunlu staj uygulaması kapsamında işletmelerde staj yapan öğrencilerin ücretlerinin bir kısmı devlet tarafından ödeniyordu.

Geçtiğimiz hafta yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle bu uygulama 3 yıl daha uzatıldı. Bu sayede gençlerin işgücü piyasasına geçişlerinin kolaylaştırılması hedefine yönelik önemli bir uygulamanın devamı sağlanmış oldu.

Asgari ücretin % 30’u

İşyerlerinin büyüklüğüne göre stajyerlere ücret ödenmesi zorunluluğu 2016-2017 öğretim yılından itibaren stajyer ücretlerine devlet desteği sağlanmasıyla değiştirildi.

Buna göre 2016-2017 öğretim yılından itibaren staj yapılan işyerindeki çalışan sayısı fark etmeksizin bütün stajyerlere asgari ücretin yüzde 30’u kadar ücret ödenmesi gerekiyor.

2018 yılı boyunca işverenler zorunlu staj yapan bütün öğrencilere en az 435.27 TL ücret ödemek zorunda.

SGK primi okuldan

Zorunlu staj yapan veya staj yapması okul tarafından uygun görülen öğrenciler için SGK’ya staj süresi boyunca iş kazası ve meslek hastalığı ve hastalık sigortası kollarına prim ödenmesi gerekiyor. SGK’ya ödenmesi gereken primler, öğrencinin staj yaptığı işveren tarafından değil, öğrencinin eğitimine devam ettiği okul tarafından yatırılmak durumunda. 20’den az kişinin çalıştığı işyerlerinde staj yapanlar için devlet desteği 290.18 TL, 20 ve daha fazla kişinin çalıştığı işyerlerinde staj yapanlar için destek ise 145.09 TL olacak.

Yani stajyerlere ödenen 435.27 TL’lik ücretin 20’den az kişinin çalıştığı işyerlerinde yüzde 66’sı, 20’den fazla kişinin çalıştığı işyerlerinde ise yüzde 33’ü devlet tarafından karşılanacak. En fazla sorulan sorulardan birine de yeri gelmişken değinelim; ‘Zorunlu stajı olmayan bir çocuk var stajyer olarak gösterebilir miyiz?’

Hayır gösterilemez. Hem sigorta primi işveren tarafından ödenecek hem de en az asgari ücret üzerinden gösterilip maaş ödenecek.

Yazının devamı...

İlaç 2.69 TL’ye sabit ama kur 8 TL’ye yakın

Sağlık Bakanlığı tarafından yılbaşında ilaçlar için euro kuru 2.69 liraya sabitlendi ancak euro 8 liraya dayanmış durumda. Üzerine bir de SGK’nın ‘Şeker, prostat, kalp hastalığı gibi 143 ilacı ödeme kapsamından çıkarttı’ haberleri gelince vatandaş kalan ilaçları toplamak için eczanelere koştu. Özellikle düzenli ilaç kullanan hastalar ‘İlaç piyasadan kalkarsa ne yaparız?’ diye düşünmeye çoktan başladı.

Bakanlıktan, bazı basın yayın kuruluşlarında “Yerelleşme nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 143 ilacı pasife aldığı, bu ilaçların eş değerlerinin Medula sisteminde verilemediği” konusunda yer alan haberlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. “Pasife alınan ürünlerin tümünün piyasada birden fazla eş değeri mevcut. Pasife alınan ilaçların eş değerlerinin temininde ve geri ödemesinde herhangi sorun yok. Sadece SGK Medula sisteminde bu ilaçların güncellenmesinin yapılması gerekmekte olup, konuyla ilgili çalışma sonlandırılmak üzeredir” denildi.

Piyasada ‘Yok’

Kur farkından dolayı zarar eden yabancı ilaç firmaları, çareyi bazı ilaçları getirmemekte buluyor. Etken maddelerin çoğu yurt dışından geldiği için ülke içinde üretim yapan firmalar mevcut kur üzerinden hammaddeyi sağlayamıyor. Etken maddeleri üreten Türk firmalar bile, ‘Güncel kurdan satış yaparım’ diyor.

İşte bu yüzden idrar yolu antiseptiğinden ülser ilacına kadar çoğu kanser ve kronik rahatsızlıklarda kullanılan 700’e yakın ithal ilaç ya ‘Yok’ ya da depolarda çok az var.

Yılbaşında belirlenen kurla bugün arasında neredeyse yüzde 200 fark var. İlaç firmalarının iki seçeneği var: Ya kur yeniden güncellenene kadar ilaç getirmeyecekler ya da bu zararı göğüsleyecekler. Görünen o ki sektördeki eğilim zarar daha fazla büyümeden ilaç getirmemekten yana!

Sabitlenen kur ile mevcut döviz kuru arasındaki makas açıldıkça ilaca ulaşım daha da sıkıntı hale gelecek…

Bakanlık ilaç üretiminde yerli hamleler peşinde…

İnşallah vitamin işi yalnızca portakala kalmaz bu kış…

2018 katılım payları

1- Telefonla randevu almak için ‘Alo 182’ kullanılırsa belli kullanım ücreti yansıyor. İnternet üzerinden ücretsiz randevu alınabiliyor.

2- Aile hekimine giden yurttaş herhangi bir muayene katılım payı ödemiyor

- Eğitim ve araştırma hastanelerine gidenler 8 lira

- Devlet hastanesine gidenlerden 6 lira

- Özel hastanelerden 15 lira muayene katılım ücreti (Özel hastaneler yüzde 200’e varan ilave ücretler alabiliyor. Hastanelerde özel oda farkı alınıyor. 50 liradan başlıyor.)

3- İlaç katılım payı. Çalışan için yüzde 20, emekli için yüzde 10 oranında alınıyor.

4- Eşdeğer ilaç fiyat farkı yüzde 10 oranında

5- Reçete katılım payı 3 lira

6- 3 kutuya kadar ilaç için 3 lira alınıyor.

7- 4 ilaçtan sonra ilaç başına 1 lira fark ödeniyor.

8- Acil serviste yeşil alan uygulaması: 5 lira

9- Uzman doktor ücreti: 8 lira

10- Üniversite hastanesinde uzman doktor ücreti: 15 lira

11-Laboratuvar ve tetkikler için farklar alınıyor.

12- Acil serviste ilaç yazdırılması durumunda alınan ücret: 5 TL

Yazının devamı...

‘Bayramda çalış sonra izin yaparsın’ denmez

Devlet memurları için Kurban Bayramı tatili 9 güne çıkarılırken özel sektördekilerin durumu belirsiz. Bazı işverenler, “Bayramda çalış sonra izin kullan” dese de bayramdaki çalışmanın karşılığı izin olarak verilemez. Her gün için ekstra bir yevmiye verilmesi şart

Kurban Bayramı, Arife Günü’nü de hesaba katarsak,

9 gün sonrasında 30 Ağustos yazın son tatil fırsatları olacak. İşverenler tarafından bakacak olursak Ağustos ayının yarısı tatillere harcanacak.

Hal böyle olunca önümüzdeki hafta birçok çalışan bayram iznine ayrılacak. Yapılan idari izin açıklamasıyla Kurban Bayramı tatili devlet memurları için 9 güne çıkartılırken özel sektör çalışanları için bu durum farklı. Bazı iş kolları ve işyerlerinde işin devamlılığı açısından işveren işçisine, “Kurban Bayramı süresince çalış bayram sonrası sana 4 gün izin kullandırayım” diyor. İşverenin bu talebi ve kullandıracağı izin mevzuata uygun değil. Bayramda çalışana ücretinin zamlı olarak ödenmesi gerekiyor. Bayramdaki çalışmanın karşılığı izin olarak verilemez. Ücret ödenmesi gerekiyor.

Fazladan 1 yevmiye

4857 Sayılı İş Kanunu’na göre bayramda çalışan sigortalıların çalıştıkları her gün için bir yevmiye tutarında ilave ücret almaları gerekiyor. Zamlı bu ücret Arife Günü öğleden sonra yapılan çalışmayı da kapsıyor. Durumu bir örnekle anlatalım. Saatlik ücreti 15 TL olan Mehmet Bey bayramın 2’nci ve 3’üncü günü toplam 8 saat çalışıyor. Normal günlerde 120 TL alması gereken Mehmet Bey, bayramdaki bu 8 saatlik çalışması karşılığı 240 TL alacak. Aylık ücret üzerinden örneklendirmek gerekirse, bayramın 2 günü tatil yapmayarak çalışan bir işçiye, aylık 2.400 TL brüt ücret ödendiği varsayalım. İşçinin tatil yapmayarak çalışması halinde, günlük ücretinin (2400/30) 80 TL olması nedeniyle, bayramın 1’inci günü için 80 TL ve 2’nci günü için 80 TL olmak üzere 2 genel tatil günü için toplam 160 TL ek ödeme yapılması gerekiyor.

Aynı şekilde Arife Günü öğleden sonra çalıştığı saat ücretinin de 2 katı olarak ödenmesi gerekiyor. Bilindiği üzere 4857 sayılı İş Kanunu’na göre günlük çalışma süresi 7.5 saat, haftalık çalışma süresi de 45 saat. 45 saatin üzerindeki çalışmalar fazla mesaili çalışma olarak nitelendiriliyor. Bayramda çalışanların fazla mesai yapmaları halinde ücretlerinin bayramın zamlı ücreti ile birlikte yüzde 150 zamlı olarak ödenmesi gerekiyor.

Sözleşmede yoksa çalışma zorunlu değil

4857 Sayılı İş Kanunu’nda “Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir” hükmü yer alıyor. Yukarıdaki hükümden de anlaşılacağı üzere sigortalılar sözleşmelerinde aksi bir hüküm yoksa bayramda çalışmak zorunda değil. Toplu sözleşme imzalanan işyerlerinde bayramda çalışmaya dair bir hüküm yer alıyorsa, işverenin talep etmesi halinde sigortalılar bayramda çalışmak zorundadır.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.