Şampiy10
Magazin
Gündem

Önce emniyet sonra teşvik

Çok tehlikeli sınıfta yer alan işletmelerde 3 yıl boyunca ölümlü veya sürekli iş görmezlikle sonuçlanan iş kazası ya da meslek hastalığı yaşanmayan işyerlerine önemli vergi teşvikleri hazırlandı. İşsizlik sigortası işveren katkısı ve diğer vergilerde indirim olacak.

Bir ülke düşünün… 2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu çıkartıyor. Uzman yetiştiriyor, bu iş güvenliği uzmanını ve işyeri hekimini zorunlu istihdam şartı koyuyor. Oldukça ağır yaptırımlarla kanunu düzenliyor. Ancak o ülke 2014’te Cumhuriyet tarihinin en fazla ölümlü iş kazasını yaşıyor. Kayıtlara geçmiş 1.886 ölümlü iş kazasıyla Avrupa 1’incisi, Dünya 3’üncüsü oluyor. 2015 yılında hızını düşürmüyor, sayıyı 1.750 ölümlü iş kazasında tutuyor.

İnşaat işkolunda 423 işçi, maden işkolunda 386 işçi ve tarım işkolunda 309 işçi can veriyor. Bu trajikomik ülkeyi tahmin etmek hiçte zor değil aslında…

2 bin 6 ölümlü kaza

Yıl oluyor 2016. Biz hâlâ iş kazalarında ölmeye devam ediyoruz. 56’sı çocuk olmak üzere 1.970 işçimiz iş kazalarında hayatını kaybediyor.

Gelelim 2017’ye; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi raporuna göre kayıt altına alınmış 2 bin 6 ölümlü iş kazası gerçekleşiyor.

Hal böyle olunca, 9’uncusu düzenlenen Uluslararası İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresine Başbakanımız Binali Yıldırım ve Çalışma Bakanımız Jülide Sarıeroğlu’nun katılımı kaçınılmaz oluyor.

Bizim Başbakan halktan biri, hep samimi. Malum gerçekleri zaten biliyor.

Bakın kongrede Başbakanımız ne diyor;

“Biz tersanede gemi yaparken, çalışanlara baret giydirmek için alnımızın derisi çatlardı. ‘Bana bir şey olmaz’. Kardeşim sana bir şey olmaz deme, canın bu kadar ucuz değil, çoluğun var, çocuğun var, geleceğin var. Eldiven takmaz, baret giymez, güvertede çalışır kemer takmaz. Sürekli peşlerinden koşacaksın. Her an başında duracaksın.

Mesela bir sac kaldıracak, ona bir tane mapa yapıyor. Aslında mapayı, saca kesintisiz bir şekilde kaynatması lazım. Kaynatmıyor. Bir punto atıyor, sacı kaldırıyor. Soruyorum, ‘Niye böyle yapıyorsun kardeşim?’. ‘Abi merak etme bir punto bir tondur. Bu sacın ağırlığı da 300 kilogram. Rahat rahat kaldırır’ diyor. Daha yarı yolda sac düşüyor. Ondan sonra olanları siz düşünün. Demek ki her şey insan. Onun için biz ne dedik 15 yıl önce? ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’. İnsanın olmadığı yerde hiçbir gelişme olmaz. Her şey insanla başlıyor, insanla devam ediyor.”

Teşvikler çözüm mü?

Yazının devamı...

Yaşa artık takılmayın

Yapmayın etmeyim kardeşim. Haberiniz okunsun, yorumu fazla tıkı bol olsun diye yapmayın bu haberleri, oynamayın vatandaşın umutlarıyla…

Kendimizle şüphe eder olduk. Biz mi bir şeyler atlıyoruz yoksa yanlış mı okuyoruz kanunları… Etmeyin!!!

Kaç kişi var bu ülkede emeklilikte yaşa takılan siz biliyor musunuz? Ben size belirteyim 5.7 milyon… Sayının çokluğunun farkına varın!!!

Haber enflasyonu var. Erken emeklilik çıkmış da şartlarının neler olduğunu yazan bile var. Yayınlanan kanunu eline alıp okumamış ömründe bir kez olsun Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kapısından içeri girmemişlerin bu akıl almaz yorumlarıdır ortalığı birbirine katan. Vatandaşla kurumu karşı karşıya getiren.

Nerede var? Hangi torbada? Kanunun neresinde atıfta bulunmuş gösterin ben mesleği bırakacağım…

Atlamışsın bu yüzden yazmamışsın deyin gazetemden özür dileyip köşeyi terk edeceğim… Bakın ne demiş Çalışma Bakanı:

“Türkiye’de özellikle sosyal güvenlik sistemimizin gelir ve gider arasındaki dengesinin aktüerya hesabının sorumlusuyuz. Çok üzülerek ifade etmek istiyorum ki, bu reform çalışan insanlarımızın hangi yaşta emekli olacaklarını bir şekilde biçimlendirmiş, netleştirmiş ve ortaya koymuştur. Onun için üzüldüğüm kısım şu kısım, bu beklentileri maalesef karşılayamayacağız.”

Altını siz anlayın diye çizdim. Okuyun bol keseden sallamayın!!!

Yetmedi mi?

SGK Sigorta Primleri Genel Müdürü’nün açıklamasını da yazayım ben size. Çalışamayacak yaşa gelen insana emekli denir. ‘Ben 10 bin günü tamamladım ama 45 yaşındayım, bana maaş verin’ denilemez çünkü bu sisteme aykırıdır. Bunun aksi sistemin dengelerini bozar. Bu konuda bir çalışma yok”

Siyasiler de gördü artık

Siyasette vaatler şüphesiz ki hiç bitmez, bitmemeli de. Seçim öncesi verilen vaatler uzun vadede yerine getirilse de en azından yerine getiriliyor diye sevinmiyor değiliz.

2005 yılından bu yana mevcut hükümetin de zaman zaman vaatleri arasında yer alsa da emeklilikte yaşa takılanlar mali tablolara bakıldığında astarı yüzünden pahalı bir hesapla karşılaşılıyor.

Mevcut durumda 12 milyon emeklimizin ülkemize maliyeti yıllık

200 milyar lirayken kimse bu rakamı daha da yukarılara taşımaya cesaret edemiyor.

Mevcut sistemde yaş sorununun değiştirilmesi demek 12 milyonluk emekli nüfusunun 17 milyona çıkması anlamına geliyor. Bu aynı zamanda 21 milyonluk çalışan nüfusunun da otomatik olarak

5 milyon eksilerek 16 milyona gerilemesine sebep olacak.

Bu durumda emekli nüfus çalışan nüfusu geçecektir, çalışan nüfusun azalması ile birlikte verim ve üretkenlik azalacak, tüketim artacak.

Realist bir yaklaşımla konuyu incelediğimizde 81 milyonluk nüfusa sahip bir ülkede 21 milyon çalışan varsa ve bunun yarısı kadar emekli mevcutsa ülke olarak pek ilerlememiz mümkün olmayacaktır.

Yazının devamı...

Çalışma hayatının ‘beyin yakan’ soruları karşınızda

Ramazan ayını sonlandırmaya yaklaştığımız bu günlerde zor olsa da yüzlerinizde tebessüm bırakacak, belki de sizin de sormak istediğiniz ama çekindiğiniz soruları elbette isim vermeden yayınlayacağız.

Son dönemin sosyal güvenlik uygulamaları kızdırabilir, söyletebilir ancak zaman zaman yüzlerde tebessüm bırakan anlarda yaşatıyor bizlere. Yurdum insanından her şey beklenir doğrusu dediğimiz, okuduğumuzda gülmekten kendimizi alamadığımız 5 çalışma hayatı sorusunu sizlerle paylaşıyoruz.

1. Ramazanda işçimi kovdum, günahı var mıdır?

Sosyal medya hesaplarımıza ait gelen mesajlar içerisinde bu mesajı gördüğümüzde biz de çok şaşırdık. Ancak yine de ciddiyetle karşılığımızı verdik elbette. 4857 Sayılı İş Kanununa göre her hangi bir günahı yoktur. Yine de Alo Fetva hattına danışmak gerekebilir…

2. Kıdem tazminatımı vermeyen patronumun arabasının camlarını taşladım, lastiklerini patlattım. Mahkemeye vermiş, tazminatım yanar mı?

Her soruya olduğu gibi buna da içtenlikle cevap verdik tabi. Öncelikle fevri davranan ve anladığımız kadarıyla öfkesine hakim olamayan işçimize yaptığı eylemin bir adli vaka olduğunu aktardık. Adli yargı ile idari yargının ayrı olduğunu, adli yargıda alınacak bir cezanın sicile işleneceği bilgisinden sonra mahkeme kararını da istemeden edemedik. Şayet işçi lehine bir karar gelirse hak yiyen işverenlerin taşlanmaması için bir sebep kalmaz ortada.

3. Eşi doğum yapan erkek personelim 16 hafta işe gelmedi, ‘Yasal hakkım’ diyor bu doğru mudur?

Doğum izni gebe personellere 4857 sayılı iş kanunun 72. Maddesince tanınan bir haktır. Doğum öncesi 8 hafta doğum sonrası 8 hafta şeklinde kullandırılır. Personeliniz durumu çok yanlış anlamış…

4. Geç kalan işçiye yaptırım var da işe geç kalan işverene yaptırım yok mu?

İşverenlerin yükümlülüklerini yerine getirmeleri konusunda 4857, 5510 ve 6111 sayılı kanunlarda belli başlı idari para cezaları mevcuttur. Ancak bunlar işe geç geldi, ya da akşam erken çıktı veya işyerine hiç uğramıyor şeklinde değildir. Kanunlar sizin haklarınızın ödenip ödenmediğine dayalı bir ceza sistemi getirmiştir. Ayrıca işverenlerin herhangi bir kanuna dayalı da devam zorunluluğu bulunmamaktadır.

5. Geçtiğimiz yıl 5 yıllık personelimin babası ölmüştü. Bir haftalık izin verdim defin işlemleri için. Geçtiğimiz gün evlendi ve babası da ordaydı. İş akdini haklı nedenlerle fesh edebilir miyim?

Gerçekten bu durumda olmayı hiçbir işveren istemez sanırım. Yaşamış olduğunuz durumu ülkemiz genelinde her işveren mutlaka bir kez olsun yaşamıştır. İşçiniz iş akdini gönül rahatlığı ile 4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesine göre sonlandırabilirsiniz.

Soruların mizahi amaçlı olduğu konusunda derin şüphelerimiz olsa da en içten samimiyetimizle cevapladık.

Siz siz olun ne işvereninize pusu kurup arabasına saldırın, ne de yaşayan akrabalarınızı izin kullanmak için öldürün derim…

Yazının devamı...

Genel Sağlık’ta bir af yok ek süre var

Torba yasalar, devlet borçlarına yapılandırmalar, dondurmalar, silmeler…

Kafaların karışması gayet normal.

‘Genel sağlık sigortası borçları siliniyor’ haberlerini görünce ‘Yahu biz mi bir şey atlıyoruz ya da görmüyoruz?’ diyoruz. Hal böyle olunca, vatandaşın umutlanmasına ses etmemek lazım.

Peki, nedir bu GSS?

01 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı kanunun en önemli maddelerinden biri olan Genel Sağlık Sigortası uygulaması, alt yapı yetersizliği nedeniyle 2012 yılına kadar bekledi.

1 Ocak 2012 sabahına ise 75 milyon vatandaş Genel Sağlık Sigortalısı olarak uyandı. ‘Benim özel sağlık sigortam var, devlet hastanesinin önünden geçmem, ilacımı kendi paramla alırım’ diyenler dâhil GSS kapsamına alındı.

5 yıl içerisinde yaklaşık 10 milyon kişiye 15 milyar TL’ye yakın borç yazıldı.

Yıllar içerisinde sayısız değişiklik yapıldı Genel Sağlık Sigortası’nda. Önce öğrencileri mağdur eden uygulamalardan vazgeçildi. Öğrencilerin borcu SGK tarafından silindi. Milyonlarca vatandaşımızın da 1 Nisan 2017 tarihi öncesi ödenmemiş Genel Sağlık Sigortası prim borçları 6824 sayılı Kanun ile başvuru şartı aranmaksızın yapılandırıldı.

Kendilerine gelir testi başvurusu tebliğ edildiği halde gelir testine hiç başvurmamış GSS’lilerin 2 Nisan 2018 tarihine kadar (bu tarih dahil) gelir testine müracaat etmeleri ve gelir testi sonucu gelirlerinin brüt asgari ücretin 3’te 1’inden az olduğunun tespit edilmesi durumunda Genel Sağlık Sigortası prim borçları silineceği müjdesi verildi.

Yapılan gelir testi sonucunda aile içi kişi başı geliri brüt asgari ücretin üçte birinden fazla olan GSS’lilerin

1 Nisan 2017 tarihi öncesine ait gecikme zammı ve gecikme cezası borçları silindi. Gecikme zammı ve gecikme cezası silinen bu borçlar, aylık sadece 53.33 TL üzerinden yeniden hesaplanmış ve son ödeme tarihi ise 30 Nisan 2018 olarak belirlenmişti.

Zaten silinmiyordu

Bakın önce bir yanlış bilgilendirmeyi düzeltelim.

GSS borçlarının tamamı silinmeyecek!!!

Ekonomi paketi olarak da adlandırılan ve Meclis’te görüşmeleri süren ‘Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı’ ile 31 Mart 2018 tarihine kadarki tüm borçlar yeniden yapılandırılacak.

Genel Sağlık Sigortası kapsamında ise;

- Borcunu yapılandıranlar ilk taksiti ödemeleri halinde Genel Sağlık Sigortası’ndan yararlanmaya başlayacaklar.

- Genel Sağlık Sigortası’nda gelir testine başvurmayanlar 30 Kasım 2018’e kadar gelir testine başvurmaları halinde Genel Sağlık Sigortası primleri, gelir testi sonucuna göre ilk tescil başlangıç tarihinden itibaren tahakkuk ettirilecek.

- Prim borcu olanlar bu yapılandırmadaki şartları taşımaları halinde önceki döneme ait prim borçları dikkate alınmadan 2018’in sonuna kadar sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek.

Yani son tarih olan 2 Nisan 2018 gelir tespiti başvuru süresi 30 Kasım 2018 tarihine uzatıldı. Bir de bu tarihe kadar sağlık imkânlarından yararlanma hakkı verildi. Hepsi bu…

Türkçe meali; Borcun silinip silinmeyeceğine yine Devlet karar verecek. O yüzden seçim geçsin siz en iyisi mi gidin şu gelir testine…

Yazının devamı...

İşkur destekli ‘YouTuber’lar

Sosyal medya ne önemli hale geldi değil mi?

Bakmadan edemiyoruz, hatta kimlerimiz artık gece gündüz orada yaşıyor.

Haliyle, ‘Doktor mühendis olacağım’ diyen çocukları geçtim yeni nesile sorduğunda ‘YouTuber olacağım’ diyenleri duyunca şaşırmıyoruz.

Gençlerimizin çok sevdiği Enes Batur isimli YouTuber arkadaşımızın aylık geliri tartışma konusu oldu. Rakamlar fahiş olunca mevzu günden güne daha dikkat çekmeye başladı.

Hal böyle olunca, İŞKUR da dijital platformlarda etkinliği arttırmak ve online sertifikasyon sistemi sayesinde kişilere evlerinde de eğitim alarak nitelik kazanmasını sağlayacak yeni bir anlaşmaya imza attı.

Google ile yapılan ‘Dijital Atölye’ isimli ortak çalışma sayesinde kişilere internet üzerinden online eğitim verilmesi amaçlanıyor.

Proje kapsamında İŞKUR Üniversite İrtibat Noktaları aracılığıyla düzenlenen etkinliklerde Bursa, Kayseri, Van, Gaziantep, Samsun ve Antalya’da öğrencilere yönelik olarak Google tarafından ‘Dijital Girişimcilik’ ve ‘YouTuber Nasıl Olunur’ konu başlıklı eğitimler veriliyor.

Ayrıca İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Bursa’da da Girişimcilik Eğitim Programı’ndan yararlanan vatandaşlara da yine Google tarafından ‘Dijital Girişimcilik Eğitimi’ sunuluyor. İşte eğitim başlıkları içerikleri:

Üretkenliği Artırmak

Üretkenliği mümkün olan en üst düzeye çıkarmaya çalışırken başarılı bir zaman yönetimi çok önemlidir. Bulutta ortak çalışarak üretkenliğinizi nasıl artıracağınızı, bunun yanı sıra öncelik belirleme ve görev atama konularında uzmanlaşmanın işteki veriminizi en üst düzeye çıkarmaya nasıl yardımcı olabileceğini öğreten video eğitim sistemi.

Online Güvenlik Eğitimi

Gizlilik ve güvenlik, her işletmenin en önemli öncelikleri arasında. Bu başlıktaki videolarda online güvenlikle ilgili temel bilgiler paylaşılıyor. Bu sayede dijital güvenliğin çalışanlarınız, şirketiniz, kullanıcılarınız ve müşterilerinize yansıyan boyutlarını inceleyebileceksiniz. İşletmenize özgü şartlara uygun bir güvenlik programı oluşturmak için daima bir güvenlik uzmanına danışın.

Yeni İş Bulma Yöntemleri

Doğru araçlara ve becerilere sahipseniz, hayalinizdeki iş bir hayalden fazlası olabilir. İzleyeceğiniz videolarda CV ve ön yazınızı daha etkili hale getirmeyi, internetteki varlığınızı geliştirmeyi, iş görüşmelerine hazırlanmayı ve iş arama sürecini baştan sona yönetmeyi öğreneceksiniz.

Kodlamaya Giriş Eğitimi

İster iş ister eğlence amacıyla olsun, internette yaptığımız neredeyse her şey kodlar üzerine kurulu. Bu videolarda kodun tanımını, programlama dillerindeki mevcut çeşitliliğin nedenini ve hangi dilin hangi amaçla kullanıldığını öğreneceksiniz. En önemlisi, temel kodlama bilgisinin size sağlayabileceği avantajlarla tanışacaksınız.

Yukarıda belirtilen online programları videolar halinde izleyerek tamamlıyor, son aşamada teste tabi tutularak Google sertifikasına sahip oluyorsunuz. Kodlama alanında ülkemizdeki üretim açığı araba üretimimizle eş değer seviyelerde yani yok neredeyse.

Yukarıda sunulan her eğitim başlığı ‘Hemen bitireyim, sertifika sahibi olayım’ mottosu ile hazırlanmamış olup sertifikanızı alsanız bile bir tık sonrasındaki eğitim hemen açılıyor.

İŞKUR ve Google ortaklığında hazırlanan bu eğitimler gün geçtikçe çoğalmaktadır, tüm eğitim içeriğine ulaşmak ve sertifikasyon programlarına katılmak istiyorsanız aşağıda bulunan adresi incelemenizi tavsiye ederim.

https://learndigital.withgoogle.com/dijitalatolye

Ülkemizin eğitim sisteminin açıklarından birini görüp buna göre adım atan İŞKUR yetkililerini de ayrıca kutlamak lazım…

Yazının devamı...

Borçlu Bağ-Kur’lu sağlık hizmeti alabilecek

Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’nda emekli, öğrenci, genç girişimci, Bağ-Kurlu, konut sahibi, devletle borçlu her kesimi ilgilendiren bir dizi karar alındı.

Toplam maliyeti 24 milyar TL olan ve TBMM’ye gönderilen, vergi borçlarından, emekliye zam ve emekli ikramiyesine, öğrenci affından devlet borçlarının yapılandırılmasına bütün vatandaşları ilgilendiren o düzenlemeler;

Maliye, gümrük, sigorta, vergi borçları başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlar yeniden yapılandırılıyor. Trafik cezaları, kara yolu taşıma kanuna göre kesilen cezalar, seçim cezaları, askerlik, nüfus, RTÜK cezaları da kapsamda olacak.

Geçmiş 5 yıla ait matrah artışı yapanlara kolaylık getirilecek. Vergi takibinde olan, uzlaşmazlık sürecinde olan ve inceleme sürecinde olan bütün mükelleflere kolaylık sağlanacak. Kapsama 31 Mart 2018 öncesi borçlar dâhil edilecek, bu tarih sonrası ve cari dönemlerde oluşan borçlar yapılandırma kapsamda değerlendirilmeyecek.

Emekli olduktan sonra kendi adına ticari faaliyette bulunup tarafına SGDP primi tahakkuk etmiş emeklilerin bu prim borçları siliniyor. Daha öncesinde bu borçlarını ödeyenlerin iade alması söz konusu olmayacak.

Ayrıca prim borcu bulunan BağKur’lular provizyon alamadığından sağlık hizmetlerinden faydalanamıyordu. Bu kapsamda Bağ-Kur’lu kişilerin borç durumuna bakılmaksızın provizyon almaları sağlanacak.

Daha önceki yayımlanan torba kanunlarla 18-29 yaş arasında bulunan genç girişimciler 3 yıl boyunca gelir vergisinden muaf tutuluyordu. Yeni reform paketiyle birlikte genç girişimcilerin 1 yıl boyunca Bağ-Kur primini de devlet üstlenecek.

Çeşitli nedenlerle eğitimine devam edemeyen yaklaşık 500 bin üniversite öğrencisine teröre bulaşmamış, terörle iltisakı olmamaları şartıyla üniversiteye dönüş imkânı sağlanıyor.

12 milyon emeklimizle beraber şehit yakını, gazi ve köy korucuları da kapsam dâhilinde tutularak her bayram öncesi 1.000 lira bayram ikramiyesi ödenmesi kararlaştırıldı. İlk olarak bu Ramazan Bayramı öncesinde ödenecek olan tutar Kurban Bayramı öncesi de 1.000 lira olacak şekilde aktarılacak.

2022 sayılı kanuna göre 3 ayda bir ödenen, aylık 266 TL’lik yaşlı aylığı arttırılarak 500 TL’ye çıkarıldı. Kanun kapsamında her 3 ayda bir 65 yaş aylığı alan kişiler 1.500 TL şeklinde ödeme alacaklar. Bu haktan yararlanan 600 bin civarında 65 yaş ve üzeri kişi var.

Hazine arazisi kullanan çiftçiler isterlerse kullandıkları araziyi 10 yıl sonra satın alabilecek ya da ecri misil süresini 10 yıl daha uzatabilecek. Son

3 yıldır ecri misil ödeyenlere ihalesiz olarak bu kolaylıktan yararlanma imkânı sağlanacak. Kullanıcı ecri misilin yarısını ödeyecek. Ayrıca her yıl tartışma konusu olan yaş çay kilo fiyatı da yaklaşık yüzde 16’lık artışla 2 lira 45 kuruş olarak açıklandı.

2000 yılından önce yapılmış yaklaşık 12-13 milyon binaya imar barışı getiriliyor. Mülkiyet sorunu olan, tapusu bulunmayan binalara yapı kayıt belgesi verilecek. Başbakan Yıldırım bunun bir imar affı olmadığının altını çizdi.

Yıldırım buradan hatırı sayılır bir kaynak oluşacağını ve kaynağın deprem dönüşümüne, yaşanır kentsel dönüşüm çalışmalarında kaynak olarak kullanacağını açıkladı.

Ne dersen de ama milyonlarca vatandaşımıza güzel haberler geleceği kesin…

Yazının devamı...

Sigorta girişi, aylık iptaline neden değil

Üniversite öğrencileri yetim aylığı kesilmesin diye sigortasız çalışıp kayıt dışı istihdam yaratıyordu. Çıkarılan yasayla artık sigorta yapılması aylığın kesilmesine neden olmayacak

Kayıtlı istihdamı desteklemeye yönelik birçok uygulama ve denetim gerçekleştiren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı son çıkarılan Torba Kanunla birlikte milyonlarca öğrencinin mağduriyetini giderecek.

Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan anne veya babasından dolayı aylık alan gençler, ceplerindeki harçlıkları yetişmeyince okul dönemlerinde kısmi süreli çalışmalar yapıyorlar ya da yaz dönemlerinde tam zamanlı olarak çalışma hayatına atılıyorlar.

Geçtiğimiz yıllarda Genel Sağlık Sigortası’ndan dolayı milyonlarca liralık borç yüküyle karşı karşıya kalan öğrencilerin bu mağduriyetini Sosyal Güvenlik Kurumu çıkarılan Torba Yasa ile çözmüş, bu borçlarına af getirmişti. Bu seferki Torba Yasa ile kurumdan aldığı yetim aylığı kesilmesin diye sigortasız çalışarak kayıt dışı istihdam yaratan öğrencilerimizin mağduriyeti giderilecek.

Kaç öğrenci çalışıyor?

Ülkemizde 2017 yılı Yükseköğretim Kurulu verilerince kayıtlı 7 milyon 168 bin öğrenci bulunmaktadır. Kayıtlı öğrenci verilerinin yaklaşık 3 milyonu 25 yaş üzerinde.

Kalan 4 milyonluk öğrenci nüfusunda kayıtlı çalışan sayısı yok denilecek kadar az olduğundan tam rakama ulaşmak pek mümkün değil ancak yapılan araştırmalarda 600 binden fazla öğrencinin yarı zamanlı işlerde kayıt dışı çalıştığını biliyoruz.

Kurum kayıtlarına göre 25 yaşını doldurmamış aylık alan kişi sayısı kızlarda 12 bin 509, erkeklerde 11 bin 766 olmak üzere toplam 24 bin 275 kişi bulunuyor. Bu kişilerin 18 ile 25 yaş aralığında aylık alanların sayısı 10 bin 309 kişi olarak kayıtlara geçiyor.

Açık öğretim de kapsam içinde

Açık öğretimde okuduğundan dolayı yetim aylığına hak kazanamadığını düşünen sayısı da hayli var. Açık lisede okuyan ölüm aylığına hak kazanmış bir kişi 20 yaşına kadar aylığını alabilir. Yine aynı şekilde açık üniversitede okuyan hak sahipleri 25 yaşına kadar anne ya da babalarından dolayı hak etmiş oldukları aylıkları alabilirler.

Öncesinde kurumdan aylık alan bir öğrencinin sigorta girişinin olması halinde kurum aylığı otomatik olarak duruyordu. Resmi Gazete’de yayımlanan 7103 sayılı kanuna eklenen bir madde ile bu sorun ortadan kaldırıldı. Kanunun 66. maddesin gereği, kurumdan aylık alan hak sahibi 18-25 yaş aralığında bulunan öğrenciler, öğrenim hayatlarının devam etmesi şartıyla sigortalı olarak çalışmaları halinde aylıkları kesilmeyecek.

Direnen işvereni Alo 170’e bildirin

Herkes kanunun teşvik tarafına takıldı malum. Konuyla ilgili konuştuğum hiçbir öğrencinin kanundan henüz haberi yok. Bu değişiklikten haberdar olan işverenler de sigorta primlerinden yırtmak için süreci eski usul devam ettirme derdinde. Olası bir denetim sırasında işverenlere asgari ücretin 32 katı tutarında idari para cezası uygulanıyor. Yani 65 bin Liralık idari para cezası kesilir, bizden söylemesi. Kayıt dışı çalıştırılmaya devam ediyorsanız işvereninize yukarıda belirtilen kanundan bahsetmeniz gerekecek. Muhtemelen bu kanun maddesinden haberdar olduktan sonra sigortanızı yapacaktır. Ancak tüm uyarılarınıza rağmen sigortanızı yapmıyorsa ÇSGB Alo 170 hattını arayarak kayıt oluşturabilir, işyerinin denetlenmesini talep edebilirsiniz.

Sözleşmesini gören, okuyan kimse var mı?

Ülkemizin nüfusu son yayımlanan TUİK verilerine göre 80.810,525 kişi.

SGK kayıtlarına göre kayıtlı aktif çalışan sigortalı sayımız 21.937,750. (4a, 4b ve 4c)

İstanbul genelinde yapılan araştırma sonucunda çalışan her 100 kişiden 37’sinin iş sözleşmesi yok, her 100 kişiden 29’u iş sözleşmesini hiç görmediğini ancak olduğunu belirtiyor. Yüzde 34’lük kısım resmi imza altına alınmış sözleşmelerinin olduğunu aktarmış durumda. İş sözleşmesi, 4857 sayılı İş Kanunu’na göre bir çalışan ve bir işveren arasında kurulan iş ilişkisine dayalı, işçinin iş görmeyi, işverenin de bu işe karşılık ücret ödemeyi taahhüt ettiğini gösteren sözleşmedir. İşçi ile işveren arasında oluşacak herhangi bir uyuşmazlık halinde istenilecek ilk belge iş sözleşmesidir. İş sözleşmesi işçinin olduğu kadar işverenin de kurtarıcısı.

İşverenler dikkat!

Birçok işverenin işçisi ile karşı karşıya geldiği konular fazla mesailer, ücretler ve çalışma günleri. Şikayet üzerine denetime giren veya davalık olan işverenler iş sözleşmelerini personele imzalatmadığından bir de kendileri de imzalamadığından kurum ya da mahkeme bu sözleşmeyi geçersiz sayar. Sözleşmeler her iki tarafın da ıslak imzası bulunması halinde resmi evrak niteliği taşır, bir tarafın imzasının olmaması o sözleşmeyi geçersiz kılmaktadır. Örnek vermek gerekirse bir personel ‘Ulusal günler ve resmi tatillerde çalıştırılıyoruz’ diye işverenini şikayet ediyorsa ve sözleşmede bu günlerde çalışılacağı açıkça belirtilmiş, bu günlerin yerine ücret verileceği kararlaştırılmışsa işçi ve işveren tarafından da imza altına alınmışsa işçi herhangi bir hak talep edemez.Unutulmasın. Tüm işverenlerin, çalıştırdığı her personel için ayrı ayrı özlük dosyaları bulundurması zorunludur. Özlük dosyasında olmayan her bir belge için tarafınıza 177 TL İdari Para Cezası tahakkuk ettirilir. Özetle; Sözleşme önemli! Oku, anla öyle imzala…

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.